Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kamu - Özel İşbirliği Uygulamalarında Şeffaf Ve Denetlenebilir Olunması Ve Bunun Ticari Sır Gerekçesiyle Engellenmesi

Yazan : Nezih Sütçü [Yazarla İletişim]
Avukat

KAMU – ÖZEL İŞBİRLİĞİ UYGULAMALARINDA ŞEFFAF VE DENETLENEBİLİR OLUNMASI VE BUNUN TİCARİ SIR GEREKÇESİYLE ENGELLENMESİ

Nezih Sütçü1

I. SORUN
Günümüzde otoyol, köprü, tünel, hava limanı, hastane gibi büyük yatırımların, kamu özel işbirliği ile gerçekleştirilmesi söz konusu olmaktadır. Kamu ile özel sektör firmaları arasında imzalanan sözleşme şartlarının ve özellikle ödeme, işletme ve kullanmaya ilişkin hükümlerin kamuoyuna açıklanmasının mümkün olup olmadığı ile ilgili tespit ve değerlendirme yapılacaktır.

II. TANIMLAR VE HUKUKİ ALTYAPI

1. Kamu Özel İşbirliği (Public Private Partnerships ( (PPP)

Kamu özel “ortaklığı” yerine “işbirliği” terimi tercih edilmiştir. Çünkü, ortaklıkta müşterek amaç söz konusudur (TBK m 620/1). Oysa özel hukuk tüzel kişisi kar etme amacını taşırken, idare hizmet götürme amacındadır. O nedenle farklı amaçların bir araya gelebilmesini de ifa eden “işbirliği” terimi daha uygun bulunmuştur.
Kamu özel işbirliğinin Anayasal temeli, 1999 yılında 47. maddeye eklenen 2 ve 3. fıkralara dayanmaktadır.2 Buna göre, devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların kanunla belirlenecek esas ve usullere göre özelleştirilebileceğinin; devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri3 ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceğinin veya devredilebileceğinin kanunla belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bir başka anlatımla, Anayasa;
a) Özelleştirmenin,
b) Özel hukuk sözleşmelerinin
kapsam ve şartlarının kanunla düzenlenmesine imkan tanımıştır.
Özelleştirme, 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilmektedir.
Özel hukuk sözleşmeleri ise temel olarak, 8.6.1994 tarih ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun’a dayanmaktadır. Yap-İşlet Devret Modeli, ileri teknoloji veya yüksek maddi kaynak ihtiyacı duyulan projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere geliştirilen özel bir finansman modeli olup, yatırım bedelinin (elde edilecek kar dahil) sermaye şirketine veya yabancı şirkete, şirketin işletme süresi içerisinde ürettiği mal veya hizmetin idare veya hizmetten yararlananlarca satın alınması suretiyle ödenmesini ifade etmektedir (3996 SK m 3/a). Bu Kanunda muhtelif tarihlerde yapılan değişikliklerle, Kanunun kapsamı genişletilmiş ve kamu özel işbirliği sözleşmelerinin önü açılmıştır. Özellikle, şirketin ürettiği mal veya hizmetin bedeli, mal veya hizmetten yararlananlar tarafından tamamen veya kısmen ödenmesi mümkün olmayan yatırımlarla ilgili yapılacak görevlendirmelerde, mal veya hizmetten yararlananların tüketim veya kullanım miktarları da dikkate alınarak belirlenen ve idare tarafından görevli şirkete tamamen veya kısmen yapılan ödemeyi ifade eden katkı payı ile ilgili düzenlemelerle (3996 SK m 3/e ve m 8) kamunun özel sektörle işbirliği yapmasına imkan tanınmıştır.4
9.3.2013 tarih ve 6428 sayılı Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli İle Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca, “Sözleşme”: Yapım işlerinde özel amaçlı şirketle idare arasında; yenileme işleri ile bu Kanun çerçevesinde ihtiyaç duyulan araştırma, geliştirme, danışmanlık hizmetleri veya ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren bazı hizmetlerin gördürülmesi için yüklenici ile idare arasında özel hukuk hükümlerine göre yapılan sözleşme ve eklerini ifade etmektedir (6428 SK m 1/2-ö).
Ancak kamu özel işbirliği sözleşmeleri ile ilgili genel, açık bir yasal düzenleme ve tanım henüz bulunmamaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında kamudaki yatırımların gerçekleşme biçimi ve finansmanını üçe ayırabiliriz.

YATIRIM AŞAĞIDAKİ ŞEKİLLERDE GERÇEKLEŞİR

1-Devlet Finansmanı: Yatırım devlet tarafından yapılır ve işletilir. Risk ve gelir devlete aittir.

2-Özelleştirme: Yatırım şirket tarafından gerçekleştirilir ve işletilir. Risk ve gelir şirkete aittir.

3-Kamu - Özel İşbirliği: Yap-devret; yap-işlet-devret; yap-kirala-işlet-devret vs.

