Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale 5510 Sayılı Yasaya Göre Birden Fazla İşyerinde Ve / Veya Birden Fazla Statüde Çalışanların Sosyal Güvenliği

Yazan : Yılmaz Topcuk [Yazarla İletişim]
SSK Sigorta Müfettişi

Makale Özeti
Birden fazla sosyal güvenlik alanına girenlerin sosyal güvenlikleri tartışılmış, 5510 sayılı yeni SSGSSY ile, önceki yapının korunmuş olması eleştirilmiştir.
Yazarın Notu
Bu makale, ilk defa, E-Yaklaşım Ocak 2007 sayısında yayımlanmıştır.

5510 SAYILI YASAYA GÖRE BİRDEN FAZLA İŞYERİNDE VE / VEYA BİRDEN FAZLA STATÜDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENLİĞİ
Yılmaz TOPCUK·

GİRİŞ

1980’li yıllardan sonra bilgisayar, yeni mikro işlemcilerin kullanılmasının yaygınlaşması, teknolojik ilerlemeler, üretim şeklini ve yerini değiştirmiş, standart üretim/ standart süreli çalışma yerine esnek üretim / esnek süreli çalışma başlamıştır. Talebin çeşitlenmesi, talebin çıktığı an karşılanması gereğini doğurmuştur. Mal veya hizmetin istenildiği an karşılanılabilmesinde, geçmişte olduğu gibi mamul malın stoklanması değil işgücü patenselinin stoklanmasını gerektirmiştir. İstenildiği an herhangi bir kurumsal engelle karşılaşmadan işgücünün kullanılabilmesi anlamına gelmektedir. Bu ise yaygın söylemle ‘esnek çalışma’ olarak adlandırılmaktadır. Çalışma hayatında çok çeşit çalışma ilişkileri ile karşılaşılmaktadır. İşsizliğin hızla artması karşısında bir çok gelişmiş ülkelerde görüldüğü gibi gelişmekte olan ülkelerde de ‘esnek çalışma’, istihdam yaratma politikası olarak teşvik edildiği görülmektedir.

Yeni çalışma ilişkileri çerçevesinde, standart çalışmanın azalması sonucu kişilerin birden fazla işyerinde ve / veya birden fazla statüde çalıştıkları sıkça rastlanmaktadır. Mevzuat alt yapısı oluşturulmadan uygulamada yerini alan esnek çalışma, 2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Yasası ile, en azından çalışma mevzuatı açısından yasal dayanağa kavuşmuştur. Aynı açılımın, sosyal güvenlik mevzuat çerçevesinde yapılamamış olması öğretide sıkça eleştiriliyordu. Nihayetinde 01.01.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası[1] (SSGSSY), esnek çalışanların sosyal güvenliği ile ilgili sosyal güvenlik alanında da yasal dayanak ortaya çıkmıştır.. Tabiatıyla, tüm esnek çalışma türlerinin burada ayrıntılı olarak irdelenmesi olanaksızdır. Çalışmamız, birden fazla işyerinde ve/veya birden fazla statüde çalışanların sosyal güvenliği ile sınırlandırılmıştır.


1. 5510 SAYILI YASADAN ÖNCEKİ DURUM

Türk sosyal güvenlik sistemi esas olarak sigorta yöntemi üzerine kurulmuştur[2]. Toplumdaki bütün kesimlerin sosyal güvenliği büyük ölçüde sosyal sigorta tekniği ile sağlanmaktadır. Sosyal yardım ve sosyal hizmetlerle vatandaşlara daha sınırlı hizmetler verilmektedir. Anayasanın 60’ıncı maddesi, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu belirttiğinden ister bağımlı çalışsın, ister bağımsız çalışsın veya devlete hiç prim katkısı olmasın herkesin sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması gerekmektedir[3]. 5510 sayılı yasadan önce Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde ana hatlarıyla kişiler üç kesime ayrılmışlardı: hizmet akdine dayalı (bağımlı) çalışanlar ve özel kanunlarla sigortalı kabul edilenlerin sosyal güvenlikleri SSK, bağımsız çalışanların sosyal güvenliği Bağ-Kur, ve kamu çalışanlarının sosyal güvenliği T.C. Emekli Sandığınca sağlanmaktaydı.

