Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ticari İş İle İlgili Bir Karar İncelemesi

Yazan : Gürkan Şavklı [Yazarla İletişim]
Öğrenci

I. KARAR

T.C.Yargıtay 11. H. D. , E. 1994/2242 , K. 1994/7490 , T. 10.11.1994

Taraflar arasındaki davadan dolayı,Bursa Birinci Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.11.1993 tarih ve 1165-1040 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko poliçesiyle sigortalı bulunan araca davalı tarafa ait aracın çarpması sonucu meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya tazminat ödendiğini ileri sürerek ( 7.440.920 ) TL.'nın reeskont faiziyle birlikte rücuan davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.

Mahkeme; toplanan delillere göre müracaata bırakılan davalı Orhan hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına diğer davalı hakkındaki davanın ise kısmen kabulü ile ( 3.904.481 ) TL. tazminatın 27.3.1992 tarihinden itibaren %30 kanuni faiziyle birlikte davalı ..... Tekstil A.Ş.'den tahsiline karar vermiştir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve olayda davacı sigorta şirketine kasko sigortalı hususi araç ile davalı şirkete ait araç çarpışmış ve olayda davalı sürücünün 5/8, davacı özel araç sürücüsünün 3/2 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiştir. Taraflardan sigorta şirketi, asıl taraf olan hususi aracın halefidir. Bilindiği gibi sigorta ilişkisinde sigortacı, sigorta ettirenin halefi olup ancak asilin sahip olabileceği hak ve yetkilere sahip olur. Sigorta şirketinin tacir vasfının olması hususi aracın tacir olmaması vasfını kaldırarak onun sahip olamayacağı yetkileri kullanmasına olanak vermez.

TTK.nın 3. maddesi uyarınca; "Ticari iş, TTK.da düzenlenen hususlarla, bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi kısaca bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerdir" diye tarif edilmiştir. Yasaya göre TTK.da düzenlenen tüm hususlar ticari iştir. Buna göre TTK.da düzenlenen aslında bir haksız fiil olan Haksız Rekabet ( md. 56 ) ve Çatma ( md.1216 vd. ), Ticaret Kanununda düzenlendiği için ticari iştir. Tatbikatta tartışma konusu olan husus bu maddede yazılı "Ticari işletmeyle ilgili diğer bütün muamele, fiil ve işler"in kapsamı ne olacaktır?Öğretide bu konuya geniş yer vermiştir.

TTK. 21/f-1'e göre, ( bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır ).Tacirin borçları ( muamele, fiil ve işler ) ticari işletmesiyle ilgili ve dolayısıyla ticari iş sayılır. Bu karine iki halde bertaraf edilebilir: a ) Halin icabının muamele, fiil veya işin ticari iş sayılmasına müsait bulunmaması b ) Muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığının hakiki şahıs olan tacir tarafından diğer tarafa açıkça bildirilmesi. Sadece bir taraf için "ticari sayılan iş mukaveleyle ilgili değilse" bu iş, karşı taraf bakımından adi iş sayılır. Örneğin, ( A.Ş. )'nin mağazasına tacir olmayan bir şahıs otomobiliyle zarar vermişse fail bakımından bu işin ticari sayılmasına imkan yoktur. Çünkü taraflar arasında mukavele bahis konusu değildir. "... Haksız Rekabet ve Çatma dışında kalan her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması lazımdır. Örneğin; ( A )'nın ticari işletmesine ait kamyon, ( B )'nin ticari işletmesine ait bir başka kamyonla çarpışmış ise" ( Prof. Dr. Yaşar Karayalçın-Ticari İşletme,1968, s:145 ve 257 ).
TTK.nın 21/II. maddesine göre, taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm olmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır. .. TTK.nun 21/II. maddesinin uygulanabilmesi için ön koşul, taraflar arasındaki ilişkinin bir sözleşmeden kaynaklanmış olmasıdır. Dolayısıyla, taraflar arasındaki ilişki bir haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanıyorsa, bu hükmün uygulanabilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda, bir taşımacılık işletmesine ait kamyonun yoldan geçen yayaya çarpması halinde zarar gören bakımından iş, adi nitelikte olmakta devam eder." ... "Haksız fiiller dolayısıyla ödenecek temerrüt faizinin her zaman reeskont oranı üzerinden hesaplanmasının uygun olup olmayacağında kuşkuya düşülebilir. Örneğin ticari işletmeye ait bir kamyonun esnaf düzeyindeki bir kişinin işyerine çarparak zarar vermesi halinde hükmolunan tazminatı geç ödeyen tacirden talep edilebilecek temerrüt faizini, reeskont üzerinden hesaplamak isabetli olur mu? Bu halde temerrüt faizinin reeskont oranı üzerinden hesaplanması, TTK. 21/II'de yer alan bir taraf için ticari sayılan iş, sözleşmeden kaynaklanıyorsa, diğer taraf içinde ticari sayılır yolundaki hükmün bir anlamı kalmamasına neden olacaktır" ( Prof. Sabih Arkan-Ticari İşletme Hukuku,1993, sh: 60 ve 72 ).

