Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Televizyonun Olumsuz Etkilerinden Çocuğu Koruma Yolları

Yazan : Furkan Yavuz [Yazarla İletişim]

GİRİŞ

İletişim alanında çocukların incelenmesi söz konusu olduğunda, farklı alanlarda çocukların iletişim araçlarıyla ilişkilerinin ve etkileşimlerinin incelenmesi gerekir. Çocuklar, bilgi teknolojilerindeki gelişimin ve bilgi teknolojilerinin yaygın kullanımının etkisi ile eğitimleri için harcadıkları zamanın daha fazlasını televizyon ve diğer iletişim araçlarında harcamaktadırlar.Bu yüzden kitle iletişim araçlarının çocuklar üzerindeki etkisi anlaşılmaya çalışılırken çocukların kitle iletişim araçlarını kullanımına dair uzun vadeli planlamalar yapılmalıdır. Çocuklarımızın neleri izleyip neleri öğrendiklerinin sürekli farkında olunması yapılacakların en başında gelir.

Televizyon açısından, izlenen programların üzerinde konuşabilmek, olumlu olumsuz yanlara dikkat çekebilmek çocuğumuzun davranışlarını biçimlendirme açısından çok önemlidir. Televizyon günümüzün en önemli iletişim araçları arasında yer almaktadır. Eğitici, öğretici olmasının yanı sıra, eğlendirici özelliğiyle de ilgi çekmektedir. Televizyonun etkileri nasıl ve ne derecede kullanıldığı ile ilişkilidir. Önemli olan televizyonun seyredilmemesi değildir. Anne-babanın çocuğa kısa süreli ve denetimli televizyon izletmesi, doğru ve uygun programlar seçerek çocuğu bu programları izlemesi için yönlendirmesi çok önemlidir.

Çocuğun yaşındaki ilerleme ile birlikte kitle iletişim araçları kullanımının tür ve sayı bakımından artış göstermesi kitle iletişim araçlarının çocuk üzerindeki etkisinin araştırılmasını daha önemli hale getirmektedir.

Ödevimizde genel olarak çocuk kavramı ve çeşitli çocuk tanımlarına yer verildikten sonra, ulusal mevzuat ve genel basın düzenlemelerine değinilecektir. Ardından televizyonun çocuk üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri belirtilecek; televizyonla ilgili ulusal mevzuat gösterilecek, çocuğun televizyondaki yeri, televizyona karşı verdiği tepkiler ve son kısımda çocuğu televizyonun olumsuz etkilerinden koruma yolları açıklanacaktır.






ÇOCUK KİMDİR?

Çocuk kavramı farklı bilimlerde farklı anlamlar almıştır. Hukuki tanımlamaya bakarsak; çocuğun suçu işleyen kişi olması ya da suçun mağduru olması durumuna göre değişiklik göstermektedir.1

Çocuk hukukunun temeli de on sekiz yaşından küçükleri birçok uluslararası düzenlemenin ışığında ve Anayasa'da, ceza, yargılama, yerel yönetim, kolluk gücü, kitle haberleşme ve eğitim yasalarında, Medeni Kanun'da ve İş Kanunu'nda,güçsüzlüğü dikkate alınarak, çocuğu; evde, okulda, işyerinde, eğlence yerinde,sokakta, karakolda, hastanede, mahkemede ve cezaevinde özel olarak koruyup güvenlik altına almaktır.2

Çocuk Hukuku, özel yasaya sahip olmayıp farklı yasalara dağıtılmış ayrı ayrı kuralların derlenmesinden oluşmuştur. Yeni bir hukuk dalı olmasına rağmen kökeni eski dönemlere dayanır. Konu zenginliği vardır. Çocuk haklarını konu alır ve bunları korumayı amaçlar. Çocuk hakları özel hukuk, sosyalhukuk, kamu hukuku ve uluslararası hukukta yer alan kuralların, çocuklara tanıdığı yetkileri kapsar.3

Çocuk veya çocukluk kavramının farklı şekillerde ifade edilmesinin yanında, çocukluğun hangi yaş sınırlarını kapsadığı da tartışmalıdır. Gerek medeni hukukta, gerek ceza hukukunda, çocuk yaşı farklı düzenlenmiştir. Gelişim psikolojisinde ise çocukluk dönemi; bebeklik ile ergenlik arasındaki dönem olarak kabul edilmiştir. Çocukluk yaşı konusunda ülkeler arasında da birlik söz konusu değildir. Yaş sınırları her ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve hukuksal sistemlerine dayalı olarak farklılıklar göstermektedir

