Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Ticari Defterlerin Delil Niteliği

Yazan : Ali Kaya [Yazarla İletişim]

1.GİRİŞ
Kişiler, birbirleriyle olan özel hukuk ilişkilerinde uyuşmazlığa düşebilirler. İşte bu uyuşmazlıkları çözen ve adliye mahkemelerinin özel hukuk alanındaki bütün yargısal faaliyetlerini düzenleyen hukuk kolu 1 Medeni Yargılama Hukukudur. Adaleti temin talebi tanınan bireye, etkin hukuki himaye sağlanması hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Medeni usulün amacı gerçeklik temeline dayalı olarak hakkın tanınması ve tespitidir2.
Bu çalışmanın konusunu ise; özel bir delil kuvveti olan ticari defterler, bu bağlamda ticari defterlerin kanuni düzenlemesi, tacir, aleyhe delil, lehe delil kavramları teşkil edecektir.Yalnız konuya geçmeden, ispat ve delil kavramlarını kısaca hatırlatmanın faydası olacaktır.
2.İSPAT VE DELİL
Dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakaların var olup olmadıkları hakkında mahkeme kanaat verilmesi işlemine ispat denir3. Sözlük anlamıyla; Tanıt ve kanıt göstererek bir şeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma, kanıtlama, tanıtlama, tanıt demektir4. İspat gerçeği doğrulayacak bazı araçların kullanılmalarına ilişkin çalışmalarla ulaşılabilen bir sonuçtur. Bir olayın ispatı için başvurulan araca ise delil denir5. HUMK (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu) m.238 ise delili şöyle tarif eder “Delil, davanın halline tesir edecek münazaalı hususları ispat için ikame olunur”. Yani kısaca delil bir ispat vasıtasıdır.

3.TACİR
Taciri TTK’na (Türk Ticaret Kanununa) bakarak tanımlayacak olursak yasa gerçek kişi ve tüzel kişiler açısından ikili ayrıma gitmiştir.Gerçek kişiler açısından “Bir ticari işletmeyi, kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye 6 tacir denir.
Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo ve sair ilan vasıtalariyle halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline kaydettirerek keyfiyeti ilan etmiş olan kimse fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukukan var sayılmıyan diğer bir şirket adına (Ortak sıfatiyle) muamelelerde bulunan kimse, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı tacir gibi mesul olur (TTK m.14).Tüzel kişiler açısından ise Tacir “Ticaret şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılırlar.
Devlet, vilayet ve belediye gibi amme hükmi şahısları ile umumi menfaate hadim cemiyetler, bir ticari işletmeyi ister doğrudan doğruya, ister amme hukuku hükümlerine göre idare edilen ve işletilen bir hükmi şahıs eliyle işletsinler kendileri tacir sayılamazlar (TTK m.18) “.
4.TİCARİ DEFTERLER
Defter tutmak, tacirin işletmesinin gidişatını takip edebilmesi bakımından bir zorunluluktur. Gerçekten tacirin bir kayıt sistemi olmadan işletmesinin karda veya zararda olduğunu anlaması mümkün değildir. Öte yandan defterler sadece tacirin kendisi için değil aynı zamanda alacaklılar ve varsa ortaklar açısından da yararlıdır. Defterler devlet için de büyük öneme sahiptir. Devlet ancak defterlere bakarak kimden ne kadar vergi alacağını doğru bir şeklide tespit edebilir. Tüm bu nedenlerle TTK.m. 66’ya göre “her tacir, ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek maksadıyla…” defter tutmaya mecburdur.
4.1.Defter Tutma Yükümlülüğü
TTK.m. 66 hükmü, tacirlerin, defter tutmalarının zorunlu olduğunu belirttikten sonra, hangi defterlerin tutulması gerektiğini de belirlemiştir. Kanun bazı defterleri ismen sayarak bunların tutulmasının zorunlu olduğunu belirtmiş, ancak bunlar dışında ismen belirtilmemiş olmakla birlikte işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmayı da zorunlu kılmıştır. Bu durumda tacirler, hem kanunda ismen belirtilmiş olan defterleri hem de işletmelerinin bünyesinin gerektirdiği diğer defterleri tutmak zorundadırlar. Esnaflar ticari defter tutmakla yükümlü değildirler.
Kanunda ismen belirtilmemiş olup da tutulması zorunlu olan defterlerin neler olduğunun tespitinde bazı zorluklarla karşılamak mümkündür. Tacir işletmesinin bünyesinin gerektirdiği defterleri tutmaz ise sadece ismen sayılı defterleri tutmuş olması, onun defterlerini kanuna uygun olarak tuttuğunun kabulü için yeterli olmayacaktır. Yani tacir defterlerini eksik dolayısıyla kanuna aykırı olarak tutmuş olacaktır. Bu nedenle tacirin ismen sayılmış defterler dışında işletmesinin bünyesi gereği olarak hangi defterleri de tutmak zorunda olduğunu mahkeme kanalıyla tespit ettirmesi en garantili yol olacaktır.
