BÜYÜKŞEHİRLERDE KÖY KORUCULUĞU
M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi
GİRİŞ
Türkiye’de 1980’li yılların başında ortaya çıkan bölücü terör eylemleri ile mücadele amacıyla, 442 sayılı Köy Yasasında düzenleme altına alınmış olan “Köy Koruculuğu” kurumunun yetki ve sorumlulukları, 1985 yılında, 3175 sayılı Köy Kanununun 74’üncü Maddesine İki Fıkra Eklenmesine Dair Kanun ile genişletilmiştir. 2007 yılında 5673 sayılı Köy Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 2012 yılında 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun; 2016 yılında 674, 676 ve 678 sayılı OHAL Kararnameleri; 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ve 680 sayılı OHAL Kararnamesi ile koruculuk sisteminde, korucuların özlük hakları ve görevlendirilmelerinde değişiklikler yapılmıştır.
6360 sayılı Yasayla Büyükşehir olan yerlerde köy tüzel kişiliklerine son verildiğinden köy koruculuğu sisteminin yerel yönetimlerde gerçekleştirilen bu yasal değişikliklerden nasıl etkilenebileceği ortaya konulmaya çalışılacaktır.
1. Genel olarak Köy koruculuğu sistemi
Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde terör eylemlerinin artması nedeniyle, özellikle şehir merkezleri dışında polis ve jandarma karakollarından uzak noktalarda ikamet eden insanlarımızın, can ve mal güvenliğinin sağlanması ve saldırılardan korunmaları amacıyla, 26.03.1985 tarih ve 3175 sayılı Yasayla, 442 sayılı Köy Kanunu’nun 74. maddesinde yapılan bir değişiklikle, Geçici Köy Koruculuğu müessesesi kurulmuştur. Yasa koyucu, anılan maddelerle "köy korucusu" kavramını benimseyip buna ilişkin düzenleme yaptıktan sonra 74. maddede, bu kez belirli durum ve koşullarda, bunlara yardım ve destek amacıyla "gönüllü korucu" adı altında bazı kişilerin görev yapabileceğini belirtmiştir. Maddede; ürün zamanlarında eşkıya ve çapulcuların türemesi durumunda, köy halkını yağmadan korumak için, köy muhtarı ve ihtiyar meclisince, eli silah tutan köylüler arasından gerektiği kadarının "gönüllü korucu" olarak ayrılıp, bu kişilerin adlarının kaymakama bildirileceği, kaymakamın izin vermesi durumunda bunların asıl korucularla birlikte eşkıya ve yağmacılara karşı köyü ve köylüyü koruyacakları hüküm altına alınmıştır. “(Yargıtay 10. HD E. 2007/14922 K. 2008/16270T. 18.12.2008)
Düzenlemeye göre, Muhtarın teklifi, kaymakamın kabulü ile Gönüllü Köy Korucusu (GÖKK), Valiliğin teklifi ve içişleri Bakanının onayı ile de Geçici Köy Korucusu (GKK) görevlendirilmiştir (Karataşoğlu ve Akpınar, 2011:367). İdari olarak köy muhtarına bağlı bulunan geçici köy korucuları, mesleki olarak ise görev yaptıkları köyün bağlı bulunduğu jandarma komutanına tabidir (Bayramoğlu ve İnsel, 2009:396). Geçici korucular jandarmanın emri altında kendi köylerinin dışındaki operasyonlara katılabilirken, gönüllü korucular sadece kendi yaşadıkları köylerde silah taşıyabilmektedir (Kurban, 2009: 254). Bu korucular operasyonlara katılmamakta ancak güvenlik güçlerinin bulunmadığı durumlarda kendi köylerini savunmakla görevlidir (Tapan, 2007:118).Geçici köy korucuları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde faaliyetlerini yürüten ve silahlı bir oluşum olan PKK örgütüne karşı oluşturulmuştur. Güvenlik güçlerinin fiziki olarak korumada yetersiz kaldığı yerlerde, vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla oluşturulmuş yasal bir sistemdir (Yüceşahin ve Özgür, 2006: 21).
