Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ticaret Şirketlerinin Bölünmesinde Alacaklıların Korunması Ve Ortaklıkların Sorumluluğu

Yazan : Numan Tekelioğlu [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Bu çalışmanın konusu, ticaret şirketlerinde görülen yapısal değişikliklerden biri olan ‘’bölünme’’ kavramı çerçevesinde alacaklıların korunması ve ortakların buna ilişkin sorumluluklarıdır. İki temel kısımdan oluşan çalışmanın ilk kısmında genel hatlarıyla bölünme kavramı, bölünme türleri ve bölünme sürecinde yapılacak işlemler üzerinde durulacaktır. İkinci kısımda ise, bölünme aşamasında şirket alacaklılarının haklarının korunması bakımından dikkat edilecek hususlar ve şirket ortaklarının buna ilişkin sorumlulukları ele alınacaktır. Son olarak ise, konuya ilişkin değerlendirmelerimiz yer alacaktır.

TİCARET ŞİRKETLERİNİN BÖLÜNMESİNDE ALACAKLILARIN KORUNMASI VE ORTAKLIKLARIN SORUMLULUĞU
Av.Numan TEKELİOĞLU1
ÖZET
Bu çalışmanın konusu, ticaret şirketlerinde görülen yapısal değişikliklerden biri olan ‘’bölünme’’ kavramı çerçevesinde alacaklıların korunması ve ortakların buna ilişkin sorumluluklarıdır. İki temel kısımdan oluşan çalışmanın ilk kısmında genel hatlarıyla bölünme kavramı, bölünme türleri ve bölünme sürecinde yapılacak işlemler üzerinde durulacaktır. İkinci kısımda ise, bölünme aşamasında şirket alacaklılarının haklarının korunması bakımından dikkat edilecek hususlar ve şirket ortaklarının buna ilişkin sorumlulukları ele alınacaktır. Son olarak ise, konuya ilişkin değerlendirmelerimiz yer alacaktır.
Anahtar Kelimeler: Şirket, Bölünme, Alacaklılar, Ortaklar, Sorumluluk
ABSTRACT
The subject of this study, the trading company is one of the structural changes seen in '' the Division, '' within the framework of the concept of creditor protection and the corresponding responsibility of the partners. The first part consists of two basic parts, the general outline the concept of Division, Division types and Division will focus on what actions to take in the process. The second part, in terms of protecting the rights of the creditor the company Division stage to be aware of the issues and the corresponding responsibilities of corporate partners will be addressed. Finally, the assessment will be our subject.
Key Words: Company, Division, Creditors, Partners, Responsibility




I.GİRİŞ
Ticari hayat içerisinde yer alan şirketler zaman içerisinde çeşitli ihtiyaçlar sebebiyle yapısal değişiklikler yapmak durumunda kalabilir. Örneğin mali açıdan zora düşen bir şirket, bu durumdan kurtulmak için başka bir şirketle birleşme yoluna gidebilir2. Bunun dışında bir şirket, kendisi için daha avantajlı olacağı ve yeni atılımlar yapacağı düşüncesiyle tür değiştirme yoluna da gidebilir. Son olarak, maddi hukukumuz açısından ilk defa 6102 sayılı TTK ile düzenlenen bölünme yoluyla yapısal değişikliğe gidilebilir.
Yeni TTK’da bölünme hükümlerinin düzenlenmesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerindeki gelişmelerle doğrudan ilgilidir. Zira TTK’nun bölünmeye ilişkin gerekçe metninde, kanunun bölünme hükümlerinin kaynağının 82/891/AET Yönergesi ve İBirK(İsviçre Birleşme Kanunu-Fusiongesetz) olduğu açıkça belirtilmiştir3. Ayrıca, İBirK’nun Alman Birleşme Kanunundan esinlenmesi sebebiyle, dolaylı kaynaklar arasında Alman Birleşme Kanunu’nun da sayılabileceği ifade edilmiştir.
Pratik anlamda bölünme, elbette ekonomik ihtiyaçlardan doğmaktadır. Şirketin mali durumunun iyileştirilmesi, verimliliğin arttırılması, şirketin farklı sektörlerdeki işletmelerinin bölünme yoluyla ayrı şirketlere dönüşerek netice itibariyle holdingleşmenin sağlanması gibi amaçlarla bölünme kurumuna başvurulabilir4.
II. HUKUKİ ANLAMDA BÖLÜNME KAVRAMI
Hukuki anlamda bölünme, sermaye şirketlerinin ve kooperatiflerin malvarlıklarını tamamen veya kısmen kendilerinden ayırmak suretiyle tasfiyesiz olarak ve kısmî külli halefiyet yoluyla başka sermaye şirketlerine veya kooperatiflere devretmeleri ve bunun karşılığında bölünen şirketin ortaklarının devralan şirketlerde pay sahibi olmasını ifade eder. Bölünme işleminin hukuken geçerli bir şekilde gerçekleşmesiyle birlikte, bölünen şirketten ayrılan malvarlığına ilişkin haklar kendiliğinden ve tek bir işlemle devralan şirkete geçer.
