Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Genel Haciz Yolu İle İlamsız Takiplerde Ödeme Emrine İtiraz

Yazan : İsmail İbiş [Yazarla İletişim]

GİRİŞ

Takip talebini alan icra dairesi takip talebine uygun bir ödeme emri düzenleyerek borçluya gönderir. İcra memuru ödeme emrini düzenlerken alacağın varlığını, miktarını, muacceliyet kazanmış olup olmadığını, zamanaşımına uğramış olup olmadığını, icra takibiyle istenebilir nitelikte olup olmadığını, seçilen takip yolunun doğruluğunu, derdest bir takip söz konusu olup olmadığını ve kendi yetkisini inceleyemez. Ancak kambiyo senetlerine mahsus takipte, icra memuru kambiyo senedinden alacaklının bu tür takibi yapma yetkisinin bulunduğunu ve kambiyo senedinin vadesinin gelmiş olduğunu tespit ederse, borçluya ödeme emri gönderir.(İİK. m. 168/I). Ödeme emrinin nihai amacı, talep edilen alacağın ödenmemesi halinde ödeme emrinin o takip için icra kabiliyetinin haiz bir ilam niteliğini kazanmasıdır. Buna, borçlunun itiraz etmemesi veya itirazın bertaraf edilmesiyle ulaşılır.1 Ancak bunun için geçerli ve kanuna uygun bir ödeme emri bulunmalıdır.
Ödeme emrinde bulunması gereken kayıtlar( İİK.m.60):
? M.58 Takip talebindeki hususlar (Takip talebine UYAP’a uygun olarak alacaklı veya vekilinin T.C. Kimlik numarası yazılmalıdır).
? Borcun ve masrafların yedi gün içinde ödenmesi, borç teminat verme mükellefiyeti ise teminatın bu sürede içinde gösterilmesi ihtarını,
? Takibin dayandığı senet altındaki imza kendisine ait değilse yine bu yedi gün içinde bu cihetin ayrıca ve açıkça bildirilmesi; aksi halde icra takibinde senedin kendisinden sadır sayılacağı,
Senet altındaki imzayı reddettiği takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunması; buna uymazsa vaki itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verileceği,
Borcun tamamına veya bir kısmına yahut alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde beyan etmesi,
İhtarını,

? Senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde yukarda yazılı yedi günlük süre içinde 74’üncü maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı; mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarını,
? Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa cebri icraya devam edileceği beyanını,
İhtiva eder.
Ödeme emri cebri icrada ilk icra takip işlemidir ve hukuki nitelik olarak borçluyu temerrüde düşüren bir ihtardır. Bu ihtar Medeni Hukuk bakımından borçlu daha evvel temerrüt durumuna düşmemiş ise kendisini mütemerrit kılar.2 Ödeme emri mahkeme dışı merciler tarafından düzenlenerek gönderilmek bakımından bir karakteristiğe sahiptir. Daha önceden bir adli karara ihtiyaç yoktur. Bu durum icra hukukunun prensip itibariyle usul hukukundan kuvvetle ayrılmasını ifade eder.3 Ödeme emri gönderilmeden ve borçluya itiraz imkanı tanınmadan takibin diğer aşamalarına geçilmesi mümkün değildir. Buna uyulmazsa borçlu süresiz şikayet yoluna başvurarak işlemlerin iptalini isteyebilir. 4
Ödeme emrinin amacı borçluya kendisini savunması için olanak sağlamaktır. İcra müdürü borçlu sayısından bir fazla ödeme emri düzenler. Nüsha dosyaya konulur. Nüshalar arasında fark olursa borçludaki esas alınır. Usulüne uygun şekilde gönderilen ödeme emrine karşı5 borçlunun 7 gün içerisinde itiraz etme hakkı vardır. Borçlu, icra takip işlemi olan ödeme emrine veya ödeme emrinin tebliğine karşı muhalefetini ise şikayet yolu ile icra mahkemesine yapar.




İTİRAZ ŞEKLİ

Ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlu itirazını ödeme emrini tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde icra dairesine yazılı(dilekçe ile) ya da sözlü olarak yapar(İİK. M.62/1). İtirazın yapılması halinde bu hususta belli sözcüklerin kullanılmasına gerek yoktur. Çok sıkı şartlar aranmayıp genel ifadelerle borca itiraz edildiğinin belirtilmesi yeterlidir. “ Borçlu değilim”, “Borcum yoktur”, “İtiraz ediyorum” “Takibe konu senet sahtedir”6 …
Borçlunun dilekçesinden genel olarak “itiraz iradesi” çıkarılabilen durumlarda, bunu geçerli bir itiraz olarak kabul etmek gerekir.
Bu konuda, kuşkuya düşülmesi halinde borçlu lehine hareket edilmelidir.(Borçlu lehine yorum ilkesi) Doktrinde birçok yazar bu görüştedir.7. Gerçektende alacaklının elinde hiçbir belge olmadan bile icra takibi yapma yetkisinin olduğu Genel haciz yolu ile ilamsız takiplerde bu konuda borçlu lehine hareket edilmelidir. İtiraz yok ise, borç kabul edilmiş sayılacaktır ve borçlu yönünden sonuçları çok ağırdır.
Mehaz kanunun sisteminde borçlu takibe karşı umumi bir ifade kullanmak suretiyle dahi muhalefetini açıklayabilir. Ve itirazında bildirdiği sebepler ve deliller ile bağlı değildir.8 Ayrıca itiraz İsviçre’de tamamen şekilsiz bir mahiyet arz ettiğinden telefonla İcra Dairesine şifahen ulaştırılmış bir itiraz dahi bu şekilde ulaştırıldığı tarihte vaki sayılır.9
İtiraz sözlü yapılırsa bu beyan icra müdürü tarafından tutanağa geçirilir. İtiraz, ister yazılı yapılsın ister sözlü yapılsın harca tabi değildir.
İtiraz posta ve telgrafla da yapılabilir.10 Bu durumda, telgrafın postaya verildiği tarihte değil, telgrafın icra dairesine ulaştığını tarihte ödeme emrine itiraz edilmiş sayılır.
İİK. m.62 de itiraz etmek isteyen borçlu itirazını, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak bildirir. Anılan maddede dilekçenin itiraz eden borçlu tarafından bizzat icra dairesine getirilip tesliminin zorunlu olduğu yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Önemli olan borçlunun dilekçe altında kendisine atfen atılan imzaya karşı çıkmamasıdır. YARGITAY 2005 tarihli kararında bunu açıkça belirtmiştir. “...Seçilen bu takip şeklinde borca itirazı düzenleyen İİK.m.62 de (itiraz etmek isteyen borçlu itirazını, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak İcra dairesine bildirmeye mecburdur.) hükmüne yer vermiştir. Anılan maddede dilekçenin itiraz eden borçlu tarafından bizzat İcra dairesine getirilip tesliminin zorunlu olduğu yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Önemli olan borçlunun dilekçe altında kendisine atfen atılan imzaya karşı çıkmamasıdır. Somut olayda hasta olan borçlunun arabada beklediğinin de dilekçeye şerh verildiği görülmektedir. Gerek bu olgu gerekse itiraz dilekçesindeki imzaya karşı çıkılmaması nedenleriyle itirazın geçerli olduğu sonucuna varılmalıdır. Aksi halin kabulü hak kaybına neden olur.” 12.HD. E.2005/12499 K.2005/16234 T.21.7.2005
İtiraz dilekçesinde borçlunun(veya vekilinin veya kanuni temsilcinin) imzası bulunur. İtiraz dilekçesinde, borçlunun imzası yer almamışsa, yapılan itiraz geçerli midir? Doktrinde11, «borçlunun imzasını taşımayan itiraz dilekçelerinin de geçerli olacağı» kabul edildiği gibi Yargıtay12 da bu konudaki içtihatlarında «imzasız itiraz dilekçelerinin geçerli olacağını ancak bu noksanın tamamlatılması gerektiğini» belirtmiştir. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri G. Müdürlüğü de 8.1.1972 T. ve 3/1-721 sayılı -pek çok yönleri ile pratik olmayan ve eleştirmeye müsait- «İcra ve İflâs Dairelerine Yazılı Başvurmalar Hakkında»ki m ü t a l â a s ı n d a, “icra dairelerine yapılan yazılı başvurmalarda, yazı altındaki imzanın ilgilisine ait olup olmadığı konusunun icra ve iflâs memurlarınca doğrudan doğruya araştırılması zorunluluğunu” öngörmüştür.13
İtiraz dilekçesinin icra memuruna havale ettirilip14, icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir(İ.İ.K. Mad. 8/I, Yön.Mad.20). Aksi takdirde, alacaklının bu yöndeki şikayeti üzerine borçlunun itiraz dilekçesi kabul edilmez.15 Çünkü ödeme emrine itiraz tarihi itiraz dilekçesindeki yazılı tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir.16 İcra memurunun havalesi yoksa tutanağa da geçirilmemiş ise geçerli bir itiraz söz konusu değildir. Nitekim Yüksek Mahkeme “…üzerinde icra memurunun havale tarihi bulunmayan ve icra tutanağına kaydedilmemiş olan itiraz dilekçesinin itiraz süresinden sonra verildiğinin kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir.”17 İcra dairesinde, gerek “yazılı” ve gerekse “sözlü” olarak yapılan, talep, itiraz ve beyanlar için düzenlenen tutanakların altının “icra müdürü” ya da “icra müdür yardımcısı” veya “icra katibi” tarafından imza edilmesi18 tutanakların geçerlilik koşuludur. Yargıtay İ.İ.D. nin 10.5.1971 T.5397/5342 sayılı kararında “İcra müdürünün, yardımcısının ya da katibinin imzasını taşımayan icra tutanağının geçerli olmayacağını belirtmiştir.”
İtirazdan sonra borçluya itiraz ettiğine dair bir belge (parasız ve pulsuz) verilmesi gerekir. (İİK.m.VI; Yönetmelik m.37)
Borçlunun ödeme emrine itiraz ettiği, 59.maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle 3 gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.19(İİK.m.62,II) Bir yıllık itirazın iptali davası açma süresi ve altı aylık icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteme süresi, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Yargıtay’a göre borçlunun itiraz edebilmesi için kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmesine gerek yoktur. Takipten sonra ödeme emrinin tebliğinden önce ki itirazı da geçerli saymıştır. “Takip 15.2.1999 tarihinde yapılmıştır. Ödeme emri borçluya 25.3.1999 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu borca karşı 25.2.1999 tarihinde itiraz etmiştir. Bu durumda her ne kadar ödeme emri tebliğ edilmeden borçlu borca itiraz etmişse de Dairemizin yerleşmiş içtihatları muvacehesinde ödeme emrinin borçluya sonradan tebliğ edilmiş olması halinde borçlunun bu şekilde yapmış olduğu itirazın esasına girilerek incelenmesi kabul edilmiştir….”20
Ödeme emrine itiraz etmiş olan borçlu bu itirazından her zaman vazgeçebilir, yani itirazını geri alabilir.21 Ancak vazgeçmenin kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Borçlunun itirazından vazgeçtiğinin icra tutanağına geçirilmesi ve altının borçlu ve icra müdürü tarafından imza edilmesi gerekir.
Alacaklı, itiraz dilekçesi altındaki imzanın borçluya ait olmadığını iddia ve ispat edemez.



