Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Vergi Suçlarına İlişkin Olarak Uygulanması Gereken Yaptırımın Niteliği Konusundaki Tartışmalar

Yazan : Bülent Seven [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
Makale Temmuz 2001 tarihlidir.

A. Genel Olarak
Ceza suç işleyen kişiye devlet tarafından uygulanan yaptırım niteliği taşır. Cezanın özünde suç işleyen kişiye elem verilmesi, ıstırap çektirilmesi fikrinin bulunduğu söylenebilir. Ancak herhangi bir elemin ya da ızdırabın ceza olduğu söylenemez. Cezanın özünde elem veya ıstırap unsuru bulunmakla beraber cezanın suç işleyende mutlaka ıstıraba neden olması gerekmez. Cezanın “normal” bir insan bakımından ıstıraba neden olacak nitelikte bulunması yeterlidir.
Cezalar sınırladıkları ve ilişkin oldukları hukuki varlıkların niteliklerine göre ölüm cezası, hürriyeti bağlayıcı ceza, para cezası ve belli bir meslek ve sanatı yapmaktan men biçiminde bir ayrıma tabi tutulabilir. Yaptırım “ceza” şeklindeki kamusal nitelikteki güç kullanımını ve uygulamayı da kapsayan bir içeriğe sahiptir. Vergi suçlarına uygulanacak yaptırım ile vergi alacağının bir an önce tahsil edilmesi, uygulanan yaptırımın buna engel olmaması, mümkün ise bunu kolaylaştırması; hiç suç işlememiş kişileri suç işlemekten, faili de yeniden suç işlemekten alıkoyması; kamu vicdanını verilen yaptırım sonucunda rahatlatması amaçlanmaktadır. Bu noktada yanıtlanması gerekli olan temel sorulardan biri “cezanın amacının” ne olduğudur. Bu soru değişik teorilerin ortaya çıkmasına neden olmuş ve bugün dahi bu konu ve soruna ilişkin olarak doktrinde bir görüş birliği sağlanamamıştır.Ancak bugün artık modern infaz hukukunda suçun önlenmesinin ve suçlunun terbiye edilmesinin cezanın temel amaçları arasıda yer aldığı konusunda görüş birliği sağlanmış bulunmaktadır.
Ceza ve ceza infaz hukukunda asıl önemli olan suç ile ona ilişkin yaptırım arasında kabul edilebilecek bir oran kurmak ve öngörülmüş bulunan yaptırımı da mutlaka uygulamaktır. Bir başka deyişle temel amaç hukuk devletinin ulaşmış olduğu boyutları da dikkate alarak çağdaş ceza hukukunun amaç ve ilkelerine uygun, suç ile orantılı ve kabul edilebilir, mağdurun, kamunun ve hatta failin vicdanını rahatsız etmeyen yaptırımların öngörülmesi ve bunların da mutlaka uygulanması olmalıdır.
Vergi suçlarına ilişkin olarak uygulanması gerekli yaptırımın niteliği konusunda doktrinde ve uygulmada çeşitli görüşler ve tartışmalar sözkonusudur. Bazılarına göre vergi suçlarının önlenebilmesi için hukuk sisteminde hürriyeti bağlayıcı cezalara yer verilmesi gereklidir, diğer görüş ise mali nitelikteki yaptırımların yeterli olduğu şeklindedir.
B. Yaptırımın Niteliği Konusu ve Bu Konuya İlişkin Tartışmalar
1. Hürriyeti Bağlayıcı Ceza Uygulanması Gerektiği Görüşü
Bu görüşü savunanlar aşağıdaki gerekçelere dayanmakatadırlar:
-Özellikle hileli vergi suçlarında devlet gelir kaybına uğramakta, kamu düzeni ciddi ve ağır bir şekilde bozulmakta, devlet itibarı zedelenmektedir.
-Hakkında hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmesi gereken vergi suçlarına ilişkin olarak genellikle ceza hukukunun genel ilke ve kuralları uygulanmaktadır.
