Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Müflise Ödeme

Yazan : Havva Gül Şahan
Araştırma Görevlisi


MÜFLİSE ÖDEME


GİRİŞ


İİK’ nun 191. maddesi müflisin tasarruf yetkisinin sınırlarını anlatan genel nitelikli bir hüküm iken 192. madde tasarruf yetkisinin sınırları ile ilgili özel düzenlemelere ve istisnalara yer vermiştir.191. madde kesin sınırlamalar getirirken 192. madde ile bazı esneklikler tanınmıştır. Maddeye göre:
“İflasın açılmasından sonra , müflis hiçbir ödeme kabul edemez .Müflise ödemede bulunan kimse ,müflisin alacaklılarına karşı ,ancak masaya giren para ve kıymet nispetinde borcundan kurtulur. Bununla beraber , iflas ilanından evvel müflise ödemede bulunan borçlu , iflastan haberi yoksa borçtan kurtulur. “

Biz burada bu maddeyi incelerken müflise ödemede bulunan borçlunun hangi şartlarda ve ne ölçüde borçtan kurtulabileceği hususları üzerinde duracağız.
Ayrıca iflasın açılmasından sonra ödemeyi kabul yetkisinin kim tarafından kullanılacağı sorunu ile ilgileneceğiz.

1-MÜFLİSE ÖDEME KAVRAMI ,KURALIN AMACI

Adliye encümeni mazbatası gerekçesinde:” İflasın açılmasından sonra ,müflise borçlu olanlar ancak masaya tediyatta bulunabilirler.İflasın ilanından evvel iflastan haberdar olmayarak müflise karşı ödemeler müstesnadır.İflas açıldıktan sonra müflise yapılacak tediyeler muteber sayılmaz.”denilmek suretiyle resmi gerekçe belirtilmiştir.1

İflasın açılmasından sonra müflise yapılan bir ödeme kural olarak borç ilişkisini sona erdirici bir etkiye sahip olamamaktadır.
İflasın açılmasından sonra müflisin tasarrufa yetkisizliği sebebiyle müflis , iflas masasına ödenmesi gereken bir borcu ,kabul etme yönünde tasarruf yetkisine sahip olmadığından burada özellikle ödemeyi kabul yetkisinin kim tarafından kullanılacağı sorunu ortaya çıkmaktadır.
Müflise yapılan ödemenin iflas masasına yansıdığı kısım nispetinde borçlu borcundan kurtulur.Yani müflis borçludan aldığı ödemeyi iflas masasına verdiği takdirde borçlu borcundan kurtulmaktadır.
192.maddenin ikinci fıkrası olmasaydı iyiniyetle müflise ödemede bulunan borçlu iflas masasına tekrar ödemede bulunacak idi. Kanun koyucu ,bir taraftan müflisin iflas masasına ilişkin ödemeleri kabul etme yetkisini elinden alarak İİK 191/1’deki kuralı aynı şekilde uygulama düşüncesini sürdürürken , diğer taraftan da müflise ödemede bulunan iyiniyetli borçluyu koruma düşüncesiyle bu kuralı yumuşatmaya çalışmıştır.2
Aynı zamanda bu kanun kapsamında yapılan ödemeler iflas masasında görünme gibi sıkı şekil şartlarıyla sınırlanarak genel kuralın zararları mümkün mertebe azaltılmaya çalışılmıştır. Müflise , borç yükümlülüklerine uygun tarzda ve iyiniyetle yapılan ödemelerin korunması düşüncesiyle, kanun koyucu borçluların ticari ilişkileri zedeler tarzda birtakım art niyetlerle ödemeyi geciktirmelerinin önüne geçmek istemektedir.Borçlular acaba alacaklımız iflas etti mi diye birtakım şüphelere kapılarak ödemeyi geciktirici imkan ve bahanelere kavuşturulmamalıdırlar.3
İşte bu tür düşüncelerle müflisin ödemesi veya tasarrufta bulunması ile müflise yapılan ödeme arasındaki farkın anlaşılması için 192.madde düzenlenmesi gereği hasıl olmuştur.4