Çocuğun toplum tarafından biçimlenebilir ve değişime her zaman açık birvarlık oluşu,onun iletişim araçları karşısında zarar görmesine neden olur. Çocuğun, medyanın etkisi altına girmesiyle birlikte yaşantısı da buna paralel olarak değişir. Medyanın oluşturduğu etki çocuğun kişiliğini biçimlendirir. İnternet, cep telefonu, uydu antenler ve çok kanallı televizyonlar, konsol oyunları, çevrimiçi oyunlar, animasyon filmler, çocuğun sadece alıcı olarak değil; aynı zamanda sürece katkısı olan, süreci değiştiren bir aktör olduklarını göstermektedir.

1. ULUSAL MEVZUATTA ÇOCUK

Hukukta çocuk kavramı iki anlamda kullanılmıştır. Birinci anlamda küçüğü yetişkinlerden ayırmak, ikinci anlamda ise küçüğün ana-babaya olan soybağını ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır.Hukuksal bakımdan çocuk kavramının ne anlama geldiği, çocuğun hangi andan itibaren yardıma ve korunmaya muhtaç olduğu ve yardıma ve korunmaya muhtaçlığının hangi yaşa kadar devam edeceğinin tespitinebağlıdır.
**
Gerek Yeni gerek Eski Medeni Kanunumuzun değişik maddelerinde çocuk tabiri kullanılmıştır. Ancak bu tabirin yanında “küçük” tabiri de kullanılmıştır. Bu nedenle “küçük” tabiri ile “çocuk” tabirinin birbirinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Çünkü Medeni Kanunumuza göre her küçük çocuk sayılmakla birlikte, her çocuğa küçük denilemez.4

1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu’nda 18 yaşından küçükler Kanun kapsamına alınırken, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda daha erken yaşta ergin olsa bile, 18 yaşını doldurmamış kişiler “küçük” olarak tanımlanmıştır (Ç.K.K.mad.4).5237 sayılı TCK’da çocuğun tarifi yapılmış, henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak kabul edilmiştir (TCK.m.6).

1.1. Türkiye’de Mevzuat ve Genel Basın Düzenlemeleri

Türk Ceza Kanunu’nun 5237 (kabul tarihi: 26.09.2004) sayılı kanunun madde 6, b fıkrasında “Çocuk deyiminden; henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi, anlaşılır” denmektedir. Bunun devamı olarak da çocukların basın alanında korunmasına ilişkin yasalar aşağıda belirtilmiştir:
* Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu5
Madde 1 ve madde 4
* Sinema, Video ve Müzik Eserlerinin Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik6
Madde 12


* 5187 Sayılı Basın Kanunu7
Madde 21
* Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun8
Madde 40 ve madde 41
* Türk Ceza Kanunu9
Madde 226
* Çocuk Koruma Kanunu10
Madde 3/a (Bu madde ile çocuk kavramı, 18 yaşa değin genişletilmiş ve çocuk ve ergenlerinkorunması amaçlanmıştır.)

Ulusal kanun ve ilgili maddelere bakıldığında çocukların müstehcenlikten korunması ve kimliklerinin basında gizlenmesine rastlanmaktadır. Esasençocukların; yaş, gelişim ve psikolojilerine uygun olmayan müstehcen eserlerlekarşılaşmaları ya da daha doğru anlamıyla maruz kalmaları zihinsel ve ahlakigelişimleri açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecektir.

TELEVİZYON VE ÇOCUK

Geçmişte çocukların gelişiminde en etkin kurumlar anne-baba, arkadaş grupları ve öğretmenlerdi. Çağımız modern toplumlarında ise özellikle, radyo,TV,sinema, bilgisayar, dergi ve gazete dolaylı yoldan çocukların gelişim sürecini etkileyen güçlü kitle iletişim araçlarıdır.

Görsel-işitsel kitle iletişim araçları içerisinde kuşkusuz en yaygın olanıtelevizyondur.Kitaplarla iletişim sağlama, öğrenme ve bilgi edinme hakkına sahip olabilmenin daha da ötesinde, okuma-yazma bilmeyen bireyler dahi televizyonyoluyla kitle iletişime dâhil olabilmektedir.

