Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordatoda Alacaklıların Belirlenmesi

Yazan : Av. Ömer Elmas [Yazarla İletişim]
Avukat

GİRİŞ
Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu durumdan kaynaklanan nedenlerden veya kötü yönetim ve işletmecilik, yetersiz kredi imkanları gibi bir çok sebepten dolayı mali durumu bozulan ve ekonomik güçlük içerisine düşen borçluların (işletmelerin) sayısı son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir. Ekonomik güçlük içerisindeki borçluyla ticari ilişki içerisinde olanların menfaatlerini korumak için, iyileştirme prosedürünü işleterek onu içinde bulunduğu güçlükten kurtarmak veya iflasa tabi ise iflas prosedürünü işleterek, iflasa tabi değilse icra takipleri sonucu mallarını tasfiye etmek şıklarından birini tercih etmek gerekecektir. Bir borçlunun, belirli prosedürler harekete geçirilerek kurtarılması mümkün ise onun ekonomik faaliyetine son vermek elbette mantıklı olmayacaktır.
Ülkemizde ekonomik güçlük içerisinde bulunan şirketleri bu durumdan kurtarmaya yarayacak bazı imkanlar söz konusudur. Bu imkanları; İİK mad. 285-309/l arasında düzenlenmiş olan "konkordato", İİK mad. 309/m-309/ü arasında düzenlemiş olan "sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması", İİK mad. 317-330 arasında düzenlenmiş olan "fevkalade hallerde mühlet ve tatil", TTK mad. 430 vd. düzenlenmiş olan tahvil sahipleri açısından uygulama alanı bulabilen "tahvil borçlusu şirketin borç ertelemesi" ve TTK mad. 324'de düzenlenmiş bulunan "iflasın ertelenmesi" olarak sayabiliriz. Fevkalade hallerde mühlet ve tatil ancak Bakanlar Kurulu Kararıyla uygulanabilir. Siyasi iktidarlar ülkede kriz olduğunu kabul etmeyeceklerinden bu kurum işlerlik kazanamamıştır. TTK mad. 430 vd.'de düzenlenen hükümler ise sadece tahvil borçlusu şirketler için uygulanabilir. İflasın ertelenmesi müessesesi TTK mad. 324'de çok sınırlı bir şekilde düzenlenmiştir ve sadece anonim ve limited şirketler için uygulanması mümkündür. Bu müessesenin uygulanması tamamen hakimin takdirine bırakılmıştır. Konkordatonun ise, hem şirketler için hem de gerçek kişiler için uygulanması mümkündür.
Ekonomik güçlük içerisindeki bir borçlunun mali durumunun düzeltilmesi için uygulanabilecek en ciddi müessese, konkordatodur. Elinde olmayan nedenlerden dolayı mali durumu bozulan dürüst borçluları (işletmeleri) korumak, onların ekonomik faaliyetine devam etmesini sağlamak için konkordato prosedürü kabul edilmiştir.
17.7.2003 tarihli ve 4949 sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, mevcut olan bazı sakıncaların giderilmesi ve konkordatodan beklenen amacın gerçekleştirilmesi için İİK'nun konkordatoyu düzenleyen hükümlerinde özellikle mad. 309/a ile başlayan bir takım eklemeler ve değişiklikler yapılmıştır.
Biz bu çalışmamızda, konkordatoda alacaklıların belirlenmesi ve sıra cetveline ilişkin olarak İİK'da öngörülen düzenlemeleri ayrıntılı bir şekilde incelemeye çalışacağız.










I. ALACAKLILARIN BELİRLENMESİ
A. Genel Olarak
Aktifin terki suretiyle konkordatoda1,2 "Paylaştırmaya Katılacak Alacaklıların Belirlenmesi" başlıklı mad. 309/d "Tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına katılacak olan alacaklıları ve sıralarını belirlemek üzere konkordato tasfiye memurları, alacaklılara yeni bir davet yapmaya gerek kalmaksızın, sadece ticari defterlere ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve bu sıra cetvelini alacaklıların incelemesine hazır tutar. 230 ila 236. maddeler kıyas yoluyla uygulanır" hükmü, tarafımızdan incelenecektir.
Bu hükme göre, İİK mad. 309/d'den kaynaklanan işleri, konkordato komiseri değil de tasfiye memurları yürütecektir3. Tasfiye memurları, alacaklıların incelemesine sunmak üzere düzenleyeceği sıra cetvelini hazırlarken ticari defterler ve yapılan alacak kayıtlarına istinat edecektir. Yoksa alacaklıların alacaklarını bildirmek üzere davet edilmesine gerek yoktur. Böylece düzenlenen sıra cetveline göre elde edilecek hasılatın paylaşımının kime ve ne şekilde olacağı ortaya çıkmış olacaktır.
Aktifin terki suretiyle konkordatoda, borçlu, konkordato talebi ile alacaklılarına belli bir parayı ödemeyi teklif etmemektedir. Bilakis bu malvarlığını alacaklılarına terk ederek malvarlığının alacaklılar tarafından tasfiye edilmesini teklif etmektedir4. Konkordato teklifi alacaklılar tarafından kabul edilip mahkemece tasdik edilince, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf hakkı ortadan kalkar. Böylece malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisi alacaklılara geçecektir. Alacaklılar bu tasarruf yetkisini seçecekleri tasfiye memurları ile kullanırlar.
İİK mad. 309/d'nin yaptığı atıf çerçevesinde, İİK mad. 230-236 "Alacakların Tahkiki ve Sıraların Tayini" başlığını taşımaktadır. Bu hükümler aktifin terki suretiyle konkordato da kıyasen uygulanacaktır.
Kısaca, tasfiye memurları paylaştırmaya katılacak alacaklıların belirlenmesi amacıyla sıra cetvelini hazırlar. Tasfiye memurları konkordatonun tasdikinden sonra alacağını bildiren alacaklıların taleplerini de dikkate alarak tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına katılacak olan alacaklıları ve sıralarını belirlemek üzere, alacaklılara yeni bir davet yapmaya gerek kalmaksızın, sadece ticari defterlere ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve bu sıra cetvelini alacaklıların incelemesine hazır bulundurur.
B. Alacakların İncelenmesi
Aktifin terki suretiyle konkordatonun ticaret mahkemesince tasdik5 edilip bu kararın kesinleşmesinden itibaren tasfiye memurları devreye girer. Tasfiye sonunda elde edilen hasılatın dağıtımına katılma hakkı olan alacaklılar, konkordato tasfiye memurları tarafından düzenlenecek sıra cetveliyle belirlenecektir. Konkordato tasfiye memurları sıra cetvelini borçlunun ticari defterlerine ve konkordato projesinin başlangıcında konkordato komiseri tarafından alacaklılara alacaklarını bildirmek için yapılan davet üzerine tevdi edilen belgelere dayanarak düzenler (İİK mad. 292); alacaklılara başka davet yapılmaz.
Mad. 309/d'de belirtilmemiş olsa da yapılan atıf ve bu atfın doğurduğu kıyas imkanı ile mad. 231 uygulaması neticesinde tapu siciline kayıtlı alacak ve haklar, kayıt için başvurulmamış olsa dahi işleyen faiziyle birlikte kabul olunacaktır6.
Konkordatodan önce dava konusu yapılmış olan (yani alacaklıları tarafından borçluya karşı dava açılmış olan) alacaklar hakkında, tasfiye memurları kabul veya red şeklinde herhangi bir karar vermeden, bu alacakları davalı alacak olarak sıra cetveline geçirir. Davacı alacaklı davayı kazanırsa, alacak sıra cetveline kaydedilecektir.
Tasfiye memurları, konkordatonun tasdikinden sonra alacağını bildiren alacaklıların talebini mad. 236 gereğince geç kalmadan doğan masrafları peşin vermeleri durumunda, tasfiye kapanıncaya kadar kabul edecektir7.

















II. SIRA CETVELİ
Sıra cetveli, alacak ve istihkak iddialarının inceleme neticelerini gösterir. Yani, kaydı yapılan alacak miktarı ve sırası sıra cetvelinde gösterilir. Sıra cetveli ile konkordato teklif eden borçlunun borçları (masanın pasifi) tespit edilmiş olur. Tasfiye memurlarının inceleme sonrasında reddettiği alacak ve istihkak iddiaları da sıra cetvelinde gösterilir.