"TTK.nın 21/II. maddesi sözleşmelere ilişkin olup haksız fiilleri kapsamaz. Örneğin tacir olmayan bir kişi otomobili ile kusurlu olarak bir ticari işletmeye zarar verse taraflar arasında sözleşme olmadığından ticari iş sayılmaz" ( Prof. Dr. Fehiman Tekil, Ticari İşletme, İst.1990, sh: 70 )

Alman Hukukunda sadece her iki taraf için ticari sayılan işlerde yıllık %5 üzerinden ( reeskont ), adi işlerde %4 temerrüt faizi istenebileceği öngörülmüştür ( ATK 352 md ). İsviçre BK.104/III'e göre, yüzde beşten fazla olan banka iskontosuna göre temerrüt faizi ödenmesi sadece tacirler arasında söz konusu olabileceği kabul edilmiştir.

Türk Hukukundaki düzenlemeye gelince, son kez çıkarılan 3095 sayılı Yasanın 2/3 madde, fıkrasında "Arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi, T.C. Merkez Bankası'nın kısa vadeli krediler için öngördüğü, reeskont faiz oranına göre istenebileceği" belirtilmiştir. Yasakoyucu bu düzenleme ile de reeskont faizinin yürütülebilmesi için, sözleşme olmasa bile yanlar arasındaki işin ticari iş olmasını ölçü olarak aldığı anlaşılmaktadır.
Dairemiz bazı emsal kararlarında, haksız fiillerde gerek mağdur gerek fail bakımından işin ticari iş niteliğinde olmasını kabul etmiştir.

"Davalı kooperatif tacir olmadığı gibi kooperatif tarafından yapılan çevre düzenlenmesi sırasında TEK.'in yeraltı kablolarına zarar verilmesi işi de ticari iş sayılamayacağından davacı TEK. yararına %30 yasal faiz yürütülmesi gerekir ( Y.11. HD. , 7.3.1994 gün, E:1993/5255-1994/1791 )

O halde, bugüne kadar yapıldığı gibi TTK. 3. maddedeki "fiil" ibaresinden hareketle lafzi bir yorumda, tüm haksız fiillerin ticari iş sayılması gerekeceği sonucuna varmak pek mümkün görülmemektedir. Türk Hukuku bakımından da Alman ve İsviçre Hukuklarında kabul edildiği gibi haksız fiillerden dolayı reeskont faizi yürütülmesi İçin bu haksız fiillerin Ticaret Kanununda düzenlenmesi , veya fiilin gerek mağdur gerek fail bakımından ticari iş niteliğinde olması gerekmektedir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ( ONANMASINA ), alınmadığı anlaşılan 60.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 14.10.1994 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI:

Herhangi bir işin, "ticari iş" niteliğinde olup olmadığını çözümlemek için. TTK.nın 3 ve 21. maddelerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede, bir işin, haksız eylem veya sözleşme sayılıp sayılmayacağı üzerinde de durmak gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, "ticari iş" ile "ticari dava" kavramları ayrıdır. Her "ticari dava", "ticari iş" olduğu halde, her "ticari iş", "ticari dava" değildir.

TTK.nın 3. maddesine göre, Türk Ticaret Kanununun düzenlediği hususlarla bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren tüm muamele , fiil ve işler, "ticari iş"lerde TTK.nın 21/1. maddesine göre de, bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar ki, gerçek kişi olan tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgisi olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde, borç adi sayılır. Maddenin 2. fıkrasında da, taraflardan yalnız biri için "ticari iş" mahiyetinde olan mukaveleler, kanunda aksine hüküm olmadıkça diğeri için de "ticari iş" sayılır.

Bu hükümlerden TTK.nın 3. maddesine göre, ticari işletmenin her türlü eylemi, yani sözleşme veya haksız eylemi kendisi yönünden ticaridir. Özellikle, ticari işletmenin haksız eylemi, bu ticari işletme bakımından "ticari iş"tir. Fakat, bu haksız eyleme maruz kalan diğer taraf tacir değilse, bu eylem ticari işletme için ticari ve fakat tacir olmayan diğer ta raf için ticari değildir. Çünkü, TTK. nın 3. maddesi, sadece ticari işletme yönünden düzenleme getirmiştir. Ancak, TTK.nın 21/2. maddesinde ise, ticari işletmenin yaptığı sözleşmeler için daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Ticari işletmenin yaptığı sözleşme kendisi için ticari olduğu gibi, TTK nın 21 /2. maddesi uyarınca diğer taraf için de ticaridir. Bu son düzenleme sadece sözleşme ilişkisi içindir. Haksız eylem için yasa koyucu TTK.nın 3. maddesinde tacir olmayanlar için bir düzenlemeye gerek duymamıştır.