1. Televizyon ve Çocukla İlgili Yapılmış Araştırmalar

1.1. Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Olumlu Etkileri

Televizyonun sadece zararlı olduğunu düşünmek televizyonun çocuklara ve onları yetiştiren ebeveynlere en yakın bilgi kaynağı olarak kattıklarını hiçesaymaktır.Televizyon ve diğer medya araçları doğru kullandığında sayısız olumlu etkileri bulunmaktadır.Televizyon kitle iletişim araçları arasında etkinliği en fazla ve yaygın olandır.

Evde TV’nin açık kalma süresinin 1 ile 18 saat arasında değiştiği ülkemizde çocuğun zihinsel dünyasının ve kültürünün inşasında televizyon küçümsenemeyecek bir öneme sahiptir.Eskiden sadece oturma odalarında olan televizyon artık yatak odalarına, çocuk odalarına ve mutfaklara kadar girmiştir.11

1.2. Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Olumsuz Etkileri

Televizyon, çocukların dünyasında belirgin değişimler yaratmıştır. Ancak en önemlisi, çocukların kimi zaman kendi istekleri ile kimi zamanda yetişkinlerin izleme tercihleri nedeniyle karşı karşıya kaldıkları çeşitli medya içerikleri, çocukları yetişkinlerin başa çıkmada zorlandıkları bir kaygı dünyasına taşımaktadır.

Televizyon aracılığıyla, sürekli tekrarlarla sunulan ve genellikle kaygı uyandıran haber içeriklerine ve görüntülere kolektif olarak maruz kalınmaktadır. Bunların çocuk psikolojisi üzerindeki etkisi yetişkinlere kıyasla çok daha fazladır.

Fazla televizyon seyreden çocuklarda şu değişiklikler gözlemlenebileceği düşünülmektedir:

*Çocuk, gerçeklerden kaçmakta, pasifleşmekte ve bağımlı bir yapı oluşturmakta,
saldırganlaşmakta ve sıradanlaşmaktadır.

*Özellikle kendini ifade etme sıkıntısı yaşamakta, yaratıcılığın yerini taklit
almaktadır.

Televizyonun negatif etkileri aşağıda sıralanmaktadır:

- Yoğun ve gereksiz tüketim

- Cinsel içerik ve cinsiyet rolleri

- Şiddetin içselleştirilmesi

- Bilişsel gelişime olumsuz etkiler

- Okuma, düşünme ve akademik başarıyı olumsuz etkiler

- Dil kullanımında bozulma

- Karakter ve kimlik oluşumunda olumsuz etkiler.

2. Televizyon Yayınlarında Şiddet ve Çocuk

Çocukların okul öncesinde kurallı saldırganlık duygularından beslendiği fakat
okul dönemine geçişle birlikte direkt olmayan (indirect) saldırganlık duygu durumları yaşadığı gözlenmektedir.

Şiddetin pekiştirilmesi, şiddetin kendi davranışlarında ya da izledikleri kahramanların davranışlarında ödüllendirilmesiyle gerçekleşmektedir.

Şiddet temalı görseller le ilgili bir başka dikkat çekici nokta şiddet eyleminde
bulunan karakterle “özdeşleştirme” kurulmasıdır. Karakterin uyguladığı şiddete
saygı duymak ve kanıksamak, şiddete karşı “duygusuzlaşmayı” getirecektir.

Televizyondaki şiddetin etkisinin çocuktan çocuğa değişmesindeki bir başka
etken de ebeveynlik tarzıdır.

3. Televizyon Reklamlarında Çocuğun Yeri

Reklamlar, iletişim dünyasında ticari kazanç elde etmek için merkezi rol oynayan iletişim kanallarıdır. Bu iletişim kanalı, ticari bir amaç güttüğü için çeşitli unsurları bünyesinde barındırmakta ve bu unsurları amaçlarını gerçekleştirmede kullanmaktadır.

Çocuklar, bu geniş sektörde, hem reklamı yapılan malzemelerin alıcısı; hem de reklamı yapılan bu malzemelerin tanıtımını kolaylaştıran bir öge durumundadırlar.