Ayrıca İİK mad. 309/d'de mad. 230-236'a yollama yapılmak suretiyle sıra cetveli, itiraz davasına ve şikayete tabi kılınmış olmaktadır8.
A. Sıra Cetvelinin Düzenlenmesi (mad. 232-234)
Tasfiye memurları, ticari defterler ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak, konkordato alacaklılarının alacaklarını ve sırasını gösteren bir sıra cetveli düzenler. Sıra cetvelinde alacaklıların sırası, İİK mad. 206 ve 207 hükümlerine göre tespit edilir (mad. 232).
Sıra cetvelinin, yapılan alacak kayıtları ve tapu sicilinde yazılı olan (mad. 231) bütün alacaklar hakkında açık bir şekilde bilgi vermesi gerekir. Tasfiye memurlarının hazırladığı ve kabul ettiği bütün alacaklar miktar ve sıraları (mad. 206) ile birlikte sıra cetvelinde gösterilir. Sıra cetvelinde, borçlunun alacaklılarından başka, tasfiye memurları tarafından rehin, intifa, irtifak hakları gibi istihkak iddiaları (ayni haklar) da gösterilir9. Tasfiye memurları tarafından kısmen yada tamamen kabul edilmeyen alacak ve istihkak iddiaları da red sebepleriyle birlikte sıra cetvelinde gösterilecektir (mad. 233).
Konkordatodan önce dava konusu yapılmış olan (yani alacaklıları tarafından borçluya karşı dava açılmış olan) alacaklar hakkında, tasfiye memurları kabul veya red şeklinde herhangi bir karar vermeden, bu alacakları davalı alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu şekilde hazırlanan sıra cetveline karşı itiraz davası (mad. 235) açılamaz; sadece derdest davaya devam edilebilir10. Davacı alacaklı davayı kazanırsa, alacak sıra cetveline kaydedilecektir. Buradaki kabul ve red hususu bir mahkeme kararına dayandığından, artık buna karşı İİK mad. 235'e göre sıra cetveline itiraz davası açılamaz11.
Masa alacaklıları12 bakımından ise belli bir zaman içinde bildirilmesi şart olmadığı gibi, tasfiye memurlarının bunlar hakkında verdiği kabul veya red kararının sıra cetvelinde gösterilmesine de lüzum yoktur. Masa alacaklıları, alacaklarını paraların paylaştırılmasına kadar (mad. 248) tasfiye memurlarından isteyebilirler ve tasfiye memurları bir masa alacaklısının talebini reddederse, alacaklının masaya karşı genel mahkemelerde dava açması (veya ilamsız icra takibi yapması) gerekir. Yoksa, masa alacaklısı sıra cetveline karşı itiraz davası açamaz13. Aynı şekilde, tasfiye memurları, konusu mülkiyet olan istihkak iddiaları hakkında verdiği kabul veya red kararını da sıra cetveline geçirmez; bunlar hakkında mad. 228 hükmü uygulanır.
Hacizde sıra cetveli, sadece satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi halinde düzenlendiği halde (mad. 140), iflas ve konkordatoda her halde sıra cetveli düzenlenmesi zorunludur14.
Tasfiye memurları, düzenlediği sıra cetvelini iflas dairesine verir15 ve sıra cetvelinin iflas dairesine verildiğini ve orada alacaklıların ve (mülkiyet dışındaki) istihkak iddiası sahiplerinin incelemesine hazır olduğunu haber verir (mad. 234). Bu bildirinin, sıra cetvelinin bir suretinin ilgililere tebliğ edilmesi suretiyle yapılması uygun olur (mad. 141)16.
B. Sıra Cetveline Karşı Müracaat Yolları
Tasfiye memurları, sıra cetveli ile, borçludan alacaklı olduğunu iddia eden kimselerin bu iddialarına kabul veya red şeklinde cevap vermektedir. Bu cevabı doğru bulmayan ilgililer, tasfiye memurlarının bu cevabına (yani sıra cetveline) karşı iki yola başvurabilirler:
- Şikayet yolu (mad. 16),
- İtiraz (dava) yolu (mad. 235).
1. Sıra Cetveline Karşı Şikayet (mad. 16)
Tasfiye memurlarının, sıra cetvelini düzenlerken uyması gereken kurallara aykırı hareket ettiği veya yaptığı bir muamelenin hadiseye uygun olmadığı iddia edilirse, bu halde sıra cetveline karşı başvurulacak yol, şikayet yoludur (mad. 16, 227).
İİK mad. 235/4'ten, sıra cetveline karşı şikayet yolu sadece bir alacaklının kendi sırasına itiraz etmesi hali içinmiş gibi bir anlam çıkmakta ise de, tasfiye memurlarının uymak ve re'sen yapmak zorunda olduğu bütün hususlardan dolayı mad. 16 gereğince şikayet yoluna gidilebilir (mad. 227).
Şikayet sebeplerinin en önemlisi, bir alacaklının kendisine verilen sıraya itiraz etmesidir (mad. 235/4)17. Buna göre, alacağı sıra cetveline kabul edilen bir alacaklı, alacağının esas ve miktarına değil de18, yalnız alacağına verilen sıraya19 itiraz ediyorsa, bunu şikayet yolu ile icra hakimliğine bildirir20. Diğer şikayet sebeplerine misaller: Sıra cetvelinin açık olmaması21, bu husustaki kanuni hükümlere (mad. 233-234) uyulmamış olması22.
Sıra cetveline karşı şikayet yoluna, bütün ilgili alacaklılar, istihkak iddiası sahipleri ve borçlu başvurabilir23.
Şikayet üzerine sıra cetvelinin değiştirilmesi (düzeltilmesi) gerekirse24, sıra cetvelinin değişik şeklinin iflas dairesine verilmesi ve yeniden ilan yapılması (mad. 234/1) gerekir. Bu şekilde değiştirilen sıra cetveline karşı tekrar şikayet ve itiraz yollarına başvurulabilir.
2. Sıra Cetveline İtiraz Davası25 (mad. 235)
Bir alacaklı, kendi sırasına veya kuralların yanlış uygulandığına (şikayet) değil, alacağı hakkında verilen (red veya kısmen kabul) kararın esasına veya bir başka alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz ediyorsa, başvuracağı yol, sıra cetveline itiraz davası yoludur. Şu halde, burada tasfiye memurlarının alacaklar ve istihkak iddiaları hakkında vermiş olduğu (kabul veya red) kararlara maddi hukuk bakımından itiraz edilmektedir.
Bu davayı, alacaklılar ve (mülkiyet dışında) istihkak iddiasında bulunan üçüncü şahıslar26 açabilirler. Borçlunun sıra cetveline itiraz davası açma yetkisi yoktur27. Yetkili ve görevli mahkeme, konkordatoyla ilgili karar verilen yerdeki ticaret mahkemesidir (mad. 235/1)28. Dava süresi, sıra cetvelinin iflas dairesine verildiğinin ilanından (mad. 234/1) itibaren onbeş gündür (mad. 234/1)29. Sıra cetveline itiraz davası basit yargılama usulü (HMUK mad. 507-511) ile görülür (mad. 235/3 son cümle).
Sıra cetveline itiraz davası hakkındaki açıklamalardan sonra, alacaklı olduğunu iddia edenin30 masaya ve bir alacaklıya karşı açılacak sıra cetveline itiraz davalarını ayrı ayrı incelemek uygun olacaktır.
a. Masaya karşı açılan sıra cetveline itiraz davası
Alacağı tasfiye memurlarınca tamamen veya kısmen reddedilen (mad. 234/2) ve bu reddin haksız olduğunu iddia eden alacaklı, davayı masaya (tasfiye memurlarına) karşı açar (mad. 235/2 c. 1). Bu dava normal bir eda davasıdır. Bununla alacaklı, tasfiye memurlarının, alacağını, tamamen veya kısmen, haksız olarak reddettiğini iddia ederek, masanın bu alacağı ödemesine karar verilmesini ister. Bu davada, alacağın varlığını ispat yükü davacı alacaklıya aittir31. Alacaklı davayı kazanırsa, sıra cetveli dava neticesine göre düzeltilir; fakat, sıra cetvelinin yeniden ilan edilmesine (mad. 234/1) gerek yoktur32.
b. Bir alacaklının diğer bir alacaklıya karşı açacağı dava
Bir alacaklı33, diğer bir alacaklının alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa, sıra cetveline itiraz davasını masaya karşı değil, sadece o (alacağına veya sırasına itiraz ettiği) alacaklıya karşı açar (mad. 235/2 c. 2). Bu davada, davalı alacaklı alacağının varlığını ispat etmek zorundadır; yani isbat yükü davacı alacaklıya değil, bilakis davalı alacaklıya aittir. Davacı alacaklı davayı kazanırsa, davayı kaybeden davalı alacaklıya sıra cetveli gereğince tahsis edilmesi gereken hisse, yargılama masrafları da dahil olmak üzere, sıraya bakılmaksızın, alacağı nispetinde davacı alacaklıya verilir34. Geriye bir şey artarsa, bu para hacizdekinden farklı olarak davalı alacaklıya değil35, diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır (mad. 235/3).
