Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Mera'nın Hukuki Rejimi

Yazan : Esra Özgen [Yazarla İletişim]

Makale Özeti
Kadastro hukuku açısından hazine ve özel mülkiyet iddiasında bulunanlar arasında sıkça husumet konusu olan Köy Orta Mallarından Mera'nın ayırt edici vasıf ve kriterleri hakkında.

MERA



& 1)GENEL OLARAK ARAZİ KANUNUNDA MER’ALAR

Arazi Kanununda muhtelif maddelerde mer’alardan bahsedilse de mer’anın tüm ve etraflı bir tarifi yapılmamıştır. Arazi Kunununda mer’aya ait hükümler incelendiğinde mer’anın en önemli vasfı terk ve tahsis edilmiş olması hususudur. Bu kanununa göre bir yerin mer’a olabilmesi için birinci unsur; yetkili makamca verilmiş yazılı bir tahsis işleminin gerekliliğidir. Yetkili makamın yapacağı terk ve tahsis işlemi bir veya daha fazla köy veya kasaba halkı için yapılmış olmalıdır. Tahsisin kasaba ve halkı lehine yapılmış olması gerekir. Tahsis işlemi mer’a vasfı için tek başına yeterli değildir. Bir yerin mer’a sayılabilmesi için ikinci unsur; o yerin sırf hayvanların otlatılması için tahsis ve terk edilmiş olmasıdır. Bu surette tahsis edilen yerin kesin surette mer’a olması icap etmez. Yaylak ve kışlak olabilir. Yaylak ve kışlaktan farklı olarak mer’a hayvanın barınması için değil sırf otlanması ve yayılması için tahsis kılınmış olduğundan mer’alar üzerinde ağıl ve mandıra gibi inşaat yapılamaz.

& 2)4342 SAYILI MER’A KANUNUNDA MER’A
Mer’a, yaylak ve kışlaklarla ilgili olarak geniş yasal düzenleme getiren 1757 sayılı kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinden sonra bu husustaki yasal boşluğun doldurulması amacıyla hazırlanan Mer’a Kanunu TBMM Genel Kurulunda kabul edilip Resmi Gazetenin 28.02.1998 tarih ve 23272 sayılı nüshasında yayınlanmıştır.

a)Kanunun Amacı
Daha önce çeşitli kanunlarla tahsis edilmiş veya kadimden beri kullanılmakta olan Mer’a, yaylak, kışlak, otlak ve çayırların;
-tespiti,
-tahdidi ile
-köy veya belediye tüzel kişilikleri, şahıs tahsislerinin yapılmasını,
-belirlenecek kurallara uygun şekilde kullandırılmasını,
-bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılması, sürdürülmesini,
-kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesini,
-korunmasını,
-gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesini sağlamaktır


Mer’a Kanunu şu yerleri kapsamaktadır;
-Mer’a ,
-Yalak,
-Kışlak,
-Umuma ait çayır ve otlak alanları
Umuma ait olmayıp özel kişilere ait olan otlak ve çayır alanları kanun kapsamı dışındadır.

b)Mer’a Yaylak Ve Kışlakların Tesbiti, Tahdit Ve Tahsis İşlemleri
4342 sayılı kanunla mer’a yaylak ve kışlakların tesbit tahdit ve tahsisinin Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca yapılacağı hükme bağlanmıştır. Aynı hükümle bu işlemlerin yapılması amacıyla komisyonlar ve teknik ekiplerin oluşturulacağı hükme bağlanmıştır.Komisyonlar il düzeyinde ve valilik onayıyla oluşturulur.Vali yardımcısı komisyon başkanıdır.
3402 Kadastro Kanunu uyarınca proğrama alınan yerler, çalışmaların başlamasından en az 4 ay önce, Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğünce Tarım Ve Köy İşleri Bakanlığına bildirilir. Bu süre içinde mer’a(yaylak ve kışlak) tesbiti, tahdidi ve tahsis işlemleri yapılmadığı taktirde bu işlemler Kadastro komisyonlarınca gerçekleştirilir. İlgili köylerin muhtarları ve belediye başkanları, ilgili orman teşkilat müdürlükleri, tapu sicil müdürlüğü ve ilgili diğer kuruluşlar mer’a yaylak ve kışlak olarak tesbit edilecek yerlere ilişkin bilgi ve belge örneklerini en kısa sürede komisyona vermekle yükümlüdürler.
Teknik ekipler ise tespit, harita yapma, yer gösterme çalışmaları yapmakla görevlendirilir. Teknik ekiplerce, yapılan çalışmaların sonuçları komisyonca ilgili köy ve belediyelerin ilan yerlerinde 30 gün süre ile askıda kalır. Sonuçlara karşı askı ilanı süresi içerisinde komisyona itiraz edilebilir. Komisyon yapılan itirazları 60 gün içinde karara bağlar. Komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde asliye hukuk mahkemesine, kadastro yapılan yerler ile kadastro çalışma alanı dışında kalan yerlerde kadastro mahkemesine dava açılabilir. Mer’a yaylak ve kışlak olarak tespit, tahdit ve tahsis edilen yerler Tapu Sicil Müdürlüğünce sicile kaydedilir.