Görüldüğü gibi kamu özel işbirliği çok değişik şekillerde gerçekleşebilmektedir. Bunların her birinin ayrı ayrı incelenmesi kitap çalışması kapsamında kalmaktadır. Ancak genel hatları ile bu sözleşmelerin kapsam ve hukuki dayanaklarına değinilecektir.
Kamu özel işbirliği sözleşmesi, bir kamu tüzel kişisinin kaliteli kamu hizmeti vermekten finansal veya teknik eksiklikler yüzünden çekindiği alanlara ilişkin olarak, özel hukuk tüzel kişisiyle uzun vadeli, yapılan sözleşme uyarınca hizmet inşası ve sunumunda paylaşıma gittiği bir akit olarak tanımlanabilir.5
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, kamu özel işbirliğini “PPP gelecekte yapılacak kamu yatırımlarının bugünden özelleştirilmesidir” şeklinde tanımlamıştır.6
Devlet Planlama Teşkilatının öncülüğünde 2007 yılında hazırlanmaya başlanan ve 2008 yılında tamamlanarak ilgili makamlara sunulan Kamu Özel İşbirliği konulu kanun taslağında, kamu özel ortaklığının, kanunda sayılan sektörlerdeki yatırım ve hizmetlerin, maliyet, risk ve getirilerinin, idareler ve özel sektör arasında taslakta öngörülen (YİD, İHD ve diğerleri gibi) modeller çerçevesinde paylaşılması yoluyla gerçekleştirilmesini ifade ettiği belirtilmiştir.7
Kamu özel işbirliği yönteminde devlet, maddi anlamda özelleştirmeden farklı olarak kamu hizmeti ödevini tümden özel sektöre devretmemekte, sadece bu ödevin yerine getirilmesi sürecine özel sektör işletmelerini de katmaktadır.

2. Ticari Sır
Ticari sır ile ilgili olarak mevzuatımızda açıkça bir tanımlama bulunmamakla birlikte Ticari Sır, Banka Sırrı ve Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısında8 ticari sırrın tanımı ilk defa yapılmıştır. Bu tasarı kanunlaşamamış olmakla ticari sırrın tanım ve kapsamı konusunda fikir vermektedir. Buna göre “Ticarî sır: Bir ticarî işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenilmesi halinde zarar görme ihtimali bulunan ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken, işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan; iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tabi veya tabi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeleri” ifade etmektedir.
Doktrinde de ticari sır “Bağımsız ekonomik bir değeri olan veya iktisadi faaliyetlerde sahibi lehine bir rekabet avantajı sağlayan, aleni olmayan (sadece sınırlı bir çevrede bilinen) ve sahibinin gizli kalmasını istediği her türlü bilgi ve belge” şeklinde tanımlanmaktadır.9 Bundan başka devlet sırrı ve meslek sırrının ticari sır ile bir ilgisi yoktur. Ancak mesleğin icrası sırasında müşterilere ait gizli bilgilerin öğrenilmesi durumunda, meslek sırrı ile ticari sır çakışabilir. İş sırrı, müşteri sırrı, şirket sırrı, know-how10 ticari sırrın türleri olarak kabul edilebilir.11
Aşağıda verilen örnekler, ticari sır niteliğinde sayılabilir.
a) Bir şirketin üretimini yapmış olduğu ürün ile ilgili formül (örneğin “kola”nın formülü) ticari sır niteliğindedir. Çünkü bu bilginin duyulması durumunda şirketin rakip firmalar ile rekabet etme gücü zayıflayabilir.
b) Müşteri listesinin ele geçirilmesi ve açıklanması,
c) Mal veya hammaddelerin nereden sağlandığını gösteren tedarik listeleri,
d) Ürün maliyet ve fiyatlandırma bilgileri, proje çizimleri, işletmeye ait planlamalar, stok durumu, pazarlama, tanıtım ve reklam planları, mühendislik raporları ve projeleri gibi bilgiler,
ticari sır kapsamında değerlendirilmektedir.12
Bütün bu unsurları da göz önüne aldığımızda ticari sırrı, bilinmesi halinde bir şirket ya da tacirin rakiplerine veya 3. kişilere karşı ekonomik ve ticari anlamda zor durumda kalacağı bilgiler olarak tanımlamamız mümkündür. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, ticari sır nitelendirmesi yapabilmek için şirketin gizli tutma iradesinin olması tek başına bir bilginin sır olarak nitelendirilmesinde yeterli değildir. Aynı zamanda bu bilginin işletme ya da şirket için değerli olması ve kamuya mal olmamış veyahut da özelliği gereği herkes tarafından bilinebilecek nitelikte olmaması gerekir. Bundan dolayı da bir bilginin ticari bir sır olup olmadığı her olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
Anayasa, “Temel Hak ve Ödevler” başlıklı ikinci kısımda yer alan 20. madde gereği, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” ifadesinden özel hayat tanımının yapılmadığını, özel hayatın gizliliği ve korunması şeklinde bir düzenleme yapıldığını açıkça görmekteyiz.
AY m 20/son hükmünde “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir” denilmektedir.