Sözgelimi, bir ticari işletmenin aracı, tacir sayılmayan üçüncü kişilere haksız eylem ika etmişse, bir fabrika çalışırken, bu fabrikada çıkan yangın, komşu mallarına zarar vermişse veya fabrika bacasından çıkan zehirli gazlar, etrafta bulunan ağaçlara yahut sebze ve meyve bahçesine veya ekinlere zarar vermişse, ticari işletmenin bu eylemleri "ticari iş" sayılır. Bu eylemde, zarar gören ve fakat tacir olmayan kişi ticari işletmeye her nasılsa bir zarar verse, bu eylem ticari değildir. Çünkü, TTK nın 3. maddesi ticari işletmenin ika ettiği her türlü eylemden söz etmiştir. Aksine, tacir olmayan kişinin, ticari işletmeye verdiği zarar hususunun niteliği yasalarımızda düzenlenmemiştir ( Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku, I.Giriş-Ticari İşletme, Ankara 1968, Üçüncü Baskı, s.145; Ali Bozer/Celal Göle, Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, Ankara 1991, s. 36 vd.; Fehiman Tekil; Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 1990. s. 68 ve 70; Aksi görüş için bkz. Sabih Arkan, Ticari işletme Hukuku, Ankara 1993, 60 ve 72; Oğuz İmregün, Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, İstanbul 1989, s. 27 ). Nitekim, Yargıtay uygulaması da bu doğrultudadır ( Y. 11. HD. 4.5.1984 gün ve 2533/2619, bkz., Gönen Eriş, Açıklamalı-İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme ve Şirketler, Ankara 1987, Cilt 1, s.198 vd.; 5.5.1992 gün ve 6904/5898, Batider, 1991/2, s.168 ).

Yukarıdan beri açıklanan hususları özetlersek, şöyle bir sonuç ortaya çıkar. TTK.nın 3. maddesine göre ticari işletmenin her türlü eylemi ticaridir. Dava konusu alacak yönünden değerlendirme gerekirse ticari işletmenin her türlü haksız eylemi, ticaridir. Tacir olmayan kişinin haksız eylemi bir ticari işletmeye karşı ika edilirse, bu eylem ticari değil, yani adi bir eylemdir. Sözleşme ilişkisinde ise, durum biraz değişiktir Ticari işletmenin yaptığı sözleşme kendisi için ticaridir. Tacir Olmayan için de, bu eylem ticaridir ( TTK.nın 21/2. ) Yasakoyucu, sözleşme ilişkisinde, tacir olan ve tacir olmayan yönünden getirdiği özel düzenlemede böyle bir tercih yapmıştır.

Somut olaya gelince; davalı ticari işletme, tacir olmayan sigortalı araca bir trafik olayında zarar ika etmiştir. Davalı ticari işletmenin haksız eylem sonucu meydana getirdiği zarar eylemi, bir ticari iştir. Zarar gören araç sahibi, eğer kendisi dava açsa idi, davalı ticari işletmeden ticari işlerde uygulanan ticari faiz isteyebileceğine göre; buna halef olan davacı sigorta şirketi de, aynı oranda ticari faiz isteyebilir. Bu itibarla, davacı sigorta şirketi işbu davada, ticari işlerde uygulanan reeskont oranında faiz isteyebilir.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, aksi görüşü benimseyen sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.

Gönen ERİŞ
Üye

II. KARAR ÖZETİ

Davacı vekili,müvekkili şirkete kasko poliçesiyle sigortalı bulunan özel araca,davalı ticari işletmeye ait aracın çarpması sonucu ile meydana gelen hasar nedeniyle sigortalıya tazminat ödendiğini ileri sürerek (7.440.920) TL.’nin reeskont faiziyle birlikte rücuan davalılardan tahsilini dava ve talep etmiştir.
Yerel mahkeme,dava konusu olayı sonuca bağlamış,(3.904.481) TL. tazminatın 27.3.1992 tarihinden itibaren %30 kanuni faiziyle birlikte davalı Tekstil A.Ş’den tahsiline karar vermiştir.
Hüküm,davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Görevli Yargıtay 11. Hukuk Dairesi temyiz talebini incelemiş ; TTK md. 3 ve TTK md. 21 dahilinde açıklamalar ile hangi işlerin ticari iş olabileceği konusunu ve buna bağlı olarak ödenmesi talep edilen tazminata hangi tür faizin yürütüleceğini karara bağlamıştır.
Sonuç olarak görevli Yargıtay 11.Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararının onanmasına karar vermiştir.

