Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Kriminolojik Açıdan Cinsel Saldırı Suçu

Yazan : Eda (Salman) Bayraktar [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Cinsel Saldırının Sebepleri, Fail ve Mağdur Profili, Suçun Mağdur ve Toplum Üzerindeki Etkileri
Yazarın Notu
Av. Eda (Salman) Bayraktar'ın "Eşe Karşı Cinsel Saldırı Suçu" konulu yüksek lisans tezinden alıntı ve uyarlamadır. (Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programı-2009)

KRİMİNOLOJİK AÇIDAN CİNSEL SALDIRI SUÇU
(Cinsel Saldırının Sebepleri, Fail ve Mağdur Profili, Suçun Mağdur ve Toplum Üzerindeki Etkileri)

1. CİNSEL SALDIRININ SEBEPLERİ
Cinsel saldırı suçu, genellikle bütün toplumlarda daha zayıf olan bireyin, çoğunlukla da kadının fiziksel ve ruhsal varlığına ve çevresine karşı işlenen bir şiddet biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır1.

Cinsel saldırının toplumsal düzeyde incelenmesi amacıyla yapılan bir takım çalışmalar, suç teşkil eden bu davranışın gerçekleştirilmesinde, aile yapısının, çocukluk döneminde yaşanan şiddetin, bir takım psikolojik ve fizyolojik etkenlerin, toplumun sosyo-kültürel yapısının ve alkol ve uyuşturucu madde kullanımının etkili olduğunu göstermektedir2.

a. Aile Yapısının Etkisi
Çocukluk dönemindeki aile yapısı ve bireylerin birbirleriyle olan ilişkileri, ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabilen cinsel saldırının nedenleri arasında önemli bir etken olmaktadır. Örneğin, yapılan araştırmalara göre, kadının hâkim olduğu ailelerde yetişen erkek çocuklar, aşırı erkeksi davranışlar sergileyerek, etkisinde kaldığı dişil kimliği dengelemeye çalışmakta; genellikle kadınlara karşı saldırgan tavırlarla erkeklik ispatı çabasına girmektedirler3.

Amerika’da yapılan bir araştırmada, annenin hâkim olduğu ailelerde yetişen erkek çocukların çok sert davranışlar sergiledikleri, insanlara ve özellikle de kadınlara düşmanca ve baskıcı bir tavır takındıkları, cinsel atletikliğe önem verdikleri ve kadınlara karşı ele geçirilmesi gereken nesne gözüyle baktıkları ortaya çıkmıştır4.
Cinsel saldırı failleri, çocukluk dönemini birlikte geçirdikleri aile bireylerinin, özellikle de anne ve babalarının etkisi altında kalmakta, anne ve babalarının kişilik özelliklerini, davranışlarını, evlilik ve cinselliklerini model almakta ve bunu kendi evliliklerinde de eşlerine uygulamaktadırlar. Alınan yanlış modeller ise, ileriki hayatlarında cinsel saldırı olarak kendini gösterebilmektedir5.

b. Çocukluk Döneminde Yaşanan Şiddetin Etkisi
Çocukluk döneminde, cinsel istismar yaşamak veya cinsel şiddete tanık olmak, cinsel saldırı suçunun işlenmesinde etkili olan nedenlerdendir.

Gerçekten de yapılan araştırmalar, cinsel saldırıda bulunan bireylerin, bulunmayanlara göre çocukken çok daha fazla cinsel istismara maruz kalmış olduklarını göstermektedir. Cinsel istismara uğramış çocuklar istismar edilmemiş çocuklara göre cinsel suçlara 4,7 ve 4,1 kat daha yatkın olup; cinsel istismara uğramış olmasa bile, buna tanıklık eden çocukların cinsel saldırıya daha fazla eğilimli oldukları ortaya çıkmıştır6.

c. Psikolojik Etkenler
Cinsel suçlularda genel olarak görülen psikolojik durumlar, güvensizlik, pasiflik, çekingenlik, narsistlik, depresiflik, antisosyallik gibi çeşitli kişilik bozuklukları şeklinde karşımıza çıkmaktadır7.