674 sayılı OHAL Kararnamesi (m. 21) ile koruculara gerektiğinde vali veya kaymakam onayı ile geçici ve süresi belirli olarak, köy hudutları dışına görev verilmesinin, görev yerlerinin değiştirilmesinin ve hatta başka illere de görevlendirilebilmelerinin önü açılmıştır. 676 sayılı OHAL Kararnamesi (m. 8) ile “Geçici Köy Korucusu” ibaresi yerini “Güvenlik Korucusu” ibaresine; “Gönüllü Köy Korucusu” ibaresi ise “Gönüllü Güvenlik Korucusu” ibaresine bırakmıştır. Bu isim değişikliği düzenlemesi 6360 sayılı yasanın koruculuk kurumuna yönelik düzenlemesiyle de uyum göstermektedir. Nitekim 6360 sayılı yasayla birlikte büyükşehir statüsüne kavuşan illerde köy tüzel kişilikleri kaldırılmıştır. Bu illerin kırsalında görev yapan korucuları artık “Köy Korucusu” olarak adlandırmak uygun olmayacaktır. Ancak 676 sayılı OHAL Kararnamesi “Köy Korucusu” tabirini “Güvenlik Korucusu” olarak değiştirmiş olmakla birlikte koruculuk sisteminin hiyerarşik bağlılığı hususunda yeni bir yasal düzenleme getirmemiştir. Güvenlik korucularının işe alınmaları, görevlendirilmeleri, eğitimleri ve disiplin işlemleri halen Bakanlar Kurulunca çıkarılan “Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği” ile İçişleri Bakanının onayı ile hazırlanan “Geçici Köy Korucuları Yönergesi” esaslarına göre yürütülmektedir. Ancak her iki idari düzenlemenin de kanuni dayanağı 442 sayılı yasa olup, büyükşehir sınırlarında bu kanuna göre işlem yapmak mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla yetkiyi bu kanundan alan idari düzenlemelere göre yapılan işlemlerin sakat olduğu değerlendirilmektedir.
2. 6360 Sayılı Yasanın Köy Koruculuğu Kurumuna olan etkisi
6360 sayılı yasanın güvenlik koruculuğu kurumu üzerinde getirdiği en önemli değişiklik, büyükşehir belediye sınırlarında bulunan köylerin tüzel kişiliklerine son vermesidir. Köy koruculuğunun yasal dayanağı, halen yürürlükte olan 442 sayılı Köy Yasası’dır ve bu yasaya göre “korucular köy muhtarının emri altında görev yaparlar.” (Danıştay 1. Daire E. 1991/213 K. 1991/392 T. 13.11.1991) Köy tüzel kişiliğinin kaldırılıp, köylerin mahalleye dönüştürülmesi bu yönetsel birimlerde kurulu güvenlik koruculuğu kurumunun yasal dayanağını tartışmalı hale getirmiştir. Her ne kadar 6360 sayılı yasanın 3. maddesinde “Bu Kanun ile tüzel kişiliği kaldırılan köylerde görev yapan geçici ve gönüllü köy korucuları hâlen görev yaptıkları yerlerde görev yapmaya devam ederler. Bunlar 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu ve diğer mevzuatta kendileri için öngörülen haklardan aynı şekilde yararlanmaya devam ederler. Bu yerler için ihtiyaç olması hâlinde aynı usulle yeni görevlendirmeler yapılabilir.” biçiminde bir düzenleme getirilmiş olsa da bu düzenlemenin yetersiz olduğu değerlendirilmektedir. Kendilerine sunulan hakların merkezi yönetimce karşılanması nedeniyle, öngörülen haklardan yararlanma noktasında bir sorun olmamakla birlikte, kime bağlı olacakları, hangi usulle göreve alınacakları, nasıl görevlendirilecekleri gibi hususlarda yasal bir dayanak yoktur. Göreve alınmalarında izlenen usul, köy meclisinin kararı, muhtarın teklifi ve kaymakamın uygun görmesi biçimindedir. Görevlendirmelerini köy muhtarı yapmaktadır. Ancak mevcut durumda köy meclisi ve köy muhtarı gibi organlar kaldırılmış olup bunların yerine mahalle yönetimleri teşkil edilmiştir. Mahalle muhtarı, 442 sayılı yasayla (m.36) köy muhtarına verilen yetkilerin büyük bir kısmına sahip değildir.442 sayılı Köy Kanununun "Muhtarın göreceği işler" başlıklı 5. fasılda yer alan 36. maddesi;"Muhtarın göreceği Devlet işleri şunlardır:
1 - Hükümet tarafından bildirilecek kanunları, nizamları köy içinde ilan etmek ve halka anlatmak ve kanunlar, nizamlar, talimatlar, emirler ile kendisine verilecek işleri görmek;
2 - Köyün sınırı içinde dirlik ve düzenliği korumak (asayişi korumak);
...