III. MERCİLERİN ÇÖZÜMLERİ

A. Yerel Mahkeme Kararı

Bursa Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.11.1993 tarih ve E.1165- K.1040 sayılı kararı ile uyuşmazlığı karara bağlamış ,(3.904.481) TL. tazminatın 27.3.1992 tarihinden itibaren %30 kanuni faiziyle birlikte davalı Tekstil A.Ş’den tahsiline karar vermiştir.

B. Yargıtay 11 H.D. Kararı

Görevli daire,temyiz talebini incelemiş ; TTK. md. 3 hükmündeki ticari iş kavramını açıklayarak madde dolayısıyla belirtilen ticari işletmeyi ilgilendiren tüm haksız fiillerin ticari iş niteliğinde olamayacağı ve bunun sonucunda temerrüt faizinin,ticari işlerde yürütülen reeskont faizi üzerinden talep edilemeyeceği sonucuna varmıştır.Haksız fiillerden dolayı reeskont faizi yürütülmesi için bu haksız fiillerin Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olması veya fiilin gerek mağdur gerek fail bakımından ticari iş niteliğinde olması gerekmekte olduğu sonucuna vararak yerel mahkemenin kararını oyçokluğu ile onamıştır.

IV. HUKUKİ SORUN

1- TTK. Md. 3 hükmünde belirtilen “ Ticari işletmeyle ilgili diğer bütün muamele,fiil ve işler”in kapsamı.
2- TTK. md. 21 hükmünde belirtilen ticari iş karinesinin hukuki ilişkinin özelliklerinin ve taraflarının tacir olup olmamasına göre incelenmesi.
3- Yukarıdaki sorunların çözümüne bağlı olarak tazmini talep edilen alacağa yürütülecek faiz oranlarının incelenmesi.

V. DEĞERLENDİRME

A. Ticari İş

Olayımızda da olduğu gibi bir uyuşmazlığın çözümlenmesinde ticari hükümlere mi yoksa genel hükümlere mi dayanılacağı “ticari iş” kavramında önem taşımaktadır[1].TTK. madde 1/II gereğince ticari işlere uygulanan ticari hükümler,genel hükümlere nazaran öncelik taşır[2].Bu anlamda bir işin ticari iş olarak nitelendirilmesi Ticaret Hukukunun uygulama alanını çizmek açısından özellik göstermektedir[3]. Hakim,bu sınırlar dahilinde,TTK. md. 1 anlamında uyuşmazlığı çözmektedir.Biz de öncelikle inceleme dahilinde hangi işlerin “ticari iş” olduğunu açıklayacağız.Ticari iş kavramının sınırları TTK. md. 3 ve TTK. md.21’de çizilmiştir;
TTK. md. 3’e göre herhangi bir iş Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise o iş ticaridir.Bu tür işlere,aksi ispatlanamadığı için mutlak ticari iş denmektedir[4].Bu tip işleri yapanların tacir (TTK. md.14) olmaması ya da işin ticari işletmeyle (TTK. md.11-12-13) ilgili olmaması bu durumu etkilememektedir.Örneğin taşıma sözleşmesi ile ilgili işler[5],kıymetli evrak hukukundan doğan işler ili ilgili her türlü işlemler veya haksız rekabet (TTK. md. 56) ve çatma (TTK. md.1216 vd.) gibi haksız fiiller “mutlak ticari iş olgusu nedeniyle”[6] ticari iş sayılır.
TTK. md. 3’e göre kanunda düzenlenmiş hususların yanında bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün muamele,fiil ve iş de ticari iş kavramına girmektedir.Buna göre ticari işletmenin yaptığı her hukuki muamele,gördüğü her iş ticaridir,yeter ki muamele,fiil veya iş ticari işletme ile “ilgili” olsun[7].Bunu tespit ederken,ticari işletme ile bu muamele,fiil veya iş arasında “makul illiyet” bağının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır[8].Burada objektif kıstastan(mutlak ticari iş olgusu) ayrılma ve subjektif sisteme yaklaşma söz konusu duruma gelmiştir[9].Buna göre ticari işletmeye makul bir illiyet bağıyla bağlı olan her muamele,fiil ve iş Türk Ticaret Kanununa göre ticari bir iştir[10].Maddedeki “ilgilendiren” ibaresi geniş yorumlamak suretiyle[11] ticari iş kavramına sadece ticari işletmenin tarafı olduğu iş ve işlemler değil,işlemin konusunun ticari işletme olduğu işler de girmektedir.Ticari işletmeyle ilgili bir işin icrasına hazırlık veya icrasını kolaylaştırmak amacıyla yapılan iş ve işlemler de ticaridir[12].Örneğin TTK.’da değil BK.’da düzenlenmiş olan alım-satım,trampa,ariyet gibi işlemler bir ticari işletmeyle ilgili ise bunlar da ticari iş sayılacaktır[13].
İncelememiz açısından uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.Genel bilginin yanında,sonuca ulaşabilmek için bu sorundan özellikle bahsetmemiz gerekmektedir.Bir işin ticari sayılması için hukuka uygun olması şart koşulmadığına göre hukuka aykırı (haksız) fiiller de bir ticari iş olabilmektedir[14].Doktrinde de çoğunlukla bu görüş hakimdir[15]. İncelememiz dahilinde asıl görüş ayrılığı haksız fiilin,farklı taraflarına göre ticari işletmeyi ilgilendirmesi dolayısıyla ticari iş olup olmadığı konusunda ortaya çıkmaktadır.İncelememize birbirine karşıt görüşleri açıklayarak devam edeceğiz.Öncelikle bir haksız fiilin ticari işletmeyi ilgilendirmesi yönünden üç ihtimal söz konusudur[16]:

a- İki taraf yönünden ticari işletme ile ilgili haksız fiiller[17]

Bu ilk ayrım dolayısıyla,haksız fiilin iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren haksız fiil durumlarında herhangi bir itilaf yoktur[18].Bu haksız fiil iki taraf için de ticari iştir.İki taraf da dolayısıyla ticari hükümlerden yararlanabilir[19].

b- Zarar gören yönünden ticari işletme ile ilgili olma hali[20]

Bu durumda zarar gören ticari işletme sahibi tacir ve bu zarar ticari işletme ile ilgili olduğu için bu zarardan doğan alacak da ticaridir.Zarar gören işletme ile ilgisi ise şu yöndendir; haksız fiil ile tacirin,ticari işletme üzerinde kullanacağı ticari sermayesinde eksilme meydana gelmektedir[21].Haksız fiil ile ticari işletmeye veya ticari işletmeye dahil bir araca zarar verilmesi halinde,ticari işletme,ticari faaliyetinde kullanmak durumunda olduğu bir parayı bu zararı gidermek için kullanmak suretiyle,o zararı telafi yoluna gidecektir[22] ve bu telafi oranında ticari alacak doğmuş olacaktır.

c- Zarar veren yönünden ticari işletme ile ilgili olma hali [23]

Bu son ayrım,incelediğimiz kararın somut halini belirtmektedir ve incelememiz açısından önemli bir özellik göstermektedir; eğer bir haksız fiil ticari işletmenin faaliyetinin icrası dolayısıyla ortaya çıkmış ise bu haksız fiil ticari iş kavramı dahilinde değerlendirilebilir mi?
Aynı düşünceyle ticari işletme ile ilgili faaliyet dolayısıyla ortaya çıkan haksız fiilden doğan zarar da ticari iş kavramına girmektedir[24] ; çünkü ticari işletmenin haksız fiili ile sebep olduğu zararı karşı tarafa ödememesi durumunda,ticari işletmeden çıkacak parayı malvarlığında tutmakta,ticari işletmesinde kullanmakta ve böylece fazla kar sağlamış olacaktır[25].Bu ticari kar kendisi yönünden bir tür sebepsiz zenginleşme teşkil etmektedir[26].Bu düşünce ile örneğin bir ticari işletmeye ait aracın kaza sonucu insana veya eşyaya verdiği zarar veya bir fabrika bacasından çıkan dumanların çevredeki ekili alanlarda oluşturduğu zarar da,ticari iş sonucu meydana gelen zarar olarak kabulü gerekmektedir[27].
Bu açıklamalar dahilinde bu üç ayrımda da ticari iş kavramı sınırlarına girilmektedir.Ancak bu ayrımlara TTK. md. 3’ü geniş yorumlamak suretiyle teorik yönden[28] hukuki bir mantığa oturtabiliyoruz.Şimdi yapacağımız TTK. md. 21 dahilinde bir inceleme ise bu ayrımları hukuki yönden dayanaksız bir konuma sokmaktadır.
TTK. md. 21/1’e göre: “bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır.”Ancak tacir işlemi yaparken bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını karşı tarafa bildirir veya işin ticari sayılmasına somut durumun koşulları uygun bulunmuyorsa,borç sıradan sayılacaktır[29].TTK. md. 21/2’ye göre ise : “ Taraflardan yalnız biri için ticari iş mahiyetinde olan mukaveleler, kanunda aksine hüküm olmadıkça,diğeri için de ticari iş sayılır”.Bu maddenin uygulanması için önkoşul taraflar arasında bir “sözleşme” olmasının gerekliliğidir[30].Kanun koyucu,21. madde hükmünü sınırlayıcı bir hüküm olarak sevk etmiş bulunmaktadır.Bu sınırlayıcılık, taraflardan birisi için ticari iş olan işin,diğer taraf için de ticari sayılabilmesi,münhasıran,o işin iki tarafı arasında “mukavele” yani bir “sözleşmeye” bağlanmış olmasını şart koştuğu gibi,ayrıca da “kanunda aksine bir hüküm olmaması” halinde ancak ticari iş sayılabileceğine değinilmiştir[31].Bu durumda uyuşmazlığın haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme gibi[32] sözleşme dışı hallerden doğması bu hükmün uygulanmaması sonucunu doğurmaktadır.” Ortada haksız bir fiilin olduğu durumlarda;taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir hukuki ilişkiden söz edilemeyeceği için işin bir taraf yönünden ticari olarak nitelendirilmesi,diğer taraf yönünden de aynı nitelendirilmede bulunulmasını hukukun haklı göstermez [33]”. Sonuç olarak bu sözleşme dışı ilişkinin karşı tarafı için iş “adi iş” olacaktır.Bu ilişkinin,tacir açısından ticari olması,karşı taraf yönünden işi “adi” olması özelliğini etkilemeyecektir[34].
Sonuç olarak TTK. md. 3 ile ticari işin sınırları ucu açık bir biçimde çizilmiştir.Bu hüküm yorumlanırken her türlü haksız fiilin ticari iş kavramı sınırlarına sokmak; TTK. md 21/2’nin tacir olmayan taraf için işin ticari olabilmesi,işin sözleşmeden kaynaklanması koşuluna bağlı tutularak çizdiği sınırı görmezden gelmek sonucunu doğurmaktadır[35].TTK. md. 3’ün özel düzenlemesi TTK. md. 21/2’dir ve genel hükme işlerlik kazandırır[36].