2-MÜFLİSE ÖDEMENİN UNSURLARI

2.1-İflas Masasının Kapsamına Giren Ödeme
Müflise yapılan ödemenin hükümsüz sayılması ,ancak ,iflas masasına girmesi gereken mal ve haklarla sınırlıdır.Müflise yapılan ödeme ,iflas sebebiyle el koyma altında bulunan bir mal ya da hakka ilişkin değilse , borçlu bir kez daha ödeme yükümünden , ödemeye yönelik diğer şartların da yerine getirilmesi halinde kurtulacaktır.
İflas masasına yapılan ödemeler , sadece iflas sebebiyle el koymayı ilgilendirdiği ve bu anlamda haczedilebilir olduğu ölçüde madde kapsamında değerlendirilebilir. İflasın açılmasından sonra , müflisin kişisel çalışmalarına bağlı olarak elde ettiği ücretinin , işverence müflise ödenmesinin 192. madde kapsamında değerlendirilemeyeceği hususunda doktrin ve Yargıtay fikir birliğine varmıştır..5

Bu ödemeler büyük oranda ,iflasın açılmasından önce müflis ile yapılmış borçlandırıcı işleme uygun şekilde yerine getirilmesi gereken ödemelerdir.Mesela iflasın açılmasından önce ,müflis edimlerini yerine getirmiş ,buna karşılık borçlu edimlerini yerine getirmeden iflasın açılmasına yönelik karar verilmişse borçlu edimini borçlandırıcı işleme uygun olarak ancak İİK 192.madde doğrultusunda yerine getirebilir.6

Ayrıca uhdesinde müflise ait ve iflas nedeniyle el koymaya tabi bulunan mal veya hakları ellerinde bulunduran kişiler , o mallar üzerindeki hakları saklı kalmak kaydıyla , iflas dairesine teslim etmeleri gerekmektedir.


2.2-Borcun Türü

İflasın açılmasından sonra müflise yapılan ödeme , müflise karşı bir borç yükümlülüğünün yerine getirilmesi amacıyla yapılmış olmalıdır.Yani bir borca ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi niteliğinde olmayan ödemeler madde kapsamında değerlendirilmeyecektir.7
Müflise yapılan ödemenin temelini teşkil eden ilişkinin ,özel hukuktan veya kamu hukukundan kaynaklanmış olup olmadığının bir önemi bulunmamaktadır.Yani borç haksız fiilden , sebepsiz zenginleşmeden veya sözleşmeden kaynaklanmış olabilir.8
Ayrıca borcun sona erebilmesi için sadece 192. maddedeki şartlara uyulması yeterli değildir.Bunun yanı sıra borç ilişkisinin özel niteliğinden kaynaklanan şartların da yerine getirilmesi gerekir.Mesela borcun kararlaştırılan vadede ödenmesi şartına uyulmaması halinde borç iflas masasına yansımış olsa dahi borçlu borcunu tam olarak yerine getirmediği için borç tam manasıyla sona ermiş olmaz.Aynı şekilde müflise yapılan ödemenin kısmi ödeme olması halinde de İİK 192. maddesi kısmi ödemeye ilişkin kurallarla birlikte uygulanacaktır.Bu durumda kısmi ödemeyi iflas idaresinin kabul etmesi ,genel kurallara tabidir.Yine müflise yapılan ödemenin zamanında ve gereği gibi yapılmamış olması nedeniyle ,masa bakımından önemi azalmış veya tamamen faydasız hale gelmiş ise
bu durumda da müflise yapılan ödeme masada görünse bile ,borçluyu borç yükümlülüklerinden kurtarmaz. Yani müflise yapılan ödemenin ,iflas masası için hala bir değeri bulunmalıdır ki ;iflas idaresi ,kural olarak hükümsüz sayılan böyle bir ödemeye icazet verme yoluyla işlerlik kazandırabilsin.9


