Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
Yazan : Lycanroc,
Tarih : 29-01-2025 10:35
|
İyi günler cmk ağır ceza görevini o tarihte askere gideceğim için reddetmek durumunda kaldım. Bu sebeple yeni avukat olmama rağmen sıralamada 3. Sıradan 80. Sıraya geriledim. Hemen sistemden mazeret gönderdim acaba mazeret kabul edilirse puanım normale döner mi belli bir zamanı mı var?
|
|
|
|
Merhabalar, müvekkilin aracında meydana gelen kazadan kaynaklı değer kaybı talepli tazminat davası açtık. Ancak gelen bilirkişi raporunda aracın pert olduğu ortaya çıktı. Bu durumda ıslah edip talebimizi değiştirebilir miyiz? Değer kaybı talebimizden dolayı tarafımıza aleyhe vekalet ücreti çıkacak mıdır? Değer kaybı olarak 40.000,00 TL olarak davamızı açmıştık tespit dosyasına istinaden bundan dolayı aleyhe vekalet ücreti çıkmaması için yapmamız gereken işlemler nelerdir karşılaşan meslektaş var mı bu konu ile ilgili? Saygılarımla
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım,
Müstakil evlerin bulunduğu bir sitede site yönetiminin kusurundan kaynaklı müvekkil bir sorunla karşılaşıyor. Bu nedenle delil tespitinde bulunacağım fakat davalı kısmını ne şekilde yazmam gerektiğini bilemedim. ... Site Yönetimi ve adres yazmam yeterli olur mu? yoksa Site yönetim kurulundaki şahısların ad-soyad, tc ve adres bilgilerini mi yazmalıyım? Yardımcı olabilecek olursa çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : abuj,
Tarih : 27-01-2025 18:36
|
Sayın meslektaşlarım,
Bir manevi tazminat davamızda miktar düşük olduğundan müvekkil hem karara itiraz etmemizi hem de icra takibini açmamızı istemektedir. Talep yönünde iki işlemi aynı anda yapabilir miyiz?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : abuj,
Tarih : 27-01-2025 15:44
|
Sayın meslektaşlarım,
Kiracı tarafından müvekkil mal sahibine tahliye taahhütnamesi verilmiştir. Müvekkil bu belgedeki 1 aylık süreyi beklemektedir. Aynı zamanda kiracının 10 yıllık uzama süresi de sona ermiş ve 1 sene sonra müvekkilin bu davayı açma hakkı da doğacaktır.
Sormak istediğim; müvekkile verilen tahliye taahhütnamesi ile tahliye işlemi başlatırsak ve olurda bu davamız reddedilirse, 10 yıllık kullanımdan kaynaklı davamızı bu ret kararı olumsuz etkiler mi?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
merhaba,
tahliye taahhüdüne ilişkin icra takibi başlatmıştık. gelen itiraz üzerine itirazın iptali yoluna gittik. ilerleyen safhada taraflar anlaştı, davacı müvekkil davadan feragat etti, ev tahliye ve tesim edildi.
gelinen aşamada bu durumun icra takibine beyan olarak bildirilmesi konusunda bir kafa karışıklığı yaşıyorum.
bu durumun icra dosyasına, hangi şekilde bildirilmesi müvekkil açısından en sağlıklı yol olur ? haricen tahsil - vazgeçme - icra takibi hakkından feragat/ vazgeçme veya yalnızca durumu açıklayan bir beyan vb. bu noktada tavsiyelerinizi rica ediyorum. (dosyada haciz yok)
|
|
|
|
İyi günler değerli meslektaşlarım,
Dava konusu, müstakil evlerin bulunduğu bir sitede ortak ana su borusu birden fazla kez patlıyor. Müvekkilin evinin duvarları ve parkeleri hasar görüyor. Site yönetimi tarafından maliyetinin yüksek olması sebebiyle yaptırılmıyor. Her seferinde ASKİ kelepçe takıp gidiyor. Öncelikle ana borulardan sorumlu olan ASKİ bildiğim kadarıyla fakat ASKİ site ile bir sözleşme imzalıyor ve sorumluluğu siteye devrediyor bu sözleşme geçerli mi? Eğer geçerliyse nasıl bir yol izlenebilir? Konu ile ilgili içtihat araştırdım fakat tatmin edici bir şey bulamadım. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim meslektaşlarım. İyi günler.