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu m 23 uyarınca, kanunlarda ticari sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticarî ve mali bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanun m 3/d gereği kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade etmektedir. Buna göre, tüzel kişilerle ilgili veriler bu Kanun kapsamı dışındadır.
4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi kurum ve kuruluşlar (4734 SK m 2) tarafından söz konusu Kanun hükümlerine göre yapılan ihaleler sonucunda düzenlenen sözleşmelerle ilgili olarak Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu kabul edilmiştir. 4734 SK m 3 hükmünde Kanun kapsamına girmeyen istisnalar belirtilmiştir. Bunlardan konumuzla ilgili olanları şöyledir;
-Uluslararası anlaşmalar gereğince sağlanan dış finansman ile yaptırılacak olan ve finansman anlaşmasında farklı ihale usul ve esaslarının uygulanacağı belirtilen mal veya hizmet alımları ile yapım işleri;
-Uluslararası sermaye piyasalarından yapılacak borçlanmalara ilişkin her türlü danışmanlık ve kredi derecelendirme hizmetleri;
-Özelleştirme uygulamaları için 24.11.1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanun çerçevesinde yapılacak her türlü danışmanlık hizmet alımları; hava taşımacılığı yapan teşebbüs, işletme ve şirketlerin ticari faaliyetlerine ilişkin mal ve hizmet alımları.
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa göre düzenlenecek sözleşmelerde, işin adı, niteliği, türü ve miktarı, hizmetlerde iş tanımı, idarenin adı ve adresi, yüklenicinin adı veya ticaret unvanı, tebligata esas adresi, varsa alt yüklenicilere ilişkin bilgiler ve sorumlulukları, sözleşmenin bedeli, türü ve süresi, ödeme yeri ve şartlarıyla avans verilip verilmeyeceği, verilecekse şartları ve miktarı, sözleşme konusu işler için ödenecekse fiyat farkının ne şekilde ödeneceği, ulaşım, sigorta, vergi, resim ve harç giderlerinden hangisinin sözleşme bedeline dahil olacağı, vergi, resim ve harçlar ile sözleşmeyle ilgili diğer giderlerin kimin tarafından ödeneceği, montaj, işletmeye alma, eğitim, bakım-onarım, yedek parça gibi destek hizmetlerine ait şartlar, kesin teminat miktarı ile kesin teminatın iadesine ait şartlar, garanti istenilen hallerde süresi ve garantiye ilişkin şartlar, işin yapılma yeri, teslim etme ve teslim alma şekil ve şartları, gecikme halinde alınacak cezalar, mücbir sebepler ve süre uzatımı verilebilme şartları, sözleşme kapsamında yaptırılacak iş artışları ile iş eksilişi durumunda karşılıklı yükümlülükler, denetim, muayene ve kabul işlemlerine ilişkin şartlar, yapım işlerinde iş ve işyerinin sigortalanması ile yapı denetimi ve sorumluluğuna ilişkin şartlar, sözleşmede değişiklik yapılma şartları, sözleşmenin feshine ilişkin şartlar, yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ihale dokümanında yer alan bütün belgelerin sözleşmenin eki olduğu, anlaşmazlıkların çözümü, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülükler yer almalıdır.
Bir şirketin ticaret sicil kaydı ile ilgili bir takım bilgiler, örneğin hangi ticaret odasına kayıtlı olduğu, kuruluş tarihi, ortakları, tüzüğü vs. gibi bilgiler kamuya açık olup herkes tarafından rahatlıkla ulaşılabileceğinden gizli değildirler.13 Buna karşılık, bir şirketin başka bir şirket ile yapmış olduğu işbirliğinin içeriği ile ilgili bilgiler, örneğin işbirliğinin kapsamı, süresi, mali yükümlülükleri vs. gibi bilgiler ilgili şirketler açısından gizli bilgidirler.
Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesi, haksız rekabet hallerini altı ana başlık altında saymaktadır; ancak maddede belirtilen bu haller tahdidi değildir. Anılan maddenin (d) bendinde “Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur”*denilmektedir. TTK m 56-62 arasında haksız rekabet nedeniyle doğacak hukuki ve cezai sorumluluklar belirtilmiştir.
Bundan başka, VUK m 5 hükmünde vergi mahremiyeti ve kapsamı ile istisnaları belirtilmiş, mahremiyetin ihlali durumunda VUK m 362 gereğince TCK m 239’a göre ceza verileceği hüküm altına alınmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m 239 hükmünde ticari sır niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suç olarak düzenlenmiştir.14 Fakat ne TCK’nın “tanımlar” başlıklı 6. maddesinde ne de madde gerekçesinde ticari sırrın tanımına yer verilmiştir.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerinden, özel hukuk gerçek veya tüzel kişilerinin, rakiplerince bilinmemesi gereken ve üçüncü kişilere (kamuya) açıklanmaması gereken, işletmenin başarısı için gerekli olan bilgilerinin açıklanmasının mümkün olmadığı ve aksine davranışın da yaptırıma tabi tutulduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

