Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
Yazan : avebs,
Tarih : Dün 19:02
|
Merhabalar, basit yargılama şeklinde görülen karşılıklı yaralama olayında mahkeme iki tarafın da birbirini yaraladığına kanaat getirip haksız tahrik indirimi uygulayarak ceza verdi.
İki tarafın cezasına da itiraz ettim fakat karşı tarafın cezasına ilişkin kesinleşme şerhini görünce şaşkına döndüm. Sonradan fark ettim ki beyan dilekçemde karşı tarafın cezalandırılmasını talep etmişim fakat katılma talebimiz vardır diye açıkça yazmamışım, o nedenle dosyada şikayetçi olarak geçiyoruz ve karşı tarafın cezasına itirazım yok sayılmış.
Şimdi dosya genel hükümlere göre yargılama yapılmak üzere yeni mahkemesine gitti fakat dosyada bir tek müvekkilim var, UYAP'ta müşteki sanık olarak görünüyor fakat diğer sanık dosyaya eklenmemiş.
İlk karar kesin hatalı ve istediğim gibi karar verileceğinden şüphem yok. Bu noktadan sonra hatamı kurtarma şansım var mı, ne yapabilirim?
Basit yargılamaya itiraz istinaftan farklı olduğundan belki tüm dosya tekrar görülür, genel hükümlere göre yapılan yargılamada katılırım diye düşünmüştüm fakat öyle de olmuyor sanırım. Basit yargılama usulünde ilk davam ve çok acemilik yaşadım.
|
|
|
Yazan : avgio,
Tarih : Dün 16:12
|
Herkese iyi günler dilerim saygıdeğer meslektaşlarım, müvekkilin elindeki çek kayboldu ve vade tarihi 30 Ağustos 2025'tir. Bu süreçte kötü niyetli kişiler tarafından çekin bankaya ibrazının önlenmesi için çekin iptali için dava açacağız. Çekin değeri yüksek olduğu için teminat miktarı da oldukça fazla çıkıyor, teminatsız şekilde tedbir aldırmak mümkün mü?
|
|
|
|
Sayın meslektaşlar merhaba,
müvekkil taşınmazı üzerinde tesis edilen parselasyon sebebiyle idari yargıda iptal davası açılmıştır. bu işlem neticesinde müvekkile tahsis edilen yeni parselin değeri eskisine göre oldukça düşüktür. 1)bu anlamdaki zararımızı iptal davasından ayrı bir biçimde tam yargı davasına taşımamız mümkün müdür?
2)süre bakımından parselasyon iptali davası süresi içinde mi açılmalıdır
3)yoksa iptal davasının sonucunda açılabilir mi
4)iptal talebinin aleyhimize reddolması halinde değer kaybı iddiası tam yargı davası ile sürdülebilir mi?
emsal nitelikte bir karar var mıdır konu hk rastladığınız?
çok teşekkür ederim
|
|
|
|
Değerli meslektaşlarım merhabalar. İstanbul Havalimanı'nda faaliyet gösteren bir şirkette (Şirket merkezi de havalimanı adresinde faaliyet gösteriyor Arnavutköy İlçesi) çalışan müvekkil için işçilik alacaları konulu dava ikame edeceğiz. Bu dava konusunda yetkili mahkeme neresidir? Arabuluculuk başvurusunu hangi bürodan yapmalıyız? Ayrıca haksız fesih tazminatını dava dilekçesinde talep ederken kısmi alacak olarak mı yoksa belirsiz alacak olarak mı talep etmeliyiz? Çok teşekkürler.
|
|
|
Yazan : öz87,
Tarih : 28-06-2025 19:37
|
Merhabalar üstadlarım;
Basit yargılama usulüne devam eden bir dosyada katılan vekiliyim.
Sanık vekili dosyaya sadece vekaletname sundu . Gerekçeli kararda yargılama giderlerinin hazineye bırakılmasına karar verilmiş ayrıca vekalet ücretinden bahsedilmemiş böyle bir durumda sanık vekili vekalet ücreti kazanmış oluyor mu?
Bir de ben itiraz etmeyi düşünüyorum mahkemenin duruşmalı olarak devam etmesi durumda tekrardan beraat kararı alırsa vekalet ücreti yine hazineye mi kalır , katılan taraf mı vekalet ücretinin öder?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler
|
|
|
|
Merhaba,
Müvekkilim uzaklaştırma kararı da alan eski nişanlısına mobil bankacılık uygulamasından para havale ederek mesaj gönderiyor. İstinaf dilekçesinde kullanmak için, bu durumun ısrarlı takip suçunu oluşturmayacağı yönünde bir karar bilen var mıdır acaba?
