Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale İflasın Ertelenmesi İle İlgili Uygulama Sorunları Ve Çözümleri

Yazan : N.Demirci
AVUKAT

Makale Özeti
İflasın ertelenmesi kurumu ile ilgili yargı nezdinde yaşanan sorunlar ve çözümleri

İFLASIN ERTELENMESİ İLE İLGİLİ UYGULAMADAN DOĞAN AKSAKLIKLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI

İflas erteleme kurumu, 17.7.2003 tarihli yasa değişikliği ile İcra ve İflas Yasası'na eklenen ve aşağıda metinleri yer alan 179/a ve 179/b maddeleri ile canlılık kazanmıştır. (Aynı düzenlemeye içeren, TTK.nun 324.maddesi'nin fazlaca kullanılmamasından dolayı) İcra ve İflas Yasası'ndaki ilgili maddeler;
SERMAYE ŞİRKETLERİ İLE KOOPERATİFLERİN İFLASI:MADDE 179 - Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir. Şu kadar ki, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar verir. İyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur.Mahkeme, gerekli görürse idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları dinleyebilir. İflasın ertelenmesi talepleri öncelikle ve ivedilikle sonuçlandırılır.
ERTELEME TEDBİRLERİ:MADDE 179/a - İflasın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır.Mahkeme erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da yetinebilir.İflasın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri ayrıntılı olarak gösterilir.Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar.
ERTELEME KARARININ ETKİLERİ:MADDE 179/b - Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez. Kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflası ertelenenin faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir.İflasın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflasına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflasına karar verebilir.Ancak, iflas erteleme kurumu, İcra ve İflas Yasası ile de yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar en çok eleştirilen kurum ve yasa maddeleri olduğu gibi, üzerine en fazla yazı yazılan ve halen daha tam olarak oturmamış bir hukuki kurum olma özelliğini de halen korumaktadır.Bir uygulamacı olarak, yasa maddeleri ve yasa koyucunun iradesinin uygulamaya tam olarak yansımadığı gibi, ilgili yasa maddelerinin, hem borçlu şirketler hem de yargı organları tarafından yasa koyucunun amacı dışına taşar şekilde uygulandığı görülmüştür.
Türk Ticaret Yasası'ndaki ilgili madde;
III - İDARE VAZİFELERİ
1. ŞİRKETİN MALİ DURUMUNUN BOZULMASI HALİNDE
MADDE 324 - Son yıllık bilânçodan esas sermayenin yasınının karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, idare meclisi derhal toplanarak durumu umumi heyete bildirir.Şirketin aciz halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emareler mevcutsa idare meclisi aktiflerin satış fiyatları esas olmak üzere bir ara bilânçosu tanzim eder. Esas sermayenin üçte ikisi karşılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediği takdirde şirket feshedilmiş sayılır. Şirketin aktifleri şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediği takdirde idare meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde şirketin iflâsına hükmeder. Şu kadar ki; şirket durumunun ıslâhı mümkün görülüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflâs kararını tehir edebilir. Bu halde mahkeme, envanter tanzimi veya bir yediemin tâyini gibi şirket mallarının muhafazası için lüzumlu tedbirleri alır.Yukarıda yer alan maddelerin uygulamasına yönelik şartlar Prof.Selçuk Öztek'e göre ;
İFLASIN ERTELENMESİNİN ŞARTLARI; İflasın ertelenmesi kararı verilirken gereken şekli şartları,a) Şirketin temsilcisi veya alacaklısının talebi,
b) Bilançonun sunulması,
c) İyileştirme projesi ve tedbirlerinin belirtilmesi,
d) Erteleme talebi
İflasın ertelenmesi kararınını esasa ilişkin şartları,
a) Şirketin borca batık olması, (Borca batıklık şirketin pasifinin aktifinden fazla olmasıdır.)
b) İyileştirme ümidinin olması,
c) Fevkalade mühletten yararlanmamış olması,
d) Alacaklıların haklarının korunmasıİflasın ertelenmesi kararı, alacaklılar arasında dengesizlik yaratmaması, Şirketin serbest mallarının mahkemece rehin edilememesi, kayyum olarak işletme mezunu birisinin atanması gereklidir. Bankalar hakkında iflasın ertelenmesi kurumu uygulanamaz.
