Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ceza Hukuku (Genel Hükümler) Kpss Ders Notu 2012

Yazan : Fatih Birtek [Yazarla İletişim]
Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Makale Özeti
Dipnot,atıf gibi akademik kurallara yer verilmeden farklı sınav kaynakları ve kanun metinleri kullanarak hiç bir ticari amaç güdülmeden hazırlanmış KİŞİSEL DERS NOTUDUR.(Güncelleme 2012 Mart)
Yazarın Notu
SON DEĞİŞİKLİKLER DİKKATE ALINARAK HAZIRLANMIŞ BİR DERS NOTUDUR.

CEZA



HUKUKU


(GENEL HÜKÜMLER)











Hazırlayan:



ÖĞR. GÖR.FATİH BİRTEK



Niğde PolisMeslek Yüksek Okulu















Temmuz 2011



NİĞDE













CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER


A- CEZA HUKUKUNUN İŞLEVİ

Suç adı verilen haksız fiile uygulanacak olanyaptırımları belirleyen kurallar bütününe ceza hukuku adı verilmektedir. Cezahukuku toplumsal yaşamda meydana gelen ihlallerde en son uygulanacak olan hukukdalıdır. Toplumsal yaşamda ortaya çıkan her türlü hukuka aykırılık hallerinde cezayaptırımı uygulanmaz.

Örneğin kabahat teşkil edenbir kısım eylemler hukuka aykırı olmasına rağmen bu tür hukuka aykırılıkhallerinde ceza değil idari yaptırımlar uygulanmaktadır.

Ceza hukukunun temel olarak kefaret edici, önleyici ve bastırıcı fonksiyonuvardır. Ceza kanunlarında belirlenen suç adı verilen normlar ve cezalarkişilerin bu hükümleri ihlal etmeleri durumunda karşılaşacakları yaptırımıönceden bilmeleri ve suç işlemek fikrinden vazgeçmelerini sağlar. Bu etkiönleyici ( caydırıcı ) etkidir. İkinci etki ise suç işleyerek kamu düzeni vetoplumsal yaşayışın kurallarını bozan kimselerin eylemlerinin karşılığı olarakkanunda yazılı olan cezalara çarptırılması sebebiyle ortaya çıkan bastırıcı,ödetici etkidir.



B- CEZA HUKUKUNUN KAYNAKLARI

1. Anayasa: Ceza hukukunun il ve en önemli kaynağı ve cezahukukuna ilişkin temel esasları içeren kaynağı Anayasa’dır. Anayasa da ceza hukukuna ilişkin çok sayıdahüküm vardır. Ancak en temel ve en önemli hüküm 38. Maddededir. Suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığıaltında:

- Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanununsuç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zamankanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Suç veceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda aynı kuralgeçerlidir.

- Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancakkanunla konulur.

- Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlusayılamaz.

- Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilenyakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeyezorlanamaz.

- Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delilolarak kabul edilemez.

- Ceza sorumluluğu şahsidir.

- Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan biryükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.

- Ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez.

- İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunudoğuran bir müeyyide uygulayamaz. SilahlıKuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.

- UluslararasıCeza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzerevatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.



2. Türk CezaKanunu: 1 Haziran 2005 te yürürlüğegiren 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunudur. İlk 76 Madde genel hükümler ve sonrakimaddeleri ise özel hükümler içermektedir. Türk Ceza Kanunun genel bir cezakanunundur.

Ceza Kanunu ile Özel Ceza YasalarıArasındaki İlişki

Genel yasası niteliğinde olan 5237Sayılı Türk Ceza Kanununun genel hükümleri ( İlk 75 madde ) özel cezayasaları ve ceza içeren yasalardaki suçlar hakkında da uygulanacaktır. (5237 S.K. m. 5 )

Özel ceza yasaları ve ceza içerenyasalardaki suç ve cezalara ilişkin hükümler aynen uygulanmaya devam edilecekfakat TEŞEBBÜS, İŞTİRAK, TEKERRÜR, ERTELEME, ÇEVİRME, MÜSADERE vs. genelhükümler alanına giren konularda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu uygulanmak zorundadır.

3.Uluslararası Sözleşmeler: Anayasanın90/son cümle ( 2004 değişikliği ) uyarınca temel hak ve hürriyetlere ilişkinuluslar arası sözleşmeler kanunlardan öngelen, öncelikli bir uygulama alanınasahiptir. Bu sebeple ceza kanunu hükümleri yorumlanırken aynı konuda kanun ile temelhak ve hürriyetlere ilişkin uluslararası sözleşme hükümleri arasında çatışmaçıktığı durumlarda uluslar arasısözleşme hükümleri uygulanmak zorundadır.

CEZAHUKUKUNA HÂKİM OLAN İLKELER

1- HukukDevleti İlkesi

Anayasamıza göre Yargı yetkisi bağımsız mahkemelertarafından kullanılan bir yetkidir. Ceza hukuku bağlamında bakıldığında hukukdevletinin üç niteliği bulunmaktadır. İnsan haklarına saygı ve insan haklarınıngüvenceye bağlanması, adaletin sağlanması ve güvenliğin tesis edilmesidir.

2- Suçta veCezada Kanunilik İlkesi

Suç adı verilen insan davranışının ve bununkarşılığında uygulanacak yaptırımın ANCAK YASA İLE belirlenmesini öngörenilkedir. Yasallık ilkesi ilk kez 1876 Kanuni Esasi ile düzenlenmiştir.

Kanunilik ilkesinin beş adet sonucuvardır. Bunlar:

a-Belirlilik: Bir eylemden dolayı herhangi bir kimsenin cezalandırılabilmesi için o eylemin açık ve seçik birbiçimde yasada suç olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Hangi eylemin suç olduğuaçık bir biçimde yasada yazmalıdır. Nitekim T.C.K nın 2. Maddesine göre:Kanunun AÇIKÇA suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenliktedbiri uygulanamaz. Yasa koyucu ceza kanunlarında belirsiz ve elastikkavramlar kullanmaktan kaçınmalıdır. Ceza yasaları açık ve net olmalıdır.

b- Aleyhe Kanunun Geçmişe Yürütülmesi Yasağı: Kişinin suç sayılan eyleminden sonra yürürlüğe girenve durumunu ağırlaştıran yasalar aleyhe yasadır.

Eylemin işlenmesinden sonra yürürlüğegiren yasa failin durumunu önceki yasaya göre daha da ağırlaştırıyorsa yanifailin aleyhine ise fail hakkında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleriuygulanamaz.

T.C.Knın 7. Maddesine göre: “ İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunagöre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenliktedbiri uygulanamaz.

İşlendiktensonra yürürlüğe giren kanuna göre suçsayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenliktedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazıve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.”

Türk Ceza Kanunun ikincimaddesine göre ise, Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğegiren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır veinfaz olunur.

c-Kıyas YASAĞI: Kıyas bir hukukboşluğunun benzer kuralları yardımıyla doldurulmasıdır. Ceza hukuku açısındanaçıkça suç olarak düzenlenmeyen bir eylemin suç olarak düzenlenmiş başka bireyleme benzetilerek cezalandırılması ya da failin ceza sorumluluğu ile ilgilikurallarda boşluk bulunması halinde benzer kurallardan yararlanılması kıyastır.Ancak T.C.K. m.2/3 uyarınca:

Kanunların suç ve cezaiçeren hükümlerinin uygulanmasında KIYAS YAPILAMAZ. Suç ve ceza içeren hükümlerkıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. ”

Bu sebeple suç ve ceza içerenhükümlerin uygulanmasında ve yorumlanmasında kıyas mutlak olarak yasaktır. Kıyas failin lehine yada aleyhineolsun yasaktır.

Cezahukukunda kıyas ile birlikte KIYASA YOLAÇACAK BİÇİMDE GENİŞ YORUM YAPMAK da yasaktır. Ancak kıyasa yol açmayacaksurette yorum yapmak mümkündür ve hatta gereklidir de. Kanunun somut olayauygulanması için yorumlanması gerekmektedir. Bu sebeple yasak olan Kıyasa yolaçacak biçimde GENİŞ YORUM dur.

d-İdarenin Düzenleyici İşlemlerle Suç Oluşturması ve Hürriyet Bağlayıcı CezaVermesi YASAĞI: İdare tüzük,yönetmelik gibi işlemlerle suç oluşturamaz ve ceza veremez. Türk Ceza Kanunun2. Maddesine göre: “ İdarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza konulamaz”.

KanunHükmünde Kararnameler ile ( Olağan Dönem K.H.K ları ) temel haklar, kişi hak veödevleri ve siyasal hak ve ödevler konusunda düzenleme yapılamaz. Suç ve cezakoymak ise temel haklar ve kişi hak ve ödevleri bölümünde yer alan bir konudur.Bu sebeple OLAĞAN DÖNEM K.H.K ları İLE SUÇ ve CEZA KONULAMAZ.

Anayasa’nın 38. Maddesine göre: “ Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ANCAK KANUN İLE KONULUR ”.

e-Örf Adete Dayanılarak Suç Oluşturma ve Ceza Verme YASAĞI: Ceza hukukunda örf adete dayanılarak suçoluşturulamaz, ceza verilemez. Kişi neyin suç olduğunu kolaycaöğrenebilmelidir. Oysa örf adet yazısız kurallar olduğu için bireylerinsağlıklı bir bilgi edinebilmesi güçtür. T.C.K nın 2. Maddesine göre: “ Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil içinkimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz .”

Örfadet kuralları, yasa hükümlerinin somut olaya uygulanmasında rol oynar. Örneğin alenen hayasızca hareketler suçundaki ( TCK m.225 ) teşhircilik kavramının anlamı veya hakaret suçunda ( TCK m. 125 vd. ) hakaret kavramının anlamları örf ve adetten yararlanılarak belirlenir.

3- KusursuzSuç ve Ceza Olmaz İlkesi

Failin suç oluşturanbir eylemini gerçekleştirmesinde kusuru olmadıkça, ceza yaptırımına maruz kalamayacağınıifade eden ilkedir. Kusur; bir eylemin isnad kabiliyeti bulunan bir kimsetarafından bilerek ve isteyerek ya da en azından bilerek yapmasıdır. Bilmedenya da istemeden yapılan bir hareketten dolayı kimse cezalandırılamaz. Bu ilkenin üç önemli sonucu vardır:

- Kusursuz bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz.

- Ceza failin kusurunun derecesini aşamaz.

- Ceza failin hak ettiğinden az olamaz.

4- CezaSorumluluğunun Şahsiliği İlkesi

5237 SayılıT.C.K nın 20. Maddesine göre. “ Cezasorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımıuygulanamaz. Ancak suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirleriuygulanabilir.”

Bu hüküm uyarınca ceza sorumluluğunun kişisel olduğuve hiç kimsenin bir başkasının işlemiş olduğu fiil nedeniyle sorumluolamayacağı ortaya konulmuştur. Bu maddede tüzelkişiler hakkında güvenlik tedbirlerinin ilgili maddede belirtilmek kaydıylauygulanabileceğine ilişkin hükme de yer verilmiştir.

Tüzel kişilere ceza verilemez. Ancak tüzel kişilerhakkında eşya müsaderesi, kazanç müsaderesi ve faaliyetin durdurulması (Faaliyet izninin iptali SADECE TÜZEL KİŞİLERE HAS BİR GÜVENLİK TEDBİRİDİR )güvenlik tedbirlerine müracaat edilebilir. Tüzel kişiler hakkında güvenliktedbiri uygulanabilmesi için her suç tipinde AYRICA BU DURUMUN BELİRTİLMESİGEREKMEKTEDİR.

5- Adalet veKanun Önünde Eşitlik İlkesi

Suç işleyen kişi hakkında işlenen eylemin ağırlığı ileorantılı olarak ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilmesine adalet ilkesi adıverilir. T.C.K nın 3. Maddesinde: “ Suçişleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenliktedbirine hükmolunur ” denilerek adalet ilkesine yer verilmiştir.

Ceza yasasının uygulanmasında kişiler arasında din,dil, ırk ya da sair her hangi bir sebeple ayrım yapılmamasına ise eşitlikilkesi adı verilmektedir. Bu durumda T.C.K.m. 3 hükmü ile düzenlenmiştir.

6- İnsanHaysiyetinin Korunması İlkesi

Suç işlediği için ceza yaptırımına tabi tutulankişinin yeniden topluma kazandırılmasını amaç edinen ilkedir. Bu ilke gereğikişi suç işlese de insan haysiyetini yaraşır bir ceza ve güvenlik tedbirinehükmedilmelidir. Anayasamızın 17. Maddesinde: “ Hiç kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyetiylebağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz… ” hükmü ile insanhaysiyetinin korunması güvence altına alınmıştır. Bu amaçla ölüm cezası,kırbaç, genel müsadere, taşlama ve sair cezalar kabul edilmemiştir. İnsan suçişlemiş olsa dahi insanlık sıfatına yaraşır bir muameleye tabi tutulmalı ve insangibi yargılanmalıdır.

7- Non Bis İnİdem İlkesi ( Tek fiile Tek Ceza İlkesi )

Failin işlemiş olduğu bir fiil nedeniyle tek bir ceza verilmesi, bir suça bir cezaşeklinde formüle edilen ilkedir. Bu ilke uyarınca yargılama yapılarak hükümverilen bir konu hakkında yeniden yargılama yapılamaması gerekir. Bu ilkenin yurt dışında işlenen suçlarlailgili istisnaları vardır. Uluslar arası suçlarda bu ilkeye geçerliliktanınmamıştır. Örneğin uyuşturucu madde imal veya ticareti suçu.

Bir kimse yurt dışındayargılansa ve hüküm verilse dahi istisnaen Türkiye de tekrar yargılanmaktadır.Ancak kişi, ikinci kez yargılansa dahi,kişinin YURT DIŞINDA OLSA BİLE maruz kaldığı bütün ÖZGÜRLÜK KISITLAMALARIcezadan mahsup edilecektir.




CEZAKANUNUNUN UYGULANMASI




Ceza Kanunun uygulanmasını Yer, Zaman ve Kişibakımından uygulama olarak üçe ana başlık altında inceleyebiliriz.

Suç Ne Zaman İşlenmiş Sayılır

Suçunişlendiği zaman, o fiile uygulanacak kanunun hangisi olduğunu tespit açısındanönem arz eder. Genelde hareketin yapılmasıyla sonuç da gerçekleşir ( ani suçlar) ve böylece hareketin yapıldığı zaman suç işlendiği zaman olarak göz önünealınır ve her hangi bir sorun ortaya çıkmaz. Ancak sonucun yani neticeninhareketin yapılmasından sonra meydana gelmesi halinde ( mesafe suçları )suçun hareketin yapıldığı anda mı yoksa neticenin meydana geldiği anda mıişlendiği konusunda bir çelişki ortaya çıkar.

Türk ceza hukuku uygulamasında suçunişlendiği an HAREKETİN YAPILDIĞI ZAMAN olarak kabul edilmektedir. Çünkü,kamu düzeni suç sayılan haraketin yapıldığı anda bozulmuştur. Suçun hareketinyapıldığı anda işlendiği kuralının, zincirleme suçlar ve kesintisiz suçlarbakımından istisnaları vardır. ( Bkz. Aşağıda. Ceza Muhakemesinde YerBakımından Yetki )

A- ZAMANBAKIMINDAN UYGULAMA

Kural: Kişi suç işlediğinde yürürlükte olanyasanın DERHAL uygulanmasıdır.

Kişinin hareketigerçekleştirdiği anda yürürlükteki yasa hükümlerine göre eylem suç teşkiletmiyorsa kişiye ceza verilmez. Sonradan çıkan bir kanun kişinin eylemini suçyapsa daha bu durum kişinin aleyhine olduğu için kişi hakkında uygulanamaz. ( Aleyhe Kanunun geçmişe yürümesi yasağı )

İstisna: Suç işledikten sonra yürürlüğe giren yasa hükümleri failin lehine iseyasa geçmişe yürür ve fail bu hükümlerden yararlanır.





LEHE OLAN YASA NASIL BELİRLENİR:

- Bir eylemi suç olmaktan çıkaran yasa lehedir ( Örneğin yasa kullanmahırsızlığını suç olmaktan çıkarırsa bu failin lehinedir )

- Suçun oluşmasına ek koşullar bağlayarak zorlaştıran yasalehedir. ( Örn. Suçu özel kast ileişlenebilir hale getiren, ya da yargılama için bir makamdan izin alınmasışartını getiren yasa lehedir. )

- Resen kovuşturulan suçu Takibi Şikayete Bağlı Halegetiren yasa lehedir.

- Zamanaşımı süresini kısaltan yasa lehedir.

- Yaptırım olarak adli para cezası öngören yasa lehedir. ( İlk yasa hapis cezası sonradan yürürlüğe girenyasa sadece adli para cezası öngörüyorsa lehedir. )

- Tür ve miktar olarak daha az ceza öngören yasa lehedir. ( Süreli hapis cezası öngören yasa müebbet hapiscezasına göre lehedir. Yine müebbet hapis cezası öngören yasa ağırlaştırılmışmüebbet cezası öngören yasaya göre lehedir. )

- Her iki yasa da sabit ceza öngörüyorsa daha az cezaöngören yasa lehedir. Örneğin, ilkyasa 3 yıl hapis cezası öngörüyor sonraki yasa da 2 yıl öngörüyorsa sonradanyürürlüğe giren yasa lehedir.

- Her iki yasada aralıklı ( hakime takdir yetkisitanıyan ) bir ceza öngörmüş ise üçihtimal vardır:

1- Üst sınırlaraynı fakat alt sınırlar farklı ise;alt sınırı daha az olan yasa lehedir. Örneğin İlk yasa 2 yıldan 5 yıla hapiscezası öngörmekte iken sonradan yürürlüğe giren yasa 1 yıldan 5 yıla hapiscezası öngörüyorsa ikinci yasa lehedir, çünkü alt sınırı daha azdır.

2- Alt sınırlarıaynı fakat üst sınırları farklı ise;üst sınırı daha az olan yasa lehedir.Örneğin ilk yasa 3 yıldan 8 yıla kadarhapis cezası öngörmekte iken sonradan yürürlüğe giren yasa 3 yıldan 7 yılakadar hapis cezası öngörüyor ise sonradana yürürlüğe giren yasa üst sınırolarak daha az hapis cezası öngördüğü için lehedir.

3- Alt ve üstsınırlar farklı ise; önceki vesonraki yasa bir bütün halinde olayaAYRI AYRI uygulanarak lehe olan yasa tespit edilmeye çalışılır. Bu şekildelehe olan yasa tespit edilip o yasa olaya uygulanır. Bir yasanın sadece leheolan hükümleri olaya uygulanamaz.

İnfazRejimine ve Güvenlik Tedbirlerine İlişkin Yasaların Zaman BakımındanUygulanması

İnfaz rejimine ilişkin yasalar kuralolarak, failin lehine ya da aleyhine olup olmadığına bakılmaksızın hemenuygulanır ( derhal uygulama ilkesi ). Örneğin mahkumlara günde 3 saat kitapokuma şartı getiren bir infaz yasası mahkumların aleyhine bile olsa derhaluygulanır. Ancak üç halde hükümlününaleyhine hükümler içeren yasa uygulanmaz:

- Hapis Cezasının Ertelenmesi

- Koşullu Salıverme.

- Tekerrür.

Bu haller İnfaz Kanunu uyarınca hükümlünün kişiözgürlüğünü doğrudan etkileyen ( cezanın infaz süresini veya şartlarını artıran/azaltan ) derhaluygulama ilkesinin istisnalarıdır. Bu durumlarda ancak failin lehine ise yasahükümleri uygulanabilir. Aleyhine ise uygulanamaz. Aleyhe kanun geçmişe yürümezyasağı bu hallerde geçerlidir.

Güvenliktedbirlerinde; TEKERRÜR HARİÇ ( tekerrür de cezanın infazını etkiler ) derhaluygulama ilkesi geçerlidir.



Geçici veSüreli Kanunların Zaman Bakımından Uygulanması

Geçici ceza yasaları, belli dönemlerde yürürlükte olan ceza yasalarıdır.

Süreli ceza yasaları ise yürürlüktekalacakları zaman açıkça düzenlenmiş olan yasalardır. OHAL yasaları süreli cezayasalarıdır.

Geçici ve süreli yasalar bakımından ileriyeyürüme ilkesi geçerlidir. Yani yasaların geçerli olduğu dönem içerisindesuç işleyen fail; yasanın yürürlükte olduğu süre geçtikten sonra da yine geçicive süreli yasa hükümlerine göre yargılanacaktır.

Geçicive süreli yasalar bakımından sadece ZAMANAŞIMI hükümlerinde LEHE KANUN geçmişeyürür. Zamanaşımı dışında geçici ve süreli ceza yasalarında lehe kanunungeçmişe yürümesi kabul edilmemiştir.

YargılamaHukuku Yasalarının Zaman Bakımından Uygulanması

5237Sayılı Türk Ceza Kanununa göre; Ceza Muhakemesi ve güvenlik tedbirlerineilişkin kurallar failin lehine veya aleyhine olup olmadığına bakılmaksızın DERHAL UYGULANIR.

B- YER BAKIMINDAN UYGULAMA

Suçun işlendiği yer ( nerede işlenmiş olduğu ) nasıl tespit edilir?

T.C.Knın 8. maddesine göre : “ Fiilin kısmen veyatamamen Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi hâlinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır”.

Ceza kanununyer bakımından uygulanmasında 4 sistem vardır:

1- Mülkilik:

Failinveya mağdurun vatandaşlığına bakılmaksızın suç nerede işlenmiş ise o ülkenin ceza kanunlarınınuygulanmasını ifade eder.

Türk Ceza Kanununun 9. Maddesine göre: “ Türkiyede işlediği suçtan dolayıyabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse Türkiye de yenidenyargılanır ”. Bu halde,Türkiye de yeniden yargılama yapılabilmesi için her hangi bir izin, talep veyaşikayete ihtiyaç yoktur. Suçnerede işlenir ise Türkiye’de işlenmiş sayılır:

- Türk kara ve hava sahalarında ve Türk Karasularında,

- Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında,

- Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,

- Türk deniz veya hava savaş araçlarında veya buaraçlarla,

- Türkiye kıta sahanlığı ya da Münhasır Ekonomikbölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karış işlenmiş isesuç TÜRKİYE DE İŞLENMİŞ SAYILIR.



2- Şahsilik:

Şahsilik sistemi ikiyeayrılır. Bunlardan birisi failin vatandaşlığını esas alan faile göre şahsilikdiğeri ise mağdurun vatandaşlığını esas alan mağdura göre şahsilik.

FaileGÖRE ŞAHSİLİK: Failin işlemişolduğu suçtan ötürü failin vatandaşı olduğu ülkenin ceza kanunları uyarıncacezalandırılmasıdır. Bu sistemde birTürk Vatandaşı yurt dışında işlediği bir suçtan dolayı TÜRKİYE de yargılanmasıiçin:

- İşlediği suçun en az 1 yıl hapis cezasıgerektirmesi, ( tek başına veya seçimlik olarak Adli Para cezası gerektiren suçolmayacak ) Suç 1 yıldan aşağı hapisgerektiriyor ise yargılama için zarar görenin veya yabancı devletin şikayetçiolması gerekir.