2.3-Ödemenin Türü

Ödeme kavramından bir borcun yerine getirilmesine yönelik ödeme araçlarıyla yapılan ödemenin tamamı anlaşılmalıdır.10
Konusu paradan başka olan şeyler de ödeme kapsamına girmektedir.Bunu 192.maddedeki para ve kıymet nispetinde ifadesinden anlıyoruz. Müflisin iflas etmeden önce bedelini ödemek suretiyle satın aldığı ancak teslim almadığı malların teslimini de ödeme kapsamında değerlendirmek gerekir.11Aynı şekilde iflas sebebiyle el koymaya tabi bir hizmet bedeli , bir işin yapılması sonucu ödenen ücret ,iflas nedeniyle el koymaya tâbi bir malın kira bedeli ,müflisin bir bankada parasının bulunması durumunda , bu paranın iflasın açılmasından sonra ,banka tarafından müflise ödenmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.12
Bankalara ve postanelere müflis adına gelen havalelerin (BK md.457 vd.) 192. md. kapsamında olup olmadığı hususunda havalenin çıkarılış zamanı önem arz etmektedir. Müflis iflastan evvel bir havale akdetmiş ve havale borçlusu havaleyi yani müflise ödemede bulunmayı kabul etmişse , yapılan ödeme muteberdir. Havale borçlusu iflasın açılmasından önce kabul ettiği havaleye müsteniden iflastan sonra ödemede bulunsa bile ,müflisin alacaklılarına karşı borcundan kurtulur. Havale alacaklısının havale henüz kabul edilmeden iflası , havalenin hükümsüzlüğünü netice verir.(BK md.461/3) Havale borçlusu , havaleyi iflasın açılmasından evvel ve fakat ilanından önce iflası bilmeyerek kabul etmişse havale alacaklısına ödemede bulunması onu masaya karşı borcundan kurtarır. Borçlu havaleyi iflastan sonra ve iflası bilerek kabul etmişse , havaleyi müflise ödemekle mükelleftir ,ancak bu ödeme ile müflisin alacaklılarına karşı borcundan kurtulmaz.13

2.4-Ödemenin Masada Görünmesi

İflasın açılmasından sonra müflise yapılan ödemeler , müflisin tasarrufa yetkisizliği sebebiyle borçluyu yükümlülükten kurtarmayarak hükümsüz sayılsa da , bu durum yapılan ödemenin iflas masasına girmemiş olması durumunda söz konusu olmaktadır
İflasın açılmasından sonra , bir taraftan , bundan böyle ödemelerin müflise yapılmaması istenirken diğer taraftan da müflise yapılmış ödemelerin masaya yansıdığı ölçüde geçerli olacağı kabul edilmektedir.14
Müflise yapılan ödeme , temel borç ilişkisine uygun tarzda yerine getirilmiş ise iflas masasına girmiş olan bir ödemenin , iflas idaresi tarafından borçludan bir kez daha ödenmesinin istenmesi , özellikle ödemede bulunan borçlunun ödeme yükümünü dürüstlük kurallarına uygun tarzda yerine getirdiği ve ödemeyle borç yükümünden kurtulacağına yönelik iyiniyete sahip olduğu durumlarda mümkün olamayacaktır.
Temel borç ilişkisine uygun bir tarzda yapılan ödeme aynı oranda veya aynı değerde iflas masasına girmiş ise , iflas kuralları çerçevesinde yeterli olmakta , kural ile istenilen amaca ulaşılmaktadır.15

2.5-İspat yükü

Kural olarak , müflise ödemede bulunan borçlu ,doğrudan ya da dolaylı olarak . hangi miktar ve kıymette ödemede bulunduğunu ;temel ilişkiye uygun bir biçimde yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmiş olduğunu ispat ile mükelleftir.ayrıca yapılmış olan ödemenin ne kadarının iflas masasına girmiş olduğunu da ispat etmelidir.16
İflas idaresi veya iflas dairesi müflise yapılan ödemenin masaya yansıyan kısmının ne miktarda olduğunu , karşı edimin kıymetini tespit eder veya bilirkişiye tespit ettirir.Müflise ödemede bulunan borçlunun yapmış olduğu ödemenin iflas idaresinin tespit ettiği masada görünen miktardan fazla olması durumunda , bu fazla ödemenin masada bulunduğunun borçlu tarafından ispatı önem arzeder.
İspat yükünün borçluda olmasını sebebi ödeme yaparken daha dikkatli olmasını sağlamaya yöneliktir.İspat yükü borçluda olmasa idi ödemesini keyfi bir şekilde yapıp işin içinden kolayca sıyrılması mümkün olacaktı .Böylelikle kanunda bir yandan iyiniyetli borçlu korunurken diğer yandan düzenlemenin suistimal edilmesini engellemek için da riziko borçluya yüklenmiştir.
İflas masasında , müflise yapılan ödemenin bir kısmı görünüyor ise , borçlu ispat yükünden ödenmiş görünen miktar ile kurtulmaktadır.Ancak borcun belirli olması ve tamamının ödenmesinin gerektiği durumlarda iflas idaresinin , borcun bir kısmının ödenmesini reddetmesi söz konusu olabilir. İflas idaresinin kısmi ödemeyi kabul etmemesi durumunda , ne miktarda ödeme yapıldığının ispatına gerek kalmamaktadır. Buna karşılık , iflas idaresinin kısmi ödemeyi kabul etmesi halinde ,borçlu ,ancak kısmi ödemeye esas teşkil eden miktarı ödediğine yönelik olarak ispat yükü ile yükümlüdür.17

