Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Engizisyon Mezalimi

Yazan : Hüseyin Ateş [Yazarla İletişim]
Avukat

Yazarın Notu
Yayınlandığı Yer : Antalya Barosu Dergisi, Temmuz – Eylül 2009, sayı: 70 sh. 120 vd.

“İspanya’da artık ne Müslüman ne de dinsiz kaldı.”
İspanya Kralı V. Ferdinand

ENGİZİSYON MEZALİMİ
Av. Hüseyin ATEŞ


Zulmü, haksızlığı, adaletsizliği ve insanı dehşete düşüren işkenceleri ifade etmek için kullandığımız “engizisyon mezalimi” dilimize yerleşen binlerce deyimden sadece birisidir. Her deyimin bir çıkış hikâyesi vardır. Kiminin hikâyesi öğreticidir, kimi içinde mizahi bir unsur barındırır. Konu başlığımızın hikâyesiyse, dehşet ve korku sahneleriyle doludur.

Ortaçağ Batı Avrupa’sında din adamlarının İncil’den vazettikleriyle tezat oluşturan yaşantıları, halk sefalet içersinde yüzerken, sefahate ve lükse olan düşkünlükleri halkı kiliseden iyice uzaklaştırmıştı. Aydınlar, kilisede olup bitenleri eleştirerek, halka aktarıyordu. Haçlı seferleri ve İslam dünyasından yapılan tercümeler, halkın ufkunu genişletmiş; Kilise kurumu, halk arasında güvenilirliğini iyiden iyiye yitirmiş, tepki toplamaya başlamıştı. Dinde reforma gidilmesi inancı kuvvet kazanmıştı ve yeni yeni mezhebi cereyanlar hayat buluyordu. Katolik kilisesi 1184 senesinde Verona Konsili’nde elinden kayıp giden gücünü koruyabilmek için toplandı. Katolik inancına sırt çevirerek, Kilise ve Tanrı’ya düşmanlık ve ihanet edenlerin bulunup, cezalandırılması böylelikle reformun engellenmesi, düzeni muhafaza ve inanç birliğinin temini amacıyla özel yetkili dini mahkemelerin kurulması kararı alındı. İlk defa İtalya’da kurulan mahkeme başta özellikle İspanya olmak üzere Fransa ve diğer Katolik ülkelerde Papalığa bağlı olarak örgütlendi.

Piskoposlara kent kent dolaşarak ( seyyar mahkeme ) din sapkınlarını bulup, cezalandırma yetkisi tanınmıştı. ( Kont, baron ve kent meclisi üyeleri vs. tüm mahalli idareciler piskoposa, “dinsiz avında” yardımcı olmak zorundaydı. ) Vardıkları kentin kilisesinde, halka vaaz verip, Katolik inancına aykırı hareket ederek saygısızlığın, Tanrı’ya ihanetin bir suç olduğu bildirilir, insanlar Tanrı yoluna çağrılırdı. Vaaz, kiliselerin kapılarına asılarak halka ilan edilirdi. Vaaz gününden itibaren bir aylık af süresince suçunu itiraf edenler bağışlanırdı. Mahkemeye yapılan ihbar başvuruları, noter tarafından kayda geçirilir, ihbarlar değerlendirilir, ciddi görülenler hakkında soruşturmaya başlanırdı.