Kanunda bölünebilecek şirketler açısından bir sınırlama söz konusudur. Buna göre, sermaye şirketleri ve kooperatifler, yine sermaye şirketlerine ve kooperatiflere bölünebilirler(TTK m.160/1). Ancak bu kuralın, her sermaye şirketinin ve kooperatif şirketin kendi genel türü içinde bölüneceği şeklinde yorumlanmaması gerekir. Söz gelimi, bir anonim şirket, bir limited şirkete ve kooperatife bölünebilir. Bunun gibi, bir kooperatif şirketin de bir anonim şirkete ve/veya limited şirkete bölünmesine engel yoktur.* Ancak bir sermaye şirketi veya kooperatifin bölünme yoluyla şahıs şirketi halini alması mümkün değildir. Aynı şekilde bir şahıs şirketi de bölünme yoluyla sermaye şirketi veya kooperatif halini alamaz.
III. BÖLÜNME TÜRLERİ
Kanunda ‘’Bir şirket tam veya kısmi bölünebilir(TTK m.159/1)’’ demek suretiyle, bölünmede ‘’tam bölünme’’ ve ‘’kısmi bölünme’’ olmak üzere iki temel tür öngörülmüştür5. Ancak doktrinde bunların dışında ‘’simetrik bölünme’’ ve ‘’asimetrik bölünme’’ şeklinde bölünme türleri olduğu da ifade edilmektedir6.
a-) Tam Bölünme
Tam bölünme, şirketin tüm malvarlığının bölümlere ayrılarak diğer şirketlere devredilmesidir. Tam bölünmede bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir(TTK m.159/1-a). Tam bölünmede mevcut bir şirketin malvarlığı en az iki ayrı şirkete devredilerek bölünen şirket tasfiye edilmekte, ancak bölünen şirketin ortakları devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ettiğinden, tabiri caizse bölünen şirket birden fazla şirkette vücut bulmaktadır.
b-) Kısmi Bölünme
Kısmi bölünme, bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümünün diğer şirketlere devrolunmasıdır. Kısmi bölünmede *bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur(TTK m.159/1-b). Kısmi bölünmede şirketin malvarlığının tamamı devredilmediğinden bölünen şirketin sona ermesi söz konusu değildir. Dolayısıyla bölünen şirket, kalan malvarlığıyla faaliyetine devam eder. Kısmi bölünmenin de kendi içinde ‘’devralma yoluyla bölünme’’ ve ‘’yeni kuruluş yoluyla bölünme’’ olmak üzere iki türü vardır. Devralma yoluyla bölünmede bölünen şirketin malvarlığının bir kısmı zaten mevcut olan bir başka şirkete devrolunurken, yeni kuruluş yoluyla bölünmede, bölünme amacıyla yeni bir şirket kurularak bölünen şirketin malvarlığının bir kısmı yeni kurulan şirkete sermaye olarak konulmaktadır7.
IV. BÖLÜNME İŞLEMLERİ
Şirketlerin bölünmesinde yapılması gereken işlemler TTK m.166’da düzenlenmiştir. Burada devralan şirketin durumuna göre ikili bir ayrım söz konusudur. Birincisinde, bölünme mevcut şirketler arasında olacaksa bir bölünme sözleşmesi, ikincisinde ise bölünme yeni kurulacak şirketlere devrolunma şeklindeyse bir bölünme planı hazırlanacaktır.
a-) Bölünme Sözleşmesi
Bir şirket, bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini var olan şirketlere devredecekse, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları tarafından bir bölünme sözleşmesi yapılır(TTK m.166/1). Bölünme sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve genel kurul tarafından kanunda belirtilen nisaplara uygun olarak onaylanması gerekmektedir8.
b-) Bölünme Planı
Bir şirket, bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini yeni kurulacak şirketlere devredecekse, yönetim organı bir bölünme planı düzenler(TTK m.166/2). Bölünme planının da bölünme sözleşmesinde olduğu gibi yazılı şekilde hazırlanması ve genel kurul tarafından onaylanması gerekir(TTK m.166/3).