1.1. Farklı Statülerde /Hallerde Çalışanların Sigortalığı
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde ‘teklik ilkesi’ hakimdir. Sigortalı, aynı anda birden fazla soysal güvenlik kurumuna tabi olamaz[4]. Kısmi süreli çalışan kişinin, çalışmasının bir kısmını ‘bağımlı çalışma’, bir kısmını ‘kamu görevlisi’ ve / veya ‘bağımsız çalışma’ olarak geçirmesi halinde, yasal düzenleme gereği, yalnızca bir sosyal güvenlik kurumu ile ilgilendirilmekte, diğer sosyal güvenlik kurumları ile ilişkilendirilmesi gereken çalışmaları, sosyal güvenlik kapsamı dışında tutulmaktadır. Bu yöntem gereği, birden fazla sosyal güvenlik kurumlarına ilgilendiren çalışmaların yalnızca bir sosyal güvenlik kurumunu ilgilendiren hizmetler dikkate alınmakta, diğer kurumları ilgilendiren çalışmalar ise sosyal güvenlik kapsamı dışında bırakılmaktadır. Üç sosyal güvenlik yasalarında bu husus açıkça yer almıştır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasının (SSY) 3/I.F maddesinde ‘kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar.. sigortalı sayılmaz”, hükmü yer alırken, 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının (Bağ-Kur Y.) 24/II.c maddesinde “kanunla veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya kesenek ödeyenlerle bu tür kuruluşlardan malullük veya yaşlılık aylığı ile daimi tam işgöremezlik geliri almakta olanlar, .. sigortalı sayılmaz” hükmü yer almaktadır. Benzer bir hüküm de 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasasının (ESY) 12’inci maddesinin II’inci fıkrasının 4’üncü bendinde “.iştirakçi ve isteğe bağlı iştirakçi olanlar Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ile isteklerine bakılmaksızın ilgilendirilirler ve haklarında ayrıca İş ve İşçi Sigortaları Kanunlarının hükümleri uygulanmaz…” şeklinde yer almaktadır. Yasaların açık hükümleri karşısında, kişi birden fazla statüde çalışması halinde yalnızca bir sosyal güvenlik kurumu ile ilgilendirilecek; diğer statü ile çalışması sosyal güvenlik kurumu ile ilgilendirilmeyecektir.
657 sayılı Devlet Memurları yasasınca Devlet Hastanesinde görevli doktor, Emekli Sandığı Yasasının 12’inci maddesince sigortalı (yasal ifadesiyle iştirakçi) olduğundan, mesai dışında özel hastanede bağımlı ve /veya kendi muayenehanesinde bağımsız çalışması karşında ayrıca SSK ve Bağ-Kur ile ilgilendirilmemektedir. Yasa koyucu, yasa ile kurulu emekli sandıklarına aidat (prim) ödemekte olanların hal ve istikballeri güvence altına alındığından yeni bir güvenceye ihtiyaçları olmadığı düşüncesindedir. Ancak, çalışanın, ikinci bir statüde çalışırken maruz kaldığı risklerin telafisinin nasıl sağlanacağı ise göz ardı edildiği açık seçiktir. ‘Sosyal güvenlik’ yalnızca ‘yaşlılık aylığından’ ibaret değildir.

1.2. Aynı Statüde/Hallerde Ancak Farklı İşyerlerinde Çalışanların Sigortalığı

Bağ-Kur Y. ve ESY.larında kişinin birden fazla işyerinde çalışması halinde sigortalılıklarında bir değişiklik olup olmayacağı hususunda herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Örneğin, kişi, birden fazla anonim şirkette yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle, her bir şirketteki çalışmaları için Bağ-Kur’a ayrı ayrı Bağ-Kur sigortalısı olmayacak, yalnızca bir yerden sigortalı olması yeterli sayılacaktır. Aynı şekilde ES iştirakçilerinin, birden fazla işyerindeki çalışmaları ayrı ayrı dikkate alınmamakta, yalnızca bir yerden ES iştirakçisi olmaktadır.