Cinsel saldırının nedenleri konusunda yapılan araştırma ve çalışmalarda çoğunlukla, saldırganları bu suça iten sebebin psikolojik bir bozukluk olduğu bildirilmektedir. Örneğin, psikopati teşhisi koyulan kişilerin genel nüfustaki oranı %1 iken, saldırganlar arasındaki oranı %15-%25 oranındadır8. Cinsel saldırı suçu işleyen kişiler arasında yapılan araştırmaya göre ise, bu kişilerin %12,2’sine psikopati teşhisi koyulduğu belirtilmektedir9. Bu oranlar, psikolojik bozuklukla cinsel suçlular arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmesi açısından önemlidir.

d. Toplumun Sosyo-Kültürel Yapısının Etkisi
Toplumun kültürel tutumu, kadına ve erkeğe olan bakış açısı, kadın ve erkeğin toplumdaki sosyal ve ekonomik statüsü gibi etkenler, cinsel saldırıya neden olabilecek önemli sebeplerdendir10.

Yapılan araştırmalar sonucunda, erkek egemenliğinin hâkim olduğu, kadının küçümsendiği toplumlarda cinsel saldırının daha fazla meydana geldiği saptanmıştır11. Kadının ekonomik gücünün zayıf olduğu, toplumsal üretime çok fazla katılmadığı ve cinsler arası eşitsizliğin olduğu toplumlarda da aynı sonuç gözlenmiştir12.

Toplumlarında hâkim olan cinsellikle ilgili inanışlar da sapkın bazı davranışlara zemin hazırlayabilmektedir. Örneğin, “kadınlar ayaklarını yerden kesen kuvvetten hoşlanırlar”, “kimse iyi kızlara cinsel saldırıda bulunmaz”, “istemeyen bir kadına cinsel saldırıda bulunmak imkânsızdır”, hayır aslında evet demektir”, “cinsel ilişkiyi erkek başlatmalıdır” gibi inanışların benimsenmesi veya reddi, cinsel saldırının toplumsal olarak öğrenilmiş bir davranış olması konusunda belirleyici olmaktadır13.

e. Fizyolojik Etkenler
Cinsel saldırının sebepleri arasında hormonların etkili olduğunu savunan görüşe göre, cinsel hareketlerin testosteron adlı erkeklik hormonuna bağlı olsa da, bu konuda yapılan çalışmalar, cinsel saldırganlık ile testesteron arasındaki ilişkiyi net olarak ortaya koyamamıştır14.

Yapılan bir çalışmada, fiziksel şiddet kullananların çok azında testosteron düzeyi yüksek bulunmasına rağmen genel ilişkilerde gösterilen saldırganlık ile testosteron arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır15.

Yapılan çalışmaların azlığı ve çelişkili sonuçları nedeniyle, fizyolojik etkenlerin eşe karşı cinsel saldırı suçuna kesin olarak neden olduğunu söylemek mümkün olmasa da, cinsel saldırı olaylarında testesteron hormonu gibi fizyolojik sebeplerin zaman zaman etkili olduğu görülmektedir. Örneğin daha önce cinsel saldırı suçu işlemiş olan erkek mahkûmlarla, diğer erkek mahkûmları karşılaştıran bir çalışmada, şiddet derecesi fazla olanların testosteron düzeyi, şiddet derecesi az olanlardan daha yüksek olarak saptanması, bu sonucu destekler niteliktedir16.

f. Alkol ve Uyuşturucu Madde Kullanımının Etkisi
Alkol ve uyuşturucu kullanan kişilerde, cinsel uyarılmadan kaynaklanan harekete geçme kontrolünün engellendiği ve saldırganlığın arttığı ileri sürülmektedir17.

Bir araştırmaya göre, Bakırköy bölgesinde eşleri tarafından şiddet gördükleri için adli rapor almak isteyen 100 kadından, eşleri tarafından cinsel saldırıya maruz kalanların %18’inin, eşleri alkollü iken cinsel saldırıya uğradıkları tespit edilmiştir18. Cinsel saldırı mahkûmları ile yapılan bir başka araştırmada, alkol ve uyuşturucu madde kullananların %77’si, cinsel saldırıda bulunmalarının sebebi olarak alkol ve uyuşturucu kullanmalarını göstermişlerdir19.

Bu konuda yapılan çalışmalar sayı bakımından yetersiz olsa da, var olan araştırmalar genellikle, alkol ve uyuşturucu kullanımı ile cinsel saldırı arasında bağlantı olduğunu ve saldırganların alkollü iken daha fazla cinsel saldırıda bulunduklarını ortaya koymakta olduğundan, cinsel saldırı suçunda alkol ve uyuşturucu madde kullanımının da etkisi olabileceği açıktır.