-Tahsis İşlemleri

Bu başlık altında Mer’a Kanunu gereğince hangi yerlerin ve kimler adına mer’a yaylak ve kışlak olarak tahsis edileceği, tahsis için hangi hususların göz önünde bulundurulacağı, tahsis kararının kim tarafından ve nasıl verileceği,tahsis kararını tebliği ve itirazın nasıl yapılacağı ,tahsis amacının ve kararının ne şekilde değiştirileceği incelenecektir.

*Adına Mer’a Tahsis Edilebilecek Tüzelkişiler:
Ancak köy veya belediyeler adına mer’a tahsis edilebilir. Mahallelerin tüzelkişiliği olmadığından adına mer’a tahsis edilemeyeceği gibi özel idare adına da tahsis edilemeyecektir. Mer’a köy veya belediyeler adına münferiden veya müştereken yararlanmak üzere tahsis edilebilir.
*Tahsis İçin İhtiyaç Tespitinde Göz Önünde Tutulacak Hususlar
Mer’a Kanunun gereğince oluşturulan komisyonlar, mer’a yaylak ve kışlak olarak tahsis yapılmadan önce bölgenin;
-ekonomik durumunu,
-iklim özelliklerini,
-toprak işleme esaslarını ,
-arazi kullanma şekillerini ,
-kullanma kabiliyet sınıflarını,
Dikkate alarak mevcut mer’a ile bu amaçla kullanılabilecek diğer alanları, sulama ve geçit yerlerini tesbit eder ve haritaları üzerinde belirler.Mer’a ihtiyacının belirlenmesinde bu alanların karakterleri,otlama kapasitesi,bitkisel ve hayvansal gelişmeleri,otlatılacak hayvan miktarı dikkate alınır.
*Mer’a Olarak Tahsis Edilecek Yerler
Yukarıda belirtilen esaslara doğrultusunda belirlenen ihtiyaca göre şu yerler mer’a olarak köylere veya belediyelere münferiden veya müştereken tahsis edilebilir;
-Kadimden beri mer’a olarak kullanılan yerler ile aynı amaçla kullanılmak üzere köy veya belediyelere terk veya tahsis edilen yerler.
-Devletin hüküm veya tasarrufu veya hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mer’a olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler,
-Mer’a olarak kullanılmak amacıyla kamulaştırılacak yerler ,
-Tapu kayıtlarında mer’a olarak görülen ve halen işgal edilen yerler. Mer’a amacıyla tahsis edilebilecek yerlerdir.
Komisyonca, belirlenen ihtiyacı karşılayacak miktarda mer’a ve bununla ilgili sulama ve geçit yerleri olarak tesbit edilen alanlar halkın ortak yararlanmaları amacıyla o köy veya belediye tüzel kişiliği adına tahsis edilmesine karar verilir.Tahsis kararı o yer köy muhtarlığına,belediye başkanlığına,defterdarlık veya mal müdürlüğüne,ilgili orman müdürlüğüne ,Tarım Reform Teşkilatına tebliğ edilir.Bu konuda tutanak ve haritalar 30 gün askıda tutulur.
*Tahsis Kararına İtiraz Ve Kesinleşmesi
Komisyonlarca verilen tahsis kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde
-Kadastro yapılmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesine,
-Kadastro yapılan yerlerde veya kadastro çalışma alanı dışında kalan yerlerde ise Kadastro Mahkemesine dava açılabilir. 30 günlük sürede haklarında dava açılmayan tahsis kararları kesinleşir ve Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilerek özel sicile kaydedilir.
Tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsis kararının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tesbitlerden önceki hukuki sebebe dayanılarak itiraz edilemez ve bunlara karşı dava açılamaz .
*Mer’a iddiasının ispatı:
4342 sayılı yasanın yeniliklerinden birisi de mer’a yaylak ve kışlak iddiasının ispatı hususudur.Kanunun yürürlüğünden önceki dönemde bir yerin mer’a,yaylak veya kışlak olduğunun ispat edilebilmesi için ya buranın adlarına tahsis edildiği veya buraları kadimden beri kullanmaya devam edildiğinin ispat edilmesi gerekir.Kanunun 21. maddesi mer’a iddiasının ispatı hususunda özel bir hüküm getirmiş oldu.Bu hükme göre ;Mer’a Kanununa göre tahsis yapılmış olan köy veya belediyelerde mer’a alanları ile ilgili iddialar, ilgili tapu sicil müdürlüğünce tutulmuş olan özel sicillerin tanziminden sonra ,ancak bu sicildeki kayda dayanılarak ispat edilir.Bu halde “kadimlik iddiası” ileri sürülemeyecektir.
Bu hüküm ancak,usulüne uygun olarak tapu sicil müdürlüğünce tutulan özel sicillerin tanziminden sonra uygulanabilecektir.