İtiraz Ehliyeti

Ödeme emrine itiraz edecek olan kimse, «takip ehliyeti»2223 ne sahip olmalıdır.
Bir «hukuki işlem» olan itirazın geçerliliği için, borçlunun «medeni hakları kullanma ehliyeti» (eylem «takip» ehliyeti)'ne sahip olması gerektiğinden, «sezgin küçükler», haklarında yapılan takibe geçerli olarak itirazda bulunamazlar24. Çünkü «takibe itiraz», MK. Mad. 16/II’ de sözü geçen «ivazsız işlemler» kavramına girmez.25 Gerçekten, takibe itiraz halinde alacaklı, «itirazın kaldırılmasını icra mahkemesinden isteyebileceği gibi (İİK. mad. 68, 68 a), «itirazın iptali» ni mahkemeden de isteyebilir (İİK. mad. 67). Her iki varsayımda da, itirazın haksız olarak yapılmış olması hali, borçluyu yükümlülük -karşı taraf yararına 'yargılama gideri' ve 'yüzde kırktan aşağı olmamak üzere inkâr tazminatı' ödeme yükümlülüğü- altına sokar. Bu nedenle, i t i r a z MK. Mad. 16/II'de yazılı olan işlemler dışında kalır. Sonuç olarak ;
a-Küçüğün yasal temsilcisine tebliğ edilmiş bulunan ödeme emrine, küçük tarafından geçerli olarak itirazda bulunulamaz. Küçük tarafından yapılan itiraz, ancak, yasal temsilcinin izni de eklendiği takdirde geçerli olur. Bu nedenle, bu izin (icazet) henüz verilmemişse, alacaklı, MK. mad. 394'e göre, «yasal temsilciye bir süre vermek ya da verdirmek» suretiyle «gerekli izni bildirmesini ve aksi takdirde, itirazın geçersiz sayılarak takibe devam edilmesini» icra dairesinden isteyebilir. Ancak, «sezgin küçük» tarafından yapılmış olan itirazın hükümsüzlüğüne ilişkin karar verilmedikçe, yasal temsilci tarafından sonradan verilecek icazetin geriye etkili olmak üzere, itiraza geçerlik kazandıracağını kabul etmek gerekir.26
b-Küçüğün borcu için düzenlenen ödeme emri, küçüğe tebliğ edilmişse, ödeme emrinin bu şekilde yasa hükümlerine aykırı olarak düzenlenme ve tebliği yasal temsilcinin şikayetine yol açar.27
Yukarıda belirtilen «küçük»ler gibi, «kısıtlı»lar da, haklarında yapılan takibe itiraz edemezler, bunlar adına vasi’lerinin itiraz etmesi gerekir.28
Fakat sınırlı ehliyetliler özellikle «sulh hukuk mahkemesi tarafından bir meslek ve sanatla uğraşmasına izin verilmiş olan» vesayet altındaki kimseler (MK. 396; 405/7) ile velayet altındaki çocuklar (MK. 269, 284, 296). —yapmalarına izin verilen bu meslek ve sanatla ilgili takipler bakımından- «takip ehliyeti»ne sahip olduklarından, haklarında yapılan takiplere itiraz edebilirler.

Tüzel kişiler aleyhine yapılan icra takibinde borçlu tüzel kişinin organı(temsilcisi) ödeme emrine itiraz edebilir. İtiraz eden kişiden, borçlu tüzel kişinin temsilcisi olduğuna dair yetki belgesini göstermesi istenir. Yargıtay 12. HD. 13.10.2000 T. 13723/15090 sayılı kararında “..itiraz tarihi itibariyle borçlu kooperatife temsil ve ilzama yetkili olanlardan sadece birisi tarafından yapılan itiraz başvurusunun, diğer temsilcilerin buna karşı çıktığı ve icazet vermediği kanıtlanamadığı sürece ‘acele işler’ den olduğu benimsenerek, diğer temsilcilerin buna icazet verdiğinin kabulü gerekeceğini” belirtmiştir. Ödeme emri, bazı hallerde tüzel kişinin temsil yetkisi olmayan memur ve müstahdemlerine de tebliğ edilebilir. (Teb. Kan.m.13) İsviçre’de kendisine ödeme emri tebliğ edilen memur veya müstahdemin de, tüzel kişiye gönderilen ödeme emrine itiraz edebileceği kabul edilmektedir. Bizde ise, ödeme emrini tebellüğ etmiş olan müstahdemin ödeme emrine itiraz etme yetkisi(ehliyeti) yoktur.29

Borçlu ölürse takibin akıbeti ne olacaktır ?

Bu konuda öncelikle 4.5.1978 Tarih 1978/4 Esas 1978/5 Karar numaralı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararına bakmak lazım.
“…Medeni kanunda öngörülen medeni hakları kullanma ehliyeti, yaş ve temyiz kudretini içermektedir. Ölümle kişiliği son bulan bir kimsenin, medeni haklar kullanmasından ve taraf ehliyetinden söz edilemez. Bu yönün mahkemece resen göz önünde tutulması zorunludur. Usul’ün 83-90. maddelerindeki “ıslah” ise ancak, açılan bir davada taraflar ve müddeabih dışındaki bazı usuli işlemlerde uygulanabilmektedir. Ölmüş bir kişi hakkında açılmış bulunan davada, halefiyet yolu ile de olsa mirasçıların davalı olarak kabul edilmesi, davanın bu yoldan düzeltilmesi benimsenmemiştir.
… Ölen bir kimse hakkında açılan davaya bakılmasına, davacı isteği üzerine, mirasçıların duruşmaya davalı olarak çağrılmalarına, yahut ıslah yolu ile kendilerinin davalı sayılmasına mevzuatımız yer vermemiştir. Bu nedenlerle, mirasçılar hakkında ayrı bir dava açılması zorunludur. Temel kural budur. Hak aramak durumunda bulunan davacının, davasını açarken davalı olarak gösterdiği kimsenin hayatta olup olmadığını özenle araştırması ödevidir.”
Borçlu takip sırasında ölürse, borçlu hayatta olsa idi hangi usul uygulanacak idi ise, o usule göre takibe terekeye karşı devam edilir. (İ.İ.K. M.53,II)30 Yalnız, borçlunun sağlığında başlamış olan takiplere terekeye karşı devam edilebilmesi için :
a) Miras ortaklığının henüz paylaşılmamış olması
b) Terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulmamış olması veya
c) Mirasçılar arasında aile malları ortaklığı kurulmamış bulunması gerekir. Burada söz konusu olan, borçlunun(mirasbırakanın) sağlığında başlamış olan takiplerin, miras ortaklığına karşı devam etmesidir.
Burada söz konusu olan borçlunun sağlığında başlamış olan takiplerin, miras ortaklığına karşı devam etmesidir. Bu takiplerin borçlu tarafında, bundan böyle miras ortaklığı vardır.
Borçlunun sağlığında ona karşı başlamış olan takiplere, mirasçılara31 karşı devam edilmesinde ise:
Borçluya karşı onun sağlığında başlamış olan iflas takibi mirasçılarına karşı devam edilemez. Yalnız miras ortaklığına (terekeye) karşı devam edilebilir. Borçluya karşı ölümden önce başlamış olan takiplerde, borçluya ödeme emri tebliğ edilmemişse ödeme emri mirasçılara tebliğ edilir. Tebliğ edilmişse mirasçılara yeniden ödeme emri gönderilmesine gerek yoktur. Borçlunun öldüğü anda ödeme emrine itiraz süresi henüz geçmemişse, mirasçılar itiraz süresinin bitimine kadar itiraz edebilirler. İ.İ.K.m.53 ‘te ölüm günü ile beraber 3 gün geri bırakılacağı belirtilmiştir.
Borçlu ölmeden önce ödeme emrine itiraz etmiş ise, bu halde de mirasçılara yeni bir ödeme emri gönderilmesine gerek yoktur; icra mahkemesindeki itirazın kaldırılması duruşmasına mirasçılara karşı devam edilir.