2. CİNSEL SALDIRI FAİLİNİN İNCELENMESİ
Cinsel saldırıda bulunan failin profilini, kendini güçlü hissetmek isteyenler, öç alma veya cezalandırma bilincinde olanlar, kendini hükmeden konumunda görenler ve sadist yapıda olanlar şeklinde dört grupta ele almak mümkündür.

a. Kendini Güçlü Hissetmek İsteyenler
Bu tür failler, günlük hayatta sessiz, pasif ve güvensiz olup, kendilerini zavallı ve yetersiz hissederler. Geçmişte genellikle tek ebeveynli yaşamış oldukları görülen bu gruptaki failler, cinsel saldırıda bulunarak kendilerine olan güvenlerini arttırmak isterler. Çünkü cinsel ilişki, bu kişiye kendisinin önemli ve güçlü olduğu hissini verir20.

Cinsel saldırıda bulunan failler, bu davranışlarıyla mağdur üzerinde kontrol ve otorite kurup, bir takım eksikliklerini ve komplekslerini kapatmak isterler. Bu kişiler, mağdurun da bu davranıştan zevk aldığını düşünmektedirler 21.

b. Öç alma veya Cezalandırma Bilincinde Olanlar

Bu failler, kendisine karşı hatalı davranıp zarar veren karşı cinsten öç almak veya onları cezalandırmak bilincindedirler. Çocukluklarında cinsel tacize uğradıkları görülebilen bu failler için amaç cinsellik değil; öfkeyi ortaya koymaktır. Sosyal becerileri gelişmiş olup, saldırganlıklarını kontrol edemezler22.

Cinsel saldırı suçu failleri, geçmişte kendilerine olumsuz davranışlarda bulunan karşı cinse karşı duyduğu öfkeyi, evlilik hayatında da eşlerinden çıkarmak veya eşinin, çocuklarının ya da bir başkasının yaptığı hatanın sorumlusu olarak eşini görmesi durumunda onu cezalandırmak için evlilik içinde eşlerine karşı da cinsel saldırı suçu işleyebilmektedirler23.

c. Kendini Güçlü ve Hükmeden Konumunda Görenler

Bu gruptaki failler, karşı cinse nazaran kendilerini daha yüksekte görürler. Karşı cins onlara göre yalnızca cinsellik ve saldırıda bulunmak için vardır. Saldırganlıkları, karşısındakilere istediğini yaptırabilmek için olup; geçmişlerinde çoğunlukla tek ebeveynli yaşadıkları ve cinsel tacize uğradıkları görülmüştür24.

Cinsel saldırı suçu işleyenler arasında geçmişinde tacize uğramış, dürtülerini kontrol edemeyen, psikolojik bazı rahatsızlıkları bulunan, karşı cinsi sadece cinsel bir obje gibi gören ve onları kontrol etme eğiliminde olan bu türden fail profiline rastlamak mümkündür25.

d. Sadist Yapıda Olanlar

Diğer fail gruplarının arasında en tehlikeli olanıdır. Yine genellikle tek ebeveynle yetişmiş ve geçmişte tacize uğramış oldukları gözlenmiştir. Sinirli yapıya sahip olan bu gruptaki failler, karşı cinse fiziksel ve psikolojik acı yaşatmaktan zevk alırlar ve bu amaçla cinsel saldırıda bulunurlar.

Eşlerine karşı cinsel saldırı suçu işleyen faillerden sadist yapıda olanların sayısı diğer gruptakilere nazaran daha azdır. Fakat yine de eşlerine acı yaşatmak fantezisiyle cinsel saldırıda bulunan kişilerin bulunduğu belirtilmektedir26.

3. CİNSEL SALDIRI MAĞDURUNUN İNCELENMESİ
Cinsel saldırı suçunun mağduru büyük çoğunlukla kadın olup27, söz konusu suçun mağdurları her yaş grubundan, her etnik grup ve sosyal sınıftan, her meslek grubundan olabilmektedir.