Teşekkürler
|
|
|
|
Değerli üstatlarım merhabalar,
Müvekkilin eşi vefatından 15 sene önce bir taşınmazını ikinci evliliği olan eşine bağışlıyor. Herhangi bir satış gösterme durumu vs yok. Bu durumda saklı payın zedelendiğinden bahisle tenkise tabi tutulma durumu var mı?
Vefat öncesi bir yıl içerisinde olmadığı sürece yapılan bağışlamalar tenkise tabi değil diye biliyorum ancak daha önceden sorulmuş birkaç soru kafamı karıştırdı. Saygılarımla
|
|
|
Yazan : Av.Gh,
Tarih : 27-06-2025 10:11
|
Merhabalar,
Müvekkilim amatör bir spor klubüdür. Sporcularından aylık ödence alarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Sporculardan biri bir kaç aylık ödemesini yapmamış ve kluüple bağlantısını koparmıştır. İcra takibi başlattım ve takibe itiraz edildi. İtirazın iptali için açacağım davada görevli mahkemenin neresi olması gerektiği konusunda karmaşa yaşıyorum. Spor klulübü dernek gibi kurulmuş olup anonim şirket vasfında değil.
Vaktinizi ayırdığınız için şimdiden teşekkür ederim .
|
|
|
|
iyi günler sayın meslektaşlarım.
Müvekkil şahsın tam kusurlu olarak yaptığı trafik kazası sonucu olayda bir kamyon ve üstündeki oto bayisine gidecek olan 3 yeni (0)km araçlar zarar görmüştür. Sigorta şirketi karşıladığı zarar sonucunda, müvekkil aleyhinde 3 adet yeni (0) km araçların, araç başına maddi teminat kısmı fazlalığını icra takibi yapmıştır.
Sorum şu sayın meslektaşlar; somut olayda araçların birden fazla olması ve bunun yanında kaza yapılan araç haricinde 3. kişilerin mallarının bulunulması dolayısıyla kaza başına maddi teminat uygulaması gerekmez mi?
|
|
|
Yazan : Av.Ömer,
Tarih : 25-06-2025 11:26
|
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil iş kazası sebebiyle sol el işaret parmağını kaybetti.
Çalıştığı işyerinde asgari ücrete yakın bir maaş almaktaydı ancak bunun dışında hafta sonları organizasyonlarda ekibiyle birlikte enstrüman çalarak işyerinden elde ettiği gelirin 2-3 katını da ek olarak kazanmaktaydı, şu an bu gelirinden mahrum kaldı.
1- Aşağıda alıntıladığım örnek kararda işyeri harici gelir kayıplarından işyerinin sorumlu olmadığına karar verilmiş. Bu haliyle iş kazası sebebiyle müvekkilin mahrum kaldığı harici gelirlerin sorumlusu kim olacak ? Kimden nasıl talep edilecek ? Bu konuda bilgilerinizi ve varsa emsal karar paylaşabilirseniz çok memnun olurum.
2- İşyeri için %60, işyeri sahibi A şahsı için %10, müvekkil için %30 kusur belirlenmiştir. Maddi ve manevi tazminatın tamamından limited şirket olan işyeri ve işyerinin sahibi A şahsı müşterek ve müteselsilen mi sorumludur? Değer artırımı yapılırken hesaplanan tazminat tutarının tamamı için her ikisine karşı değer artırımı yapılacak değil mi?
Şimdiden teşekkür ederim.
Yargıtay 10 HD Esas: 2021/5137; Karar: 2022/1886 Tarih: 15.02.2022 kararında “ ……...Öte yandan iş kazası hukuksal sebebine dayalı tazminat davaları özü itibariyle haksız fiilden kaynaklı tazminat davaları olup 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunun 54. Maddesine göre bedensel Zaraların özellikle; tedavi giderler, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar. Olduğu belirtilmiş olup iş kazasından doğan tazminat davalarında davacının işyerinde yaptığı iş itibariyle geçici ve/veya sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle o işveren nezdinde kaybetmiş olduğu çalışma gücünün azalmasından doğan kayıpların işverenden dava edilebileceğinin anlaşılmasına göre bu işyerinden elde etmediği anlaşılan ziraat faaliyeti nedeniyle elde etmediği gelirden kaynaklı tazminattan da işvereni sorumlu tutmak mümkün değildir.”
[/size]
|
|
|
|
Selamlar,
Arsa olarak kiralanan taşınmaz üzerine kiracı tarafından kiraya verenin açık (zımni) muvafakati ile taşınmaz yapı inşa edildiğinde sözleşmenin vasfının değişeceğine yönelik bir karar arıyorum. Bulduğum bütün kararlar aksi yönde, acaba elinde bu şekil bir karar olan var mıdır?