Reklamların birçok olumsuz etkisinden bahsetmek mümkündür. Bir reklamın manipüle edici ve aldatıcı olarak kabul edilebilmesi için şu üç unsurun bir arada bulunması gerekmektedir:

*Reklamın yanlış veya yanıltıcı olması ya da eksik bilgi içermesi,

*Reklamın orta seviyedeki ve hitap ettiği tüketiciyi aldatması veya aldatma ihtimali taşıması,

*Reklamdaki aldatıcı ifade veya iddianın önemli, tüketicinin kararınıetkileyebilecek olması.

Aşağıda, çocukları reklamların olumsuz etkilerinden korumaya yönelik ilgili ulusal mevzuata yer verilecektir:

* Mülga 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun13
Madde 4/t-u,c

* Mülga Türkiye Radyo – Televizyon Kurumu Reklam Yönetmeliği14
Madde 5/m

* Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun15
Madde 139/2

* Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik16

Madde 6/d ve madde 18/a-b-c-d-e-f-g-h-i-j-k-l-m

* 6112 Sayılı RTÜK Kanunu17
Madde 9/6’nın (ç) bendi, madde 9/7, madde 13/4

4. Haberlerin Çocukların Dünyasına Etkisi

Çocuklara karşı haber ve habercilikteki tutum çok önemlidir. Tüm medya çalışanları, çocuklar arasında ayrım gözetmeksizin onları koruma adına gerekli duyarlılığı göstermelidirler. Çocukların yalnızca mağdur oldukları veya istismara uğradıkları durumlara değil mutluluk ve başarılarına da haberlerde yer verilmelidir. Çocuğa yönelik şiddeti özendirecek haberlerden kaçınılmalı. Muhabirin ahlaki açıdan ikilemde kaldığı, çocuklarla ilgili meselelerde muhabir, çocuğun lehine olan durumu göz önünde bulundurmalı ve haberini buna göre yapmalıdır.

Çocukların karıştığı çeşitli olaylarda ayrıntıya girilmeden olaylar aktarılmalı, çocuğun soyadı haberde zikredilmemelidir.

5. Çocukları Televizyonun Olumsuz Etkilerinden Koruma Yolları

Televizyon ülkemizde ve dünyada meydana gelen gelişmeler hakkında bizi aydınlatan bir kitle iletişim aracıdır. Televizyonda yayınlanan müzik ve eğlence programları, değişik yaş gruplarından farklı ilgi alanları olan pek çok kişiye ulaşır. Bu nedenle televizyon aynı zamanda vakit geçirmemize yarayan bir eğlence aracıdır.

Başta bilgi edinme, öğrenme ve iletişim olmak üzere birçok faydası olan televizyonun, özellikle çocuklar üzerinde fiziksel, sosyal ve psikolojik etkilerinin yanında birçok tehlikeler içerdiği de göz ardı edilemez bir gerçektir.Televizyon çocuğu şiddete yöneltebilir.Televizyondaki programların birçoğunda konuşma dili sıkça yanlış, argo ve yabancı kelimelere özentili olarak kullanıldığı için, çocuğun dil gelişimi olumsuz etkilenebilir.Televizyonçocuğun bir süre sonra düşünmesini, eleştirmesiniengelleyebilir.Çocuğun aşırı televizyon izlemesi, kitap okuma, spor yapma, müzik dinleme, resim yapma, arkadaşlarıyla oyun oynama gibi olumlu faaliyetlerden, hatta yemek yemekten bile alıkoyabilir.Bunedenle çocukları televizyonun olumsuz etkilerinden korumak için çeşitli yollara başvurulur:

5.1. Akıllı İşaretler Vasıtasıyla Çocukların Korunması

Akıllı İşaretler, televizyon yayınlarının içeriğiyle ilgili bilgilendirici bir sınıflandırma sistemidir. Bu sistem, televizyon yayıncılarının, anne babaların ve genelde toplumun, çocukları ve gençleri televizyon yayınlarının olası zararlı etkilerinden koruma sorumluluğunu yerine getirmelerinde onlara yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır.

Akıllı İşaretler’ in; Görsel İkon Kullanımı, Saat ayarlaması, Sesli uyarı Kullanımı ve Ebeveyn Kontrolü gibi yöntemleri olmakla beraber Türkiye’de “Görsel İkon Kullanımı” mevcuttur.