c-) Bölünme Sözleşmesinin ve Bölünme Planının İçeriği
Bölünme sözleşmesinin ve bölünme planının hangi hususları içermesi gerektiği kanunda ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir(TTK m.167). Kanunda bölünme plan ve sözleşmesinin ayrıntılı şekilde düzenlenmesi, bölünmeye katılan ortaklıklarla ilişki içinde bulunan üçüncü kişilerin(özellikle alacaklıların) haklarının korunması amacına hizmet etmektedir9. Bölünme planı ve sözleşmesinde yer alması gereken hususlar şunlardır:
* Bölünmeye katılan şirketlerin ticaret unvanları, merkezleri ve türleri,
* Aktif ve pasif malvarlığı konularının devir amacıyla bölümlere ayrılması ve tahsisi; açık tanımlamayla, bu bölümlere ilişkin envanter; taşınmazları, kıymetli evrakı ve maddi olmayan malvarlığını teker teker gösteren liste,
* Payların değişim oranı ve gereğinde ödenecek denkleştirme tutarı ve devreden şirketin ortaklarının, devralan şirketteki ortaklık haklarına ilişkin açıklamalar,
* Devralan şirketin; intifa senedi, oydan yoksun pay ve özel hak sahiplerine tahsis ettiği haklar,
* Şirket paylarının değişim tarzları,
* Şirket paylarının bilanço kârına hangi tarihten itibaren hak kazanacaklarını ve bu istem hakkının özellikleri,
* Devreden şirketin işlemlerinin hangi tarihten itibaren devralan şirketin hesabına yapılmış kabul edildiği,
* Yönetim organlarının üyelerine, müdürlere, yönetim hakkına sahip kişilere ve denetçilere tanınan özel menfaatler,
* Bölünme sonucu devralan şirketlere geçen iş ilişkilerinin listesi
d-) Ara Bilanço Çıkarılması
Bilanço günüyle, bölünme sözleşmesinin imzası veya bölünme planının düzenlenmesi tarihi arasında, altı aydan fazla bir zaman bulunduğu veya son bilançonun çıkarılmasından itibaren, bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiş olduğu takdirde, bir ara bilanço çıkarılması gerekmektedir(TTK m.165/1). Yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve standartlar ara bilanço için de geçerlidir. Ancak kanunda iki ayrık durum düzenlenmiştir. Buna göre:
* Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir.
* Son bilançoda kabul edilmiş bulunan değerlemeler, sadece ticari defterlerdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır(TTK m.165/2).
e-) Bölünme Dışında Kalan Malvarlığı
*Bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında tahsisi yapılmayan malvarlığı konuları üzerinde;
* Tam bölünmede, devralan tüm şirketlerin, bölünme sözleşmesi veya planına göre kendilerine geçen net aktif malvarlığının oranına göre, devralan tüm şirketlere paylı mülkiyet hakkı düşer.
* Kısmi bölünmede söz konusu malvarlığı, devreden şirkette kalır.
Söz konusu bu hüküm kıyas yoluyla alacaklara ve maddi olmayan malvarlığı haklarına da uygulanır(TTK m.168/2).
f-) Bölünme Raporu
TTK m.169/1’e göre, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organlarının, bölünme hakkında ayrı ayrı veya ortaklaşa bir rapor hazırlamaları gerekmektedir. Bölünme sözleşmesi veya planı dışında, kanunda bir de bölünme raporunun düzenlenmesi hükmünün amacı, ortakların şirketin bölünmesinde daha bilinçli hareket etmelerini sağlamaktır10. Burada bölünmeye katılan ortakların birlikte rapor hazırlama imkânının bulunması olumludur. Zira raporun birlikte hazırlanması, bölünmeye katılan ortakların karşılıklı iletişimini kuvvetlendirecek ve raporun içeriğindeki bilgilerin de tutarlı olmasını sağlayacaktır. Raporda zorunlu olarak bulunması gereken hususlar şunlardır(TTK m.169/2):
* Bölünmenin amacı ve sonuçları,
* Bölünme sözleşmesi veya bölünme planı,
* Payların değişim oranları ve gereğinde ödenecek denkleştirme tutarı, özellikle devreden şirketin ortaklarının devralan şirketteki haklarına ilişkin açıklamalar,
* Değişim oranının saptanmasında, payların değerlemesine ilişkin özellikler,
* Gereğinde, bölünme dolayısıyla ortaklar için doğacak olan ek ödeme yükümlülükleri, diğer kişisel edim yükümlülükleri ve sınırsız sorumluluk,
* Bölünmeye katılan şirketlerin türlerinin farklı olması hâlinde, ortakların yeni tür sebebiyle söz konusu olan yükümlülükleri,
* Bölünmenin işçiler üzerindeki etkileri ile içeriği; varsa sosyal planın içeriği,
* Bölünmenin, bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları üzerindeki etkileri,
g-)Ortakların İnceleme Hakkı
Bölünmeye katılan şirketlerden her biri, genel kurulun kararından iki ay önce, merkezlerinde, halka açık anonim şirketler ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunun uygun gördüğü yerlerde;
* Bölünme sözleşmesini veya bölünme planını,
* Bölünme raporunu,
* Denetleme raporunu,
* Son üç yılın finansal tabloları ile faaliyet raporlarını ve varsa ara bilançoları, bölünmeye katılan şirketlerin ortaklarının incelemesine sunmak durumundadır(TTK m.171/1).Tüm ortakların onaylaması hâlinde küçük ölçekli şirketler kanunda öngörülen inceleme hakkından vazgeçebilirler. Ortaklar, bölünmeye katılan şirketlerden, birinci fıkrada sayılan belgelerin kopyalarının kendilerine verilmesini isteyebilirler. Suretler için bedel veya herhangi bir gider karşılığı istenemez(TTK m.171/3).