Sanık, korkunç kostümlü ve maskeli muhafızlar eşliğinde, duvar, perde, koltuk ve kürsünün simsiyah olduğu salona alınır ve haç şeklindeki sandalyeye oturtulurdu. Bütün işlemlerin gizlilik esasına göre yapıldığı yargılamada, tüm hakları kısıtlanmıştı. Duruşmalar genellikle halka kapalı olarak yapılırdı. Sanık, masumsa, endişe duymasını gerektirecek bir durum olmadığından, kendisini bir avukat aracılığıyla savunma hakkına da sahip değildi. Yokluğunda yapılan işlemler hakkında, bilgi verilmezdi. Sanık; muhbirin ( Ana baba, çocuk ve kardeşlerin birbirini ispiyonlayabildiği çok sıkı bir istihbarat ağı kurulmuştu. ) ve şahitlerin adını öğrenme hakkına da sahip değildi. Diğer davalarda şahit olarak dinlenmeyenlerin ifadesine engizisyon başvurabilirdi. İkrarın tek başına kesin delil sayıldığı, diğer delillerle desteklenmesinin aranmadığı engizisyonda, sanık istenilen şekilde konuşmak, suçunu itiraf etmek zorundaydı. Başka şekilde konuşması yasaktı. Suçlu psikolojisinde uzman hâkimler, ikrarı bir an önce elde etmek için hileye başvurur, tuzak sorularla sanığı çelişkiye düşürmeye çalışırdı.

Yargılama usulünün bir parçası olarak, ikrarı temin için işkenceden yararlanılırdı. Sanık kademe kademe her kademede şiddet ve dehşetin arttığı, ağır ve dayanılmaz çeşitli işkencelerden geçirilirdi. İşkence, suçunu kabul edene kadar uygulanırdı. Kızgın kerpetenlerle kalçaları kıstırma, çekiçle kemik kırma, özel düzenekle bedeni germe ( Bu yolla boyu 30 cm uzayanlar olmuştur. ), ayağa ateşe duyarlı merhem sürerek ayağı ateşe yaklaştırma, iple sarkıtarak aniden taş zemin üzerine salma vs… İşkenceyle istenildiği gibi konuşmayan sanığın kaldığı zindana, casus gönderilerek, delil elde edilmeye çalışılırdı. ( İşkence esnasında gözü çıkarılan bir sanığın gözü, işkence heyeti başkanın yüzüne fırlayınca, başpapazın korkudan ölmesi üzerine, hazır bulunanlara kukuleta ve cübbe giyme mecburiyeti getirilmiştir. )

Sanık, işlediği suçun ağırlığına göre çeşitli cezalara çarptırılırdı. İşlediği suçtan pişmanlık duyanlar ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, nedamet duymayanlarsa kazığa bağlanıp yakılırdı. Mahkûmun yakılmasından umulan maksat bedenin yok edilmesi ve günahlardan arındırılmasıydı. Ölüm cezaları, büyük meydanlarda ve toplu şekilde infaz edilirdi. Verilen ölüm cezalarını yerine getirmek, sivil ( laik ) makamlara aitti. Ölen sanığın suçlu bulunması halinde, cesedi mezardan çıkarılarak yakılırdı. Geçici süreli hapis, para, müsadere, halk arasında veya ayin sırasında kırbaçlanma, sarı haç taşıma, haç dikilmiş kıyafet giyme, Haçlı seferine katılma, kiliseleri ziyaret, hacca gönderilme, sürgüne yollanma, yoksul kimselere yardım, aforoz edilme diğer uygulanan cezalar arasında yer işgal ediyordu. ( Günümüzdeyse kiliseden uzaklaştırma yaptırım olarak uygulanmaktadır. ) Mirasçıları, kamu hizmetinde bulunmaktan men edilirdi. Portekiz engizisyonu ( soykırım olarak ), çocukları, ana ve babalarından ayırarak, Katolik inancına göre yetiştiriyordu. Sanık düşük bir ihtimal beraat etse dahi malları müsadereden kurtulamazdı. Müsadere edilen mallardan sanığın ailesi, alacaklıları, hapishaneler ve kilise papazları da pay almaktaydı. Kilisenin pay alması kurumun yozlaşarak, çürümesine neden olmuştur. Zenginler, basit bahane ve iftiralarla engizitör ( hâkim ) huzuruna çıkarılarak, malları bu suretle talan edilmiştir. Ayrıca engizitörlerin birbirlerini suiistimallerde affetme yetkileri bulunmaktaydı.