6 - Köye gelip gidenlerin niçin gelip gitmekte olduklarını anlamak ve bunlar içinde şüpheli adamlar veyahut ecnebiler görülürse hemen yakın karakola haber vermek;
...
10 - Köy civarında eşkıya görürse Hükümete haber vermek ve elinden gelirse tutturmak;
11 - Köylünün ırzına ve canına ve malına el uzatan ve Hükümet kanunlarını dinlemiyen kimseleri köy korucuları ve gönüllü korucularla yakalattırarak Hükümete göndermek;
...
15 - Zarar görenlerin şikayeti ve bilip işidenlerin haber vermesi üzerine sorup araştırmak" şeklinde düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere 442 sayılı Köy Kanunu ile köy muhtarlarına, köy içerisinde dirlik ve düzeni korumak, köye gelip gidenlerin ne için gelip gittiklerini anlayarak şüphelileri karakola bildirmek, köylünün ırzına ve canına ve malına el uzatan kimseleri köy korucuları ve gönüllü korucularla yakalattırmak gibi görevler verilmiştir. Kanun hükmünün yerine getirilmesinde, köy muhtarına kanun tarafından verilen bu yetkiler aynı zamanda köy muhtarının görevini de oluşturmaktadır.(Yargıtay Ceza Genel Kurulu 13.06.2017 T. 2014/637 E. , 2017/329 K.) 5393 sayılı yasada (m.9), mahalle sakinlerinin gönüllü katılımıyla ortak ihtiyaçları belirlemek, mahallenin yaşam kalitesini geliştirmek, belediye ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilişkilerini yürütmek, mahalle ile ilgili konularda görüş bildirmek, diğer kurumlarla iş birliği yapmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak muhtarın görevleri arasında sayılmıştır. Görüldüğü üzere, mahalle muhtarının asayişin sağlanması ve güvenlik alanında hiçbir yetki ve sorumluluğu sayılmamıştır. Dolayısıyla, büyükşehir belediyesi sınırlarında tüzel kişiliği sona eren ve mahalleye dönüştürülen köylerin muhtarlarının, belediye yasasına göre korucu görevlendirmesi yasal olarak mümkün görünmemektedir.
6360 Sayılı Kanun kapsamında büyükşehir belediye sınırlarının il mülki sınırları haline getirilmesi ve böylece il ve ilçe belediye sınırları dışında yer kalmaması nedeniyle, bu illerde jandarma görev ve sorumluluk alanının hukuken ortadan kalktığı bir durum ortaya çıkmıştır. Burada ortaya çıkan hukuki ve idari boşluğu doldurmak amacıyla 2803 sayılı Jandarma Teşkilat,Görev ve Yetkileri Kanununda “Jandarmanın görev ve sorumluluk alanı” başlıklı 10. maddesinde bazı değişiklikler yapılarak; “ Jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanı; Polis görev sahası dışı olup, bu alanlar il ve ilçe belediye hudutları haricinde kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerlerdir. Ancak, belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak tespit edilebilir. İçişleri Bakanının kararıyla bir il veya ilçenin tamamı polis ya da jandarma görev ve sorumluluk alanı olarak belirlenebilir.İl ve ilçelerdeki jandarma ve polis sorumluluk alanlarının sınırları, ilçelerde kaymakam, illerde vali veya görevlendireceği vali yardımcısı başkanlığında jandarma ve emniyet temsilcilerinin katılacağı bir komisyon tarafından belirlenir. (…) Büyükşehir, il veya ilçe belediyesi kurulması, kaldırılması ya da kentleşme veya diğer sebeplerle sınırlarda değişiklik olması halinde, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde sorumluluk alanları yeniden düzenlenir.(…)Jandarma veya Emniyet Teşkilatı, kendi sorumluluk sahasında yetersiz kaldıkları veya kalacaklarının değerlendirilmesi halinde, mahalli mülki amirler tarafından birbirlerinin sorumluluk sahalarında geçici olarak görevlendirilebilirler” düzenlemesi yapılarak köylerin mahalleye dönüştürülmesiyle birlikte görev sahasının jandarma teşkilatından emniyet teşkilatına devredilmesi süreci uzatılmıştır.