|
|
|
Yazan : imsel,
Tarih : 25-01-2025 13:50
|
müvekkilin babası tarafından 1970 yapılan evde şu anda kullanmaktadır.sözkonusu evin bulunduğu yerin tapusu önce davalık iken şimdi bir şirketin üzerindeir.taşınmazdan otoyolun bağlantı yolu geçeceği için üstündeki evin müvekkilin babası tarafından yapıldığı için muhdesat olarak tespiti davası açtık.şirket şimdi malik olmadığmız nedeniyle hukuki yarar yokluğundan davanın reddini talep ediyor.üst alta tabidir ilkesi gereği evin parası altının mülkiyetinin sahibi olan şirket hesabına yatacağından hukuki yararımızın olduğunu düşünerek açtım.bu halde davanın akıbeti ne olur? saygılar.
|
|
|
Yazan : öz87,
Tarih : 23-01-2025 20:23
|
Meslektaşlarım merhaba ;
2024 yılında ihtiyaç sebebiyle tahliye ve kira bedelinin tespiti istemli davamızı açtık. Tahliye kararı verildi , kira tespiti davamız başka esas numarası ile devam edecek tefriki istendi.
Sorum şu; o zamanın emsal kararları doğrultusunda çok afaki olmayan 25.000 bin gibi bir rakam belirlemiştik. Şuan ki ekonomik koşullara baktığımızda bu miktar çok azami kaldı şuanda 40-45 binlere kadar emlak piyasası yükselmiş. Daha devam edecek dava ve süre uzayacak zarar daha da katlanmış olacak.
Nasıl bir yol izleyebilirim bu durumda ? Dava dilekçesinde ki miktar değiştirebilir mi? Bilirkişi incelemesinde zaten haklı durumumuz ortaya çıkmış olacak yahut ikinci bir tespit davası açma hakkımız var mıdır? Dava devam ederken, süre olarakta kaçırdık bu seneyi sözleşme tarihine göre.
|
|
|
|
Merhabalar,
Müvekkilin fabrikasında çıkan yangında pek çok evrak, defter vb. belgesi zayi olmuştur. Biz de buna ilişkin asliye ticarette zayi belgesi verilmesi davası açacağız.
Ancak şirket merkezi ile fabrika farklı yerdeler. Davayı şirket merkezinin olduğu yerde mi yoksa fabrikanın olduğu yerde mi açacağım?
"Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren otuz gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. " görüldüğü üzere kanunda işletmenin bulunduğu yer derken nereyi kastediyor merkezi mi acaba, tecrübe ve bilgilerinizi bekliyorum. Teşekkürler.
|
|
|
Yazan : Av.heren,
Tarih : 23-01-2025 13:38
|
İşveren, müvekkil ile sözleşmesini işçinin iş sözleşmesi kurulurken yalan beyanda bulunduğu iddiası ile feshediyor ve buna göre sgk çıkış kodunu bildiriyor. İşe iade davası ilk derecede davam etmekte ancak bu süreçte müvekkil işsizlik maaşı alamamakta ve bu sürede iş başvurusunda bulunduğu yerler bu çıkış kodu sebebiyle olumsuz dönüş yapmakta. İşverenin sgkya başvurarak bu kodu düzeltme ihtimali yok gibi husumetten ötürü. İşe iade davasının sonucunu beklemesi de maddi olarak mağduriyeti sebebiyle mümkün değil. Bu süreçte müvekkilin sgk çıkış kodunu düzelttirmesi sadece işverene karşı açacağı sgk kodu düzeltilmesi talepli bir dava ile mi mümkün başka yolu var mıdır? Malum yargılamalar uzun sürmekte…kaldı ki başka işverenliğe başvurulurken olumsuz intiba hususu da işe iade davası yönünden olumsuz olacağından bu da çıkış kodu düzeltilmesine ilişkin davada ileri sürülemez gibi. Bu konuda uygulamada ne gibi alternatif yollar izlenebilir?