İspanya Engizisyonu, Kral Ferdinand’ın emriyle Müslümanlara ait tüm kitapları yakmıştır. ( Sadece Gırnata şehrinde bir milyon cilt kitap yakılmıştır. ) Roma Engizisyonu, kitap basımını ve hangilerinin alınıp, satılabileceğini kilisenin iznine tabi tutmuş, üniversitelerde okutulanları sansürlemiş, Katolik inancına aykırı bulunanları yaktırmıştır. “Tehlikeli düşüncedeki” bilim, fikir ve din adamlarının kâbusu olan Engizisyon, Rönesans’ı sekteye uğratmıştır. Müslüman bilim adamlarından öğrenerek, Dünyanın yuvarlak olduğunu ve Güneşin etrafında döndüğünü söylediği için İtalyan bilim adamı Galileo Galilei, “Allah dünyayı bir daha hareket etmemek üzere durağan bir temel üzerine oturtmuştur.” tahrif edilmiş İncil’de yer alan bu cümleye muhalefetten hakkında mahkeme şu kararı alır: “Dünyanın evrenin merkezi olmadığına ve hareket ettiğine ilişkin tez abestir. Felsefe açısından yanlıştır ve iman bakımından insanı yanılgıya sürükler.” Galilei: ““Ben, Güneş evrenin merkezindedir.” Dediğim için yargılanıyorum ve bu tür aykırı görüşleri nefretle kınıyorum, lanetliyorum. Aynı zamanda Kutsal Katolik Kilisesi’ne yapılan tüm yanlışları da…” sözleriyle fikirlerini resmen inkâr ederek, yakılarak öldürülmekten kurtulmuştur. Ömrünün geri kalan son sekiz yılını evinde gözetim altında geçirmiştir. Ünlü gökbilimci ve felsefeci Giordano Bruno, kainatın sonsuz olduğu, dünya dışında başka gezegenlerin de bulunduğu ve dünyanın kainatın merkezi olmadığı fikirleri İncil’e aykırı bulunup, yakılarak ölüme mahkum edilmiştir. Jean Dark da Bruno ile aynı kaderi paylaşan meşhurlar arasındadır. Müzisyen Paganini’nin senelerce cesedine defnedilecek yer gösterilmemiştir.

Putperestler, Calvinist ve Protestanlar, zâniler, ensest ilişkiye girenler, satanistler, simyacı, büyücü, cadıların da hisselerine engizisyon mezaliminden pay düşmüştü. İspanya Engizisyonu sömürgelerine de mahkemelerini taşımış, Amerika kıtasında Kızılderilileri imha için örgütlenmiş, Batı Hint adalarında da Tanrı için adalet dağıtmıştı!

Günümüze birçok mahkemenin kayıtları ulaşmadığından, Engizisyon kararıyla kaç kişinin yakıldığı bilinememektedir. Müslüman ve Yahudileri tasfiye maksadıyla İspanya’da kurulan engizisyon 18 yıl zarfında 24.000 Müslüman’ın idamına karar vermiştir. Başengizisyoncu Tomas de Torquemada 2.000, küçük bir mahkemeyse 28.000 kişiyi yaktırdı. Bu rakamlar bize, milyonlarca insanın yakılmış olabileceği konusunda bir fikir verebilir. 5.000.000 insan engizisyon zulmünden göç etmiştir. ( Hıristiyanlaştırılmak istenen 200. 000 Yahudi İspanya’dan göç etmiştir. )

Ruhunu şeytana satmışlarla kutsal cihat maksadıyla engizisyon Hollanda’ya kurulmak istendiğinde halk isyan etmişti. Roma’da bir mahkeme yakılıp yıkılmış ve papanın heykeli parçalanmıştı. Engizisyon görevlilerinin öldürüldüğü dahi olmuştu. Uygulamalarıyla insanlar arasında tiksinti ve dehşet uyandıran Engizisyon sonsuza dek süremezdi ve ilk defa İspanya’da 1807 senesinde, 1. Napeleon Boneopart tarafından bir emirnameyle kaldırılmıştır. Katolik Hıristiyan tarihinin kara lekesi mahkemeler 1834 senesinde tüm Avrupa’da lağvedilmiştir.