*Tahsis Kararında Değişiklik
Köy veya belediyelerin mer’a ihtiyaçlarındaki değişme ve gelişme göz önünde tutularak, son tahsis kararından itibaren 5 yıl geçtikten sonra, komisyonun teklifi ve valinin onayı ile tahsis kararı değiştirilebilir. Yapılan değişiklikler özel sicile işlenir.
& 3)MER’ANIN HUKUKİ DURUMU
Mer’a yaylak ve kışlaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, bu yerlerin kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Lehlerine tahsis edilen köy veya belediyenin söz konusu yerler üzerinde mülkiyet hakkı bulunmayıp buralarda oturan ahali mer’a ,yaylak ve kışlaktan istifade eder.Yargıtay’ın birçok kararında mer’aların mülkiyetinin rekabe yönünden Hazineye intifa yönünden belediye veya köy kamu tüzelkişiliğine ait olduğunu belirterek bu gibi yerler üzerinde devlete kuru mülkiyet hakkı tanımıştır. Orta malı niteliğinde olan mer’alar kamu malıdır. Devlet mer’a tahsis cihetini keyfi şekilde değiştiremez. Köye tahsis edilmiş mer’ayı başka köye kiraya veremeyeceği gibi hak sahibi köyden kira bedeli de isteyemez.
Mer’alar üzerinde yapılacak hukuki ve fiili tasarruflar bakımından tabi olduğu esaslara bakacak olursak;
a)Mer’alar tescil konusu olamaz
Tapu kayıtları sahibine sınırlıda olsa birtakım yetkileri bahşetmekte olup mer’alarda alım satım akti gibi bir tasarrufun yapılması olanaksızdır. Mer’alar ancak tahsis konusu olup tahsis de bir tasarruf vesikası olmayıp anlaşmazlık halinde bir ispat belgesidir.Tahsis vesikasını bir sureti tahsis hangi köye yapılmışsa onlara verilir.
4342 sayılı Kanunun 10. maddesine göre mer’a olarak tespit ve tahdit edilen yerlerin haritalarının birer örneğinin ilgili Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderileceğini, Kadastro gören yerlerin düzenlenen özel sicile kaydedileceğini, birden fazla il veya ilçenin sınırları içinde kalan mer’alar idari sınırlar içerisinde kaldığı yerin Tapu Sicil Müdürlüğünde ki özel sicile kayıt edileceğini,kadastro görmeyen yerlerde tahsisi yapılan mer’alar Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğünce özel sicile kayıt edilmek üzere Tapu Sicil Müdürlüklerine bildirileceğini hükme bağlamıştır.
b)Mer’alar zamanaşımı ile iktisap edilemez