B. Ticari İşlerde Faiz

Faiz,belirli bir paranın alacaklısına sağladığı medeni semeredir[37] ve fer’i bir borç olup,ana parayı takip eder[38].Faiz,belirli açılardan farklı ayrımlara tabi tutulmuştur.İnceleme açısından kapital- temerrüt faizi ve kanuni- iradi faiz ayrımlarını açıklamak sonuca ulaşmak açısından yeterli olacaktır.
Kapital faiz,bir para tutarını talep hakkına sahip bulunan alacaklıya,bu paradan belli bir süre yoksun kalması nedeniyle borcun vadesine kadar ödenen karşılığı ifade eder[39]. Temerrüt faizi ise,zamanında ödenmeyen alacağa,vadeyi geçen günler için işletilen faizdir( BK.md.103).Temerrüt faizi,alacaklının muhtemel zararını tazmini amacıyla doğrudan doğruya kanun koyucu tarafından öngörülmüş bir karşılıktır[40].
Diğer açıdan da kanuni faiz,miktarı kanun tarafından belirlenen kapital veya temerrüt faizidir(TTK. md. 1461/1)[41].İradi faiz ise miktarı taraflarca sözleşme ile kararlaştırılmış olan faizdir[42].
Bu faiz türlerinde uygulanacak olan oranlar da çeşitli kanunlara “serpiştirilmiştir”[43] BK. md. 72’ye göre kanuni kapital faizi yıllık yüzde beş,BK. md. 103’e göre temerrüt faizi oranı yine yüzde beş,ticari işlere ilişkin faiz oranı ise TTK. md 9’a göre kanuni kapital faizde yıllık yüzde beş,temerrüt faizinde ise yıllık yüzde on olarak saptanmıştır.
19 Aralık 1984 tarihli 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun kabul edilmiş,bu ayrımlar ve oranlar[44] çeşitli yönlerden değişikliğe uğramıştır[45].Kanunun 1. maddesine göre : “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır.” Burada kanuni faiz terimi,sadece miktarı sözleşme ile belirlenmemiş olan kapital faizini ifade etmek için kullanılmıştır[46].
Kanunun 2. maddesine göre de : “Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.” Yani para borcunu içeren adi ve ticari işlerde taraflar,borçlunun temerrüde düşmesi halinde istenecek temerrüt faizini serbestçe kararlaştırabilirler.
Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de : “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur.” Bu hükme göre de temerrüt faizinin bu oranda hesaplanabilmesi için, alacaklının bu yönde bir talebi gerekir.Alacaklının sadece kanuni faiz veya ticari faiz istemiş olması,temerrüt faizinin,kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranı üzerinden hesaplanabilmesi için yeterli değildir[47].

