Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : SYAZICI, Tarih : 12-03-2025 14:23
Merhaba, kişisel ilişki kurulması yönünde verilen mahkeme kararına, karşı taraf baba tarafından uyulmuyor. Örneğin;bu hafta işim var alamayacağım diyor sonraki hafta kişisel ilişki kuruyor, bir sonraki hafta çocuk annede olması gerekirken 2 gün önce alacağım var bu hafta kullanacağım diye mesaj atıyor.. Bu ay da aynı şeyi yapmış ve alacağım var, bayramın tamamında bende kalmasını istiyorum diyor şimdi de.. Bu annenin velayet hakkını kullanmasını engellemek aslında, annenin bayramı çocukla geçirme hakkı var mahkeme düzenliyor ancak nerden duyduysa istediğim zaman kullanabilirim diye anneyi zor durumda bırakıyor.. Yaklaşık 6 7 aydır bu şekilde, sırf engelleme olmasın velayeti kaybetmeyelim diye anlaşma yoluna gitmeye çalıştık ancak artık hakkın kötüye kullanımı durumu ortaya çıktı.. Boşanma kararı geçen hafta verildi mahkemeden herhangi bir talepte bulunabilir miyiz ne yapılabilir bu konuda, hiç bir yerde kıyas dahi yapabileceğim bir makale, karar bulamadım yardımlarınızı rica ediyorum şimdiden çok teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2149, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av.okan yıldız, Tarih : 10-03-2025 20:53
Merhabalar. Değerli fikirlerinizi ve varsa deneyiminizi öğrenmek dileğiyle sorum şu;
Taraflar arasında bir anlaşmalı boşanma gerçekleşiyor ve hükme esas tutulan protokolde, davalı adına kayıtlı … plakalı aracın … tarihinde M… K… adına tescil edileceği yazılmış. Bu MK aslında ortak çocuk ancak boşanma hükmü esnasında zaten 20 yaşında. Dava hükmü kesinleşiyor ancak davalı baba kızı adına tescil işlemini tarihi geçtiği halde yapmıyor. Davacı anne de der ki, kızım zaten aracı kullandığı için bu durumu umursamıyor ama boşandığım eşim her an icralık olabilir ve dolayısıyla araca haciz gelebilir vs. Ben kızımın adına tescil edilsin istiyorum. Ancak burada kız babayla arayı bozmamak için tescili dava etmek istemiyor. Sorum, protokolün tarafı olan davacı, protokolden kaynaklı olarak davalı eski eşini kızı adına aracın tesciline zorlayabilir mi? Eğer tescile zorlayabilirse bunun için aracın mülkiyetinin tespiti ve tescil davası mı açmalı yoksa başka bir dava türü var mıdır? Cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2204, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Yakup Sağır, Tarih : 10-03-2025 14:56
Herkese merhaba,

Konuyu kısaca özetlemek gerekirse;

Müvekkilin alacaklısı olduğu kambiyo senedi sebebiyle 2004 yılında başlatılan takipte borçlularca itiraz edilmemek suretiyle takip kesinleşiyor. Müvekkilin o donemki avukatları dosyayı satış aşamasına kadar getiriyor fakat hacizli taşınmazın alici bulmaması sebebiyle ihale dusuyor, bunun akabinde tekrar satış istenmese de dosyada hacze mukabil mal sorgulamaları ve haciz yenilemeleri yapılmaya devam ediliyor.

2011 yılından 2015 yılına kadar hiçbir islem yapilmadigindan dosyadaki mevcut hacizler takipsizlik dolayisiyla dusuyor ve bir sure sonra dosya kendisi de islemsizlikten dolayı islemden kaldiriliyor. 2016 yılında dosya yenileniyor ve borclu mallarına yeniden haciz konuluyor fakat borçlu vekili 2020 yılında dava açarak kambiyo senetlerine iliskin 3 yıllık zamanasiminin dosyanın takip edilmediği süreçte geçtiğinden bahisle icra dairesinin bu işlemini şikayet yoluyla icra mahkemesi önüne getiriyor. Mahkeme icra dosyasında yaptıgı incelemede alacaklı vekilinin 2011 ve 2015 yılı arasında zamanasimini kesen bir islemi olmadigindan bahisle şikayeti(kesin olarak) kabul ediyor, alacaklı vekilleri icra mahkemesinin kararına karşı IIK 33-a uyarınca genel yetkili mahkemede zamanasiminin dolmadigina dair dava da açmayınca icra dairesi dosyadaki tüm hacizlerin fekkiyle, takibin iptali sebebiyle dosyayı islemden kaldırıyor.