Özel mülkiyet konusu olmama ilkesinin doğal bir sonucu olarak bir mer’anın mülkiyet hakkı kazanıldığı öne sürülerek tescili dava konusu yapılamaz. Orta malları zaten tapuda kayıtlı olsun veya olmasın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilemez.
Yargıtay, mer’a gibi orta malları hakkında zilyetlik iddialarının mesmu olmayacağı ve iktisap zamanaşımı cereyan etmeyeceği hususunda müstekar bir içtihat yaratmıştır.
c)Mer’alarda dava zamanaşımı cereyan etmez
Mer’a üzerinde haksız bir fiil veya hareket öğrenildiği halde uzun zaman ses çıkarılmamış olması haksız hareketi haklı durum getirmediği gibi fiilen istifade edilmemesi mer’alık vasfını ortadan kaldırmaz. Süre aşımı işlemediği gibi hak düşürücü sürelerinde etkisi yoktur.
d)Mer’alar alınıp satılamaz
Mer’aların kuru mülkiyeti Devlete ait olup köy veya belde halkına ancak bunun üzerinde kullanma ve yararlanma hakkı tanınabilir.
e)Mer’alar trampa edilemez
f)Mer’alar bağışlanamaz
g)Mer’alar imar ve ihya yoluyla kazanılamaz
h)Mer’alar taksim edilemez
ı)Mer’alar kural olarak kiraya verilemez
Yargıtay birçok kararında köyün orta mallarından olan ve köy halkına tahsis ve terk edilen mer’aların kiraya verilemeyeceğini ancak kiraya verilen yer ihtiyaçtan fazla ise mümkün olduğunu kabul etmiştir.
j)Mer’alar cebri icraya konu olamaz
k)Mer’alar üzerinde şahsi hak kurulamaz
l) Mer’alar kamulaştırılamaz
m) Mer’alar üzerine bina yapılamaz ağaç dikilemez
Mer’alar lehine tahsis edilen köy veya kasaba halkının hayvanları yayılıp otlatılmasına mahsus olup özel mülkiyete konun olamayacağından üzerine herhangi bir kimse bina yapamayacağı gibi ağaç dikemez ve bağ yetiştirilemez.
Yargıtay 1.HD.24.6.1968 tarihli 4880 e.4593k numaralı bir kararında mer’a üzerinde tesisat yapılamayacağı ilkesini kesin bir biçimde uygulayarak mer’aya bitişik olan ağıldan mer’aya kapı açılmasının caiz olmadığını, kapının açılması kabul edilmesi halinde ,açılan kapıdan girip çıkan sürülerin mer’adan yararlanmasına veya mer’aya zarar vermesine göz yummak icap edeceğini,böyle bir külfetin davacıya yüklenmesi için haklı bir sebep olmadığını belirtmiştir.
n)Mer’a anlaşmazlıklarında sulh olunamaz
o)Mer’alar büyütülüp küçültülemez


