KASTEN YARALAMA SUÇU (Türk Ceza Kanunu madde 86)
Kasten yaralama suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” başlıklı ikinci bölümünün 86. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre;
<b>“Madde 86 - Kasten Yaralama
Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” </b>
Kanunun lafzından ve düzenlendiği bölümden de anlaşılacağı üzere yaralama suçunda kişinin korunan yararı, vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Bu sebeple suçun konusunu mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni ya da ruhsal varlığı oluşturmaktadır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, yaralama suçunun oluşacağı tereddütsüzdür. Bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 27.05.2014 tarihli 2013/292 Esas, 2014/289 Kararı)
Görüldüğü üzere hem Kanun koyucu hem de Yargıtay yerleşik içtihatların kasten yaralama suçunu oluşturacak fiilin ne olduğunu açıklamamıştır ancak yerleşik uygulamalarına göre; tokat atmak, yumruk atmak, iteklemek suretiyle bir yere çarpmasına neden olmak, tırnak veya başka bir cisim ile vücuduna çiziklere neden olmak, yerde sürüklemek, silah veya benzeri bir cisimle yaralanmasına neden olmak vb. fiiler kasten yaralama suçuna vücut verir.
<b>“Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.“ </b>
Kanunda söz edilen basit tıbbi müdahaleden anlaşılması gereken hiçbir tıbbi müdahale gerektirmeyen ve sağlık mensubu olmayan kişiler tarafından dahi iyileştirilmesi mümkün olan yüzeysel yaralamalar olarak tarif edilmektedir. (Nur Centel, Hamide Zafer, Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt I, 4. bası, Beta, s. 175.) Hangi fiillerin basit tıbbi müdahele ile giderilebilecek seviyede olup olmadığı hususu uygulamada çok önemli bir yer tutmakta olup bunun değerlendirmesinin nasıl olacağı uygulamada çokça tartışılmaktadır. Kasten yaralamanın kişi üzerindeki etkisi basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif ise cezada indirim yapılacağı gibi suçun takibi de şikayete bağlı kılınmaktadır. Doktrinde genel anlamıyla ciddi bir tıbbi müdahaleye gerek olmaksızın sağlık çalışanı olmayan kişiler tarafından da iyileştirilebilecek yüzeysel yaralanmalar basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralanma olarak kabul edilmektedir.
<b>“Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.” </b>
Kanunumuza 12/05/2022 tarihinde eklenen fıkra ile yaralama fiilinin bir erkek tarafından kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı 6 ay olarak belirlenmiştir. Bu hüküm yalnızca erkeklerin kadınlara karşı işlediği suçlarda uygulama alanı bulacak olup suçun failinin ve mağdurunun kadın olduğu durumlarda uygulanamayacaktır.
YARALAMA SUÇUNUN DAHA AĞIR CEZAYI GEREKTİRECEK HALLERİ
Yaralama suçunun cezasının ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli halleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun m. 86/3 ve m.87’de sayılmıştır. Buna göre;
Kasten yaralama suçunun;a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silahla,
f) Canavarca hisle, işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
Suçun üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı işlenmesinde cezanın arttırılma sebebi gerek aile kurumuna etkin bir koruma sağlamak gerekse söz konusu yakınlık derecesinde olan kişilerin gelebilecek saldırılara beklenmedik anlarda karşılaşabilmekte ve kendini korumaktan yoksun kalabilmektedir. Kişinin bu fıkradan cezasının arttırılabilmesi için mağdurun akrabası olduğunu bilebilecek durumda olması gerekmektedir. Aksi takdirde suçun mağdurunda yanılma unsuru ortaya çıkacak ve suçun kasıt fonksiyonunda eksiklik olacaktır.
Kanunumuzda yer alan silah hükmünden anlaşılması gereken 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun 6. maddesinin 1.fıkrasının f bendine göre;1. Ateşli silahlar,
2. Patlayıcı maddeler,
3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler Yaralama suçunda silah kapsamına girmektedir.
YARALAMA SUÇUNUN CEZASINDA İNDİRİM SEBEPLERİ
Yaralama suçunda cezai indirim sebepleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun İkinci Bölümünün “Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler” başlıklı 24 vd. maddelerinde yer verilmiştir.
1- Kanun Hükmü ve Amirin Emrinin Yerine Getirilmesi
Türk Ceza Kanunumuzun 24. maddesine göre;(1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
(2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
(4) Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur. 2- Meşru Savunma ve Zorunluluk Hali
Türk Ceza Kanunumuzun 25. maddesine göre;(1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. 3- Hakkın Kullanılması ve İlgilinin Rızası
Türk Ceza Kanunumuzun 26. maddesine göre;(1) Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez.
(2) Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez. 4- Meşru Savunmada Sınırın Aşılması
Türk Ceza Kanunumuzun 27. maddesine göre;(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması halinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı indirilerek hükmolunur.
(2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez. 5- Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit Altında Bulunma
Türk Ceza Kanunumuzun 28. maddesine göre;(1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır. 6- Haksız Tahrik
Türk Ceza Kanunumuzun 29. maddesine göre;(1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla ve müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. 7- Hataya Düşme
Türk Ceza Kanunumuzun 30. maddesine göre;(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.
(2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.
(4) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz. 8- Yaralama Suçunun İşlendiği Sırada Yaş Küçüklüğü
Türk Ceza Kanunumuzun 31. maddesine göre;(1) Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 12 yıldan 15 yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 9 yıldan 11 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası 7 yıldan fazla olamaz.