Teşekkürler
|
|
|
|
Herkese merhaba,
A (Keşideci), B (Lehtar), sırasıyla C, D(müvekkil) ve E cirantalar. Çek bankaya ibraz ediliyor karşılıksızdır kaşesi vuruluyor. Çek şu an D'de yani müvekkilde. C ödeme yapmıyor ve konkordato sürecinde. Böyle bir durumda;
1- A,B ve C ye karşı birlikte icra takibi başlatabilir miyim? Ya da direkt A ve B'ye başlatsam sorun olur mu?
2- İcra takibi başlatırken dikkat etmem gereken bir husus var mıdır yoksa direkt kaşede yer alan "X TL karşılıksızdır"daki X üzerinden mi başlatacağım?
3- Çekin icra takibi sonrası ödenmemesi durumunda icra ceza başvurusunda davayı yine tüm borçlulara mı yönelteceğim?
Yanıtlar için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlar,
Müvekkil cevap dilekçesinde ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesini istemiş daha sonra cevaba cevap dilekçesinde aynen veya nakden istemek suretiyle istemini değiştirmiştir.
Buna karşın hakim yalnızca dava dilekçesine bakarak ihtiyadi tedbir kararını '' aynen iade '' sebebiyle reddetmiştir.
sorularım şöyle:
1- Sadece aynen iade istendiğinde ihtiyadi tedbir kararı neden reddedilir? Aynen iade istemi ihtiyadi tedbir kararının reddine sebep midir?
2- Cevap dilekçesinde istemini değiştirme hakkı olduğundan hakimin reddettiği ihtiyadi tedbir kararınının yeniden değerlendirilmesini isteyeceğim fakat bu ihtiyadi tedbir verilmeyen süre içerisinde bankadaki para çekildiyse harcandıysa ne yapmak gerekir? bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim.
|
|
|
|
Selamlar,
Kira sözleşmesi yapılan arsa üzerinde kiraya verenin muvafakati ile depo vb. bir yapı yapılması sonucunda sözleşmenin niteliğinin konut ve çatılı işyeri sözleşmesine dönmesi mümkün müdür? Bu konuda bir yargıtay kararı var mıdır acaba?
Teşekkürler
|
|
|
|
Selamlar meslektaşlarım,
Müvekkil şirketin personelinin yaptığı bir işlemden dolayı yaşadıkları sıkıntılara ilişkin olarak izlenecek hukuki yol hakkında tavsiye ve görüşlerinize ihtiyacım var.
Müvekkil şirket gıda işi yapan bir firma. Kantinde çalışması ve diğer personelleri denetlemesi için işe aldığı bir çalışanı (herhangi bir temsil-imza yetkisi yok.) tedarikçi firmanın bayisinden zaten halihazırda siparişi müvekkil firma tarafından verilmiş - faturası düzenlenmiş(veya düzenlenecek) ürünlere karşılık olarak 1 adet nakden, 1 adet malen kayıtlı 08.06.2025 ödeme tarihli bonoları keşide ediyor.
Senetler şirket adına doldurulmuş fakat senetlere şirket kaşesi basılmamış. Yalnızca şirket personelinin(yetkisiz temsilci) imzası mevcut imzalayana ait İsim-soyisim de yazmıyor.
Müvekkil şirketin bu işlemlerden hiçbir şekilde haberi olmadığı gibi yaklaşık 4 ay sonra 19.06.2025 tarihinde şirket hesaplarına birçok banka tarafından bloke konuldu. Bu vesileyle de bloke konmasının sebebi öğrenilmiş oldu.
Lehtar bonoları bankaya teslim etmiş. Senedin teslim edildiği il dışında bulunan bankanın şubesi ödeme gününün yaklaştığına ilişkin bildirimde bulunmak üzere PTT aracılığıyla bildirim yazısı göndermiş fakat bu yazıyı şirkette çalışmayan ve kimsenin tanımadığı bir kişi teslim almış(Şirketin bulunduğu iş merkezi binasında da o isimde bir şahıs yok. Bu bilgi banka şubesinden öğrenildi.). Buna istinaden de süreç devam ettirilerek hesaplara bloke konulmuş ve şirket "Kara Liste'ye" alınmış.
Durumu lehtara ilettiğimizde hatalarını fark ederek senetlerin ödemelerinin yaklaşık 4 ay önce alındığını, kendi hataları sebebiyle bu durumun yaşandığını bankalara ilettiler ve blokeler kalktı fakat söz konusu durum TCMB kayıtlarında mevcut ve şirketin sicili lekelenmiş oldu.
Öncelikli olarak burada yetkisiz temsilcinin sebep olduğu zarar, bankanın denetimsizliği ve sorumsuzluğu, usulsüz tebligat(Bloke sonrası banka müvekkil şirkete e-tebligat olarak "Ödememe Protestosu" gönderdi.) olduğunu düşünürsek.
1- Yetkisiz temsilciye, lehtara ve ilgili bankaya karşı ayrı ayrı veya birlikte "Resmi belgede sahtecilik" suçlamasını yöneltebilir miyiz?