SSK sigortalıları için durum farklıdır. Gerçekten kısmi süreli çalışan işçi birden fazla işverenle kısmi süreli iş ilişkisi kurabilir. 506 sayılı Yasanın 2/1’inci maddesinde hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar ibaresi yer alırken aynı Yasanın 78/4’üncü maddesinde ‘aynı zamanda birden fazla işverenin işinde çalışan sigortalılar ibaresi yer almaktadır. Hizmet akdi ile çalışanların birden fazla işverene bağımlı ve / veya birden fazla işyerinde çalışmalarında yasal olarak bir engel bulunmamaktadır. 506 sayılı Yasanın 77/son maddesine göre, “bir ay içinde çeşitli işverenlerin işinde çalışan sigortalının bu Yasa gereğince alınacak primlerine esas tutulacak aylık ve günlük kazancının tespitinde her işverenden elde ettiği aylık ve günlük kazanç tutarları ayrı ayrı nazara alınır ve primler buna göre hesaplanır.” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla, kısmi çalışanların birden fazla işverene ait işyerinde yaptığı çalışmalar karşılığında elde ettiği prim ödeme gün sayıları, sigorta primine esas kazanç tutarları her bir işyerinden ayrı ayrı – birbirleri ile rabıtasız olarak - Kuruma bildirilecektir. Kısmi çalışanın birden fazla işverene ait işyerinde çalışması halinde 506 sayılı Yasanın 78/4’üncü maddesine göre, yasal olarak tespit edilen sigorta primine esas kazanç üst sınırının üzerinde Kuruma prim ödemesinin bulunduğunun hesaplanması halinde, fark tutar sigortalının talebi halinde hissesi oranında sigortalıya geriye ödenecektir. Yasada, yalnızca sigortalının hissesinin kendisine ödeneceği belirtildiğinden, sigortalının sigorta primine esas kazanç üst sınırını aşan işveren hisselerini geriye alması sözkonusu olmadığı gibi işverenlerin de kendi fark hisselerini geriye almaları yasal olarak olanaksızdır. Açıklanması gereken diğer nokta, sigortalının birden fazla işverene ait işyerindeki kısmi çalışmaları nedeniyle prim ödeme gün sayısının 30 günü aşması halinde ne yapılacağı konusudur. SSK uygulamasında ay kavramı 30 gün ile sabitlenmiştir (SSY md.77/10). Dolayısıyla, sigortalı birden fazla işyerinde çalışması nedeniyle ay içinde Kuruma bildirilen prim ödeme gün sayısı 30’dan fazla ise o ayın prim ödeme gün sayısı 30 olarak dikkate alınacaktır.

Bu noktada açıklanması gereken diğer bir husus, aynı işverene ait birden fazla işyerinde işçinin çalışması durumudur. Bu konuda yasada ve yönetmeliklerde açıklayıcı bir hüküm yoktur. İşverenin yönetme yetkisi çerçevesinde işçisini geçisi olarak diğer işlerlerinde görevlendirebileceği de açıktır. Dolayısıyla, işçinin yalnızca bir işyerinden sigortalı gösterilmesi halinde aynı işverene ait diğer bir işyerinden sigortalı gösterilmesine gerek yoktur. Nitekim SSK uygulaması da, bu yöndedir. SSK Tahsisler Daire Başkanlığınca yayımlanılan 25.03.1998 tarih 216793 sayılı genel Yazısında bu konu işlenmiş; işverenin birden fazla işyeri olması halinde sigortalının ilk işyerinden işe giriş bildirgesi verilmesi halinde, iş sözleşmesi sona ermeden aynı işverenin ikinci işyerinde geçici / sürekli çalışmaya başlaması halinde bu işyerinden ikinci bir sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmesine gerek olmadığı, sigortalının işverene ait yalnız bir işyerinden sigortalı gösterilmiş olması yeterli olduğu belirtilmiştir. Ancak burada bir konuda dikkat edilmesi gerektiği düşüncesindeyiz: sigortalı çalışmaya başladığı ve sigortalı işe giriş bildirgesinin verildiği işyerinin tehlike derecesi, daha sonra geçici görevle gönderildiği diğer işyerinden daha düşük ise durumun ne olacağıdır. Diğer bir anlatımla, sigortalı Kuruma daha düşük oranda iş kazası meslek hastalığı primi öderken, daha yüksek tehlike dereceli / riskli bir işte çalışması halinde işverenin sorumluluğu ne olacaktır? Kanaatimizce, sigortalı daha yüksek tehlike dereceli bir işte çalışırken herhangi bir riskle karşılaşması (örneğin iş kazası geçirmesi) halinde, Kurumca olay soruştururken konunun açığa çıkması durumunda 506 sayılı yasanın 75 ya da 76’ıncı maddelerince geçmişe dönük fark prim işverenden tahsil yoluna gidilecektir.