Bunlara ilaveten mer’alardan yararlanma belirli bir ücrete tabi değildir ve mer’a hangi köye tahsis edilmişse o yerde yalnız o köy halkının intifa hakkı vardır.

& 4)MER’ANIN UNSURLARI

1)Bir yerin mer’a sayılabilmesi için ,o yerin mer’a vasfında olması gerekir.Başka bir anlatımla o yerlerde köy veya kasaba halkı hayvanlarının otlatıp yararlanabilmelidir.
2)Mer’a vasfı için o yerin sadece hayvan otlatmaya müsahit bir yer olması yetmez aynı zamanda yetkili makamca mer’a tahsis edilmesi yada kadimden beri mer’a olarak kullanılması gerekir. Bunun dışında her hangi bir sebeple mer’a sayılması mümkün değildir.
3) Mer’a davalarında taraflar ne tahsis belgesine ve ne de kadim yararlanmaya dayanmıyorlarsa ihtilaf zilyetlik hükümlerine göre çözülür.
4) Kuruluş tarihi belli olan köy halkı kadimden beri kullanma iddiasında bulunamaz. İddiasını tahsis belgesi gibi yazılı bir belgeyle ispat etmesi gerekmektedir.
5) Mer’a davalarında tanık ve bilirkişilerin komşu köylerden seçilmesi ve bu kişilerin taşınmaz başında dinlenmesi zorunludur.
6) Kadim yaralanma hakkında bilgisine başvurulacak kişilerin kadim yaralanmayı bilebilecek yaşta olması gerekir.
7) 6831 Sayılı Kanunun 2b uygulaması sonucu orman dışına çıkarılarak mer’a tahsis edilen yerler ile 4342 Sayılı Mer’a Kanunu gereğince tahsis edilen yerlerde mer’alık iddiası ancak yazılı bir belge ile ispat edilmesi gerekir. Söz konusu iddia tanık beyanı ile ispat edilemez.
8) Eski tahsis belgelerinden olan kaydı hakani ve divan’ı hümayun defterlerindeki kayıtların sahteliği ileri sürülemeyeceği gibi aksi de iddia edilemez. Eski kayıtların, fermanların münderecatına göre hüküm verilmesi gerekir.
9) Bir mer’anın bir köy idari sınırları içinde iken başka bir köyüm hudutları içine alınmış olması önceki köyün mevcut kullanma hakkını etkilemeyeceği gibi sınırları içerisine alınan yeni köye de bir hak bahşetmez.
10) Bir köyün kendi mer’asında diğer bir köyün yararlanmasına bir süre müsamaha etmesi asıl hak sahibi köyün kadim hakkını ortadan kaldırmadığı gibi, diğer köye de bir hak bahşetmez.
11) Özel mülkiyet konusu olan ve sahibince uzun süre ekilmemiş bir yerde köyün başlangıcı bilenen bir süreden beri hayvanlarını otlatmış olması o yeri mer’a haline getirmez.
12) Mer’a davalarında ibraz edilen fermanın sahih olup olmadığını Başbakanlık Arşivi’nden araştırılması gerekir.
13) Bunu gibi mer’a davalarında mahkemeye delil olarak ibraz olunan ilame hüccetlerin kapsamına ve geçerliliğine itiraz olması halinde bunlarında sicile kayıtlı olup olmadığı hakkında bilirkişiden mütalaa alınması gerekir.
14) Bir yerin mer’a olup olmadığı hakkında bir tahsis söz konusu ise bunu kaymakamlıktan sormak gerekir. Eğer geleneksel olarak mer’a şeklinde kullanıldığı iddia ediliyorsa ve aslının ne olduğu araştırılıyorsa, bu takdirde yararı olmayan yabancı köylerden şahit ve bilirkişi dinlemek gerekir. Ayrıca komşu taşınmazların belgelerinin uygulaması yapılarak dava konusu yerin ne olarak saptandığının belirlenmesi gerekir.
15) Mer’a davalarında kadim yararlanmanın ispatı bilirkişi sözleri ile yapılamaz. Yani tanık dinlenmeden bilirkişi sözüne dayanılarak dava kabul veya reddedilemez.
16) Kadimlik iddiasında, dinlenilen tanıklar ilgili yerin başlangıcı bilinmeyen süreden beri mer’a olarak kullanıldığını ve hak sahiplerinin kimler olduğunu beyan etmesi gerekir.




& 5)KONU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI

1)Mer’a,yaylak ve harman yeri gibi kamu malları hakkında oluşturulan tapu kayıtları o yerlerin kamu malı olma niteliğini ortadan kaldırmaz.
Orman, mer’a, yaylak, harman yeri gibi kamu malları hiçbir surette ve şekilde özel mülkiyete konu olamayacağı gibi, esasen kamu mallarında hak düşürücü süre de söz konusu değildir.Bu itibarla bu gibi yerlerde oluşturulan tapu kayıtları o yerlerin özde kamu malı olduğu olgusunu ortadan kaldırmaz.Bu yönden 3402 sayılı yasanın 12 ve 16.maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir.Açıklanan husus gözetilmesi gerekirken, hak düşürücü süreden söz edilerek davanın reddi usul ve yasaysa aykırıdır.(20.HD 25.1.1995 T.E. 3038,K.615)