-Mali cezalar tek başına vergi suçlarının işlenmesini önleyecek nitelik ve etkide değildir; hürriyeti bağlayıcı cezaların da vergi sisteminde bulunması bir zorunluluk haline gelmiştir. Hürriyeti bağlayıcı cezalar mali cezalar ile karşılaştırıldığında vergi suçlarını daha etkin bir biçimde önlemekte bir başka deyişle daha caydırıcı nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla hapis cezasının mali nitelikteki cezalara göre psikolojik bir üstünlüğü vardır.
-Vergi kavramı günümüz toplumsal ve ekonomik koşullarında devlet faaliyetlerinin devamlılığı, düzenliliği, verimliliği ve etkinliği bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Bu ödevi gerektiği gibi veya hiç yerine getirmeyenlerin ağır yaptırımlarla karşılaşması doğaldır.
-Çağdaş ülkelerdeki gelişim ve eğilim de vergi suçlarına ekonomik nitelikteki yaptırımlar yerine veya bunlarla birlikte hürriyeti bağlayıcı ceza uygulanması yönündedir.
Bu görüştekilere göre yasalarda öngörülmüş bulunan hürriyeti bağlayıcı cezalar mutlaka uygulanmalı, infaz hukukunda bu yönde düzenlemeler yapılmalıdır. Nitekim 647 sayılı CİK uyarınca 30 gün veya daha aşağı hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına çevrilmesi zorunludur. Bu nokta ile genel olarak para cezasına çevrilme uygulaması hürriyeti bağlayıcı cezanın caydırıcılığını ortadan kaldırdığından eleştirilmektedir.
2. Mali Nitelikte Yaptırım Uygulanması Gerektiği Görüşü
Bu görüşteki yazarlar ise aşağıda belirtilen gerekçelere dayanarak vergi suçları bakımından en etkin ve ideal cezanın mali nitelikte cezalar olduğu ifade etmektedir:
-Vergi kaçıranlara uygulanan parasal cezalar, tekrar vergi kaçırmak isteyenlerin sayısını azalltır. Bir başka deyişle vergi kaçakçılığına karşı parasal cezalar yeterlidir. Vergi suçlarının önlenmesi için vergi cezalarının arttırılması “demode” ve fazla etkin olmayan bir yöntemdir.
-Vergi suçları ekonomik nitelikte yaptırımlardır, ekonomik nitelikteki suçlara da ekonomik nitelikte yaptırımların uygulanması gerekir. Bir başka deyişle bu tür suçlara hürriyeti bağlayıcı cezalar yabancıdır.
-Hapis cezası yükümlü üzerinde çok büyük sosyal ve ekonomik kayba neden olmakta, suç ile ceza arasında olması gereken oran cezanın ağırlığı nedeniyle ihlal edilmektedir.
-Vergi sistemimizdeki cezalar da esas itibariyle vergi cezası biçimindedir ve hürriyeti bağlayıcı cezalar geçici ve ihmal edilebilir niteliktedir.
-Vergi suçları “doğal suçlar” olarak adlandırılan adam öldürme, ırza geçme, sahtekarlık ve dolandırıcılık suçları ile karşılaştırıldığında toplum için daha az tehlike oluşturmaktadır. Yasakoyucu da vergi suçlarını diğer suçlar kadar tehlikeli görmediğinden belli vergi suçlarına ilşkin yaptırımlar yargı mercileri yerine idare tarafından verilmektedir.
3. Hürriyeti Bağlayıcı Cezalar ve VUK
VUK’nun 357-368 maddeleri hürriyeti bağlayıcı cezaları düzenlemiş ve öngörmüştür. Yasa uyarınca hürriyeti bağlayıcı ceza niteliğindeki fiillere ilşkin yargılama adli yargıda, genel ceza mahkemesi tarafından yapılır. Yasakoyucunun bu düzenlemesinin iki temel nedeni vardır:
-Yargılama esnasında ceza hukukunun temel ilke ve kuralları gözönünde bulundurulacak ve bu işlemler ceza muhakemesi usulü kanunu çerçevesinde gerçekleşecektir. Nitekim VUK’nunda yargılama aşamasına ilişkin belirli hükümler yer alsa da bunların sayısı oldukça az olduğundan, esas itibariyle uygulanak norm CMUK olacaktır. Yasakoyucu genel ceza hukukunun ve ceza muhakemesi hukukunun uygulandığı bir yargılamanın vergi mahkemeleri yerine, bunu zaten sürekli olarak yapmakta olan ceza mahkemelerinde yappılmasının daha uygun ve yararlı olacağını görmüştür.