(3) Fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 18 yıldan 24 yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası 12 yıldan fazla olamaz. 9- Akıl Hastalığına Sahip Olma
Türk Ceza Kanunumuzun 32. maddesine göre;(1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 25 yıl, müebbet hapis cezası yerine 20 hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir. 10- Sağır ve Dilsizlik Hali
Türk Ceza Kanunumuzun 33. maddesine göre;(1) Bu Kanunun, fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri, 15 yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, 18 yaşını doldurmuş olup da 21 yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında da uygulanır. 11- Geçici Nedenler, Alkol Veya Uyuşturucu Madde Etkisinde Olma Hali
Türk Ceza Kanunumuzun 34. maddesine göre;(1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.
(2) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. BASİT TIBBI MÜDAHALE İLE GİDERİLEBİLECEK YARALANMA KAVRAMI NEDİR?
Basit tıbbı müdahelenin tespitinde fiilin işlendiği koşullar, mağdurun durumu, hareketin yöneldiği bölge, hareketin şiddeti, işleniş şekli ve neticeyi gözeterek genel bir değerlendirme yapmak gerekmektedir.
Hangi yaralamaların basit tıbbı müdahele ile giderilebilecek seviyede olup olmadığı hususu hukukun değil tıbbın konusu oluşturmakla birlikte Türk Hukukunda bu değerlendirmeyi yapan kurum Adli Tıp Kurumudur.
Adli Tıp Kurumu uygulamada yaşanan farklılıkları gidermek amacıyla Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Adli Tıp Uzmanlar Derneği ve Adli Tıp Derneği ortaklığı ile ilki 2005 yılında olmak üzere bir dizi yayın yaparak uygulamada Mahkemelere yol gösterici raporlar ortaya koymuştur. (Liste için bkz. Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Haziran 2013 &amp;amp;lt;https://www.atk.gov.tr/tckyaralama24-11-15.pdf&amp;amp;gt; Erişim tarihi: 07.07.2023) Yaralanmaların bazılarına örnek verecek olursak;
Deri-Deri Altı-Kas Dokusunu İlgilendiren Travmatik Değişimlere ilişkin Adli Tıp Kurumunun raporuna göre; • Tüm vücut alanına göre yüzey alanı yaklaşık olarak; yüz bölgesinde %5, vücudu diğer bölgelerinde %10’a kadar olan abrazyon ve kontüzyonlar ve yüz bölgesinde 5 cm, vücudun diğer bölgelerinde tek lezyon olarak 10 cm, toplam 20 cm’e kadar cilt-cilt altını ilgilendiren yaralanmalar BASİT TIBBI MÜDAHELE İLE GİDERİLEBİLİR.
• Tüm vücut alanına göre yüzey alanı yaklaşık olarak; yüz bölgesinde %5, vücudun bölgelerinde %10’dan fazla olan abrazyon ve kontüzyonlar, yüz bölgesinde 5 cm, vücudun diğer bölgelerinde tek lezyon olarak 10 cm, toplam 20 cm’den büyük cilt-cilt altını ilgilendiren yaralanmalar, fasia ve kas dokuyu ilgilendiren tüm penetran yaralanmalar, yumuşak doku seyirli, giriş deliği bulunan, tüm ateşli silah yaralanmaları BASİT TIBBI MÜDAHALE İLE GİDERİLEMEZ. Yanıklara ilişkin Adli Tıp Kurumunun raporuna göre; • 1. derece yanık, 2. derece yanıklarda yüzey alanı %10’dan az (5 yaş altı çocuklarda %5’ten az) yanıklar BASİT TIBBI MÜDAHALE İLE GİDERİLEBİLİR.
• 1. derece yanıklarda beş yaş ve altında % 20’den fazla, 2. derece yanıklarda %10-20 (5 yaş altı çocuklarda%5-15), 3. ve 4. Derece yanıklarda %10’dan az yanıklar BASİT TIBBI MÜDAHALE İLE GİDERİLEMEZ. Kafa Bölgesini İlgilendiren Yaralanmalara ilişkin Adli Tıp Kurumunun raporuna göre; • İç tabulayı da kapsayan kafatası kırıkları, izole dış tabulayı ilgilendiren kafatası kırığı, tüm kafa içi yapılardaki travmatik değişimler, (kontüzyon, pnömosefali, klinik bulgu veren beyin ödemi vb.), kranial sinir yaralanmaları (diğer kafa içi değişimlerin eşlik etmediği), yaralanmalarda BASİT TIBBI MÜDAHALE İLE GİDERİLEMEZ. Bilinç Kaybına Neden Olan Yaralanmalara ilişkin Adli Tıp Kurumunun raporuna göre;• Olay sonrası ilk gözlemde uyanık, belirlenmiş 5 dakikadan kısa süren geçici bilinç kaybı, travma sonrası 24 saatten kısa amnezi, (Glasgow Koma Skoru: 14–15) BASİT TIBBI MÜDAHALE İLE GİDERİLEBİLİR.
• Belirlenmiş 5 dakikadan uzun süren bilinç kaybı, travma sonrası bilinç kaybı olmamakla birlikte fokal nörolojik defisit (kranial sinir, hissi- motor belirti), travma sonrası 24 saatten uzun amnezi, (Glasgow Koma Skoru: 9-13 arası) BASİT TIBBI MÜDAHALE İLE GİDERİLEMEZ. Yukarıda da izah edildiği üzere her olay ve fiil için farklılık arz eden yaralanmalar ve bu yaralanmaların neden olduğu komplikasyonlar için ayrı değerlendirme yapmak gerekmektedir.
Avukat Ahmet Faruk ÜMÜT
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Kasten Yaralama Suçu (Türk Ceza Kanunu Madde 86)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Ahmet Faruk Ümüt'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|