Sıra cetveline karşı şikayet yada itiraz yoluna gidilmezse veya gidildiği halde itiraz ve şikayetler reddedilirse sıra cetveli kesinleşmiş olur. Buna istinaden de pay cetveli düzenlenebilir hale gelir (mad. 247)36.
C. Alacakların Sırası (mad. 206-207)
İİK mad. 206'nın başlığında "adi ve rehinli alacakların sırası" deyimi kullanılmıştır. Rehinli alacaklar37 deyimi bilinen bir deyim olduğu halde, adi alacaklar deyiminden ne kastedildiği izaha muhtaçtır38. Rehin ile temin edilmiş olup da rehnin satış bedelinin yetmemesi sebebiyle, rehinle karşılanamamış olan alacak kesimi de, buradaki anlamda adi alacaktır (mad. 206/4). Şu halde, buradaki adi alacak deyimi, rehinli alacak karşıtı olarak kullanılmakta ve hem özel hukuktan doğan alacakları (özel alacaklar), hem de amme alacaklarını (6183 sayılı Kanun mad. 21/3) kapsamaktadır. Adi alacaklar da, kendi arasında imtiyazlı ve imtiyazsız olmak üzere ikiye ayrılır.
Konkordato tasfiyesinin gayesi, masanın tasfiyesi neticesinde elde edilen paraların borçlunun bütün alacaklılarına paylaştırılmasıdır (mad. 184/1 c. 1). Bu paylaştırmada, alacaklıların eşit bir şekilde muamele görmesi asıldır. Özellikle, alacağını önce yazdıranın, sonra yazdırana nazaran bir imtiyaz ve rüçhan hakkı yoktur.
Ancak, rehinli alacakların rehinden doğan rüçhan hakları saklıdır (mad. 185). İİK da, özel bir şekilde korunmaya muhtaç gördüğü bazı adi alacaklar için bir imtiyaz hakkı tanımıştır (mad. 206). Masa alacaklarının ise borçluyla ilgisi yoktur ve masadan tam olarak ödenmesi gerekir. İşte, bir konkordato tasfiyesi sırasında, adi alacaklar (imtiyazlı, imtiyazsız), rehinli alacaklar ve masa alacakları ile karşılaşınca, bunların ödenme sırası ne olacaktır? Bu soruya, İİK mad. 206 cevap vermektedir. Buna göre kıyasen, bir konkordato tasfiyesinde, adi ve rehinli alacaklar aşağıdaki sıraya göre ödenecektir.
1. Rehinli Alacaklar
Üzerinde rehin hakkı bulunan borçluya ait mallar da konkordato masasına girmektedir (mad. 185, 289, 297, 303). Yalnız, rehinli alacaklıların rehinden doğan rüçhan hakları saklıdır. Rehnedilen mal (merhun) tasfiye memurları tarafından satılınca, rehnin satış bedelinden ilk önce faizleri ile birlikte rehinli alacaklar ödenir.
Yalnız, rehin konusu şeyden alınması gereken (aynından doğan) gümrük resmi, bina ve arazi vergisi ve veraset ve intikal vergisi39 gibi amme alacakları, rehnin satış bedelinden ilk önce (yani rehinli alacaklardan önce) ödenir (mad. 206/1, 6183 sayılı Kanun mad. 21/2). Bunlar müflisin genel vergi borçları olmayıp, rehnedilen şeyin aynından doğan amme alacaklarıdır. Yani, burada amme alacağının borçlusu olan tabiri caizse rehin konusu olan mal, yani merhundur. Bu sebeple, bu gibi amme alacakları, rehnin satış bedelinden ilk önce ödenir. Bundan sonra rehnin satış bedelinden, rehnedilen şeyin muhafaza ve paraya çevirme masrafları çıkarılır (mad. 185/1, 248). Geriye kalan paradan rehinli alacaklar ödenir. Yalnız, rehinli alacaklıların bu rüçhan hakkından istifade edebilmeleri için, rehnedilen şeyleri mad. 219/4 gereğince bir ay içinde iflas dairesine vermeleri veya haklarının tapu sicilinden anlaşılması (mad. 213) lazımdır. Bir alacak birden fazla rehin ile temin edilmiş ise, paraların paylaştırılmasında, satış bedelleri ile alacaklar arasındaki orantıya uyulur (mad. 206/2)40. Mesela, 1500 liralık bir rehinli alacak için iki adet rehin verilmiş ve rehinlerden biri 2000 liraya, ikincisi de 1000 liraya satılmış ise; rehinli alacaklıya, birinci rehnin satış bedelinden 1000 lira, ikinci rehnin satış bedelinden de 500 lira ödenecektir. Bu düzenlemenin amacı, aynı mallar üzerinde, birinci derecedeki rehin alacaklısından sonra gelen rehin alacaklılarının bulunması halinde, sonraki rehin alacaklılarının haklarının korunmasıdır.
Rehinli alacakların kendi aralarındaki sırası MK hükümlerine (MK mad. 874, 870-872 ve 948) göre tayin edilir (mad. 206/3). Aynı şekilde, gayrimenkul rehninin faiz ve teferruata şümulü de, MK hükümlerine göre tayin edilir (MK mad. 852, 862, 863, 875, 876). Bunun gibi, rehinle karşılanamayan alacak kesiminden borçlunun ayrıca şahsen sorumlu olup olmadığı da MK hükümlerine göre belli edilir. Alacakları gemi ipoteği ile temin edilmiş olan alacaklılarla gemi alacaklıları hakkında TTK'nun buna ait özel hükümleri uygulanır (mad. 206/3 c. 2; TTK mad. 898-901 ve mad. 1235-1241).
Rehnin satış bedeli bütün rehinli alacakları karşılar ve geriye bir şey artarsa, bu para konkordato masasına kalır ve adi alacakların ödenmesine tahsis olunur. Buna karşılık, rehinli alacaklılar alacaklarının tamamını rehnin satış bedelinden alamamışlar ve borçlu da bu alacaklardan ayrıca şahsen sorumlu ise (örneğin ipotekte olduğu gibi), alacakların rehinle karşılanamayan kısmı adi bir alacak olur ve adi alacakların sırasına tabi olur (mad. 206/4).
2. Adi Alacaklardan Önce Ödenmesi Gereken Alacaklar
a. Masa alacakları
Masa alacakları kavramını ve bunların konkordato alacaklarından önce ödeneceğini, görmüştük (mad. 248)41. Esasen, bizim burada sırasını incelediğimiz alacaklar, konkordato alacakları, yani borçlunun konkordatonun açıldığı andaki borçlarıdır. Masa alacaklarının borçluyla ilgisi olmayıp, bunlar masanın bizzat yaptığı ya da müsaade ederek yaptırdığı harcamalardır ve masadan konkordato alacaklılarından önce ödenmesi normaldir. Bu sebeple, kanun, masa alacaklarını, sıra ile ilgili 206. maddede zikretmemiştir.
b. Bir malın aynından doğan amme alacakları
Gümrük resmi, bina ve arazi vergisi, veraset ve intikal vergisi gibi, bir malın aynından doğan amme alacakları, o malın bedelinden ilk önce ödenir. Hatta, bu gibi amme alacakları, rehinli alacaklardan da önce gelmektedir (mad. 206/1; 6183 sayılı Kanun mad. 21/2)42.