- Zarar görenülkenin veya zarar gören mağdurun fail ( Türk Vatandaşı ) Türkiye ye girdiktensonra 6 Ay içinde şikayetçi olması,

- Fail TürkVatandaşının TÜRKİYE de BULUNMASI,

- Bu fiilden dolayıyabancı ülkede hüküm verilmemişolması gerekmektedir.

- Fail TürkVatandaşının işlemiş olduğu suça ilişkin olarak yabancı ülke ceza kanununda hemhapis cezası hem de adli para cezası seçimlik olarak uygulanıyor ise mağdurunşikayeti olsa bile suç SORUŞTURULMAZ.

Ancak yabancı ülkede Türkiyenamına memuriyet veya görev üstlenmiş olup da bundan dolayı bir suç işleyenkimse bu fiile ilişkin olarakyabancı ülkede hüküm verilmiş olsa bile TÜRKİYEDE YENİDEN YARGILANIR. (Yurt dışında hüküm verilmiş ve ceza almış ise çekmiş olduğu ceza TÜRKİYE deverilen cezadan düşülür )

AyrıcaTCK m. 13 te yer alan suçlar (soykırım ve insanlığa karşı suçlar, devlete ve anayasal düzene ilişkin suçlar,fuhuş, çevrenin kasten kirletilmesi, işkence, uyuşturucu ticareti suçlar,parada sahtecilik, rüşvet, deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarınınkaçırılması ) bakımından TÜRK KANUNLARIUYGULANIR.

Soykırımve insanlığa karşı suçlarda ve devlete ve anayasal düzene karşı suçlardaYABANCI ÜLKEDE HÜKÜM VERİLMİŞ OLSA BİLE Türkiye de YENİDEN YARGLIMA YAPILIR.

Mağdura GÖREŞAHSİLİK: Suçtan zarar gören mağdurun vatandaşı olduğu devletin cezakanunlarının uygulandığı sistemdir.

TürkCeza Kanuna göre:

- Türkiye nin zararına,

- Türk Vatandaşı zararına,

- Türk Kanunlarına göre kurulmuş ÖZEL HUKUKTÜZEL KİŞİSİ ne karış suç işlenmiş ise mağdura göre şahsilik sistemiuyarınca Türkiye de yargılama yapılabilecektir.



Mağdura göre şahsilik sistemi uyarıncayargılama yapılabilmesi için:

- Suç en az 1yıllık hapis cezasını içerecek,

- Türkiyezararın işlenmiş ise ADALET BAKINININ TALEBİ,

- Türk Vatandaşıya da özel hukuk tüzel kişisi aleyhine işlenmiş ise bu kimselerin ŞİKAYETİ,

- Yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması,

- En önemlisi de FAİLİN ( YABANCI ÜLKE VATANDAŞININ )TÜRKİYE DE BULUNMASI gerekmektedir.

Türkiye zararına işlenmiş bir suçtayabancı ülkede yargılama yapılsa ve hüküm verilse bile Türkiye de ADALETBAKANININ talebi üzerine yenidenyargılanabilir. Yurt dışında almış olduğu ceza Türkiye de verilecek cezadanmahsup edilir.

Ancak suçTürk Vatandaşına karşı ya da Türk Özel Hukuk Tüzel Kişisine karşı işlenmiş isebu halde yurt dışında yargılama yapılmış ve hüküm verilmiş ise ( 13. maddede yer alan suçlar dışında )Türkiye de yeniden Yargılama YAPILAMAZ.

3- Koruma SİSTEMİ:

Failin vatandaş ya da yabancı olup olmadığınabakılmaksızın devlet varlığına yönelik bir suçun yurt dışında işlenmesi halindebu suçun mağdur devletin kendisi tarafından cezalandırılmasına imkan tanıyan sistemdir.

Bu suçlar: İşkence, Soykırım, Fuhuş, ParadaSahtecilik, Mühür Sahteciliği, Devletin Egemenlik Alametlerine Karış işlenensuçlar, Devlete karşı işlenen suçlar, Anayasaya karşı işlenen suçlar, Casusluk,Rüşvet, vs.

Bu sistemde devletin kendisine karşı işlenen suçlardakendisini koruması amaçlanmıştır.

Soykırım ve insanlığı karşı işlenen suçlar ve Devletinvarlığına yönelik suçlarla ilgili olarakyabancı ülkede mahkumiyet ya da beraat kararı verilmiş olsa dahi, ADALET BAKANININ TALEBİ ÜZERİNE TÜRKİYEDE YENİDEN YARGILAMA YAPILABİLİR.



4- EvrensellikSistemi:

Dünyanın neresinde olur ise olsun, hiçbir suçuncezasız kalmaması amacıyla kabul edilen sistemdir. Bu durumda mağdur da fail deyabancıdır. Ancak işlemiş olduğu suç çokvahim bir suç olduğu için hangi ülkede olursa olsun suç işleyen kişiyargılanabilir ve cezalandırılabilir.

GERİ VERME

Geri verme devletler arasında imzalananikili anlaşmalarla düzenlenmiştir. Geriverme ancak Türkiye nin egemenlik sahası dışında işlenen suçlar için söz konusuolabilir. Çünkü Türkiye nin egemenlik alanında işlenen suçlara mutlaksurette TÜRK KANUNLARI UYGULANACAK ve fail Yabancı olsa da Hiçbir surette GERİVERİLMEYECEKTİR.

Geriverme sadece yabancı failler için söz konusudur. Anayasaya göre VATANDAŞ ULUSALARARASI CEZADİVANININ GEREKTİRDİĞİ YÜKÜMLÜLÜK DIŞINDA HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN GERİ VERİLMEZ.

Yabancı birülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında cezakovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talepüzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı amacıylageri verilebilir. Ancak, geri vermetalebine esas teşkil eden fiil;

a) Türkkanunlarına göre suç değilse,

b) Düşüncesuçu veya siyasî ya da askerî suç niteliğinde ise,

c) TürkiyeDevletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının yada Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse,

d)Türkiye'nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,

e)Zamanaşımına veya affa uğramış ise, Geriverme talebi kabul edilmez.

Kişinin, talep eden devlete geri verilmesi hâlindeırkı, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasîgörüşleri nedeniyle kovuşturulacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence vekötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe sebepleri varsa, talepkabul edilmez.

Kişininbulunduğu yer ağır ceza mahkemesi, geri verme talebi hakkında bu madde veTürkiye'nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre kararverir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

Mahkeme geriverme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verirse, bu kararın yerinegetirilip getirilmemesi Bakanlar Kurulunun takdirine bağlıdır.

Geri verilmesi istenen kişi hakkında korumatedbirlerine başvurulmasına, Türkiye'nin taraf olduğu ilgili uluslararasısözleşme hükümlerine göre karar verilebilir.

Geri vermetalebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi hâlinde, ayrıca CezaMuhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir veyadiğer koruma tedbirlerine başvurulabilir.

Geri verme hâlinde, kişi ancak geri verme kararınadayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkûm olduğu cezainfaz edilebilir. (Geri Vermede Özellik Kuralı)

Geri vermede, failin işlemiş olduğusuçun KASITLI bir suç olmasına gerek yoktur. Taksirli suçlar sebebiyle de geriverme talep edilebilir.

YABANCI KANUNUN GÖZ ÖNÜNDEBULUNDURULMASI

Türkiye'ninegemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye'de yargılamayapılırken, Türk kanununa göre verilecekolan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırındanfazla olamaz.

Ancaksuçun;

- Türkiye'ningüvenliğine karşı veya zararına olarak,

- Türkvatandaşına karşı ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisizararına olarak, işlenmesi durumunda, buhüküm uygulanmaz.



C- KİŞİBAKIMINDAN UYGULAMA

Suçişleyen kimsenin sıfatına bakılmaksızın kanun önünde eşitlik ilkesi uyarıncayargılanması ve cezalandırılması Ceza Hukukunun temel ilkelerindendir. Ancak bukuralın istisnaları bulunmaktadır:

1- Cumhurbaşkanı:Vatana ihanet dışında cezai sorumluluğu yoktur. Görevi nedeniyle işlemiş olduğusuçlardan ötürü tam olarak sorumsuzudur. T.B.M.M nin 1/3 ünün teklifi ve ¾ ününkararı ile Yüce DİVAN da ( Anayasa Mahkemesi ) Vatana ihanet ileyargılanabilir.

Cumhurbaşkanının hukuk davalarındadavalı olmasında bir engel yoktur.Ancak mahkemelerde tanıklık yapmaya zorlanamaz. Kendisi isterse tanıklık yapar.Yoksa Zorla götürülemez.

2- Yasama Dokunulmazlığı: Milletvekillerine tanınan bu dokunulmazlık ikitürdür. Bunlardan birisi kürsü dokunulmazlığı ikincisi ise yargılamaya karşıtanınan kişisel dokunulmazlık.

Mutlak Dokunulmazlık: Parlamenterlerin meclis çalışmalarındaki (mutlakameclis binası içinde olması zorunlu değil) oyları,sözleri ve düşünce açıklamaları nedeniyle hiçbir surette sorumluluğuyoktur. Bu eylemler nedeniyle suç oluşsa dahi yargılama yapılamaz. Çünkü bueylemler nedeniyle cezai sorumluluk yoktur. Kürsü dokunulmazlığı mutlaktır,kaldırılamaz ve bu dokunulmazlıktan feragat edilemez. Milletvekilliği sonaermiş olsa dahi bu eylemlerden dolayı yargılama yapılamaz.

Nispi Dokunulmazlık: Seçimden önce ya da sonra bir suç işlediği ilerisürülen bir milletvekilinin MECLİSTARAFINDAN DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILMADIKÇA tutulamaması, yakalanamaması,sorguya çekilememesi, tutuklanamaması ve yargılanamamasıdır. Bu dokunulmazlıkmutlak değildir, geçicidir. Milletvekilliği süresi bittiğinde dokunulmazlık dakendiliğinden kalkar.

Dokunulmazlık süresi (milletvekilliği süresi) boyuncaZAMANAŞIMI DURUR.

Ancak Anayasanın 14. Maddesindeyazılı olan Devletin bütünlüğüne ve Anayasal düzene karşı işlenmiş olan suçlardanve suçüstü halinde işlenen AĞIR CEZALIK SUÇLARDAN dolayı Seçimden ÖNCESORUŞTURMAYA BAŞLANMIŞ olmak kaydı ile milletvekili yargılanabilir.

3- Yargı Bağışıklığı (Diplomatik Dokunulmazlık): Diplomatik dokunulmazlık sebebiyle sağlananbağışıklıktır. Yabancı ülkede görev ile ilgili ya da görevi ile ilgili olmayanbir suç işleyen diplomat o ülkede yargılanamaz. Böyle bir suçtan dolayı sadecekendi ülkesinde yargılanabilir.

Bu dokunulmazlık büyükelçiler ve büyükelçi seviyesindedevleti temsil eden kimseler için söz konusudur. Konsoloslar diplomatikdokunulmazlıktan yararlanamazlar.

Bir yabancı ülkeyi ziyaret edendevlet başkanları, dışişleri bakanları, B. M Temsilcileri, Adalet Divanı vedevleti temsil eden kimseler bu bağışıklıktan yararlanırlar. Bu bağışıklıktan yararlanan kimseler yabancı ülkedecinayet işleseler dahi o ülkede yargılanamazlar. Kendi ülkelerindeyargılanırlar.

4- NATOAskerleri: Türkiye de bulunan yabancıülke askerleri de bazı suçlarda dokunulmazlığa sahiptir. Bu kimseler de birtakım suçları işlediklerinde kendi ülkeleri tarafından yargılanırlar.




SUÇ GENEL TEORİSİ


SUÇ:

Kanunun, karşılığında bir ceza yaptırımı öngördüğüfiillere suç adı verilir. Suçun belli başlı unsurları vardır. Bunlar, TİPİKLİK, MADDİ UNSURLAR ( Fail, mağdur,hareket, konu, netice, illiyet bağı ), Manevi UNSURLAR ( fail ile fiilarasındaki psikolojik bağ ), HUKUKA AYKIRILIK.



SUÇUN UNSURLARI

1- TİPİKLİK

2- MADDİUNSURLAR

3- MANEVİUNSURLAR

4- HUKUKAAYKIRILIK

1- TİPİKLİK

Bir fiilin suç teşkil edebilmesi için öncelikle, dış alemde değişiklikmeydana getiren fiilin, ceza kanunundaki tarife yani model veya tipe uygunolması zorunludur. Suç ve cezada kanunilik ilkesinin getirdiği temel güvenceler; belirlilik,kıyas yasağı, aleyhe kanunun geçmişe yürümesi yasağıdır. (Suçluların MagnaChartası)

Tipiklik(kanunilik) ilkesinin doğal bir sonucu olarak, failin eylemi kanunda yazılıolan suç tiplerinde yer alan özellikleri taşımıyor ise fail bu eylemden dolayıcezalandırılamaz. Hiç kimse kanunun açıkça suç saymadığı bir fiilden dolayıcezalandırılamaz. ( TCK m. 2) Bu sebeple toplumsal hayatı düzenleyen örf adet, din,ahlak kuralları bir eylemi kötü ve kabul edilemez olarak kabul etse de, kanundao eylem suç olarak tanımlanmadıkça faile ceza verilemez.

2- MADDİ UNSURLAR

Suçun maddi unsurları, HAREKET (FİİL), NETİCE, İLLİYET BAĞI, FAİL, MAĞDUR, KONU olarak bölümlereayrılabilir.

A- HAREKET(FİİL)

Fiil, insanın dış dünyaya yansıyan ihmali ya da icraibir davranışıyla gerçekleştirilir. İnsanla bağlantısı olmayan tabiat olaylarısuç olgusunu ilgilendirmez. Fiil ceza hukuku anlamında HAREKET olaraktanımlanmıştır. Hareket iki şekildeortaya çıkabilir, bir şeyi YAPMAK ( vurmak, öldürmek vs. ) veya YAPMAMAK (doktorun hastaya müdahale etmemesi ).



HAREKETE GÖRE SUÇLARIN SINIFLANDIRILMASI

İcrai Suçlar – İhmali Suçlar:

Hukuki açıdan yapma biçiminde işlenebilen yani mutlakaicrai eylemlerle işlenebilen suçlara icraisuçlar denir. İcrai suçlar yapılmaması gereken hareketlerin yapılmasışeklinde ortaya çıkar. Bir kimseye ateş edilmesi, bir kişiye yumruk atılması,zehir verilmesi gibi hareketler yapılmaması gereken hareketlerdir. Çünkü insanöldürmek ve bedenine acı vermek hukuk tarafından yasaklanmıştır.

Hukuki açıdan yapmama şeklindeki hareketlerle işlenensuçlara da ihmali suçlar adıverilmektedir. Kanun koyucu hekimlere hastalara müdahale etme göreviyüklemişken bir hekimin hastaya müdahale etmemesinde icrai bir eylemi yoktur.Ancak kanunun öngördüğü hareketi yapması gerekirken ( müdahale ) yapmamıştır.Örn. Hemşirenin hastanın ilacını vermemesi gibi. İhmali suçlarda dış dünyaya yansıyan bir hareket olmadığı için butür suçlara teşebbüs mümkün değildir.

Gerçekte icrai hareketlerleişlenebilen bir suçun olumsuz bir hareketle (ihmali hareketle ) işlenmesine ihmal suretiyle icra suçudenilmektedir. Bu tür suçlar icrai hareketlerle işlenen suçlardır.İhmal suretiyle icra suçuna teşebbüs mümkündür.

Örn:Cerrah A acil serviste gece nöbetindeyken ağır yaralı olarak getirilen K yamüdahale etmemiş ve K erken müdahale edilmediği için ölmüştür. Bu durumdakasten öldürme suçu gerçekte icrai hareketlerle işlenebilen bir suç iken buolayda ihmali bir hareketle işlenmiştir. İhmal suretiyle icra suçu vardır (Kasten ihmali davranışla öldürme suçu T.C.K m. 83 )

Örn:Hastaların ilaçlarını saatinde vermesi gereken Hemşire H hastaların ilaçlarınıvermemiş ve hastaları sağlığı bu nedenle bozulmuştur. Hemşire H ilaçlarıvermesi gerekirken vermemiştir. Bu durumda eğer hastalar ilaç verilmediği içinölmüş ise öldürme suçu, rahatsızlıkları artmış ise bu halde de yaralama suçusöz konusu olacaktır. Bu suçlar gerçekte icrai hareketlerle işlenebilirkensomut olayda ihmali hareketle işlenmiştir. ( Kasten ihmali davranışla yaralamasuçu )

Örn.Polis memurları bir şahsın eşini bıçakladıklarını görmelerin rağmen olayamüdahale etmiyorlar ise burada ihmali bir hareket söz konusudur.

Kişinin bir hareketi yapmayükümlülüğü (garantörlük) üç kaynaktan doğabilir. Bunlar: Kanun, sözleşme ve ön gelen tehlikeli eylem.

Polisveya doktorun kanunun emrettiği hareketi yapmaması (kanun), cankurtaranın sudaboğulma vakalarına müdahale etmemesi (sözleşme), sürücünün çarpmış olduğuyaralıyı kaderine terk etmesi (ön gelen tehlikeli eylem).

Suçun oluşması için aynı hareketinbelli sayıda yinelenmesinin arandığı suç tipine İTİYADİ SUÇ adı verilir. İtiyadı suçlar itiyadın varlığınıgösteren son hareketin yapıldığı anda tamamlanır.

T.C.K m. 6/h ye göre: İtiyadisuçlu deyiminden; kasıtlı bir suçuntemel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren niteliklişekillerini bir yıl içinde vefarklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişianlaşılır.



Bağlı Hareketli Suç:

Suçun oluşması için iki hareketin birlikte yapılması gerekiyor ise bağlı hareketli suç vardır.

Örn:Dolandırıcılık için başkasınınmalvarlığına zarar verilmiş olacak ve bu zarar hileli hareketlerle (karşıdakini aldatıcı ) verilmiş olacak. Bu şekilde işlenirse bağlıhareketli suç söz konusudur. Aksi halde dolandırıcılık suçu oluşmaz.

Örn:Atom enerjisini serbest bırakarak patlamaya yol açmak suçu. Bu suçta atomenerjisi serbest bırakılmış olacak VE bu suretle patlama gerçekleşmiş olacak.Bu iki hareket bir birine bağlıdır.



Serbest Hareketli Suç:

Suçun oluşması için yasada her hangi bir hareketbelirtilmemiş ise suç her türlü hareket ile işlenebilir. Bu tür suçlara serbest hareketli suç adı verilir.

Örn: Öldürme ve yaralama suçları her türlü hareket ile işlenebilir. Kanunbir hareket biçimi öngörmemiştir. Öldürme ve yaralama sonucunu doğuran hertürlü hareket suç sayılmıştır. Bu suçlar için önemli olan, kanun koyucununaramış olduğu neticenin gerçekleşip gerçekleşmediğidir.



Tek Hareketli Suç- Çok hareketli Suç- SeçimlikHareketli Suç

1- Suçun oluşması için bir tek hareket yeterliise tek hareketli suç vardır.

Örn: Yalan yere yemin etmek, yalan tanıklık.

Örn: Hırsızlık, hakaret vs. tek hareketli suçtur. Burada hareketin tekliğinden anlaşılması gereken sayı olarak değilHUKUKSAL OLARAK TEKLİKTİR. Bazen hareket doğal olarak çoktur fakatHUKUKEN TEK KABUL EDİLİR. Örneğin öldürme on bıçak darbesiyle işlenebilir.Ancak bu suç tek bir bıçak darbesiyle de işlenebilen bir suç tipidir. Önemliolan hareketin hukuki olarak tek bir hareket olmasıdır. Örn. Failin bir eve girip orada bulunan, cep telefonu, saat vealtınları alması eyleminde birden çok hareket vardır ( doğal olarak ) ancak bueylem hukuken tek bir eylemdir ve tek bir hırsızlık suçu söz konusudur.

2- Suçun oluşması için birden çokharekete ihtiyaç var ise bu durumda çok hareketli suç vardır. Bağlı hareketlisuçlar da çok hareketli suç kapsamındadır.

Örn: Özel belgede sahtecilik suçu için; özel belge sahte olarak düzenlenecek ve bu sahte belge kullanılmış olacak. Sahte belge kullanılmamışsa suçoluşmayacaktır. (T.C.K m. 207-1)

Örn:Bir başkasını, kendisinin veya yakınınınhayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırıgerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zararauğratacağından bahisle tehdit ederekveya cebir kullanarak birmalı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak.(Yağma Suçu)

3- Suçunoluşması için KANUNDA SAYILAN HAREKETLERDEN BİRİSİNİ YAPMAK YETERLİ İSESEÇİMLİK HAREKETLİ SUÇ söz konusudur.

Örn: Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veyayönetmek.

Örn: Kişiler arasındaki alenî olmayan konuşmaları,taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazıile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenilmesi, kayda alınması suçu )

Örn: Başkasının taşınır veya taşınmaz malınıkısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden,yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi… ( Mala zararverme suçu )

Örneğin:Başkasına ait olup da,muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisinedevredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak,zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devirolgusunu inkar eden kişi… ( Güveni Kötüye Kullanmak- Emniyeti SuistimalSuçu ) Bu suçta fail, malda devir i inkar etmiş ve aynı zamanda da bu malısatmış olur ise iki seçimlik hareketi de işlemiş olacaktır. Ancak sadece birsuç oluşur.

B-NETİCE ( SONUÇ )

Hareketin ortaya çıkması ilemeydana gelen sonuca netice denir. Örneğinkasten öldürme fiilinde, kişinin bedenine bıçak saplamak hareket, bu hareketinsonucu olarak mağdurun ölmesi ise neticedir.

Netice bazen hareket ile aynı anda meydana gelir iken,bazen de hareketten az veya çok bir zaman sonra meydana gelir.

Neticenin meydana geldiği zaman birçok açıdanönemlidir. (kanunun zaman bakımından uygulanması- yetkili mahkeme vs.)

Bazı hallerde her bir netice ayrı bir suç sayılırken,bazı durumlarda birden çok netice tek bir suç olarak kabul edilir.

Her Neticenin Bir Suç Sayıldığı Haller

Ani Suç- Mesafe Suçu

Ceza kanununda tanımlanan hareketten doğan neticederhal sona ermiş ise ANİ SUÇ tan (neticesi harekete bitişikşuç) söz edilir. Netice tamamlandığı anda suç da sona ermiştir.

Örn: Hakaretsuçu ani suçtur. Hareket ve netice bitişiktir. Hakaret içeren söz ağızdançıktığı andan netice meydana gelir.