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, müvekkil girmiş olduğu çevirmede 1.18 promil alkollü çıktığı tespit edildiğinden hakkında ceza tutanağı ve sürücü belgesinin geri alınması tutanağı tanzim edildi. Müvekkil alkol kullanmadığından dolayı hastaneye gitti ve rapor aldı. Sulh cezaya yaptığımız itirazla tutanakları iptal ettirdik. İdarenin bu haksız eylemine karşı maddi manevi tazminat davası açmakta hukuki yarar sizce var mıdır? Yargıtay içtihatı araştırıyorum ancak bulamadım.
|
|
|
|
müvekkil eyt ile emeklilik hakkı kazandı ancak 1.08.1998 tarihi ile 1.06.1999 tarihlerinde 18 yaşından küçük olduğu ve babasının yanında sigortalı gözüktüğü için emekliliği iptal edildi. belirtilen tairhler arasında 43 prim günü mevcut bu konuda emekliliğin iptaline ilişkin hangi mahkemede nasıl bir dava açmamız gerekiyor ?
|
|
|
Yazan : burakxpp,
Tarih : 22-01-2025 11:09
|
Meslektaşlarım merhabalar, kısaca sorum şu şekilde; ilamsız takibe borçlu tarafından süresi içinde itiraz edildiği takdirde 1 yıllık süre içinde itirazın iptali davası yerine tazminat davası açılabilir mi? Buna ilişkin alacak davası açılabileceğine yönelik kararlar var lakin emin olmak için tazminat davası açısından da burada konu açmayı gerekli gördüm. Herkese iyi çalışmalar dilerim.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhabalar, müvekkilin boşanma davası kesinleştikten sonra evlilik birliği dışında bir çocuğu oluyor. Akabinde müvekkil çocuğu tanıyor. Çocuğun velayeti uzun yıllardır annesinde olmasına karşın; anne birkaç yıl önce çocuğu terk ediyor. Çocuk ise bu andan itibaren müvekkilin yurt dışında yaşaması ve çalışmasına bağlı olarak babaannesiyle kalmaya başlıyor. Bu süreçte çocuğun tüm masrafları müvekkil tarafından karşılanıyor, çocuk için hesap açtırıyor, para gönderiyor vs. Mevcut durumda müvekkilin çocuğunun velayetini almayı ve yurt dışına götürmeyi istiyor. Fakat kendisinin duruşmaya katılması yahut sosyal inceleme raporu için yapılacak görüşmeye gidebilmesi mümkün değil. Çocuğun üstün yararı, 16 yaşında olması sebebiyle artık anne şefkatine ihtiyaç duymadığı ve kendi iradesinin de velayetinin babasına verilmesi yönünde olduğu gözetilerek müvekkil gelmese dahi karar almamız mümkün müdür? Yoksa müvekkilin mutlak bir şekilde duruşmaya katılması mı gerekmektedir? Yardımcı olursanız sevinirim, iyi çalışmalar.
|
|
|
Yazan : Av.heren,
Tarih : 21-01-2025 20:42
|
Merhaba meslektaşlarım, tutuklunun daha önce ismini cezaevine bildirmediği dayısının oğlu cezaevinde görüşmeye gitmek istemektedir. Yönetmelikte görüş için belirli derece akrabalar sayılmış ancak kuzenin görüşme imkanı var mıdır? Varsa nasıl bir prosedür izlemeli? Başsavcılığa görüş izni dilekçesi sunması halinde görüş izninin verildiğini ne şekilde öğreniyor? Bu süreç hakkında bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim.
|
|
|
|
Merhabalar,
Cumhuriyet savcısının kısmen mahkumiyet kısmen beraat şeklinde mütalaa verdiği dosyada tüm sanıklar tüm iddialar yönünden beraat etti.