2.6-Ödemenin Masaya Çekilmesi

Kanun koyucu iflasın açılmasından sonra bir taraftan bundan sonra ödemelerin müflise yapılmaması gerektiğini aksi takdirde geçersiz olacağını belirtirken diğer taraftan da müflise yapılan ödemelerden her ne şekilde olursa olsun iflas masasına giren ödemeleri geçerli kabul etmektedir.
Bu durumda müflise ödeme yapıldığında bunun geçerli kılınabilmesi için iflas idaresi tarafından masaya girmesi sağlanmalıdır.

İflas idaresinin müflise yapılan ve masaya girmeyen ödemeyi isteyebilmesi için ödeme konusunun hala müflisin elinde bulunması gerekmektedir.
Ayrıca ; iflasın açılmasından kapanmasına kadar geçen sürede müflisin uhdesine geçen malların haczedilebilir olmak kaydıyla iflas nedeniyle el koymaya tabi bulunması sebebiyle , müflisin elinde bulunan ödeme konusunun iflas masasına iadesinin sağlanması iflas idaresinin yükümlülüğü altındadır. 18
Özellikle ,iflas idaresinin bu tarz bir ödeme konusunu müflisten talep etmesi , borçlu tarafından zaten ödenmiş olan bir ödemenin tekrar ödenmesini istemekten daha kolay oldu durumlarda ,iflas idaresi bakımından , bunun bir zorunluluk da olabileceği kabul edilmelidir.İflas idaresi veya iflas dairesi böyle bir durumda , iflas sebebiyle el koymaya tabi bulunan bir ödeme konusunun masaya çekilmesini cebri icra araçlarıyla kolaylıkla sağlayacaktır.19
İflas idaresi müflisin elinde bulunan ödemeyi iflas masasına çekemediği takdirde ikinci kez ödemeyi sağlayamayabilir. Çünkü bu talep hem dürüstlük kurallarına aykırıdır hem de borçlu iflastan haberinin olmadığından bahisle ödemeden kaçınabilir.


2.7-Sebepsiz Zenginleşme Nedeniyle İade Yükümlülüğü

Yukarıda müflise ödeme yapılması halinde iflas idaresinin cebri icra araçlarını kullanmak suretiyle bu ödemeyi iflas masasına çekebileceğinden bahsettik.Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir husus , müflisin kendisine tevdi edilen ödemeyi , iflas masasına çekilemeyecek tarzda engellemesi ,yok etmesi veya tüketmesi hususudur.
İşte bu durumda borçlu , İİK 192. maddedeki iyiniyete ilişkin şartları taşımıyorsa , ikinci kez borcunu iflas masasına ödemekle yükümlüdür. Çünkü ilk yapılan ödeme borcu sona erdirme kabiliyetine sahip değildir.
Burada borcu iki kez ödeyen borçlunun müflise karşı bir iade talebi söz konusu olmaktadır. Yapılan ilk ödemenin iadesi , ödemenin temelinde yatan geçerli bir hukuki sebep bulunmadığı için sebepsiz zenginleşme (BK 61. md vd) hükümlerine göre yapılmalıdır.20
Borçlu tarafından sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müflise karşı ileri sürülebilecek olan iade istemi , borçlunun ,iflasın açılıp açılmadığını bilmesine de bağlı değildir.Çünkü burada sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geçerli bir hukuki sebebe dayanmadan boşa yapılmış bir ödeme , bir tarafın aktifinin diğerinin aleyhine haksız bir şekilde artması söz konusudur. 21
Borçlunun müflise karşı sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ileri sürebileceği iade talebi ,iflasın açılmasından sonra doğması ve bu sebeple ne iflas alacağı
ne de masa borcu olarak kabul edilemeyeceği için müflisin iflas sebebiyle el koymaya tabi
malvarlığı ile yerine getirilemez. İade talebi iflas tasfiyesinin devamı sırasında ,müflisin iflas sebebiyle el koymaya tabi bulunmayan malvarlığından veya iflasın sona ermesinden sonra yeni elde ettiği veya tasfiyeden geriye kalan malvarlığından karşılanabilir.22