Örn:Kastenöldürme suçu. Ölüm neticesi gerçekleştiği anda suç da sona ermiş olur.

Anisuçlardan bir kısmının hareketi neticesine birleşik olduğu için teşebbüseelverişli değildir. (Örn. Hakaret)

Suçun tamamlanması(oluşması) ile SONA ERMESİ aynı anlama gelmez. !!!

Kanunda sayılan suçoluşturan hareket ile netice arasında bir mesafe bunuyor ise bu halde mesafesuçu söz konusudur.

Mesafe suçu teşebbüse elverişlidir. Çünkü kural olarakteşebbüs, mesafe suçlarına söz konusuolabilir.

Kesintisiz Suç (Mütemadi Suç)

Neticenin belirli bir süre devam ettiği suça KESİNTİSİZ SUÇ adı verilir. Bu suçtipinde hukuksal ihlal hemen sona ermeyip belirli bir süre devam etmektedir.Kesintisiz suçta, SUÇUN DEVAM ETMESİ söz konusudur.

Kesintisiz suçta, suçun tamamlanması ile sona ermesifarklı zamanlarda meydana gelmektedir.

Örn: Kişihürriyetinden yoksun kılma suçunda kişi hürriyeti engellendiği anda suçoluşmamakta bu suçun oluşması için kişinin bir yere gitmekten belirli bir süre(az ya da çok) yoksun kılınması ya da bir yerde zorla bırakılması sözkonusudur.

Örn:Örgütüyeliği, konut dokunulmazlığını ihlal, ruhsatsız silah taşımak suçları.

Mütemadi suçiçin önemli olan, devam eden neticeninfailin kusurundan ileri gelmesi ve bu sürekliliğe son vermek konusunda failin iktidarı bulunmasıdır.

Mütemadi suç kesinti başladığı andaişlenmiştir ve bu andan itibaren işlenmeye devam etmektedir. Netice (suç sayılan hukuka aykırılık)kesildiği anda (KESİNTİNİN GERÇEKLEŞTİĞİ) zaman ve yerde İŞLENMİŞ SAYILIR ve suç ancak bu anda sona ermiş sayılır.

Örn: A,B’nin evine izinsiz girmiş ve orada 1 saat kalmıştır. A eve girdiği anda suçişlenmiş ve tamamlanmıştır. Ancak suç sayılan haksızlık A nın evde bulunduğu 1saat boyunca devam etmiştir (suçun devamı). Bu suç, A’nın evden çıkması ile sona ermiştir.



Ani Suç ile Kesintisiz Suç Ayrımının Önemi

1. Ani suçlarda, fiilin işlendiği anda yürürlüktebulunan ceza kanunu; kesintisiz suçlarda ise kesintinin gerçekleştiği andayürürlükte bulunan kanun uygulanır.

2. Kesintisiz suçlarda zamanaşımı süresi kesintigerçekleştiği andan itibaren başlar, ani suçlarda ise, zamanaşımı süresininbaşlangıcı hareketin yapıldığı andır.

3. Ani suçlarda icra hareketleri tamamlandıktan sonrasuç iştirak olmaz iken; kesintisiz suçlarda suç sona erinceye kadar iştirakmümkündür.

4. Ani suçlarda hareket devam ettiği müddetçe meşrumüdafaa mümkün iken; kesintisiz suçlarda netice devam ettiği müddetçe meşrumüdafaada bulunulabilir.

Anisuçlarda neticenin gerçekleştiği (hareketin yapıldığı) yer mahkemesi yetkiliiken; kesintisiz suçlarda “kesintinin gerçekleştiği yer” mahkemesi yetkilidir.

Ani suç- kesintisiz suç ayrımı mutlak birayrım değildir. Bazı ani suçlar dakesintisiz suç şeklinde işlenebilir.

Örn: Hırsızlıkani bir suçtur. Ancak “elektrikhırsızlığı” kesintisiz bir suçtur.

Örn:Haberleşmeningizliliğini ihlal suçu. Mektup okumak suretiyle “ani suç” şeklinde işleniriken; telefon dinleme şeklinde işlenir ise “kesintisiz suç” halini alır.

Ancak kasten öldürme vekasten yaralama gibi suçlar bakımından, ölüm ve yaralanma neticelerinindevamlılığı söz konusu olmadığından bu suçların kesintisiz suç şeklindeişlenmesi mümkün değildir.



Birden Çok NeticeninTek Suç Sayıldığı Haller
(Suçların İçtimaı)



Kural olarak dış alemde meydana gelen her netice bir suça vücut vermekte ikenkanunda istisna olarak bazı hallerde birden çok netice tek suç sayılmaktadır.

Bu haller:

- Zincirleme Suç

- Birleşik Suç

- Fikri İçtima

- Geçitli Suç



Zincirleme Suç (Müteselsil Suç)

Zincirleme Suçun iki temel biçimi vardır:

1. Aynı suç işleme kararının (Genel Plan-Niyet) icrası kapsamında, değişikzamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörttebirinden dörtte üçüne kadar artırılır.

Zincirleme suçta, hareket doğal olarak çoktur ancakHUKUKEN TEK BİR SUÇ OLARAK KABUL EDİLİR.

Örn:Bir kasiyer,maaşını az bulduğu için her gün 10 lira almak kaydıyla kasadan 300 lira almayıdüşünmektedir. Gerçekte 30 kez para çalmış olsa da, aynı suç işleme kararıolduğundan ve nihayet mağdur da aynı kişi olduğu için bu hareketler hukuken teksuç sayılmaktadır. (zincirleme suç)

Örn:A, aralarındahusumet olan B ye, her sabah okul girişinde hakaret etmektedir. Bu şekilde ikigün aralıklarla 5 kez hakaret edilmiş olsa da bir tek hakaret suçu vardır fakatceza artırılır.

Zincirlemesuçun olabilmesi için, farklı zamanlarda, aynı mağdura karşı “aynı suçun”işlenmesi gerekir.

Bir suçun teşebbüs hali,temel şekli veya nitelikli halleri AYNI SUÇ SAYILIR.

Örn. A, B yeait eve hırsızlık amacıyla girmek üzere iken ev sahibinin uyanması üzerineevden kaçmıştır (hırsızlığa teşebbüs), ertesi gün ise yine aynı eve girmiş vebir adet televizyon çalışmıştır (tamamlanmış hırsızlık). İki gün sonra da gecevakti girip buz dolabını çalmıştır (nitelikli hırsızlık). Bu olayda dazincirleme bir şekilde hırsızlık suçu işlenmiştir.

Fiiller arasında SUÇ KASTINIYENİLEYECEK BİR ZAMAN GİRMİŞ İSE artık suç kastı YENİLENMİŞTİR ve İKİ AYRI SUÇsöz konusudur.

Örn: Hırsız H, A’nın evine girip hırsızlık yaptıktan 5 Aysonra, evin camının açık olduğunu görüp yine bu eve girmiş ise artık iki farklıhırsızlık suçu vardır.

Yaklaşıkbir yıl arayla iki adet sahte bono düzenlenmesi durumunda genel plan-suç kastıbulunmayıp iki ayrı evrakta sahtecilik suçu vardır. (Yar. 6. CD. 1979/583)

2. Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tekbir fiille işlenmesi durumunda da, zincirleme suç vardır. Suçun mağduru belli bir kişi değil ise bu durumda da zincirleme suçhükümleri uygulanır.

Örn: Zşahsının bir sınıfa girerek 10 kişiye birden HIRSIZLAR demesi durumunda tek birfiille birden fazla mağdura karşı hakaret suçu işlenmiş olur ve zincirleme suçhükümleri uygulanır.

Örn: Kusurluaraç kullanarak birden fazla kimsenin taksirle yaralanması durumlarında tek birhareket/aynı suç ve fakat birden fazla mağdur vardır.

Örn: A,elindeki molotof kokteylini fırlatarak B ve C ye ait aracın yanmasına sebepolmuş ise bu halde de tek hareketle İKİ FARKLI MAĞDURA karşı mala zarar vermesuçu işlenmiştir. Burada da zincirleme suç hükmü uygulanır.



ZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİNİN UYGULANAMAYACAĞI SUÇLAR

TCK m. 43/4 uyarınca 4 suç tipinde zincirleme suçhükümlerinin uygulanması yasaklanmıştır. Su suçlar:

- Kasten öldürme,

- Kastenyaralama,

- İşkence,

- Yağma suçlarındazincirleme suç hükümleri uygulanmaz.

Örn. Bir eviateşe vererek 5 kişiyi öldüren fail 5 ayrı kasten öldürme suçundan sorumludur.

Örn. C,silah doğrulmak suretiyle 3 kişinin ceplerindeki paraları almış ise artık 3ayrı yağma (gasp) suçu söz konusudur.

Örn. İki günara ile 6 kişiyi öldüren seri katil Z, ayrı ayrı 6 öldürme suçundan sorumludur.

Bu tür suçlarda NETİCESAYISI KADAR SUÇ VARDIR. (GERÇEK İÇTİMA)



Birleşik Suç (Mürekkep Suç)

Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedeninioluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir.

Örn: Yağmasuçu, cebir ve şiddet kullanılarak bir kimsenin taşınır malını almak şeklindeişlenmektedir. Bu halde cebir ve şiddet SUÇTUR. Bir kimsenin malını rızasıdışında almak ta hırsızlık suçudur. Ancak iki suç birleşerek yeni bir suçoluşturmaktadır. Hem CEBİR hem de HIRSIZLIK suçu bu durumda YAĞMA SUÇUNUNUNSURU olmaktadır. Fail sadece yağma suçundan dolayı cezalandırılır.

Örn:Bir bilgisayar virüsü ile Mağdur M nin bilgisayarına zarar veren ve onun bankaşifrelerini kullanarak hesabından para aktaran kimse; hem 244-2 de yar alan“ Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yokeden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olanverileri başka bir yere göndermek ” suçunu hem de, Hile ile birbaşkasının parasını aldığı için basitdolandırıcılık suçunu işlemiştir.

Ancakkanun koyucu bilişim sistemine ilişkin suçu, dolandırıcılık suçunun nitelikliunsuru haline getirmiştir. Bu halde kişi sadece NİTELİKLİ DOLANDIRICILIKSUÇUNDAN ( 158/1,g- bilişim sistemiile dolandırıcılık ) sorumludur.

Birleşik suç halinde yeni bir suç oluşmaktadır vefaile sadece bu suçtan ceza verilmektedir.



Fikri İçtima

İşlediği bir fiil (teksuç işleme kastı) ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet verenkişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.

Fikri içtima da BİR HAREKET ile BİRDEN FAZLA FARKLI SUÇ AYNI ANDA oluşmaktadır. Budurumda sadece en ağır olan suçtan dolayı fail sorumlu tutulmaktadır.

Örn: Birkimse çocuğunu yaralar ise ortaya iki suç çıkmaktadır. Bunlardan birisi aynıkonutta birlikte yaşadığı kimselere kötü muamele diğeri ise kasten yaralama. Budurumda fail en ağır suçtan (kasten yaralama) dolayı sorumludur.

Örn: Biryerden ruhsatsız silah çalan kişi, hem hırsızlık Hem de taşınması yasak olansilahı taşımak suçunu tek bir hareket ile işlemiş olur. Bu durumda fikri içtimavardır.

Örn: İnsanların bulunduğu bir ortamda bir kişiyi ateşlisilahla yaralayan kişi hem kasten yaralama hem de genel güvenliği kastentehlikeye sokma suçlarını işlemiştir. Bu halde sadece en ağır suçtan (kastenyaralama) dolayı sorumludur.

Fikriİçtimanın olabilmesi için TEK BİR KAST ile gerçekleştirilen BİR FİİL ile BİRDENFAZLA FARKLI SUÇUN oluşması gerekir. Eğer failin kastı neticelerin hepsinikapsamakta ise bu durumda fikri içtima değil gerçek içtima söz konusu olur.

Örn: Fail A ya ateş ederken onun arkasında bulunan veA’nın yakın arkadaşı B’yi görmüş ve fakat onunda yaralanmasını isteyerek ateş etmiş ise bu durumda failin kastı her ikikişiye ve her iki suça yöneliktir ve bu halde fikri içtima uygulanmaz. Failkasten öldürme ve kasten yaralama suçlarından dolayı ayrı ayrı sorumludur.

Örn: Fail aralarında tartışma çıkan B’nin aracına ateşederken aynı zamanda arabaya da hasar vermek istemiş ise bu durumda hem kastenöldürme hem de mala zarar verme suçları söz konusudur. Gerçek içtima kuralıuyarınca her iki suçtan dolayı da sorumludur.

Fikri İçtimada:

- Fail, sadece enağır suçtan cezalandırılır.

- Suçlardan birisikamu davası birisi şikayete bağlı ise kamu davası usulü ile görülür,

- Suçun işlenmeyeri, zamanı, zamanaşımı vs. ağır suça göre belirlenir,

- Eğer suçlardanbirisi affa uğramış ise fail diğer suçtan cezalandırılır.



Fikri İçtima Örnekleri

Örn.Yaralamak kastı ile A ya fırlatılan taş B ye isabet etmiş ise bu halde birikasten yaralamaya teşebbüs diğeri taksirle yaralama olmak üzere iki farklı suçvardır ve fail en ağır suçtan cezalandırılır.

Örn.Gözlüklü A ya karşı yumruk atan ve onu yaralayan B, aynı zamanda gözlüğünü dekırmış ise, yaralama ve mala zarar verme suçları aynı fiil ile meydanagelmiştir ve B en ağır suçtan cezalandırılır.

Örn. Birkişiyi öldürmek için ateşlenen silâhtan çıkan kurşun, mağdura isabet etmedenduvara çarpması nedeniyle sekerek bir başkasının ölümüne veya yaralanmasınaneden olabilir. Bu durumda, hedeflenen kişi açısından kasten öldürme suçuteşebbüs aşamasında kalmıştır; ancak, sekme sonucunda ölümüne veyayaralanmasına neden olunan kişi açısından ise, taksirle öldürme veya taksirleyaralama suçu işlenmiş olmaktadır.



Geçitli Suç

Failin bir suçu işleyebilmesi için daha hafif suçlar işlemek zorunda olması geçitlisuç olarak tanımlanır.

Suç, hafiften ağıra doğru bir sıra takip ediyor isegeçtli suç söz konusudur.Geçitli suçta sadece işlenen en ağır suçtan dolayı ceza verilir.

Örn. İnsanöldürmek isteyen bir kimse öncelikle yaralama suçunu işlemek zorundadır.

Örn. CinselSaldırı suçunu işleyen fail öncelikle cinsel taciz/basit cinsel saldırı suçunuişlemek zorundadır. Ancak ceza verilirken en ağır suçtan dolayı ceza verilir.



C- İLLİYET BAĞI (NEDENSELLİK/SEBEP-SONUÇİLİŞKİSİ)

Bir fiilin suç teşkil edebilmesi için hareket ilesonuç arasında bir illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Yani sonuçhareketten dolayı ortaya çıkmalıdır. Nedensellik bağı hareket ile neticearasındaki neden sonuç ilişkisidir. Nedensellikbağı TCK’da AÇIK BİR BİÇİMDE DÜZENLENMEMİŞTİR.

Eğer netice hareketten dolayımeydana gelmiş ise, hareket ile netice arasında uygun illiyet bağı var ise failsebep olduğu neticeden dolayı sorumludur. Olaya bir bütün olarak bakıldığındanetice hareketin sonucu olarak görülüyor ise fail bu neticeden sorumludur.

Örn: Fail F aralarında arazi anlaşmazlığı bulunan arkadaşı R yi yaralamıştır.R hastaneye kaldırılırken 112 Ambulansının kaza yapması sebebiyle ölmüştür. Budurumda ölüm ile F nin hareketi arasında neden sonuç ilişkisi kesilmiştir.İlliyet bağı kesilmiş olduğu için F ölümden dolayı sorumlu değildir. F ninhareketi sadece yaralama neticesini doğurmuştur ve sadece yaralamaktan dolayısorumludur.

Örn: Fail Veli eşi ile tartışmış ve eşi bir gün sonra bu tartışmadan dolayıdepresyona girerek fare zehri ile intihar etmiştir. Velinin eylemi ile ölümneticesi arasında neden sonuç ilişkisi olmadığı için Fail Veli nin hareketiölüm neticesini doğurmamıştır. Veli ölüm neticesinden sorumlu değildir (İntihara zorlamamış ve intihara teşvik etmemiş ise ).

Örn: Fail Zehrettin sınıf arkadaşı Memnun ile tartışmış veonu bıçaklamıştır. Birer ay ara ile 5 ameliyat geçiren Memnun bir türlüiyileşememiş ve bıçaklanmanın sebep olduğu yaralanmalar nedeniyle ölmüştür. Budurumda illiyet bağı kesilmediğinden ölüm, bıçaklama hareketinin sonucudur. Busebeple Zehrettin öldürme suçundan dolayı sorumludur. Aynı olayda Memnunameliyatta hekim hatası yüzünden ölmüş olsa idi illiyet bağı kesilmiş olur idive Zehrettin ölümden dolayı sorumlu olmazdı.

Örn. K, motosikletle karayolunda seyreden L ye yönelikolarak silahla üç el ateş etmiş, L ise atışlardan korunmak maksadı ilemotosiklete kapaklanmış ve kapaklanma sonrasında dengesini kaybederekmotosiklet devrilmiş ve arkadan gelen kamyonun altında kalarak ezilmiştir. Buolay itibariyle K nın hareketi ile ölüm arasında nedensellik bağıbozulmamıştır. K, ölüm neticesinden sorumludur.

Örn: Sanığın, müteahhitliğini yapıp, 3 yıl önce teslimettiği binadaki bacanın üzerinde bulunan taş parçasının fırtına nedeniyledüşmesi sonuca yan taraftaki gecekondunun çatısının delinip mağdurunyaralanması şeklinde gerçekleşen olayda, baca üzerine beton taşın sanıktarafından konulmadığının anlaşılması karşısında; sonuç ile eylem arasındauygun illiyet bağı bulunmamaktadır.



D- FAİL

İradi hareket yeteneği, yaşayan insana has birözelliktir. Hayvan ya da eşyanın ya da ölü bir kimsenin iradi hareket yeteneğibulunmamaktadır. Bu nedenle ancak yaşayan bir insan suç faili olabilir. Hareketyeteneği bulunmayan tüzel kişiler suç faili olamazlar.

Bazı suçlar bakımından failin aynıaileden olması veya kamu görevlisi olması cezayı ağırlaştıran bir hal olarakdüzenlenmiştir. (Örn. Kasten öldürme, kasten yaralama suçları gibi)

Ceza kanununda yer alan bazı suçlarherkes tarafından işlenebilir iken, bir takım suçlar ise sadece kanununöngördüğü kimseler tarafından işlenebilir. Ancak kanunda gösterilen kimselerinişleyebileceği suçlara ÖZGÜ SUÇ (mahsussuç) adı verilir.

Örn.Öldürme, yaralama, hırsızlık, mala zarar verme suçlar herkes tarafındanişlenebilir.

Örn.İşkence, zimmet, rüşvet, irtikap, haksız arama, görevi kötüye kullanma suçlarınıise ancak kamu görevlileri işleyebilir. (ÖZGÜSUÇLAR)

Özgü suç iştirak bakımındanönemlidir. Zira özgü suçlarda kanun koyucunun öngördüğü sıfatı taşımayankimseler fail sıfatıyla değil azmettirenveya yardım eden sıfatıyla sorumlu olurlar. (İştirakta Bağlılık Kuralı)

Özgü suçbakımından iştarakta bağlılık kuralının istisnası olarak sadece İŞKENCE Suçunda, kamu görevlileri ile birlikte bu suçu işleyen kimseler(kamu görevlisi olmayan) de kamu görevlisi gibi işkence suçundancezalandırılmaktadır.



E- MAĞDUR

Her suçta bir mağdur vardır. Mağdur, işlenen suç ilehaksızlığa uğrayan, suçun konusunun sahibi olan kişidir. Mağdur gerçek kişidir.Ancak –kanun maddesinde belirtilmiş ise- devlet veya bir tüzel kişi deolabilir.

Bir suçun işlenmesi ile hukuken korunan menfaatleridoğrudan veya dolaylı olarak ihlal olan kimse suçtan zarar görendir. Yaralama suçunda yaralanan kişi hem mağdurhem de zarar görendir. Öldürme suçunda ölen kimse mağdur, yakınları ise suçtanzarar görendir.

Suçtan zarar gören kavramı aynı anlama gelmez; suçtanzarar gören kavramı, mağdur kavramını da içine alan daha geniş bir kavramdır.

Örn. Öldürme suçunun mağduru, ölen kimsedir. Hırsızlıksuçunun mağduru ise malın sahibi olan kimsedir.

Örn.A nın gerçeğe aykırı olarak B şirketinin muhasebecisini dolandırmasıeyleminde, dolandırıcılık suçunun mağduru Muhasebeci iken, B şirketi suçtanzarar görendir.



F- KONU

Suç sayılan hareketin yöneldiği kişi ya da şey suçunkonusunu oluşturmaktadır. Konusuz bir suç yoktur. Örneğin, kasten öldürme suçundamağdur ölen kimsedir. Suçun konusu ise onun canlı bedenidir.

Örn.Hırsızlık suçunun mağduru taşınır eşyanın sahibi iken, suçun konusu taşınıreşyadır. Hakaret suçunda mağdur, hakaret edilen kişi iken, suçun konusu,kişinin şeref ve saygınlığıdır.

KorunanHukuki Değer: Suç tipinin ihdas edilmesi ile korunmak istenen değerdir.

Örn.Öldürme suçunda korunan hukuki değer, yaşam hakkıdır.

Örn.Hırsızlık suçunda korunan hukuki değer, mülkiyet hakkı, yaralama suçunda bedendokunulmazlığı hakkı.

Failin suç sayılan fiili neticesindesuç konusu üzerinde bir tehlike meydana gelmiş ise bu halde TEHLİKE suçu sözkonusudur. Eğer suç konusu bir zarara uğramış ise ortada ZARAR suçu vardır.

Örn.Yaralama, öldürme, hırsızlık vs. suçlar ZARAR SUÇLARIDIR.

Örn.Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, suçu ve suçluyu övme, halkı kin vedüşmanlığa tahrik suçları tehlike suçlarıdır. Ortada henüz bir zarar değilzarar doğma ihtimali vardır.



3- MANEVİ UNSUR

Manevi unsur, işlenin fiil ile fail arasındakipsikolojik bağdır. Bu bağ kurulmadan suçun varlığından söz edilemez. Fail ile eylem arasında kanunda sayılan,kast, olası kast, bilinçli taksir ve taksir şeklinde ortaya çıkan psikolojikbağlardan birisi yok ise fail bu eylemden dolayı kınanamaz ve cezalandırılamaz.

Eğer bu fail bakımından bupsikolojik bağlardan bir tanesi var ise bu halde failin ceza sorumluluğununolabilmesi ve kınanabilmesi için kusur yeteneği ( isnad kabiliyeti ) olupolmadığına bakmak gerekir.