2. 5510 SAYILI YASA İLE GETİRİLEN YENİ HÜKÜMLER

2.1. Farklı Statülerde /Hallerde Çalışanların Sigortalığı

Değişik çevrelerde, ‘sosyal güvenlik reformu’ olarak adlandırılan 5510 sayılı SSGSSY, sosyal güvenliği ‘tek çatı’ altında toplamıştır. Ancak, iddia edildiği gibi sigortalıları tek statüde toplayamamıştır[5]; yasanın yürürlüğe girmeden önceki sigortalı statüleri - genel olarak - devam etmektedir. Hizmet akdine dayalı / bağımlı çalışanlar (eski SSK sigortalıları) yasanın “4/a”; bağımsız çalışanlar (eski Bağ-Kur sigarlıları) yasanın “4/b” ve kamu idarelerinde çalışanlar (eski ES iştirakçileri/Devlet memurları) yasının “4/c” maddesinde ayrı ayrı tanımlanmışlardır.

Sosyal güvenlik reformuyla, hukuki olarak sosyal güvenlik kurumları kaldırılarak tek bir sosyal güvenlik kurumuna dönüştürülmüş ise de sigortalılık statülerinin önceki yasalar doğrultusunda aynı kalmış olması, önceki ayrımın uygulamada da devam edeceğinin açık bir göstergesidir. SSGSSY’ında açıkça ‘birden fazla statülerde çalışmanın sigortalılık yönünden dikkate alınmayacağına’ dair açık bir hüküm yer almamaktadır. Hatta, birden fazla statüde çalışması halinde, statülerden yalnızca bir statünün değerlendirilmeye alınacağına dair tek bir sınırlama vardır: gelir vergisinden muaf olan, ancak esnaf ve sanatkârlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten itibaren 4/b sigortalığının sona ereceği açık olarak hüküm altına alınmıştır (md.9/b.10). Yasada, bu hükmün dışında birden fazla statüde çalışanların sigortalılarının sınırlandırıldığına dair bir hüküm yer almamaktadır.

İlk etapta, bu hükmün yer almaması, çalışanların tüm statülerdeki çalışmalarının sigortalılık yönünden dikkate alınacağı izlenimi uyandırmaktadır. Ne de olsa ‘sosyal güvenliğin tekleştirilmesi’ iddiasıyla[6] yürürlüğe girmiş bir yasa sözkonusudur. Nitekim, yasanın 53/3 üncü maddesinde aynen “Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir” hükmü yer almaktadır. Yasa maddesinde, açıkça “sehven” ibaresi yer almamaktadır. Yasanın, 53/1 maddesinde, sigortalıların statüleri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Belirlenilen statünün dışında herhangi bir statüde çalışılması halinde bu statüdeki primlerin de belirlenilen statüde sigortalılık esas alınarak değerlendirileceği anlam da yüklenilebilecektir. Yasanın lafzından hareketle şu örneği irdeleyelim: 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası’nın 21/6’ıncı maddesine göre, ihtiyaç halinde, resmi öğretim kurumlarında görevli öğretim elemanları ilgili bakanlıklarının izni ile özel öğretim kurumlarında saat ücreti karşılığında ders verebilmektedirler. Resmi öğretim kurumu öğretmenleri statüleri gereği (kamu görevlisi) 4/c maddesi kapsamında sigortalıdırlar. Özel öğretim kurumlarında ayrıca saat başı ücretle ders vermeleri nedeniyle 4/a kapsamında ‘kısmi süreli çalışmaları’ nedeniyle sigortalı yapılmışlar ise artık bu bildirimler 4/a kapsamında değil, sigortalının statüsü gereği 4/c kapsamında değerlendirilecek, deyim yerinde ise sigortalının tüm çalışmaları 4/c sepetinde toplanacağı da ileriye sürülebilir.

Diğer yandan, isteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanmasında dikkate alınmakta; isteğe bağlı sigortalılar yasanın 4/b statüsünde sayılmaktadırlar (md.51/son). Diğer bir anlatımla, isteğe bağlı sigortalılar, bağımsız çalışanlar gibi değerlendirilmektedir. İsteğe bağlı sigortalı olmanın koşullarından birisi de zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte, ay içerisinde 30 günden az çalışmaktır (md.50/a). İsteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen tarihlerler ile zorunlu sigortalı olduğu tarihlerin çakışması halinde isteğe bağlı sigorta primleri iptal edilerek ilgililere iade edilir (md.51/2). Bu durum çok özgün bir yapıyı yaratmaktadır[7]. Ayın belirli günlerinde ya da her günü belirli saatlerde kısmi süreli çalışan işçi bağımlı çalışması nedeniyle 5510 sayılı Yasanın 4/a maddesi kapsamında sigortalı sayılırken kalan gün ya da saatlerde isteğe bağlı sigortalığı nedeniyle yasanın 4/b maddesi kapsamında sigortalı sayılacaktır[8]. Böylelikle, yasa aynı anda birden fazla statüde sigortalığı olanak sağlamaktadır.

