Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Mirasın Reddi Halinde Alacaklıların Hukuki Durumu

Yazan : Stj.Av.Ayşenur Yavuz [Yazarla İletişim]
STJ AVUKAT

Makale Özeti
İşbu makalede mirasçılar tarafından mirasın reddedilmesi durumunda alacaklıların hukuki durumu ile ilgili bilgi verilmektedir.

Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu’nun 605-618. maddeleri arasında düzenlenmiştir. TMK m.605 hükmüne göre, “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” Esasen burada, 605/1 de düzenlenen husus, mirasın gerçek reddidir. İlgili hüküm emredici niteliktedir. Mirasın geçmesinden önce yasal ve atanmış mirasçılar bu haklarından feragat edemeyecekleri gibi, mirasbırakan da mirasçıların bu hakkı kullanmasına engel olamaz. (EREN, Fikret/AKTÜRK YÜCER, İpek, Türk Miras Hukuku, 2.Baskı, s.518.) Ancak belirtilmelidir ki, mirasın geçmesinden önce mirasçılar ve mirasbırakan arasında yapılacak feragat sözleşmesi ile mirasçıların mirasçılık hak ve alacaklarından feragat etmeleri
mümkündür.
Ret beyanın şekli TMK m.609 da düzenlenmiştir. İlgili hükme göre, “Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.” Ret beyanı, varması gereken tek taraflı bir irade açıklamasıdır. Bu nedenle, geçerliliği sulh hukuk mahkemesinin veya diğer mirasçıların, tereke alacaklıların onayına bağlı değildir. Mirasçı tarafından ileri sürülen ret beyanı süresi içerisinde kullanılmalıdır. Aksi durumda mirasçının mirası ret hakkı ortadan kalkar. Mirası ret süresi TMK m.606 da düzenlenmiştir. “Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.” Ret beyanı süresinde ileri sürülmezse mirasçının mirası reddetme hakkı ortadan kalkmakla birlikte, TMK m.615 de bunun bir istisnasına yer verilmiştir. “Önemli sebeplerin varlığı hâlinde sulh hâkimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir.”
Mirasın mirasçı tarafından reddedilmesinin alacaklılar bakımından da önemli sonuçları olmaktadır. Bilindiği üzere, mirasçılar mirasbırakanın borçlarından müteselsilen ve kişisel olarak sorumludurlar. Mirasbırakanın ölümü anında malvarlığında bulunan aktiflerle beraber pasifler de mirasçılara geçer. TMK m.641’e göre, “Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır.” Bununla birlikte, TMK m.681 de, “Mirasçılar, bölünmesine veya nakline alacaklı tarafından açık veya örtülü olarak rıza gösterilmemiş olan tereke borçlarından dolayı, paylaşmadan sonra da bütün malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludurlar.” Denilmek suretiyle mirasçıların mirasbırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmektedir. Bundan anlaşılması gereken, tereke alacaklıları talep haklarını mirasçılardan birine karşı ileri sürebileceği gibi tamamına karşı da ileri sürebilecektir. Kural olarak, mirasçılar mirasbırakanın ölmeden önce muaccel olan borçlarından ve miras açıldıktan sonra muaccel olacak borçlarından sorumludur.
Mirasbırakanın ölümüyle birlikte alacaklıların durumu hakkında TMK’da düzenlemeler yer almaktadır. TMK m.603’e göre, “Mirasbırakanın alacaklılarının hakları, vasiyet alacaklılarının haklarından, vasiyet alacaklılarının hakları da mirasçıların alacaklılarının haklarından önce gelir. Mirası kayıtsız şartsız kabul eden mirasçıların alacaklıları ile mirasbırakanın alacaklıları aynı haklara sahiptirler.” Bundan anlaşılması gereken, ilk önce mirasbırakanın alacaklılarının hakları ve
mirası kayıtsız şartsız kabul eden mirasçıların alacaklılarının hakları tazmin edilecektir.
Mirasbırakanın alacaklılarının korunması ile ilgili bir diğer düzenleme TMK m.617 de yer almaktadır. İlgili hükme göre, “Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.” Mirasın açılmasıyla birlikte mirasbırakanın borçlarından mirasçıların müteselsilen ve kişisel olarak sorumlu olduklarını belirtmiştik. Söz konusu hükümden anlaşılması gereken, mirasçının mevcut malvarlığının borçlarını ödemeye yetmemesi durumunda mirasçının alacaklılara zarar vermek amacıyla mirası reddetmesi durumunda, bunun iptalinin istenebileceğidir. İptal talebi üzerine reddin iptaline karar verilirse bu durumda miras resmen tasfiye edilir. Resmi tasfiye, terekenin yetkili tasfiye memuru tarafından tasfiye edilmesi, tereke