III. İNCELEME
Kamu özel işbirliği modeli, devletin sunacağı mal ve hizmetlerin, yapım işlerinin bütçe yetersizliği nedeniyle ertelenmesinin veya yapılamamasının önüne geçmek amacıyla kullanılmaktadır.
Uluslararası ticaret ve yatırım ilişkisinin tarafları, özellikle yapımcı, işletmeci ve kredi kuruluşu, ilişkinin kurulması aşamasında, muhtemel uyuşmazlığın kısa sürede çözümlenmesi için sistem arayışına girmektedirler. Yabancı yatırımcılar, ev sahibi devlet ile aralarında çıkan uyuşmazlıkların devlet yargısı yerine, irade ve menfaat eşitliğini sağlayan uluslararası ticari tahkim yoluyla çözülmesini istemektedirler.15 Doğrudan yabancı yatırımların özendirilmesi, yabancı yatırımcıların haklarının korunması ve yatırım-yatırımcı tanımlarında uluslararası standartlara uyulması için 5.6.2003 tarih ve 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu kabul edilmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu m 6/3 gereği, her türlü iç ve dış borçlanma, yurt dışından hibe alınması, borç ve hibe verilmesi ve bunlara ilişkin geri ödemeler, Hazine garantileri, Hazine alacakları, nakit yönetimi ve bunlarla ilgili diğer hususlarda 9.12.1994 tarihli ve 4059 sayılı, 28.3.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
28.3.2002 tarih ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun m 4/4 hükmüne göre, Hazine yatırım garantisi ve Hazine ülke garantisi vermeye, verilen garantilerin şartlarında değişiklik yapmaya; borç ve hibe vermeye; gerçekleştirilmesi ivedi ve zaruri olan projeleri tespit etmeye ve gerektiğinde tespit edilen bu projelere Türkiye Cumhuriyeti adına sağlanan dış finansmanın anlaşmalardaki koşullarına bağlı kalmaksızın dış borcun ikrazı suretiyle kullandırılmasına karar vermeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. 4749 SK m 8 ve 8/A maddeleri ile Hazinenin verdiği garantilerin ve borçların üstleniminin kapsamı genişletilmiştir.
Kamu özel işbirliğini konu alan sözleşmelerde ödeme yöntemi, döviz ve enflasyon farkının telafisi, işletme süresi, gelir veya geçiş (devlet) garantisi miktar ve şartları, fesih, revizyon şartları ve cezai müeyyideler, teminatlar, sigorta ve prim ödeme şartları16, vergilendirme ve vergi avantajları17, mücbir sebepler18, gizlilik sözleşmesinin varlığı19, azami ücret (fiyat sınırlandırılması), uyuşmazlıkların çözüm modeli20, Kanun hükümleri ile sözleşme arasındaki çelişkiler, karın veya hasılatın transferi, çevreye olumsuz etkiler ve bunların telafisi gibi bir çok husus ticari sır gerekçesiyle kamu denetimi dışında bırakılmaktadır.
Kamu özel işbirliği sözleşmelerine ilişkin şartların kamu denetimine açılmaması, yatırımlarla ilgili spekülasyonlara neden olmaktadır. Yatırımların normalinden 6 katına mal olduğu ileri sürülebilmektedir.21
Şehir hastaneleri ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığının, hastaneyi yapan şirketin uzun süreli kiracısı olduğu; önce şirkete bedava Hazine arazisinin tahsis edildiği; sonra da kamu arazisine hastane yapan özel girişimcinin hem “kullanım bedeli” adı altında kira; hem de şirketin hizmet bedeli adı altında getirdiği faturaları hazinenin ödediği ifade edilmektedir.22 Buna göre, özel sektör hastane binasını ve tefrişatını yapmakta ve kullanıma hazır hale getirdiği bu yapıyı sözleşmedeki süre zarfında işletmek üzere devlete kiralamaktadır. Özel sektör işletici veya hizmeti sunan olmayıp, bir sermayedar (girişimci) olarak belli bir süre ile (örneğin 49 yıllığına) geçici sahibi olduğu hastaneyi işletmek üzere kiraya veren gayrimenkul sahibi sıfatındadır.23 Şirketler hastanenin etrafındaki AVM ve otel gibi ticari alanları da işleterek gelir sağlamaktadır.
Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprüleri, Avrasya Tüneli ve İstanbul-İzmir ile Kuzey Çevre otoyollarının, yap-işlet-devret modeliyle inşa edildiği; devletin, özel sektör tarafından yapılan bu projelere, belli sayıda araç geçiş garantisi verdiği ve garanti bedelinin, döviz üzerinden belirlendiği; köprü, tünel ve otoyolları kullanan araç sayısının, garanti sınırının altında kalması halinde aradaki farkı devletin ödediği ileri sürülmektedir.24
Kamu özel işbirliği projelerinin giderek artması sonucunda; vazgeçilen gelir nedeniyle bütçe yükü oluştuğu; verilen garantiler nedeniyle de, hizmet almayanların vergilerinden ödeme yapılmak zorunda kalındığı; döviz cinsinden garantilerin kur farkı yükü yarattığı ifade edilmektedir.25