Borçlu ölmeden önce icra takibi kesinleşmiş durumda ise, mirasçılara yeni ödeme emri gönderilmesine gerek yoktur. Bu halde mirasçılara icra takibinin kendilerine karşı devam ettirildiği tebliğ edilir.32 Mirasçı bu tebliğden itibaren yedi gün içinde şahsi itiraz sebeplerini33 ileri sürebilmelidir.34
Gerçek kişilerin kişiliği ve bununla hak ehliyeti ölüm ile son bulduğundan (MK m.29,I) ölmüş bir kişinin taraf ehliyeti soktur. Bu nedenle ölmüş bir kişiye karşı icra takibi yapılamaz.35
Buna karşın, “takibe taraf olmayan üçüncü kişiler” takibe itiraz edemezler.36 Borçlu mirasbırakanın sağlığında sadece “imza inkarı”nda bulunduğu takipte, takibin yöneltildiği mirasçıları “zamanaşımı itirazında” bulunamayacakları gibi, “senedin, teminat senedi olduğu” iddiasında da bulunamazlar.37
Borçlu tereke defterinin tutulmasını Sulh Hukuk Mahkemesinden talep etmiş ise bu talep sonuçlanıncaya kadar takip durur. Takibe devam edilemez.
İTİRAZ YERİ

İtiraz, kural olarak ödeme emrini gönderen (takibin yapıldığı) icra dairesine yapılır. Fakat borçlu takibin yapıldığı icra dairesinden başka bir icra dairesine itirazını bildirebilir. Bu halde, kendisine itiraz için başvurulan icra dairesi gereken giderleri borçludan alarak38 itiraz dilekçesini veya tutanağını derhal takibin yapıldığı icra dairesine gönderir. Bu halde itiraz, itirazın (yazılı veya sözlü olarak) başvurulan (başka yer) icra dairesine bildirildiği tarihte yapılmış sayılır.
İtiraz kural olarak icra dairesine yapılır39. İtiraz yanlışlıkla icra mahkemesine yapılırsa ne olacak? Bu itirazı geçerli bir itiraz olacak kabul edecek miyiz? Bu durumda böyle bir itiraz Yargıtay kararlarında istikrarlı ve açıkça belirtildiği gibi geçerli bir itiraz olarak kabul görmeyecektir.40 Bu takdirde, itiraz dilekçesinin icra mahkemesince icra dairesine “havalesi” gerekmeyip süresi içinde borçlunun ayrıca icra dairesine başvurmaması halinde takip kesinleşecek ve alacaklıya haciz isteme hakkı doğacaktır.41
Yargıtay itiraz dilekçesinin maddi hata sonucu yanlış icra dosyasına gönderilmiş olmasının itirazın geçersiz sayılmasını gerektirmediğine hükmetmiştir.42
Takibin mükerrer olduğuna yönelik başvuru borca itiraz niteliğinde olup, takibin şekline göre ödeme emri tebliği üzerine İİK.mad.62/I e göre yasal yedi günlük süre içerisinde icra dairesine yapılması zorunlu olup, doğrudan icra mahkemesine yapılması sonuç doğurmaz.43

17.7.2003 Tarihli ve 4949 Sayılı Kanunun İtirazın Şekli ve İtirazın Yeri İle İlgili Getirdiği Yeni Düzenlemeler

1- İtirazın takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapılması durumunda masraflara ilişkin olarak takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapılan itirazlarda masrafların icra müdürü tarafından alınması, alınmaması halinde bundan icra müdürünün şahsen sorumlu tutulacağı belirtilmek suretiyle sadece masraf alınmaması nedeniyle takibin sürüncemede kalmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeye göre takibi yapan icra dairesinden başka icra dairesine itiraz edilmesi halinde masrafların yatırılması zorunlu hale gelmiştir. Ayrıca “harç” sözcüğü, değişen Harçlar Kanunu karşısında bugün için anlamını yitirdiğinden madde metninden çıkarılmıştır.
2- İtirazda adres bildirme ve bu adresin değiştirilmesi halinde bildirme zorunluluğuna ilişkin olarak “borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve tebliğ memurunca yurt içinde adresi tespit edilemediği takdirde, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır” hükmü getirilmiştir. 44


İTİRAZ SEBEPLERİ


Borçlu, kendisine gönderilen ödeme emri üzerine, borcun doğmadığını, borcun sona erdiğini, zamanaşımına uğradığını, vadesinin gelmediğini, şarta bağlı olduğunu veya senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığına veya icra dairesinin yetkisine itiraz edebilir. İtiraz sebepleri maddi hukuktan veya takip hukukundan kaynaklanabilir.
Maddi hukuktan kaynaklanan itiraz sebepleri alacağa yöneliktir. Örneğin alacağın hiç doğmadığı, borcun sona erdiği, zamanaşımı, takibe konu sözleşmenin batıl olduğu veya alacağın takip talebindeki kadar olmadığı(kısmi itiraz: m.62/IV) maddi hukuktan kaynaklanan itiraz sebepleridir.
Takip hukukundan kaynaklanan itiraz sebepleri ise alacaklının takip yapma yetkisinin bulunmadığı yönündeki itirazlarıdır. Alacaklının takip tapma yetkisinin bulunmadığına ilişkin bütün sebepler, itiraz sebebi değildir. İcra müdürünün re’sen dikkate alması gereken hususlar şikayet yoluyla ileri sürülebilir. Buna karşılık diğer hususlar itirazla ileri sürülebilir. Örneğin yetki itirazı, derdestlik itirazı, hakkında borç ödemeden aciz vesikası verilmiş olan müflis borçlunun, yeni mal iktisap etmediği yolundaki itirazı.

İleri sürülüş bakımından itiraz sebepleri imzaya itiraz ve borca itiraz ileri sürülür.



İmzaya İtiraz
Alacaklının bir adi senede dayanarak takip yapması durumunda, borçlu bu senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde itiraz ederse bu imzaya itirazdır(İİK. m.62/V). Resmi senetler için bu şekilde itiraz mümkün değildir bu durumda genel mahkemelerde bir sahtelik davası açmak gerekir.(HUMK m.314)
Borçlu imzaya itirazını ayrıca ve açıkça belirtmelidir. Mesela “senet altındaki imzayı inkar ediyorum”, “imza sahtedir”, “senet imza etmedim”, “imzayı kabul etmiyorum” gibi. Sadece “itiraz ediyorum” şeklindeki bir itiraz, borca itiraz anlamına gelir ve imzaya da itiraz edildiği anlamına gelmez.
Borçlu, itirazında imzaya itiraz ettiğini ayrıca ve açıkça bildirmezse o icra takibi yönünden adi senet altındaki imzayı kabul etmiş sayılır.(İİK.m.60/III).
Borçlu yalnız imzaya itiraz ile yetinebilir. Fakat borçlu imzaya itirazı ile birlikte imzaya itiraz ile çelişmeyen itiraz sebeplerini de bildirebilir. Mesela “imzaya itiraz ediyorum, kaldı ki bu itirazım kabul edilmese bile, ibraz edilen senetteki vadeye göre borç zamanaşımına uğramıştır.”diyebilir. Borçlu imzaya itirazdan sonra “imzanın bana ait olduğuna karar verilmesi halinde takas dermeyan ediyorum, çünkü bende ondan alacaklıyım” şeklinde takas itirazında da bulunabilir. Fakat bütün bu hallerde itiraz; imzaya itiraz olarak işlem görür yani alacaklı icra mahkemesinden itirazın geçici kaldırılmasını isteyebilir.45
İmza itirazı çok önemli ve kişinin(borçlunun) şahsıyla birebir ilgili olduğu için imzaya itiraz duruşmasında borçlunun kendisinin bulunmaması halinde imza itirazı reddolunur. Ancak keyfiyetin davetiyeye yazılması şarttır.
Borçlunun imza inkarında bulunmaması sonucunda o takip yönünden takip dayanağı hususi (adi) senet altındaki imzanın kendisine ait sayılması, İİK.mad.72 uyarınca açacağı “menfi(olumsuz) tespit” ya da “geri alma”(istirdat) davasında aleyhine kanıt olmaz, yani borçlu bu davalarda “imzanın kendisine ait olmadığını” ileri sürerek, bu konuda inceleme yapılmasını isteyebilir.46
Borçlu vekilinin(avukatının) imza itirazında bulunabilmesi için, vekilin vekaletnamesinde “özel yetki” bulunmasını Yargıtay aramazken47 Doktrinde “ancak özel yetkili vekilin imza itirazında bulunabileceği” belirtilmiştir.48


Borca İtiraz
İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara, borca itiraz denir. Örneğin takas, ödeme zamanaşımı, borcun müeccel olduğu, borcun şarta bağlı olduğu,takibin mükerrer olduğu, icra dairesinin yetkisiz olduğu49 gibi.
Yetki itirazı İsviçre’de itiraz olarak değil şikayet mevzuu yapılabilmektedir. Bu sebeple icra dairesine yapılan yetki itirazı muteber bir itiraz değildir.50
Borçlu ödeme emrine itiraz ederken borca itiraz sebeplerini ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Borçlunun yalnızca “itiraz ediyorum” demesi yeterlidir ve böyle bir itiraz borca itirazdır. Ancak borçlu bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı olduğundan (İİK.m.63) senet metninden anlaşılamayan borca itiraz sebeplerini (mesela ödeme, takas) itirazında belirtmezse itirazın kaldırılması duruşmasında ileri süremez.