V. ALACAKLILARIN KORUNMASI
a-) Genel Olarak
Şirketlerin bölünme sürecinde alacaklıların korunması, bölünmenin hukuken geçerli olmasından önceki bir aşama olarak ele alınmıştır11. Zira kanunda ‘’bölünme kararı’’ başlıklı 173. Maddede, alacakların teminat altına alınmasına ilişkin hükümlerin (m.174-175) yerine getirilmesinden sonra, bölünme planının veya bölünme sözleşmesinin genel kurula sunulacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla burada önleyici bir koruma söz konusudur12. Kanun koyucunun bu şekilde hareket etmesinin mantığı, bölünmede alacaklıların birleşmeye göre daha dezavantajlı durumda olmasıdır. Tam bölünme olması durumunda, borçlunun malvarlığı birden fazla başka şirketlere devrolunmakta ve asıl borçlu olan şirket ortadan kalkmaktadır. Kısmi bölünmede ise asıl borçlu şirket ortadan kalkmasa da, malvarlığında azalma gerçekleşmektedir. Dolayısıyla tüm bu durumlar, bölünmede alacaklıların haklarını tehlikeye düşüren unsurlardır. Bölünmede alacaklıların haklarının karşı karşıya olduğu yüksek riziko sebebiyle13, kanun koyucu bölünme aşaması tamamlanmadan evvel alacakların teminat altına alınmasını amaçlamıştır.
b-) Alacaklılara Çağrı Yapılması
Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, tirajı elli binin üstünde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan en az üç gazetede yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya çağrılırlar(TTK m.174/1). Alacaklılar bu çağrıya karşılık verip vermemekte serbesttirler. Talepte bulunmayan alacaklılar güvence sağlanmasını isteme hakkını yitirirler, ancak bu durum alacaklının hakkına herhangi bir etki yapmaz.
Hak sahibi alacaklıları belirleme hususunda maddede ‘’bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları’’ demek suretiyle bölünen ve devralan şirketler arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Dolayısıyla bölünmeye katılan tüm şirketlerin alacaklıları teminat verilmesi için talepte bulunabilirler. Burada alacaklı statüsünün belirlenmesi de önem taşımaktadır. Zira bölünmeye katılan şirketlere karşı talep yetkisine sahip olan herkesin TTK m.174 anlamında şirket alacaklısı sıfatıyla teminat talep etmesi mümkün değildir. Söz gelimi bölünmeye katılan şirketlerde işçi olarak çalışan kişilerin, İş hukuku anlamında işçilik alacakları olsa bile, buna ilişkin kanunda ayrıca düzenleme getirildiği için, işçiler teminat talep etme yetkisine sahip değildir14.
c-) Teminat İle Korunabilecek Talepler
Bölünmede bölünmenin geçerlilik kazanmasından önce alacakların teminat altına alınması gerektiğinden, hangi alacaklar açısından teminat talep edilebileceği de önem kazanmaktadır. TTK m.174’te düzenlenen çağrıdan önce doğan alacaklar için teminat istenebileceği konusunda herhangi bir duraksama yoktur. Çağrıdan sonra fakat bölünmenin tescilinden önce doğan borçlar açısından ise doktrinde bu borçların da teminat kapsamına alınabileceği belirtilmektedir15. Ancak kanunda alacakların teminat altına alındıktan sonra bölünme kararının alınabileceği hükmünün düzenlediği ve alacağı çağrıdan önce doğmuş olmakla birlikte çağrıya icabet etmeyen alacaklıların teminat talep etme hakkını kaybedecekleri düşünülürse, teminat taleplerinde esas alınacak zaman kanaatimizce çağrının yapılmasıdır. Dolayısıyla çağrıdan sonra doğan alacaklar için teminat talep edilmesi mümkün gözükmemektedir.
Doktrinde ileri sürülen, teminat altına alınabilecek bir alacağın, teminat için kanunda belirlenen süreden (m.175/1) önce muaccel olması durumunda alacaklının teminat isteyemeyeceği görüşü kanaatimizce isabetli değildir16. Zira teminatın amacı alacaklıların bölünme sebebiyle karşı karşıya oldukları rizikoyu bertaraf etmek olduğuna göre, alacağı muaccel olmuş ancak henüz ifa edilmemiş olan alacaklıya da teminat talep etme hakkı tanınmalıdır. Elbette alacağı muaccel olan alacaklı, teminat müessesesine başvurmadan evvel borcun ifasını talep etmelidir.
d-) Alacakların Teminat Altına Alınması
Bölünmeye katılan* şirketler, alacaklılara çağrı için yapılan ilanların(m.174) yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde bulunan alacaklıların alacaklarını teminat altına almak zorundadırlar(TTK m.175/1). Zira alacaklıların alacakları teminat altına alınmadan bölünme işleminin tamamlanması mümkün değildir. Burada teminatın bölünmeye katılan şirketlerden herhangi birisi tarafından mı, yoksa asıl borçlu olan şirket tarafından mı gösterilmesi gerektiği belirlenmelidir17. Esas olarak asıl borçlu olan şirketin alacağı teminat altına alması gerekir. Ancak kanaatimizce, kanunda buna ilişkin bir ayrıma gidilmeksizin ‘’bölünmeye katılan şirketler’’ dendiğine göre, bölünme planı veya sözleşmesinde buna ilişkin bir düzenleme yapılması halinde, asıl borçlu dışındaki şirketlerin de teminat göstermesi mümkün olmalıdır.