Ancak, yasa bir bütün olarak irdelendiğinde, 5510 sayılı yasa ile, önceki yasalarda olduğu gibi ‘sosyal güvenlikte teklik ilkesi’nin aynen devam ettiği görülecektir. Yasa, Sigortalılık hallerinin birleşmesi başlıklı 53’üncü maddesinde birden fazla işyerinde ve/ veya birden fazla statüde çalışanların sigorta hükümlerine düzenlenmiştir. Yasaya göre, sigortalılık halinin birden fazlasına aynı anda tâbi olunmasını gerektirecek şekilde çalışılması halinde öncelikle 4/c kapsamında, 4/c maddesi kapsamında çalışması yok ise ilk önce başlanılan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı hüküm altına alınmıştır (md.53/1). Birden fazla statüde çalışanların sigortalılık tespitinde, öncelikle çalışma statüsüne bakılacaktır. Çalışan ‘kamu görelisi’ ise halinde sigortalılık statüsü kişi 4/c maddesi kapsamında, çalışan kamu görevlisi değil ise önce başlayan statü esas alınacaktır. Örneğin, limitet şirket ortaklığı nedeniyle ‘bağımsız çalışması’ bulunan sigortalı, aynı zamanda başka bir işyerinde ‘bağımlı çalışması’ bulunması halinde, hangi çalışma daha önce başlamış ise önce başlayan sigortalı ilişkisi esas alınarak 4/a ya da 4/b kapsamında sigortalı olarak değerlendirilecektir.

Temel sorumuz şudur: sigortalı birden fazla statüde çalışması halinde, her bir statüdeki çalışmaları nedeniyle ayrı ayrı sigortalı olup olmayacağıdır. Yukarıda verdiğimiz örneğe göre, isteğe bağlı sigortalının birden fazla statüdeki sigortalılığı yasal olarak olanaklı ise de bu tür sigortalılık statüsü istisna niteliğinde midir? Diğer tüm farklı statüdeki çalışanlara şamil kılınabilir mi? Yasanın buna olanak vermediği anlaşılmaktadır. Gerçekten Yasanın 80/11’inci maddesinde “sigortalı olmayı gerektiren şekilde birden fazla işte çalışılması halinde, bu Kanun gereğince alınacak primlerine esas tutulacak aylık ve günlük kazancının tespitinde, yalnızca bu Kanunun 53 üncü maddesine göre belirlenen 4 üncü maddenin ilgili bendi kapsamındaki işlerden elde ettiği aylık ve günlük kazanç tutarı ayrı ayrı dikkate alınır ve primler buna göre hesaplanır” hükmü yer almaktadır. Yasa maddesinde geçen ‘yalnızca ibaresi, sigortalının birden fazla statüdeki işyerinde çalışması durumunda yalnızca bir statüdeki işyerlerindeki çalışmalarının mı, farklı işyerlerindeki çalışmalarının 53’üncü madde gereği statüdeki değişiklikten sonra tek bir statüye dönüştükten sonraki değişik işyerlerindeki çalışmalarının mı dikkate alınacağı noktasında tereddüt yaratmıştır[9]. Yukarıda belirtildiği gibi, 5510 sayılı yasa ile ‘teklik ilkesinin’ aynen korunduğu; örneğin devlet memuru hekimin yalnızca bu statüsündeki (4/c) çalışmaları nedeniyle prim kesileceği, ayrıca özel hastanede kısmi süreli çalışması ve / veya kendi özel muayenehanesindeki çalışmaları nedeniyle elde ettiği gelirlerinin vergiye tabi olduğu halde prim matrahı teşkil etmediği ileriye sürülmektedir[10]. Bu görüşe göre, çalışanın birden fazla statüde çalışması var ise yalnızca bir statüsünden sigortalı sayılması diğer statüleri nedeniyle sigortalı gösterilmemesidir.