2- Yalnızca yetkisiz temsilciye karşı "Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma" sebebiyle dava açmamız halinde süreç lehimize sonuçlanabilir mi?
3- TCMB kayıtlarını düzeltmek için senedin iptali davası açmak doğru bir yöntem olacak mıdır? Ziyaı dışında daha önce hiç bu şekilde dava açmadım. Husumeti kime yöneltmemiz gerekir veya husumetsiz olarak mı açmamız gerekir? Neticede lehtarın bu emre muharrer senedi inceleyerek yetkisiz temsilciye doğrudan rücu etmesi gerekirdi.
4- Bankaya karşı açılacak maddi tazminat davası bankanın senedi denetlememesi, bildirimi şirketin e-tebligat adresi varken usulsüz bir şekilde tanınmayan bir kişiye tebliğ etmesi ve ödememe protestosunu e-tebligat olarak 20.06.2025'te tebliğ etmesine rağmen 19.06.2025 tarihinde hesaplara bloke koyması kapsamında değerlendirdiğimizde bu yola başvurulması mantıklı olacak mıdır?
Yanıtlarınız için şimdiden çok teşekkürler.
|
|
|
|
Merhaba,
Müvekkil 01/07/2023 tarihinde 3 yıllık olarak taşınmazını kiraya vermiş. Sözleşmede ''kiracı üç yıllık kontrat süresince yıllık olan en geç 01/11/2026 tarihinde 1 ay önceden ihtarname göndermesi neticesinde, kiracı mecuru tahliye etmek ve yeni kiracı asaylarına gösterilmesini sağlamakla mükelleftir bu sözleşme maddesi ile peşinen kabul ve beyan eder. '' maddesi eklenmiştir. Bu maddeye ilişkin kiracının erken tahliyesinden kaynaklı tazminat davası açacağım ancak daha önceden bu dava türünü göremediğim için bir kaç soru sormak istiyorum.
Kiracı anahtarı noterde emanete bırakıp ihtar çekmiş, anahtarı hemen teslim almak gerekir mi?
Müvekkil kiralanan yer için ilan vermemiş hemen vermek mi gerekir? mahkeme buna dikkat eder mi?
Erken tahliyeden kaynaklı olarak kaç aylık kira alacağı talep etmemiz gerekir, ıslah yapmak mümkün mü?
Harç için dikkat etmemiz gereken bir husus var mı?
Bilgi noktasında biraz yetersiz olduğum bir konu olduğu için araştırma yapıyorum, bu sebeple biraz detaylı sordum. Dikkat etmem gereken hususlar hakkında da yardımcı olursanız sevinirim.
|
|
|
|
Herkese merhabalar;
SGK’ya karşı açılan ödeme emri iptal davalarında, ilk derece iş mahkemesinin verdiği ödeme emri ve hacizlerin iptali kararından sonra , sgk istinafa gitse de ödeme emrine bağlı hacizler kalkıyor mu? Evet ise gerekçeli kararla sgk ya başvurmak yeterli mi? İstinafı ve kesin kararı beklemek gerekiyor mu hacizler durması veya kalkması için? Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : Av. Arda,
Tarih : 16-06-2025 11:20
|
Merhabalar meslektaşlarım.
Müvekkil, Polonya'daki bir şirkete yazılım yapmıi ancak parasını alamamıştır. Bu hususta Avrupa Ödeme Emri göndermek istiyoruz. Ancak süreç nasıl işliyor, prosedür nedir net olarak bulamadık. Bilgisi olan, yakın zamanda göndermiş olan bir meslektaş prosedür hakkında bilgi verirse çok sevinirim.
İyi çalışmalar.
|
|
|
Yazan : abuj,
Tarih : 16-06-2025 10:32
|
Sayın meslektaşlarım,
Hukuk mahkemesinde açtığımız bir tazminat davamız yerel mahkeme tarafından reddedildi ve kararı isttinafa taşıdık. İstinaf itirazımız hakkında esastan ret kararı verdi. Akabinde kararı temyiz ettik. Ancak temyiz ettiğimiz tarihte temyiz sınırı arttığı için başvurumuzun reddine karar verildi. Bu ret kararına karşı başvurulabilecek bir yol var mıdır?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, öncelikle baba olan meslektaşlarımın babalar gününü kutlarım.
Belediye ile şirket arasında imzalanan bir sözleşme var. Sözleşmede ödeme zamanları yazıyor ancak belediye ödemeleri hep geç yapıyor. Son birkaç aya ait ödemeler de hiç yapılmadı. Geç ödemelere ilişkin faiz ya da başka bir şey talep edebilir miyiz? Hiç ödenmeyen kısımlar için nasıl bir yol tavsiye edersiniz?
Şimdiden hepinize teşekkür ederim.
|
|
|