C. Mercilerin Çözümlerinin Değerlendirilmesi

a. Yerel Mahkeme Kararı

Yerel mahkeme,davacının talebi sonucunda özel araç ile ticari işletme aracının çağrışması sonucunda doğan alacağı ticari olarak nitelendirmemiş,olayı adi iş ve dolayısıyla faiz talebini adi temerrüt faizi olarak % 30 olarak hesaplamıştır.Yukarıda TTK md. 3 ve bu hükmün özel düzenlemesi TTK md. 21 dolayısıyla yapılan incelemelere dayanarak yerel mahkemenin bu kararını doğru buluyorum.

b. Yargıtay 11 H.D. Kararı

Çoğunluk görüşü: Görevli hukuk dairesi, temyiz talebini incelemiş,TTK md.3 hükmü ile sınırları çizilen ticari iş kavramını açıklamış ve uyuşmazlık konusu haksız fiil dolayısıyla hükmüm belirtmiş ve ticari işletmeyi ilgilendiren her türlü muamele,fiil ve işin ticari iş olmayacağı sonucuna varmıştır.Dolayısıyla yürütülmesi gereken faiz oranını da ticari temerrüt oranı üzerinden istenebileceği görüşüyle yerel mahkemenin kararını onamıştır.Yukarıda belirtilen hükümler dolayısıyla TTK md. 3 anlamında bir haksız fiilin ticari iş olabilmesi için fiilin gerek mağdur gerek fail bakımından ticari iş niteliğinde olması gerekliliği sonucuna varan Yargıtay H.D. onama kararına katılıyorum.
Karşıoy yazısı : Karşıoy yazısı ile 11 H.D. Üyesi,çoğunluğun görüşüne katılmamış; TTK md. 3 hükmünde belirtilen ticari işletmeyi ilgilendiren türlü muamele,fiil ve işi açıklamış,yukarıda yapılan açıklamalardaki gerekçelere dayanarak haksız fiilin de ticari işletmeyi ilgilendiren bir ticari iş olduğu görüşünü savunmuştur.Ancak yukarıda söylendiği gibi TTK md 21/2 hükmüne göre tacir olmayan taraf için işin ticari olabilmesi,işin taraflar arasındaki bir sözleşmeden kaynaklanması koşuluna bağlıdır.Bu hükme göre taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanmayan bir haksız fiil tacir olmayan taraf dolayısıyla adi iş sayılacaktır.Üyenin,davacının faiz oranını ticari işlerde uygulanan reeskont oranı üzerinden hesaplayabileceği ve bu oran üzerinden talep edebileceği görüşüne katılmıyorum.



KAYNAKÇA



- ARKAN, Sabih, Ticari İşletme Hukuku, 9. Tıpkı Basım, Ankara, 2005

- ARSLANLI, Halil, Kara Ticaret Hukuku Dersleri Umumi Hükümler, 3. Bası, İstanbul, 1960

- Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu Dergisi,Sayı XV, Haziran, 1998

- DOĞANAY, İsmail, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Cilt 1, 4.Bası, İstanbul, 2004

- ERİŞ, Gönen, Türk Ticaret Kanunu Ticari İşletme ve Şirketler , Cilt 1, 3. Baskı, İstanbul, 2004

- GÖKSOY, Kubilay / AYAN, Yıldırım , Türk Ticaret Kanunu Ticari İşletme Madde 1-135 İçtihatlar, Cilt 1, 1. Bası, İstanbul, 2004

- İMREGÜN, Oğuz, Kara Ticaret Hukuku Dersleri, 5.Bası, İstanbul, 1979

- KARAHAN, Sami, Ticari İşletme Hukuku, 4.Bası, Konya, 2001

- KARAYALÇIN, Yaşar, Ticaret Hukuku Dersleri 1. Giriş- Ticari İşletme, 2.Baskı, Ankara, 1960

- POROY/YASAMAN, Ticari İşletme Hukuku, 9. Bası, 2001, İstanbul

- SAKA, Zafer, Ticaret Hukuku - Ticari İşletme, İstanbul, 1998

- TEKİL, Fahiman, Ticari İşletme Hukuku, 3.Bası, İstanbul, 1997


[1] DOĞANAY, İsmail, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Cilt 1, 4.Bası, İstanbul, 2004, s. 50

[2] TEKİL, Fahiman, Ticari İşletme Hukuku, 3.Bası, İstanbul, 1997, s. 42

[3] İMREGÜN, Oğuz, Kara Ticaret Hukuku Dersleri, 5.Bası, İstanbul, 1979, s. 17

[4] KARAHAN, Sami, Ticari İşletme Hukuku, 4.Bası, Konya, 2001, s.53

[5] Örnek : Yargıtay 11 H.D., T.22.5.2001, E. 2001/2977, K. 2001/ 4588 ( GÖKSOY, Kubilay / AYAN, Yıldırım Türk Ticaret Kanunu Ticari İşletme Madde 1-135 İçtihatlar, Cilt 1, 1. Bası, İstanbul, 2004, s.17