Belirtmekte yarar görmekteyiz; 5510 sayılı yasa Dünya Bankası ve IMF talimatlarına uyma telaşı içinde hazırlandığından[11] gerek Türkçe açısından ve gerekse içerik yönünden ciddi yanlışlıkların yer aldığı; tek çatı, sosyal güvenlik sistemini basitleştirecek yerde, daha da karmaşık hale soktuğu ileriye sürülmektedir[12]. Bu bağlamda, birden fazla statüde çalışanların sigortalılıkları ile ilgili yasa maddeleri oldukça karışık düzenlenmiş ve muğlak ibareler yer almaktadır. İleriki süreçte, Sosyal Güvenlik Kurumu ile sigortalılar arasında yoğun ihtilafların yaşanacağını ve bu bağlamda mahkemelerde iş yükünün çok artacağını söylemek kehanet değidir.

2.2. Aynı Statüde/Hallerde Ancak Farklı İşyerlerinde Çalışanların Sigortalığı

55510 sayılı yasa, ‘esnek çalışanların sosyal güvenliğini’ düzenlemiş olması nedeniyle birden fazla işyerinde çalışmayı cevaz verdiği ve hatta teşvik ettiği söylenilebilir. Nitekim yasanın 82/son maddesinde “Sigortalıların bu Kanunun 53 üncü maddesine göre belirlenen aynı sigortalılık haline tâbi olacak şekilde birden fazla işte çalışması nedeniyle Kuruma ödenen primler toplamı, bu sigortalılık hali için belirlenen prime esas kazanç üst sınırı üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, aşan kısmın tamamı, sigortalının talebi üzerine en geç talep tarihini takip eden ay içinde hissesi oranında sigortalıya defaten geri ödenir. Geri verilen primler için ayrıca gecikme cezası ve gecikme zammı ile faiz ödenmez”hüküm yer almaktadır. Yasa hükmünden anlaşıldığına göre, sigortalı birden fazla işyerinde çalışması halinde her bir işyerinden Kuruma bildirilen primler toplanılacak, toplam primleri sigorta primine esas kazanç üst sınıra aşması halinde talebi halinde sigortalıya iade edilecektir. Yasa maddesinde dikkat çeken nokta, bu hakkın yanlıca sigortalıya verilmiş olmasıdır. Toplam primler üst sınıra aşmış olsa dahi işveren ve/veya işverenler kendi paylarına düşen üst sınır üzeri primleri geriye alamazlar.

Yukarıda verdiğimiz Yasanın 82/son maddesinin bağımlı çalışanları (4/a) ihtiva ettiği açıktır. Ancak yasa maddesinin yalnızca bağımlı (4/a) çalışanlara yönelik olarak düzenlendiğine dair açık bir ibare yoktur. Diğer bir anlatımla, bağımsız çalışanlar (4/b) veya kamu görevlilerinin (4/c) de birden fazla işyerinde çalışmaları halinde durumlarının ne olacağının açıklanması gerekir. Yasanın 82/son maddesi, yalnızca bağımlı çalışanlara yönelik düzenlendiğine dair hüküm yer almadığına göre, bağımsız çalışanların ve kamu görevlilerinin birden fazla işyerinde çalışmaları halinde her bir işyerinden sigortalı gösterilmeleri gerektiği sonucuna ulaşılabilir. Ancak yasa bir bütün olarak irdelendiğinde bağımsız çalışanlar için çalıştığı tüm işyerlerinden ayrı ayrı sigortalı gösterilmelerine gerek olmadığı sonucuna da varılabilecektir. Gerçekten yasanın 80/9’uncu maddesinde bağımsız çalışanların primlerinin alt ve üst sigorta primine esas kazanç tutarları arasında kalmak koşuluyla beyan edecekleri kazançları üzerinden pirim kesileceği belitilirken, hemen takip eden fıkrada, bağımsız çalışanların beyanda bulunmaması ya da beyan ettiği kazancın düşük olduğu tespit edilmesi halinde aradaki fark kazancın da primin Kurumca tahsil yoluna gidileceği hükmü yer almaktadır (md.80/10). Yasa maddesinden anlaşıldığına göre, sigorta primi hesaplanılırken bağımsız çalışanın yalnızca bir işyerindeki kazancı değil, diğer işyerlerindeki kazançları da dikkate alınacaktır. Örneğin, kişi birden fazla şirket yönetim kurulu üyesi ise her bir şirketten elde ettiği kazancı, sigorta priminin hesaplanmasında dikkate alınacaktır. Hal böyle iken, sigortalının her bir şirketten ayrı ayrı sigortalı gösterilmesi yerine, tek bir yerden ancak tüm kazançları dikkate alınarak sigortalı gösterilmesinin pratikte daha kolay olacağı düşünülmektedir.