IV. DEĞERLENDİRME
Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir (AY m 160).
6085 sayılı Sayıştay Kanunu m 4/1 gereği, doğrudan veya dolaylı olarak kamu payı %50’den az olup ilgili mevzuatı uyarınca bağımsız denetime tabi olan; şirketler, bunların iştirakleri ve bağlı ortaklıklarının denetimi, ilgili mevzuatı uyarınca düzenlenen ve Sayıştay’a gönderilecek olan bağımsız denetim raporları esas alınarak yapılır.26
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu “Mali Saydamlık” başlıklı m 7 hükmüne göre, her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında denetimin sağlanması amacıyla kamuoyu zamanında bilgilendirilir; “Hesap Verme Sorumluluğu” başlıklı 8. maddesine göre de, her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile diğer Bakanlıklar, genel bütçe kapsamında (I) sayılı cetvelde ve genel ve merkezi yönetim bütçesi içinde yer almaktadırlar (5018 SK m 3/b ve m 12/2,3). Kanuna ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kamu idarelerinin tüm gelirleri Hazine veznelerine girer, giderleri bu veznelerden ödenir. Bu idareler özel vezne açamaz (5018 SK m 6/2).
Kamu özel işbirliği uygulamasında giderler, özel sektörün bilanço kayıtlarında yer almaktadır. Ancak, hazinenin verdiği garantiler nedeniyle riske girmesi söz konusudur. Tüm bunlar yanında, hazine tarafından kira, hizmet, yatırım vs bedeller ödenmektedir. Bu bedeller ve garantiler genel bütçe içinde yer almakla birlikte27 proje ve yatırım bazında belirli değildir.
Dolayısıyla kamu gideri veya riskinin hem mali saydamlık, hem de hesap verme sorumluluğu bakımından denetlenmesi mümkün olmamaktadır.
Bunun yanında bütçe hakkının da ihlali söz konusudur. Kamu mali yönetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütülmesi gerekir (5018 SK m 5/d). Bütçe ve kesin hesap hususları AY m 161 hükümlerinde düzenlenmiştir.
Vergi ve sair kaynaklardan elde edilen gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını tayin ve tasdik etme hakkına bütçe hakkı (Le droit budgetaire) denir. Geleneksel anlamda bütçe hakkı, parlamentonun izni olmaksızın hükumetin gelir toplayamaması ve harcama yapamaması yani parlamentonun kamu maliyesi üzerinde mutlak güç sahibi olması demektir. Bütçe hakkı, devletin nerelere ne kadar harcayacağı ve bu harcamaları için halka ne gibi yükümlülükler yükleyeceği konusunda, halkın ya da onun adına karar vermeye yetkili organların söz sahibi olmalarını ifade etmektedir. Bütçe hakkını, kamu sektörü faaliyetlerinin ve büyüklüğünün parlamento tarafından onanması, izlenmesi ve denetlenmesi olarak tanımlamak mümkündür.28
Mali olarak şeffaf ve denetlenebilir nitelikte olmayan kamu özel işbirliği uygulamalarının bütçe hakkını ihlal ettiği açıktır.
Ticari sır gerekçesiyle bu sözleşmelerin kamu denetiminden kaçırılması mümkün değildir. Kamuya maliyet, yük veya risk getiren büyük projelere ilişkin uygulama ve sözleşmelerin şeffaf ve denetime açık olmasında kamu yararı vardır. Çünkü, bu sözleşmelerin olumsuz sonuçlarından tüm halk doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmektedir. Örneğin, boğaz veya körfez köprüsü için dövize endeksli olarak geçiş ücreti ve belirli bir geçiş garantisi verilen kamu özel işbirliği sözleşmesine istinaden, garanti kapsamında yapılan ödemeler, köprüden faydalanıp faydalanmadığına bakılmaksızın tüm halka yansıtılmaktadır. Hatta, bu ödemelerden gelecek nesiller dahi sorumlu tutulabilmektedirler. Ayrıca, sözleşmelerin kamuoyunda tartışılmasında, özellikle projelerin uygulama maliyetlerinin irdelenmesinde, TBMM yanında kamuoyunun da denetiminin sağlanmasında kamu yararının bulunduğu çok açıktır. Bu sözleşmelerin halktan gizlenmesi, kaçırılması, menfaat temin etme, rüşvet alma, ihaleye fesat karıştırma gibi iddiaların veya şüphelerin gündeme gelmesine ve kamu vicdanının zedelenmesine neden olabilir.
Kamu yararı, toplumun düzen, refah ve istikrarının devamı için diğer menfaatlere nazaran üstün tutulması gereken, içinde bireylerin yararlarını da barındırdığı için bütüncül ve meşru yarardır.29 Anayasa Mahkemesi kararlarında da, kamu yararının bireylerin yararından daha üstün olduğu vurgulanmaktadır.30
Kamu özel işbirliğinde, özel sektörün kar amaçlı çıkarlarının ortaya çıkmasındaki özel menfaat ile kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik kamu menfaati arasındaki çatışma halinde,kamu yararına üstünlük tanınarak, ticari sır gerekçesiyle sözleşmelerin ve maliyetlerin gizlenmemesi gerekir. Çünkü, bir sırrın saklanmasında sır sahibinin yararı olmasına karşın, kamunun yararı bunun açıklanmasını gerektiriyorsa, tercih edilecek olan kamu yararı olmalıdır.31
Kaldı ki, kamu özel işbirliği ile gerçekleştirilen projelerle ilgili olarak sözleşme hükümleri ile uygulama sonuçlarının açıklanması ticari sır kapsamında değildir. Gerek Uyuşmazlık Mahkemesi, gerek Danıştay ve gerekse Yargıtay kararlarına göre, kamu kurumlarının taraf olduğu eser sözleşmelerinden doğan davalarda, sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkacak ihtilaflarda adli yargı yeri görevlidir.32 4734 Kamu İhale Kanunu gereğince yapılan ihalelerde, ihale kararının kesinleşip, sözleşmenin imzalanması aşamasına kadar tesis edilen işlemler nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklar idari yargı yerlerinde çözümlenmektedir. Ancak ihale sözleşmesinin imzalanmasından sonra, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu m 4/3 hükmünde, bu Kanun kapsamındaki sözleşmelerin taraflarının, sözleşme hükümlerinin uygulanmasında eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğunun belirtilmesi nedeniyle, sözleşme özel hukuk sözleşmesi niteliğinde kabul edilmekte ve bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklara adli yargıda bakılmaktadır.33 Yukarıda “Ticari Sır” başlıklı 2 nolu bölümde de belirtildiği üzere, nasıl ki, özel hukuk hükümlerine tabi 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa göre işle ilgili her türlü bilgi ve belgeye ulaşılabiliyor ve bunlar ticari sır kapsamına girmiyorsa, kamu özel işbirliğinde de bu bilgilerin ticari sır kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Nitekim, 2023 Kalkınma Bakanlığı Kamu Özel İşbirliği Özel İhtisas Komisyonu Raporunda, açık, güvenilir, saygın ve yabancı yatırımcılar gözünde de tercih edilir bir piyasa oluşturulabilmesinin önemli bir koşulunun da, aslında hukuken de olması gerektiği gibi, ihalesi biten işlerde şartnamelerin, sözleşmelerin ticari sır kabul edilebilecek istisnai durumlar hariç kamuoyu bilgisine sunulması gerektiği ve bunları saklamanın hukuken savunulabilir hiçbir yanı olmadığı kaydedilmiştir.34
Sözleşmede bunların açıklanmayacağına dair şartın bulunması da sonuca etkili olmamalıdır. Kanunlarda idareye gizlilik anlaşması yapma yetkisi veren bir hüküm bulunmamaktadır. Böyle bir anlaşma yapılsa bile, bu anlaşmanın (gizlilik sözleşmesinin) Anayasa ve kamu yararına aykırı olarak yürürlükte kalması mümkün değildir. Bundan doğacak cezai şart ve yaptırımlardan35 sözleşmeyi imzalayanlar ve onaylayanlar şahsen sorumlu tutulabilir.