3. Adi Alacakların Sırası
Adi alacaklar, mad. 206'ya göre imtiyazlı ve imtiyazsız olmak üzere ikiye ayrılır. Adi alacaklar, masanın tasfiyesi neticesinde elde edilen paradan (rehinlerin satış bedelinden rehinli alacaklar, masa alacakları, amme alacakları ve özel kanunlarla kabul edilmiş imtiyazlı alacaklar ödendikten sonra) ödenir.
a. İmtiyazlı alacaklar
Bunlar mad. 206'nın ilk üç sırasında yazılı olan alacaklardır. Kanun koyucu, işçi ücreti, nafaka gibi özel bir korumaya muhtaç olan bazı alacakların, diğerlerinden daha önce ödenmesi gerektiğini kabul ederek, bu alacaklara imtiyaz tanımıştır. Bu imtiyaz hakkı, rehin hakkında olduğu gibi ayni bir hak olmayıp, sadece, icra ve iflas hukukunun, alacakların ödenme sırası bakımından kabul ettiği bir imtiyazdır43.
Şimdi imtiyazlı alacakların sırasını ayrı ayrı inceleyelim:
1. Sıra:
- İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve konkordatonun açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile konkordato nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
- İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,
- Konkordatonun açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.
2. Sıra:
- Velayet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları; ancak bu alacaklar, iflas, vesayet veya velayetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun vesayet dairesi üyesi sıfatıyla sorumluluğundan doğan alacaklar (MK mad. 466-469), vesayetten doğan alacaklar gibidir.
Bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında aşağıdaki süreler hesaba katılmaz: 1. İflasın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere geçirilen konkordato süresi, 2. İflasın ertelenmesi süresi, 3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre, 4. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen süre (mad. 206/son).
3. Sıra:
- Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar. İİK mad. 206 dışındaki özel kanun hükümleri ile, bazı alacaklara imtiyaz (rüçhan) hakkı tanınmış olabilir: Kat Mülkiyeti Kanunu mad. 22/3 ve HUMK mad. 471, Avukatlık Kanunu mad. 166/2 ve 4; 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu mad. 14/3 ve İİK mad. 36/6'da olduğu gibi44.
b. İmtiyazsız alacaklar (4. sıra)
İlk üç sıra dışındaki diğer bütün adi alacaklar, imtiyazsızdır. Üçüncü sıraya giren imtiyazlı alacaklar da tamamen ödendikten sonra, artan para imtiyazsız alacaklılara dağıtılır. Eğer artan para bütün imtiyazsız alacakları ödemeye yetmezse, artan para, imtiyazsız alacaklılar arasında, alacakları nispetinde olmak üzere eşit bir şekilde (garameten) paylaştırılacaktır.
c. Bu sıralar arasındaki ilişki (mad. 207)
Yukarda gördüğümüz dört sıranın her birindeki alacaklılar, kendi aralarında eşit haklara sahiptirler. Para birinci sıradaki alacaklılar arasında eşit bir şekilde paylaştırılacaktır. Bir sıradaki alacaklılar alacaklarını tamamen almadıkça, ondan sonra gelen sıradaki alacaklılara bir şey verilmez. Buna göre, ilk üç sıradaki alacaklar tamamen ödenemezse, dördüncü sıradaki imtiyazsız alacaklılara hiç bir şey kalmaz. İlk üç sıradaki alacaklar tamamen ödenirse, kalan para 4. sıradaki imtiyazsız alacaklılara paylaştırılır. Bu para dördüncü sıradaki bütün alacakları ödemeye yetmezse, her alacaklıya alacağı nispetinde bir hisse ödenir.
Burada, konkordatoda alacaklıların sırasını incelemiş bulunuyoruz. Daha sonra masanın tasfiyesi safhasında, bu sıraya göre yapılacak sıra cetveline göre hazırlanacak pay cetveline (mad. 247) istinaden45 ödeme yapılacaktır.













IV. SONUÇ
Herhangi bir sebepten dolayı işleri iyi gitmeyen ve ekonomik sıkıntı içerisine düşen bir borçlunun işletmesinin ve malvarlığının tasfiye edilmesi yerine onun belirli bir prosedür çerçevesinde bulunduğu durumdan kurtarılması ve yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu amaca hizmet eden en önemli prosedürlerden biri de konkordato sayılabilir.
Yasanın getirdiği en önemli düzenlemelerden olan ve konkordatonun bir çeşidini teşkil eden aktifin terki suretiyle konkordato müessesinin kabulü sayesinde, borçlunun zarar eden işletmelerini daha kolay ve avantajlı bir şekilde elden çıkararak borçlarını kapatması, alacaklıların da alacağının daha çok bir miktarına kavuşması amaçlanmıştır.
Kanun koyucu bu tür konkordatonun, borçlunun malvarlığının (mülkiyet hakkını da kapsayıcı biçimde) tamamı veya bir kısmının üçüncü kişiye devredilerek, alacaklıların alacaklarının bu üçüncü kişi tarafından ödenmesi veya borçlunun malvarlığının kurulacak bir şirkete devredilerek alacaklılara bu şirketin hisselerinin verilmesi biçimlerinde de gerçekleşebileceğini düzenleyerek bize göre konkordato kurumunun amacına uygun bir yol izlemiştir.
Ayrıca borçlunun malvarlığının tasfiyesi alternatifinde dahi, bu tür konkordatonun iflasın ağır prosedürüne nazaran son derece esnek olması, borçluyu müflis olmaktan ve ticari saygınlığını yitirmekten kurtarması, özellikle alacaklıların tasfiye sonucunda elde edemedikleri bakiye alacaklarını talep etme haklarını saklı tutmadıklarında borçlunun elde edeceği yarar düşünüldüğünde, konkordato kurumunun amacına tamamen aykırılıktan söz edilmemek gerekir.
Yukarıda ilgili yerlerde belirttiğimiz gibi, Kanunun getirdiği değişiklikler isabetli olmuş ve borçlu ile alacaklıların rahat bir nefes alması sağlanmıştır. İİK mad. 309/d ile getirilen düzenleme kapsamında alacaklıların belirlenmesi ve sıra cetveli ile bu cetvele karşı başvuru yolları bakımından iflas tasfiyesi hükümlerine yollama yapılmıştır.
Tasfiye memurları, alacaklıları temsilen borçlunun malvarlığının tasfiyesi neticesinde elde edilecek bedelin dağıtımına esas teşkil etmesi bakımında öncelikle alacaklıları belirleyecektir. Masadan kimin alacaklı olacağı, ne miktarda alacaklı olduğunu içeren bir sıra cetveli düzenlendikten sonra bu sıra cetveline itiraz yada şikayet yolu açık olacaktır.
Tasfiye memurları tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı, sıra cetveli düzenlenirken uyulması gereken kurallara aykırı hareket edildiği veya yapılan bir muamelenin hadiseye uygun olmadığı iddia edilirse şikayet yoluna gidilecektir. Bir alacaklı, kendi sırasına veya kuralların yanlış uygulandığına değil, alacağı hakkında verilen (red veya kısmen kabul) kararın esasına veya bir başka alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz ediyorsa, başvuracağı yol, sıra cetveline itiraz davası yolu olacatır.
Alacakların sırası bakımındansa öncelikle rehinli alacaklıların rehinli malın satış bedelinden alacakları ödenecektir. Masa alacakları ve bir malın aynından doğan amme alacakları ise yine masadan öncelikle ödenecektir. En sona ise adi alacaklar kalacaktır. Bunlar ise imtiyazlı ve imtiyazsız olarak ikiye ayrılmaktadır. İmtiyazlı olan alacaklar ilk üç sırada bulunan alacaklardır. İmtiyazsız olan ve en son sırada bulunan alacaklar için de daha evvelkiler ödendikten sonra bakiye kalırsa ödeme yapılacaktır.






KAYNAKÇA
ALTAY, Sümer, Konkordato Hukuku, İstanbul 1993.
ANSAY, Sabri Şakir, Hukuk İcra ve İflas Usulleri, Ankara, 1960.
ATALAY, Oğuz, "İcra ve İflas Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler" Paneli, İzmir Barosu Dergisi, Y. 69, S. 2, (Nisan) 2004.
BELGESAY, Mustafa Reşit, İcra ve İflas Kanunu Değişen Maddeler Şerhi, 2 Cilt, 4. Baskı, İstanbul 1966.