-Hukuk sistemimizde hürriyeti bağlayıcı cezalar sözkonusu olduğunda, bu yaptırımı gerektiren fiillere ilişkin yargılama genel ceza mahkemelerinde yapılmakta ve sonuçta hüküm bu yargı yerleri tarafından tesis edilmektedir. Bu nedenle hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren vergi suçları bakımından yargılamanın vergi mahkemeleri yerine genel ceza mahkemelerinde yapılması bu genel sistemin ve çerçevenin bir gereğidir.
C. Değerlendirme
Devlet, toplumsal barışı, kamu düzenini, bireylerin güvenlik ve huzurunu sağlamakla yükümlüdür. Kimi durumlarda devlet, bu yükümlülüğünü alacağı ceza önlemleri ile yerine getirmeye çalışır. Yasakoyucu bu konuda düzenleme yaparken kişi yararı kadar kamu yararını da gözönünde bulundurmak zorunda olduğundan bazı suçların niteliğini, işlenme biçimi ve toplum için doğurduğu zarar veya tehlikeyi de gözeterek değişik cezalar verilmesini uygun bulabilir.
Vergi suçlarına uygulanacak yaptırımın niteliğinin tartışılmasında önce belli temel ilke ve esaslar üzerinde uzlaşmaya varılması ve bunun ortaya konulması gerektiği kanısındayız.
Buna göre:
-Olayda kast unsurunun varolması ve bu unsurun yoğun bir biçimde saptanması durumunda,
-Vergi kaybı öğesi ortaya çıktığı takdirde,
-Vergi suçunun organize bir şekilde işlenmesi ve,
-Kaçakçılığa konu olan veya kaçırılmak istenen ya da ödenmesi gereken vergi miktarının yasa tarafından belirlenmiş bir meblağı aşması hallerinde,
faile daha ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.
Vergi suçlarına uygulanacak yaptırımın nitelik ve nicelik açısından belirlenmesi gerektiği açıktır. En uygun yaptırımın uygulanması vergi suçluluğunu önleyeceği gibi, kamu vicdanını da rahatlatacaktır.
Öte yandan belirlenen yaptırım vergi borcunun bir an önce tahsiline engel olmamalıdır, mümkün ise bunu kolaylaştırmalıdır. Vergi alacağının tahsilini imkansız hale getiren veya geciktiren bir yaptırım zorunlu nitelik taşımadıkça rasyonel olmayacaktır.
Vergi cezaları kamu gelirleri içerisinde yer alsa da, bunların asıl amacı kamu hizmetlerinin finansmanı için gelir sağlamak değildir, temel amaç yasanın suç olarak kabul ettiği fiil ile bozulan toplum düzeninin yeniden tesisidir.
Yaptırımın suç olarak öngörülen fiil ile orantılı olması gerekir. Yaptırımın temel amacı ise diğer kişileri suç işlemekten, faili ise bir kez daha aynı nitelikte bir suç işlemekten alıkoymalıdır; bu fonksiyonu “caydırıcılık” fonksiyon olarak nitelendirilmektedir. Uygulanan yaptırımın ağır olması sosyal barış ve sükunun sürekli olarak sağlanması amacı bakımından olumlu değil aksine olumsuz ve ters sonuçlar vermiştir. Fiil ile ceza arsında adil bir oran bulunmadığı takdirde, şiddetli ceza genellikle yargıcı beraat hükmü vermeye sevk eder. Şiddetli cezalar ve ağır yaptırımlar başlangıçta bir şok etkisi yaratabilir ve suçluluğu önlemede olumlu bir araç olarak görülebilir. Ancak fiil ile orantılı olmayan, şiddetli ceza zamanla suçlunun işlediği fiili ve kusurunu unutturur ve suçluyu mağdur durumuna sokar. Her zorunlulukta olduğu gibi, ceza vermede de, ancak bu zorunluluğun gerektirdiği ölçü ve miktarlarda meşruluk sözkonusu olur.