İflasın ertelenmesi için iyileştirici tedbirler,
a) Aktif arttırıcı tedbirler alınmalı, (sermaye arttırımı, maliyetlerin azaltımı gibi)b) Takiplerin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması (rehinli takiplerde satışa kadar devam eder)
İflasın ertelenmesi kapsamında verilecek/verilemeyecek tedbirler,
a) Hacizlerin devam etmesi gereklidir,
b) Bankalardaki blokeler kaldırılamaz,
c) Temlikler kaldırılamaz,
d) Ticari işletme rehni takipleri yapılabilir, ancak muhafaza ve satış yapılamaz,
e) 3.şahısların, iflas erteleme talep eden lehine verdiği ipoteklere ilişkin takiplerinin tedbiren durdurulamayacağı,
f) Takas mahsup yasağı kararı verilemeyeceği,
g) Kefiller hakkındaki (adi kefalet dahil) takiplerin devam edeceği,
h) Şirketin iflasın ertelenmesi yönünde yapılan talebe istinaden, iflasının ertelenmesi talep edilen şirket hissedarlarını aleyhine takip yapılamayacağı yönünde tedbir kararı verilemez.ı) Şahıslar lehine iflas erteleme talebinde bulunulmakta ve mahkemeler gerçek şahıslar içinde iflas erteleme tedbirlerine hükmektedirler. Bu kararlarda açıkca yasaya aykırıdır..
T.C.
YARGITAY19. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/4390
K. 2006/6210
T. 8.6.2006
İflasın ertelenmesi talebi yerinde görüldüğü takdirde, mahkemece, şirketin malvarlığının muhafazası için, maddi hukuk alanında sonuçlar doğurmayan tedbirler almalıdır. Alacaklıların alacaklarını tahsil amacıyla kullanabilecekleri takas, mahsup, hapis hakkı gibi hukuki işlemlerin durdurulması hukuki düzenlemelere uygun olmadığı gibi, rehin ve blokajın kaldırılmasına da karar verilemez. Ancak, yukarıda yazılı doktrin görüşü yerine, yargı organları nezdinde, aşağıda sunduğum olaylar yaşanmış ve yaşanmaktadır. (Belirtilen olayların, nezdimde somut dayanakları mevcuttur.)
1) EKSİK BİLGİ VE BELGELERE DAYANAK, BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPILARAK KARAR VERİLMEKTEDİR.
Yargı organları, iflas erteleme talebi ile önlerine gelen dilekçelerde, yasanın ve doktrinin aradığı belgelerin tam olup olmadığına bakmadıkları gibi, yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri de, ibraz edilen eksik ve yetersiz belgeler üzerinden yapılmaktadır.Keza, iflas erteme talebini değerlendiren mahkeme, yargılama sırasında, makinelerinin satılarak paraya çevrilmesi ve bedelinin alacaklılara ödenmesine yönelik borçlu teklifini kabul etmiştir. Yargı izni ile satılan makinelerin satış bedeli ise, alacaklılara ödenmeyerek, yargı nezdinde ve izninde borçlu şirketin içi boşaltılmıştır. Bilirkişi incelemesi yanında, tarafsızlık açısından, mali müşavirler derneği veya ticaret odası gibi derneklere mahkeme dosyasının gönderilerek teknik görüş alınması yararlı olacaktır. Bazı dosyalarda, yeniden yapılandırma için esas gösterilen alım satım akdine konu ödemeyi yapacak şirketin ortakları ile iflas erteleme talep eden şirketin ortaklarının aynı olduğu saptansa bile, yargı organları ve bilirkişiler bu hususu bile dikkate almadıkları gibi, keşfi bile, iflas erteleme talep eden şirketin değil, borçlu şirket dışında, ödemeyi yapacağı belirtilen şirketin mahallinde yaptıkları davalar mevcuttur.