Şirketin göstereceği teminatın türüne ilişkin kanunda herhangi bir düzenleme veya sınırlama olmadığından, teminatın ayni veya şahsi nitelikte olması mümkündür. Burada teminatın türünü belirleme hususunda şirketin seçim hakkı olması gerekir18. Aksi takdirde şirketin haddinden fazla teminat yüküyle sorumlu tutulması söz konusu olur ki, bu durum alacaklılar ile bölünmeye katılan şirketler arasında kanunun gözetmeye çalıştığı dengeyi zedeler.
e-) Teminat Yükümlülüğünün Kalkması
Bölünmeyle, alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediğinin, bir işlem denetçisinin raporuyla ispatı hâlinde, teminat altına almak yükümü ortadan kalkar(TTK m.175/2). Kanun koyucu, TTK m.175/1’de öngörülen teminat gösterme zorunluluğuna alternatif olarak, bölünme durumunda alacaklıların haklarının kayba uğramayacağına ilişkin bir işlem denetçisi raporunun varlığı halinde, bölünmeye katılan şirketlerin teminat göstermek zorunda olmaksızın bölünme kararını alabilme imkânı tanımıştır. Bu düzenleme bölünmeye katılan şirketler açısından kolaylık sağlamaktadır. Zira bu sayede kanunda belirtilen çağrıya ilişkin şartlar ve süreler beklenilmeksizin hızlı bir şekilde bölünme kararının alınması aşamasına geçilebilecektir.
f-) Teminat Gösterilmesi Yerine Borcun Ödenmesi
Kanunda, diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde şirketin teminat göstermek yerine borcu ödeyebileceği hükmü düzenlenmiştir(TTK m.175/3). Dolayısıyla burada bölünmeye katılan şirketlere, diğer alacaklıları zarara uğratmamak kaydıyla borcun erken ifası imkânı tanınmıştır. Ancak söz konusu düzenlemenin BK. m.96’ya istisna oluşturduğu söylenemez. Zira burada borçlu şirkete erken ifa hakkı tanınmayıp, yalnızca bir alternatif sunulmuştur. Aynı şekilde alacaklı açısından da söz konusu hüküm borcun erken ifa edilmesini talep etme hakkı tanımaz. Burada esas olan, sözleşmenin içeriğine, niteliğine veya hal ve şartlara göre, tarafların iradelerinin erken ifa hususunda birbiriyle uyuşmasıdır.
Doktrinde haklı olarak, bölünmede erken ifanın, kanunda belirtilen teminat talep etme süresinin dolmasından sonra mümkün olması gerektiği ifade edilmektedir19. Zira teminat talep etmek için gerekli süre beklenmeksizin erken ifada bulunulması halinde, erken hareket eden alacaklılar alacaklarına kavuşacak ve bu durum daha sonra başvuran alacaklıların durumunu kötüleştirecektir. Maddede ‘’diğer alacaklıların zarara uğramaması’’ şart koşulduğuna göre, teminat talep etme süresi dolmadan erken ifa da mümkün olmamalıdır.
g-) Borçlu Şirketin Teminat Göstermekten Kaçınması
Borçlu şirketin teminat göstermekten kaçınması halinde nasıl bir yol izleneceğine ilişkin kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak elbette bu durumda alacaklının icra veya dava yoluna başvurması mümkündür20. Kanunda alacakların teminat altına alınması, bölünme süreci tamamlanmadan evvel gerçekleştirilmesi gereken bir husus olduğuna göre, borçlu şirket tarafından bölünme kararı alınmadan evvel dava açılması gerekmektedir. Borçlu şirketin teminat yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle açılan bu dava, bölünme kararı alınmasına engeldir. Eğer davaya rağmen bölünme kararı alınırsa, kanaatimizce bu karar geçersiz sayılmalı ve bu karara dayanılarak yapılan bölünme de hukuken geçersiz kabul edilmelidir.
Borçlu şirket, alacağın çekişmeli olması sebebiyle teminat göstermekten kaçınıyorsa, teminat göstermeye elverişli bir alacak olmadığını ispat etmek durumundadır. Zira alacak çekişmeli olsa bile kural olarak borçlu şirketin alacağı teminat altına alma yükümlülüğü vardır21.
VI. BÖLÜNMEYE KATILAN ORTAKLIKLARIN SORUMLULUĞU
a-) Genel Olarak
Şirketlerin bölünmesinde alacaklıların haklarının olumsuz etkilenme riski, birleşmeye nazaran çok daha fazladır. Bu sebeple kanun koyucu, bölünmede alacaklıların haklarını teminat gösterme yoluyla(m.174-175) korumakla yetinmemiş, ayrıca borçlu şirket dışında bölünmeye katılan diğer şirketleri ikinci derecede sorumlu tutmuştur. Buna göre bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirket, bu suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket, alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer* şirketler, ikinci derecede sorumlu* şirketler, müteselsilen sorumlu olurlar(TTK m.176/1).
b-) Başvuru Şartları
Kanunda alacaklılar açısından, asıl borçlu şirket dışında bölünmeye katılan şirketlere de başvurma imkânı tanınmakla birlikte, bunun için iki ana şart ön görülmüştür:
1-) Alacağın*teminat altına alınmamış olması
2-) Birinci derecede sorumlu şirketin;
* İflas etmiş,
* Konkordato süresi almış,
* Aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş,
* Merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya
* Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş olması gerekir(TTK m.176/2).