V. SONUÇ
Yukarıdaki tespitler bir arada değerlendirildiğinde, kamu özel işbirliği ile gerçekleştirilen projelere ilişkin bilgi ve belgelerin; ticari sır kapsamında değerlendirilerek kamudan gizlenmesinin mümkün olmadığı, aksine tutumun;
1)Kamu yararına aykırı olduğu,
2)Mali saydamlık esasına uymadığı,
3)Hesap verme sorumluluğunu ortadan kaldırdığı,
4)Bütçe hakkını ihlal ettiği,
sonuç ve kanaatine varılmıştır.
1 Bursa Barosu Avukatı ve Bahçeşehir Üniversitesi Kamu Hukuku Doktora Öğrencisi.
2 Ayrıca AY m 125/1 hükmüne göre, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi mümkün hale gelmiştir.
3 AY m 155/2 hükmüne göre, Danıştay, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmekle görevlidir. Danıştay, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu belirtilen sözleşmeler (örneğin 3996 SK m 5 gereği yap-işlet-devret sözleşmesi) için düşünce bildirilmesinin gerekmediği görüşündedir, Danıştay 1. Daire, 11.9.2003, 108/110.

4 Kalkınma Bakanlığı Kamu Özel İşbirliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2023, s. 49-51, http://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2018/10/10_KamuOzelIsbirligi.pdf (Rapor). 11.6.2011 tarihli RG’de yayımlanan 2011/1807 sayılı 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı ile katkı payının esas ve usulleri belirlenmiştir, Rapor, s. 49.
5 Bu tanım ve daha başka tanımlamalar için bkz. BOZ, Selman Sacit, Kamu Özel İşbirliği (PPP) Modeli, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 4 Sayı:2 Yıl 2013, s. 282-289.
6 BOZ, s. 287.
7 Rapor, s. 7.
8 http://www.kgm.adalet.gov.tr/tasariasamalari/tbmmkms/tbmmkom/ticarisir.pdf
9 BİLGE, Mehmet Emin, Ticari Sırların Korunması, Ankara, 2005, s. 5.
10 “The knowledge how to do it” (nasıl yapıldığı bilgisi) anlamına gelmektedir. Genel anlamda, bir ticari işletmenin mesleki faaliyetleri ile ilgili olan, teknik ve ticari alana ilişkin bilgi ve tecrübe anlamına gelmektedir, SULU, Muhammed, Ticari Sırların Korunması, İstanbul, 2017, s. 25.
11 SULU, s. 30-31.
12 BİLGE, s. 6.
13 TTK m 35-“(1) Tescil işleminin dayanakları olan dilekçe, beyanname, senetler, belgeler ve ilanları içeren gazeteler, üzerlerine sicil defterinin tarih ve numaraları yazılarak sicil müdürlüğünce saklanır. (2) Herkes ticaret sicilinin içeriğini ve müdürlükte saklanan tüm senet ve belgeleri inceleyebileceği gibi giderini ödeyerek bunların onaylı suretlerini de alabilir. Bir hususun sicilde kayıtlı olup olmadığına dair onaylı belge de istenebilir. (3) Tescil edilen hususlar, kanun veya Kanunun 26 ncı maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunur. (4) İlan, Türkiye genelinde sicil kayıtlarının ilanına özgü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile yapılır”. Sicilin tutulması ile ilgili kapsamlı düzenleme, Ticaret Sicili Yönetmeliği (RG: 27.1.2013, 28541) ile yapılmıştır.
14 TCK m 239-“ (1) Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur. (2) Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır. (3) Bu sırlar, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikayet koşulu aranmaz. (4) Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır”.
15 Yabancı yatırımcıların korunması konusunda en önemli sözleşme, Dünya Bankası öncülüğünde hazırlanan ICSID (International Centre for Settlement of Investment Diputes) sözleşmesidir, DOST, Süleyman, Yabancı Yatırım Uyuşmazlıkları ve ICSID Tahkimi, s. 2006, Ankara, s. 215-216; Ayrıca, kurumsal tahkim müessesi olarak Milletlerarası Ticaret Odası (ICC=International Chamber of Commerce) 1923 yılından beri faaliyet göstermektedir. Detaylı açıklamalar için bkz. POLAT ORTAKAYA, Malike, Milletlerarası Ticaret Odası Tahkim Uygulaması, Ankara, 2018, s. 25 vd.
Bundan başka Dünya Bankasının girişimleri sonucu kurulan MIGA (Multilaterial Investment Guarantee Agency) ile çok taraflı yatırım garantisi sağlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerin, çevresel sorunlar yaratan yatırımları kamuoylarının baskısı sonucu kendi ülkelerinde gerçekleştiremedikleri, uluslararası sermayeyi kullanarak bunları MIGA güvencesi altında gelişmekte olan ülkelere taşıdıklarına dair, KIRLI AYDEMİR, Deniz, Yabancı Yatırımcıların Korunması Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu (MIGA) ve Yabancı Yatırımcıların Politik Risklere Karşı Korunması, İstanbul, 2005, s. 179-180.