2)Kamu malı ,tahsis biçimi ortadan kalkmadıkça var olan ve süre gelen niteliğini değiştirmez.Her nasılsa kişi adına sicile geçmesi kişi yararına hukuki sonuç doğurmaz.
“Gerçekten ;davada dayanılan tapu kaydının 1947 senesinde davacı idarece yapılan kamulaştırma esas alınarak oluşturulduğu ve haritaya bağlandığı;istimlak ve intifa hakkı idareye ait olmak üzere ,Çay dolması “taşlık arazi” niteliği ile Hazine adına tapuya kaydedildiği,1950 yılında da mülkiyet hakkının Hazine’ce intifa hak sahibi davacı idareye devredildiği kayden sabittir.O halde kamunun genel yararlanmasına tahsis edilmiş anılan türde ki arazinin,belli bir süre (10 yıl) geçtikten sonra kendiliğinden kişi yararına tasfiyeye tabi olacağı söylenemez. Kamu malı ,tahsis biçimi ortadan kalkmadıkça var olan ve süre gelen niteliğini değiştirmez.Her nasılsa kişi adına sicile geçmesi kişi yararına hukuki sonuç doğurmaz.” (1.HD.1.3.1990 T E.2458,K.2735)
3)Kamu malı niteliğinde ki mer’a zamanaşımı yoluyla kazanılamaz
Kadastro sırasında 2292 parsel sayılı 675 metrekare yüz ölçümünde ki taşınmaz kadim mer’a olarak sınırlandırılmıştır.Abdullah Yıldız kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.
“Çkişmeli taşınmazın üzerinde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle mülk edinme koşulları oluştuğundan bahisle dava kabul edilmiş ise de komşu 1987 nolu parsel 65000 metrekare yüzölçümü ile yine batı yönünde komşu 2396 nolu parselle mer’a olarak sınırlandırılmıştır.Böylece dava konusu taşınmazın geniş bir mer’a parseli ile çevrili olduğu, davacının herhangi bir kayda dayanmadığı mer’a bütünlüğünün bozularak zilyet edildiğinin kabulü zorunludur. Kamu malı niteliğinde ki mer’a zamanaşımı yoluyla kazanılamaz. O halde davanın reddi gerekirkeneylemli duruma ters düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilerek hüküm kurulması isabetsizdir.(17.HD.5.11.1992 T,E.5544,K.9730)
4)Mer’a, yaylak ve kışlaklar hakkında geçerli esaslar,eyrek yerleri içinde geçerlidir.
Davalı köy,nizalı parselin,köy orta mallarından eyrek yeri olduğunu savunmuştur.Mahkemece aynı köyde oturan bilirkişi ve tanık sözlerine dayanarak hüküm tesis edilmiştir.Davanın sonucunda yararı olan kimselerin beyanlarına isnatla hüküm tesis edilemez .Davalının savunması başka köylerden sağlanacak bilirkişi ve tanıklarla ispat ettirilmeli ve savunma sabit olduğu taktirde Tapulama Kanununun 35. maddesi uygulanmalıdır.(7.HD.2.10.1975 T.E. 6699,K.5146)
5)Mer’a ihtiyaç fazlasının kiraya verilmesi;
447 sayılı Köy yasasının 17. maddesinin 12. bendinde köye tahsis edilmiş bulunan mer’anın ihtiyaç fazlası kiraya verilmek suretiyle köye gelir sağlanması ön görülmüştür.Her ne kadar mer’alar köyün hayvanlarının yararlanması için Hazinece köy tüzelkişiliğinin emrine verilirse de ,fazlasının kiraya verileceği ilkesi Köy
Yasası ile benimsenmiştir.O halde dava konusu yerin mer’a olması davanın reddi için başlı başına bir hukuki neden olarak düşünülemez Yapılacak iş köyün bütün mer’alarının kayıtlara göre tespiti,köyün hayvan sayılarının araştırılması ve bilirkişi eliyle ihtiyacın ne olduğunun belirtilmesi, şayet ihtiyaç fazlası var ise ,geçerli bir kira sözleşmesinin varlığının kabul edilmesi ve kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlığın giderilmesinden ibarettir.Bu biçimde bir inceleme yapılmadan davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmekte ise de temyiz incelemesi sırasında bu yön gözetilmemiş ve karar düzeltme isteği bu itibarla yerinde görülmüştür.O halde onama kararının kaldırılması ve hükmün bozulması uygun düşer.(4.HD.4.6.1970 T.E.5371,K.4611)
6)Mer’alık iddiaları köy hudutnameleri ile çözümlenemez.
Dava kadim mer’a ve yaylaya el atmanın önlenmesine ilişkindir.Davacı ,kadastro birlik sınırlarının hatalı çizilerek,kadim mer’alarının davalı köy sınırları içinde bırakıldığını,davalı köyün el atmasının önlenmesini talep etmiştir.