BERKİN, Necmeddin M., İflas Hukuku, İstanbul 1972.
BERKİN, Necmeddin M., İflas Hukukunda Konkordato, İstanbul 1949.
BERKİN, Necmeddin M., "Konkordato Akti ve Konkordatonun Hukuki Mahiyeti", İBD, S. 4, İstanbul 1949.
BUDAK, Ali Cem, "Ödeme Güçlüğü veya Ödeme Aczi İçindeki İşletmelerin Kurtarılması ve Türk Konkordato Hukuku", Türk, İngiliz ve ABD Hukukunda İşletmelerin Ödeme Güçlüğü Sorunları ve Banka İlişkileri Sempozyumu, Yayına Hazırlayan, Ali Cem BUDAK, İstanbul 1993.
BURULOĞLU, Enver/REYNA, Yuda, Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul, 1968.
ÇATALKAYA, Cevdet - BANDAKÇIOĞLU İhsan, İcra ve İflas Kanunu Şerhi, Ankara 1967.
DELİDUMAN, Seyithan, "Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato", İBD, C. 78, S. 2004/3.
ERMAN, Eyüp Sabri, "Konkordato Mühletinin Kapsamı ve Takibi Önleyici, Zamanaşımını Durdurucu Sonuçları", AD, C. 55, S. 5-6, 1975.
HÜDAYİOĞLU, Behçet, İcra ve İflas Kanunu ve Tatbikatı, Ankara 1967.
KAZANCI Mevzuat ve İçtihat Bankası
KÖYMEN, Haydar, "Borçluyu Koruyan Kanuni Yollardan Konkordato, Hukuki Tesir ve Neticeleri", İBD, C. 38, S. 5-6, 1964.
KURU, Baki / ARSLAN, Ramazan / YILMAZ, Ejder, İcra ve İflâs Hukuku, Ankara 2001.
KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku, İcra Hukuku, Cilt 1, İstanbul 1988.
KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku, İflas ve Konkordato Hukuku (Tıpkıbasım), Cilt II, İstanbul 1988.
KURU, Baki, "Konkordato", İcra ve İflas Kanunu Değişiklik Tasarısı Hakkında Seminer (13 Aralık 1962- 17 Ocak 1963), Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1963.
MUŞUL, Timuçin, Teorik ve Uygulamalı İcra ve İflas Hukuku, C.II (İflas Hukuku), İstanbul 2002.
OLGAÇ, Senai, İcra-İflas, Cilt II, Olgaç Matbaası, Ankara 1978.
OLGAÇ, Senai - KÖYMEN, Haydar, Kazai ve İlmi İçtihatlarla Türk İcra ve İflas Kanunu, 2. Baskı, İstanbul 1965.
ÖNEN, Ergun, "İflastan Sonra Konkordato", BATIDER, C. 8, S. 3.
ÖZTEK, Selçuk, "Türk Hukukunda ve Uygulamasında Ödeme Güçlüğü İçindeki İşletmelerin Rehabilitasyonu: İmkanlar, Aksaklıklar ve Çözüm Önerileri", İBD, C. 69, S. 10-12, İstanbul 1993.
ÖZTEK, Selçuk, Türk, İngiliz ve ABD Hukukunda İşletmelerin Ödeme Güçlüğü Sorunları ve Banka İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 1993.
POSTACIOĞLU, İlhan E, Konkordato, İstanbul 1965.
ŞİMŞEK, Edip, İcra ve İflas Kanunu Açıklamalar ve İçtihatlar, Aydın Yayınları, Ankara 1989.
TANRIVER, Süha, Konkordato Komiseri, Ankara 1993.
TANRIVER, Süha/DEYNEKLİ, Adnan, Konkordatonun Tasdiki, Ankara, 1996.
TANRIVER, Süha, "4949 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Adi Konkordato İle İlgili Hükümlerde Getirmiş Olduğu Değişikliklerin Tespiti ve Değerlendirilmesi", TBB Dergisi, S. 51, 2004.
ULUKAPI, Ömer, Konkordatonun Feshi, Konya, 1998.
ÜSTÜNDAĞ, Saim, İcra Hukukunun Esasları, 7. Bası, İstanbul 2000.
ÜSTÜNDAĞ, Saim, İflas Hukuku, İstanbul 2002.










KISALTMALAR

AD Adalet Dergisi
Batider Bankacılık ve Ticaret Hukuku Dergisi
BTHAE Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü
BK Borçlar Kanunu
bkz. bakınız
c. cümle
C. Cilt
E. Esas
HD Hukuk Dairesi
HMUK Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu
İBD İstanbul Barosu Dergisi
İİD İcra ve İflas Dairesi
İİK İcra ve İflas Kanunu
K. Karar
mad. madde
MK Medeni Kanun
s. sayfa
S. Sayı
t. tarih
TBB Türkiye Barolar Birliği
TTK Türk Ticaret Kanunu
vd. ve diğerleri
Y Yıl


1 Konkordato ve türleri hakkında geniş bilgi için bkz.: Süha TANRIVER, Konkordato Komiseri, Ankara 1993, s. 3; Eyüp Sabri ERMAN, "Konkordato Mühletinin Kapsamı ve Takibi Önleyici, Zamanaşımını Durdurucu Sonuçları", AD, C. 55, S. 5-6, 1975, s. 430; Haydar KÖYMEN, "Borçluyu Koruyan Kanuni Yollardan Konkordato, Hukuki Tesir ve Neticeleri", İBD, C. 38, S. 5-6, 1964, s. 82; İlhan E. POSTACIOĞLU, Konkordato, İstanbul 1965, s. 12; Baki KURU/ Ramazan ARSLAN/ Ejder YILMAZ, İcra ve İflâs Hukuku, Ankara 2001, s. 540; Saim ÜSTÜNDAĞ, İflas Hukuku, İstanbul 2002, s. 183-184; Timuçin MUŞUL, Teorik ve Uygulamalı İcra ve İflas Hukuku, C. II (İflas Hukuku), İstanbul 2002, s. 187; Necmeddin M. BERKİN, "Konkordato Akti ve Konkordatonun Hukuki Mahiyeti", İBD, S. 4, İstanbul 1949, s. 204-209; Sümer ALTAY, Konkordato Hukuku, İstanbul 1993, s. 18-21; Süha TANRIVER/ Adnan DEYNEKLİ, Konkordatonun Tasdiki, Ankara, 1996, s. 32-34; Necmeddin M. BERKİN, İflas Hukuku, İstanbul 1972, s. 522; Ergun ÖNEN, "İflastan Sonra Konkordato", Batider, C. 8, S. 3, 1976, s. 80; Necmeddin M. BERKİN, "Konkordato ve İflas", İBD, S. 3, 1939, s. 524-525; Sümer ALTAY, Konkordato Hukuku, İstanbul 1993, s. 28;
2 Kavram Almanca, "Nachlassvertrag mit Vermögensabtretung veya Liquidationsvergleich; Fransızca "Concordat par abandon d'actif" terimleriyle ifade edilmektedir. Malvarlığının terki suretiyle konkordato hakkında geniş bilgi için bkz.: Baki KURU, "Konkordato", İcra ve İflas Kanunu Değişiklik Tasarısı Hakkında Seminer (13 Aralık 1962-17 Ocak 1963), BTHAE, Ankara, 1963, s. 132 vd.; Ali Cem BUDAK, "Ödeme Güçlüğü veya Ödeme Aczi İçindeki İşletmelerin Kurtarılması ve Türk Konkordato Hukuku", Türk, İngiliz ve ABD Hukukunda İşletmelerin Ödeme Güçlüğü Sorunları ve Banka İlişkileri Sempozyumu, Yayına Hazırlayan, Ali Cem BUDAK, İstanbul 1993, s. 87-88; Necmeddin M. BERKİN, İflas Hukukunda Konkordato, İstanbul, 1949, s. 119; Selçuk ÖZTEK, "Türk Hukukunda ve Uygulamasında Ödeme Güçlüğü İçindeki İşletmelerin Rehabilitasyonu: İmkanlar, Aksaklıklar ve Çözüm Önerileri", İBD, C. 69, S. 10-12, İstanbul 1993, s. 737; Selçuk ÖZTEK, Türk, İngiliz ve ABD Hukukunda İşletmelerin Ödeme Güçlüğü Sorunları ve Banka İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 1993, s. 97-99; Seyithan DELİDUMAN, "Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato", İBD, C. 78, S. 3, 2004, s. 1039-1040; Enver BURULOĞLU / Yuda REYNA, Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul 1968, s. 6; Ömer ULUKAPI, Konkordatonun Feshi, Konya 1998, s. 21; Süha TANRIVER, "4949 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Adi Konkordato İle İlgili Hükümlerde Getirmiş Olduğu Değişikliklerin Tespiti ve Değerlendirilmesi", TBB Dergisi, S. 51, 2004, s. 67-68; Oğuz ATALAY, "İcra ve İflas Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler" Paneli, İzmir Barosu Dergisi, Y. 69, S. 2, 2004, s. 121.