Büyükşehirlerde 6360 Sayılı Yasa kapsamında gönüllü ve geçici köy koruculuğu uygulamasının devamının öngörülmesi aynı zamanda, mahalle statüsüne geçirilen ve böylece emniyet teşkilatının yetki ve sorumluluk alanına giren yerlerde korucuların Jandarma ile olan bağlantısının emniyet teşkilatına devredilmesini gerektirmektedir. Ancak bununla ilgili düzenleme henüz yapılmamıştır. Ayrıca, muhtar ve ihtiyar heyeti tarafından köylü içerisinden görevlendirilen gönüllü köy korucularının mahalle statüsünde nasıl görevlendirileceği ve bunların masraflarının da nasıl karşılanacağına ilişkin bir düzenleme de henüz mevcut değildir. Bu durum, mahalle statüsüne sahip olarak Emniyet teşkilatının yetki ve sorumluluk alanına giren yerleşim yerlerinde iç güvenlik hizmetinin sunumu konusunda bu durumu açıklığa kavuşturacak bir düzenleme yapılmasını gerektirmektedir.
SONUÇ
Köy (Güvenlik) koruculuğunun yasal meşruiyetini güçlendirmek için güvenlik koruculuğu kurumunun hiyerarşik bağlılığı, örgütlenme biçimi, yetki ve görevleri, korucuların işe alınmaları, görevlendirilmeleri, cezai sorumlulukları, eğitimleri, yargılanmaları gibi hususların 772 Sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Yasası gibi ayrı bir teşkilat yasası yapmak suretiyle ayrıntılı biçimde yasal düzenleme altına alınabilir. Böylece koruculuk müessesesi daha profesyonel ve kurumsal yapıya kavuşturulabilir.
KAYNAKLAR
AKYÜZ, B. (2015), “Türkiye’de İç Güvenlik Algısının Değiştirilmesi: İç Güvenlik Teşkilatı’na Yönelik Yeni Yapılanma Modeli”, Savunma Bilimleri Dergisi, Cilt.14, Sayı.1, (65-87).
APAN, A.(2016), “Bütünşehir Modeli ve Taşra Yönetimine Etkileri”, Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt 25, Sayı 1, s.1-24.
ARAP İ., ERAT V. (2015). Bir Kamu Politikasının Analizi: Türkiye’de Geçici Köy Koruculuğu. Mülkiye Dergisi, Sayı 39 (4), s.73-108.
BAL, M.A. (2003), Modern Devlet ve Güvenlik, İstanbul:IQ Yayıncılık.
BAYRAMOĞLU A., İNSEL A.(2009) Almanak Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim, İstanbul:Tesev Yayınları.
ÇELİKYAY, H. (2014), “Değişen Kent Yönetimi ve 6360 Sayılı Büyükşehir Yasası”, SETA, Sayı:101.
GÖZLER, K. (2018), Mahallî İdareler Hukuku, Bursa: Ekin Kitabevi Yayınları.
GÜNDAY,M.(2017) İdare Hukuku, 11.b., Ankara: İmaj Kitabevi.
KAPLAN,G. “Geçici Köy Korucuları Hakkındaki “Gizli” Yönetmeliğin Hukuksallığı”, Güncel Hukuk Dergisi, Nisan 2013/4, Sayı 112, s.44-47.
KARATAŞOĞLU S., AKPINAR M. “Geçici Köy Koruculuğu Sistemi Üzerine Bir Saha Çalışması: Beytüşşebap Örneği”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi / Electronic Journal of Social Sciences, www.esosder.org, 10 /38, Güz 2011, s.367-396.
KURBAN, Dilek (2009) “Bir Güvenlik Politikası Olarak Koruculuk Sistemi”, Ali Bayramoğlu ve Ahmet İnsel (ed.), Almanak Türkiye 2006-2008 Güvenlik Sektörü ve Gözetim İstanbul: TESEV.
PEKER, E.B., AKÇA, İ., “Askerler, Köylüler ve Paramiliter Güçler: Türkiye’de Köy Koruculuğu Sistemi”, Toplum ve Bilim Dergisi , Sayı 126, s. 7-34.
TAPAN, B. (2007), Terörün Bekçileri: Hamidiye Alaylarından Günümüze Koruculuk, İstanbul:Güncel Yayıncılık.
YÜCEŞAHİN, M.M., ÖZGÜR, E.M. (2006), “Türkiye’nin Güneydoğu’sunda Nüfusun Zorunlu Yerinden Oluşu: Süreçler ve Mekânsal Örüntü”, Coğrafi Bilimler Dergisi, Sayı 4(2), s.15-35.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Büyükşehirlerde Köy Koruculuğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|