Bu durumda, kambiyo senetleri zamanasimina ugradigindan dolayı kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla hareket etme imkanımız kalmadigina gore, genel yetkili mahkemelerde senetleri yazılı delil baslangici olarak kullanarak dava acsak dahi 10 yıllık alacak zamanasimi süresinin dolması sebebiyle yine zamanasimi defi ile karsilasacagimizi düşünüyorum. Bu durumda eski vekillerin sorumluluğuna gitmekten baska bir care düşünemiyorum fakat bunun etikligine dair emin degilim bilgi sahiplerinin yardımları çok degerli olacak benim icin.

Saygılarımla
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2634, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avccyilmaz, Tarih : 10-03-2025 09:45
Bu konu ile ilgili uzun araştırmalar yaptım ancak sürekli soru soruyu doğuruyor. Bu nedenle fikirlerinize ihtiyaç duymaktayım.
El birliği mülkiyetiyle malik olunan bir taşınmaz var. Kamulaştırılma işlemleri yapıldı ancak bedel ödenmediği için dava reddedildi ve şimdi kamulaştırmasız el atmaya dayalı tazminat davası açacağız.
1. ihtimal: Maliklerin tamamının vekaleti alınamadığı için el birliği ile mülkiyet de olsa miras hisseleri oranında tazminat ve ecrimisil istemek.
2. ihtimal: Vekaleti alınamayan diğer malikler tarafından daha önce kamulaştırma dosyasına sunulan bir belge var ve kamulaştırılan kısmın vekaleti alınan kişilere düştüğünü, bu nedenle burdan bir bedel istemediklerini ifade ediyor.
Biz de buna dayalı fiili el atılan yer müvekkillere düşen kısım ve bu yüzden fiilen sahip olan kişiler üzerinden bu davayı açabileceğimizi düşünüyoruz.
1. ihtimaldeki problem vekaleti alınamayan kişilerin payı için dava açılmazsa bu noktada kamulaştırılan yerin değeri eksik alınmış olacak.
2. ihtimaldeki problem ise mahkeme tarafından el birliği ile mülkiyet olan yerde fiili taksim olmaz gibi bir kararla karşılaşmamız.
Siz bu konuda ne yapmamızı önerirsiniz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2207, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avrkarahan, Tarih : 08-03-2025 05:15
Müvekkilin amcası 1986 tarihinde evli fakat çocuksuz olarak vefat ediyor vefat ettiği sırada eşi hayatta sonrasında eşide 2001 tarihinde vefat ediyor . Sulh hukuktan mirasçılık belgesi talep ettik uyaptan çıkan belgede murisin eşine ordan da yeğenlerine 1/4 pay vermiş yeni tmk ya göre sağ kalan eşin miras payı 1/2 ancak 1990 öncesi ölümlerde sağ kalan eşin payı 1/4 olarak gözüküyor hangi tarihteki kanun maddesini uygulayacağız? teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2562, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. İbrahim Cem GÖKDUMAN, Tarih : 07-03-2025 11:40
Meslektaşlarım merhabalar,

Müvekkilin müdürü olduğu ve 2013 yılında re'sen terk ile kapanan şirketin 2007 - 2013 yıllarında vergi cezaları ve borçlarından dolayı müvekkilin taşınmazı üzerine 2014, 2022 ve 2024 yıllarında 3 adet haciz şerhi uygulanmış. Geçen yıllar içerisinde dosyada tahsilat yapılmaması ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması ve aynı zamanda meskeniyet iddiası nedeniyle taşınmaz haczinin kaldırılması talebinde bulunacağım.

Bu zamana kadar taşınmaz adına müvekkile 103 davetiyesi yada buna benzer bir belge tebliğ edilmemiş ve kıymet takdiri yapılmamış.

Aklıma takılan husus ise şu; gerek zamanaşımı nedeniyle gerekse meskeniyet nedeniyle taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması için öncelikle vergi dairesi müdürlüğüne başvuru zorunluluğu var mı? İkinci husus ise; vergi dairesi müdürlüğüne yalnızca zamanaşımı nedenine dayanarak taşınmaz haczinin kaldırılması için yazılı müracaat yapmam halinde meskeniyet yönünden zamanaşımı işlemeye başlar mı?