2.8-Müflisin Temsilcisine Yapılan Ödeme

Müflise yapılan ödemeler gibi müflisin temsilcisine yapılan ödemelerin de aynı kapsamda değerlendirilmesi gerekir.Y 13.HD 22.04.1985 tarih ve 947/2702 esas ve karar sayılı içtihadında bu konuya değinilmektedir.Şöyle ki:
Müflisin , iflasın açılmasından önce kiraladığı binanın kiracısı olan borçlu, iflasın açılmasından haberdar olmayarak kira bedelini müflisin vekiline her ay ödemekte ve iflasın açılmasından ve hatta ilanından sonra dahi müflisin vekiline bu şekilde ödeme yapmaya devam etmektedir.Davacı iflas idaresi iflasın açılmasından sonraki kira bedellerinin kendilerine ödenmesi hususunda bir ihtarda bulununca borçlu/kiracı bedelin ödendiği itirazında bulunmuş ve söz konusu uyuşmazlık ortaya çıkmıştır.Yapılan inceleme sonucunda, müflisin vekiline yapılan ödemenin , müflise yapılan ödeme gibi kabul edilip aynı hüküm ve sonuçları doğuracağı dolayısıyla iflasın açılmasından ilanına kadar geçen zaman diliminde iyiniyeti tespit edilen kiracının ödemeleri kabul edilmiş , iflasın ilanından sonra ödenen miktarın tekrar ödettirilmesine karar verilmiştir.23
Ayrıca müflisin alacaklı olması sebebiyle doğrudan veya dolaylı olarak müflis adına üçüncü kişiler lehine yapılan ödemeler de madde kapsamında değerlendirilmelidir.Bu nedenle temel borç ilişkisine dayanarak müflise ya da müflis yararına yapılması gereken ve üçüncü kişilere yapılan ödemelerin tamamı borçluyu borç yükümünden kurtarmaz. 24Yine 192. madde sadece müflis ve vekili/temsilcisi hakkında uygulandığından müflisin müteselsil alacaklı olması halinde onunla birlikte alacaklı olan diğer bir kimseye ödemede bulunan borçlu borcundan kurtulur.25
Eğer müflis iflasın açılmasından sonra , masaya ödemesi gereken bir alacağı temlik etmiş ise , bu durumda , bu temlik işlemi İİK 192’ye göre değil 191. maddeye göre hükümsüz sayılmalıdır. Böyle bir temlik durumunda borçlu alacağı temlik alan alacaklıya olan yükümlülüklerini yerine getirir ise , yine ,ödenen miktar masaya girmedikçe ,masaya karşı ödeme yükümünden kurtulamaz. Yargıtay 11.HD’nin 23.03.1988 tarih ve 5601/5205 esas ve karar sayılı içtihadı bu konuya örnek teşkil etmektedir. Şöyle ki:
Davalı banka , iflas ve tedbir kararı kendine bildirilmesine ve müflisin parası üzerine ödeme yasağı konulmasına rağmen , müflisin iflasın açılmasından sonraki bir tarihte vermiş olduğu temliknameye dayanarak paranın üçüncü kişiye ödenmesine imkan vermiştir. İİK madde 184’ e göre ,iflasın açıldığı zamanda müflisin haczi kabil tüm malları
nerede bulunursa bulunsun bir masa teşkil ederek alacakların ödenmesine tahsis olacağından , davalı bankanın , iflasına karar verilen müflise ait hesabı ,tedbir kararına rağmen , iflas tarihinden sonra ibraz edilen temliknameye dayanarak ödemesi , kendisini sorumluluktan kurtarmaz .Bu nedenle , kusurlu davranışlarıyla iflas masasının zararına sebebiyet veren davalının , üçüncü şahsa ödediği miktar kadar zararın tazmini yolundaki talebin kabulü gerekir . 26


3-MÜFLİSE YAPILAN ÖDEMEDE İYİNİYETLİ BORÇLUNUN KORUNMASI


İİK 192. md 3. cümlede müflise yapılan ödeme 1 ve 2. cümledeki şartlara uymuyor ise ödeme konusu iflas masasında görünmese de iyiniyetli borçluyu koruyucu , istisna kuralı öngörülmektedir. Buna göre iflasın ilanından önce , müflise ödemede bulunan borçlunun , iflastan haberinin olmaması şartıyla ,müflise yapılan ödemenin iflas masasında görünüp görünmediğine bakılmaksızın hukuki sonuç doğurabileceği kurala bağlanmaktadır.
Kanun ,müflise ödemede bulunan iyiniyetli borçlunun borç yükümünden kurtulabilmesi için , müflise ödemeye ilişkin prensiplerden iflas masasında miktar ya da kıymet olarak görünmesini aramamaktadır.Kanunun aradığı şartlar şunlardır:

* Ödemeyi yapan borçlunun iyiniyetli olması.