Kanunun (Kanun deyimi bundan sonra Ticaret Kanununu kastedecektir.) 66. maddesinde hangi tacirlerin hangi defterleri tutmalarının zorunlu olduğu defterler ismen belirtilmek suretiyle tespit edilmiştir. Buna göre:1. Tacir tüzel kişi ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri, 2. Kamu işletmesi niteliğinde tacirler, ticari işletme işleten dernekler ve diğer hükmi şahsiyeti olmayan diğer ticari teşekküller karar defteri hariç yukarıda yazılı olan defterleri, 3.Tacir gerçek kişi ise karar defteri hariç diğer defterleri ya da işletmesinin bünyesine göre sadece işletme defteri tutar.
Tacir bu defterleri yardımcıları aracılığı ile tutmakta olsa bile bunlara geçirilmiş kayıtlar tacirin kendisi tarafından tutulmuş sayılır. Bu nedenle ticari defterlerin kısmen veya tamamen mevcut olmamasından yahut kanuna uygun surette tutulmamasından veyahut saklanması mecburi olan defter ve kağıtların gereği gibi saklanmamasından doğan mesuliyet doğrudan tacire, tacir gerçek kişi değilse işletmenin yetkililerine aittir.
Defterlerin kanuna uygun ve tam olarak tutulmamasından dolayı hem tacir ve yöneticiler hem de bunları fiilen tutmakla görevlendirilmiş kişiler para cezası ile cezalandırılırlar.
4.2.Defterlerin Saklanması
Tacir, ticari defterlerini ve bunların dayandığı diğer belgeleri on yıl süreyle saklamak zorundadırlar.On(10) yıl tasarıda7 vergi kanunu ile uyumlu hale getirilmiştir,diğer bir deyişle 5 yıla indirilmiştir. Bu süre defterler için en son kayıt tarihinden diğer belgeler için üzerinde yazılı olan tarihten itibaren işletmeye başlar. Saklama yükümlülüğü tacire aittir, işletmenin el değiştirmesi hâlinde işletmeyi devralanlar defterleri saklamak zorundadırlar. Tacirin ölümü hâlinde mirasçılar ticari defterleri saklama yükümlülüğü altına girerler. Tacir ticareti terk ederse, kendisi yine defterleri saklamak zorundadır.
Eğer bu süre içinde meydana gelecek olan bir yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle, defterler zayi olacak olursa, tacir durumu öğrendiği andan itibaren 15 gün içinde mahkemeye başvurarak bir zayi belgesi almak zorundadır. Aksi halde defterlerin ibrazı veya teslimi mümkün olamayacağından, tacir aleyhine açılacak davalarda defterlerini kullanamayacak ve davaları kaybetmesi söz konusu olabilecektir. Mahkemeler tacirin elinde olmayan ve gerekli özeni göstermesine karşın meydana gelen hırsızlık gibi diğer olaylarda da zayi belgesi verebilmektedirler. Yeter ki olay inandırıcı olsun.Ayrıca belirtelim ki; VUK (Vergi Usul Kanunu) m.253’e göre ise defter tutmak zorunda olanlar,tuttukları defterlerle kullandıkları belgeleri,ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile saklamak zorundadır 8 .
4.3.Tasdik ve Beyan Yükümlülüğü
Tacir tutmak zorunda olduğu ve ismen belirtilmiş olan tüm defterleri notere tasdik ettirmek zorundadır (TTK m.69)9. Tüzel kişi tacirler, yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defterini notere onaylatma zorundadırlar. Gerçek kişi tacirler ise bu defterleri, karar defteri hariç olmak üzere notere onaylatmak zorundadırlar. Yukarıda belirttiğimiz gibi, gerçek kişi tacirlerin işletmesinin mahiyet ve önemine göre, sadece işletme defteri10 tutmaları da mümkündür, bu durumda işletme defterini notere onaylatmaları gerekir. Tutulması zorunlu olup da ismen belirtilmemiş olan defterler ile ihtiyari defterler onaya tâbi değildir, bunların ticaret siciline beyan edilmesi yeterlidir. Her tacir, tutmaya mecbur olduğu diğer defterlerle tutmak istediği defterlerin her birinin nevi ve mahiyetleriyle sayfa sayılarını gösteren iki nüsha beyannameyi bu defterleri kullanmaya başlamadan önce sicil memuruna vermeye mecburdur. Memur, bunlardan birisini tasdik ederek tacire geri verir. Bu mükellefiyeti hiç veya kanuna uygun şekilde yerine getirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz ( TTK m.69/II).Bu mekanizmayla, tacirin uyuşmazlık çıkmasından sonra defter düzenleyerek kendi lehine kullanması engellenmek istenmiştir11.