2) İFLAS ERTELEME SÜRESİ UZUNDUR.
İflas erteleme kararı ile şirketlere verilen süreler, 1+4 yıl olmak üzere toplam 5 yıllık süre, çok uzun olmakla, nihai amaca ulaşmayı engellemektedir. Bir mahkemede, 2002 yılından beri devam eden iflas ertelemede talebinin incelenmesinde, 2007 yılında tedbir kararı verilmiş ve sekiz yıldır hiç bir alacaklısının borçlarını ödemeyen şirketin davası halen devam etmektedir. Mahkemece, borçluya, bu süre zarfından hangi borcu ödediniz diye sormamaktadır. Ticari işletmesini, 3.şahsa kiralanmak suretiyle, hacizden kurtulan şirket en az 3 yıldır kiracı sıfatı altında faaliyette olup, son bir yıllık süreyi de, tedbir kalkanı altında geçirdiği halde, değil ödeme, borç tasfiyesine yönelik anlaşma yaptığı bir alacaklısı dahi yoktur. Tamamen kendi malvarlığını alacaklılar aleyhine azaltmakta veya mal veya kazancını kaçırmaktadır. Böyle bir durumu, hiç bir hukuk sisteminin koruması mümkün değildir.
3) DAVA İLANI YETERSİZDİR.
İflas erteleme davaları, sadece ilan almak için kurulan gazetelerde ilan edilmekle, bazı davalara süresinde muttali olmadığımız için müdahil olunamamış veya müdahillik talebimiz süresinde olmadığından reddedilmiştir. Davanın, yurt çapında yayınlanan gazetelerde ve ilgili şirketin internet sitesinde ilanı ile bilançoda yer alan alacaklılarına da, mahkeme kanalı ile dava açıldığının bildirilmesi ve müdahilliğin, en geç bilirkişi raporunun verildiği celseye kadar yapılması imkanı getirilmelidir.
Yargıtay aşağıda yer alan kararı ile iflasın ertelenmesi talebi ile yapılan yargılamalarda müdahillik talebinin davanın her safhasında yapılabileceğini karar altına almak suretiyle, bu boşluğu ve adaletsizliği düzeltmiştir.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/2159
K. 2007/6816
T. 28.6.2007
İstem İflasın ertelenmesine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi kurulu raporuna göre, davacı şirketlerin borca batık durumda bulunduğu ve sunulan iyileşme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu gerekçesiyle davanınkabulüne, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş; hüküm bir kısım müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle birden çok şirketin müştereken açacakları bir dava ile iflasın ertelenmesini talep etmelerinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmamasınedeniyle müdahiller vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Müdahil ...........tarafından 17.11.2006 günü temyiz isteminde bulunulmuşsa da mahkemece müdahale talebinin yasal süre içinde yapılmadığından bahisle bu işlem 20.11.2006 günü ek kararla reddedilmiş,istem sahibi bu red kararının temyizen kaldırılarak hüküm esastan bozulmasını istemiştir. İflasın ertelenmesi taleplerinde her aşamada müdahale isteminde bulunulabileceğinden yerel mahkemenin 20.11.2006 günü ek kararının kaldırılmasına ve bu müdahil yönünden de temyiz incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
3- a ) Davacılar vekili dava dilekçesi ekinde bir takım mali tablolar sunmuş, bilirkişi heyeti de bu çerçevede borca batıklığı ve projenin ciddiliğini incelemişlerdir. Davacı yanca 01.06.2005 tarihinde borçlarını gösteren ek bir liste verilmiş bununla davalının 9.868.961,18 YTL. İlave risk altında olduğu, bu kapsamdaki bir takım kefaletlerle teminat senetlerinin davacılardan istenebilir hale geldiği anlaşılmıştır. Bu beyan üzerine yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da, bu yeni mali durum karşısında iyileştirme projesinin ciddiliğinin ve inandırıcılığının ne ölçüde sürdüğü hususu değerlendirme dışında tutulmuştur. Oysa alınan ek bilirkişi raporunda ilave risklerin de iyileştirme projesi ile aşılabilecek durumda olup olmadığının ve özellikle bir kısım grup şirketi olan bu şirketlere rücu halinde mali yapının ne şekilde oluşacağının tesbiti gerektiği halde bu yön incelenmemiştir.