Aynı şekilde uygulanması çok güç ya da olanaksız nitelikteki yaptırımların öngörülmesinin pratik bir değeri olmayacaktır; hatta bu nitelikteki yaptırımlar belli ölçüde devlete ve onun ceza sistemine olan güveni azaltır.
Cezaların miktarının saptanmasının, hiçbir ölçüt getirilmeden tamamen yargıcın takdirine bırakılması, hataları arttıracağı gibi, kişisel takdirler sonucu aynı suç için çelişkili sonuçlar doğabilebilecektir. Buna karşılık, aynı suçu işleyenler için değişmez cezaların öngörülmesi, suçun işleniş şekil ve şartlarını, suçlunun kişiliğini, ona suça iten etkenleri gözönüne alma olanağı vermeyeceğinden yargıcı sadece maddede yazılı cezayı bildiren bir konuma sokarak cezanın kişiselleştirilmesi olanağını önleyecektir.
Bazı yazarların savunduklarının aksine hangi suçların toplum için daha tehlikeli olduğuna ilişkin hüküm ve görüş bir değer yargısından ibarettir ve bunun da objektif bir geçerliliğe sahip olması, en azından ortaya çıkan görüşün objektif ölçütlerle açıklanması mümkün değildir. Ancak kamu hizmetlerinin finansmanı açısından zorunlu bir araç olan vergilere ilişkin çeşitli yükümlülüklerin yerine getirilmemesi ve yasaklara uyulmaması sonucunda ortaya çıkan vergi suçlarının, tüm toplumun temel ve ortak gereksinmeleri için zorunlu olan kaynakları azalttığı veya bunların azaltılması tehlikesini ortaya çıkardığı, mağdurun her zaman devlet ve dolayısı ile tüm toplum bireyleri olduğu düşünüldüğünde vergi suçlarının diğer suçlardan daha az tehlikeli olduğu söylenemez.
Doğal suçlar olarak adlandırılan adam öldürme, yağma, ırza geçme gibi suçların vergi suçlarından daha tehlikeli olarak görülmesi, bu suçların somut, belirgin sonuçlar doğurması, mağdurun gerçek kişiler olması ve üçüncü kişilerin kendilerini mağdurun yerine koymaları halinde ortaya çıkan psikolojik sonucun yarattığı etkiden dolayıdır. Vergi suçlarının doğurduğu sonuç çoğu kez somut değildir ve çoğu zaman uzun vadede anlaşılır; mağduru da devlettir. Ancak özellikle uzun dönemde vergi suçlarının devlet yaşamını ve fonksiyonlarını bozucu ve yıkıcı etkisi daha net anlaşılır.
Ceza hukuku, yapısı yönünden toplumun kültürel uygarlık düzeyi, sosyal ve ekonomik yaşantısı ile yakından ilgili bulunması ve ancak devlet tarafından konulabilir ve biçimlendirilebilir olması nedenleri ile siyasal bir nitelik taşıyan bir hukuk dalıdır. Ancak çağdaş ceza hukuku suç olarak nitelendirilen fiil ile bozulan toplum düzeninin yeniden kurulması amacını kefaret ve ibret maksatlarında ve cezalarda şiddet eğiliminde bulmamaktadır. Vergi suçları gibi toplum düzenini ciddi şekilde bozan ve kamu hizmetlerini aksatan suçların işlenmesi halinde yaptırım uygulanması gereklidir, ancak uygulanacak yaptırımın belirlenmesinde sadece ızdırap verme amacını gütmek hatalıdır; bunun yanında yaptırımın yapıcı amaçları da bünyesinde barındırması gerekir. Ayrıca ceza hukukundaki gelişmelerin sonucu olarak faile uygulanacak cezanın ferdileşmesi gerektiği anlayışı da artık benimsenmiştir. Cezanın ferdileştirilmesi, suçluya uygulanacak yaptırımın, ceza hukukunun amaçlarına göre suçlunun kişiliğine uygun hale getirilmesi demektir.