Borçlunun İtiraz Sebepleri İle Bağlılığı ( İİK.m.63)
Borçlunun itirazında bildirdiği sebeplerle bağlı olması alacaklının icra mahkemesinden “itirazın kaldırılmasını” istemesi halinde söz konusu olur. Eğer alacaklı genel mahkemelere başvurarak “itirazın iptalini” isterse borçlu, itirazında bildirmiş olduğu sebeplerle bağlı olmaksızın tüm savunmalarını ileri sürebilir.51
Borçlu sebep bildirsin bildirmesin İtirazın Kaldırılması duruşmasında “senet metninden anlaşılan” itiraz sebeplerini her halükarda ileri sürebilir. 4949 sayılı kanundan önce uygulamada ciddi aksaklıklar söz konusu idi.
Kanunun Gerekçesinde: “ İcra ve İflas Kanunun değişiklikten önceki şeklinde, 63. maddede atıf yapılan 62./IV. fıkrası, değişiklik sonucu yürürlükten kaldırıldığından; itirazın kaldırılması duruşmasında, itiraz eden borçlunun, itiraz sırasında sebep bildirmiş olup olmadığına bakılmaksızın “alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürülebileceği” hükmüne yer verilmek suretiyle, uygulamada ortaya çıkabilecek sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.
İcra ve İflas Kanununun 63.maddesinin değişiklikten önceki şeklinde “Borçlu, 62’nci maddenin dördüncü fıkrasındaki istisnalar dışındaki itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez” denilmekte, bu maddede atıf yapılan 62’nci maddenin dördüncü fıkrasında da “Borçlu, itirazında sebep bildirmediği takdirde itirazın kaldırılması duruşmasında ancak alacaklının isnat ettiği senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini ileri sürebilir” denilmekteydi… YARGITAY “itirazında sebep bildirmiş olan borçlunun –örneğin ‘borcun ödendiğini’ bildirmiş olan borçlunun- bu itiraz sebepleri ile bağlı olduğunu ve artık icra mahkemesindeki duruşmada senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini –örneğin ‘borcun zamanaşımına uğradığını’, ‘senedin vadesinin henüz gelmediğini’ ileri süremeyeceğini kabul etmekteydi.(12 HD. 15.3.1995 T. E: 3242, K: 3542 ).”52

Senet metninden anlaşılabilen itiraz sebepleri; senetteki vadeye göre borcun muaccel olmadığını veya borcun zamanaşımına uğradığını, senet metninde yazılı olan taliki şartın gerçekleşmediği itirazı, senet metninde tahrifat yapıldığı itirazı, istenen alacak miktarının senette yazılı olandan fazla olduğu itirazı, istenen faiz oranının senette yazılı olandan fazla olduğu itirazı, faizin işlemeye başladığı günün senette yazılı olandan daha önceki bir tarih olarak gösterildiği itirazı.53 54
POSTACIOĞLU ‘na göre İlk defa merci (icra mahkemesi) önünde borçlunun ileri sürebileceği itiraz sebeplerinin borçlu tarafından ileri sürülmemesi halinde bunların icra hakimi tarafından re’sen nazara dikkate alınıp alınmayacağı tartışılmalıdır. “Kanunun itirazın kaldırılması için senette aranan vasıfları hakime hitaben beyan etmiştir. Esasen Merci hakimi itirazın kaldırılması talebini muayyen şartları haiz vesikaların varlığına göre ve tamamen şekli unsurlar içinde değerlendirip karara bağlamak mecburiyetindedir. Bu itibarla bu hükümlerin kendisi tarafından re’sen nazara alınması gerekir.”55

Yetki itirazı

Takibin yapıldığı icra dairesinin «yetkisiz olduğunu» bildirmek isteyen borçlunun, bunu -diğer itiraz sebepleri gibi- icra dairesine, itiraz süresi içinde bildirmesi gerekir.56
Yetki itirazının esas hakkındaki itirazla birlikte -yani; borçlu aynı zamanda, borca veya imzaya da itiraz etmek istiyorsa, bu itirazla birlikte57 yapılması gerekir (İİK. mad. 50/III). Borçlu, ödeme emrine borç ya da imza yönünden itiraz ederken yetki itirazında bulunmamışsa, daha sonra -itiraz süresi dolmadan da- artık takibe yetki yönünden itiraz edemez.58
Borçlunun yaptığı yetki itirazı 'nın da geçerli olabilmesi (ve takibi durdurabilmesi) için -yasada açık bir hüküm bulunmamasına rağmen- «yetkili icra dairesinin neresi olduğu»nun, yetki itirazında açıkça belirtilme-si gerekir.59 60


Kısmi İtiraz

Borçlu borcun tamamına değil de, borcun bir kısmına itiraz ederse buna kısmi itiraz denir. Kısmi itirazın şartı itiraz edilen kısmın açıkça bildirilmesidir. (İİK.m.65/III) Yani, itiraz edilen ve edilmeyen borç miktarı itirazdan açıkça anlaşılmalıdır. Bu şekilde yapılmayan itiraz geçerli olmaz. Bunun sonucu ise ağırdır. İtiraz hiç yapılmamış sayılır ve takip borcu kesinleşir.61
Borçlunun itiraz beyanından, itiraz edilen ve edilmeyen borç miktarı açıkça anlaşılmalıdır ki, alacaklı borçlunun itiraz etmeyerek kabul ettiği borç miktarı için icra takibine devam edilmesini isteyebilsin.
Kısmi itirazın belirtilmemiş olmasının müeyyidesi çok ağırdır : “Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır.” Bu nedenle, borçlunun iradesini yorumlarken, şüphe halinde borçlu lehine hareket etmek gerekir.62
Kısmi itirazda itiraz edilen miktarın gösterilmesi lüzumu, borcun muayyen bir miktarda para borcu olarak doğmuş olması(alacağın likit olması63) halinde mevcuttur. Doğumu anında likit olmayan bir alacak takip konusu yapıldığı takdirde, buna yapılacak itirazda miktar bilinemeyeceği için miktar bildirmeksizin yapılan itiraz dahi geçerlidir.64 65 İsviçre Hukukunda da alacağa kısmen itiraz eden borçlu kabul etmediği kısmı açıkça beyan etmek zorundadır. Bu gerçeği yerine getirmekten kaçınırsa itiraz, borcun tamamına yapılmış sayılır.66 Kısmi itirazın açık bir şekilde ifade edilmesi gerekmektedir. Aksi halde hiç itiraz edilmemiş sayılacağından sonuçları ağırdır. “Ödeme emrinde belirtilen miktarda alacaklıya borcum yoktur.”67, “Borcum bu kadar değildir.”68 “Borcum var fakat bu kadar değil.”69 gibi ifadeleri Yargıtay geçerli bir itiraz olarak görmemiş ve takibe itiraz edilmemiş saymıştır.






İTİRAZ SÜRESİ

Ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde ödeme emrine itiraz etmelidir (İİK.m.60,II; m.62,I).
Bu süre ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar.70 Ödeme emri borçluya “usulsüz olarak” tebliğ edilmişse, borçlu şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurup usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihin (öğrenme=ıttıla tarihinin) ‘tebliğ tarihi’ olduğu şeklinde bir karar getirmedikçe, ödeme emrinin kendisine (usulsüz) tebliğ tarihi, itiraz süresine başlangıç olur. Başka bir deyişle ödeme emrinin usulsüz olarak(yani Tebligat Kanununa aykırı olarak) tebliği halinde borçlunun yedi gün içinde şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurup “ödeme emrinin tebliği tarihinin kendisinin bildirdiği tarih olarak düzeltilmesi”ni isterken, aynı zamanda yedi günlük itiraz süresini geçirmeden icra dairesine başvurup “ödeme emrine itiraz etmesi” gerekir, aksi takdirde hakkındaki takip kesinleşir.71
Yedi günlük itiraz süresinin hesaplanması, sürelere ilişkin genel hükümlere (m.19)göre olur.
İcra müdürü, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını kendiliğinden gözetmek zorundadır. Bu nedenle İİK.m.62 deki süreyi “zamanaşımı süresi” olarak nitelendirmek hatalıdır. Çünkü bu süre “hak düşürücü süre”dir.
Ödeme emrinde, itiraz süresi “yedi günden fazla” gösterilmişse, gösterilen süre içinde yapılan itiraz geçerli sayılır.72 Eğer ödeme emrinde itiraz süresi “hiç belirtilmemiş” ise, yasal süreye bakılmaksızın, itirazın süresi içinde yapıldığı kabul edilir.73
İtiraz süresinin hesaplanmasında, borçlunun kendisine değil, vekiline gönderilen ödeme emrinin tebliği tarihi esas alınır.
Ödeme emrine itiraz süresi yedi gün ise de, Yargıtay ;
— Takas ve mahsup iddiasının(BK. Mad. 118) bir süreye bağlı olmaksızın, takibin her aşamasında icra dairesine(veya takibin şekline göre; icra mahkemesine)7475
— Terekenin borca batık olduğuna dair iddianın (MK.Mad.545;İİK.Mad.68/IV)-bunu ilamla belgelendirmek koşuluyla – her zaman icra dairesine (veya icra mahkemesine) bildirilebileceğini kabul etmiştir.76