Akıllı işaretler iki başlıkta kategorize edilir:

*Programın olası zararlı içeriği: Şiddet ve korku, cinsellik ve örnek oluşturabilecek olumsuz davranışlar (ayrımcılık, alkol ve sigaranın aşırı kullanımı, madde kullanımı, yasa dışı davranışlar ile kaba konuşma / küfür) olarak belirlenmiştir.

*Programın hangi yaş grubuna uygun olduğu:Tüm izleyici, 7 yaş, 13 yaş ve 18 yaş olmak üzere dört grupta ele alınmıştır.

Bir programın hangi türde zararlı içerik taşıdığı ve hangi yaş grubunun izlemesinin uygun olduğunu belirleyebilmek için bir soru formu geliştirilmiştir. Bu form, sınıflama sistemine dahil tüm programlar için yayıncı kuruluşların görevlendirdiği ve sistem hakkında önceden eğitilmiş sertifika sahibi kodlayıcılar tarafından elektronik ortamda doldurulur. Form üzerinde işaretlenen yanıtlara göre sonuç, otomatik olarak saptanmış olur.

6112 Sayılı RTÜK Kanununun 24. maddesinde sembol sistemi düzenlenmiştir. Böylece “Akıllı İşaretler” sistemi yasal bir düzene oturtulmuştur.

“Akıllı İşaretler” sistemi, izlenecek programlar ve bu programların hangi yaş grubuna uygun olduğu hakkında bilgi vererek, televizyonun olumsuz etkilerinden en çok etkilenen çocukları korunmaya çalışır.Sistem tarafından verilen yaş ve içerik sembolleri programın başında 5 saniye süreyle ekranın tümünde ve her kesintiden sonra da 15 saniye süreyle ekranın sağ üst köşesinde olacak şekilde yayınlanmaktadır.

5.2. Çocuklara Yönelik Televizyonda Korumalı Saatler Uygulaması

Programların yaş ve içerik bakımından çocuklara zarar vermemesi amacıyla sınıflandırılmasına yardımcı bir başka sistem de “Korumalı Saatler” sistemidir.

5.2.1. İyi Uykular Çocuklar Projesi

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Televizyon Yayıncıları Derneğinin işbirliği sonucunda hazırlanan “İyi Uykular Çocuklar Projesi”, okul öncesi ve ilköğretim çağı çocuklarına akşamları erken yatma alışkanlığının kazandırılmasını, anne ve babaların çocukların erken yatırılması konusunda duyarlılıklarının ve etkinliklerinin artırılmasını ve çocukların geç saatlerdeki televizyon yayınlarının olası zararlı etkilerinden korunmasını amaçlamaktadır.

İyi Uykular Çocuklar Projesi, yasaklama ve yaptırım uygulama yerine sorumluluk ve duyarlılık geliştirmeyi amaçlamakta, düzenleyici otorite ile sivil toplum işbirliğine, yayıncı sorumluluğuna ve ebeveyn duyarlılığına dayanmaktadır. Ebeveynlerin ekrandaki hatırlatmayı dikkate almaları ve çocuklarını erken yatırmaları, projenin başarıya ulaşmasının en önemli koşulu olarak görülmekte, uygulamayla, ekran karşısındaki izleyicinin etkinliğinin daha da artırılması beklenmektedir.19

5.3. Çocuklara Yönelik Tematik Kanallar

Türkiye’de çocukların yetişkin programları izlemeye meyilli olduğu düşünülmektedir. Bunun sebebi olarak da çocuklara yönelik kanalların daha az izleniyor olması gösterilir. Ancak bu, çocuk kanallarının tamamen çocuğun gelişimini olumlu yönde etkileyecek içerikte program yaptığı anlamına gelmez. Çocuk kanallarında da olumsuz ögeler yer alabilir.

Çocuklar farklı yaş gruplarında farklı gelişimler gösterdikleri için onların farklı dönemlerdeki zihinsel gelişimine uygun çeşitli programlarınhazırlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, çocuklara yönelik oluşturulacak kanallar, onların bilgi seviyesini artıran becerilerini geliştiren nitelikte olmalıdır.

5.4. Medya Okur Yazarlığı

Medya okuryazarlığı, yazılı ve yazılı olmayan, büyük çeşitlilik gösteren formatlardaki (televizyon, video, sinema, reklamlar, internet v.s) mesajlara ulaşma, bunları*çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği* olarak tanımlanmaktadır.20

Çocukların ve gençlerin televizyonun olumsuz etkilerine karşı korunmaları amacıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Milli Eğitim Bakanlığının işbirliğiyle medya okuryazarlığı projesi başlatılmıştır. 2007-2008 öğretim yılından itibaren Türkiye genelindeki tüm ilköğretim okullarında seçmeli medya okuryazarlığı dersi okutulmaya başlanmıştır.