Aslında, özellikle vergi kaçakçılığı suçunda yükümlü çoğunlukla yakalanması ve bu durumun ortaya çıkması halinde karşılaşacağı yaptırımı değil, elde edeceği iktisadi menfaati düşünmektedir. Dolayısıyla vergi kaçakçılığında yükümlü incelikli bir risk hesabı yapmamaktadır.
D. Sonuç
1. Şu nokta açıktır ki ceza belirleme yetkisi yasakoyucunun takdirindedir. Ancak yasakoyucunun bu yetkisi sınırsız değildir, Anayasanın konuya ilişkin hükümleri ve hukukun genel ilke ve kuralları ile sınırlandırılmıştır. Bu bağlamda ceza kanunları, ceza hukukunun ana ilkeleri ile Anayasanın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere, ülkenin genel durumu, sosyal ve ekonomik hayatın gereksinmeleri gözönüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre düzenlenir.
2. Ceza verme hakkının esasını, adaletle sınırlandırılmış toplumsal yarar düşüncesi oluşturur. Bunun doğal sonucu olarak, bir düzenlemeye giderken yasakoyucu kamu yararını en az kişi yararı kadar düşünmek durumundadır. Kamu yaranın takdiri ise yasama organının yetkisindedir. Ancak bu organ, kamu yararını gerekçe göstererek eylemlere dilediği miktarda ceza saptayamayacağı gibi, kişiye Anayasa ile tanınan ve güvence altına alınan hakların özüne de dokunamaz.
3. Çağdaş bir ceza hukuku sisteminde hürriyeti bağlayıcı cezalar ancak çok zorunlu durumlarda kabul edilebilir ve uygulanabilir. “Çok zorunlu durumlar” ise kişi dokunulmazlığı ve bütünlüğü ilkelerinin ihlal edildiği durumlar ve “kamu düzeninin ciddi şekilde bozan fiillerin” işlendiği hallerdir. Vergi suçlarının da, verginin işlevleri gözönünde bulundurulduğunda, “kamu düzenini ciddi şekilde bozan filler” kapsamında düşünülmesi gerekir. Bu nedenle kast öğesinin yoğun şekilde bulunduğu hallerde faile hürriyeti bağlayıcı ceza uygulanmalıdır.
Ceza kanunu hükümleri incelendiğinde, ekonomik suç kapsamında değerlendirilebilecek suçlar için (zimmet, irtikap, rüşvet, devlet ihalelerine fesat karıştırma vs. ) bakımından ağır yaptırımlar öngörüldüğü görülür. Bu genel çerçeve içerisinde belli vergi suçları bakımdan hürriyeti bağlayıcı ceza getirilmiş olmasını doğal karşılamak gerekir.
Öte yandan, birçok gelişmiş ve demokratik ülkede, vergi kaçakçılığı suçu topluma karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilmekte ve hapis cezası etkili bir biçimde uygulanmaktadır.
Ancak, yanılma halinde bu tür cezaların telafisi mümkün olmadığından, özgürlüğü kısıtlayıcı cezalarda, yanılmayı en aza indirmek için oldukça kapsamlı kapsamlı, titiz ve uzun bir yargılama süreci gerekir.
4. Cezadan beklenen amaç, kişiyi topluma kazandırmaktır. Suçlu, topluma uyum zorlukları gösteren ve uyumsuzluğunu suç işlemekle gösteren kimsedir. Cezanın caydırılıcığı ve suçlunun toplumla uyum sağlayabilmesi bir başka deyişle topluma yeniden kazandırılması, ceza politikasının temel ilkelerinden birini oluşturmalı; cezanın infazı da , suçlunun topluma uyum sağlamasını ve topluma yeniden kazandırılmasını amaçlamalıdır. Bir başka deyişle, ceza önlemlerinden beklenen suçlunun ıslahı yoluyla onu topluma kazandırmanın yanında, suç nedeniyle bozulmuş olan toplumsal barışın yeniden kurulması ve suçların işlenmesinin önlenmesidir.