Bu çerçevede, garanti sahibine ait varlıkların; kamulaştırılması, millileştirmesi, müsadere edilmesi, haczedilmesi, dondurulması veya bu varlıklara el konulması gibi ev sahibi devlete atfı kabil tüm işlem ve eylemler (politik riskler) garanti altına alınmıştır, YILMAZ, Alper Çağrı, Miga Konvansiyonunun Uygulama Alanı ve Konvansiyon Kapsamındaki Uyuşmazlıklara İlişkin Çözüm Yöntemleri, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 24, Sayı 1, Haziran 2018 s. 380; KIRLI AYDEMİR, s. 50-58; TİRYAKİOĞLU, Bilgin, Doğrudan Yatırımların Uluslararası Hukukta Korunması, Ankara, 2003, s. 42-50.
16 Örneğin tesisin (köprü, tünel vs.)bir deprem veya terör olayında tahribi sonucu doğacak zararların sigortalanması gibi.
17 Özellikle haksız rekabet doğurması bakımından vergisel avantajlar önem taşımaktadır. Örneğin, kamu özel işbirliği sözleşmesinin tarafı özel sektöre, vergi muafiyet ve indirimleri tanınması, teşvikler verilmesi gibi.
18 Örneğin güncel olarak Covit-19 salgını nedeniyle genel hükümlere göre mi yoksa sözleşmedeki özel şartlara göre mi uyarlama yapılacaktır veya hiç yapılmayacaktır?
19 Türk hukukunda Gizlilik Sözleşmesi olarak kendine yer edinmiş kavram, Anglo-Amerikan hukukunda Non-Disclosure Agreement ("NDA") olarak karşılık bulmaktadır. Söz konusu terim, Türkçe'ye tam olarak aktarılmamış olup, NDA teriminin karşılığını daha çok "ifşa etmeme" ifadesi vermektedir. Ancak terimlerin kullanış kolaylığı açışından Türk Hukuku'nda uygulama da NDA terimi Gizlilik Sözleşmesi şeklinde kullanılmaktadır, ATAY, Kardelen / TÜRK, Hakkı Cihan, Gizlilik Sözleşmeleri, https://www.mgc.com.tr/gizlilik-sozlesmeleri
20 Hangi ülke mahkemesinde, hangi hakimlerle ve hangi hukuka göre ne şekilde uyuşmazlık çözümlenecektir?
21 https://www.dw.com/tr/%C5%9Fehir-hastanelerinde-mali-y%C3%BCk-i%C5%9Fleyi%C5%9F-ve-ula%C5%9F%C4%B1m-soru-i%C5%9Fareti-yarat%C4%B1yor/a-47761136
https://www.paraanaliz.com/2019/genel/sehir-hastanelerinde-soru-isaretleri-bitmiyor-30792/
22 https://www.yenicaggazetesi.com.tr/cigdem-toker-gizlenen-o-rakamlari-yazdi-ticari-sirri-acikliyoruz-279827h.htm
23 http://privatization-ozellestirme.blogspot.com/2015/06/kamu-ozel-ortaklg-modelinin-finansman.html
24 https://www.haberturk.com/kopru-ve-otoyollara-78-milyar-tl-garanti-odemesi-2547639-ekonomi
25 DEDEKOCA, Ersin, Kamu-özel sektör işbirliği: Neden, niçin, ne kadar kamu garantisi?, https://www.aydinlik.com.tr/kamu-ozel-sektor-isbirligi-neden-nicin-ne-kadar-kamu-garantisi-ersin-dedekoca-kose-yazilari-eylul-2018#1
26 Kamu payı sermayesinin % 50’sinden fazla olmayan şirketlerin Sayıştay denetimi dışında tutulmasına ilişkin düzenlemenin AYM 4.12.2014 tarih, 2013/114, 184 sayılı kararı ile iptali üzerine, *söz konusu düzenlemeyle, şirketler Sayıştay’ın denetimine alınmakla birlikte bu denetimin bu şirketlere ilişkin bağımsız denetim raporlarının esas alınarak yapılacağı öngörülmüştür.
Sayıştay’ın yetkisinin, münhasıran kendisine sunulan bağımsız denetim raporlarını esas alarak hazırlayacağı raporu TBMM’ye sunmak şeklinde olmasının Sayıştay’ın denetim görüşü oluşturma, bağımsız denetçi raporunun uluslararası standartlara uygunluğunu denetleme ve denetim kanıtlarını inceleme imkânını ortadan kaldırdığı, denetlenen şirket, iştiraki veya bağlı ortaklıkları tarafından seçilip ücreti yine denetlenen şirket tarafından ödenen bağımsız denetçiler tarafından yapılacak denetimin, hukuk devleti ile demokrasinin gereklerinden olan şeffaflık, saydamlık, bütçe hakkı ile yürütmenin yasama organına ve halka hesap verme ilkelerine uygun, etkili ve kapsamlı bir denetime olanak tanımadığı, Sayıştay denetiminin bütünlüğünü, belirliliğini ve uygulanabilirliğini ortadan kaldırdığı, öngörülen denetim yönteminin adil ve hakkaniyete uygun olmadığı, kamu yararının bulunmadığı, benzer nitelikteki düzenlemenin iptalini öngören Anayasa Mahkemesinin 4.12.2014 tarih ve E.2013/114, K.2014/184 sayılı kararında belirtilen gerekçelerin karşılanmadığı belirtilerek düzenlemenin, Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla açılan iptal davasında Anayasa Mahkemesi'nin 07.02.2017 tarih ve 29972 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 28.12.2016 tarih ve 2016/21 E., 2016/199 K. sayılı kararı ile iptal talebi, kanun koyucunun, anılan nitelikteki ve sermayesinde belli bir miktarda kamu payı bulunan şirketler, bunların iştirakleri ve bağlı ortaklıkları üzerindeki Sayıştay’ın denetim yetkisini ortadan kaldırmadığı, denetim yetkisinin kapsamını, yöntemini ve usulünü diğerlerinden farklı şekilde belirlediği gerekçesiyle reddedilmiştir, ARSLAN, Ahmet, Sayıştay’ın Kamu Sermayeli Şirketleri Denetim Yetkisinde Son Durum, https://www.dunya.com/kose-yazisi/sayistayin-kamu-sermayeli-sirketleri-denetim-yetkisinde-son-durum/382864