* Masaya girmemiş ödemenin iflasın açılması ile ilanı arasında yapılması.

3.1-Ödemede Bulunan Borçlunun İyiniyetli Olması


MK md.3’e göre “Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda , asıl olan iyiniyetin varlığıdır.Ancak , durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” Bu maddede düzenlenen subjektif hüsnüniyettir.Yani iyiniyet aranırken herkesin içinde bulunduğu şartlara göre değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmektedir.İyiniyetin , yanlış bilgi veya bilgisizlik ve yanlış bilgi veya bilgisizliğin mazur görülebilir olduğu durumlarda mevcut olduğu kabul edilmektedir.27
Yanlış bilgi veya bilgisizlik kanundan dolayı bilme yükümlülüğünün olmadığı durumlarda mazur görülebilir.Hiç kimse ilanı zorunlu hususları bilmediğini ileri süremez.
Kanunlarda bilme yükümlülüğünün olmadığı durumlarda bilgisizlik veya yanlış bilginin mazur görülüp görülmeyeceği objektif bir ölçüyle tespit edilir. MK md.3 ‘ e göre ölçü durumun gereğidir.Durumun gereği olan özeni sarfetmeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.Özen gösterilip gösterilmediğini tespitte ,normal ,orta zekalı , makul bir kimsenin , benzer olaylarda göstereceği dikkat ve özen kıstas alınır.28 Bizim konumuzda müflis tacir kişi olduğu için ilişkiye girdiği kişiler de tacir farz edilerek basiretli bir işadamından beklenen özeni göstermeleri beklenir.
İflasın açılmasından sonra ve ilanından önce ve iflasın açılmasından bihaber olarak , müflise yapılmış ödemeler ,yapılan ödeme iflas masasına girmemiş olsa dahi borçlu borcundan kurtulur.Ancak bu durumda müflise yapılan ödemenin temel ilişkiye uygun bir biçimde yerine getirilmiş olması gerekir.
Borçlunun , iflastan haberinin olmaması ; iflasın açıldığı , müflisin tasarrufa yetkisiz olduğu , ödeme konusunun iflas nedeniyle el koyma altına girdiği veya ödeme konusunun iflas masasına ödenmesi gerektiği hususlarından biri veya birkaçını şüphenin ötesinde bilmemesi ve bilebilecek durumda olmaması durumudur.Aksi halde borçlu iyiniyetli sayılmamalıdır. Bu doğrultuda , iflasın açılması yönünde ihmal edilebilir bir bilgisizlik ,müflisin ekonomik krize girdiği veya iflas davasının devam ettiği şeklinde bir söylenti borçlunun kötüniyetli sayılması için yeterli olamamalıdır.29
İİK 192. md.’nin üçüncü cümlesine göre müflise ödeme yapan borçlunun , iflasın açıldığına yönelik bilgisizliğinde ağır ihmali veya ağır kusurunun da bulunmaması gerekir.Alman hukukunda müflise ödemede bulunan borçlunun iyiniyetli sayılması için iflasın açıldığına yönelik bilginin kesin bir bilgi olması gerekir.Yani bilebilecek durumda olma iyiniyeti ortadan kaldırmaz.30Alman Temyiz Mahkemesi müflise yapılan ödemelerde borçlunun iflası bilmemesinin asıl olduğunu ve iflastan haberi olabileceğine dair ihtimallerin dikkate alınmayacağını belirtmiştir.Yüksek mahkemeye göre müflise ödemede bulunan kimsenin iflasın açılmış olduğunu bilmek ihtimali ödemenin hükümüz addedilmesi için yeterli bir sebep değildir.31
Başözen’e göre müflise ödemede bulunan kişinin ,iflasın açılmış olup olmadığını her ödeme öncesinde araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır.Çünkü genel anlamda tasarruf işlemlerinde ya da kurallara uygun bir tarzda borcun ödenmesinde , ödemede bulunan tarafa yüklenmiş bir bilme veya bilgi edinme yükümlülüğü bulunmamaktadır.Bu sebeple kanundan doğan bilme yükümlülüğünün bulunmadığı durumlarda bilgisizlik ya da yanlış bilginin mazur görülmesi hususları objektif bir ölçüye göre belirlenmelidir.Kısaca kendinden beklenen özeni göstermeyen kimse kötüniyetli kabul edilmelidir.Bu nedenle ödemede bulunan borçlunun , iflasın açıldığına yönelik bilgisizliği ,onun ağır kusur veya ihmaline dayanmamalıdır.İflasın açıldığına ilişkin ciddi şüpheleri var iken basit bir araştırma ile iflasın açıldığının öğrenilebileceği durumlarda , bu araştırma yapılmamış ise ,durumun gereği olan bilme yükümlülüğüne aykırı davranıldığı söylenebilir.Buna karşılık ,ticari yaşamda birbirleri ile tasarruf ilişkisine giren tarafların
yukarıda açıklandığı oranda ciddi şüphelere sahip olmaksızın , birbirleri hakkında iflasın açılmış olup olmadığını araştırma yükümü yüklemek ,taraflara ek bir külfet anlamına gelir.Böyle bir sonuç ,iflasta iyiniyete yönelik kuralların ekonomiye olumsuz etki yapması ve ödeme yükümlülüğü altında bulunan borçluların , kötüniyetle ödemeyi geciktirmeleri veya hiç yapmamaları sonucunu doğurabilir.32