GECİKMİŞ İTİRAZ

Borçlu kusuru olmaksızın bir engel nedeniyle yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edememişse, bu itirazını sonradan yapabilir; buna gecikmiş itiraz denir.(İİK.m.65) Gecikmiş itiraz için paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar başvurulabilir.
İtiraz süresini kaçırmış olan borçluya gecikmiş itiraz itirazda bulunma yetkisinin tanınabilmesi için, borçlunun kusuru olmaksızın bir engel(mazeret) nedeniyle yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edememiş olması gerekir. Yani, borçlunun süresi içinde itiraz etmesine engel olan husus, borçlunun kusuruna dayanmamalı, onun iradesi dışındaki bir sebep olmalıdır.
Gecikmiş itiraz borçlunun ödeme emrine süresinde itiraz etmesine engel olan mazeretin kalkmasından itibaren 3 gün içinde yapılır. Engelin kalktığı tarihten itibaren üç günlük süre geçtikten sonra yapılan gecikmiş itiraz, geçerli değildir ve icra mahkemesince süre aşımından reddedilir.
Gecikmiş itiraz icra mahkemesine yapılır.(İİK.m.65,II, III) Gecikmiş itiraz, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesine yapılır. Fakat borçlu, başka yerde ise, üç gün içinde takibin yapıldığı yerdeki icra mahkemesine gelmesi güç olduğundan bulunduğu yerdeki icra mahkemesine de gecikmiş itirazını yapabilmeli ve gecikmiş itiraz o tarihte yapılmış sayılmalıdır.77

Gecikmiş İtirazın Şartları
— Borçlunun gecikmiş itirazda bulunabilmesi için ilk şart, borçlunun iradesine bağlı olmayan bazı durumlar sebebiyle zamanında itiraz edememiş bulunmasıdır.
Borçlunun kusuruna dayanmayan mazeret sebeplerine bazı misaller:
a-) Borçlunun ağır hastalığı: Borçlu yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edemeyecek ve kendisine bir vekil atayamayacak derecede ağır hasta ise, iyileştikten sonra gecikmiş itirazda bulunabilir. Borçlunun ağır hastalığı resmi tabip raporu ile ispat edilebilir. Özel tabiplerin verdikleri raporların sağlık müdürlüğünce onaylı olması gerekir.
b-) Borçlu yangın, deprem, yer kayması, veya su basması gibi bir afet nedeni ile yedi gün içinde ödeme emrine itiraz edememişse, bu afetin son bulması ve borçlunun itiraz edebilecek duruma gelmesi üzerine gecikmiş itirazda bulunabilir.
c-) Borçlu adresinde bulunmadığı için ödeme emri onun adına tebligatı kabule yetkili bir kişiye(mesela borçlunun eşine) tebliğ edilmiş ve borçlu bir seyahatte olduğu için ödeme emrinden yedi gün içinde haberdar olmadıysa dönüşte gecikmiş itirazda bulunabilir.
— Borçlunun gecikmiş itirazda bulunabilmesi için ikinci şart, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde itiraz etmesi gereğidir
— Borçlu gecikmiş itiraz müracaatı ile birlikte zamanında itiraz etmesine engel olan sebebi ve bunların delillerini de bildirmek zorundadır.
— Borçlu gecikmiş itiraz yoluna başvururken borca ilişkin itirazlarını ve sebeplerini ve bunların delillerini de bildirmelidir.

İcra mahkemesi gecikmiş itiraz talebini basit yargılama usulüne göre inceler. Gecikmiş itiraz talebini alan icra mahkemesi, ilk önce takibin durdurulmasının gerekip gerekmediğine karar verir. Yedi gün içinde yapılan (normal) itirazdakinin aksine gecikmiş itiraz kendiliğinden icra takibini durdurmaz. Fakat icra mahkemesi gerekli görürse geçici bir tedbir olarak takibin durdurulmasına karar verebilir.
Borçlunun gecikmiş itirazının kabulü üzerine alacaklı, itirazın kaldırılması yoluna başvurmak istiyorsa, icra mahkemesinin mazeretin kabulüne karar verdiği oturumda(icra mahkemesinden) sözlü olarak borçlunun itirazının kaldırılmasını(İİK.m.68-68a) isteyebilir. Bu halde icra mahkemesi incelemesine devam ederek alacaklının itirazın kaldırılması talebini de inceleyip karara bağlar. (İİK.m.65/IV) Bu hüküm borçlunun gecikmiş itirazının çabuk bir şekilde kaldırılmasını sağlamak için alacaklıya tanınmış bir imkandır. Alacaklı, bu imkandan faydalanmak istemezse İİK.m.68/I deki altı aylık süre içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek hakkına doğal olarak sahiptir.
İcra mahkemesinin borçlunun mazeretinin kabulüne karar vermesinden önce, itiraz edilmediği ve bu nedenle takibin kesinleştiği gerekçesiyle borçlunun malları haczedilmiş ise, alacaklı icra mahkemesinin mazeretin kabulü kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya genel mahkemelerden itirazın iptalini (İİK.m.67) veya itirazın kaldırılmasını(İİK m.68-68a) istemelidir; aksi halde konulmuş olan haciz kalkar(İİK.m.65/V)
Borçlu gecikmiş itirazda bulunurken İİK.m.65,III gereğince yapılacak duruşmaya ilişkin giderleri ödemek zorundadır. İcra mahkemesi duruşma yapılmasına gerek görmezse borçlunun ödemiş olduğu duruşma giderleri kendisine geri verilir.

İTİRAZIN SONUÇLARI
Yedi gün içinde yapılan normal itiraz, icra takibini kendiliğinden durdurur. (İİK.m.66,I) Buna karşılık takibi iptal etmez.78 İcra müdürü, itirazın yedi günlük süresi içinde yapılıp yapılmadığını(yani itirazın geçerli olup olmadığını) kendiliğinden gözetmek zorundadır.
Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir. Bu tebliğle alacaklının açacağı itirazın iptali ve icra mahkemesinden itirazın kaldırılması talebindeki süre başlamış olur.79
İtiraz üzerine duran icra takibine itiraz giderilinceye kadar devam edilmez. Borçlunun itirazı ile icra takibinin kendiliğinden durması, alacaklı ile borçlu arasında eşitlik sağlamak için kabul edilmiştir. Gerçekten alacaklı elinde bir belge olmasa bile (ilamsız) icra takibi yapabilmekte ve icra dairesi onun gerçekten alacaklı olup olmadığını araştırmadan borçluya bir ödeme emri göndermektedir. Buna karşılık, borçlunun itirazında haklı olup olmadığı araştırılmaksızın itiraz kendiliğinden icra takibini durdurmaktadır.80
İtirazın takibi olduğu yerde durdurması acaba “her itiraz” için geçerli midir? Yoksa sadece “geçerli olan itirazlar” mı? takibi durdurabilmektedir? İtiraza bağlanan sonucun doğabilmesi için ortada geçerli bir itirazın bulunması gerekir. Örneğin “süresi geçtikten sonra yapılan itiraz”, “icra dairesi yerine icra mahkemesine yapılan itiraz”, “itiraz ettiği kısmı açıkça belirtmeden yapacağı kısmi itiraz” geçersiz olur ve takibi durdurmaz.81
İtirazın “geçerli olup olmadığını” dolayısıyla bu nedenle “takibin durmuş olup olmadığını” önce icra müdürü takdir eder. İcra müdürü borçlunun aslında geçersiz olan itirazını geçerli bir itiraz kabul eder ve takibin bu nedenle durmuş olduğuna karar verirse alacaklı icra müdürünün bu kararına karşı, icra mahkemesine süresiz şikayet (İİK.m.16/II) yolu ile başvurabilir.82 Şikayet hakkında kesin bir karar verilinceye kadar icra takibi durur.
Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa, takibe kabul edilen -itiraz edilmeyen- miktar için devam olunur.83
Borçlunun “itiraz sebepleri ile bağlı olması”( itiraz sebeplerini değiştirememesi) itiraz süresinden sonrası içindir. Çünkü borçlu itiraz süresi içinde itiraz sebeplerini değiştirebilir ve genişletebilir.84 İtiraz konusu miktar bu yolla artırılabileceği gibi azaltılabilir de. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmiş olması durumda değişiklik yaratmaz.85 Sadece borçlu, itiraz ederken “yetki itirazı”nı (İİK.m.50/II) bildirmemişse, artık süresi içinde de olsa, yetki itirazında bulunamaz.86
Borçlu, «senet metninden anlaşılan itiraz sebepleri»ni ileri sürerken, HUMK.'nun 202'nin öngördüğü «savunmanın genişletilmesi» yasağına uymak zorunda olduğundan, senet metninden anlaşılan tüm itiraz sebeplerini «hep birlikte» ileri sürmek zorundadır. Örneğin; borçlu icra mahkemesinde «senetteki koşulun gerçekleşmediği» yolunda itirazda bulunursa, bundan sonra -alacaklının izni olmadan- «alacağın vâdesinin gelmediği» ya da «zamanaşımına uğradığı» yolunda, senet metninden anlaşılan başka itiraz sebeplerini ileri süremez.87
İİK. mad. 62/IV'deki «senet metni»ndcn maksat; sadece «senedin düzenlendiği sıradaki metni» değildir. «Senedin üstüne, (metnin) altına veya arkasına sonradan yazılmış olan yazılar»da senet metni'ne dâhildir...88

İtiraz ile takip hemen duracağına göre, kötüniyetli borçlular bu yola başvurmak suretiyle takibi sürüncemede bırakmak ve bu suretle zaman kazanmak isteyeceklerdir. İşte buna engel olabilmek için de kanun koyucu gereksiz olan itirazları önlemek için %40 icra inkar tazminatını öngörmüştür.
Yargıtay “yedi günlük itiraz süresi içinde kabulden vazgeçilerek, itiraz edilebileceğini” kabul etmiştir.89
Ödeme emrine itiraz eden borçlu, mal beyanında bulunmak zorunda değildir.