borçlarının ödenmesi, artan paranın da mirasçılara verilmesi şeklinde gerçekleşen hukuki süreçtir. Mirasçılar resmi tasfiyede tereke borçlarından kişisel malvarlıkları ile sorumlu değildir. Mirasçıların resmi tasfiye isteme hakkı olmakla birlikte bazı durumlarda mirasbırakanın alacaklılarının da resmi tasfiye isteme hakkı bulunmaktadır. TMK m.633’e göre, “Mirasbırakanın alacaklarını elde edemeyeceklerinden inandırıcı sebeplerle kuşku duyan alacaklıları, istedikleri hâlde alacakları ödenmediği veya kendilerine güvence verilmediği takdirde, mirasbırakanın ölümünden ya da vasiyetnamenin açılmasından başlayarak üç ay içinde, terekenin resmî tasfiyesini isteyebilirler.” Resmi tasfiye yapılırken tereke borçlarının ödenmesi gerekmektedir. Tereke aktifi pasifini karşılıyor ise olağan usul ile tasfiye, karşılamıyor ise iflas usulüyle tasfiye yoluna gidilir. Mirasbırakandan alacağı olan alacaklı, mirasbırakanın ölümü üzerine mirasçılara söz konusu borcun ödenmesi için başvurabilmektedir. Ancak mirasçının mirası reddetmiş olması durumunda alacağını elde etme imkanı olmayacaktır. TMK m.617 de yer verilen düzenleme, mirasbırakanın alacaklılarına mirasın reddini iptal etme imkanı sunmaktadır. Bununla birlikte, iptal halinde mirasın resmi tasfiye yoluyla tasfiye edileceği belirtilmektedir. Alacaklının alacağını elde edip etmeyeceği ise mirasın resmi tasfiyesi sonucunda belirlenecektir.
Alacaklıların durumu ile ilgili bir diğer düzenleme, TMK m.618 de yer almaktadır. İlgili hükme göre, “Ödemeden âciz bir mirasbırakanın mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar.” Bundan anlaşılması gereken, mirasbırakan ölümü anında ödeme güçlüğü içerisindeyse yani pasifi aktifinden fazlaysa, mirasçılar mirası reddetmişse, mirasbırakan ölümünden önceki beş yıl içinde karşılıksız kazandırma yapmışsa, bu durumda mirasbırakanın alacaklıları mirası reddeden mirasçılara karşı bu imkana başvurabileceklerdir. Bu noktada mirasın hükmen reddinin tespiti ile ilgili dava sürecinin hangi mahkemelerde görüleceği hakkında bilgi vermek gerekmektedir. Bu konu ile ilgili Yargıtay içtihatlarına göre bilgi vermek gerekmektedir. [i]"Ölüm tarihinde miras bırakanın ölmeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmişse miras reddedilmiş sayılır. (TMK'nın 605/2. maddesi). Mirasçılar zımnen mirası kabul etmiş durumuna düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Bu davanın tereke alacaklılarına karşı açılması gerekir. (28.12.1942 tarihli 24/29 Sayılı YİBK) Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgâhı mahkemesidir. Ayrıca TMK'nın Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğünün 39/2 fıkrası gereğince mirasın yetkisini içeren özel vekâletname sunulması zorunludur. TMK'nın 605/2 maddesi gereğince bu tür davalar için özel bir yetki belirlenmemiştir. O halde, kesin yetki sözkonusu olmayıp, davanın HMK'nın 9. maddesindeki genel yetki kuralına göre belirlenmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla mirasın hükmen reddinin tespiti hakkındaki davalarda yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı Kanun'un 14/1. maddesi ise, bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğunu hükme bağlamıştır.Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. (HMK m. 19)" (Yargıtay 5.Hukuk Dairesi, E.2021/8683, K.2021/13150, T.15.112021.)
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Mirasın Reddi Halinde Alacaklıların Hukuki Durumu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Stj.Av.Ayşenur Yavuz'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
27-04-2022 - 08:53
(729 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 2 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 2 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
3881
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 saat 3 dakika 50 saniye önce.
* Ortalama Günde 5,32 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 9522, Kelime Sayısı : 1131, Boyut : 9,30 Kb.
* 14 kez yazdırıldı.
* 12 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 2188
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04443002 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.