Müflise ödemede bulunan borçlunun iyiniyeti ödemenin yapıldığı anda ve tamamlanıncaya kadar mevcut olmalıdır.Ödeme işlemi tamamlandıktan sonra iflasın açıldığın yönelik bilgi , müflise ödemede bulunan borçlunun iyiniyetini ortadan kaldırmaz.
İflasın açıldığının bilinmemesi konusunda , Kanunda ispat yükünün kimde olduğuna dair bir kural bulunmamaktadır.Başözen’e göre iflasın ilanından önce , müflise ödemede bulunan borçlu , iflasın açıldığını veya iflastan haberi olmadığını ispatla yükümlü tutulmamalıdır. 33 Kuru , Berkin ve Uyar da borçlunun iflasın açıldığını bildiği , bu nedenle de kötüniyetli olduğuna dair ispat yükünün iflas idaresi tarafından yerine getirilmesi konusunda hemfikirdirler.34Çünkü , müflise ödemede bulunan borçlunun ,iflasın ilanından önce iflasın açıldığını bilmemesi , borçlunun sözleşme şartlarına uygun tarzda edimini yerine getirmesi bakımından normal bir durumu ifade etmektedir. Bu nedenle , ispat yükü de , normal durumun aksini iddia edene düşmelidir .

3.2-Ödemenin İflasından Önce Yapılması

İflasın ilanı borçlunun yükümlülüklerini müflise karşı yerine getirdiği durumlarda iyiniyetle davranması halinde borç yükümünden kurtulmasının son sınırıdır. İflas ilan edildikten sonra yapılan ödemeler borçluyu ikinci kez masaya ödeme yükümünden kurtarmaz.35 Tabii ki bunun için yapılan ödemenin masada görünmemesi gerekir.
İflasın açılmasından sonra yapılan ödemelerde ispat yükü bakımından kanunda bir açıklık bulunmamaktadır.Burada iflas idaresinin yalnızca ödemenin ilanından sonra yapıldığını ispatlaması yeterlidir.Burada kötüniyet ispatına gerek kalmamaktadır. Çünkü kanunda açıkça iyiniyetin iflasın açılması ile ilanı arasında yapılan ödemeler için arandığı belirtilmektedir. Alman hukukunda ödemenin iflasın ilanından önce mi sonra mı yapıldığının ispatı borçluya aittir. Burada zaman bakımından bir ispat mükellefiyeti söz konusudur.İyiniyet ispatlanmaz.36

