ARABULUCULUK TUTANAĞININ İLAMLI İCRAYA KONU EDİLMESİ
Arabuluculuk tutanağının ilamlı icraya konu edilip edilemeyeceği hususu arabuluculuğa konu uyuşmazlığın türüne göre değişiklik gösterebileceği gibi arabuluculuk tutanağının kimler tarafından tanzim edildiği de büyük önem taşımaktadır.
Bu durumu Kanuni dayanakları ve Yargıtay kararları ile açıklamak gerekirse; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun "Taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklarda arabuluculuk" başlıklı 17/B maddesinin dördüncü fıkrasına göre;
Anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin alınması zorunlu olup bu şerh taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinden alınır. Mahkeme yapacağı incelemede anlaşma içeriğini, arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı ve taşınmazın devri veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasıyla ilgili olarak kanunlarda yer alan sınırlamalar ile usul ve esaslara uyulup uyulmadığı yönünden denetler; bu kapsamda kurum veya kuruluşlardan bilgi veya belge talep edebilir ve gerektiğinde duruşma açabilir.
hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun devam maddelerinde icra edilebilirlik şerhinin çekişmesiz yargı işi olduğu, talebin dosya üzerinden inceleneceği, incelemenin kapsamının ise cebri icraya elverişli olup olmadığı hususu ile sınırlı kalması gerektiği açıklanmıştır.
Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgeleri, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır. (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18)
Kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, Kat Mülkiyetinden Kanunundan kaynaklı uyuşmazlıklar ile komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar ise arabuluculuk tutanağının icra edilebiliğe ilişkin şerhin alınması ile ilamlı icraya konu edilebilirler. (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/B)
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'nun "İlam mahiyetini haiz belgeler" başlıklı 38'inci maddesine göre;
Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuya emsal olacak kararında "İlam niteliğindeki belgelerin ilamlı icra takibinin dayanağımı oluşturabilmesi için hak sahiplerinin haklarının açık ve kesin olarak başka bir ifade ile çekişmeden uzak bir biçimde ortaya koyması gerekir. Kanun koyucu ilam niteliğindeki belgeleri sadece icra edilebilirlik açısından ilamlarla aynı hukuki rejime tabi tutmuştur. Nitekim hükümet gerekçesinde de bu duruma açıkça işaret edilmiştir. Bu hâl ise ilamlarla, ilam niteliğindeki belgelerin hukuki nitelik ve gördükleri işlev açısından birbirinden farklı olduklarını açıkça ortaya koyar. Her iki kurum arasındaki temel farklılık ilamların ilke olarak maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip olmasına karşılık ilam niteliğindeki belgelerin bu özellikten yoksun bulunması noktasında toplanır. İİK dışında münferit özel kanunlarda da ilam niteliğinde belge öngören düzenlemelere yer verilmesiyle, alacaklıların alacaklarına ilamların icrası için öngörülen hukuki rejimden faylanmak üzere daha kolay bir biçimde kavuşmalarının sağlanması amaçlanmıştır. İlam niteliğindeki belgelerin ilamlı icraya konu edilebilmesi onları ilam gücüne kavuşturmaz..." denilmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/12-501 Esas, 2022/1346 Karar)
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2022/9143 E. 2022/9318 K. sayılı ilamında bu hususa ilişkin;
"...Alacaklının, ilamlı icra takibi yapabilmesi için, elinde bir mahkeme ilamı veya kanunların mahkeme ilamı niteliğinde saydığı bir belgenin bulunması gerekir. İlamın icra edilebilmesi için yargılamaya son vermesi ve uyuşmazlığı esastan çözümlemesi yeterli değildir. Ayrıca, onun cebri icraya elverişli bir nitelik taşıması gerekir. İlamın cebri icraya elverişli bir nitelik kazanabilmesi ise, onun "verme&am p;amp;am p;quot;, "yapma&am p;amp;am p;quot; ya da "yapmama& amp;amp; amp;quot; şeklinde belirtilen bir eda emrini içermesine bağlıdır. Buna karşılık, bir eda emrini içermeyip, sadece bir hukuki ilişkinin varlığımı ya da yokluğunu tespit eden ilamlarla, yeni bir hukuki durum yaratan veya var olan bir hukuki durumu ortadan kaldıran ya da onu değiştiren ilamlar, nitelik itibariyle cebri icraya elverişli değildir. Özel kanunlarda belirtilen ilam niteliğinde belgelerden biride hukuki uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/2'nci maddesi gereğince icra edilebilirlik şerhi içeren anlaşma belgesidir. Bir başka deyişle söz konusu belgenin ilam niteliğinde belge sayılmasının koşulu icra edilebilirlik şerhi verilmesidir. Pek tabidir ki; bu durum bahsi geçen şerhi içeren belgenin her koşulda ilamlı takibe konu edileceği anlamına gelmez. Bir başka ifadeyle ilamlı takibe konu edilmesi hâlinde yapılacak şikayet üzerine takibin iptaline karar verilemeyeceği sonucuna varılamaz. Zira her mahkeme ilamı da ilamlı takibe konu edilememektedir. Örneğin eda hükmü içermemesi hâlinde mahkeme ilamı da ilamlı icra takibine konu edilemez..."