Alacaklı, öncelikle birinci derece sorumlu olan şirkete başvuracak, bundan bir sonuç elde edememesi halinde yukarıda belirtilen şartlar da varsa ikinci dereceden sorumlu şirketlere başvurabilecektir.
c-) Sorumluluğun Sınırlandırılması
Kanunda bölünmeye katılan şirketlerin ikinci dereceden müteselsil sorumlulukları düzenlenmekle birlikte, söz konusu sorumluluğun sınırlarına ilişkin bir düzenleme yer almamıştır. Her ne kadar durum böyle olsa da, alacaklılar ile bölünmeye katılan şirketler arasındaki menfaat dengesinin gözetilmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, alacaklıların haklarını korumak adına, bölünmeye katılan şirketleri sınırsız bir şekilde sorumlu tutmak doğru bir yöntem olmayacaktır. Aksi takdirde, bölünmeye katılan şirketlerin mali durumları açısından olumsuz durumlar ortaya çıkabilir. Söz gelimi, müteselsil sorumlu şirkette yatırım yapmak isteyen kimseler, sınırsız sorumluluğun getirdiği riziko sebebiyle yatırım yapmak hususunda çekimser davranabilirler. Bu sebeple, müteselsil sorumlu şirketlerin sorumluluklarının sınırlandırılması yerinde olacaktır.


1-) Zaman İtibariyle Sınırlandırma
Kanunda müteselsil sorumluluk açısından herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Dolayısıyla burada sorumluluğun sınırlandırılması açısından kıyasa elverişli hükümlerin tespiti önem kazanmaktadır22. Burada kıyas açısından göz önüne alınan iki hüküm vardır:
a-) BK m.202: Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur. Bununla birlikte, iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır.
Görüldüğü üzere burada bir malvarlığının veya işletmenin devri çerçevesinde devredenin devralanla birlikte müteselsil sorumluluğu düzenlenmiştir. Her ne kadar burada da müteselsil borçluluktan bahsedilse de kanaatimizce bu hüküm bölünmede şirketlerin sorumluluğu açısından kıyasa elverişli değildir. Zira bölünmede, bölünmeye katılan şirketlerle asıl borçlu şirket arasında bir müteselsil borçluluk ilişkisi yoktur. Bölünmeye katılan şirketlerin ikinci dereceden sorumluluğu söz konusudur.
b-) TTK m.158: Devrolunan şirketin borçlarından doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının ilanı tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar.
TTK m.177’de ortakların kişisel sorumlulukları hakkında m.158 hükmünün uygulanacağı düzenlenmiştir. Burada düzenlenen sorumluluğun, tıpkı m.176’da olduğu gibi ikinci dereceden bir sorumluluk olduğu göz önüne alınırsa, bölünmeye katılan şirketlerin sorumluluğu açısından da m.158’deki üç yıllık sürenin uygulanması kanaatimizce daha uygun olacaktır23.
2-) Miktar İtibariyle Sınırlandırma
Kanunda bölünmeye katılan şirketlerin müteselsil sorumluluğu çerçevesinde tıpkı zamanaşımında olduğu gibi miktar açısından da bir sınırlama yoktur. Ancak 6102 sayılı TTK’nun bölünmeye ilişkin hükümleri düzenlenirken kaynak olarak kullanılan 82/891/AET birleşme yönergesinin 12/3 maddesinde bölünmeye katılan şirketlerin müteselsil sorumlu olacakları söylendikten sonra, üye devletlerin, bu sorumluluğu, borcun devredildiği şirket haricindeki şirketlerden her birine tahsis edilen net malvarlığı ile sınırlandırabileceği ifade edilmiştir24. Dolayısıyla, bölünmeye katılan müteselsil sorumlu şirketlerin sorumluluğunun, yönergede ifade edildiği gibi, şirketlere tahsis edilen net malvarlığı tutarı ile sınırlandırılması uygun olacaktır.
d-) İkinci Derecede Sorumlu Şirketin Rücu Hakkı
Kendisine borç yüklenen şirketin borcunu ifa etmemesi sebebiyle borcu ifa etmek durumunda kalan ikinci derece sorumlu şirket, ifa ettiği borç miktarı kadar birinci derecede sorumlu şirkete rücu edebilir25. Ancak birinci derecede sorumlu şirkete yapılan takipten netice alınamaması durumunda, ikinci dereceden sorumlu olan diğer şirketlere karşı rücu talebi yöneltilebilir.
VII. GENEL SORUMLULUK DAVASIYLA ALACAKLILARIN KORUNMASI
a-) Genel Olarak
Kanunda yukarıda açıklanan alacaklının korunması hükümlerinden başka, ortak hükümler başlığı altında da alacaklıların başvurabileceği bir hukuki müracaat yolu düzenlenmiştir. Buna göre; birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine herhangi bir şekilde katılmış bulunan bütün kişiler şirketlere, ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar(TTK m.193/1). Görüldüğü üzere burada doğrudan ‘’kişilerin’’ yapmış oldukları işlemler sebebiyle vermiş oldukları zararlardan sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla alacaklılar da eğer zarara uğramışlarsa, işlemleriyle zarara yol açan kişilere karşı m.193/1 çerçevesinde sorumluluk davası yolunu kullanabileceklerdir.