İTİRAZ İLE ŞİKAYET ARASINDAKİ FARKLAR
İtiraz daha çok maddi hukuka dayanan sebeplerden dolayı takibe karşı konulmasıdır. Yani, itiraz daha çok takip konusu yapılan alacağa ilişkindir. Şikayette ise icra müdürünün icra-iflas hukukuna ilişkin hükümleri uygulamadığı veya yanlış uyguladığı ileri sürülür. İtiraz ve şikayetin tabi bulundukları usul de farklıdır.
1- Şikayet icra mahkemesine yapılır. Buna karşılık, itiraz icra dairesine bildirilir. (Sadece gecikmiş itiraz icra mahkemesine yapılır.) Şikayet üzerine icra mahkemesi şikayeti inceleyip karara bağladığı halde, itiraz üzerine bu itiraz icra dairesince(kendiliğinden) gönderilemez. İcra mahkemesinin itirazı inceleyip karara bağlayabilmesi için alacaklının itirazın kaldırılması yoluna başvurmuş olması gerekir. Şikayeti sadece icra mahkemesi inceleyebildiği halde itirazı, alacaklı eğer itirazın iptali için başvurmuşsa itiraz genel mahkemelerde incelenir.
2- İtiraz ve şikayet süresi yedi gündür; Fakat bu sürelerin işlemeye başlaması farklıdır: İtiraz süresi tebliğ ile (İİK.m.62/I) şikayet süresi ise öğrenme ile (İİK.m.16/I) işlemeye başlar. Bazı hallerde süresiz şikayet halleri (İİK.m.16/II) öngörüldüğü halde süresiz itiraz halleri kanunda düzenlenmemiştir.90
3- İtiraz kendiliğinden icra takibini durdurur. Buna karşılık şikayet icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Bu konuda icra mahkemesinden karar almak gerekir. (İİK.m.22)
4- İtirazda bulunmak hakkı yalnız borçluya aittir. Oysa şikayet yoluna bu yola başvurmakta hukuki yararı bulunan başka kimseler de gidebilir ki, bunlar da borçlu, alacaklı ve üçüncü kişiler olabilir.
5- İtirazın tarafları alacaklı ve borçludur. Oysa şikayette icra dairesi de şikayet olunan taraftır.
6- İtiraz süresinin kaçırılması halinde gecikmiş itiraz yoluna (İİK.m.65) başvurulabildiği halde (Yargıtay’a göre) şikayet süresinin kaçırılması halinde eski hale getirme yoluna gidilemez.91

KAMBİYO SENETLERİNE ÖZGÜ TAKİP İLE GENEL HACİZ YOLUYLA TAKİP ARASINDA “ÖDEME EMRİNE İTİRAZ” ARASINDAKİ FARKLAR

Kambiyo senetlerine özgü takip alacağın mutlaka bir kambiyo senedine bağlı olması gerekir.(İİK.m.167/I) Kambiyo senedinden maksat çek, poliçe, ve bonodur. Kambiyo senetlerine özgü takip özel bir takip türü olup hükümleri genel haciz yoluyla takipten farklıdır. Çünkü kambiyo senetlerine özgü takipte alacaklının alacağı daha farlı bir sebepten (bir kambiyodan) kaynaklanmış olup alacaklının daha lehine olan bir takip türüdür.
Alacak kambiyo senedine dayanıyorsa, alacaklı mutlaka kambiyo senedine dayanan özel takip yolunu izlemeye mecbur olmayıp, dilerse adi haciz yolu ile takibe girişebilir.


Kambiyo senetlerine dayanan haciz yoluyla takip ile genel haciz yoluyla takip arasındaki “ödeme emrine itiraz” arasındaki başlıca farklar şunlardır:
1- Adi(genel) haciz yolu ile takipte, icra müdürünün takibe konu yapılan alacağın mevcut olup olmadığını ve vadesinin gelip gelmediğini araştırma görev ve yetkisi yoktur.
Kambiyo senedine dayanan takipte ise, icra müdürü takibe dayanak yapılmak istenen senedin kambiyo senedi niteliği taşıyıp taşımadığını, vadesinin gelip gelmediğini araştıracağı gibi; alacaklının müracaat hakkını kullanabilmesi için protesto keşidesi gereken hallerde, protestonun keşide edilip edilmediğine de bakar. (İİK.m.168)

2- Adi haciz yolu ile takipte, icra müdürü ödeme emrini takip talebinden itibaren üç gün içinde tebliğe gönderir. (İİK.m61)
Kambiyo senedine dayanan takipte ise, icra müdürü takip talebi üzerine kanunun aradığı şartların varlığını tespit ederse, ödeme emrini hemen gönderir.(İİK.m.168)

3- Adi haciz yolu ile takipte ödeme süresi, yetkiye, borca, imzaya itiraz ve müddetli şikayet süreleri aynı olup 7 gündür.
Kambiyo senedine dayanan haciz yoluyla takipte ise, ödeme süresi 10 gün, yetkiye borca ve imzaya itiraz ile müddetli şikayet süreleri 5 gündür.
4- Adi haciz yoluyla takipte borçlu itirazını, dilekçe ile veya sözlü olarak yapabilir. Kambiyo senetlerine dayanan takipte borçlu itirazını mutlaka bir dilekçe ile yapması gerekir.

5- Genel haciz yolunda gecikmiş itiraz (İİK.m.65) dışındaki itirazlar icra dairesine yapılır.
Kambiyo senedine dayanan takiplerde itiraz mercii icra mahkemesidir.

6- Genel haciz yoluyla takipte borçlunun takip konusu alacağın dayanağı olan adi senede (senet vasfına) muhalefeti, itiraz şeklinde ve icra dairesine yapılması gerekir.
Kambiyo senedine dayanan takipte ise, borçlunun kambiyo senedinin vasfına ilişkin muhalefeti şikayet şeklinde ve icra mahkemesine yapılır.

7- Genel haciz yoluyla takipte itiraz takibi kendiliğinden durdurur.
Kambiyo senetlerine özgü takipte ise itiraz takibi kendiliğinden durdurmaz. Satışa kadar olan işlemlere devam olunur. Takibin durması için icra mahkemesinden karar getirilmesi gerekir.















SONUÇ

Bu çalışmada Genel Haciz Yolu ile İlamsız takiplerde ödeme emrine itiraz konusunu inceledim. Bu çalışmada sırasıyla şu konulara değinmeye çalıştım ;

- Usulüne uygun bir itiraz hangi şekilde olmalıdır?
- Kimler itiraz edebilir ? (itiraz ehliyeti)
- İtiraz mercii neresidir ?
- İtiraz sebepleri nelerdir ?
- İtiraz hangi sürede yapılmalıdır ?
- Gecikmiş itiraz nedir ve şartları nelerdir ?
- İtirazın sonuçları nelerdir ?
- İtiraz ile şikayet arasındaki farklar nelerdir ?
- Kambiyo senetlerine özgü takip ile Genel haciz yolu ile takip arasındaki ödeme emrine itiraz açısındaki farklılıklar ?