Böyle bir durumda izlenecek hukuki yol nedir? Benzer durumda hukuki süreci takip eden meslektaşım varsa yardımlarını rica etmekteyim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2562, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av Busra K., Tarih : 06-03-2025 17:28
Merhaba,
Muvazaa nedeniyle açmış olduğumuz tapu iptali ve tescil davasında yapılan ön inceleme duruşmasında tarafımıza bilirkişi ve keşif avansı için tarafımıza 2 haftalık kesin süre verildi ancak bu süre kaçırıldı. Keşif için de erteleme tutanağı tutulmuş. İkinci celse önümüzdeki hafta. Nasıl bir yol izlemeliyim , celseden önce yatırılsa sizce sorun olur mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2492, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : imsel, Tarih : 06-03-2025 11:46
Merhaba meslektaşlarım
Önce ikinci aile Mahkemesi’nde arttırılması davası açıldı biz de velayet değiştirilmesi davası açtık mahkeme nafaka davasında birleştirme kararı aldı şu anda bu şekilde görülüyor sonra birinci aile Mahkemesinde Nafaka davası açtık karşı taraf velayetini değiştirmesi davası açtı mahkeme ikisini ayrı göreceğim veleti değiştirilmesi davasını nafaka davasında beklettici mesele yapacağım dedi ve uyuşmazlık mahkemesinin kararının böyle olduğunu belirtti burada hangi mahkemenin verdiği karar doğru ikinci davada birleştirme olmaması doğru bir karar mı teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2464, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. A. İlke, Tarih : 06-03-2025 10:39
Meslektaşlarım merhabalar. Kiraya veren, kiracı müvekkil ile aralarında bulunan kira sözleşmesinin kendindeki nüshasına eliyle “kiracı …tarihinde kiralananı tahliye edeceğini taahhüt etti” yazıp icraya koymuş. Tebligat usulsüz yapılmış bu nedenle itiraz süresi kaçmış. İcra mahkemesinde takibin durdurulması talepli usulsüz tebligat şikayeti yapıldı fakat tedbir talebi kabul edilmedi. Şimdi müvekkil mecburen kiralananı tahliye edecek. Müvekkil duş başlığı bile bulunmayan kiralanana çokça masraf yaptı fakat bunu kanıtlayamaz. Şimdi de taşınma masrafı yapıyor. Sizlere sorum müvekkilin yapmış olduğu bu masrafları nasıl alabiliriz? Müvekkil tahliye taahhütnamesi vermedi, kiraya veren sözleşmeye böyle bir taahhüdü kendi eliyle yazıp bir de sözleşme tanzim tarihini değiştirmiş kılıfına uydurmak için ancak sözleşmeye yapılan bu ekleme paraflı da değil doğal olarak. Ortada sahte bir tahliye taahhütnamesi ve buna dayalı yapılmış bir tahliye var. Ne yapılabilir? Bilgi verirseniz çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2524, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avbeyz, Tarih : 05-03-2025 13:04
Nüfusta Düzeltim davası ile müvekkil ve babannesi arasında soybağı kuracağız. babanne hiç hayatta olmamış görünüyor o y üzden biraz karışık bir konu. görevli mahkeme asliye hukuk yetkili olarak davacının ikametgahının olduğu yer mahkemesi olması lazım fakat yetki hususu kesin değildir diye okudum bir çok yerde. Yetkili olarak ilçe nüfus müdürlüğünün bulunduğu ilçede açmamız daha hızlı ve daha net bir karar verilmesini sağlar diye düşünüyorum. böyle yaptığım durumda yetki yönünden reddedilme durumumuz olur mu? ikametler olmasada kütükler ilçede. şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2680, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.heren, Tarih : 05-03-2025 10:34