Örn. Kasten bir başkasını öldüren kişi öldürme suçunuişlemiştir ve cezalandırılır. Ancak öldürme suçunu 5 yaşındaki bir çocukişlemiş ise eylem hukuka aykırıdır, suçtur fakat 5 yaşındaki çocuğun kusuryeteneği olmadığı için çocuk kınanamaz ve cezalandırılamaz.

Genel Olarak KAST ve TAKSİR

Cezakanununda ASIL OLAN KAST tır. Kasten işlenen suçların cezalandırılmasıkuraldır. TAKSİR İSTİSNAİ BİR DÜZENLEMEDİR. Eğer bir suçun taksirli halikanunda düzenlenmemiş ise faile bu suçtan dolayı ceza verilmez.

Örn:Mala zarar verme suçu, insan ticareti suçu, resmi evrakta sahtekarlık suçu gibisuçların taksirle işlendiği halde cezalandırılması söz konusu değildir. Çünkükanunda taksirli mala zarar verme, taksirli insan ticareti, taksirli evraktasahtekarlık suçu düzenlenmemiştir.

Ancak taksirle yaralama, taksirle öldürmekanunda düzenlendiği için taksirle ölüm ya da yaralanmaya sebep olunmuş isefail sorumludur ve faile bu maddeler kapsamında ceza verilir.





1- KAST

Suçunoluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast bir suçun kanuni tanımından yer alanunsurların bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesidir. Kanunda iki tür kastdüzenlenmiştir.

- Kast: Suçun kanunitanımındaki maddî unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

Örn: A öldürmek maksadı ile B ye ateş etmiş ve B nin ölümüne neden olmuşise bu durumda hareketi bilerek yapmıştır. Hareketin sonucunu da bilmekte veistemektedir. A, kasten hareket etmiştir.

- Olası Kast: suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birininsomut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiiliişlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullen­mektedir.Bu hâlde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasınıgerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektirensuçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğersuçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.

Olası Kast failin netice bakımından OLURSA OLSUN dediği ve neticeyikabullendiği kasttır. Fail neticeyi görecek ve neticeyi KABULLENEREK EYLEMEDEVAM EDECEKTİR.

OLASI KAST GENEL BİR İNDİRİMNEDENİDİR. Olası kast ile işlenen suçlarda, kasıtlı suça nazaran daha az cezaverilir.

Örn. Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kır­mızıyanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışıkyanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçınınölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafiklambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birileriningeçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devametmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticele­riningerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.

Örn. Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğruardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ileelinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan birtanesin­den çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederekölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişiyaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabetedebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir.Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölümneticelerini kabullenmiştir.

Örn: Hasmına ateş ederken onun yanındakiarkadaşını da gördüğü ve ona da isabet edeceğini öngördüğü halde DEĞERSE DEĞSİN( OLURSA OLSUN ) diyerek silahını ateşleyen kimsenin kastı OLASI KAST tır.

Failin öngördüğü veya kabullendiğineticenin gerçekleşmesi bir ihtimal değil de, gerçekleşeceği kesin ise KASTvardır.

Örn. Düşmanını öldürmek için bindiği uçağapatlayıcı madde yerleştiren kimse, gerçekte bir kişiyi öldürmek istemektedir.Ancak diğer kimselerin de bu kişinin ölümü ile birlikte öleceği KESİN olduğuiçin bu durumda olası kast değil KAST vardır.

Örn: Dur ihtarı yapan polis ekibin yolunortasında gördüğü halde aracı durdurmayıp polisin üzerine süren bir kimse busuçu KASTEN işlemiş sayılır (doğrudan kast)

Kural olarak, KASTEN İŞLENEBİLEN SUÇLAROLASI KAST İLE DE İŞLENEBİLİR. Ancak bir suç maddesinde BİLEREK ibaresi yer alıyorsa bu suç olası kast ile işlenemez. Her kasıtlı suç olası kast ileişlenemez.

Örn: Sahte olduğunu bildiği birresmi evrakı kullanma suçu.

Örn: Haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşası suçu.

Failbir suçu işlemek için plan yapar ve suç işleme kararlılığını uzun bir süredevam ettirir ve mutlak olarak neticenin meydana gelmesi için elinden geleniyapar ve neticeyi şansa bırakmamak ve mutlak surette elde etmek için soğukkanlıbir şekilde suçu işlerse bu durumda TASARLAMAKASTI vardır.

Taammüd (tasarlama) için failin: Öldürme kararının şarta bağlı olmadan alınması, ruhsaldinginliğe ulaşıldığını kabule elverişli makul bir süre geçmesine rağmen eylemkararlılığından dönülmemesi ve belli bir hazırlıkla sebat ve ısrarla öldürmefiilinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi
2008/9351 E.N , 2009/4246 K.N)




5237Sayılı TCK ya göre, tasarlama kastı birkast türü olmayıp sadece “kasten öldürme suçu” bakımından cezayı ağırlaştıranbir nitelikli haldir.

Kural olarak ceza kanunun suç işleyenkimsenin düşüncesine yani hangi amaçla suç işlediğine bakmaz. Önemli olan suçsayılan hareketin yapılması ve neticenin gerçekleşmesidir. Ancak kanunkoyucunun bazı özel amaçlarla işlendiğinde cezalandırdığı suçlar da vardır.Kanun koyucunun genel kastın üstünde ( bilmek ve istemekten başka ) failin özelbir amacının da bulunmasını aradığı duruma ÖZELKAST adı verilir. Kanun bazısuçlar bakımından genel kastın yanında ÖZEL KASTI da aramıştır.

Örn: Göçmen Kaçakçılığı suçu Doğrudan veya dolaylı maddi bir menfaat elde etmek amacıyla işlenirse cezalandırılır.Başka bir amaçla işlendiğinde göçmen kaçakçılığı suçu oluşmaz. Bu durumda özelkast vardır.

5237 Sayılı TCK’ya göre özel kast, birkast türü olmayıp, bazı suçlar bakımından suçun unsuru; bazı suçlarbakımından da cezayı ağırlaştıran bir nitelikli haldir.

Örn. Kasten öldürme suçunun kan gütme veya namus saikiyleişlenmesi halinde (bu saikler) ceza ağırlaştırılır.

Örn. Göçmen kaçakçılığı suçu bakımından failin maddimenfaat elde etme amacı (saik) suçun unsurudur.

Failin suç yoluna çıktıktan sonra yenibir kastının ortaya çıkmasına EKLENENKAST adı verilir. Bu durumda failin kastına yeni bir kast eklenmekte ve yeni bir suç ortayaçıkmaktadır. Bazı durumlarda suçkastı hareketin yapılmasından sonra da ortaya çıkabilir.

Örn: Doktor ameliyatta hastanınkarnında makas unutmuştur. Fakat bu durumu sonradan öğrenmesine rağmen hatasıortaya çıkmasın diye durumu hastaya bildirmemiş ve hasta yaşamını yitirmiştir.Doktorun ilk eylemi taksirle yaralamadır. Fakat hatasını öğrenmesine rağmenhastayı yeniden ameliyat etmemesi halinde artık KASTEN ÖLDÜRMEDEN DOLAYISORUMLUDUR.

Örn: Arkadaşı ile kavga eden A onuyaralamış ve olay yerinde bırakarak arkasını dönüp gitmek üzere iken yerdeyatan M nin annesine hakaret etmesini duymuş ve bundan kaynaklanan öfke ileyerde yatan M yi öldürmüştür. Bu durumdailk andaki kast yaralamak kastı iken, hakaretten sonra ortaya çıkan kastöldürme kastıdır. Bu durumda öldürme kastı EKLENEN KASTTIR.

2- TAKSİR

Türk Ceza Kanununda iki türlü taksir düzenlenmiştir. TAKSİR ( BİLİNÇSİZ TAKSİR ) ve BİLİNÇLİTAKSİR.

TCK madde 22’yegöre:

Taksirle işlenenfiiller, kanunun açıkça belirttiği hâllerde cezalandırılır.

Taksir, dikkatve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunîtanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

Kişininöngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlindebilinçli taksir vardır; bu hâldetaksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

Birden fazlakişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumluolur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

Taksirlihareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumubakımından, artık bir cezanınhükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa cezaverilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda birekadar indirilebilir.

TAKSİR (BİLİNÇSİZ TAKSİR): Kastın iki unsurubulunmaktadır; BİLMEK ve İSTEMEK. Bir kimse bilerek ve isteyerek bir hareketigerçekleştirirse ve ölüm meydana gelir ise kasten hareket etmiştir.

Taksirli suçların belirgin özelliği, icrai veya ihmalişekilde olabilen iradi hareketin varlığı ve kanunî tanımda yer alan unsurlardanbirinin öngö­rülmemiş olmasıdır. Fakat bu öngörmemenin, “gerekli dikkat veözen” yü­kümlülüğüne aykırılık dolayısıyla ortaya çıkması gerekir. Çünkü,gerekli dikkat ve özen gösterilmediği için kanunda tanımlanmış olan neticeninger­çekleşeceği öngörülmemiştir.

Kast ve taksiri ayıran kısım ise NETİCENİNİSTENİP İSTENMEDİĞİDİR.

Taksirli suçta da hareket bilerek veisteyerek yapılabilir ( bilmeden ya da istemeden de, dikkat ve özenyükümlülüğüne aykırı olarak hareket meydana gelmiş te olabilir ) ancak neticebilinir fakat HİÇBİR ZAMAN İSTENMEZ.

Örn: Bir doktorun hastaya yanlış müdahale yaparak hastanınölümüne sebebiyet verdiği durumda: hastaya yaptığı müdahaleyi ( HAREKET )bilerek ve isteyerek yapar. Doktor yanlış müdahale yaptığı zaman hastanınöleceğini bilir ancak hiçbir zaman HASTANIN ÖLMESİNİ İSTEMEZ.

Örn: Ormanda ava çıkan A çalılıkların arkasından çıtırtıgelmesi üzerine keklik var zannedip tüfeğini ateşlemiş ancak keklik olduğunudüşündüğü çalılığın arkasında duran M nin ölümüne neden olmuştur. Bu durumdaTAKSİRLE ( BİLİNÇSİZ TAKSİR ) ÖLDÜRME SÖZ KONUSUDUR.

Birden fazla kişinin taksirle işlediğisuçlarda herkes kendi kusuru göz önünde bulundurulmak suretiyle sorumlututulur.Taksirli suçun kanuni ta­nımında belirlenen neticebirden fazla kişinin karşılıklı olarak işledikleri taksirli fiiller sonucundagerçekleşmiş olabilir.

Örneğin bir trafik kazasında sürücü ile yaya veya her ikisürücü de taksirle hareket etmiş olabilir. Bu gibi durumlarda neticenin oluşumuaçısından her kişinin taksirli fiili dolayısıyla kusurluluğu bir diğerindenbağımsız olarak belirlenmelidir.

Aynı şekilde birden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilenbir ame­liyatın ölüm veya sakatlıkla sonuçlanması durumunda, ameliyata katılan kişiler müşterekenhareket etmektedirler. Ancak tıbbın gereklerine aykırılık dolayısıyla ölüm veyasakatlıkla sonuçlanan bu ameliyatta işlenen taksirli suçun işlenişi açısındansuça iştirak kuralları uygulanamaz.

Kanunun suça iştirake ilişkin hükümleri, kastenişlenen suçlarda suçun işlenişine iştirak eden kişilerin sorumluluk statülerinibelirlemektedir. Ancak taksirlisuçlarda, teşebbüs ve iştirak hükümleri uygulanamaz.

Birden fazla kişinin katılımıyla yapılanameliyat sırasında meydana gelen ölüm veya sakatlık neticeleri bakımından herbir kişinin sorumluluğu kendi kusuru göz önünde bulundurulmak suretiylebelirlenmelidir.



3-BİLİNÇLİ/ÖNGÖRÜLÜ TAKSİR:

Failin hareketi bilerek yapıyor NETİCEYİ ÖNGÖRÜYOR fakat eyleme devam ediyor ancak hiç bir zamanİSTEMİYOR. Fail neticeyi öngörüyor fakatNASIL OLSA OLMAZ düşüncesiylehareket ediyor. Neticenin gerçekleşmesi gibi bir isteği yoktur.

Bi­linçli taksiri basit taksirden ayıran özellik, fiilin neticesinin failce fiilen ön­görülmüşve fakat istenmemiş olmasıdır.

BİLİNÇLİTAKSİR CEZAYI ARTIRAN GENEL BİR NEDENDİR. Bilinçli taksir hâlinde hükmedile­cek ceza üçte birden yarısına kadarartırılacaktır.

Örn: Aracı ile karayolunda ilerlemekte iken, bir aracınmanevra yaptığını görmesine rağmennasılsa kurtarırım çarpmam diyerek yavaşlamayan( neticeyi öngörüyor ve eyleme devam ediyor ) ve bir insanın ölümüne neden olan kimseveya kalabalık bir caddede hızla araçkullanmasına rağmen sürüş kabiliyetine ve aracın frenine güvenen bir kimseninyaptığı kazada ölüme sebebiyet vermesi halinde BİLİNÇLİ TAKSİR VARDIR.

Örn: Alkollü olan ve sürücü belgesi bulunmayan sanığın,otomobili ile geceleyin hızlı seyredip direksiyon hakimiyetini kaybetmesisonucu aracındaki bir kişinin ölümüne neden olduğu olayda Bilinçli Taksirinkoşulları vardır. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2007/1640 E.N , 2007/6502 K.N.)

Örn: Sürücü belgesi geçici olarak iptal edilmiş olansanık A.... F....'ın alkollü olarak gündüz vakti meskun mahal dışında 2yönlü, 7 metre genişlikteki asfalt eğimsiz yolda kamyoneti ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermeyerek önünde aynıistikamette seyir eden kavak yüklü römork ekli traktöre arkadan çarparakbir kişinin ölümü ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olduğu olaydabiliçli taksirin unsurları oluşmuştur. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2010/8825 E.N, 2010/8470 K.N.)

TAKSİRDE netice sadece BİLİNİYOR, ancakbilinçli taksirde NETİCENİN BİLİNMESİNE EK OLARAK MEYDANA GELEBİLECEĞİ DE ÖNGÖRÜLÜYOR veHAREKETE DEVAM EDİLİYOR.

Gerek olası kasttagerekse bilinçli taksirde, sonuç fail tarafından öngörülmektedir. Bilinçlitaksirde, öngörülen ve gerçekleşen netice istenme-mekte, olası kasttaise istenmemesine rağmen fail tarafından kabullenil-mektedir. Olası kasttafail, öngördüğü sonucun meydana gelmesini kabullenip, sonucun meydana gelmemesiiçin herhangi bir önlem almazken, bilinçlitaksirde fail neticeyi öngörmesine rağmen, şansa veya başka etkenlere hattakendi beceri veya bilgisine güvenerek, öngörülen sonucun gerçekleşmeyeceğiinancıyla hareket etmektedir.

BİLİNÇLİ TAKSİR tespit edilmelidir çünkübilinçli taksir halinde ceza 1/3 ten yarısına kadar artırılır. BİLİNÇLİ TAKSİR CEZAYI AĞIRLAŞTIRANGENEL BİR NEDENDİR. Bu sebeple somut olayın özelliği, eylemin niteliği,mağdurun durumu, olay yerinin özelliği, sanığın ifadeleri, sanığın meslekiniteliği, tanık ifadeleri gibi unsurlar dikkate alınarak belirlenir.

Mesleki konularda özel bilgiye ihtiyaçduyulduğundan bilirkişiye de müracaat edilmelidir. Ancak CEZA YARGILAMASINDANKESİN DELİL olmadığından hakim gerekçesini açıklayarak bilirkişi görüşüneaykırı bir karar verebilir. Bu sebeple BİLİRKİŞİ RAPORU HAKİMİ KESİN OLARAK BAĞLAYICIDEĞİLDİR.

Taksirlisuç neticesinde KİŞİ, AİLESEL VE KİŞİSEL BİR NEDENDEN DOLAYI ARTIK BİR CEZAYAHÜKMEDİLMESİ ANLAMSIZ OLACAKA DERECEDE MAĞDUR OLMUŞ İSE KİŞİYE CEZA VERİLMEZ.

Ancakfail bilinçli taksirli ise ceza verilir, bilinçli taksir halinde hakim cezadaindirim yapabilir.

Örneğin ülkemizde özellikle kırsal bölgelerderastlandığı üzere, tak­sirli suçlarda failin meydana gelen netice itibarıylabizzat kendisinin ve ai­le bireylerinin ağır derecede mağduriyete uğradıklarıgörülmektedir. Söz gelimi, köylü kadınların gündelik uğraşları ve hayat zorluklarıitibarıyla, sayısı çok kere üç dörtten fazlasına varan küçük çocuklarınagerekli dikkati ve itinayı gösterememeleri sonucu, çocukların yaralandıklarıveya öldükleri görülmektedir.

Aynı şekilde meydana gelen trafik kazalarında dabenzer olaylara rastlanmaktadır. Bu gibi hâllerde ananın taksirli suçtan dolayıko­vuşturmaya uğraması ve cezaya mahkûm edilmesi, esasen suçtan dolayı evladınıkaybetmesi sonucu uğradığı ızdırabı şiddetlendirmekle kalmamakta, ayrıca,ailenin tümüyle ağır derecede mağduriyete düşmesine neden olmak­tadır. Bu sebeplerle fail taksirli hareketindenötürü ailesel veya kişisel bir nedenden dolayı acı çektiğinden artık failhakkında bir cezaya hükmedilmesi anlamsız olacaktır. Ancak fail bilinçlitaksirli ile sadece indirim öngörülmüştür.



NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ SUÇ

Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka birneticenin oluşumuna sebebiyet vermesi hâlinde, kişinin bundan dolayı sorumlututulabilmesi için bu netice bakımından enazından taksirle hareket etmesi gerekir. TCK, failin cezalandırılmasıbakımından kusur sorumluluğu esas almıştır. Failin hareketinden sonra meydanagelen bütün neticelerden sorumlu tutulmasını öngören objektif sorumlulukterkedilmiştir. Bunun yerine failin kusuru oranında cezalandırılmasını benimseyen“kusur sorumluluğu” esası benimsenmiştir.

Meydanagelen bir netice bakımından failin taksir derecesinde dahi sorumluluğu yok isefailin bu neticeden sorumlu tutulabilmesi ve cezalandırılması mümkün değildir.

Netice sebebiyle ağırlaşmış suç: “Suçunvarlığı için gerekli olanın ötesinde zararlı veya ağır, tehlikeli bir sonucunmeydana gelmesi halinde cezası ağırlaştırılan suçlara sonucu nedeniyleağırlaşan suçlar denir. ” şeklinde tanımlanmaktadır.

Örneğin, basit yarala­madabulunulmak istenirken, kişi görme, işitme yeteneğini yitirmiş olabilir. Yaralamafiili gerçekleştirilirken, genellikle bunun sonucunda ağır bir neti­ceninmeydana gelebileceği düşünülür.

Örneğin; gözün, kulağınüzerine sert bir biçimde vuran kişi, bu yumruk neticesinde mağdurun görme veyaişitme yeteneğini yitirebileceği olasılığını göz önünde bulundurur. Ağır neticenin ortaya çıkacağının buşekilde öngörüldüğü durumlarda, meydana gelen ağır netice açısından fail olasıkastla hareket etmektedir.

Buna karşılık, yaralama fiili sonucunda kişininöngörmediği ağır bir netice de meydana gelmiş olabilir.

Örneğin; canının birazyanması için mağ­durun karın boşluğuna hafif bir biçimde vurulması hâlindemağdur inhibisyon sonucu ölebilir. Bu gibi durumlarda ise fail, yaralamafiilini iş­lerken, mağdurun ölebileceğini tahmin etmemiş olabilir.

Bu sebeplekast edilen neticeden aşırı bir netice meydana gelmiş ise failin ikinci neticeyönünden EN AZINDAN TAKSİR li olarakhareket etmesi zorunluluğu benimsenmiştir. Eğerfail bakımından gerçekleşen ikincil netice ( kastedilenden daha ağır )bakımından TAKSİR derecesinde dahi bir manevi unsurdan söz edilemiyorsa failinağırlaşan neticeden ötürü sorumluluğu bulunmayacaktır.

Failin öngördüğü neticeden dahaağır bir netice meydana geldiğinde neticenin fail tarafından öngörülebilipöngörülemeyeceğine bakılacaktır. Failin neticeyi öngörebileceği kabul edilirise fail, gerçekleşen ağır neticeden dolayı sorumlu tutulacaktır.

Buaçıklamalardan hareketle; sadecegerçekleşen ağır neticeden hareket edilerek, hareket ile ağırlaşan neticearasında illiyet bağı kurup oluşan sonuçtan faili sorumlu tutmak yerine; ağırlaşanneticenin fail tarafından öngörülüp öngörülemeyeceği ve gerçekleşen neticebakımından en azından TAKSİR derecesinde manevi unsurun varlığının araştırılmasızorunludur.

DiğerÖrnekler:

1- Bir kimseye yumruk/tokat atan birinin; yumruk attığıkimsenin ölebileceğini öngörmesi/ öngörebilmesi gerektiğini söylemek, objektifesaslara, hayatın olağan akışına ve beşer takatine uygun düşmeyen bir iddia olacaktır.Bir kimseye yumruk ile etkili eylemde bulunan bir kimsenin; yumruk attığı kişinin çenesinin ya dadişlerinin kırılması halinde bu sonuçlara ilişkin olası kastının olduğunusöylemek mümkün iken, aynı kimsenin ölüm neticesi bakımından TAKSİRderecesinde dahi sorumluluğunu kabul etmek mümkün değildir.

2- Bir kimsenin boynuna, başına, kalbinin üzerine sert bircisimle hızlı bir şekilde vuran, akciğer veya kalp gibi hayati organlarınaşiddetli bir darbe vuran kimsenin fiili neticesinde mağdur ölmüş ise buhalde gerçekleşen ölüm neticesibakımından failin TAKSİRLİ sorumluluğu var kabul edilir. Çünkü bu hayati bölgelere şiddetli darbeninmağdurun ölümüne neden olabileceği öngörülebilir.

3- Trafikte yol verme yüzünden çıkan tartışmada A, B ye birtokat vurmuş ve B nin burnu kanamıştır. Hemofili hastası olan B kan kaybındanyaşamını yitirmiştir. Bu olayda A, B ninhemofili hastası olduğunu bilmediği/bilemeyeceği için öldürme suçundan sorumluolmaz. Sadece gerçekleştirdiği fiil kadarı ile ( kasten yaralama ya da taksirleöldürme ) sorumludur. (Yargıtay bu durumda taksirle öldürmeyi, fail hastalığı biliyor ise bilinçlitaksirle öldürmeyi kabul ediyor. )

4- Cinsel istismarsuçlarında mağdurun ölmesi veya bitkisel hayata girmesi halinde, bağımsız ve müstakilyeni bir suç oluşmaz, neticesi sebebiyle ağırlaşmış cinsel istismar suçusöz konusu olur. (Yargıtay Ceza GenelKurulu 2007/5-142 E.N , 2007/240 K.N.)