2004 sayılı İİK'nda değişiklik yapan 17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla hukukumuzda ayrı bir konkordato türü olarak "malvarlığının terki suretiyle konkordato" düzenlenmiştir. Adi konkordato, esas itibariyle, borçlunun işletmesinin başında kalmak suretiyle ekonomik durumunu düzeltip varlığını devam ettirmesini amaçlarken; malvarlığının terki suretiyle konkordato, borçlunun malvarlığının aktiflerinin tamamı ya da bir kısmı üzerindeki tasarruf yetkisinin, alacaklıların alacaklarının ödenmesini sağlamak için, iflasa nazaran daha esnek bir rejim içinde gerçekleştirilecek olan tasfiye amacıyla sınırlı olarak alacaklılara intikal ettirilmesini hedefler. Bu nedenle adi konkordatoda borçlunun menfaatleri, aktifin terki suretiyle konkordatoda ise alacaklıların menfaatleri daha ön plandadır.
Aktifin terki suretiyle konkordato, İİK mad. 309/a'da şu şekilde ifade edilmiştir: "Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile alacaklılara, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf etmek veya bu malların tamamını ya da bir kısmını üçüncü kişiye devretmek yetkisi verilir". Aktifin terki suretiyle konkordatoda, borçlu, konkordato talebi ile, alacaklılarına belirli bir miktar para ödemeyi teklif etmez; bilakis malvarlığını alacaklılarına terk ederek bu malvarlığının onlar tarafından tasfiye edilmesini teklif eder. Konkordato teklifi alacaklılarca kabul edilip konkordato mahkemece tasdik edilince, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkı sona erer. Bundan sonra borçlunun malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi alacaklılara geçer. Aktifin terki suretiyle konkordatonun bir diğer şekli de; borçlunun malvarlığının tamamını veya bir kısmını, alacaklılara genellikle belli bir vadeye yayılan taksitler halinde ödeme yapılması karşılığında, bir üçüncü kişiye devretmesidir.
Aktifin terki suretiyle konkordatoya, konkordato talebinden konkordatonun tasdikine kadarki safhada, kural olarak ve aktifin terki suretiyle konkordatoya ilişkin hükümlerle ve bu kurumun temelindeki düşünceyle çelişmediği ölçüde, adi konkordato hakkındaki hükümler uygulanacaktır. Ancak aktifin terki suretiyle konkordato, ismine rağmen, adi konkordatodan daha çok iflasa yaklaşmaktadır. Çünkü kurumun temelindeki düşünce, borçlunun mali durumunu düzeltmek değil, onun mevcudunu en avantajlı şekilde paraya çevirerek alacaklıların alacaklarına kavuşmalarını sağlamaktır.
Bizim de katıldığımız görüşe göre, aktifin terki suretiyle konkordato; adi konkordato ile iflas, haciz gibi cebri icra müesseseleri arasındaki boşluğu tamamlayan bir müessese niteliğindedir ve pozitif hukuk düzenlemelerinde borçlunun kişisel davranışlarına göre çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Buna göre "kısmi tasfiye" ya da "kısmi mevcudun terki suretiyle konkordato", borçlunun malvarlığının yalnız bir kısmının alacaklılara terk edilerek, muhtemel bir iflasın önlenmeye çalışıldığı bir konkordato biçimidir. "Kısmi mevcudun terki suretiyle konkordato"ya, tenzilat (yüzde) konkordatosu gibi diğer konkordato yöntemleriyle de başvurulabilmektedir.
3 Alacaklılar, tasarruf yetkisini seçecekleri tasfiye memurları vasıtasıyla kullanırlar. Tasfiye memurları, borçlunun mallarını iflas tasfiyesine benzer bir şekilde tasfiye eder ve elde edilen parayı alacaklılara dağıtırlar. Tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu, tasfiyenin zamanı ve usulü konusunda tam bir serbestiye sahiptir. Aktifin terki suretiyle konkordatonun iflasa nazaran tercih sebebi olmasını gösteren avantajlı taraflarının yanında bazı dezavantajlı tarafları da bulunmaktadır. Nitekim borçlunun aktifine dahil malvarlığının tasfiyesinin belirli bir zamanla sınırlandırılmamış olması, faydalarının yanında, tasfiyenin sürüncemede kalarak uzaması tehlikesini de bünyesinde barındırmaktadır. Keza tasfiyenin uzun sürecek olması beraberinde masrafların artması sonucunu da doğurabilecektir (DELİDUMAN, s. 1044-1045).
4 Dolayısıyla aktifin terki suretiyle konkordatonun vade konkordatosu ve karma konkordato şeklinde gerçekleşmeyeceğini söylemek mümkündür (DELİDUMAN, s. 1042).
5 Konkordatonun tasdiki ile alacaklılara, borçlunun malvarlığının mülkiyeti geçmemektedir; konkordatonun tasdiki, sadece, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisinin alacaklılara geçmesine veya her malın niteliğine uygun işlem yapılmasından sonra, borçlunun mallarının tamamının veya bir kısmının mülkiyetinin üçüncü kişiye (devralana) intikal etmesine izin vermektedir (DELİDUMAN, s. 1050).
6 KURU, İflas Hukuku, s. 530.
7 DELİDUMAN, s. 1054.
8 Bkz. 4949 sayılı Kanun Gerekçesi.
9 Buna göre, hacizde mükellefiyetler listesine geçirilen hususlar (İİK mad. 128; Baki KURU, İcra ve İflas Hukuku, İcra Hukuku, Cilt 1, İstanbul 1988, s. 293-296; Saim ÜSTÜNDAĞ, İcra Hukukunun Esasları, 7. Bası, İstanbul 2000, s. 316-325); konkordatoda sıra cetveline geçirilmektedir. Bu sebeple, konkordatoda, hacizdeki gibi ayrı bir mükellefiyetler listesi düzenlenmesine ve buna karşı olan itirazların mad. 96-97'ye göre halledilmesine (mad. 128) gerek yoktur (İİK mad. 224'de, mad. 128'e atıf yapılmamıştır). Konkordatoda düzenlenen sıra cetveli, aynı zamanda hacizdeki mükellefiyetler listesinin yerini tutar, yani mükellefiyetler listesi vazifesini görür (Sabri Şakir ANSAY, Hukuk ve İcra İflas Usulleri, 5. baskı, Ankara 1960, s. 287; BERKİN, İflas, s. 348). Buna göre, konkordatoda mülkiyet dışındaki bütün istihkak iddiaları (ayni haklar, tapu siciline şerh verilmiş şahsi haklar) sıra cetveline geçirilir ve bunlara karşı olan itirazlar da sıra cetveline itiraz yolu (mad. 235) ile incelenir.
10 KURU, İflas Hukuku, s. 304.
11 BERKİN, İflas, s. 348.
12 Masa borçları, konkordato teklif etmiş borçlunun değil de bizzat konkordato komiseri yada tasfiye memurlarının yaptığı borçlardır. Adi konkordatodan farklı olarak burada komiserin borçlunun yapmak istediği yeni borçlara izin verip vermemesi önemlidir. Şöyle ki; borçlunun konkordato kararının kesinleşmesine kadar geçen dönem içerisinde, komiserin müsaadesini almadan yapmış olduğu işlemlerden kaynaklanan borçlar, konkordato süresinden evvel doğmuş diğer borçlar gibi, tasfiye sonunda ancak garameten paylaşıma katılabilir. Dolayısıyla bu borçlar masa alacağı olarak kabul edilemez. Komiserden izin alınarak yapılan borçlar masa alacağı kapsamına girecektir (DELİDUMAN, s. 1048; ULUKAPI, s. 27; TANRIVER, s. 198).