Araştırmalar, her türlü sosyo-ekonomik düzeyden kişilerin, eşe karşı cinsel saldırı mağduru olabileceğini göstermekle beraber, bu saldırıya en çok uğrayanların ekonomik düzeyi düşük kadınlar olduğu belirlenmiştir28. Gerçekten de, kadının ekonomik olarak zayıf olması ya da erkeğe bağımlı olması, kadını eşinden gelen cinsel şiddete karşı aciz duruma düşürmektedir29.

Mağdur kadının eğitim düzeyi azaldıkça gördüğü şiddetin arttığı saptamasından yola çıkılarak, şiddet gören kadınların çoğunun düşük eğitim seviyesindeki mağdurlar olduğunu söylemek mümkündür30.

Cinsel saldırı mağdurunun, genellikle katı aile ortamında yetişmiş, gelenekçi, pasif ve antisosyal olduğu gözlenmiştir. Mağdur cinsel şiddeti eşinden görüyorsa, eşi tarafından gerçekleştirilen cinsel saldırının bütün eşler arasında olduğunu zannetmektedir. Bu kişilerin toplum içinde farklı algılanma düşünesi sebebiyle genellikle içe dönük oldukları, yaşadıklarını inkâr etme31 ya da bu davranışa işsizlik, geçim sıkıntısı gibi nedenleri bahaneler gösterme eğiliminde oldukları belirlenmiştir32.

4. CİNSEL SALDIRININ ETKİLERİ
Cinsel şiddet, mağdurlar üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Bu etkileri, mağdur ve toplum şeklinde, etkilenenlere göre ayırmakta yarar vardır.

a. Mağdur Üzerindeki Etkiler
Cinsel saldırı, iç benlik ile çevre arasındaki dengeyi bozan bir olay olduğundan, zorla gerçekleştirilen cinsel davranışlar, davranışa maruz kalan kişide bir takım travmalara neden olabilmektedir33.

Cinsel saldırının en bariz etkisi, cinsel işlev bozukluklarıdır. Mağdurda hangi tür cinsel sorunların hangi sıklıkla ortaya çıktığı kesin olarak bilinmemekle beraber, genellikle bu bozukların cinsel isteksizlik, cinsellikten kaçınma, seçimsiz cinsel yakınlıklara girme gibi farklı şekillerde ortaya çıkabildiği gözlemlenmiştir34. Mağdurdaki cinsel işlev bozuklukları uzun süre devam ettiği için önemli bir sorun teşkil etmektedir. Cinsel saldırı mağdurlarının %51’i cinsel saldırı sonrasında cinsellikten korkma, tiksinme, istek ve uyarılma sorunları ile orgazm sorunları gibi cinsel problemlerin bir veya daha fazlasını yaşadıklarını, %71’i ise saldırıdan bir yıl sonra bu sorunların bir veya daha fazlasının kendilerinde hala devam ettiğini bildirmişlerdir35.

Cinsel saldırıya maruz kalmış kişide gelişen duygusal hal genellikle, kendini çok kötü, mutsuz, yıkılmış, aşırı yıpranmış ve boşlukta hissetme şeklinde kendini göstermektedir36. Cinsel şiddet aile içinde gerçekleşmişse, mağdur, saldırgana karşı hiçbir duygusal bağ hissetmemekte; var olan duygular yoğun korku, nefret ve tiksintiye dönüşmektedir. Bu korkunun sebebi, mağdurun vücut bütünlüğünün ve zaman zaman hayatının tehlikeye girmiş olmasıdır37. Gözlemler ve bazı çalışmalardan elde edilen neticeler, bu neticelerin kolay kolay yok olmadığını göstermektedir38.

Kısa vadede bunları yaşayan mağdurda, saldırıdan sonra günlerce hatta aylarca süren ve kişinin savunma mekanizmalarını bozup felce uğratan psikolojik reaksiyonlar görülebilmektedir39. Uyku ve yeme bozuklukları, baş dönmesi, mide ağrısı, bayılma gibi şikâyetler, intihar düşüncesi, utanç duygusu, öfke patlamaları, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, suç işleme eğiliminin artması, güvensizlik ve antisosyallik gibi etkiler, cinsel şiddetin, saldırıdan bir süre sonra ortaya çıkan ve uzun süre devam eden etkilerindendir40.