5. Yalnız sosyal yaşamın ve hukukun zorunlu kıldığı eylemler suç sayılmalı, faile uygulanacak ceza suçun ağırlık ve niteliğine uygun ölçüde saptanmalı; adalet kavramı ile bağdaşmayan cezalar öngörülmemeli ve uygulanmamalıdır; nitekim adalet hukukun “nihai” amacıdır.
6. Vergi suçlarına uygulanacak yaptırımlar(ceza ve emniyet tedbirleri ile ceza niteliği taşıyan uygulama ve tedbirler) tek başına sözkonusu suçları önlemek ve sayılarını azaltmak için yeterli değildir. Asıl yapılması gereken kriminolojik, teknik ve ekonomik araştırmalar yolu ile vergi suçluluğunu doğuran faktörleri bulmak ve bunları uygun araç ve yöntemlerle ortadan kaldırmaktır. Ayrıca gerektiği ölçüde hukuk sosyolojisinden de yararlanılmalıdır.
7. Müsadere eski çağlardan beri, uygulanan yaptırımlardan biridir. Bu yaptırımın farklı nitelik ve yapıdaki her suç için yaygın bir biçimde uygulanması ceza hukuku sisteminin ilkelliğini gösterir. Ancak vergi suçları gibi ekonomik nitelikteki suçlar bakımından bu yaptırımın uygulanması “caydırıcı” bir etki yaratabilir. Bu çerçevede vergi kaçakçılığı halinde, suçun işlenmesinde kullanılan ve faile veya suç ortaklarına ait olan araçların müsaderesine gidilmesi vergi suçluluğunu azaltacak önemli bir etken ve yaptırım olcaktır.
8. İdare karşısında vergi kaçakçılarını korumayan, bununla birlikte idarenin temel hukuk kuralları çerçevesinde yaptırım uygulamasına olanak veren bir sistemin kurulması, vergi ceza hukuku açısından bir ideal olmalıdır.
Yararlanılan Kaynaklar
Alkin, Erdoğan, "Vergi Kaçakçılığı Önlenebilir mi?", Vergi Sorunları Dergisi, Eylül-Ekim, 1994, Sayı:74
Altan Tufan, Vergi Yönetimi ve Yargı İlişkisi Paneli, 25 Mart 1991, Ankara, Gelirler Genel Müdürlüğü, Mine Ofset, Ankara, 1991, s.167
Aral, Vecdi, Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, 2.B, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Yayın No:253, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1975
Arıkan, Vural, “Vergi Cezalarının Affı”, İstanbul Sanayi Odası Dergisi, Yıl:1974, C.III, s.7.
Aydemir, Şinasi, “Kaçakçılıkta Hapis Cezası ve Kayıtdışı Ekonomi,” Yaklaşım, Yıl:3, Sayı:26, Şubat 1995
Aydemir, Şinasi, “Vergi Konusunda Uzlaşabilmek İçin “, Yaklaşım, Yıl:3, Sayı.30, Haziran 1995
Bakıcı, Sedat, “Zimmet Suçu ve Bu Suçlarda Bilirkişi İnceleme Usulü,” Mali Hukuk, Sayı:162, s.43-55
Çağan, Nami, Türk Hukukunda Vergi Cezalarının Affı, A.Ü.H.F.D., Cilt:XXIX, 1972, Sayı:1-2
Can, Cahit, Oluşum Süreci İçerisindeki Hukuk Sosyolojisi, Savaş Yayınları, Çağlar Matbaacılık, 2.B., Ankara, 1992
Cesur, Ahmet -Yetkiner Erkan, “Kayıtdışı Ekonominin Vergilendirilmesine Yönelik Öneriler,” Vergi Dünyası, Sayı:159, Kasım 1994
Dönmez, Recai, Teori ve Uygulamada Vergi Afları, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Yayın No:557, Eskişehir, 1992
Dönmezer, Sulhi-Erman, Sahir,(Genel Kısım), Cilt:I, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., 10.B, İstanbul, 1987
Edizdoğan, Nihat-Taş, Metin, Vergi Ceza Hukuku, Ekin Kitabevi Yayınları, Bursa, 1993
Erem, Faruk, Adalet Psikolojisi, 7.B, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Yayın No:413, Sevinç Matbaası, Ankara, 1977
Gözükara, Öcal, İngiliz Vergi Sisteminde Vergi Cezaları-I, Vergi Dünyası, Mayıs 1992, Sayı.129
Güriz, Adnan, Hukuk Başlangıcı, AÜHF Yayınları, Yayın No:485, Ankara, 1986
Kapani, Münci, Kamu Hürriyetleri, AÜHF Yay., No:463, 6.B.