b ) İflasın ertelenmesinde kural olarak şirkete yeni mali kaynaklar bulunması beklenir. Alınan bilirkişi raporunda yönetim kurulu başkanına ait bir kısım taşınmazların şirkete satıldığı, ancak bu alımlar nedeni ile şirketin pasifinin artmadığı, zira satış bedeli 1.811.200, YTL.nin, adı geçenin apel borcu olan 2.992.500,-YTL. den mahsup edildiği belirtilmiştir.Bu durumda ortakların sermaye koyma taahhüdünü tam olarak yerine getirmedikleri anlaşılmaktadır. Oysa iyileştirme projesinde bu hususa değinilmesi karşısında, erteleme isteminin ciddi olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır.
c ) Borçlunun müracaatıyla iflasa ve bu kapsamda iflasın ertelenmesine ilişkin İcra ve İflas Kanunu’nun 178 nci maddesine göre davacı alacaklılarının tam bir listesini mahkemeye dava dilekçesi ekinde sunmalıdır. Somut olayda böyle bir liste sunulmamış, yargılama süreci içinde yeni borç beyanları yapılmıştır.
d ) Davacılar vekilinin 01.06.2005 tarihli beyanında, grup şirketlerinden olduğu anlaşılan ..........lehine 2.817.880,-YTL tutarlı teminat senedi verildiği ve alacaklının bu senetten doğan alacağı kendilerinden istediğini bildirmiş; davacı şirket yönetim kurulu üyesi .......... ise 08.09.2006 tarihli duruşmadaki beyanında bu şirketin borca batık olmadığını ve bu şirketle aralarında alacaklılık ilişkisi bulunmadığını savunmuştur.Çelişki taşıyan bu iki beyana göre, davacıların borçlarının miktarının da belirsiz olduğu anlaşılmaktadır.
e ) Sunulan iyileştirme projesinde ağırlıklı olarak ........ AŞ. nin iflas halinden kurtulmasına ilişkin tedbirler öngörülmüş, diğer davacı ...A.Ş. hakkında ciddi bir tedbirden söz edilmemiştir. Bilirkişi incelemesinde de anılan şirket hakkında detaylı bir inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
f ) İyileştirme projesine göre davacı şirketlerin faaliyette bulundukları fabrikayı kapatarak daha küçük bir atölyeye taşınacakları ve işin % 20’lik kısmını tekstile özgüleyecekleri belirtilmiştir. Bu durumda atölyede yapılacak üretime ilişkin siparişlerin mevcudiyeti saptanmalı ve ödenecek kira bedelinin davacı şirketlerin mali yapısına etkisi tartışılmalıdır.
g ) İflasın ertelenmesi halinde alınacak ihtiyati tedbirlerin maddi hukuka ilişkin hak ve def’ileri engellememesi, üçüncü kişilerin maddi hukuka dayalı haklarını etkilememesi gerekir. Mahkemece verilen kararının hüküm kısmının 5 sayılı bendinde takas, mahsup, hapis, protesto ve temlik gibi hukuki işlem ve def’ilerin durdurulmasına dair verilen karar kabul şekli itibarı ile yukarıdaki ilkeye aykırıdır.
h ) İcra ve İflas Kanunu’nun 179/b maddesinin ikinci fıkrasına göre faizlerin teminatlandırılması hakkındaki tedbirler mahkemece alınmalıdır. Bunların kayyuma bırakılması da kabul şekli itibariyle hatalıdır. Eksik inceleme ile karar verilmez. Yukarıda açıklanan ilkelerdoğrultusunda inceleme yapılarak bir hüküm verilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 sayılı bentte açıklanan nedenle müdahiller vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 sayılı bentte açıklanan nedenlerle müdahil ......... A.Ş. vekilinin temyiz isteminin kabulüyle 20.11.2006 günü ek kararın KALDIRILMASINA, 3 sayılı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.06.2007 günündeoyçokluğuyla karar verildi.