Bu noktada kamu görevlilerin durumlarını da kısaca açıklanması gereği vardır. Mevcut yasal düzenlemelere göre, kamu görevlilerinin aynı anda birden fazla kamu kurumuyla ilgilendirilmeleri olanaksızdır. Ancak zaman zaman kurum içi yada kurum dışı geçici görevlendirmeler sözkonusu olabilmektedir. Kamu görevlisinin geçici görevle çalıştığı kurumun diğer bir şubesinde görevlendirilmesi halinde, mevcut SSK uygulamasında olduğu gibi, çalışanın yeni çalıştığı yerden ayrıca sigortalı gösterilmesine gerek yoktur. Ancak kamu çalışanı başka bir kamu kuruma geçici görevli olarak gönderilmesi halinde sigortalığı ne olacaktır? Bu konuda yasada açıklayıcı hüküm yer almamaktadır. Kanaatimizce, 5510 sayılı yasanın 86/3’üncü maddesinde düzenlenilen geçici işçilerde olduğu gibi geçici kamu görevlisinin, prim belgelerinden hem asıl kamu kurumunun ve hem de geçici çalışılan kamu kurumunun birlikte sorumlu tutulması gerekir. Bu noktada geçici çalışan kamu görelisinin maaşını (ücretini) hangi kurumun ödediği husus önem arzetmektedir. Kanımızca her iki kamu kurumu birlikte sorumlu olmakla birlikte maaşı ödeyen kurumun işyeri numarası üzerinden sigortalığının bildirilmesi gerekir. Kamu görevlisinin çalışması, yalnızca bir kuruma mahsus değil birden fazla kurumda kısmi süreli çalışması varsa, tıpkı bağımlı çalışan sigortalılar gibi kısmı süreli çalıştığı kamu kurumlarından ayrı ayrı çalışmalarına orantılı olarak sigortalı gösterilecektir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Sosyal güvenlik reformu olarak takdim edilen, gerçekte 506 sayılı yasanın kötü bir kopyası olan 5510 sayılı yasa, sigortalıları tek çatı altında toplamasına rağmen statü olarak önceki sosyal güvenlik sisteminde olduğu gibi üçlü ayrımı aynen devam ettirmektedir. Yasa isteğe bağlı sigortalık ile bağımlı çalışmanın (zorunlu sigortalığın) yani farklı statüdeki sigortalığının aynı anda olabileceğini cevaz vermesine rağmen, yasa bir bütün olarak irdelendiğinde, birden fazla statüde çalışması olan sigortalının, yalnızca bir statüsündeki çalışmaları sosyal güvenlik kapsamına alınırken diğer statüdeki çalışması / çalışmaları sosyal güvenlik kapsamı dışına itildiği görülmektedir. Diğer bir anlatımla, 5510 sayılı yasadan önce olduğu gibi yeni yasa ile ‘sosyal güvenlikte teklik ilkesi’nin aynen korunduğu görülmektedir. Aynı statüdeki bir işçinin birden fazla işyerindeki çalışmaları, ayrı ayrı sosyal güvenlik kapsamına alınırken, farklı statüdeki sigortalının yalnızca bir statüsündeki çalışlarının dikkate alınıp diğer statüsündeki çalışmaları sosyal güvenlik kapsamı dışına itilmesi Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır.

Diğer yandan, birden fazla statüde çalışanların, kapsama alınmayan çalışmalarında değişik risklerle karşı karşıya bırakılmaları anlaşılır bir durum değildir. Örneğin, bağımsız çalışması nedeniyle yasanın 4/b maddesi kapsamında sigortalı sayılan kişi, ayrıca bağımlı çalıştığı, ancak sosyal güvenlik kapsamı dışına itildiği fabrikadaki çalışmaları esnasında iş kazasına maruz kalması halinde bu kazanın riskini kim üstlenecek? Dolayısıyla, yeni yasada ivedilikle değişikliğe gidilmesi; çalışanların birden fazla statüdeki çalışmalarının da sosyal güvenlik kapsamına alınması gereği vardır.


KAYNAKÇA

AKIN, Levent; “Tek Çatı Öncesi ve Sonrasında İsteğe Bağlı Sigortalılık”, Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006.