KAYNAKLAR



— İPEKÇİ NİZAM Av. , İcra Ve İflas Kanunu Tatbikatı (Şerh) Adil Yayınları 2003 Bas.
— KAÇAK NAZİF Av , İtiraz Ve İtirazın İptali Davaları, Seçkin Yayınları, 2005 Bas. — KURU BAKİ Prof. Dr. , İcra Ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitapevi, 2006 — MUŞUL TİMUÇİN Doç. Dr. , İcra Ve İflas Hukuku, Legal Yayınları 2005 Bas.
— POSTACIOĞLU E.İLHAN Prof. Dr. , İcra Hukukunun Esasları, Fakülteler Matb.1982
— PEKCANITEZ HAKAN Prof. Dr. , ATALAY OĞUZ Doç. Dr. , ÖZKAN
SUNGURTEKiN MERAL Doç. Dr. , ÖZEKES MUHAMMET Doç. Dr. , İcra Ve İflas
Hukuku, Yetkin Yayınları, 2005 Bas. — UYAR TALİH Av. WEB SİTESİ http://www.talihuyar.com/
§ UYAR T. Genel Haciz Yolu İle İlamsız Takiplerde “İtiraz Şekli”, “İtiraz Yeri” ve “İtiraz Süresi” Makalesi http://www.talihuyar.com/site/upload/35_iik62.doc
§ UYAR T. İcra Tutanakları Ve İşlevleri Makalesi http://www.talihuyar.com/site/upload/8.ictutveislev.doc
§ UYAR T. Genel Haciz Yolu İlamsız Takiplerde “Ödeme Emrine İtirazın Sonuçları” ve “İtiraz ve Şikayet Arasındaki Farklar” Makalesi http://www.talihuyar.com/site/upload/36_farklar.doc
§ UYAR T. Genel Haciz Yolu İle İlamsız Takiplerde İtiraz Sebepleri Makalesi http://www.talihuyar.com/site/upload/25_itsebep.doc

— UYAR TALİH Av. Gerekçeli-Notlu İçtihatlı İCRA VE İFLAS KANUNU Şerhi Bası
1997
— UYAR T. İcra Hukukunda İtiraz, 2. Bası 1990
— ÜSTÜNDAĞ SAİM Prof. Dr. , İcra Hukukunun Esasları, Legal Yay. 2004
— YILDIRIM M.KAMİL Prof. Dr. , İcra Hukuku Ders Notları, Alkım Yayınları 2004 Bas.
— YARGITAY KARARLARI İÇİN KAZANCI İÇTİHAT BİLGİ BANKASI
(SON GÜNCELLEME TARİHİ 31.8.2007)