Merhaba borçlu taraf olunan bir icra dosyamızda teminat mektubumuz bozdurularak alacaklıya ödeme yapıldı ve akabinde mektubun tarafımıza iadesini talep ettik ancak icra müdürü “teminat nakde çevrildiğinden talebin reddine, banka personelince müdürlüğümüze bizzat müracaat edilmesi halinde mektubun banka personeline teslimine” şeklinde bir karar verdi. Benzer dosyalarımızda bu problemle karşılaşmadan mektup tarafımıza iade edilebiliyordu ve biz de bankaya teslim ediyorduk. Böyle bir durumla karşılaşan meslektaşlarım varsa nasıl bir yol izlediniz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2547, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av.asen öznur, Tarih : 04-03-2025 23:57
muris sağlığında aynı evde yaşadığı 2 torununa sahip olduğu 10 taşınmazın 7 sini bağışlamıştır.Açmış olduğumuz tenkis davasında davalı taraf ( aynı evde yaşayan bağış yapılan torunlar) TMK 370 maddesi uyarınca tazminat alacağı doğduğunu ve tereke borcuna eklenmesini talep etmiştir. Öncelikle ;1- davalı vekilinin tazminat talebi için ayrı bir dava açması gerekir mi? yoksa bu şekilde cevap dilekçesiyle bunu talep etmesi mümkün müdür?
2-Torunlar çok küçük yaştan itibaren dedeleri ile birlikte yaşamaktadırlar ve her hangi bir işte çalışmamaktadır, sadece dedeleri ile aynı evde yaşamaktadırlar. Hatta ekonomik olarak torunlara yardım eden dedeleri olmuştur.Muris sadece 15 gün yatalak kalmıştır. TMK 370 maddede belirtilen emek kavramına ev işlerini yapmak giriyor mu? Ayrıca dedenin sağlığında bağış yapmış olmasına karşın torunların ayrıca tazminat alma hakkı doğar mı?Konu ile yargıtay kararı aradım ancak bulamadım.Şimdiden teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2428, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. A. İlke, Tarih : 04-03-2025 20:54
Merhaba meslektaşlarım. Kiracı müvekkile karşı sahte tahliye taahhütnamesi ile takip başlatıldı, tahliye emri usulsüz tebliğ edildi. Usulsüz tebligat şikayetinde bulunuldu fakat mahkeme takibi tedbiren durdurmadı. Karşı taraf tahliye için gün aldı ve tahliye de durmadığından müvekkil sokakta kalmamak için mecburen kiralananı tahliye gününden önce tahliye edecek. Sözleşmede, “Kiracı kiralananı boşaltmak istediğinde 15 gün önceden kiraya verene bildirim yapacak” şeklinde bir madde mevcut ancak olaylar çok hızlı geliştiğinden böyle bir durum söz konusu olamadı. Bu durum müvekkil aleyhine bir sonuç doğurur mu? Bununla birlikte kira ilişkisi ayın 1’inde başladı ancak müvekkil kiralananı ayın 10’unda tahliye edebilecek. 10 günlük kira bedeli ve aidatı ödemesi yeterli olur mu yoksa 1 aylık mı ödeme yapması gerekiyor? Son olarak kiralanan kiralandığı halinden çok daha iyi bir şekilde tahliye edilecek, verilmiş hiçbir zarar yok. Depozito geri istenecek ancak yukarıda bahsettiğim bildirim yapılmaması durumunu kiraya veren depozito ödememek için kullanabilir mi? Bilgi verebilirseniz sevinirim. İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2397, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : berk çetin, Tarih : 04-03-2025 14:54
Merhabalar, itirazın iptali davasındaki bir yıllık hak düşürücü sürenin itirazın tebliğden itibaren başladığı, itirazın uyapa yüklenmesinden sonra alacaklı dosyada işlem yapsa da bunun tebliğ anlamına gelmediği için dava açma süresinin başlamayacağı ve itirazın uyapa yüklenmesinden 1 yıl sonra açılan iptal davasının kabulu gerekir....şeklinde 2017/19-1651 E. 2019/707 K. sayılı HGK. kararı mevcut.
İtiraz sonrasında durdurma kararının ''dosyada yeteri avans olmadığından kararın uyap üzerinden öğrenilmesine..''şeklinde verildiği bir olayda, bir yıldan sonra itirazın iptali açmak sorun yaratır mı? Yerel mahkemeler yine de tebliğ olmasa da uyap üzerinden öğrenmeyi tebliğ olarak düşünebiliyor mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2296, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : tegese, Tarih : 03-03-2025 13:52
Sayın Meslektaşlarım