Bunun üzerine mahkeme tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı Kanun Yolu Bürosuna gönderilen dosyaya Kanun Yolu Bürosu tarafından "İlgi sayılı yazınıza kayden gönderilen, mahkemenizin 20xx/xxx esas sayılı dava dosyası 24/12/2024 tarihli kararı ile birlikte görüldü için büromuza geldiği anlaşılmakla; anılan kararın görüldü işlemi yapılmış olup kararı karşı istinaf yoluna gidilmeyeceğinden dosya yazımız ekinde iade edilmiştir." şeklinde görüldü yapılarak istinaf edilmeyeceği belirtildi.
Daha sonra davayı takip etmeyen ve katılan sıfatı bulunmayan müşteki idare kararı istinaf etti.
Bunun üzerine duruşma savcısı da Kanun Yolu Bürosunun istinaf etmeyeceklerini belirtmesine rağmen kararı istinaf etti.
Müşteki idarenin katılan sıfatı olmaması sebebiyle yaptıkları istinaf başvurusunun reddedileceğini bildiğinden Cumhuriyet savcısı ile görüşüp ondan istinafa gitmesini istediklerini düşünüyorum. Kanun Yolu Bürosunun istinaf etmeyeceklerine dair dosyaya yolladıkları evrak istinaf hakkından feragat ettikleri, bu yüzden duruşma savcısının istinaf edemeyeceği anlamına gelir mi? Bu tarz bi durumla karşılaşan var mı?
Teşekkürler.
|
|
|
|
Merhabalar, avukat vekaletname olmaksızın tutuklu kişiye kıyafet verebilir mi? Teşekkürler.
|
|
|
|
Merhaba müvekkil yurtdışı plakalı aracı ile Yavuz Sultan Selim Köprüsünden geçerken yolda bulunan lastik parçalarına çarpması nedeni ile maddi hasarlı kaza meydana geliyor. Müvekkilin sigorta şirketi poliçelerinin Türkiye'de geçerli olmadığını beyan ediyor.
Kaza sonrasında resmi olarak tutulan kaza tespit tutanağına göre köprünün işletmesi ve temizliğinden sorumlu olan ICA Kuzey Çevre Otoyolu işletmesi kusurlu bulunuyor. Buna istinaden ICA'ya hasar bedelimizi faturalandırarak başvurduk ancak ödeme yapmadıkları gibi geri dönüş de alamıyoruz.
Öncelikle bu hususa ilişkin sigorta tahkim komisyonuna gidemeyeceğim kanaatindeyim çünkü karşı tarafın sigorta şirketini bilmiyoruz var mı yok mu bu bilgi de mevcut değil.
Hasar bedeline ilişkin olarak direkt icra takibi mi başlatmalıyım yoksa öncesinde arabulucuya başvurarak hem hasar bedelini hem de değer kaybını talep edebilir miyim? Böyle bir durumda davamı Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdinde mi açmalıyım? Tavsiyeleriniz nedir? Teşekkür ederim şimdiden.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,
Açacak olduğumuz muhdesat aidiyetinin tespiti davasına müvekkile ait plastik seralar (Demir konstrüksiyon olup zeminde betonla sabitlenmiş, direkleri 60 cm beton ile toprağa sabit bulunan) ve cam seralar (sınırları tamamen beton ile çevrili, direklerin toprak altında kalan kısımları beton, demir aksamı kaynak yapılmak suretiyle sabitlenmiş, tamamen cam ile kaplı) dava konusu edilebilir mi?
Sondaj kuyularının muhdesat olarak kabul edilmemesi için gerekli sınır 10 metreden sığ olması mıdır?
|
|
|