5- İşkence suçunda mağdurun ölmesi veya durumunda da yine aynı şekilde ayrıbir kasten öldürme suçu değil işkence suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmışhali oluşmaktadır.

6- Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmesi halinde ise, kastenöldürme suçu değil, NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ YARALAMAsuçu oluşur.



4- HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Bir eylemin suç olarak kabul edilebilmesi için hukukaaykırı olması gerekir. Hukuka aykırılıktan anlaşılması gereken ise; “ söz konusu eylemin sadece ceza kanunu değilhukuk düzeni içerisinde yer alan normlar tarafından mubah sayılmaması-cevazverilmemesidir ”. Eğer bir eyleme hukuk düzeni izin vermiş ise, o eylemihukuka uygun kabul etmiş ise o eylemi suç olarak nitelendirmek mümkün değildir.Failin eylemi hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş ise ( hukuka uygunluksebepleri içerisinde sayılıyor ise ) failin bu fiili hukuka aykırı ve suçolarak kabul edilemez.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer verilen hukukuuygunluk sebepleri şunlardır:- HUKUKAAYKIRILIK UNSURU

ğunu bilmediği/bilemeyeceğiiçin vurarak ölümüne neden olsa idiBilinçli Taksirle öldürme suçundan

HUKUKA UYGUNLUK HALLERİ:

1- MeşruMüdafaa.

2- KanunHükmünün Yerine Getirilmesi.

3- HakkınKullanılması.

4- MağdurunRızası.

Budurumlarda işlenen fiiller suç değildir. Buhallerde kişiye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, dava açılmış ise BERAAT KARARI VERİLİR. Bunedenler objektiftir. Kişiye bağlı nedenler değildir. Bu durumlarda bulunanbütün kimseler bu hükümler uyarınca değerlendirilir ve ceza verilmez.

1- MEŞRUMÜDAFAA ( HAKLI SAVUNMA )

Bir kimsenin kendisine ya da bir başkasına ait bir hakka yönelik olarak gerçekleşen veya gerçekleşmesi kesin olan haksız bir saldırıyı oanda durum ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde ortadan kaldırmayameşru müdafaa denir.

Meşrumüdafaadan söz edebilmek için saldırı ve saldırıya karşı gösterilen savunmayailişkin bazı şartların bulunması gerekmektedir.



Saldırıya İlişkin Şartlar:

1- Saldırı halen var OLMALI: Saldırı ya halen sürüyor olacak ya da gerçekleşmemişolsa da gerçekleşmesine kesin gözlebakılıyorsa meşru müdafaa söz konusudur.

Örn: A şahsının elinde bıçak ile B ye saldırması durumundasaldırı günceldir. Bu saldırı da meşru müdafaa söz konusudur.

Örn: X in evi Y tarafından silahla taranmıştır. X evinesilah ile ateş edilirken karşı koyar ise meşru müdafaa söz konusu olur. Fakat Xo anda değil de ertesi gün Y ye silahlı saldırı da bulunursa meşru müdafaaolmaz.

Bütünüyle sona ermiş bir saldırı için meşrumüdafaa olmaz. Ancak saldırının tekrarlanacağına kesin gözle bakılıyor isemeşru müdafaa söz konusu olur.

Örn: X elindeki bıçağı ile Y ye saldırmış ve Ykaçmaktadır. Elinde bıçağı ile Y yi arayan X in eylemi halen devam etmekteolduğu gibi Y ye karşı yaralama fiili de tekrarlanacağı kesin olan bir fiildirve meşru müdafaa söz konusudur.

Saldırı bir insan hareketi olmalıdır.Hayvan hareketleri ve doğa olaylarında meşru müdafaa değil zorunluluk hali sözkonusudur.

2- SaldırıHAKSIZ Olmalı: Meşru Müdafaadan sözedebilmek için saldırının haksız olması gerekmektedir. Meşru müdafaa her türlühaksızlığa karşı değil yalnızca HAKSIZSALDIRAYA karşı kabul edilmiştir.

SALDIRIKONUSU EYLEMİN SUÇ TEŞKİL ETMESİNE GEREK YOKTUR. HAKSIZ EYLEM OLMASIYETERLİDİR.

Örn. Kaçmakta olan ağır cezalık bir hükümlüyü takip edenpolisin dur ihtarından sonra silah kullanması durumunda, kaçmakta olan hükümlübu saldırı dolayısıyla silah kullandığında meşru müdafaadan faydalanamaz. Çünküpolisin kendisine silah kullanması haksız değildir.

Örn. Kendisine saldıran A, şahsına karşı savunma hakkını (meşru müdafaa ) kullanan B nin eyleminekarşı A, B nin saldırısının haksız olduğunu öne sürerek meşru müdafaadanfaydalanamaz.

Meşrumüdafaadan yararlanan kimse kendi kusurlu hareketi ile saldırıya neden olmuşolsa da meşru savunmadan faydalanabilir.

Örn: F ye küfür eden ve onu sinirlendiren M; F ninkendisini öldürmek amacıyla ateş açması üzerine saldırıyı etkisiz kılmak için Fyi yaralamıştır. Bu olayda M haksız saldırıya kendisi neden olmuştur. Ancak birkimsenin bir başkasına küfür etmesi o kimsenin ölmesini gerektirmeyeceği için Fnin ateş açması durumunda M nin meşru müdafaadan yararlanması mümkündür.

Örn. Fail meşru müdafaayı bilerek kurgulamış ise yanimeşru müdafaadan yararlanarak F yi öldürmek ya da yaralamak istemişse budurumda artık meşru müdafaa uygulanamaz.

Saldıran kişinin eylemi suç/cezalandırılabilen birfiil olmasa da sadece HAKSIZ olması meşru müdafaa için yeterlidir.

Örn. 10 yaşındaki bir çocuğun veya akıl hastasınınsaldırısına karşı da meşru müdafaa mümkündür.

3- Saldırı BİR HAKKA yönelmiş olmalıdır: Saldırının nefse veya ırza yönelmiş olmasına gerekyoktur. Bir kimsenin her hangi birhakkına yönelik olabilir.

Buhak; yaşama hakkı, beden dokunulmazlığı olabileceği gibi mülkiyet hakkı, konutdokunulmazlığı hakkı da olabilir.

Her türlühakka karşı saldırı da meşru müdafaa söz konusu olur. Hakkın önemli bir hakolup olmamasına gerek yoktur.

Savunmayaİlişkin Şartlar

1- Savunmadazorunluluk olmalı: Saldırıdan başkasurette kurtulma imkanı bulunmamalı.

Savunma,saldırıyı sona erdirmek için daha yumuşak, ancak yanı şekilde etkili bir aracın bulunmaması halinde zorunludur. Nevar ki, kaçma bu kapsamda değildir. Kaçma imkanı var iken kaçmayıp savunmayageçen kişi de meşru müdafaadan faydalanır. ( Hak Haksızlığa Boyun Eğmemelidir.)

2- Savunma ile saldırı arasında nedensellik bağı olmalı: Savunma saldırıya ve saldırıyı yapan kimseye karşıyapılmış olmalı.

Örn: Cemil yaralamak kastı ileMehmet e karşı bıçak ile saldırmış ve onu yaralamıştır. Mehmet i Cemil e karşısavunma da bulunur ise meşru müdafaa olur. Fakat Cemil in olaya karışmamış olankızı Serpil e karşı savunma da bulunamaz ona zarar veremez. Zarar verirse meşrumüdafaa olamaz.

3- Savunma ile Saldırı Arasında ORAN bulunmalı: Savunma saldırıyı def edecek, uzaklaştıracak ölçüdeolmalıdır. Oran saldırıda bulunan kişinin elindeki silah ile orantılı bir silahile savunma, korunan menfaatler arasında da söz konusu olur.

Saldırılan menfaat ile savunmada zararverilen menfaat arasında mutlak bir eşitlik bulunması zorunlu değildir.

Örn: Kısa boylu ve zayıf olan Recep e karış 2-00 boyunda ve elinde büyükçebir döner bıçağı ile saldıran Yavuz arasında silahlar bakımından oran yoktur.Recep Yavuz un saldırısını daha etkili bir silah ile ( örneğin ateşli silah )def edebilir. Bu halde araçlar arasında oran var kabul edilir.

Mal için meşru müdafaada kural olarakinsan öldürülmez.



ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA MEŞRU MÜDAFAA

Kanunda kendisine ya da bir başkasına ait bir hakka yönelik olarak gerçekleşen bir saldırıya karşımeşru müdafaa düzenlenmiştir. Yani bir başkasına karşı gerçekleşen birsaldırıya karşı savunma yapılabilir.

Örn:Ormanda piknik yaptığı sırada az ileride birinin bıçaklandığını gören K nınsaldırganlara karşı savunmada bulunması mümkündür. K mağduru kurtarmak içinfaillere karşı her türlü savunma vasıtasını kullanabilir.

MEŞRU MÜDAFAA İÇİN SALDIRININ SADECEKİŞİYE KARŞI İŞLENMİŞ OLMASI GEREKMEZ. BAŞKA BİRİSİNE (üçüncü kişiye karşı)GERÇEKLEŞEN BİR SALDIRIYA KARŞI DA MEŞRU MÜDAFAADA BULUNULABİLİR.

MEŞRUMÜDAFAA HALİNDE EYLEM SUÇ TEŞKİL ETMEZ, EYLEM NEDENİYLE YARGILAMA YAPILMIŞ İSEBERAAT KARARI VERİLİR VE EĞER BİR ZARAR MEYDANA GELMİŞ İSE TAZMİN YÜKÜMLÜLÜĞÜYOKTUR.



2- KUNUN HÜKMÜNÜN YERİNE GETİRİLMESİ

Yasahükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez ( T.C.K m. 24/1 )

Kanunhükmünün yerine getirilmesi halinin hukuka uygunluk nedeni olması için şukoşulların bulunması gerekir:

- Kanunun yetkilikıldığı kimsenin eylemde bulunması gerekir,

- Kanunun öngördüğüşekilde davranılmış olmalıdır,

- Kanunun öngördüğüsınır aşılmamalıdır.

Örn: İcra iflas Kanununa göre hacze gidilen evde kimse yok ise ya da malkaçırmak için evde bulunulmuyor ise bu halde icra müdürü kapıyı açtırabilir. Budurumda kapının çilingir marifetiyle açtırılması halinde suç oluşmayacaktır.

Örn. Hakkında yakalama emri bulunan bir kimseyi yakalayan kolluk görevliside kanun hükmünün yerine getirilmesi ( görevin ifası ) hukuka uygunluk halikapsamındadır.

3- HAKKINKULLANILMASI

Türk Ceza Kanununa göre hakkını kullanankimseye ceza verilmez. (TCK m. 26) Örneğin evinin bahçe duvarına DikkatKöpek Var uyarısı bulunan ev sahibi Mnin, geceleri konutuna gelebilecek tehlikelere karşı kendini koruması sözkonusudur. Eve hırsızlık amacıyla gece gelen hırsızın köpek tarafındanyaralanması durumundan ev sahibi M, hakkını kullandığı için ceza sorumluluğuyoktur..

Hakkın kullanılmasının bir hukuka uygunluknedeni olması için, hakkın kötüye kullanılmamış olması gerekir.

Örn: Bahçesindeki kirazların çocuklar tarafındantoplanmasına engel olmak isteyen bahçe sahibinin ağaca elektrik vermesidurumundan hak kötüye kullanılmış olur. Çünkü bu durumda hak amacını aşacakölçüde ve başkalarına zarar verecek bir biçimde kullanılmıştır.

Zilyet( Bir malı elinde bulunduran kimse ) malını her türlü gasp ve saldırıya karşıkuvvet kullanabilir ( M.K. m. 981-1 ).

Tıbbi müdahalelerde de; bir mesleğin icrasıhukuka uygunluk nedenidir. Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası şarttır. Ancakhasta rıza beyan edebilecek durumda değil ise sağlığını düzeltmek için ( yüksekbir menfaat ) rıza aranmadan müdahale edilebilir. Yine üstün kamu menfaati içinyapılan eylemlerde de rıza aranmaz. Bu eylemler hukuka uygun sayılırlar.

4- İLGİLİNİNRIZASI

Mağdurun rızasının hukuka uygun olarak kabul edilmesi için öncelikleRIZA GÖSTERMEYE EHİL OLMASI GEREKİR. Yani15 yaşını tamamlamış olması ve ayırt etme gücüne sahip olması gerekir.

Rıza kişinin üzerinde mutlak surettetasarruf edebileceği bir hakka ilişkin ise hukuka uygunluk nedenidir. Eğerböyle bir hak söz konusu değil ise rıza hukuka uygunluk nedeni değildir. Rıza sözlü, yazılı olarak açıkça verilebileceği gibiZIMNEN ( Susmak suretiyle ) de verilebilir.

Örneğin, bir başkasının kendisine ait olan kalemi aldığınıgören fakat ses çıkarmayan kimsenin durumu zımnen rıza göstermektir.

Üzerinde mutlak surette tasarrufedilebilecek haklar; Malvarlığı hakkı, Şeref üzerindeki hak, hürriyetiüzerindeki hak, cinsel özgürlük olarak sayılabilir.

Yaşamahakkı, vücut bütünlüğü (beden ve organlar) ve devlete ve aileye ilişkinhaklarda bireyin mutlak surette tasarruf imkanı yoktur.

Örn: Kişi kendisinin öldürülmesine veya yaralanmasına rızagöstermesi söz konusu değildir. Çünkü bu haklar üzerinde mutlak tasarrufyetkisi yoktur. Ancak kişi malvarlığı üzerinde serbestçe tasarruf etmek hakkınasahiptir. Bir kimse malının alınmasına rıza gösterirse hırsızlık suç oluşmaz.

Rızanın hukuka uygunluk nedeni olabilmesiiçin EYLEMDEN ÖNCE veya ENGEÇ EYLEM SIRASINDA VERİLMİŞ OLMASI GEREKİR. Eylemdensonra verilen rıza hukuka uyguluk nedeni değildir. Rıza verildikten sonra gerialınmış ise veya söz konusu eylem rıza gösterilen kapsamın dışında ise, hukukauygunluk nedeninden bahsedilemez.

Örn: Bir kimse bir eşyasının birbaşkası tarafından alınmasına o kişi eşyayı almadan önce veya en geç aldığıanda rıza göstermelidir. Eğer eşya alınmış ise artık hırsızlık suçu oluşmuştur.Bundan sonra gösterilen rıza hukuka uygunluk nedeni değildir. Bu tür bir rıza takibişikayete bağlı suçlar bakımından, şikayetçi olmamak şeklinde tezahür edecektir.

Rıza, eğer ilgili suç tipinde suçun unsuruolarak düzenlenmiş ise (örneğin, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu veya göçmenkaçakçılığı suçu, organ satma suçu vs.) bu durumda rıza bir hukuka uygunluksebebi olarak kabul edilemez.

HUKUKAUYGUNLUK NEDENLERİNDE SINIRIN AŞILMASI

Hukukauygunluk nedenlerinde sınırın aşılmasında üç şekilde olabilir:

- Sınırın Kasten aşılması: Sınır kasten aşılmış ise suç oluşur. Örneğinsaldırgan saldırıyı bitirmiş ve arkasını dönüp gider iken ona karşı öldürmefiili gerçekleştirilirse kasten öldürme suçu oluşur.

- Sınırın Taksirle Aşılması: Eğer sınır dikkatsizlik ve özensizlik sebebiyleaşılmış ise eylem taksirli olduğunda cezalandırılıyorsa taksirli halden cezaverilir. Örn: Kendisine saldıransaldırgan a karşı savunmada bulunurken onun aşarı şekilde yaralanmasına nedenolan kimse sınırı taksirle aşmış ise taksirle yaralama suçundan sorumlu olur.

- Sınırın Korku Heyecan ve Panik İle sınırın aşılması:SADECE MEŞRU MÜDAFAA HALİNDE olayın olduğu sırada, heyecan ve panik ile sınırınaşılması durumunda failin SORUMLULUGU YOKTUR. Örn: gece vakti kendisine saldıran kişilere karşı güçkullanırken heyecan ve korku nedeniyle aşırı güç kullanan kimse saldırganlar ölmüşolsa bile sorumlu olmaz.

KUSURLULUK (İSNADKABİLİYETİ)

Kusurluluk, işlenen fiil dolayısıylabir insan olarak failin hangi şartlarda sorumlu tutulacağını tespit etmeyeyarar ve işlediği fiille ilgiliolarak kişideki iradenin oluşum şartlarının tespiti ve bu tespite istinaden gerçekleştirdiği eylem dolayısıyla failinşahsen cezalandırılması gerekip gerekmediği, diğer bir ifadeyle kınanabilirliğihususundaki yargıyı ifade eder.

Kanuni tanımda yer verilen suç,failin kusur yeteneği olmadan dahi işlense haksız bir fiildir ve SUÇ NİTELİĞİNİKORUR.

Örn. Bir akıl hastası bir şahsı öldürse eylem suçtur vefail akıl hastası olduğu için kusur yeteneği yoktur ve cezalandırılamaz.

Kusurluğuniki unsuru vardır; algılama yeteneği ( işlediği fiilin mahiyetini ve sonuçlarıanlama ), irade ( hareketlerini yönlendirebilme ) yeteneği.

Kusur yeteneği, fiilin işlendiğianda mevcut olmalıdır. Suçun işlenmesinden sonra kusur yeteneğinin kalkmasıfailin bu suç dolayısıyla sorumluluğunu etkilemez.

KUSURLULUĞUKALDIRAN ya da AZALTAN NEDENLER

Aşağıda sayılan durumlarda kişinin kusurluluğu tam ya da kısmenkalkmaktadır ve bu sebeple de kişinin ceza sorumluluğu kalmakta ya daazalmaktadır.

1- Zorunluluk hali ( ıztırar )

2- Haksız Tahrik

3- Bağlayıcı Emrin Yerine Getirilmesi,

4- Cebir, Şiddet, Korkutma ve Tehdit

5- Hata

6- Yaş Küçüklüğü

7- Sağır ve Dilsizlik

8- Akıl Hastalığı

9- Geçici Nedenler, Alkol ve Uyuşturucu Etkisinde Olma.

1-ZORUNLULUK HALİ ( IZTIRAR )

Gerek kendisine ve gerekse bir başkasına ait bir hakka yönelik olup,bilerek neden olmadığı ve başka surette korunmak olanağı bulunmayan ağır vemuhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile vetehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmakkoşulu ile işlenen fiilden dolayı kişiye ceza verilmez.

Bu hallerde eylem SUÇ TEŞKİL ETMEKTEDİRfakat faile CEZA VERİLMEZ. Zorunluluk halinde işlenen suç hakkında BERAATKARARI DEĞİL, CEZA VERİLMEYE YER OLMADIĞINA karar verilir. Yine bu eylemnedeniyle ortaya çıkan zararların TAZMİNİ GEREKİR.



Zorunluluk HalindenSöz edebilmek için aşağıdaki şartların bulunması gerekmektedir:

Tehlikeyeİlişkin Şartlar:

- Kişinin KENDİSİNE ya da BİR BAŞKASININ BİR HAKKINA yönelik bir tehlike olacak,

- Bu tehlike AĞIR VE MUHAKKAK olacak,

- Tehlikeye bilerek neden olunmamış olacak,

- Tehlikeye karşı koyma yükümlülüğü bulunmayacak (örn: Yangın söz konusu ise itfaiye erinin yangına karşı koyma yükümlülüğüvardır. İtfaiye eri haklı bir durum söz konusu olmadıkça yangından kaçamaz.Eğer itfaiye eri yangından kaçarken bir kimseyi ezerse ve yaralanmasına nedenolur ise, bu halde zorunluluk halinden faydalanamaz. Çünkü tehlikeye karşıkoyma yükümlülüğü var.)



Korunmaya İlişkin Şartlar

- Başka surette korunma imkânı olmayacak,

- Tehlikeninağırlığı ile yapılan eylem arasında ORANbulunacak.

Örn:Karlı ve soğuk bir havada dağda mahsur kalan bir dağcı soğuktan donmamak içinbir dağ evinin kapısını kırsa ve içine girse, içeride ısınsa ve nihayetdolaptaki yiyecekleri yese bu eylemi nedeniyle cezalandırılamaz. Ancak bu durumda eylem suç vasfını korumaktadır.Yine dağcının verdiği zararları tazmin yükümlülüğü vardır. ( MEŞRU MÜDAFAADA EYLEM SUÇ DEĞİL VE ZARARLARI TAZMİN YÜKÜMLÜLÜĞÜ de YOKTUR )

MEŞRUMÜDAFAA DA BİR HAKKA SALDIRI SÖZKONUSU İKEN ZORUNLULUK HALİNDE BİR HAKKAYÖNELİK TEHLİKE SÖZ KONUSUDUR.

Örn: Evinde çıkan yangından kaçarkenyerde yatan çocuğunu ezerek ölümüne neden olan kimsenin durumu ZORUNLULUKHALİDİR. Yine yokuş aşağı giderken arabasının freni boşalan kimsenin insanlaraçarpmamak için yol kenarındaki arabaya çarpması da zorunluluk haline örnekteşkil eder.

ÜÇÜNCÜ KİŞİNİNİ İÇİNDE BULUNDUĞUDURUMDAN KURTARILMASI İÇİN ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA ZORUNLULUK HALİ SÖZ KONUSUOLABİLİR.

Örn: Komşusunun evini su bastığını veyayandığını gören bir kimsenin bir başka komşusunun camını kırarak içeri girmesihalinde de zorunluluk durumu söz konusu olur.

Hayvan saldırısı veya doğa olayları (afetvs.) sırasında işlenen fiiller de zorunluluk hali kapsamındadır.

Örn: Toprak kaymasından veya saldırgan bir köpeğin saldırısından kaçarkenbir başkasına çarpıp yaralanmasına neden olmak.

2- HAKSIZTAHRİK

Haksız bir fiilin meydana getirdiğihiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimsenin cezasındaindirim uygulanmasına imkân sağlayan durum haksız tahriktir. Bu durumda fail suçu işlerken içinde bulunduğu ruhhali ve psikolojik durum itibariyle haddet ve elemin etkisi altında suçişlemektedir.

Haksız tahrik ceza sorumluluğunu KALDIRMAZ,AZALTIR. Faile ceza verilir fakat İNDİRİM YAPILIR (Tahrikin niteliğine ve olayın özelliğinegöre 1/4- ¾ arasında indirim)

Hiddet ve elem HAKSIZ BİR FİİLDENKAYNAKLANMAKTADIR. Haksız fiilin suçolmasına gerek yoktur, haksız olması yeterlidir.

Bir suçun mağduruna yönelik olarakgerçekleştirilen dolayısıyla haksıztahrik indirimi uygulanamaz.