4) İFLAS ERTELEME TALEBİ İLE BİRLİKTE VERİLEN İHTİYATİ TEDBİR KARARLARI AMACI AŞAN ŞEKİLDE VERİLMEKTEDİR.
Yargı organları, borçlu şirket talep etmese dahi, yasanın herhangi bir sınırlamaya tabii tutmadığı tedbir yetkilerini bazen amacı aşan şekilde, matbu hale getirdikleri kararlarla vermekte ve itiraz halinde, bu kararlardan dönmeleri zor olmaktadır. Bu nedenle, tebdir kararının, en erken ilk celsede alacaklıların katılımı ile tüm tarafların huzurunda ve ilk celseye katılan alacaklıların beyanlarını da dikkate almak suretiyle verilmesi gereklidir. Acil bir durumda, tedbir kararı ilk celsede tekrar değerlendirmek kaydı ile verilmesi, mahkemenin, tedbire itiraz olmamasına rağmen, alacaklıların beyan ve ilk celseye kadar sunulan deliller ışığında kararı inceleme imkanı getirecektir.İflas erteleme talebi, şirketin malvarlığını ve şirketin ticari yaşamına devam etme amacı taşımaktadır. Ancak, bu süre zarfından şirketin içinin boşaltılması veya fahiş bir şekilde borçlanması önlenmelidir. Alacaklıların, şirketin faaliyetini durdurmayan ve malvarlığını eksiltmeyen yasal haklarını kullanma imkanı bertaraf edecek şekilde tedbir kararı verilmemelidir. Şirket mallarına haciz tatbiki, itirazın iptali, kıymet takdirine itiraz gibi davaların devam etmesi, şirketin iflas talebi öncesi mevcut alacaklıları ile borçlarını ödeme hususunda kayyum onayı ile protokoller imzalaması gibi imkanlarının mevcut olması gereklidir. Tedbir kararı verilen hallerde, yargı organları, yasanın rehinli alacaklıların işlemiş faizleri teminatlandırılmasına dair talepleri, yasanın aradığı şartları taşısa dahi, herhangi bir sebebe dayanarak kabul etmemektedirler.
Rehinli alacaklılarla ilgili Anayasa'ya aykırılığa ilişkin iddiaya yönelik, Anayasa Mahkemesi'nin 2003/109 esas ve 2007/51 sayılı kararı da ilgisi nedeni ile gerekçe ve sonuç kısmı aşağıda sunulmaktadır."iflasın ertelenmesi durumunda öngörülen takiplerin durması ve yeni takip yasağı konusunda rehinli alacaklar lehine getirilen istisna ile rehinle karşılanamayan (faiz) alacakların teminatlandırılma zorunluluğunun, Anayasa'nın 2., 10., 11. ve 141. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na, 17.7.2003 günlü, 4949 sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 50. maddesi ile eklenen 179/b maddesinin birinci fıkrasında, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun'a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve önceden başlamış takiplerin duracağı hüküm altına alınmıştır. İptali istenen ikinci fıkrada ise birinci fıkrada öngörülen;takiplerin durması ve yeni takip yasağı; yönünden rehinli alacaklar lehine bir istisna getirilmiştir. Buna göre, taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar için rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabilecek veya daha önce başlamış olan takiplere devam edilebilecektir. Ayrıca, erteleme süresince işleyecek ve mevcut rehinle karşılanamayacak faizlere teminatlandırılma zorunluluğu da getirilmiştir. Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasa'nın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen ;yasa önünde eşitlik ilkesi; hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.