Aile içinde cinsel şiddetin yaşandığını hisseden, öğrenen ya da buna tanık olan erkek çocukların, kontrol sağlamada saldırganlığın kullanılması gerektiği, kadınlara boyun eğdirme haklarının olduğu, kadınlara baskın olmanın doğru olduğu şeklinde; kız çocukların ise erkeklerin kendileri üzerinde yetki sahibi olduğu, kendilerinin ise boyun eğmelerinin gerektiği şeklinde düşüncelere sahip oldukları gözlemlenmiştir41.

Cinsel şiddetin yaşandığı ailelerde yetişen çocuklarda, diğer ailelerde yetişen çocuklara göre içe kapanıklık, durgunluk, huysuzluk, saldırganlık gibi psikolojik sorunların yanı sıra, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, intihar girişimi, yasadışı davranış, okula devamsızlık ve eğitimi yarıda bırakma gibi eğilimlere de daha fazla rastlanmaktadır42.

b. Toplum Üzerindeki Etkiler
Cinsel şiddet olgusu yüzeysel açıdan ele alındığında toplumsal alana etkili gözükmese bile, bu olgu ülkelerin toplumsal ve ekonomik kalkınmaları ile ters orantılı bir ilişki içerisindedir. Örneğin hamile kadına, sağlığı tehlikeye sokacak şekilde uygulanan cinsel şiddet, sağlık hizmetleri ihtiyacını arttıracağı gibi, bebeklerin zihinsel veya bedensel özre sahip olmasından, anne ve çocuk ölümlerine yol açabilmesine varabilecek kadar olumsuz sonuçlar doğurabilecek; cinsel şiddet gören kadının tedavi masraflarının devletin sağlık birimleri tarafından karşılanması durumunda üretim sektörü para ve işgücü kaybına uğrayabilecektir43.

New York’ta yapılan bir araştırmada, eşlerinden gördükleri şiddet nedeniyle kadınların %64’ünün işe geç gittikleri, %50’sinin ayda ortalama üç gün işe gelmedikleri, %75’inin mesai saatlerinin büyük bölümünü, ev içerisinde arayamadıkları arkadaşlarını, danışmanlarını ya da avukatlarını aramakla geçirdikleri belirlenmiştir44.

Cinsel şiddetin toplum üzerindeki en önemli etkisi ise toplumdaki bireyler üzerinde oluşturduğu güvensizlik hissi ve diğer olumsuz duygulardır. Cinsel şiddet, mağdur üzerindeki bireysel etkisinin yanında, toplumdaki bireyler üzerinde oluşturduğu güvensizlik ve korkuyla, sosyal hayatı yaşanmaz hale getiren ve bireyleri paranoya derecesine varan ruhsal buhranlara iten bir mesele olması açısından da önemsenmesi gereken bir olgudur. İnsanoğlunun kat ettiği uygarlık yoluyla ters orantılı olarak hem dünyada, hem de ülkemizde en vahim sorunlardan biri olarak varlığını sürdüren bir şiddet türü olması yönünden, cinsel şiddete dair bireysel ve toplumsal mağduriyetlerin önlenmesi için, hukuki yaptırımların yanında, bireylerin eğitim, kültür ve sağlık düzeylerinin geliştirilmesi kapsamında etkili ve somut tedbirlerin alınması elzemdir.