Maddede ayrıca denetçilerin de sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre; birleşmeyi, bölünmeyi veya tür değiştirmeyi denetlemiş kişiler şirketlere, münferit ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri zararlardan sorumludurlar(TTK m.193/2). Bölünme işlemlerinin denetimiyle ilgili olarak eksik veya hatalı denetim yapılması, ya da yanıltıcı mahiyette rapor düzenlenmesi gibi durumlarda alacaklılar uğradıkları zarar ölçüsünde söz konusu hüküm uyarınca denetçilere karşı sorumluluk davası yoluyla talepte bulunabilirler.

b-) Sorumluluk Türü
Kanunda hem bölünme işlemlerine katılan kimselerin hem de denetçilerin sorumluluğu düzenlenirken ‘’kusurlarıyla verdikleri zararlardan’’ demek suretiyle, burada bir kusur sorumluluğu olduğu açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla yalnızca ortada bir zarar olması yeterli olmayıp, zarar veren kişinin kusuru olup olmadığı değerlendirilerek, buna göre sorumluluğu belirlenecektir.
c-) Davanın Tarafları
TTK m.193’e dayanılarak açılacak davada kanun şirkete, ortaklara ve alacaklılara davacı olma hakkı tanımıştır. Burada davacıların dava ehliyetleri HMK çerçevesinde genel hükümlere göre tespit edilecektir.
Sorumluluk davasının davalıları ise iki kısımdır. İlki, bölünmeye herhangi bir şekilde katılmış olan kişilerdir. Burada ifade edilen ‘’herhangi bir şekilde’’ bölünmeye katılmış olma şartı, sınırlandırılmaya muhtaçtır. Zira bölünmeye katılan şirketlerle dolaylı yoldan ilişki içerisinde bulunan kimseleri de(örneğin danışmanlar, avukatlar) bu ifade kapsamında sorumlu tutmak doğru bir yaklaşım değildir. Dolayısıyla davalının taraf ehliyetinin titizlikle incelenmesi gerekmektedir. Sorumluluk davasının davalılarından ikincisi ise, bölünmeyi denetlemiş olan kimselerdir. Eğer şirket bağımsız denetime tabi ise, davalı da bağımsız denetleme kuruluşu olacaktır26.
d-) Zamanaşımı
Kanunda sorumluluk davasıyla ilgili olarak herhangi bir zamanaşımı öngörülmemekle birlikte, TTK m.560’da düzenlenen zamanaşımı süreleri burada da uygulanabilir27. Buna göre; sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak fiil cezayı gerektirip, Türk*Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.






VIII. SONUÇ
Ticaret şirketlerinde yapısal değişiklikler çerçevesinde ‘’bölünme’’ kavramı ilk defa 6102 sayılı TTK ile düzenlenmiştir. Kanunun bölünme hükümlerine kaynaklık eden düzenlemeler ise, 82/891/AET yönergesi ve İsviçre Birleşme Kanunudur. Tıpkı kaynak düzenlemelerde olduğu gibi, TTK düzenlemesinde de bölünmeler açısından alacaklıların haklarının korunmasına ilişkin önemli hükümler yer almaktadır. Bu çerçevede şirketlerin birleşmesine ilişkin hükümlerle bölünme hükümleri arasında alacaklılar lehine çok bariz farklar yer almaktadır. Zira bölünmede alacaklıların haklarının zarara uğraması ihtimali birleşmeye göre çok daha fazladır. Bunu dikkate alan kanun koyucu, alacaklılar açısından 3’lü bir koruma sistemi düzenlemiştir. Bu sistemi şu şekilde özetleyebiliriz:
1-) TTK m.175’e göre alacakların teminat altına alınması: Kanunda alacakların teminat altına alınması, bölüme kararının alınmasından önceki aşama olarak düzenlenmiştir. Zira m.173’e göre, alacakların teminat altına alınmasından sonra bölünme kararı alınabilecektir.
2-) TTK m.176’ya göre ikinci derece sorumluluk: Birinci derece sorumlu olan şirket, kendisine tahsis edilmiş olan borcu ödemediği ve maddede belirtilen diğer şartlar da sağlandığı takdirde alacaklı bölünmeye katılmış olan diğer şirketlere başvurabilir. Zira maddede açıkça bölünmeye katılan diğer şirketlerin ikinci derecede müteselsilen sorumlu olduklarını belirtmiştir.
3-) TTK m.193’e göre sorumluluk davası: Son olarak kanunda belirli kimselerin kusurlu davranışları sonucunda zararın ortaya çıkması halinde bu zarar sebebiyle alacaklılara karşı sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede, zarara uğrayan alacaklı sorumluluk davası yoluyla zararının giderilmesi için talepte bulunma imkanına sahiptir.