İcra ve iflas hukukunda temel ilke, alacaklı ve borçlunun hak ve menfaatlerinin belli bir denge üzerinde korunmasıdır. Rehinli alacaklar, diğer alacaklardan farklı bir statüde bulunmaktadırlar. Nitekim, İcra ve İflas Kanunu'nun genel sistematiği içerisinde rehinle temin edilmiş alacaklar için farklı hükümler öngörüldüğü görülmektedir.Takip sürecinin alacaklı ve borçlunun hak ve menfaatlerini zedelemeden, bunlar arasındaki dengeyi bozmadan hızlandırılması, bir ayırım yapmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil bir çözümün gerçekleştirilmesi ve rehinli alacaklıların iflasın ertelenmesi durumunda mağdur olmamaları amacına yönelik olarak getirildiği anlaşılan itiraz konusu düzenlemenin hukuk devleti ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.Rehin hakkı, alacaklıya borcun ödenmemesi durumunda, borçlunun mallarının satılıp satış bedelinden alacağını öncelikle tahsil etmesine olanak veren bir haktır. Alacaklı, borçluya borç verdiği anda, borçludan bir teminat (rehin) almakta ve bu elde ettiği hakla, baştan itibaren öncelikli (rüçhanlı) bir statü kazanmaktadır. Bu durumda, alacak-borç ilişkisinin başlangıcında kendisini rehin hakkı ile ayrıcalıklı hale getiren rehinli alacaklı ile herhangi bir teminat almadan borç veren alacaklının aynı hukuksal durumda bulundukları veya aynı hukuksal korumaya tabi olacaklarını söylemek mümkün değildir.Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. İtiraz konusu kuralın Anayasa'nın 11. ve 141. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
VI - SONUÇ:
9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı Yasa ile eklenen 179/b maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 17.4.2007 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.5) HER İSTEYEN ŞİRKETE BELLİ BİR KISTAS OLMAKSIZIN TEDBİR VE İFLAS ERTELEME KARAR VERİLMESİ, HACİZDEN KURTULMANIN YASAL VE MUTAT BİR UYGULAMASI HALİNE GELMİŞTİR.Borçlu şirketler için, iflas erteleme müessesesi, aleyhlerine yapılan takibi (itiraz halinde % 40 icra inkar tazminatı doğmakta, itiraz kambiyo takibini durdurmamaktadır) icra inkar tazminatı doğmadan önlemenin mutat ve yasal bir yolu haline gelmiştir. Yargı organlarınca, iflas erteleme talebi halinde, şirketin bilanço ve yeniden yapılandırma projesini yani, iflas erteleme talebi için gerekli tüm belge ve bilgilerin dava açıldığı anında verilmesini istemeleri ve bu belge ve bilgileri almadan, sadece bir dilekçe ile yapılan başvuruya istinaden tedbir kararı verilmemesi gereklidir. Böylelikle, ucuz ve basit bir şekilde, tüm takiplerin ve davaların durması ve borçlu şirketin mallarını ve kazancını alacaklılarından kaçırması yolu yasaca açılmış olmaktadır.Yargıtay 19.HD.nin 2007/261 esas ve 2007/3707 sayılı aşağıda yer alan kararı da, inceleme ve ihtiyati tedbir kararının amacı aşar şekilde verdiğine dair bir emsal teşkil etmektedir.Davacı vekili müvekkili şirketin borca batık olduğunu; ancak uluslararası alanda bir know-how'ın sahibi bulunduğunu, üretimi artırmak, sermayeyi yükseltmek, mevcut fabrikayı aktif hale getirmek suretiyle şirketin iflastan kurtulabileceğini ileri sürerek Türk Ticaret Kanunu'nun 324 ve İcra ve İflas Kanunu'nun 179 vd. maddeleri uyarınca iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporlarına göre, davacı şirketin borca batık olduğu, şirketin iflası halinde alacaklıların bir kısmının daha kötü duruma düşeceği, iyileştirme için öngörülen tedbirlerin uygulanması durumunda mali durumun iyileşeceği ümidinin bulunduğu, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu gerekçesiyle şirketin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş; hüküm bir kısım müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388 nci maddesine göre kararda ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, red ve üstün tutma sebepleri ile sabit görülen hususlarda bunlardan çıkartılan sonuç ve hukuki sebep belirtilmelidir. Oysa mahkeme kararının gerekçesinde iyileştirme projesinin, ciddi ve inandırıcı olduğu belirtilmekle yetinilmiş fakat bu konuda somut delillere atıf yapılmamıştır. Açıklanan durum karşısında gerekçeden yoksun hükmün bozulması gerekmiştir.