3.3-İflasın İlanından sonra Müflise Ödeme Yapılması

İflasın ilanından sonra müflise yapılan ödemelerde borçlunun hüsnüniyeti , borçtan kurtulmasını sağlamaz.Yani iflasın ilanından sonra iflas masası yerine , müflise ödemede bulunan borçlu , aynı borcu iflas masasına ikinci bir kez daha ödemek zorunda kalır.Çünkü , bu halde müflise yapılan ödeme masada görünmüyorsa mutlak olarak hükümsüzdür.37
İflasın ilanından sonra müflise yapılan ödemelerin ,borçluyu ikinci kez masaya ödemeden kurtarmaması , ödeme konusunun , iflas masasında görünmemesi durumunda söz konusudur. Yani yapılan ödeme , miktar ve kıymet itibariyle iflas masasında görünüyor ise , borcu sona erdiren diğer şartların da mevcudiyeti halinde iflasın ilan edilip edilmemesinin , borçlunun iflasın açılıp açılmadığına yönelik bir bilgisinin olup olmamasının bir önemi yoktur.

Böyle bir ödeme durumunda , ödeme konusunun iflas masasına girmemesi durumunda risk tamamen borçluya aittir. Hatta Alman hukukunda Türk ve İsviçre hukukundan farklı olarak iflasın ilanından sonra ödemede bulunan borçlunun iflası bilmediğini ispat ederek borçtan kurtulabileceği kabul edilmiştir.38Çünkü iflasın ilanından önce iyiniyeti ispat iflas idaresindeyken iflasın ilanından sonra iyiniyeti ispat yükü borçluya geçmektedir.
Türk hukukunda iflasın ilanından sonraki ödemelerde iyiniyetin ispatının kimde olduğu yönünde tartışmalara girilmemekle birlikte genel olarak iyiniyetin sınırının iflası ilanıyla birlikte sona erdiği çünkü kanunen ilanı zorunlu olan bir hususta kişinin bilgisizliğinin mazur görülemeyeceği kabul edilmektedir.
Başözen’e göre ödeme konusu bir şekilde masada görünmekte ise müflisin malvarlığının iflas tasfiyesine tabi tutulması çerçevesinde , beklenilen amaç gerçekleşmiş ,masa zarara uğratılmamış olur. Kısaca iflasın ilanından sonra yapılan ödemelerin hükümsüzlüğü , ancak , ödeme konusunun masada görünmemesi durumuna has bir özellik olarak kabul edilmelidir.39


.


1 Uyar -Gerekçeli ve İçtihatlı İcra İflas Kanunu Şerhi C.2 s.2072
2 Başözen - Müflisin Tasarruf Yetkisi s.293
3 Postacıoğlu –İflas Hukuku İlkeleri C.1 s.95;Berkin-İflas hukuku Dersleri , s.244-245.
4 Postacıoğlu s.95.
5 Başözen s.297 dipnot. 95
6 Tercan-İflasın Sözleşmelere Etkisi s.210
7 Başözen s.298
8 Başözen s.299
9 Başözen s.299
10 Kuru-İcra ve İflas hukuku c.3 s.2878 ; Kuru –İflas ve Konkordato Hukuku s.183.
11 Tercan s. 45
12 Berkin s.245 ; Uyar s.2072 ;Tercan s.105
13 Berkin s.247 ;Kuru –İcra s.2882
14 Başözen s.304
15 Başözen s.305
16 Başözen s.305
17 Başözen s.306
18 Başözen s.307
19 Başözen s.307
20 Kuru-İcra c.3 2878 ,Berkin s.246
21 Kılıçoğlu- Borçlar hukuku s.344-348
22 Başözen s.309
23 Kuru c.3 s.2879-2890
24 Berkin s.246
25 Berkin s.246
26 Eriş –Uygulamalı İflas ve Konkordato hukuku s. 463-464
27 Öztan-Medeni Hukukun Temel Kavramları s.170
28 Öztan s.172
29 Başözen s.312
30 Başözen s.312 dip not.149
31 Berkin s.245-246
32 Başözen s.312-313 dip not .149
33 Başözen s.314
34 Kuru –İcra c.3 s.2878 dip not 23;Berkin s.245; Uyar s.2073
35 Berkin s.246
36 Başözen s.316 dip not.161
37 Uyar s.2073
38 Berkin s.246 ; Üstündağ –İflas Hukuku Dersleri s.60
39 Başözen s.317-318
---------------
------------------------------------------------------------
---------------
------------------------------------------------------------



2


Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Müflise Ödeme" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Havva Gül Şahan'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
09-02-2008 - 22:30
(5921 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
13692
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 40 dakika 38 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,31 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 27224, Kelime Sayısı : 3372, Boyut : 26,59 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 2 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 756
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04779506 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.