KAYNAKÇA
a-) Kitaplar
ALTAŞ/Soner, Şirket Denetimi, Seçkin Yayınları, Ankara 2013
BİLGİLİ/Fatih, DEMİRKAPI/Ertan, Şirketler Hukuku, Dora Yayınevi, Bursa, Mart 2012
ÇEKER/Mustafa,6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre Ticaret Hukuku, Karahan Kitabevi, Adana 2013
ÇOŞTAN/Hülya, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Hükümlerine Göre Anonim Şirketin Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme Yoluyla Yeniden Yapılanmasında Alacaklının Korunması, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 2009
PULAŞLI/Hasan, Yeni Şirketler Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, s.83

b-) Makaleler
GÖKTÜRK/Kürşat, Türk Ticaret Kanununa Göre Ticaret Şirketlerinin Birleşme Süreci ve Bazı Sorunlar, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, S. 1-2,2013, s.632
ÇEKER/Mustafa, Ticaret Şirketlerinin Genel Hükümleri ve Yeniden Yapılandırılmaları, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, S. 3–4 (2012),s. 117
AĞAOĞLU/Cahit, Yeni Türk Ticaret Kanununda Şirket Birleşme Ve Devralmalarında Teminat Ve Denkleştirmeler, MÜHFD Özel Sayı, 2012, s.221-230
ALP/Mustafa, Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Bölünme, Birleşme ve Tür Değiştirmenin İş İlişkilerine Etkisi, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2012/1, s.51-73
ÇOŞTAN/Hülya, Bölünmeye Katılan Şirketlerin Müteselsil Sorumluluğunun Sınırlandırılması, MÜHFD Özel Sayı, 2012, s.230-241






1Denizli Barosu
numantekelioglu@gmail.com
2 PULAŞLI/Hasan, Yeni Şirketler Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, s.83
3 GÖKTÜRK/Kürşat, Türk Ticaret Kanununa Göre Ticaret Şirketlerinin Birleşme Süreci ve Bazı Sorunlar, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, S. 1-2,2013, s.632
4 ÇEKER/Mustafa, Ticaret Şirketlerinin Genel Hükümleri ve Yeniden Yapılandırılmaları, EÜHFD, C. XVI, S. 3–4 (2012),s. 117; BİLGİLİ/Fatih, DEMİRKAPI/Ertan, Şirketler Hukuku, Dora Yayınevi, Bursa, Mart 2012, s.66
5 ÇEKER/Mustafa,6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre Ticaret Hukuku, Karahan Kitabevi, Adana 2013, s.265; ALTAŞ/Soner, Şirket Denetimi, Seçkin Yayınları, Ankara 2013, s.275
6 Detaylı bilgi için bkz. PULAŞLI/Hasan, Yeni Şirketler Hukuku, s.153 vd.
7 PULAŞLI/Hasan, Yeni Şirketler Hukuku, s.152
8 BİLGİLİ/Fatih, DEMİRKAPI/Ertan, Şirketler Hukuku, s.69
9 ÇOŞTAN/Hülya, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Hükümlerine Göre Anonim Şirketin Birleşme, Bölünme ve Tür Değiştirme Yoluyla Yeniden Yapılanmasında Alacaklının Korunması, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 2009, s.61
10 PULAŞLI/Hasan, Yeni Şirketler Hukuku, s.170
11 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.127; AĞAOĞLU/Cahit, Yeni Türk Ticaret Kanununda Şirket Birleşme Ve Devralmalarında Teminat Ve Denkleştirmeler, MÜHFD Özel Sayı, 2012, s.228
12 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.127
13 PULAŞLI/Hasan, Yeni Şirketler Hukuku, s.183
14 Bölünmede iş ilişkilerinin geçişi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.
ALP/Mustafa, Yeni Türk Ticaret Kanunu’na Göre Bölünme, Birleşme ve Tür Değiştirmenin İş İlişkilerine Etkisi, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2012/1, s.51
15 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.135
16 Karşılaştırınız. ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.149
17 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.207
18 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.209
19 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.208
20 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.211
21 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.212
22 ÇOŞTAN/Hülya, Bölünmeye Katılan Şirketlerin Müteselsil Sorumluluğunun Sınırlandırılması, MÜHFD, Özel Sayı, 2012, s.238
23 ÇOŞTAN/Hülya, Sorumluluğun Sınırlandırılması, s.238

24 In so far as a creditor of the company to which the obligation has been transferred in accordance with the draft terms of division has not obtained satisfaction, the recipient companies shall be jointly and severally liable for that obligation. Member States may limit that liability to the net assets allocated to each of those companies other than the one to which the obligation has been transferred.
25 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.241
26 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.273
27 ÇOŞTAN/Hülya, Alacaklının Korunması, s.270
---------------

------------------------------------------------------------

---------------

------------------------------------------------------------

1
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ticaret Şirketlerinin Bölünmesinde Alacaklıların Korunması Ve Ortaklıkların Sorumluluğu" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Numan Tekelioğlu'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
09-12-2014 - 16:14
(3387 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
12529
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 saat 33 dakika 39 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,70 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 35513, Kelime Sayısı : 4410, Boyut : 34,68 Kb.
* 5 kez yazdırıldı.
* 4 kez indirildi.
* 4 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1813
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04607892 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.