27 “Mevcut mevzuatta, bu sözleşmelerle ilgili genel bilgilerin bilanço dipnotunda gösterilmesi öngörülmüşse de kamu idarelerinin bu dipnotta gösterme zorunluluğuna dahi riayet etmediği görülmektedir. Bütçe hakkı ve mali şeffaflık kavramları kapsamında, KÖİ sözleşmelerinin, bütçeye ekli cetvel olarak, o yıl ödenmesi öngörülen talep ve alım garantileri, kiralar ve fiyat farklarının sözleşme bazında TBMM’ye sunulması yoluyla kamuoyuna duyurulması ve buna paralel olarak, kesin hesap kanununda da ilgili yıl içinde yapılan talep ve alım garantileri, kiralar ve fiyat farkı ödemelerinin gösterilmesi bütçe hakkı ve mali şeffaflık açısından ideal olanıdır. Ancak, mevcut mevzuatımızda KÖİ sözleşmeleri, neredeyse alelade sözleşmeler olarak görülmüş ve bilançoda gösterilmeye ilişkin birkaç düzenleme dışında mali şeffaflığa ilişkin herhangi bir özel uygulamaya gidilmemiştir. Kamu idareleri ise bu yetersiz mevzuat hükümlerine dahi riayet etmemektedir. Bu durumun sonucunda ise KÖİ sözleşmeleri gerek kamuoyu ve gerekse de konunun uzmanları tarafından kamu idarelerinin verdiği bilgiler kadarıyla bilinen bir gizem halini almıştır”, BÜLBÜL, Duran, Türkiye’de Kamu Özel İşbirliği Uygulamasının Mali Saydamlık Açısından Değerlendirilmesi, Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Dergisi, 2017, 2(7), s. 107,
http://static.dergipark.org.tr/article-download/63f6/7dcf/bbd2/5a4286a7986fb.pdf? .Sayın Yazar, makalesinde, kamu idarelerinin faaliyet raporları ve bilançolarını inceleyerek, bu sonuca varmıştır.
28 BAĞLI, Mehmet Selim, Tbmm’nin Bütçe Hakkı Kullanım Durumu: 5018 Sayılı Kanun Sonrası Bütçe Hakkı Kullanımında Etkinlik Düzeyinin Ölçümü, s. 34, http://www.casgem.gov.tr/dosyalar/kitap/38/dosya-38-7056.pdf
29 TOMBAOĞLU, Nermin, Anayasa Mahkemesi Kararlarında Kamu Yararı Kavramı, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 5 Sayı: 1, 2014, s. 385.
30 AYM Kararı, E. 2012/87, K. 41, 27.2.2014, RG: 26.7.2014, 29072; AYM, Mehmet Koray Eryaşa, Başvuru No 2013/6693, 16.4.2015 RG: 13.7.2015, 29415; AYM Kararı, E. 2016/125, K. 2017/143, 28.9.2017, RG: 23.1.2018, 30310.
31 BİLGE, s. 95-96 ve dipnot 260’daki yabancı kaynaklar.
32 Y. 15. HD. 28.10.2014, 4503/6148, YDD, 2015/4, s. 87-88.
33 UM 16.5.2005, 16/36; UM 29.12.2014, 1097/1145; UM 26.10.2015, 727/729.
34 Rapor, s. 78-79.
35 ISCID Antlaşmasına üye herhangi bir devlette kararın icra kabiliyeti kazanması için milli mahkemeye başvurup, icra talebinde bulunmaya gerek kalmadan, doğrudan ilamlı icra takibine girişilmesi mümkündür. Bunun dışındaki hakem kararlarının infazı, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine (m 50-63) göre tenfiz ve tanımadan sonra gerçekleştirilmektedir, TUYGUN, Salih, ISCID Tahkimine İlişkin Hakem Kararlarının İcra Edilmesi, İzmir, 2007, s. 169 vd.
---------------

------------------------------------------------------------

---------------

------------------------------------------------------------

14
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kamu - Özel İşbirliği Uygulamalarında Şeffaf Ve Denetlenebilir Olunması Ve Bunun Ticari Sır Gerekçesiyle Engellenmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Nezih Sütçü'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
23-06-2020 - 18:14
(1364 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
2019
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 9 saat 54 dakika 30 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,48 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 39534, Kelime Sayısı : 5128, Boyut : 38,61 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 2 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 2111
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04357195 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.