[6] KARAHAN, Ticari İşletme, s.53

[7] DOĞANAY, Şerh, s. 55

[8] DOĞANAY, Şerh, s. 55

[9] ERİŞ, Gönen, Türk Ticaret Kanunu Ticari İşletme ve Şirketler , Cilt 1, 3. Baskı, İstanbul, 2004, s. 210

[10] ARSLANLI, Halil, Kara Ticaret Hukuku Dersleri Umumi Hükümler, 3. Bası, İstanbul, 1960, s. 22

[11] ARKAN, Sabih, Ticari İşletme Hukuku, 9. Tıpkı Basım, Ankara, 2005, s. 62

[12] ARKAN, Ticari İşletme, s. 62

[13] KARAHAN, Ticari İşletme, s. 54

[14] BATTAL, Ahmet, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu Dergisi, XV, Haziran, 1998, s. 66

[15] DOĞANAY, Şerh, s. 51 ; KARAHAN, Ticari İşletme, s.54-55 ; POROY/YASAMAN, Ticari İşletme Hukuku, 9. Bası, 2001, İstanbul s. 62 ; TEKİL, Ticari İşletme, s. 48, Karşıt Görüş : KARAYALÇIN, Yaşar, Ticaret Hukuku Dersleri 1. Giriş- Ticari İşletme, 2.Baskı, Ankara, 1960, s.78

[16] BATTAL,Ahmet, Banka ve Ticaret, s. 67

[17] BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 67

[18] Yargıtay 19 H.D. E. 1998/5055, K. 1998/ 6572, T. 2.11.1998 : “ Tacirler arasında işletmeleri ile ilgili olmak üzere birbirlerine karşı yaptıkları eylemlerinde ticari iş sayılması gerekir…”

[19] İleride de inceleyeceğimiz ticari temerrüt faizi konusunda.

[20] BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 67

[21] BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 68

[22] Mete Günel, Banka ve Ticaret, s. 88

[23] BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 69

[24] BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 70

[25] Gönen Eriş, Banka ve Ticaret, s.87

[26] BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 70

[27] ERİŞ, Ticari İşletme, s. 210

[28] BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 67

[29] SAKA, Zafer, Ticaret Hukuku - Ticari İşletme, İstanbul, 1998, s.80

[30] Zıt görüş: BATTAL, Banka ve Ticaret, s. 71

[31] Y. HGK. 17.2.1999 gün ve E. 1999/19-73,K 1999/106 ( Naklen: DOĞANAY, Şerh, s.207-208)

[32] ARKAN, Ticari İşletme, s.65

[33] Y. HGK. 16.2.2000, E. 2000/ 19-90 / K. 96 (Naklen : ERİŞ, Ticari İşletme, s. 212)

[34] DOĞANAY, Şerh, s.207 ; KARAHAN, Ticari İşletme, s. 55 ; KARAYALÇIN, Ticaret Hukuku, s.69 ; POROY/YASAMAN, Ticari İşletme, s.63 ; Farklı görüşler,özellikle : İMREGÜN, Kara Ticaret, s.19 ; ERİŞ, Gönen, TTK Ticari İşletme ve Şirketler, Ankara, 1992, s.38 (Naklen : BATTAL, Banka ve Ticaret, s.72)

[35] ARKAN, Ticari İşletme, s. 76

[36] Sabih Arkan, Banka ve Ticaret, s.95

[37] ERİŞ, Ticari İşletme, s.523

[38] ERİŞ, Ticari İşletme, s.523

[39] ARKAN, Ticari İşletme, s.67

[40] POROY/YASAMAN, Ticari İşletme, s.67

[41] ARKAN, Ticari İşletme, s.69

[42] ARKAN, Ticari İşletme, s.69

[43] ARKAN, Ticari İşletme, s.69

[44] 3095 sayılı kanunun 5. maddesine göre : “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununda kanuni faiz temerrüt faizi oranlarını belirleyen hükümler uygulanmaz.”

[45] ARKAN, Ticari İşletme, s.70

[46] ARKAN, Ticari İşletme, s.69

[47] ARKAN, Ticari İşletme, s. 75
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ticari İş İle İlgili Bir Karar İncelemesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Gürkan Şavklı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
30-12-2006 - 02:32
(6325 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 7 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 7 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
39581
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 11 saat 38 dakika 30 saniye önce.
* Ortalama Günde 6,26 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 53853, Kelime Sayısı : 4576, Boyut : 52,59 Kb.
* 5 kez yazdırıldı.
* 8 kez indirildi.
* 3 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 449
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,29931307 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.