Kısagün, Adil, “Cezanın Ferdileştirilmesi,” Adalet Dergisi, Sayı:11-12, 1961
Malatyalı, Mukerrem, Vergi Hukukunda Gelişmeler Sempozyumu, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Yayınları, 7-10 Ekim 1991, Marmaris
Malatyalı, Mukerrem, Vergi Yönetimi ve Yargı İlişkisi Paneli, 25 Mart 1991, Ankara, Gelirler Genel Müdürlüğü, Mine Ofset, Ankara, 1991
Mutluer, Kamil, Vergi Ceza Hukuku, Eskişehir, İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayınları, Yayın No:214, Eskişehir, 1979
Öktem, Niyazi, Özgürlük Sorunu ve Hukuk, Sulhi Garan Matbaası, İstanbul, 1977
Özdil, Mustafa, Vergi Yönetimi ve Yargı İlişkisi Paneli, 25 Mart 1991, Ankara, Gelirler Genel Müdürlüğü, Mine Ofset, Ankara, 1991, s.184, 185
Şenyüz, Doğan, Vergilendirmede Yükümlü Psikolojisi, Bursa, 1995
Soyaslan, Doğan, İrtikap Suçları, Mali Hukuk, Sayı:162, s.56-62
Toroslu, Nevzat, “Zimmet Suçu,” Mali Hukuk, Yıl:1996, Sayı:62, s.32-43
Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Vergi Özel İhtisas Komisyonu Raporu(Vergi Raporu), Ankara, 1992
Türkkan, Erdal, Ekonomi ve Demokrasi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmaları 2, Turhan Kitabevi, Ankara 1996
Yalçın, Veli, “Ceza Mahkemelerince Yargılanması Gereken Vergi Kaçakçılğı veya Kaçakçılığa Teşebbüs Suçları ile İlgili Olarak Düzenlenen Raporlara Karşı Cumhuriyet Savcılığının Takipsizlik Kararı Verebilmesi ve Bu Karara Karşı Başvuru Yolu,” Yaklaşım, Yıl:2, Sayı:21, Eylül 1994
Yılmaz, Kazım, “Vergi Toplamanın Temel Koşulları,” Ankara Serbest Mali Müşavirler Odası Bülteni, Yıl:6, Temmuz 1996, Sayı:65
Yöndem, Ömer Feyzi, Vergi Hukukunda Gelişmeler, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Yayını, 7-10 Ekim 1991, Marmaris
Yüce, Tufan, “Hürriyeti Bağlayıcı Ceza ve Suçlunun Terbiyesi Meselesi, Adalet Dergisi,” Yıl:52, Eylül-Ekim 1961, Sayı:9-10
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Vergi Suçlarına İlişkin Olarak Uygulanması Gereken Yaptırımın Niteliği Konusundaki Tartışmalar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Bülent Seven'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
17-04-2004 - 22:44
(7310 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 17 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 8 okuyucu (47%) makaleyi yararlı bulurken, 9 okuyucu (53%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
11108
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 44 dakika 44 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,52 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 21107, Kelime Sayısı : 2531, Boyut : 20,61 Kb.
* 40 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 33 kez indirildi.
* 4 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 35
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03839493 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.