Örneğin cinsel saldırıya maruz kalmış kadına karşı babanın veyaerkek kardeşin işlediği öldürme fiilinde, haksız tahrike dayalı olarak cezaindirimi yapılamayacaktır.

Haksıztahrikin uygulanabilmesi için, suçun haksızlığı yapan kimseye karşı işlenmesigerekmektedir. Örn: Kendisi hakkında dedikodu çıkaran bir kimsenin oğluna karşısuç işlenmiş ise haksız tahrik söz konusu olmaz. Çünkü suç haksızlığı yapankimseye karşı işlenmemiştir.

Örn: Bir kimsenin kendisine hakareteden kimseyi darp etmesi halinde haksız tahrik söz konusudur. Çünkü hakaret haksız bir fiildir.

Haksız fiilin bizzat suç işleyen kimseyeyönelik olmasına gerek yoktur. Örn: küçük bir çocuğun birkaç yetişkintarafından dövüldüğünü gören bir kimse bu durumun etkisi altında çocuğu dövenkimselere karış suç işler ise bu durumda haksız tahrik söz konusu olur.

Suçhaksız eyleme tepki olarak işlenmiş olmalı ve haksız eylem ile tepki olarakişlenen suç arasında çok uzun süregeçmemiş olmalıdır.

Örn: Kendisine hakaret eden bir kimseyi 2 yıl sonraöldüren bir kimsenin haksız tahrik altında suç işlediğini söylemek mümkündeğildir.

HAKSIZFİİL İLE İŞLENEN SUÇ ARASINDA ORAN ARANMAZ. ÇÜNKÜ HAKSIZ TAHRİK BİR CEZASIZLIKNEDENİ DEĞİL SADECE İNDİRİM NEDENİDİR.

3- BAĞLAYICI EMRİN YERİNE GETİRİLMESİ

Yetkili bir merciden verilip, yerinegetirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan kimse bu hareketindendolayı sorumlu olmaz. ( T.C.K m. 24-2 )

Emirbir TÜRK merciinden verilmelidir, emri veren emir vermeye yetkili olmalıdır,emrin yerine getirilmesi zorunlu olmalıdır ( bağlayıcı emir olmalıdır ), emirkanuna uygun olmalıdır.

Konusu suç teşkil eden emir hiçbirsurette yerine getirilemez. ( T.C.K m. 24-3 )

ANAYASA Madde 137’ye göre:

Kamuhizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstündenaldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse,yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emriniyazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerinegetiren sorumlu olmaz.”

Konususuç olmayan ve yazılı olarak amir tarafından ISRAR EDİLEN emri yerine getiren açısından bir hukuka uygunluknedeni değil, bir sorumsuzluk nedeni söz konusudur. Ye­rine getirmezorunluluğu, esasen hukuka aykırı olan emri hukuka uygun hâle getirmez. Ancak,hiyerarşik yapı dolayısıyla, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Bu durumdasorumluluk, emri verene aittir.

Konusu suç teşkil edenemir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktankurtulamaz.

Askeri hizmetlerin görülmesi ve acelehallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilenistisnalar saklıdır”

Kolluk görevlileri için tek özeldurum: Kolluk görevlilerinin kendilerineverilen emirlerin hukuka uygunluğunu tartışamamasıdır. Emir hukuka aykırıolsa dahi kolluk görevlisi emri yerine getirmek zorundadır. Ancak konusu suç teşkil eden emir KOLLUKGÖREVLİSİ TARAFINDAN DAHİ YERİNE GETİRİLEMEZ.Getirilirse emri veren de suçu suçu işleyende sorumludur.

Örn.Ruhsatsız silah taşıyan bir kimseyi yakalayıp karakola götüren ve yasal işlembaşlatan polis memurunun, o sırada karakola gelen emniyet amirinin yasayaaykırı olarak verdiği emri yerine getirerek, düzenlediği tutanağı yırtarakruhsatsız silahı ilgili şahsa geri verip, şahsı serbest bırakması durumundaemri veren ( emniyet amiri ) de suçu işleyen (polis memuru ) de sorumludur.



4- CEBİRŞİDDET KORKUTMA VE TEHDİT

T.C.Km. 28 e göre: Karşı koyamayacağı veyakurtulamayacağı cebir şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehditsonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir, şiddet veyatehdidi kullanan kimse fail sayılır.

Örn: İtfaiye görevlisinin bir odayakapatılarak yangın söndürmesinin engellenmesi ya da yardıma gelen kimselerinyardım etmesine izin verilmemesi.

Örn: A, suç işlemesi amacıyla B yi aç bırakmıştır. Olaydakorkutma ( açlıktan ölmek korkusu ) sözkonusudur. Yine A kendisine, kaçak inşaat ruhsatı vermezse B yi öldüreceğini söylemiş ise bu durumdatehdit vardır ve faile ceza verilmez.

Örn. Bir kimsenin tehdit dolayısıyla saldırgandan kaçmakiçin bir başkasının aracını çalması durumunda da o kimseye ceza verilmez.

Buörneklerden hareketle, Cebir, Tehdit ve Korkutma Hallerinin Kusurluluğukaldırması için bulunması gereken şartlar şu şekilde sıralanabilir:

- Korkutma, cebir,tehdit ile işlenen suç arasında ORANolmalıdır.

- Korkutma, cebirve tehdidin ağır ve kesin olması gerekir.

- Tehdittebulunanın isteklerine boyun eğmeden, bu tehditten kurtulma olanağınınbulunmaması gerekir.

- Tehdit in ortayaçıkmasına bilerek sebep olunmamış olmalıdır.

5- HATA(YENİDEN YAZILACAK !!!!!!!!!!!!!)

Fiilin icrası sırasında suçun unsurlarındahataya düşen kimse cezalandırılmaz. HATANIN KUSURLULUGU KALDIRMASI İÇİN ESASLIBİR HATA OLMASI GEREKİR. Yani failin hatası olmasaydı suç gerçekleşmeyecektidiyebiliyor isek hata esaslıdır.

Örn:Kendisinin zannedip bir başkasının bisikletini alıp giden kimse bisikletinbaşkasına ait olduğunu bilseydi bisikleti yerinden almayacaktı. Bu durumda hataesaslıdır ve fail bu yanılması esaslı olduğu için ceza verilmez.

Örn.Kişi gece karanlığında vahşi bir hayvan zannıyla hareketli bir cisme ateş eder.Ancak, gerçekte bu hareket eden cisim bir insandır ve dolayısıyla; bu insanölür veya yaralanır. Örnek olarak verilen bu olaylarda failin bilgisi gerçeğeuysaydı; işlediği fiil haksızlık teşkil etmeyecekti. Bu nedenle hata hâlindekasten işlenmiş bir suçtan söz etmek mümkün değildir. Bu durumlarda taksirlisuç hükümleri çerçevesinde failin sorumluluğu tespit edilecektir.

Ancak hata sebebiyle, TAKSİRLİ SUÇTAN SORUMLULUK DEVAM EDER. Buna göre, meydana gelen neticeye ilişkin olarak gerekli dikkat ve özengösterilmiş olsaydı böyle bir netice ile karşıla­şılmazdı şeklinde bir yargıyaulaşılabiliyorsa; taksirle işlenmiş bir suç söz konusu olur. Ancak budurumda neticenin taksirle gerçekleştirilmesinin ka­nunda suç olaraktanımlanmış olması gerekir.

Bu nedenle, kendisininsana­rak başkasının çantasını alan kişinin yanılgısında taksirin varlığı kabuledilse bile; kanunda hırsızlık fiilinin ancak yararlanma kasdıylaişlenebileceği belirtildiği için; böyle bir olay dolayısıyla ceza sorumluluğudoğmayacaktır.

Buna karşılık, avhayvanı zannederek gerçekte bir insana ateş edip onun ölümüne neden olankişinin bu hatasında taksiri varsa, adam öldürme ka­nunda taksirle işlenen birsuç olarak da tanımlandığı için, böyle bir olayda fail, taksirle adam öldürmesuçundan dolayı sorumlu tutulacaktır.

Suçun dahaağır veya daha az cezayı gerektiren halleri konusunda hataya düşen kişi buhatasından yararlanır.

Örn. Annesini öldürmek isterken, gece vakti annesi sanarakbaşkasını öldüren kimse hatasından faydalanır. ( Anneyi öldürmek ağırlaştırıcısebep iken fail hata ile normal birini öldürdüğü için annesini öldürmekten cezaalmaz. )

Örn: Annesini öldürmek isterken hata ile babasını öldürmüşise gerçekte öldürmek istediği kişi babası olmadığı için hatasından faydalanırve babasını öldürmüş gibi değil de normal bir kimseyi öldürmüş gibi ceza alır.

Hukukauygunluk nedeni var zannederek suç işleyen kişi ( hukuka uygunluk nedenindehata eden ) bu hatasından faydalanır ve hukuka uyguluk nedeni varmış gibideğerlendirilir ve ceza verilmez.

Örn: Gece vakti elindeki silahı önündeki şahsa doğrultanbir kimseyi görüp te silah kullanan polis memuru, gerçekte silah doğrultankimse arkadaşına şaka maksadıyla doğrultmuş olsa da somut olayda hukukauygunluk nedeni bakımından kaçınılmaz bir hataya düştüğü için hatasındanfaydalanacak ve cezalandırılmayacaktır.

Örn. Sokakta yürüdüğü sırada kendisine silah doğrultankimseden daha önce davranıp silahını çeken ve sonrasında o kimseyi öldüren failbakımından, kendisine doğrultulan silah ses tabancası ( kuru sıkı ) olsa dahibu kimse meşru müdafaa konusunda kaçınılmaz bir hataya düştüğü için buhatasında faydalanacak ve cezalandırılmayacaktır.

İşlediğifiilin haksızlığı konusunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişiye cezaverilmez.

Örn.Ev sahibinin, aralarındaki ilişkininiyiliğine güvenerek onun olmadığı bir zamanda tamirat için girmesi olayındaeylem konut dokunulmazlığını ihlal suçu olsa da hata sebebiyle fail kusurlukabul edilemez ve cezalandırılamaz.

Örn. Bir Danimarka vatandaşı Antalya da uyuşturucu içerkenyakalansa suç olduğunu bilmiyordum diyemez. Çünkü bu kimsenin yanılgısı fiilinhaksız olup olmadığı konusunda değildir. Bu kimse, fiilin haksız olduğunubilmekte ve fakat suç olup olmadığı konusunda hataya düşmektedir. Bu durumda KANUNU BİLMEMEK MAZERET SAYILMAYACAĞI için (T.C.K m. 4 ) bu fail cezalandırılır.

Cezakanunlarını bilmemek mazeret sayılamayacağından failin kanunu bilmediğindenbahisle suç işlemesi durumunda ceza sorumluluğu tamdır.

6- YAŞKÜÇÜKLÜĞÜ

Ceza kanunun bakımından 12 yaşınıdoldurmamış kimselerin ceza sorumluluğu yoktur. Bu yaştaki kimseler suç işleseler dahicezalandırılamaz. ANCAK BU ÇOCUKLAR HAKKINDA GÜVENLİK TEDBİRİUYGULANABİLİR. ( Aile yanına yerleştirme, eğitim kurumu, tedavi vs. )

Çocuk: Ceza kanununagöre 18 yaşını tamamlamamış kimseler çocuk olarak kabul edilmektedir.

Ceza Kanunu Bakımından Çocuklarüç gruba ayrılır:

- 0-12 yaş; hiçbir ceza sorumluluğu yoktur.

- 12-15 yaş; yaptıklarıhareketin sonucunu kavrayabiliyor ve kendilerini yönlendirme yetenekleri varise sorumludurlar. Bu yetenekler yok iseceza sorumlulukları yoktur. Eğer bu yetenekler var ise cezalandırılırlar vecezaları indirilir.

- 15-18 yaş; işlediklerifiilin anlam ve sonuçlarını kavrama ve hareketlerini yönlendirme yetenekleribulunduğu için ceza sorumlulukları tamdır. Sadece çocuk olmaları sebebiylecezaları indirilerek verilir.

7- SAĞIR VEDİLSİZLİK

Sağır ve dilsiz kimselerin algılama yetenekleri yaşıtlarına göre dahageç geliştiğinden sağır ve dilsizler hakkında indirim öngörülmüştür. Bu durumdaolan kimseler hakkında:

- 15 yaşını doldurmamış sağır dilsizlerin cezaisorumluluğu yoktur ( 12 yaşını doldurmamış çocuklar gibi )

- 15-18 Yaş arasındaki sağır dilsizler hakkında 12-15yaş arasındaki çocuklar ilişkin hükümler ve indirimleruygulanır.

- 18-21 Yaş arasındaki sağır dilsizler hakkında 15-18yaş arasındaki çocuklara ilişkin hükümler ve indirimler uygulanır.

21 yaşını tamamlamış SAĞIR VE DİLSİZLERHAKKINDA İNDİRİM YOKTUR. BUNLARIN CEZAİ SORUMLULUKLARI TAMDIR.

8- AKILHASTALIĞI

Akılhastalığının tam ve kısmi akıl hastalığı olarak ikiye ayrılmaktadır:

Tam Akıl Hastalığı:İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarınıalgılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğiönemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULANIR.

Kısmi Akıl Hastalığı:İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarınıalgılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarınıyönlendirme yeteneği KISMEN azalmış olan kişiye ceza verilir ancak cezadaİNDİRİM YAPILIR.

Akılhastalığı bakımından önemli olan husus, akıl hastalığının SUÇUN İŞLENDİĞİ SIRADA OLMASI ve failin hareketlerini yönlendirme yeteneğini Tamamen veya Kısmen OrtadanKaldırmasıdır.

9- GEÇİCİNEDENLER, ALKOL VE UYUŞTURUCU ETKİSİNDE OLMA

“ Geçici bir nedenle ya da iradedışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukukîanlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarınıyönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.”(TCK m.34)

Örn:Zorlaalkol ya da uyuşturucu verilerek bir kimseyi zayıflamış kişinin suç işlemesihalinde bu kimseye ceza verilmez.

Örn: Uyurgezer bir annenin gece çocuğunun üzerine basmasıya da eteşli hastalık sırasında kişinin yanındakine hakeret etmesi veyaepilepsi (sara) hastası birinin kriz geçirirken bir başkasına zarar vermesigibi.

İRADİ OLARAKALKOL YA DA UYUŞTURUCU ALINMIŞ VE BU ETKİ İLE SUÇ İŞLENMİŞ İSE BU DURUMDAFAİLİN CEZAİ SORUMLULUĞU TAMDIR. CEZADAN HİÇ BİR İNDİRİM YAPILMAZ.

Örn: Alkol alıp trafiğe çıkan ve alkollü olarak kaza yapankimse veya uykusu geldiği halde araç kullanmaya devam eden sürücü geçicinedenin oluşması bakımından kusurludur ve kusuru oranında sorumludur. Ancakzorla uyuşturucu ya da alkol verilerek araca bindirilip kaza yapan kimse isesorumlu değildir.

CEZA SORUMULULUĞUNU KALDIRAN YA DA AZALTAN NEDENLERDE SINIRINAŞILMASI

Ceza sorumluluğunu kaldıran ya da azaltan nedenlerde sınırınaşılması halinde iki durum söz konusudur:

1- Sınırın Kasten Aşılması: Sınır kasten aşılmış ise işlenenfiilden dolayı sorumluluk vardır. Örn: Zorunluluk halindedağda mahsur kalan kişi dağ evine sığınmış ve sonrada evi kullanılmaz halegetirmiş ise mala zarar verme suçundan sorumludur.

2- Sınırın Taksirle Aşılması: Sınır taksirleaşılmış ise eylem ceza kanununda taksirli iken de cezalandırılıyorsa cezaverilir.

Örn: Zorunluluk halinde dağda mahsurkalan dağcı dağ evinde ısınırken yangın çıkmasına neden olsa ve ev yansa budurumda mala zarar verme suçu oluşur mu? Oluşmaz çünkü mala zarar verme suçu taksirle işlenebilir.

Yokuş aşağı giderken freni patlayanaracının aşağıdaki Pazar yerine girmemesi için yolu kenarına çıkan ve duvaraçarpan bu arada da duvarın yanında duran bir kişinin ölümüne neden olan kimsezorunluluk halinde sınırı aşmıştır. Bu halde sınırı aşmasında taksir sözkonusudur. Neticede ölüm meydana geldiğiiçin taksirle öldürme suç olarak düzenlenmiştir. Bu sebeple, failin sorumluluğutaksirle bir insanın öldürülmesidir.

KORKUHEYECAN VE PANİK HALİ SADECE MEŞRU MÜDAFAA İÇİN SÖZ KONUSUDUR. CEZASORUMLULUĞUNU KALDIRAN YA DA AZALTAN DİĞER NEDENLERDE UYGULANMAZ.



SUÇUN UNSURLARI DIŞINDA KALAN HUSUSLAR

Tipiklik,Maddi unsurlar, Manevi unsurlar ve hukuka aykırılık unsurlarını taşımayan bireylem suç olarak tanımlanamaz. Ancak bu unsurlardan farklı olarak suçişleyen failin cezalandırılabilmesi için bir takım gerekliliklere ihtiyaçvardır ki bunlara Suçun UnsurlarıDışında Kalan Unsurlar adı verilir. Bunlar:

1- Ön şartlar: Bir davranışın suç olabilmesi için o davranıştabulunması gereken ilk husus ön şarttır. Örneğin zimmet suçunun söz konusuolabilmesi için failin mutlaka Kamu görevlisi olması gerekmektedir.

2- Cezalandırılabilme Koşulları: Bu şartlar da ön şartlar gibi suçun unsurlarındanönce bulunması gereken hususlardır.

Örneğin, yabancı ülkede Türk vatandaşına karşı suç işleyen biryabancı failin yargılanması için Türkiye de bulunması gibi. Bu yabancınıneylemi suç olsa dahi Türkiye de değil ise yargılama yapılamaz.

Örn. Hileli iflas veya taksirli iflastan dolayıcezalandırılabilmesi için iflasa karar verilmiş olması gerekir.

3- Şahsi Cezasızlık Sebepleri: Aynı konutta beraber yaşayan eş, anne baba veyakardeşlerin birbirlerinin eşyalarını almaları durumunda hırsızlık suçu oluşurfakat faile ceza verilmez.

Örn. Yalan tanıklık suçunda, kişinin üstsoy, altsoy, eşveya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek birhususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması durumunda ceza indirilebileceğigibi hiç ceza verilmeyebilir de.

Örn. Bir kimse kendi işlediği veya işlenişine iştirakettiği suçla ilgili olarak suç delillerini yok etem, gizleme veya değiştirmesuçundan dolayı cezalandırılamaz.

Örn. Milletvekillerininmeclis çalışmalar sırasındaki, söz, oy ve düşünce açıklamaları suç olsa dahikişisel bir cezasızlık nedeni olduğu için cezalandırılamaz. Eylem suçtur fakatkişisel özel bir nedenden dolayı milletvekili cezalandırılamamaktadır. (Kişisel cezasızlık hali )

4- Cezayı Kaldıran ya da Azaltan EtkinPişmanlık: Suç tamamlandıktan sonrapişmanlık gösteren fail için bazı suç tiplerinde cezayı kaldıran ya da azaltanhaller öngörülmüştür. Etkin pişmanlık halinde failin ceza sorumluluğu kalkacakya da azalacaktır.

Örn. TCK 221. maddede, örgüt kapsamında suç işlemedenpişmanlık göstererek teslim olan örgüt üyesine örgüt üyeliği suçundan cezaverilmez.

Örn. TCK 110. madde hükmüne göre, kişi hürriyetinden yoksunkılma suçunu işleyen fail, soruşturma başlamadan önce mağdura zararıdokunmaksızın güvenli bir şekilde serbest bırakırsa cezasının 2/3 e kadarıindirilir.



SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ



TEŞEBBÜS

T.C.Kmadde 35 te: “ Kişi işlemeye kast ettiğibir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıpta elindeolmayan nedenlerle tamamlayamazsa teşebbüsten dolayı sorumludur”denilmektedir.

Teşebbüs halinde verilecekcezanın tehlikenin ağırlığı vemeydana gelen zarar göz önüne alınarak belirleneceği maddedüzenlenmektedir. Teşebbüs halinde suçun işlenmiş halinden daha az bir cezaverilmektedir.

Teşebbüs olabilmesi için GEREKLİ OLAN ŞARTLAR:

- Kastenişlenebilen, İCRAİ bir suç olmalı ( Taksirle İşlenen Suçlara ve İhmali Suçlara Teşebbüs MümkünDeğil )

- İcra hareketleri ELVERİŞLİ ARAÇLARLA doğrudan doğruya başlamış olacak,

- Failin gerçekleştirmek istediği netice ELDE OLMAYAN SEBEPLERLE gerçekleşmemişolacak. ( Fail netice için her şeyi yapmış olacak fakat netice başka birsebepten ötürü meydana gelmemiş olacak )

5237 Sayılı Kanunda tekbir TEŞEBBÜS vardır. EKSİK- TAM TEŞEBBÜS şeklinde bir ayrım yoktur.

Örn: Fail X öldürmek maksadı ile Y yeateş etmiş ve onu yaralamıştır. Yaralanan Y kaldırıldığı hastanede ameliyataalınarak kurtarılmıştır. Bu durumda X öldürmek kastı ile ateş etmiş fakat ölümELİNDE OLMAYAN SEBEPLERLE ( Zamanında tıbbi müdahale ) meydana gelmemiştir. Xin eylemi kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturur.

Örn: Ahmet öldürmek maksadı ile Cemil eateş etmiş fakat kurşun Cemil e isabet etmemiştir. Bu durumda da ölüm Ahmet inelinde olmayan sebeplerle ( İsabet etmeme ) meydana gelmemiştir. Ahmet ineylemi kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturur.

Failde suçişleme fikrinin oluşması ile birlikte suçun evreleri başlamış olacaktır.



Suçun işlenme aşamaları: Suçfikrinin ortaya çıkması→Hazırlık Hareketleri→İcra Hareketlerinin Başlaması→İcraHareketlerinin Tamamlanması →Neticenin Meydana Gelmesi evrelerindeoluşmaktadır.

Buaşamalar içerisinde teşebbüs, icra hareketlerinin tamamlanması evresinden sonraortaya çıkmaktadır.

TEŞEBBÜS ANCAK HAREKET VE NETİCENİN AYRILABİLDİĞİ SUÇLARDA SÖZ KONUSUOLABİLİR (MESAFE SUÇLARI). NETİCESİ HAREKETE BİTİŞİK SUÇLARDA (örn. Hakaretvs.) SUÇLARDA TEŞEBBÜS MÜMKÜN DEĞİLDİR. Yine dış dünyada görülebilen birhareketin olmadığı İHMALİ SUÇLARDA TEŞEBBÜS OLMAZ.

ÖRN: Hakaret ani bir suçtur. Hakaretsuçunda hareket ve netice aynı anda meydana gelir bu sebeple hakarete teşebbüsmümkün değildir.