Trafik kazası neticesinde yaralanan müvekkil için sürücü ve sigorta şirketini taraf göstereceğim dava dilekçesinin talep sonuç kısmının nasıl olması gerektiği konusunda değerli görüşlerinizi paylaşmanızı rica ediyorum.

Müvekkilin sürekli sakatlık oranı yüksek olduğu için belirsiz olarak ikame edeceğim davada tazminat tutarı poliçe limitinin üzerinde olacağını düşünüyorum. Bu halde tazminatın müştereken ve müteselsilen tazminini mi talep etmeliyim yoksa poliçe limiti kadar sigorta şirketini ve sürücüyü artan kısmı için sürücüden tahsilini mi talep etmeliyim? Tazminat tutarının ne kadar olacağını önceden öngöremeyeceğim için müştereken müteselsilen talep etmek mantıklı geliyor fakat karşı vekalet ücreti çıkması söz konusu olur mu diye korkuyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2482, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukat1357, Tarih : 01-03-2025 00:18
Merhabalar meslektaşlarım. Öncelikle yeni başladığım için ve stajimin da verimli geçmemiş olması dolayısıyla soracağım soru size fazlasıyla amatör gelebilir ancak bilmediğim ve öğrenmek istediğim için soruyorum. Yakın zamanda bir yaralamalı trafik kazası dolayısıyla haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat talepli bi dava açtım. Ancak manevi tazminatı farazi bir rakam üzerinden ve olması gerekenden yüksek talep ettim. Bu yüksek talep ettiğim kısımdan daha azına hükmedilerse reddedilen kısım üzerinden davali lehine vekalet ücreti çıkacak bunu sonrasında ıslahla azaltma şansım var mıdır? Ya da ne yapmam gerekiyor ? Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2710, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukat1357, Tarih : 01-03-2025 00:16
Merhabalar meslektaşlarım. Öncelikle yeni başladığım için ve stajimin da verimli geçmemiş olması dolayısıyla soracağım soru size fazlasıyla amatör gelebilir ancak bilmediğim ve öğrenmek istediğim için soruyorum. Yakın zamanda bir yaralamalı trafik kazası dolayısıyla haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat talepli bi dava açtım. Ancak manevi tazminatı farazi bir rakam üzerinden ve olması gerekenden yüksek talep ettim. Bu yüksek talep ettiğim kısımdan daha azına hükmedilerse reddedilen kısım üzerinden davali lehine vekalet ücreti çıkacak bunu sonrasında ıslahla azaltma şansım var mıdır? Ya da ne yapmam gerekiyor ? Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2773, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avukatyagmurizmir, Tarih : 28-02-2025 14:24
Meslektaşlarım merhaba,

Mahkeme ilk duruşmada çocuk için tedbir nafakasına hükmetti ve ilamsız icra takibi başlattık. Sonrasında ikinci duruşmada kadın için tedbir nafakasına hükmetti. Yeni hükmedilen nafaka için yeni bir icra takibi mi açacağız yoksa eski takipten yeni bir ödeme emri mi göndereceğiz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2697, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 27-02-2025 14:37
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkilime bir mahkemede bulunmuş olduğu beyanlardan dolayı yalan tanıklıktan dolayı kamu davası açılmış ve CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca(yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması) beraatine karar verilmiştir.
-Dosyasının taraflarından olan X kişisinin duruşma sırasındaki talebi üzerine hakkında yalan tanıklık suçundan Kamu davası açılmıştır.
İlgili şikayetten sonra müvekkilin birimi degişmiş ve idari olarak (idari soruşturmayı etkilemekten)ceza almıştır.
-Beraat sebebiyle yaşamış olduğu durumlardan manevi tazminat davası açılması mümkün müdür? Davacı K.H. olması sebebiyle tazminat davasında davalı taraf kim olarak gösterilmelidir? Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi midir?
DİPNOT:İdari cezanın iptalini istemiştir iptale karar verilmiş, karşı taraf istinaf etmiştir.)
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2814, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Balkesavukat10, Tarih : 27-02-2025 10:56
Merhabalar meslektaşlarım,

Kiraya vereni müvekkik şirket olan, kiracısı ise avukat olan bir kira sözleşmesi akdedilecek.Kiraya veren yolcu taşımacılığı esas olmak üzere inşaat sektöründe de faaliyet göstermekte. Burada kanımca bu sözleşme müvekkil için ticari iş niteliğinde bu sözleşmede faiz oranı da serbestçe belirlenebilir. Bunun dışında örnek kira sözleşmelerini incelerken şu hususu fark ettim; sözleşmelerde kira bedelinin ödenmemesi halinde, ya da örneğin farklı nedenlerin meydana gelmesi halinde bir tarafa fesih hakkı tanınan maddeler mevcut. Bu maddelerin geçerliliği konusunda sizlere danışmak istedim. Cezai şart olarak öngörülen, ya da bu şekilde farklı olgulara bağlanmış tek taraflı fesih hakkı tanınması hukuken geçerli olur mu? Taraflar hangi hallerde fesih hakkının doğacağını sözleşmede belirleyebilir mi? Teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2774, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06024194 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.