denilmek suretiyle icra edilebilirlik şerhi içeren arabuluculuk anlaşma belgesinde alacağın şarta bağlanması, eda hükmü içermemesi nedeniyle belgenin ilamlı takibe konu edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Benzer şekilde Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10.10.2022 tarih ve 2022/12111 Esas, 2022/11575 Karar sayılı ilamında;
“Dava şartı olan arabuluculuk sürecinde, arabulucu tarafından düzenlenen son tutanak incelendiğinde, sürecin anlaşma ile sonuçlandığı görülmektedir. İlk Derece Mahkemesince sözü edilen anlaşma belgesi, ilam niteliğinde belge olarak kabul edilmiştir. Ne var ki belge, sadece taraf vekilleri ve arabulucu tarafından imzalanmış; asıllar tarafından imzalanmamıştır. Arabulucu tarafından düzenlenen anlaşma belgesinin, icra edilebilirlik şerhi olmaksızın ilam niteliğinde belge kabul edilmesi; taraflar ve avukatları ile arabulucunun tutanağı birlikte imzalamaları halinde mümkündür. 6325 Sayılı Kanun'un 18. maddesinin ikinci fıkrası doğrultusunda icra edilebilirlik şerhi verilmesi istemiyle arabulucunun görev yaptığı Sulh Hukuk Mahkemesine yapılan bir başvuru da söz konusu değildir. Şu halde arabulucu tarafından düzenlenen anlaşma belgesi, ilam niteliğinde belge değildir. İlk Derece Mahkemesince, davacının ilam niteliğinde bir belge ile ilâmsız icra yolu ile takip başlatmasında hukuki yararının olmadığının kabul edilmesi; işin esasına girilerek değerlendirme yapılmamış olması hatalıdır.”
Arabuluculuk anlaşma belgelerinin ilam niteliğinde belge sayılması ile ilamların icrasına yönelik takip konusu yapılması açısından ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekmektedir. Buna göre;
• Taşınmazın aynını konu edinen arabuluculuk anlaşma belgeleriyle kira, kat mülkiyeti, komşuluk hukuku ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklara dair düzenlenen anlaşma belgelerinin ilgili mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınarak,
• Belirtilen uyuşmazlıklar dışında kalan ve 6325 sayılı Kanun'un l'inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında arabuluculuğa elverişli olan uyuşmazlıklarla ilgili düzenlenen arabuluculuk anlaşma belgelerinin, sadece taraflar veya sadece vekillerce imzalanması durumunda ilgili mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınarak, bu belgelerin taraflar ve vekillerince birlikte imzalanması durumunda ise icra edilebilirlik şerhine gerek duyulmaksızın,
• 6325 sayılı Kanun'un l'inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında arabuluculuğa elverişli olan ticari uyuşmazlıklarla ilgili düzenlenen arabuluculuk anlaşma belgelerinin, sadece taraflarca imzalanması durumunda ilgili mahkemeden icra edilebilirlik şerhi alınarak, taraflar ve vekillerince birlikte veya sadece vekiller tarafından imzalanması durumunda ise icra edilebilirlik şerhine gerek olmaksızın,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38'inci maddesi kapsamında ilam niteliğinde belge olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda izah edildiği üzere ilam niteliğinde belge sayılan arabuluculuk anlaşma belgelerinin eda hükmünü içermesi hâlinde ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 24 ve devamı maddeleri uyarınca ilamlı icra takibine konu edilmesi gerekmektedir.
Kaynak; Adalet Bakanlığı İcra İşleri Dairesi Başkanlığı’nın 13.09.2024 tarihli “Arabuluculuk Belgesinin İcra Takibine Konu Edilmesi” konulu 86420598-295/6830 sayılı yazısı
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Arabuluculuk Tutanağının İlamlı İcraya Konu Edilmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Ahmet Faruk Ümüt'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|