2- İyileştirme projesi şirketi iflas halinden kurtaracak ölçüde ciddi ve inandırıcı olmalıdır. Davacı şirket sermayesini ve üretimi artıracağını, elindeki malzemeyi kullanacağını ileri sürmüş ve uluslararası alanda bir know-how'a sahip olduklarını bildirmiştir. Müdahillerin itirazları ise davacı şirketin ortaklarının şahsi iflaslarına karar verildiği ve öngörülen sermaye artırımını yapma konusunda ekonomik güce sahip olmadıkları noktasındadır. Ote yandan dosyanın incelenmesinde davacının sözünü ettiği know-how'ın mahiyetinin ve getirisinin saptanmadığı anlaşılmış; fabrikanın dava tarihi itibariyle atıl durumda bulunmasına rağmen iyileştirme projesinde ne miktar işletme sermayesi konulmak suretiyle faal hale getirilebileceği ve bunun getirebileceği mali yük üzerinde durulmamıştır. Son olarak elde mevcut malzemenin üretimde kullanılacağı belirtilmekle birlikte, bu malzemenin büyük kısmının ayıplı ve kullanılamaz durumda olduğuna ilişkin tesbit kararı dikkatten kaçırılmıştır. Bu durumda mahkemece anılan itirazların ve diğer somut vakıaların tek tek değerlendirilmesi ve iyileştirme projesinin ciddiliğinin bu suretle saptanması gerekirken, afaki bilgilere yapılan atıfta davanın kabul edilmesinde isabet görülmemiştir.
3- İflasın ertelenmesi halinde alınacak tedbirler kural olarak maddi hukuka ilişkin talep ve defi haklarını kısıtlayamayacağı gibi üçüncü kişilerin durumun etkiler nitelikte de olamaz. Mahkemece kararının hüküm kısmının 7/c bendinde "davacı şirketin keşideci ve ciranta olduğu kambiyo senetlerinin ödenmesinin tedbiren durdurulmasına" karar verilmişse de bu karar üçüncü kişilerin de ödeme yapmasını durdurabilecek nitelikte. olduğundan, hukuka uygun değildir. Davacı şirket hakkında icra takipleri tedbiren durdurulmuş olmakla yazılı şekilde bir tedbire hükmedilmesi de doğru değildir. Bu kurumun, bu şekilde suiistimali, gerçekten iyiniyetli şirketlerinden bu kurumdan yararlanmasını ileride engeleyecek hale gelebilir. Uygulanamaz hale gelmiş olan Konkordato kurumu bu husus için bir örnektir. Yasalar, taraflar arasındaki dengeyi korumak, yasal kurumların kötüye kullanılmasını yargı kanalı ile önlemek, iyiniyeti korumak (gerek borçlu gerekse alacaklı için) ve tarafların birbirlerine düşman değil, sulh yoluna sevk etmek üzere yapılırlar. Yasa yaparken veya değiştirirken, genel hukuk ilkelerine yasa koyucunun titizlikle uyması gereklidir. Sadece bir taraf yararına olabilecek yasa ve uygulamaların önlenmesi asıl ekonomik barışı sağlar.
****************************
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"İflasın Ertelenmesi İle İlgili Uygulama Sorunları Ve Çözümleri" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı N.Demirci'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
09-04-2008 - 07:25
(5862 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 17 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 15 okuyucu (88%) makaleyi yararlı bulurken, 2 okuyucu (12%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
53114
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 38 dakika 56 saniye önce.
* Ortalama Günde 9,06 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 28435, Kelime Sayısı : 3311, Boyut : 27,77 Kb.
* 31 kez yazdırıldı.
* 19 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 796
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05008006 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.