Ek : İlhan Bardakçı’nın “İşkence” adlı yazısında yer alan alıntılar, “engizisyon mezalimini” en iyi şekilde özetlemektedir:

“İnsanlık adına utanç verici bir edebiyat türü de doğmuştu. Şahit olarak hazır bulunduğu işkence sahnelerini anlatmak ve hatta en etkili anlatana ödül vermek genel bir edebiyat sahası haline gelmişti. İlgililer işkencenin nasıl başladığını, sanıkların nasıl ve en çok hangi uzuvlarına uygulandığı zaman bağırdıklarını ve hatta nasıl yalvardıklarını ballandıra ballandıra anlatmaktaydılar. Krallık makamı sadece işkenceye yatırılanların direnişlerini ve Engizisyon’a edilen küfürlerin anlatılmasını yasaklamıştı. İspanya’nın ünlü kraliçesi ( Katolik İsabella ) uyumadan evvel, kendisine bu itirafların ninni gibi okunmasını emrediyordu. Verdiği ziyafetlerde, o hafta yapılan işkenceleri en ince ayrıntısına kadar anlattırır ve son derece zevk aldığı zaman bol keseden ihsanlarda bulunurdu.” ( Prof. H.C. Lee, Ortaçağda Engizisyonun Tarihi, 1955 basım )

“Daha 17. yüzyılda işkence, ceza hukukunun bir parçası olarak kabul edilmekteydi. Bilhassa Fransa ve İngiltere, eski Yunan ve Roma hukukunun, maznun ve esirlere işkence uygulanmasına cevaz vermeleri sebebiyle bu yüksek kültürün ( ! ) aynen muhafazasını benimsemişlerdi. Eritilmiş kurşunun kulaklar ve boğazdan aşağıya akıtılması, kızdırılmış zeytinyağı içirilmesi veya parası ailesinden alınan zeytinyağında zavallıların kızartılması. Avrupa’da 17. yüzyılın ortalarına kadar en geçerli soruşturma usulleri budur. İngiltere ve Fransa’da zanlıların bağırsaklarına boru ile tazyikli su verilmesi, işkencenin en medeni olanlarından sayılıyordu. Bu arada özel hazırlanan bıçaklarla derinin yüzülmesi ve deriyi koparmadan vücuttan sıyırmak konularında “virtüöz” mertebesinde cellât ve işkence üstatları peydahlanmıştı.” ( Enciclopedia Americana, c. 1, sayfa 869, Prof. Norman J. G. Pounds )

Kaynakça :

1 - Kısıtlı Demokrasi Sancılı Hukuk, Sami Selçuk, Truva Yayınları, s. 391, 1. Baskı, Ocak 2009 İstanbul,

2 - Tarih ve Medeniyet Dergisi, sayı 31, sayfa 23, Ekim 1996 İşkence, İlhan Bardakçı,

3 - İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, c. 11, sh. 238 vd. İstanbul 1995, Engizisyon maddesi,

4 - Yeni Rehber Ansiklopedisi, Türkiye Gazetesi Yayınları, Engizisyon maddesi ve muhtelif ansiklopedi ve dergiler.




Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Engizisyon Mezalimi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Hüseyin Ateş'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
22-11-2010 - 10:25
(4904 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
7400
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 18 saat 52 dakika 30 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,51 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 14761, Kelime Sayısı : 1719, Boyut : 14,42 Kb.
* 4 kez yazdırıldı.
* 7 kez indirildi.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1282
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04660702 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.