1 C. Ward, F. Inserto, Victims of Sexual Violence, A Handbook for Helpers. Singapore, Singapore University Pres, 1990, s.217.
2 M.A. Plumbo, Delayed Reporting of Sexual Assault, 1995, p.424-427.
3 K.L. Kaufman, D.R. Hilliker, P. Lathrop,E.L. Daleiden, Assessing Child Sexual Offenders' Modus Operandi, Accuracy in Selfreported Use of Threats and Coercion, Annals of Sex Research, 1993, p.213-229.
4 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.13.
5 D. Scully, Tecavüz-Cinsel Şiddeti Anlamak, 1994, Çev: Ş. Aytek Tekeli, İstanbul, s.67.
6 D. Scully, Tecavüz-Cinsel Şiddeti Anlamak, s.73.
7 Marshall-Seran, Current Issues in the Assessment and Treatment of Sexual Offenders. Clinical Psychology and Psychotherapy, p.85-96.
8 S. Porter, D. Firweather, J. Drugge, H. Herve, A. Birt, D.P. Boer, Profiles of Psychopaty in Incarcerated Sexual Offenders, Criminal Justice and Behaviour, 2000, p.216-234.
9 W.L. Marshall, G.A. Seran, Current Issues in the Assessment and Treatment of Sexual Offenders. Clinical Psychology and Psychotherapy, 2000, p.85-96.
10 Zeynep Belma Gölge, Cinsel Saldırıda Etkili Faktörler ve Suçlu Profili, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, İstanbul 2005.
11 P.R. Sanday, The Socio-Cultural Contex of Rape, Washington, USA, Department of Commerce, National Technical Information Services, 1979, p.213.
12 D. Scully, Tecavüz-Cinsel Şiddeti Anlamak, s.56.
13 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.22.
14 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.22.
15 J. Archer, Testosterone and Aggression, Journal of Offender Rehabilitation, 1994, p.3-25.
16 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.22.
17 D. Scully, Tecavüz-Cinsel Şiddeti Anlamak, s.154.
18 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.24.
19 D. Scully, Tecavüz-Cinsel Şiddeti Anlamak, s.154.
20 Robert R. Hazelwood, Analyzing the Rape and Profiling the Offender, Practical Aspects of Rape Investigation, A Multidisciplinary Approach, CRC Press, Boca Raton, FL, 1995, p.155-183.
21 Vahit Bıçak, Kadının Cinsel İradesinin Eşine Karşı Korunması, Irza Geçme Suçu, 20. Yüzyılın Sonunda Kadınlar ve Gelecek Konferansı, Ed. Oya Çiftçi, Ankara 1997, s.138
22 Hazelwood, Analyzing the Rape and Profiling the Offender, p.155-183.
23 Bıçak, Kadının Cinsel İradesinin Eşine Karşı Korunması, s.138
24 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.28.
25 Bıçak, Kadının Cinsel İradesinin Eşine Karşı Korunması, s.138.
26 Robert R. Hazelwood, J.I. Warren, P.E. Dietz, The Compliant Victims of the Sexual Sadists, Australian Family Physician 1993, p.474-479.
27 Güneri, Aile İçinde Kadına Yöneltilen Şiddet, s.87; Yıldız-Yavuz-Akıncı-Gölge, Aile İçi Şiddet Olgularında 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Uygulamaları, s.59.
28 İçli, Ailede Kadına Karşı Şiddet ve Kadın Suçluluğu, s.93.
29 Uçar, Aile İçi Şiddet ve Aile Koruma Yasası, s.89.
30 Güneri, Aile İçinde Kadına Yöneltilen Şiddet, s.8.
31 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.28-29.
32 Uçar, Aile İçi Şiddet ve Aile Koruma Yasası, s.89.
33 Şahika Yüksel, Olağandışı Durumların Ruh Sağlığına Etkisi ve Onarılması, İstanbul 1998, s.282-294.
34 Yüksel, Olağandışı Durumların Ruh Sağlığına Etkisi ve Onarılması, s.282-294.
35 B. Van, B. Ensink, Problems With Sexuality After Sexual Assault, Animal Review of Sex Research, 2000, p.235-258.
36 Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, Aile İçi Şiddetin Sebep ve Sonuçları, s.167.
37 Uçar, Aile İçi Şiddet ve Aile Koruma Yasası, s.84.
38 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.32.
39 Erler, Kadın Eşe Karşı Yapılan Cinsel Saldırı Suçu, s.33.
40 Güneri, Aile İçinde Kadına Yöneltilen Şiddet, s.92.
41 Aysel Yıldırım, Sıradan Şiddet Kadına ve Çocuğa Yönelik Şiddetin Toplumsal Kaynakları, İstanbul 1998, s.30.
42 Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, Aile İçi Şiddetin Sebep ve Sonuçları, s.171; İlkkaracan-Gülçür, Aile İçinde Kadına Karşı Şiddet, s.29.
43 Uçar, Aile İçi Şiddet ve Aile Koruma Yasası, s.103.
44 İlkkaracan-Gülçür, Aile İçinde Kadına Karşı Şiddet, s.29.
---------------

----------------------------------------

---------------

----------------------------------------
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Kriminolojik Açıdan Cinsel Saldırı Suçu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Eda (Salman) Bayraktar'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
20-02-2015 - 17:09
(3314 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 2 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 2 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
6339
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 59 dakika önce.
* Ortalama Günde 1,91 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 19804, Kelime Sayısı : 2377, Boyut : 19,34 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 1 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1820
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04066396 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.