BAŞESKİOĞLU, Murat; “Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem”, Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006.

BİLGİLİ, Özkan Bilgili; “Üç Yerde Çalışan Doktorun Primi”, 04.12.2006 tarihli Hürriyet Gazetesi (Ege Eki).

BİLGİLİ, Özkan, “Sosyal Güvenlik Reformunda İsteğe Bağlı Sigortalılık”, Dayanışma Dergisi, Sa:93, Ekim 2006.

ÇSGB, (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) Sosyal Güvenlik Reformu: Sorunlar ve Çözüm Önerileri (Beyaz Kitap ), Nisan 2005, Erişim: www.calisma.gov.tr/birimler/sgk_web/html/beyazkitap.html (08.12.2006).

GÜZEL, Ali ve OKUR; Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 10 b. , Beta Basım Dağıtım, İstanbul, 2004.

GÜZEL, Ali; “Avrupa Birliği’ne Tam Üyelik Sürecinde Türk Sosyal Güvenlik Sistemi”,İktisat Dergisi, Ocak 2001, Sa:409.

İSMMMO, (İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası), Sosyal Güvenlik sisteminde Sorunlar Çözüm Önerileri ve Yeniden Yapılanma Raporu, İstanbul, 2003.

OKUR, Ali Rıza; “Sorunları ile Gelen Reform”, Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006.

SÖZER, Ali Nazım; “5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Sosyal Sigortalara İlişkin Hükümleri Üzerine (506 SK. Bakımından Kısa Bir Değerlendirme), Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006.

TOPCUK, Yılmaz; “Esnek Çalışma ve Esnek Çalışanların Sosyal Güvenliği”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı, İzmir, 2006.

· Sigorta Müfettişi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişleri Bilim Uzmanı

[1] R.G. 16.06.2006 / 26200.

[2] Ali Güzel , “Avrupa Birliği’ne Tam Üyelik Sürecinde Türk Sosyal Güvenlik Sistemi”,İktisat Dergisi, Ocak 2001, Sa:409, s. 38.

[3] İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Sosyal Güvenlik sisteminde Sorunlar Çözüm Önerileri ve Yeniden Yapılanma Raporu, İSMMMO, İstanbul, 2003, s.19.

[4] Ali Güzel, Ali Rıza Okur, Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 10 b. , Beta Basım Dağıtım, İstanbul, 2004, s.107.

[5] Ali Rıza Okur, “Sorunları ile Gelen Reform”, Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006, s.23.

[6] Murat Başeskioğlu, “Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem”, Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006, s.6; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Reformu: Sorunlar ve Çözüm Önerileri (Beyaz Kitap ), Nisan 2005, s. 22, Erişim: www.calisma.gov.tr/birimler/sgk_web/html/beyazkitap.html (08.12.2006)

[7] Levent Akın, “Tek Çatı Öncesi ve Sonrasında İsteğe Bağlı Sigortalılık”, Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006, s.176.
7 Özkan Bilgili, “Sosyal Güvenlik Reformunda İsteğe Bağlı Sigortalılık”, Dayanışma Dergisi, Sa:93, Ekim 2006, s.49.




[9] Yılmaz Topcuk, “Esnek Çalışma ve Esnek Çalışanların Sosyal Güvenliği”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı, İzmir, 2006, s.120.

[10] Özkan Bilgili, “Üç Yerde Çalışan Doktorun Primi”, 04.12.2006 tarihli Hürriyet Gazetesi (Ege Eki), s.4.

[11] Ali Nazım Sözer, “5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Sosyal Sigortalara İlişkin Hükümleri Üzerine (506 SK. Bakımından Kısa Bir Değerlendirme), Mercek Dergisi, Yıl:11, Sa.43, Temmuz 2006, s.142.

[12] Okur, s. 20 ve 21.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"5510 Sayılı Yasaya Göre Birden Fazla İşyerinde Ve / Veya Birden Fazla Statüde Çalışanların Sosyal Güvenliği" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Yılmaz Topcuk'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
27-02-2007 - 10:14
(6268 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 9 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 9 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
55092
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 7 saat 53 dakika 2 saniye önce.
* Ortalama Günde 8,79 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 39873, Kelime Sayısı : 4090, Boyut : 38,94 Kb.
* 12 kez yazdırıldı.
* 3 kez arkadaşa gönderildi.
* 13 kez indirildi.
* 23 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 519
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,14849091 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.