Örn: Kasten yaralama suçu hareket veneticenin ayrılabildiği bir suçtur. Bu sebeple kasten yaralama suçuna teşebbüsmümkündür.

KANUNDA BAZI SUÇ TİPLERİTEŞEBBÜS AŞAMASINDA KALSA DAHİ TAMAMLANMIŞ GİBİ CEZALANDIRILMAKTADIR. BUDURUMLAR TEŞEBBÜSÜN İSTİSNASIDIR. BU SUÇLAR T.C.K M. 310, Cumhurbaşkanınasuikast ( m. 310 ) ve Anayasayı cebir ve şiddet ile ihlal suçu ( m. 309 ) ,Devletin bölünmez bütünlüğü aleyhine işlenen suçlara ( m. 302 )teşebbüs dahiolsa tamamlanmış gibi cezalandırılır. Bu tür suçlara KALKIŞMA TİPİ SUÇLAR DENİR.

GÖNÜLLÜVAZGEÇME:

Fail icra hareketlerinden gönüllü vazgeçerveya kendi çabalarıyla suçuntamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini önlemesidir. Gönüllü vazgeçme genel bir düzenlemedir.Bütün suçlar bakımından mümkün olabilir.

Gönüllü vazgeçme, cezayı kaldıranKİŞİSEL BİR NEDENDİR. Gönüllü vazgeçme suçun icra hareketleri aşamasındaolabileceği gibi icra hareketlerinin tamamlanmasından sonra da mümkündür.

SUÇ TAMAMLANDIKTAN SONRA GÖNÜLLÜVAZGEÇME MÜMKÜN DEĞİLDİR. Suç tamamlandıktan sonra ETKİN PİŞMANLIK SÖZ KONUSUOLUR.

Örn: Hırsız A çaldığı eşyaları ertesigün haline üzüldüğü ev sahibine geri vermiştir. Bu durumda gönüllü vazgeçmeyoktur. Çünkü suç tamamlanmıştır.

Örn. A, B ye karşı hakaret içeren birmektup yazmış ve fakat mektup henüz B nin eline geçmeden mektubu geri almıştır.Bu olayda fail kendi hareketi ile sonucun gerçekleşmesine engel olduğu içingönüllü vazgeçme vardır.

Örn: A hasmı C yi öldürmek için evininönünde pusu kurmuş ve geldiği saati kollamaya başlamıştır. C evinin önünegeldiğinde A silahını çekmiş ve bu arada C nin kızının babasına doğru koştuğunugörmüş ve bu duruma üzülerek öldürmekten vazgeçmiştir. Bu durumda A gönüllü vazgeçmiştir.Çünkü hiçbir engel neden yok iken İcra HAREKETLERİNE BAŞLAMAMIŞ VE ATEŞETMEMİŞTİR.

Örn. Öldürmek için ayağına taş bağlayıpdenize attığı kişiyi henüz ölmeden denizden çıkarmak gönüllü vazgeçmedir.

Örn. Karısını öldürmek isteyen kocanın,karısının yiyeceğine zehir karıştırdıktan sonra henüz ölüm meydana gelmeden birpanzehir ile ölümün gerçekleşmesine engel olması.

Örn: Hırsız H, zengin bir işadamı olanHulusi nin evini soymak için malikanesinin önüne gitmiş ve fakat tam evegirecek iken evin önünde polis otosu görmüştür. O günün hırsızlık yapmak içiniyi bir gün olmadığını ve eğer hırsızlık yapar ise polisin kendisini rahatçayakalayacağını düşünerek hırsızlıkyapmaktan vazgeçmiştir. Bu durumdagönüllü vazgeçme yoktur. H nin eylemi hırsızlık suçuna teşebbüstür. Çünkügönüllü bir vazgeçme yoktur.

Gönüllüvazgeçme; özgür irade ile suç işlemektenvazgeçmektir.

Gönüllü vazgeçme halinde faile işlemekistediği suçtan dolayı ceza verilmez. Ancak gönüllü vazgeçtiği ana kadarkieylemleri suç oluşturuyorsa sadece o suçtan ceza verilir.

Örn:Öldürmek için ruhsatsız silah temin etmişse ya da hasmının evine girmişse budurumlarda gönüllü vazgeçme halinde öldürme ve hırsızlık suçlarından cezaverilmez fakat ruhsatsız silah taşıma ve konut dokunulmazlığını ihlal suçundanceza verilir.

Örn.Öldürmek için zehir vermiş fakat ölüm meydana gelmeden ( netice meydanagelmeden ) panzehir ile mağdurun ölümüne engel olmak durumunda o ana kadar kieylem kasten öldürmeye teşebbüstür ve fail öldürmeye teşebbüsten sorumludur.

İŞTİRAKHALİNDE GÖNÜLLÜ VAZGEÇME

Birden fazla kimsenin birsuçu işlemek için bir araya geldiği bir durumda bunlardan birisinin gönüllü vazgeçmesi halinde de gönüllü vazgeçenfaile ceza verilmez.

Suç gönüllü vazgeçenin gösterdiği bütüngayrete rağmen işlenmiş olursa veya gönüllü vazgeçenin gayretinin dışında başkabir nedenden dolayı işlenememiş olsa bile gönüllü vazgeçene CEZA VERİLMEZ.

Örn: A ile B hırsızlık yapmak içinMasum un evine girmiştir. Masum un çok fakir birisi olduğunu gören A suç işlemektenvazgeçmiş ve geri dönmüştür. B ise “ Fakir de olsa herkesin evinde çalınacakbir şey vardır ” diyerek eyleme devam etmiştir.

Buolayda: A gönüllü vazgeçmeden faydalanır ve sadece o ana kadarki eylemi bir suçteşkil ediyorsa o suçtan cezalandırılır. Eğer Ev sahibi uyandığı için hırsızlıksuçu işlenememiş ise B, hırsızlığa teşebbüsten sorumludur çünkü gönüllüvazgeçmesi yoktur.

ETKİNPİŞMANLIK

Suçun bütün unsurları ile tamamlandıktansonra failin suç yolunda ilerlemekten dönmesine etkin pişmanlık denir.Etkin pişmanlık yalnızca suç tamamlandıktan sonra belli suçlar bağlamında cezayı kaldıran ya da azaltan KİŞİSEL BİRNEDENDİR. Etkin pişmanlık GENEL BİR NEDEN DEĞİLDİR. Her suç bakımındanuygulanmaz.

Türk Ceza Kanununda etkin pişmanlık ilgili genelbir hükümle değil ilgili olduğu suç tiplerinde özel olarak- ayrıca-belirtilmiştir. ( m. 93, m. 168, m. 316-2, m. 274, m. 110, m. 221)

Örn: A, B yi kaçırmış ve fakat mağdurabir zarar vermeden güvenli bir yerde serbest bırakmıştır. Etkin pişmanlık sözkonusudur.

Örn: K, gece vakti M nin evine girerek100 TL sini çalmış ancak ertesi gün M nin çok fakir olduğunu öğrenip parasınıgeri iade etmiştir.

TEŞEBBÜSTE ÖZEL DURUMLAR

1- Fail dahafazlasını isterken azını almış ise;bu durumda teşebbüs değil tamamlanmış suç vardır. Örn: A cep telefonundan beştane telefon çalmak isterken 2 tane çalmış ise bu durumda teşebbüs değiltamamlanmış hırsızlık suçu vardır.

2- Zincirlemesuçlarda ilk suçu işleyen failin ikinci suç işlerken yakalanması durumunda: tamamlamış olduğu ilk suçtan dolayı ceza alır. Örn: Abir beyaz eşya dükkanından ilk gün 5 adet çamaşır makinası çalmıştır. İkincigün yine aynı dükkandan dünden kalan 2 çamaşır makinesini daha almak içingelmiş fakat bu makineleri çalarken yakalanmıştır. Bu durumda teşebbüsten değiltamamlamış olduğu ilk suçtan dolayı ceza verilir verilir ve zincirleme suçhükümleri uygulanır.

3- Mütemadi Suç( Kesintisiz- Sürekli Suç ): Busuçlarda kesinti devam ederken fail yakalanmış ise teşebbüs değil tamamlanmışsuç söz konusu olur.

Örn: A zorla senet imzalatmak için V yi yakalamış vezorla bir odaya kapatmıştır. V bir gün sonra durumun arkadaşları tarafındanöğrenilmesi üzerine kapatıldığı odadan kurtarılmıştır. Bu durumda işlenmiş birkişi hürriyetinden yoksun kılma suçu vardır. Teşebbüs yoktur. Bu suç özgürlükkısıtlanması yapıldığı ilk anda gerçekleşmektedir.



İŞLENEMEZ SUÇA TEŞEBBÜS

Fail tarafından gerçekleştirilmekistendiği halde suçun maddi konusunun bulunmaması ya da kullanılan aracınelverişsizliği nedeniyle işlenmesi mümkün olmayan suçlara İŞLENEMEZ SUÇ adıverilir.

Örn:A komşusu B ile bir gün önce tartışmış ve onu öldürmek istemektedir. Ertesi günbahçede yüz üstü yattığı bir sırada onakarşı iki el ateş etmiştir. Ancak ölüm sonrası yapılan otopsi de B nin bir günönce gece kalp krizinden ölmüş olduğu ve A nın eylemi sırasında zaten ölüolduğu tespit edilmiştir. Bu durumda A ya ceza verilemez. Çünkü suç konusuimkansızdır. Ölmüş bir kimse ikinci kez öldürülemez.

Örn:Su tabancası ile bir kimseninöldürülmesi mümkün olmadığından ( ARACIN MUTLAK ELVERİŞSİZLİĞİ ) su tabancasıile öldürme veya öldürmeye teşebbüs suçları işlenemez.

Aracınelverişli olup olmadığı işlenmek istenen suç bakımından değerlendirilmelidir.Ses tabancası öldürme suçu için elverişsizdir ancak tehdit veya gasp suçu içinelverişli araçtır.

İşlenemezsuçtan dolayı faile CEZA VERİLMEZ.



SÖZDE SUÇ

Failin gerçekleştirmeyi düşündüğü yada gerçekleştirdiği eylemin kanunda suç olarak tanımlanmadığı durumlarda sözde( mefruz ) suç vardır. Fail suç işlediğini düşünmektedir oysa ortada bir suçyoktur.

Örn:Evlilik dışı birlikteliklerde kişi zina suçu işlediğini düşünmekte ise de zinayasada suç olarak tanımlanmadığı için bu durumda söz de suç vardır.

İŞTİRAK

Ceza kanununda belirtilen bir suçun birdenfazla fail tarafından işlenmesi halinde çok failli suç, yalnızca bir kimseninsuç işlemesi halinde ise tek failli suç söz konusu olur.

Örn:Kavga suçu en az iki fail tarafından gerçekleştirilebilen suç iken, hırsızlıksuçu tek failli bir suçtur.

Örn:Rüşvet suçu, bir rüşvet alan ve bir de rüşvet veren kimsenin varlığını zorunlukılan suç olduğu için çok failli bir suç tipidir.

T.C.K ya göre İştirak: “ Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştirenkişilerden her biri, fail olarak sorumlu tutulur. ” Bir suçu beraberişleyen kimselerden her biri asli maddi faildir. Bu kimseler BERABER İŞLEYEN (İŞTİRAK ) kimselerdir.

İştirakTEK FAİLLİ BİR SUÇUN BİRDEN FAZLA KİMSE TARAFINDAN İŞLENMESİDİR. İştirak CEZASORUMLULUĞUNU GENİŞLETEN BİR KURUMDUR.

İştirakın ŞARTLARI:

- Birden çokfail olmalı.

- Suçunicrasına başlanmalı ( ASİL FAİL EN AZINDAN SUÇUN İCRA HAREKETLERİNEBAŞLAMIŞ OLMALI ) ve bütün ortaklar bakımından işlenmesi konusunda anlaşılansuç aynı olmalı. İştirak yalnızca tamamlanmış suçlarda söz konusu olmaz.TEŞEBBÜS AŞAMASINDA KALMIŞ SUÇLARA DA İŞTİRAK MÜMKÜNDÜR.

- Failleriişlenen suça katkı sağlamalıdır. Suç konusu üzerinde bir fiil hâkimiyetibulunmalıdır. Örn: Bir öldürme suçuna gülümseyerek bakan kimsenin eylemiiştirak değildir. Bu eylem suç konusu üzerinde fiili hakimiyet sağlanmadığıiçin iştirak sayılamaz.

- İştirakyalnızca AKTİF hareketlerle değil İHMALİ HAREKETLERLE DE olabilir. (Örn.Hırsızla anlaşan güvenlik görevlisinin gece kasaları kilitlememesi suretiyleiştirak etmesi ise ihmali bir harekettir. )

- Suça katılma SUÇTAN ÖNCE OLABİLECEĞİ GİBİ SUÇ İŞLENDİĞİSIRADA DA OLABİLİR. (Örn: Fail Amağduru yaralıyorken oradan geçmekte olan A nın arkadaşı B mağdurun kollarınıtutmak suretiyle A ya yardım etmesi suç işlendiği sırada söz konusu olan biriştirak halidir.)

- İştirak eden kimsenin Suç işleyeceğini bilerek veisteyerek katılmış olması. Suç işlemeden önce ya da suç İŞLENDİĞİ SIRADA SUÇKONUSUNDA ANLAŞMA OLMALIDIR.

-Failler birbirinden habersiz hareket ediyorsa İŞTİRAKTEN SÖZ KONUSU OLMAZ.

Örn: B ye birbirinden habersiz olarak zehir veren A ve Carasında iştirakten söz edilemez. Çünkü faillerin suç işlemek konusunda ortakbir amacı yoktur.

İŞLENMİŞ(TAMAMLANMIŞ SUÇA- NETİCE SONA ERMİŞ SUÇA) İŞTİRAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Örn: Hırsızlık yapmış olan A nınçaldığı eşyayı saklayan B nin eylemi hırsızlık suçuna iştirak olmayıp suçeşyasını saklamak suçudur. Çünkü suç işlenmiştir. İşlenmiş suça iştirak mümkündeğildir. Ancak bu yardım suç işlemeden önce VAAT EDİLMİŞ İSE ve bu suretlefailin suç kararını kuvvetlendirmiş ise bu durumda İŞTİRAK SÖZ KONUSU OLUR.

SUÇA İŞTİRAKTÜRLERİ

Suçaiştirak türleri faillerin eylemin işlenişinde suç konusu üzerindekiEGEMENLİKLERİ ( HÂKİMİYETLERİ ) göz önüne alınarak belirlenmektedir.

İştirak FAİLLİK (BERABER İŞLEYEN-MÜŞTEREK FAİLLİK), AZMETTİRME, YARDIM ETME olmaküzere üç tür söz konusudur.

1- BİRLİKTEFAİLLİK ( MÜŞTEREK FAİLLİK )

Suçun kanuni tanımında öngörülenhareketlerin birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilmesi durumunda her birkimse FAİL ( BİRLİKTE FAİL- MÜŞTEREKFAİL ) olarak sorumludur. Bu durumda her bir fail suç konusu üzerinde ORTAKHAKİMİYET KURMAKTADIR. Örn: İkikişinin bir başkasını tutarak kasten yaralama suçunu işlemesi.

Örn: ARALARINDA İŞTİRAK İRADESİ bulanan Beş kişi bir mağdura karşı Silah ile ateş etse ve mağdur buhareketler neticesinde ölmüş olsa. Suç sonrası yapılan araştırmada öldürücüdarbenin kimin silahından çıkan mermiden dolayı olduğu ortaya çıkmasa ve hattabazı faillerin mağdura isabet dahi ettirememiş olması halinde failler SUÇ KONUSU ÜZERİNDE ORTAK HAKİMİYETESAHİP OLDUKLARI İÇİN HER BİR FAİL TAMAMLANMIŞ KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDANSORUMLUDUR.

Faillerarasında iştirak iradesi olmasaydı, A ve B mağdur M ye karşı aynı anda fakatbirbirlerinden habersiz bir şekilde Öldürmeyecek kadar zehir vermeleri ve fakatiki zehir birleşerek ÖLÜMÜ MEYDANA GETİRMİŞ İSE bu durumda failler arasındaiştirak iradesi söz konusu olmadığı için iki fail de ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜSTENSORUMLUDUR. Eğer her bir fail öldürecek kadar zehir vermiş ise artık her ikifail de kasten öldürmeden dolayı sorumludur.

2- DOLAYLIFAİLLİK

Suçun işlenmesinde bir başkasının araçolarak kullanılması durumuna DOLAYLI FAİLLİK adı verilir. Bir başkasını araç olarak kullanan kimse FAİL OLARAK SORUMLUDUR VE SUÇUKENDİSİ İŞLEMİŞ GİBİ CEZA ALIR.

Örn: Akıl hastasına birisini öldürmesini öğreten bir kimseakıl hastası öldürme suçu işlediği zaman öldürmeyi öğreten kimse DOLAYLI FAİLolarak sorumludur.

Örn: Notere, yanılgıya düşerek sahte vekaletnamedüzenletilmesi sahte vekaletnameyi bilmeden düzenleyen noter değil,düzenlettiren kimse BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU sebebiyle DOLAYLI FAİLdurumundadır.

Örn: Tapu memuruna kendin taşınmak maliki olarakgöstererek, bu taşınmazın başkasına satışının gerçekleştirilmesi durumunda,resmi belgede sahtecilik yapılmıştır. Bu durumda da dolaylı faillik sözkonusudur.

Dolaylıfaillikte araç olarak kullanılan kimse CEZALANDIRILMAZ.

Suçun işlenmesinde KUSUR YETENEĞİOLMAYAN KİŞİLERİN ( akıl hastası, suç işleme kabiliyeti olmayan çocuk ) ARAÇ OLARAK KULLANILMASI DURUMUNDA DOLAYILFAİLE VERİLECEK CEZA 1/3 ten YARIYA KADAR ARTIRILIR.

ÖZGÜ SUÇ: Bazı suçların ancakbelirli bir niteliğe sahip kimseler tarafından işlenmesinin öngörüldüğü suçlaraözgü suç adı verilir. Örn: Zimmet ya da görevi kötüye kullanma suçunu işleyenkimse ancak KAMU GÖREVLİSİ olabilir.

ÖZGÜSUÇLARA İŞTİRAK MÜMKÜNDÜR. ANCAK İŞTİRAK EDEN KİMSELER AZMETTİREN YA DAYARDIM EDEN SIFATIYLA SORUMLUDUR. ( İştirakte Bağlılık Kuralı )

Örn.Bir memurun kendisine teslim edilmiş olan parayı zimmetine geçirmesine iştirakeden kimse (parayı onun adına banka hesabında tutan) yardım eden veyaazmettiren sıfatıyla sorumlu olur.

SadeceİŞKENCE SUÇUNDA, kamu görevlisinin işkençe fiiline iştirak eden kimseler kamugörevlisi olmasalar da kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar.

3- AZMETTİRME

Hiçbir suç işleme kararı olmayan bir kişiye suçişlettirilmesine azmettirme adı verilir.

Örn: A hasmını öldürmek için çok miktarda para vererek Bile hasmı H yi öldürmesi konusunda anlaşmışsa A azmettirendir. Bu durumda HemA hem de B kasten öldürme suçundandolayı sorumludur.

- Başkasınısuç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.

- Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuzkullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde, azmettirenin cezası üçte birdenyarısına kadar artırılır.

Çocuklarınsuça azmettirilmesi hâlinde, azmettirme suretiyle cezanın artırılabilmesi içinüstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.

- Azmettirenin belli olmaması hâlinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayanfail veya diğer suç ortağı hakkındaağırlaştırılmış müebbethapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar, müebbet hapis cezasıyerine on beş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğerhâllerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir.

Azmettiren ile DOLAYLI FAİL arasındakiFARK:

- Azmettirmedeazmettiren kimsenin yanında suç işleyen kimse de cezalandırılır. Ancak dolaylıfaillikte suç işleyen kimse cezalandırılmaz.

- Azmettirmede failözgür iradesi ile hareket ediyorken, dolaylı faillikte suç işleyen kimse suçişlediğinin farkında değildir.

- Azmettirilen suçuazmettiren adına işlediğini bilir. Oysa dolaylı faillikte fail suçtakullanıldığını bilmez.

Azmettirilenazmettirildiği suçtan başka bir suç işlerse AZMETTİREN SORUMLU MUDUR ?

- Azmettirilen kimse azmettiren ile anlaştığı suçtanBAŞKA ( Hukuksal Niteliği Farklı ) BİRSUÇ İŞLEMİŞ ise bu durumda azmettiren sorumlu olmaz. Örn: Hırsızlık suçu konusunda anlaşılmış ikenazmettirilen fail cinsel saldırı suçu işlemiş ise azmettiren bu suçtan sorumluolmaz.

- Fail teşebbüs aşamasında kalmış ise Azmettiren deteşebbüsten sorumlu olur. Fail çoğu yerine azını işlemiş ise azmettiren ortayaçıkan suçtan dolayı sorumlu olur.

- Fail suç işlerken suç konusunda bir sapma yapmış iseazmettiren bu sapmadan dolayı da sorumludur. Örn. Fail B, C nin öldürülmesi için A tarafındanazmettirilmiştir. Bu durumda fail B suç işlerken C yerine D yi öldürmüş ise budurumda D nin öldürülmesinden dolayı Azmettiren sorumlu olur.

4- YARDIMETME

Suç işleme kararı vermiş bir kişiyeyasada sayılan kolaylıkların sağlanması suretiyle suç katılmış olan kimseyeyardım eden adı verilir. YARDIM ETME HALLERİ SADECE KANUNDA SAYILAN HALLER İÇİNSÖZ KONUSU OLABİLİR. Yardım eden kişiye işlenen suçun cezası yarı oranında verilir.Yardımda bulunma Maddi ve manevi olabilir.

MaddiYardımlar:

Araç sağlamak ( suç aleti sağlamak ) ,Suç işleyen kimseye maddi yardım ( yemek götürmek, yer temin etmek vs.). Bu yardımlar OLMAKSIZIN SUÇİŞLENEMEYECEK İDİYSE O ZAMAN YARDIM ETME DEĞİL BERABER İŞLEME- MÜŞTEREK FAİLLİKSÖZ KONUSU OLUR.

Örn: Gözcünün gözcülüğü olmadan suç işlenemeyecek idiyseyardım etmekten değil BERABER İŞLEMEKTEN sorumlu olur. Yardım olmazsa olmaz ise beraber işleyen durumu söz konusu olur.

ManeviYardımlar:

Teşvik; Suç işlemeyi düşünenancak henüz kesin karar vermemiş bulunan kişinin kararını vermesini sağlamak.Örn. Yaparsan iyi olur, iyi yapıyorsun yap devam et demek.

SuçKararını Kuvvetlendirme; Suçişleme kararını vermiş birkişiyi icraya geçmeye yöneltmek halidir. Örn: Gün bu gündür bas tetiğe ya dasen onu şimdi vurmazsan o seni sonra vurur demek.