1 YILDIRIM M.K. İcra Hukuku Ders Notları, Alkım Yay. İstanbul 2004 s.47
2 POSTACIOĞLU İ. İcra Hukuku Esasları, İÜHF Yayınları İstanbul 1982 S.136
3 ÜSTÜNDAĞ S. İcra Hukukunun Esasları İstanbul 2004 s.94,95
4 İcra ve İflas Hukuku, PEKCANITEZ H.. İcra ve İflas Hukuku, Yetkin Yayınları 2005 . S.103
5 Ödeme emri usulsüz şekilde tebliğ edilmişse borçlu öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde hem ödeme emrine karşı itirazlarını icra dairesine bildirmeli hem de usulsüz tebligat nedeniyle şikayet yoluna başvurmalıdır. İnceleme sonucunda icra mahkemesi ödeme emrinin veya takibin iptaline değil tebliğ tarihinin borçlunun bildirdiği tarih olarak kabulüne karar verecektir. 12. HD 20.12.1994.16206/16415, 12. HD 27.10.1993. 12327/16516. UYAR T. (Kanun C. 1. s.382.391.393)
6 İsviçre Federal Mahkemesinin “halen hiçbir şeyim olmadığı ve ödeme gücüne sahip bulunmadığım için itiraz ediyorum.”, “itiraz ediyorum ancak ödeme gücüm olduğu zaman borcumu ödeyeceğim.” Şeklindeki bildirimleri, geçerli bir itiraz olarak kabul etmemiştir. UYAR T. Genel Haciz Yolu İle İlamsız Takiplerde “İtiraz Şekli”, “İtiraz Yeri” ve “İtiraz Süresi” (İİK.mad.62) http://www.talihuyar.com/site/upload/35_iik62.doc POSTACIOĞLU İ. İcra Hukuku Esasları, İÜHF Yayınları İstanbul 1982 s.154
7 KURU B. , PEKCANITEZ H. , UYAR T. KAÇAK N.
8 ÜSTÜNDAĞ S. a.g.e. S.98
9 POSTACIOĞLU İ. a.g.e. S.166
10 12. HD. 28.3.1988 T. 6271/3774
11 KURU, B. age. s:259, dipn. 79 – ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukukunun Esasları, 2004, s:99 – ÖĞÜTÇÜ, T. İcra ve İflas Kanunundaki Yenilikler, 1965, s:50
12 İİD. 1.3.1965 T. 2065/2573; 8.5.1958 T. 2777/2654 “İtiraz dilekçesinin imzasız bulunması, borçlu tarafından benimsenmesi halinde itirazı hükümsüz kılmayıp, noksanın ikmalini gerektirir.”UYAR T. a.g.e.S.994
13 UYAR, T. İcra Hukukunda İtiraz, 2. Bası, 1990, s:3, dipn. 6
14 “İcra memurunun itiraz dilekçesine muhabere numarası koymakla yetinip, havale yazısının altını imzalamamış olmasının borçlu aleyhine yorumlanamayacağı…” 12.HD. 18.10.1983 T. 6625/7630 UYAR T. a.g.e. S.990
15 12.HD. 27.2.1979 T. 664/1580
16 UYAR T. a.g.m. S.2
17 12.HD. 18.6.1992 T. 1173/8338 UYAR T. a.g.e.S.1005
18 UYAR T. İcra Tutanakları Ve İşlevleri Makalesi http://www.talihuyar.com/site/upload/8.ictutveislev.doc , S.2 Bknz. 17. HD. 10.10.2002 T.7691/9435
19 17.07.2003 Tarih ve 4949 Sayılı Kanun değişikliği ile getirilmiştir.
20 12. HD. 21.9.1999 9550/10446 Karşı Görüş: PEKCANITEZ H.
21 19. HD. E.2005/7687 K. 2006/2461 T.10.3.2006 “ Dava, itirazın iptaline ilişkindir. Bu nevi davaların dayanağı icra takibidir. Dava açıldıktan sonra icra takibine itiraz edenlerin itirazlarından vazgeçmeleri halinde davanın konusu kalmayacağından esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmelidir. Yerel mahkemece takibe itirazdan vazgeçildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır
22 UYAR, T. İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, 3. Bası, 2001, s:347 vd. Takip Ehliyeti : “Medeni hakları kullanma ehliyeti”, “eylem ehliyeti”, “fiil ehliyeti”.
23 KURU B. a.g.e. S. 137. Hak ehliyeti bulunan her gerçek (MK m.8) ve tüzel (MK. m.48) kişi, icra takibinde taraf olma ehliyetine sahiptir. Yalnız gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır. Tüzel kişiliği olmayan toplulukların, topluluk olarak taraf ehliyeti yoktur.
24 Aksi görüş: ARAR, K. İcra ve İflas Hükümleri, 1944, C:1, s:127 Kaynak
25 POSTACIOĞLU, İ. agm. s:796 vd.
26 POSTACIOĞLU, İ. agm. s:797
27 POSTACIOĞLU, İ. agm. s:797; “Küçüğün de tek başına” şikayet edeceği kanısındadır.
28 Bknz: 12. HD. 2.12.1986 T. 2918/13430 – İİD. 3.4.1970 T. 3607/3630
29 KURU B. İcra Ve İflas Hukuku El Kitabı, Türkmen Kitapevi, Ocak 2006.Sayfa 202
30 “….icra takibi kesinleşmeden borçlu ölürse, alacaklı aynı icra dosyası üzerinden takibin terekeye karşı devam etmesini isteyebileceği gibi, mirasçılarına da ayrı ayrı gönderebilir.” 12. HD. 20.6.1986 T. 1985/13503 E. 1986/7170 K.
31 Burada takibin kendilerine karşı devam edip etmeyeceğini inceleyeceğimiz mirasçılar, mirası kabul etmiş olan mirasçılardır. Ayrıca alacaklı icra takibini mirasçıların hepsine karşı devam ettirebilir fakat buna mecbur değildir. Çünkü mirasçılar mirasbırakanın borcundan müteselsilen sorumludurlar.(MK.m. 641) KURU B. a.g.e. S.140
32 KURU B. a.g.e. S.141 12. HD. 224.5.2004, 9120/13042
33 Mirasçının şahsi itiraz sebepleri, mirasçı ile murisin alacaklısı arasındaki hukuki ilişkiden doğan itiraz sebepleridir.
34 KURU B. a.g.e. S.141 dipnot 13
35 “Aile nüfus kayıt örneği ve veraset ilamından, borçlunun, hakkındaki icra takibinin başlatıldığı tarihte ölü olduğu anlaşılmasına göre, ölü kişi hakkında yapılan icra takibinin, Mercice re’sen iptaline karar verilmelidir.” 12. HD. 3012.2003 T. 2003/22748 E. 2003/26795 K.5
36 Bknz: 12. HD. 27.6.1989 T. 604/9814
37 Bknz: 12. HD. 27.10.1988 T. 10999/12248 Kaynak: UYAR T. a.g.e. S. 987
38 Alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur. (m.62/1)
39 Gecikmiş itiraz (İİK. m.65) ve Kambiyo Senetlerine Özgü Takiplerde itiraz icra mahkemesine yapılır.
40 12.HD. E.2007/2630 K.2007/5229 T.20.3.2007 “..ödeme emri tebliği üzerine İİK.m.62/1 uyarınca itirazın yasal yedi günlük sürede İcra Dairesine yapılması zorunlu olup, doğrudan İcra Mahkemesine yapılması sonuç doğurmaz...) Aynı doğrultuda kararlar: 12.HD. E.2007/1628 K.2007/4593 T. 13.3.2007; 12.HD. E.2005/1951 K.2005/23603 T.29.11.2005; 12. HD. 31.5.2004 T.10014/13888; 7.10.2003 T. 15497/19442
41 Karşı görüş için KURU B. “ Yargıtay eski kararlarında yanlışlıkla icra mahkemesine yapılan itirazın geçerli olduğuna icra mahkemesinin itiraz dilekçesini icra dairesine göndermesi gerektiğine karar vermekte idi. Fakat Yargıtay sonraki kararlarında icra mahkemesine yapılan itirazın geçersiz olduğuna karar vermiştir. Kanımca, ödeme emrine itiraz etmemiş sayılmanın sonuçları ağır olduğundan itirazın geçerliliği esasen (yedi gün , kısmi itirazı belirtmek gibi) sıkı şekil şartlarına bağlanmış olan ve icra dairesi ile icra mahkemesi arasındaki görev ayrımını gereği gibi bilmeyen bir borçlunun, icra dairesi yerine onun üstünde bir gözetim ve denetim makamı olan icra mahkemesine yedi gün içinde yapmış olduğu itirazı geçerli saymak, menfaatler dengesine daha uygun düşer.” A.g.e. Sayfa 205 vd.
42 12.HD. 7.10.1994 11140/11917 UYAR T. a.g.e. S.1011
43 12. HD. 20.3.2007 T. 2007/2630 E. 2007/5229 K.
44 Hükümet Gerekçesi “ Bu düzenlemeyle takiplerin sürüncemede kalmaması ve icra tebliğlerinin seri bir şekilde yapılabilmesi, böylece alacaklının etkin, verimli ve hızlı bir şekilde alacağına kavuşması amaçlanmıştır.”
45 KURU B. A.g.e. S.196 Aynı Görüşte PEKCANITEZ H. A.g.e. S.107 “imzaya itiraz edilmekle o borcun bir noktada bulunmadığı veya öyle bir senet imzalanmadığı iddia edilmektedir. Bu durum, kural olarak borcun da hiç mevcut olmadığı anlamına geldiğinden söz konusu itiraza borca itiraza göre öncelik tanıyarak imzaya itiraz sonuçları bağlanmalıdır.”
46 UYAR T. İcra Hukukunda İtiraz, 2. Bası 1990
47 12.HD. 28.9.1987 T. 7648/9440 – 28.2.1986 T. 8620/2313 – 19.12.1985 T. 5791/11311
48 KURU B. , POSTACIOĞLU İ. ,UYAR T.
49 Yetki İtirazı müstakil (ayrı) olarak veya borca itiraz (mesela ödeme itirazı) ile birlikte yapılırsa, borca itiraz gibi işlem görür. Buna karşılık yetki itirazı imzaya itiraz ile birlikte yapılırsa, imzaya itiraz gibi işlem görür.
50 POSTACIOĞLU a.g.e. S.154
51 KURU B. a.g.e. S. 245 – UYAR T. İcra Hukukunda İtiraz, 2. Bası 1990 S.225 15.HD. 29.5.1989 T. 2024/2561
52 UYAR T. http://www.talihuyar.com/site/upload...ndeisikler.doc
53 KURU B. a.g.e. s.198
54 İmza inkarı senet metninden anlaşılan bir itiraz sebebi olmadığından itiraz sırasında ayrıca ve açıkça bildirilmemişse icra mahkemesindeki duruşmada borçlu tarafından ileri sürülemez.
55 POSTACIOĞLU İ. a.g.e. S.164
56 Bknz: 12. HD. 24.4.2001 T. 6149/6919; 26.10.1999 T. 11985/12975
57 Bknz: 12. HD. 19.2.1991 T. 8305/2022; 17.2.1986 T. 8106/1701 (Yuk. § 1, İçt. No:23)
58 KURU, B. İlamsız İcrada İcra Dairesinin Yetkisine İtiraz (İBD. 1986/7-8-9, s:425, dipn. 4) – KURU, B. age. s:180, dipn. 17a
59 KURU, B. agm. s:425 – KURU, B. age. s:180 – POSTACIOĞLU, İ. age. s:110 UYAR T. a.g.e.
60 Bknz: 12. HD. 8.10.1997 T. 8909/10371; 21.9.1989 T. 1797/10899
61 “…borçlu, istenilen kira bedelinin fahiş olduğunu iddia etmiş ise de, itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını açıkça belirtmemiştir. İİK.m.62 ye göre miktara itiraz etmemiş sayılır.”12.HD.25.4.1995 T. 6499/6406
62 KURU B. a.g.e. s.204
63 “...Takip konusu alacak miktarı likit değilse yargılamayı gerektirir....” 9. HD. E.2004/12275 K.2005/1829 T.27.1.2005
64 ÜSTÜNDAĞ S. a.g.e s.99
65 UYAR T. Gerekçeli-Notlu İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu, 1. Cilt,1997 Bas. S.977 “ Eğer, takip konusu borç likit değilse yani miktarı ancak alacaklı ile borçlunun anlaşmaları halinde belirlenebiliyorsa veya miktarının tespiti için mahkeme kararına gerek varsa-örneğin; haksız fiilden kaynaklanan alacaklarda- borçlunun miktar belirtmeksizin yapacağı kısmi itiraz da geçerli olur.”
66 POSTACIOĞLU İ. S.145
67 12.HD. 5.2.2002 T. 1196/2353
68 HGK.30.4.2003 T.12-309/311
69 12.HD. 24.5.1963 T. 6052/6117
70 “..Borçluya gönderilen örnek 49 ödeme emrinin tebliğ edilmeden iade edildiği ancak, borçlu vekili tarafından takipten haberdar olunarak itiraz dilekçesinin dosyaya sunulduğu görülmektedir. Dairemizin önceki içtihatları, icra mahkemesinin kararında yer verilen ve ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkının bulunmadığı yönünde ise de, sonradan oluşan ve usul ekonomisine de uygun olan yeni uygulamasında,(..alacaklının ihtilafı sürdürdüğünün..) anlaşılması halinde (örneğin borçlunun yeni adresinin tespitinin istenmesi veya adres bildirerek takibe devam ettirilmesi gibi..) ödeme emri tebliğ edilmese bile itirazın geçerli olduğu görüşü benimsenmiş ve süreklilik kazanmıştır. Somut olayda alacaklı, itirazın kaldırılmasını isteyerek çekişmeyi devam ettirdiğine göre, işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir...”12.HD. E.2004/12634 K.2004/16444 T.22.6.2004 AYNI DOĞRULTUDA “..İcra dosyasına borçlu tarafından sunulan mal beyanı dilekçesinde, itiraz ve şikayet haklarından feragat edildiğine ilişkin beyan karşısında haciz için ayrıca ödeme emrinin tebligat parçasının dönmesinin beklenmesine gerek yoktur...” 12.HD. E.2006/18290 K.2006/21133 T.13.11.2006
71 UYAR T. Gerekçeli-İçtihatlı İİK. Şerhi, C:1,2004,s:595
72 12.HD. 26.5.2000 T. 7273/8633
73 12.HD. 26.4.1982 T. 3400/3598
74 12.HD. 30.1.2004 T. 24834/1969; 13.11.2003 T. 19470/22453
75 “Takas itirazında bulunan borçlunun, karşılık alacağını İİK.m.68,I deki belgelerden biri ile ispat etmesi gerekir. Borçlunun karşılık alacağı, imzası noterlikçe onaylı(borç ikrarını içeren) bir senede veya resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir belgeye bağlı ise, borçlunun takas itirazı kabul edilebilir…” KURU B. a.g.e.S.254
76 12. HD. 22.1.1981 T. 8094/462
77 KURU B. a.g.e. S.211
78 ÜSTÜNDAĞ S. a.g.e. S.104
79 3.HD. E.2007/7082 K.2007/7199 T. 3.5.2007
80 KURU B. a.g.e. S.215
81 UYAR T. Genel Haciz Yolu İlamsız Takiplerde “Ödeme Emrine İtirazın Sonuçları” ve “İtiraz ve Şikayet Arasındaki Farklar” http://www.talihuyar.com/site/upload/36_farklar.doc
82 12.HD. 12.10.2000 T. 14063/14839
83 Bknz: 12. HD. 27.5.2004 T. 9509/13319; 4.3.2004 T. 27851/4906; 7.2.1996 T. 924/1726; 22.12.1995 T. 18546/18388
84 UYAR T. a.g.m. S.4
85 ÜSTÜNDAĞ S. a.g.e. dipnot 311 ve burada yollama yapılan BRAND, FJS. No: 979, s.1
86 KURU B. a.g.e. S.180
87 KURU, B. İcra Hukuku, 1965, s:148, dipn. 76
88 KURU, B. age. s:241, dipn. 16
89 İİD. 25.12.1956 T. 78185/7169(UYAR T. a.g.m. S.3)
90 “Süresiz itiraz halleri kanunda ve doktrinde kabul edilmediği halde Yüksek mahkeme takas ve mahsup iddiasının her zaman bir süreye bağlı olmadan itiraz şeklinde bildirilebileceği içtihadında bulunmuştur. UYAR T. a.g.m. S.4 Dip.31 Yargıtay Kararları ; 12. HD. 24..1994 T. 3619/3950; 9.10.1990 T. 2336/9696; 7.3.1989 T. 7711/3212.
91 KURU B. a.g.e. S.217
??
??
??
??


26
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Genel Haciz Yolu İle İlamsız Takiplerde Ödeme Emrine İtiraz" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı İsmail İbiş'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
25-11-2007 - 23:07
(5996 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 31 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 31 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
172289
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 2 gün 3 saat 8 dakika 46 saniye önce.
* Ortalama Günde 28,73 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 60421, Kelime Sayısı : 8622, Boyut : 59,00 Kb.
* 20 kez yazdırıldı.
* 3 kez arkadaşa gönderildi.
* 35 kez indirildi.
* 21 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 715
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05032492 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.