Bu projedeki amaç, bireyin medyanın negatif etkilerine karşı dirençli olmasının sağlanması ve medya kuruluşlarının kitleden gelen tepkilerle denetiminin sağlanmasıdır.Medyanın izleyiciler ve toplum tarafından yönlendirilme becerisidir.

Çocuklar televizyon karşısında etkiye en açık kesimi oluşturmaktadır. Çocuklar, televizyon mesajlarına açık olmaları nedeniyle gördüklerini “gerçeklik” olarak algılar ve gerçek yaşamda karşılığını bulmaya çalışır. Bunların birer kurgu olduğunun bilincinde değildir. Medya okuryazarlığı önemini bu noktada hissettirmektedir. Çocuklar medya okuryazarlığı konusunda ne kadar bilgiye sahip olurlarsa, gerçek dünya ile medyanın kurguladığı dünya arasındaki sınırı o derece fark edebilirler. Böylece medyadan bilgi edinirken, medyanın zararlı etkilerinden kendilerini korumuş olurlar.

6. Anne-babaya Düşen Yükümlülükler

Televizyonun etkileri nasıl ve ne derecede kullanıldığı ile ilişkilidir.Önemli olan televizyonun seyrettirilmemesi değildir. Televizyonun olumsuzluk teşkil edebilecek etkileri yanında olumlu etkileri de bulunduğundan; önemli olan televizyonun denetimli olarak seyrettirilmesidir. Çocuğu televizyonun olumsuz etkilerinden korumada belki de en önemli görev anne-babalara düşmektedir. Anne babaya düşen görevler kısaca aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1. Anne-baba çocuğa ne şekilde televizyon seyretmesi gerektiği konusunda açıklama yapmalıdır.

2. Anne-baba çocuğun reklamlarda görüp, istediği ancak ona uygun olmayan maddelerin nedenalınamayacağını çocuğa anlatmalıdır.

3. Çocuğa televizyon seyrettirilmesi veya seyrettirilmemesi ödül ya da ceza olarak kullanılmamalıdır.

4. Anne-baba televizyon seyretmek yerine kitap okuyarak, müzik dinleyerek, spor yaparak bir hobi ileilgilenerek, çocuğa bu konuda iyi bir örnek olmalıdır.

5. Televizyon konulan odadaki eşyalar televizyonu merkezyapmayacak şekilde düzenlenmelidir.

6. Sürekli kanal değiştirmek küçük yaştaki çocuğun konsantrasyonunu bozduğu için anne-baba, çocuğunsürekli kanal değiştirmemesine dikkat etmeli, kendileri de bu davranışı yapmaktan kaçınmalıdır.

7. Çocuğa izlediğinin yalnızca bir film, hikâye olduğu anlatılmalıdır.

8. Anne-baba çocuğun televizyon izlemesi konusunda çocukla birlikte bir plan yapmalıdır.

9. Anne-baba izlenecek programın içeriğine dikkat etmeli. Çocuğun gelişimine zarar verebilecek programlar seyrettirilmemelidir.

SONUÇ

Ulusal mevzuatta kitle iletişim araçları ve çocuk ilişkisi ilk defa 1927 tarihliKüçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanununda belirtilmiş. Bu durum basın ve yayında “Küçüklere Zararlıdır” ifadesiyle belirtilmiştir.

Medya çocukluğun yapısını değiştirmektedir. Çocuklar aynı anda hem eğlendiren hem öğreten; eğlendirirken reklamını yapan ürünlerle karşılaşmaktadırlar.

Çocuklara ilişkin medya düzenlemeleri yapılırken her toplumun içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurulmalıdır. Günümüz dünyasında bu durum aslında aşılmış durumdadır. Küreselleşme, değişen dünya düzeni ve kitle iletişimin evrensel boyutlara ulaşmasıyla kültürleri aşan uluslararası bir medya anlayışı oluşmuştur.