Mahkemece,iki köy arasında kadastro çalışma alanları sınırlarının saptandığı ve kesinleştiği,bu nedenle davacının iddiasının dinlenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Yayla ve mer’alara elatmanın önlenmesi davalarında, köy ve ilçe hudutnamelerinin uygulanması zorunluluğu 31.05.1965 tarih 4/2 sayılı İ:B:K ile kaldırılmıştır.Bir köyün diğer köy sınırları içinde kalan kadim yararlanma hakkı bulunan mer’a ve yaylası olabilir.Mahkemece hudutnameler ve kadastrol sınırlar nazara alınmadan,davacının iddia ettiği yerin davacı köye ait kadim mer’a olup olmadığı,davalının varsa ne şekilde elatması olduğu saptanarak bir karar verilmesi gerekirken açıklanan gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiştir.(14.HD.5.4.1996 T.E.1753,K.2237)
7) 474 sayılı yasa kapsamında bulunan yerlerde ihtilafa ilişkin dayanılan belgeler bu yasaya göre oluşturulmuş tahsis kararı niteliğinde değilse, kadim yararlanma hakkının kime ait olduğu yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle tespit edilmeli varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Davacı Karakule Köyü tüzel kişiliği temsilcisi köy muhtarı N.A dava dilekçesinde, davacı köye ait mer’a ve yaylanın bir kısmına davalı Aşağıdere Köyü tarafından müdahalede bulunulduğunu, Valilik tarafından yapılan ihale sonucu kiraya verildiğini,kendilerine ait 21.9.1931 tarih ve 69 sayılı tahsis kararı bulunduğunu kadimden beridir de köylülerce kullanıldığını öne sürerek davalı köyün elatmasının önlenmesini talep etmiştir.Davalı köy muhtarı keşifte nizalı yerlerin kendilerine ait yayla olduğunu, Valilikçe sürü sahiplerine kiraya verildiğini köy muhtarı olarak kiralamadıklarını savunmuş,yerel mahkemece müdahalenin il mer’a komisyonu tarafından kiraya verilen tarafından yapıldığının,bu durumda davalı köyün tasarruflarından kaynaklanan müdahalenin olmadığı kanaatine varılarak pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş.Bozmaya uyularak yağılan yargılama sonunda yine davanın reddine yönelik hüküm kurulmuştur.
474 sayılı yasanın uygulandığı yerlere ilişkin olarak mer’a ve yaylak davalarında tanık dinlenemez ve davanın ispat ve kabulü için herhalde bu yasa hükümlerine göre verilmiş bir belge aranacaktır.Bu tahsis belgesi kaymakamlıktan verilebileceği gibi Kaymakamlıktan da verilebilir.474 sayılı yasaya göre bu çerçevede herhangi bir kimse ne eski belgelere nede kaim yararlanmaya dayanabilir.Davacı elindeki 21.09.1931 tarihli 69 sayılı tahsis kararının 474 sayılı yasaya göre verilip verilmediği anlaşılamamaktadır.Bu nedenle dayanılan belgelerin ilgili mercilerden dayanağı belgelerle birlikte getirilmesi,474 sayılı yasaya göre verilip verilmediğinin değerlendirilmesi,anılan yasaya göre verilmiş tahsis kararı niteliği taşıdığı sonucuna varılırsa , mahallinde yaşlı,yöreyi iyi bilen civar köylerden seçilecek yerel bilirkişiler vasıtası ile uygulama yapılması , tahsis kararında gösterilen yerlerin arz üzerinde saptanması, tahsis kararı kapsamının kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi sonucuna göre karar verilmesi gerekir.Bu nedenle direnme kararının bozulmasına oy birliği ile karar verildi.( HGK 23.06.2004 T.14372E. 377 K.)












Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Mera'nın Hukuki Rejimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Esra Özgen'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
05-06-2008 - 16:11
(5818 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 6 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 6 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
41822
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 25 dakika 6 saniye önce.
* Ortalama Günde 7,19 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 36334, Kelime Sayısı : 4832, Boyut : 35,48 Kb.
* 14 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 11 kez indirildi.
* 13 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 833
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
Forumumuzdaki İlgili Mesajlar
Erken Bitirme, Üstten Ders Alma Hakkında.
Meliha - 01-07-2018 - 08:26
Yeni Hukuk Fakültesi Öğrencilerine Tavsiyeler
sametcanaslan - 10-03-2018 - 00:39
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,07341599 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.