13 KURU, İflas Hukuku, s. 304; KURU, İcra ve İflas Hukuku, s. 494.
14 KURU, İcra Hukuku, s. 312; ÜSTÜNDAĞ, s. 355 vd.; KURU, İflas Hukuku, s. 304.
15 Tasfiye memurlarının, sıra cetveli ile birlikte onunla ilgili bütün belgeleri de (deliller, diğer belgeler) iflas dairesine vermesi gerekir (BERKİN, İflas, s. 349; KURU, İflas Hukuku, s. 305; KURU, İcra ve İflas Hukuku, s. 494).
16 Bu bildiri de, alacağın veya istihkak iddiasının neden dolayı reddedildiği, yani red sebepleri de bildirilmelidir.
17 Yargıtay "İtiraz alacağın esasına değil de sıraya taalluk ediyorsa şikayet yoluyla icra hakimliğine arz olunmak lazımdır" kararını vermiştir (Yargıtay 12. HD, 1966/9213 E., 1966/9240 K. ve 03.10.1966 t. sayılı karar; Edip ŞİMŞEK, İcra ve İflas Kanunu Açıklamalar ve İçtihatlar, Aydın Yayınları, Ankara 1989, s. 711-712).
18 Alacağın esas ve miktarına itiraz halinde, sıra cetveline itiraz davası açılır (mad. 235/2).
19 KURU, buradaki sıradan maksadın adi (rehinsiz) alacakların mad. 206'daki sıraları olduğunu, bir alacağın rehinli olup olmadığı hususu, sıra ile ilgili olmadığını, bu sebeple, bir alacaklı alacağının rehinli olduğunu bildirmiş, tasfiye memurları rehni kabul etmemiş ve alacağı adi alacak olarak sıra cetveline kabul etmişse, alacaklı, tasfiye memurlarının rehin hakkını reddeden kararı hakkında, şikayet yoluna değil, sıra cetveline itiraz davası yoluna başvurabilir görüşündedir (KURU, İflas Hukuku, s. 306; Yargıtay İİD, 1956/996 E., 1956/1102 K. ve 28.2.1956 t. sayılı karar; Senai OLGAÇ - Haydar KÖYMEN, Kazai ve İlmi İçtihatlarla Türk İcra ve İflas Kanunu, 2. Baskı, İstanbul 1965, s. 1140). Bizce bu görüş doğru değildir; bu çerçevede daha yeni bir karardan, Yargıtay'ın görüşünü değiştirdiği anlaşılmaktadır: "İhtilaf belirli miktar alacağın menkul rehniyle temin ve bu itibarla rüçhan hakkını haiz olup olmadığı yani alacaklar arasındaki yeri üzerinde çıkmıştır. Arzettiği nitelik bakımından anlaşmazlığın İİK'nun 235. maddesinin son fıkrası gereğince icra hakimliğinde çözülmesi lazımdır" (Yargıtay İİD, 1965/13907 E., 1965/14043 K. ve 3.12.1965 t. sayılı karar; Behçet HÜDAYİOĞLU, İcra ve İflas Kanunu ve Tatbikatı, Ankara 1967, s. 261; Cevdet ÇATALKAYA-İhsan BANDAKÇIOĞLU, İcra ve İflas Kanunu Şerhi, Ankara 1967, s. 598). Bir alacaklı, kendi sırasına değil de, başka bir alacaklıya verilen sıraya itiraz etmek isterse, o zaman başvuracağı yol, sıra cetveline itiraz davası yoludur (mad. 235/2; KURU, İflas Hukuku, s. 306).
20 Bir alacaklının alacağının bir kısmı kabul edilir ve fakat kabul edilen alacak kesimi istediği sıraya yazılmazsa, alacaklı istediği sıraya girebilmek için icra hakimliğinde şikayet yoluna (mad. 235/4), alacağının reddedilen kısmının kabul edilmesi için ise mahkemede sıra cetveline itiraz davası yoluna (mad. 235/2) başvurmalıdır.
21 Mesela, bir alacağın tasfiye memurları tarafından kabul mü yoksa red mi edildiğinin sıra cetvelinden açıkça anlaşılamaması.
22 ANSAY, s. 289; BERKİN, İflas, s. 352.
23 İİK mad. 16/2'deki hallerde ve amme intizamına aykırı muamelelerde şikayet süreye bağlı değildir, yani süresizdir (KURU, İcra Hukuku, s. 39-41; ÜSTÜNDAĞ, s. 57 vd.). Mesela, tasfiye memurlarının, talep edilen bir alacağı unutması ve alacak hakkında kabul veya red şeklinde hiç bir karar vermemiş olması halinde, şikayet süreye bağlı değildir.
24 İcra hakimliğinin sıra cetvelinin düzeltilmesi kararı, bir alacaklının şikayeti üzerine verilmiş olsa bile, bundan diğer bütün alacaklılar da istifade eder (KURU, İcra Hukuku, s. 313).
25 Uygulamada "kayıt kabul davası" da denmektedir.
26 İstihkak iddiasında bulunan üçüncü şahıslar, istihkak iddialarının kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde, masaya karşı sıra cetveline itiraz davası açabilirler (mad. 235/2 c. 1). Buna mukabil, istihkak iddiası tamamen kabul edilen üçüncü şahısların, bir başka alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz (mad. 235/2 c. 2) edemeyeceği kanısındayız; zira, bunda hukuki menfaatleri yoktur. Rehinli alacaklının durumu başkadır; bu alacaklı, her iki çeşit sıra cetveline itiraz davasını da açabilir; zira, o aynı zamanda alacaklıdır. Buna mukabil, borçlunun bir malı bir üçüncü şahsın alacağını temin için rehin verilmişse, üçüncü şahıs masadan sadece rehin hakkının tanınmasını (istihkak iddiası) isteyebilir. Tasfiye memurları, onun rehin hakkını (kısmen veya tamamen) kabul etmezse, masaya karşı sıra cetveline itiraz davası açabilir (mad. 235/2 c. 1). Buna karşılık, tasfiye memurları, üçüncü şahsın rehin hakkını tamamen kabul ederse, üçüncü şahıs, masaya kabul edilen bir alacaklının alacağına veya ona verilen sıraya itiraz (mad. 235/2 c. 2) edemez.
27 Fakat, borçlu, iflas dairesine başvurarak, iflas dairesinin mad. 223/son 1'deki yetkisini kullanmasını isteyebilir.
28 235. maddenin eski ilk fıkrasındaki iflasa karar veren mahkeme yerine "iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine" denmiş olması, uygulama da davanın herhalde iflasa hükmeden mahkemede açılması zorunluluğu gibi göreve bağlı duraksamayı ortadan kaldırmış ise de, her yerde ticaret mahkemesinin kurulu olmadığı açısından eksik kaldığı görüşündeyiz (ŞİMŞEK, s. 729).
29 Bu onbeş günlük süre hak düşürücü bir süredir. Bu onbeş günlük dava süresinin başlangıcı, mad. 223/3'deki hal istisna olmak üzere, mad. 235/1'de açıkça yazılı olduğu gibi, sıra cetvelinin ilanı (mad. 234/1) tarihidir; yoksa, alacağı reddedilen alacaklıya yapılan tebliğ (mad. 244/2) tarihi değildir. Tasfiye memurları, alacağı tamamen veya kısmen reddedilen alacaklıya mad. 234/2'ye göre durumu ayrıca bildirmemiş olsa bile, onbeş günlük dava süresi yine de ilan tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu halde, kendisine mad. 234/2 gereğince alacağının reddedildiği ayrıca bildirilmeyen ve bu sebeple (ilanı da öğrenemediği için) süresinde sıra cetveline itiraz davası açamamış olan alacaklı, bu yüzden uğradığı zararın ödenmesi için tasfiye memurları aleyhine bir tazminat davası (mad. 227/5) açabilir (Mustafa Reşit BELGESAY, İcra ve İflas Kanunu Değişen Maddeler Şerhi, 2 Cilt, 4. Baskı, İstanbul 1966, s. 427; BERKİN, İflas, s. 349). Bu onbeş günlük süreyi kaçıran alacaklının, sadece sıra cetveline itiraz etmek hakkı düşer. Yoksa, alacaklı, bununla alacağından feragat etmiş sayılmaz; konkordatonun kapanmasından sonra alacağını borçludan isteyebilir (KURU, İflas Hukuku, s. 309).