Kitle iletişim araçları teknolojik olarak üstün oluşlarına göre dünyada yayılma alanları farklılık göstermekte ve sağladıkları imkânlar o derece artmaktadır.Bir taraftan eğlenme, bilgi edinme ve toplumsal ilişkiler sebebiyle ihtiyaç duyulmakta; bir taraftan da verdiği zararlar yüzünden topa tutulmaktadır.

Ülkemiz açısından çocukların en çok vakit geçirdiği kitle iletişim aracı televizyondur. Çocuklar dersten arta kalan zamanlarının büyük bir bölümünü televizyon karşısında geçirmektedirler. Tartışmasız, her kesimden insana ulaşmada en başarılı araç televizyondur. Çocuklar da toplumun birer üyesi olarak bu durumdan paylarına düşeni almaktadırlar.

Ülkemizde RTÜK başta olmak üzere birçok kuruluş ve bu kuruluşların çalışma usullerini belirleyen mevzuat ile televizyonda, çocukların,zihinsel, fiziksel ve ahlaki gelişimini olumsuz etkileyecek içerikte yapılan yayınlar engellenmeye çalışılmaktadır. Bunu sağlama adına “Akıllı İşaretler Sistemi, Medya Okuryazarlığı Projesi, İyi Uykular Çocuklar Projesi, Çocuklara Yönelik Tematik Kanallar Projesi” oluşturulmuştur.

Çocukları televizyondaki şiddet ya da diğer unsurlardan korumak ve çocukların televizyondan faydalanabilmesi için anne-babanın rolü çok önemlidir.Çocuklarını denetleyen ve aynı zamanda onlarla fikir paylaşımında bulunan anne-babaların çocukları, kuralları bilirler ve buna göre iletişim araçlarını kullanırlar.

Çocuklar ve reklam ilişkisinde çocuklar hem hedef kitle hem
de reklamın bir parçasıdır. Reklam ve çocuklara ilişkin düzenlemelere bakıldığında çocukların bazı ürünlerden korunarak, o ürünlerinreklamlarında kullanılmamasına ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.

Çocuk haber ilişkisinde de aynen reklamlarda olduğu gibi çocuklar haberlerin hem izleyicisi hem konusu niteliğindedir. Çocukların izlemesine uygun olmayan haberler onları uzun vadede psikolojik olarak etkileyebilecektir. Bu yüzden bu tür haberleri izlemekten çocuklar alıkonulmalıdır. Çocukların haber konusu yapılmasında da çocukla ilgili bilgiler ayrıntılı verilmemelidir.

Sonuç olarak medyanın, kitle iletişim araçlarının ve özellikle televizyonun olumsuz etkilerinden çocuğu koruma adına devlet, özel sektör, sivil toplum ve aile işbirliği içerisinde faaliyet göstermelidir. Çocukların bilinçlenebilmesi için onları yönlendirecek olan ailelerin ve eğitimcilerin bilinçlendirilmesi adına programlar düzenlenmelidir. Böylece kendine güvenen ve iletişim araçlarını zarar görmeden onlardan doğru faydalanan bireyler yetişebilecektir.

KAYAKÇA
ÇELİK Cemil, Çocuk Kavramı ve Medeni Hukuk Açısından Çocuk Haklarının Tarihi
Gelişimi, e-Akademi, Hukuk Ekonomi ve Siyasal Bilimler Dergisi, Şubat 2005, s.8.
EVİK Ali Hakan, Çocuk Suçlarının Yargılanması ve Yaptırımların Uygulanması Rejimi,
İstanbulÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1998, s.4.
İNAL Emrehan, Reklam Hukuku ve Aldatıcı Reklamlar, İstanbul, Beta Yayınları, 1998, s.38.
İNAN Ali Naim, Çocuk Hukuku, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi, İstanbul, 1968, s.13.
RTÜK Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması – 2 2009
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Televizyonun Olumsuz Etkilerinden Çocuğu Koruma Yolları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Furkan Yavuz'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
25-04-2012 - 08:52
(4381 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
14101
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 23 saat 1 dakika 33 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,22 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 24037, Kelime Sayısı : 2854, Boyut : 23,47 Kb.
* 7 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1458
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
Forumumuzdaki İlgili Mesajlar
Erken Bitirme, Üstten Ders Alma Hakkında.
Meliha - 01-07-2018 - 08:26
Yeni Hukuk Fakültesi Öğrencilerine Tavsiyeler
sametcanaslan - 10-03-2018 - 00:39
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05447197 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.