YardımdaBulunacağını Vaat: Suç işlemeden öncefaile suç işlediğinden yardım edeceğini söylemektir. Örn. Yakalanırsan mahpustaben sana bakarım. Sana iki günde pasaport alır yurt dışına kaçırırım.

YolGöstermek: Suç işlemesinden öncesuçun nasıl işleneceği konusunda öneride bulunmak. Örn. Eve şuradan gir.Şurasına vur. Şuradan bıçaklarsan bir daha iflah olmaz. Şu yoldan geçerkensıkıştır orda kimse olmaz yakalanmazsın demek gibi.

Bu sayılanlardan başka YARDIM BİÇİMİYOKTUR. Bu haller sınırlayıcı bir biçimde sayılmıştır.

İŞTARAKTESUÇ ORTAKLARININ KARARLAŞTIRILAN SUÇTAN BAŞKA BİR SUÇU İŞLEMESİ

Ortaklardanbirisi iştirak anlaşması dışındaki bir suç işlerlerse sadece bu farklı suçuişleyen fail sorumlu olur.

Örn: A, B, C hırsızlık için D nin evine girmiş ise fakatiçeride B D yi öldürmüş ise A, C öldürmekten dolayı sorumlu değildir.

Örn: A, gazeteci B ile B nin gazete Köşesinde İŞADAMI C yehakaret etmesi konusunda anlaşmış fakat Gazeteci B hakaret fiili ile birlikteİFTİRA da ederse A iftira suçundan dolayı sorumlu olmaz.

İŞTİRAKTEBAĞLILIK KURALI

- Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş birfiilin varlığı yeterlidir.

Suçun işlenişine iştirakeden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önündebulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır. ( A aynı konuttaoturduğu babasının cebinden para çalmak konusunda B ve C ile anlaşmış ise Akişisel cezasızlık nedeniyle ceza almazken B ve C ceza alır. ) Henüz 11 yaşındaolan A ile 19 yaşında olan B, C yi öldürmek konusunda anlaşmışlar veöldürmüşler ise A kişisel cezasızlık nedeniyle ceza almazken B bundanetkilenmeyecek ve ceza alacaktır.

- Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyankişi fail olabilir. Bu suçlara iştirak mümkündür. Ancak Bu suçların işlenişineiştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlututulur.

- Suça iştiraktendolayı sorumlu tutulabilmek için işlenmesi konusunda anlaşılan ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmışolması gerekir.




YAPTIRIMLAR


Suçunkarşılığı olarak uygulanabilecek yaptırımlar, CEZA ve GÜVENLİK TEDBİRLERİ dir.Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak KANUN İLE KONULUR. (Kanunilik İlkesi )

Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez vegüvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenliktedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. ( T.C.K m. 2 )





Türk CezaKanununda öngörülen cezalar iki türlüdür:

- HapisCezası.

- Adli ParaCezası.

Bir suçun karşılığı olarak sadece hapiscezası öngörülebilir, hapis cezası ile birlikte adli para cezasıöngörülebileceği gibi sadece adli para cezası da tek başına öngörülebilir.

HAPİS CEZALARI

Türk Ceza Kanununda hapis cezaları: Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası,Müebbet Hapis Cezası ve Süreli Hapis Cezası olarak hükme bağlanmıştır.

AğırlaştırılmışMüebbet Hapis: Sık güvenlik tedbirleri ile ömür boyu çektirilen cezadır.

MüebbetHapis: Ömür boyu infaz edilen hapis cezasıdır.

SüreliHapis Cezası: 1 Aydan 20 Yıla kadar olan hapis cezasıdır.

KısaSüreli Hapis Cezası ise süreli hapis cezasının bir türüdür ve 1yıl veya DAHA AZ SÜRELİ HAPİS CEZASIna kısa süreli hapis cezası adıverilir.



KISA SÜRELİ HAPİS CEZASINA SEÇENEK YAPTIRIMLAR

1veya DAHA AZ hapis cezalarınıninfaz kurumunda çektirilmesinin mahzurları (olumsuzyanları) söz konusu olduğu için bu cezaların aşağıda sayılan seçenekyaptırımlara ÇEVRİLEBİLİR. Ancak buçevirme Hâkimin TAKDİRİNE BAĞLIDIR.

Seçenekyaptırımlar:

- ADLİ PARACEZASI- GÜN ESASINA GÖRE ADLİ PARA CEZASI-: (Kanunda aksi belirtilmedikçe 5 günden az 730günden fazla olmayan ve failin ekonomik durumuna göre bir gün için 20-100 TLnin devlet hazinesine ödenmesidir. Hâkim bu miktarı taksitlendirebilir. Taksitsüresi 2 Yılı GEÇEMEZ ve taksit sayısı 4 TEN AZ OLAMAZ.)

- Mağdurun veyakamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazminsuretiyle, tamamen giderilmesine,

- En az iki yılsüreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınmaimkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,

- Mahkûm olunancezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veyabelirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,

- Sağladığı hak veyetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özenyükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunancezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsatbelgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktanyasaklanmaya,

- Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadarsüreyle ve gönüllü olmak koşuluylakamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir.

Hakkında seçenekyaptırımlardan birine hükmedilen kişinin bu yaptırımın gereklerine uygunhareket etmesi durumunda, bu ceza infaz edilmeyecek ve kişi açısından bu mahkûmiyeteilişkin sonuçlar ortaya çıkmayacaktır. Çünkü: “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlîpara cezası veya tedbirdir.”

Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasınınseçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu cezaartık adlî para cezasına çevrilmez.





SEÇENEKYAPTIRIMA ÇEVİRME ZORUNLULUĞU

- Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûmolunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile;

- Fiili işlediği tarihteonsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûmedildiği bir yıl veya daha az sürelihapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir. Buiki durumda hâkimin takdir yetkisi yoktur, cezayı seçenek yaptırımlardan birineçevirmek zorundadır.

Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzunsüreli de (1 YILDAN FAZLA OLSA DAHİ ) olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığıhâlinde taksirli hapis cezası adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm,bilinçli taksir hâlinde uygulanmaz.



SEÇENEKYAPTIRIMLARIN YERİNE GETİRİLMEMESİ

Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılantebligata rağmen otuz güniçinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veyabaşlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa sürelihapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir ve ARTIK MAHKÛMİYET BU YAPTIRIMLAR DEĞİLMAHKUM OLUNAN HAPİS CEZASI OLACAKTIR.



HAPİS CEZASININ ERTELENMESİ ( TECİL)

Türk Ceza Kanununa göre ERTELEME bir İNFAZ BİÇİMİDİR. Cezası ertelenen kişi erteleme süresinin sonundaCEZASINI ÇEKMİŞ SAYILIR.

Ertelemeiçin Gerekli ŞARTLAR:

- Kişinin 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûmedilmiş olması (Eğer fail suçuişlediği sırada 18 yaşını tamamlamamış ise veya 65 yaşını bitirmiş ise süre 3YILDIR)

- Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı 3 AYDAN FAZLAHAPİS CEZASINA MAHKÛM OLMAMIŞ OLMASI,

- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiğipişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatinoluşması, gerekir.

Ertelemenin ŞARTA BAĞLANMASI: Cezanınertelenmesi, mağdurun veya kamununuğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyletamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşulgerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir.Koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundanderhâl salıverilir.

Cezası ertelenen hükümlü hakkında, biryıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Busürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.

Denetimsüresi içinde;

a) Birmeslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programınadevam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamukurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasınıngözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c)Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerinisağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumunadevam etmesine MAHKEMECE KARARVERİLEBİLİR.

Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüyerehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Mahkeme, hükümlününkişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresininherhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmedengeçirilmesine de karar verebilir.

ERTELEMENİNORTADAN KALKMASI

Hükümlünündenetim süresi ( 1-3 Yıl) içinde:

- Kasıtlıbir suç işlemesi ( TAKSİRLİ SUÇ DEĞİL ) VEYA,

- kendisineyüklenen yükümlülüklere, hâkiminuyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesinekarar verilir.

ERTELEME İLE BELİRLENEN Denetimsüresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, cezainfaz edilmiş sayılır. ( KİŞİ MAHKÛM OLMUŞ VE CEZASINI ÇEKMİŞ SAYILIR. )


GÜVENLİKTEDBİRLERİ


Güvenlik Tedbiri: Toplum için tehlike oluşturan suçun işlenmesinden sonra fail hakkındahakim tarafından hükmedilen yaptırımdır.

Güvenlik tedbirleri biryandan toplumu korumak diğer yandan da, suç teşkil eden fiili ortaya koyanşahsın, yeni suçlar işlememesi için uygulanır. Güvenlik tedbiri, tekrar suçişlenmesini önlemek için öngörülmüş olan toplumsal savunma mekanizmasıdır.

1- Türk Ceza Kanununda GERÇEK KİŞİLER İÇİN güvenliktedbirleri üç türdür:

- Belli haklarıkullanmaktan yoksun kılma,

- Eşya müsaderesi,

- Kazançmüsaderesi.

2- TÜZEL KİŞİLERE HASGÜVENLİK TEDBİRİ İSE: FAALİYET İZNİNİNİPTALİDİR. Faaliyet izni kötüye kullanılarak işlenilen suçlarda faaliyetizni iptal edilebilir.

Yine eğer şartları var ise, tüzel kişiler için de eşya müsaderesive kazanç müsaderesi güvenlik tedbirleri de uygulanabilir.

A- BelliHaklardan Yoksun Kılma:

Kişi, KASTEN işlemiş olduğusuçtan dolayı hapis cezasınamahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

- Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevininüstlenilmesinden; bu kapsamda,Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veyabunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen,atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

- Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî haklarıkullanmaktan,

- Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait birhizmette bulunmaktan,

- Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasîparti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

- Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindekimeslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğualtında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.

BU HAKLARSADECE İŞLENEN SUÇUN CEZASI ÇEKİLİNCEYE KADAR KULLANILAMAZ. Ömür boyu YASAKLAMASÖZ KONUSU DEĞİLDİR.

Ancak mahkûmolduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından her hangi birkısıtlama söz konusu olmaz.

Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen kişi hakkındakendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmektenyoksun kılınma tedbiri uygulanmayabilir.

→ Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiiliişlediği sırada 18 yaşını tamamlamamış kişiler hakkında yukarıda sayılan HAKYOKSUNLUKLARI UYGULANAMAZ.

Belli bir meslek veya sanatın ya da trafikdüzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıylaişlenen taksirli suçtanmahkûmiyet hâlinde, üç aydanaz ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasınınyasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girerve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.



B- EŞYAMÜSADERESİ

Müsadere, suça konu olan veya suçtakullanılan, suçtan elde edilen veya suç işlenmek suretiyle ortaya çıkan bireşyanın mülkiyetinin devlete geçmesidir.

İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılanveya suçun işlenmesine tahsis edilen yada suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur.

Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya,kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından tehlikeli olmasıdurumunda müsadere edilir.

Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veyamüsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde; bu eşyanın değerikadar para tutarının müsaderesine karar verilir.

Suçtakullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlardoğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.

Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alımve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.

Bir şeyin sadecebazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmıayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.

Birden fazlakişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişininpayının müsaderesine hükmolunur.

BASIN ALETLERİ suç eşyası olduğundan bahisle MÜSADEREOLUNAMAZ. (Anayasa m. 30)



C- KAZANÇ MÜSADERESİ

Suçunişlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesiiçin sağlanan maddî menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veyadönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine kararverilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddîmenfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.

Müsadere konusu eşya veya maddî menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hâllerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin( EŞYA YERİNE GEÇEN DEĞER- PARA )müsaderesine hükmedilir.

Kazancın/eşya yerinegeçen değerin müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyiniyetin korunmasınailişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir





D- ÇOCUKLARAÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ

Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerininneler olduğu ve ne suretle uygulanacakları ilgili kanunda gösterilir. ÇocukKoruma Kanunu’na göre bu tedbirler; Danışmanlık,Eğitim, Bakım, Sağlık ve Barınma Tedbirleridir. (Çocuk Kor. Kan. m. 5)



E- AKILHASTALARINA ÖZGÜ GÜVENLİK TEDBİRLERİ

Fiili işlediği sırada akıl hastasıolan kişi hakkında, koruma ve tedaviamaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksekgüvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.



Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akılhastası, yerleştirildiği kurumun sağlıkkurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadankalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veyahâkim kararıyla serbest bırakılabilir.

Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veyauyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya dauyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavialtına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya dauyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder.Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecekrapor üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir.

SUÇTATEKERRÜR ( TEKRAR SUÇ İŞLEME) VE ÖZELTEHLİKELİ SUÇLULAR

Önceden işlenen suçtan dolayı verilenhüküm kesinleştikten sonra yeni birsuçun işlenmesi hâlinde, ( AYNI TÜRDEN SUÇ OLMASINA GEREK YOKTUR. BAŞKABİR SUÇ İŞLENMİŞ İSE DE) tekerrürhükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez. İlk CEZANIN KESİNLEŞMİŞ OLMASI YETERLİDİR.

Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtandolayı;

a) Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasınamahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infazedildiği tarihten itibaren beş yıl,

b) Beş yıl veya daha az süreli hapis ya daadlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, bu cezanın infaz edildiği tarihtenitibaren üç yıl, geçtikten sonraişlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz.

Tekerrürhâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ileadlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.

Kasıtlısuçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrürhükümleri uygulanmaz.

Kastenöldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı maddeimal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancıülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz.

Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olankişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.

Tekerrürhâlinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Tekerrür sebebiyle FAİLİN CEZASIARTIRILMAZ. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonradenetimli serbestlik tedbiri uygulanır.

Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanıninfazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçluhakkında da uygulanmasına hükmedilir.

SINIR DIŞI EDİLME

İşlediği bir suçsebebiyle HAPİS CEZASINA MAHKUM OLAN YABANCIkoşullu salıverilmeden yararlandıktan ve her halde cezasının infazıtamamlandıktan sonra, durumu, sınır dışı işlemleriyle ilgili olarakdeğerlendirilmek üzere derhal İçişleriBakanlığına bildirilir.



CEZANIN BELİRLENMESİ VEBİREYSELLEŞTİRİLMESİ

Somut olayda önce TEMEL CEZA belirlenir. Dahasonra temel ceza üzerinden ÖNCE ARTIRIMLAR SONA İNDİRİMLER YAPILIR. Dahasonra ise İLK ÖNCE TEŞEBBÜS en son ise TAKDİRİ İNDİRİM NEDENLERİuygulanarak sonuç ceza belirlenir.

Kanunda açıkça yazılı olmadıkça, cezalara neartırılabilir ne eksiltilebilir ne de değiştirilebilir. ( TCK m. 61/10 )



TAKDİRİ İNDİRİMNEDENLERİ

Failyararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı hâlinde,ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapiscezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir.

Takdiriindirim nedeni olarak:

- Failin geçmişi,

- Sosyal ilişkileri,

- Fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları,

- Cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlargöz önünde bulundurulabilir.

Hakim takdiri indirimyapmak zorunda değildir. Ancak takdiri indirim uygulasa da uygulamasa da bunukararda göstermek zorundadır.

Takdiri indirimnedeni olarak gözönüne alınacak olan sebepler kanunda sayılanlar ile sınırlıdeğildir. Bu sayılanlar örnek olarak verilmiştir.



MAHSUP

Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen veşahsî hürriyeti sınırlama sonucunudoğuran bütün hâller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapiscezasından indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüzTürk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır. MAHSUP SADECE BİRMAHKÛMİYET İÇİN YAPILIR.



DAVA VE CEZANIN DÜŞÜRÜLMESİ

1- SANIĞIN VEYA HÜKÜMLÜNÜN ÖLÜMÜ



Sanığın ölümü hâlinde kamu davasınındüşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya vemaddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesinehükmolunabilir.

Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarınıortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olupölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.

2- AF

ÖZEL AF:Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisinidevam ettirir. Özel af sadece HAPİSCEZASININ İNFAZINI ORTADAN KALDIRIR.

Özel af ile ( ÖZEL AFFA; TBMM veya KOCAMA, SÜREKLİ HASTALIK- SAKATLIK HALLERİ ilesınırlı olmak kaydı ile CUMHURBAŞKANI KARAR VERİR) hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veyainfaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasınaçevrilebilir.

ÖZEL AFİLE: ADLİ PARA CEZALARI SONA ERMEZ.

AFFINGENELLİĞİ/ÖZELLİĞİ; KAPSADIĞI SUÇLARINVE SUÇLULARIN SAYISINA GÖE DEĞİL, DOĞURDUĞU SONUÇLARA GÖRE BELİRLENİR.

GENEL AFTA:AFFA UĞRAYAN CEZALAR ADLİ SİCİLDEN SİLİNİRLER VE AFFA UĞRAMIŞ MAHKUMİYETLERTEKERRÜRE ESAS OLAMAZ.

Genel af hâlinde ( GENEL AFFA T.B.M.M KARARVERİR ), kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikteortadan kalkar.



ÖZEL AFTA: CEZA HALA TEKERRÜRE ESASTIR VE ADLİ SİCİLDE VARLIĞINIKORUR.

ORMAN SUÇLARI İÇİN GENEL VE ÖZEL AFÇIKARILAMAZ. ORMAN YAKMA, YOKETME VE DARALTMA EYLEMLERİ ORMAN SUÇUSAYILMAKTADIR.



3- DAVA VE CEZA ZAMANAŞIMI

DAVA ZAMANAŞIMI

Kanunda öngörülen süreleriçerisinde kamu davası hiç açılmaması durumunda DAVA AÇILMAMASI veaçılmışsa da davanın düşmesini gerektiren sürelere dava zamanaşımı denilir.

DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN DURMASI VEYAKESİLMESİ

Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının,izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meseleninsonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meseleninçözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmişolan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.

Bir suçlailgili olarak;

1- Şüpheli veya sanıklardan birinin savcıhuzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,

2- Şüpheli veyasanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,

3- Suçla ilgiliolarak iddianame düzenlenmesi,

4- Sanıklardan birkısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,

Halinde,dava zamanaşımı kesilir.

Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresiyeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunmasıhalinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibarenyeniden işlemeye başlar.

Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkinolarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.

CEZA ZAMANAŞIMI

Kanundayazılı sürelerin geçmesiyle birlikte CEZANIN İNFAZ EDİLEMEMESİ sonucunuortaya çıkaran sürelere ceza zamanaşımı adı verilir.



CEZAZAMANAŞIMININ KESİLMESİ

Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüyekanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanmasıceza zamanaşımını keser.

Birsuçtan dolayı mahkûm olan kimse üstsınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediğitakdirde, ceza zamanaşımı kesilir.



CEZAZAMANAŞIMI VE HAK YOKSUNLUKLARI

Cezaya bağlı olan veya hükümdebelirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devameder.

MÜSADEREDEZAMANAŞIMI

Müsadereyeilişkin hüküm, kesinleşmeden itibaren 20 YIL geçtikten sonra infaz edilmez.



ZAMANAŞIM HÜKÜMLERİNİN UYGULANAMAYACAĞI SUÇLAR

SoykırımSuçu ve İnsanlığa Karşı Suçlarda ve Türk Ceza Kanunu'nun ikinci kitapdördüncü kısmında yer alan "Milliteve devlete Karşı Suçlar" bakımından ki bu suçlar içerisindezimmet, rüşvet, irtikap gibi -Kamu idaresinin güvenilirliğine karşı suçlar davar- bu suçlar içerisinde Ağ. Müebbet,Müebbet veya 10 yıldan fazla hapis gerektiren suçların YURT DIŞINDA İŞLENMESİhalinde DAVA ZAMANAŞIMI HÜKÜMLERİ UYGULANMAZ.

Bu bağlamda öncelikle BU SUÇLARIN ağ. Müebbet, müebbet ya da 10 YILDAN FAZLA hapsigerektirmesi lazım ve YURT DIŞINDA İŞLENMİŞ OLMASI LAZIM. (Zimmetrüşvet ve irtikap suçlarının üst sınırı 12 yıldır.) Soykırım ve İnsanlığa Karşı suçlarda suçun yurt dışında işlenmişolmasına gerek yoktur.



4-ŞİKÂYET

Soruşturulması ve kovuşturulmasışikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma vekovuşturma yapılamaz.

Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluylabu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiilive failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.

Şikâyet hakkı olan birkaç kişidenbirisi altı aylık süreyi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez.(Şikayetin Bağımsızlığı)

Kovuşturma yapılabilmesi şikâyetebağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişininvazgeçmesi davayı düşürür ve hükmünkesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. Hükümkesinleşinceye kadar vazgeçme mümkündür.

İştirak hâlinde suç işlemiş sanıklardanbiri hakkındaki şikâyetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. (ŞikayetinBölünemezliği)

Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçmeonu kabul etmeyen sanığı etkilemez. Yani şüpheli/sanık kabul etmedikçe, şikâyetçitek taraflı olarak soruşturmayı veya davayı düşüremez. Şikâyetten vazgeçme tektaraflı bir beyan ile hüküm ve sonuç doğurmaz.

Kamu davasının düşmesi, suçtan zarargören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsî haklarından davazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.!!!!

Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, CumhuriyetBaşsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.

Valilik veya kaymakamlığa ya da mahkemeye yapılanihbar veya şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.

Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlarhakkında Türkiye'nin elçilik ve konsolosluklarına da ihbar veya şikâyettebulunulabilir.

Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarakişlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresineyapılan ihbar veya şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığınagönderilir.

İhbar veya şikâyet yazılı veya tutanağa geçirilmeküzere sözlü olarak yapılabilir.

Yürütülen soruşturma sonucunda kovuşturma evresine geçildikten sonra suçun şikâyete bağlı olduğununanlaşılması halinde; mağduraçıkça şikâyetten vazgeçmediği takdirde, yargılamaya devam olunur. !!!



5- ÖN ÖDEME

Uzlaşmakapsamındaki suçlar hariç olmak üzere,yalnız adlî para cezasını gerektirenveya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı üç ayı aşmayansuçların faili;

a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı,değilse aşağı sınırını,

b)Hapis cezasının aşağı sınırının karşılığı olarak her gün için yirmi Türk Lirasıüzerinden bulunacak miktarı,

c) Hapis cezası ile birlikte adlî para cezası daöngörülmüş ise, hapis cezası için bu fıkranın (b) bendine göre belirlenecekmiktar ile adlî para cezasının aşağı sınırını, Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacaktebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ceza Hukuku (Genel Hükümler) Kpss Ders Notu 2012" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fatih Birtek'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
10-03-2008 - 13:44
(5901 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 16 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 15 okuyucu (94%) makaleyi yararlı bulurken, 1 okuyucu (6%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
88567
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 6 saat 37 dakika 14 saniye önce.
* Ortalama Günde 15,01 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 215144, Kelime Sayısı : 22265, Boyut : 210,10 Kb.
* 30 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 130 kez indirildi.
* 10 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 783
Yorumlar : 1
Emeğinize teşekkür ederiz.(...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,29497600 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.