30 Masaya karşı açılacak davayı, istihkak iddiaları tamamen veya kısmen reddedilen üçüncü şahıslar da açabilir.
31 Davacı alacaklı, bu davada, alacağını daha önce bildirdiğinden (mad. 219/2) başka sebep ve delillere dayandırabilir; yani iddia sebeplerini genişletebilir. Fakat, davacı, daha önce bildirmediği bu yeni sebep ve delillerden dolayı davayı kazanırsa, masa yargılama masraflarına mahkum edilemez; bilakis davacı alacaklı, davayı kazanmış olmasına rağmen, masaya yargılama masrafı ödemeye mahkum edilir. Bundan başka, davacı alacaklı, bu davada, masaya yazdırdığı alacaktan daha fazla bir alacak isteyebilir; yani alacağının miktarını artırabilir. Aynı şekilde, bu davada, tasfiye memurları da, sıra cetvelinde göstermiş olduğu red sebepleri (mad. 233) ile bağlı değildir. Tasfiye memurları, davayı sadece sıra cetvelinde göstermemiş olduğu red sebep ve delillerinden dolayı kazanırsa, mahkeme tasfiye memurlarını yargılama masraflarına mahkum edebilir (KURU, İflas Hukuku, s. 310).
32 Bu dava neticesinde verilen karar sadece davada taraf olan alacaklı ile masa arasında kesin hüküm (HUMK mad. 237) teşkil eder; buna karşılık, alacaklı ile borçlu arasında kesin hüküm teşkil etmez. Borçlu alacağı kabul etmemişse (mad. 230), konkordato tasfiyesi bittikten sonra kendisine karşı yapılacak takipte veya açılacak davada alacağın mevcut olmadığını iddia ve ispat edebilir. Buna karşılık, borçlu, sıra cetveline itiraz davasını kazanan alacaklıdan, onun konkordato tasfiyesinde masadan almış olduğu paranın geri verilmesini isteyemez. Bu davada verilecek kararın borçluya karşı da kesin hüküm teşkil etmesini sağlamak için, alacaklının, sıra cetveline itiraz davasını masa ile birlikte borçlu aleyhine de açabilmesi mümkün olmalıdır kanısındayız (KURU, İflas Hukuku, s. 310; aksi görüş için bkz. BELGESAY, s. 441).
33 Bu davayı açan davacı alacaklının, alacağının hiç değilse kısmen sıra cetveline kabul edilmiş olması gerekir. Bir alacaklının alacağı tamamen reddedilmiş ise, o ancak kendi alacağı hakkında masaya karşı dava açabilirken (mad. 235/2 c. 1), alacağı sıra cetveline kabul edilmiş alacaklıya karşı dava (mad. 235/2 c. 2) açamaması gerekir. Fakat, alacağı tamamen reddedilmiş olan alacaklı, masaya karşı kendi alacağı için dava açmışsa, alacağı kabul edilen bir alacaklıya karşı da dava açabilmeli; her iki davayı da mad. 235/1'deki onbeş gün içinde açmalıdır. Bu halde, ikinci davanın (alacağı sıra cetveline kabul edilmiş olan alacaklıya karşı açtığı davanın) birinci davanın (masaya karşı açtığı davanın) neticesine kadar bekletilmesi gerekir (KURU, İflas Hukuku, s. 310-311). Çünkü davacı birinci davayı kaybederse, ikinci davacı (alacaklı) sıfatının bulunmadığı anlaşılmış olacağından, ikinci dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilecektir. Davacı birinci davayı kısmen dahi olsa kazanırsa, o zaman, ikinci davada davacı sıfatını kazanacağından, ikinci davaya devam edilir. Bu davayı birden fazla alacaklı (bir alacaklıya karşı) birlikte açabilirler. Zira, dava her biri hakkında aynı sebepten doğmaktadır (ihtiyari dava arkadaşlığı HUMK mad. 43/2).
34 Davacı alacaklıya verilecek parayı sıra cetveline itiraz davasını karara bağlayan ticaret mahkemesi hesaplamaz; bunu hesaplamak tasfiye memurlarına aittir ve onun hesabına karşı da şikayet yoluna (icra hakimliğine) başvurulabilir.
35 KURU, İcra Hukuku, s. 314-315.
36 Senai OLGAÇ, İcra-İflas Cilt II, Olgaç Matbaası, Ankara 1978, s. 1700.
37 Rehinli alacaklar, borçluya ait bir malın rehni (mad. 23) ile temin edilmiş olan alacaklardır.
38 Kanaatimizce buradaki adi alacaklar deyimi, rehinli alacaklar deyiminin karşıtı olarak kullanılmıştır. Yani, borçlunun mallarının rehni ile temin edilmemiş olan teminatsız alacaklara, adi alacaklar denilir. Borçlunun borcunu temin için verilen rehnin mülkiyeti üçüncü şahıslara ait ise alacaklı, konkordato masasında rehinli alacaklı sayılmaz ve diğer alacaklılar gibi (yani adi alacaklı olarak) muamele görür.
39 Yargıtay "Merhun gayrımenkulün veraset ve intikal vergisi dolayısıyla Hazinenin tahakkuk eden alacağı da İİK'nun 206 ve 6183 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca rehinli alacaktan evvel gelir" kararını vermiştir (Yargıtay İİD, 1964/206 E., 1964/5685 K. ve 12.5.1964 t. sayılı karar; KURU, İflas Hukuku, s. 247).
40 Bu rehinlerden biri borçluya, diğeri bir üçüncü şahsa ait ise, o zaman buradaki orantıya uyulmaz. Rehin alacaklısı, alacağının tamamını borçluya ait olan rehnin satış bedelinden alır (KURU, İflas Hukuku, s. 247).
41 Örneğin Yargıtay "İflasına karar verilen şirketin iflas tarihinden tahliye tarihine kadar geçen dönemdeki kira alacağı iflas alacağı değil, masa borcudur ve iflas masasından tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır" kararını vermiştir (Yargıtay 19. HD, 1997/6557 E., 1997/9865 K. ve 20.11.1997 t. sayılı karar; KAZANCI Mevzuat ve İçtihat Bankası).
42 Yargıtay "6183 sayılı amme alacaklısının tahsili usulü hakkındaki kanunun 21. maddesinde üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için haciz konulursa, bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsiline rehinli alacaklardan evvel gelir" kararını vermiştir (Yargıtay 12. HD, 1975/4285 E., 1975/6707 K. ve 8.7.1975t. sayılı karar; OLGAÇ, s. 1639-1640).
43 Burada imtiyazlı olan alacaklının şahsı değil, bilakis alacaktır. Bu sebeple, imtiyazlı alacaklı bu alacağını başkasına devretse, imtiyaz hakkı da alacağı devralan alacaklıya geçer. Bu imtiyaz hakkı, alacaklının ölümü halinde mirasçılara ve borcu ödeyerek alacaklının haklarında ona halef olan kefile (BK mad. 496) de geçer. Yalnız, temlik eden alacaklının münhasıran şahsına ait olan imtiyazlar (örneğin borçlunun karısının 1. sıradaki imtiyazı), alacağı devralana geçmez (BK mad. 168/1).
44 KURU, İflas Hukuku, s. 249-250.
45 Yargıtay "İflas idaresinin, pay cetvelini kesinleşen sıra cetveline uygun olarak hazırlaması gerektiğinden sıra cetveline karşı açılmış bütün davalar sonuçlanmadan pay cetveli düzenlenmemelidir" kararını vermiştir (Yargıtay 19. HD, 1997/8134 E., 1997/10339 K. ve 4.12.1997 t. sayılı karar; KAZANCI).
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordatoda Alacaklıların Belirlenmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av. Ömer Elmas'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
15-02-2005 - 16:22
(7002 gün önce)
Makaleyi Düzeltin
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 30 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 16 okuyucu (53%) makaleyi yararlı bulurken, 14 okuyucu (47%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
14275
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 11 saat 9 dakika 31 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,04 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 52922, Kelime Sayısı : 6697, Boyut : 51,68 Kb.
* 76 kez yazdırıldı.
* 53 kez indirildi.
* 7 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 181
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05595398 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.