4.4.Çeşitli Defterler
4.4.1.Yevmiye Defteri
Yevmiye defteri (günlük defter), kayda geçirilmesi gereken işlemleri belgelerden çıkararak, tarih ve sırasıyla ve madde halinde tertipli olarak yazmaya mahsus defterdir12. Kayda geçirilmesi gereken işlemler, tacirin ticari işletmesi dolayısıyla, malvarlığında meydana gelen ve mal, para veya senet verilmesi gibi kıymet hareketlerini gerektiren işlemlerdir. Her işlemin alacaklı ve borçlu hesaba geçirilmesi gerekir, yani kanun çift kayıt sitemini benimsemiştir. Deftere geçirilecek kaydın, haklı sebep olmasızın, on günden fazla geciktirilmemesi gerekir. Yevmiye defterinin yeni senenin en geç Ocak ayı sonuna kadar notere ibraz edilip, son kaydın altına noterce (görülmüştür) sözü yazılarak mühür ve imza ile tasdik ettirilmek şarttır. Yevmiye defteri hem açılış hem de kapanış tasdikine tâbidir.
4.4.2.Defter-i Kebir
Defter-i kebir (büyük defter) yevmiye defterine geçirilmiş olan işlemleri, buradan alarak sistemli bir surette, hesaplara dağıtan ve tasnifli olarak bu hesaplarda toplam defterdir13. Yevmiye defterine sadece yapılış sırasına göre kaydedilen hesaplar, defteri kebire hesap çeşidine göre yazılacaktır. Aynı çeşitten olan hesaplar bir arada toplanmış olacaktır.”Hesaplar,defter-i Kebirde,ciltli sayfalar şeklinde olabileceği gibi sayfa sıra numaraları taşıyan ayrı sayfalar ya da sürekli form şeklinde de olabilir14 . Her kaydın içermesi gereken bilgiler kanunun 71.maddesinde sayılmıştır. Defter-i kebir açılış tasdikine tabidir ama kapanış tasdikine lüzum yoktur.
4.4.3.Envanter ve Bilanço
Envanter defterine, işletmenin açılış tarihinde ve müteakiben her iş yılı sonunda çıkarılan envanterler ve bilançolar kaydolunur15. Envanter ve bilançonun yapıldığı güne “bilanço günü” denir. İş yılı, altı aydan az, on iki aydan çok olamaz. Kanunda aksine hüküm olmadıkça, iş yılı sonunda çıkarılacak envanter ve bilançoların, gelecek iş yılının ilk üç ayı içinde tamamlanmış olması gerekir. Envanter defteri hem açılış hem de kapanış tasdikine tâbidir.
Envanter çıkarmak, saymak,ölçmek,tartmak ve değerlendirmek suretiyle, bilanço günündeki mevcutları, alacakları ve borçları kati bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit etmektir(TTK.m.73,VUK.m.186).Bilanço,envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle düzenlenmiş özetidir.
İlgililerin; işletmenin iktisadi ve mali durumu hakkında mümkün olduğu kadar doğru bir fikir edinebilmeleri için, envanter ve bilançoların ticari esaslar gereğince eksiksiz, açık ve kolay anlaşılır bir şekilde memleket parasına göre tanzimi lazımdır.
4.4.4.İşletme (Hesabı) Defteri
İşletmesinin mahiyet ve önemi bakımından yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri tutması gerekmeyecek kadar faaliyetleri dar kapsamlı olan tacirler sadece işletme defteri tutabilirler. Vergi Usul Kanunu’na göre tacirler birinci sınıf ve ikinci sınıf tacirler olarak ikiye ayrılmaktadır. Tüzel kişi tacirler her zaman için birinci sınıf tacir statüsündedir. Gerçek kişi tacirler bakımından ise durum ikiye ayrılmaktadır: 1. sınıf tacirler kanunda gösterilen 3 defteri de tutmakla yükümlüyken, 2. sınıf tacirler sadece işletme defteri tutarlar. İşletme defterinin kullanılmadan önce notere tasdik ettirilmesi yeterlidir.
İşletme defterinin sol tarafında masraf(gider), sağ tarafına hasılat(gelir) yazılır. Bu kayıtların içermesi gereken en az bilginin neler olduğu kanunda belirtilmiştir(TTK.m.76,VUK.m.194).
4.4.5.Karar Defteri
Tüzel kişi tacirler tarafından tutulan karar defterine gerek genel kurul veya ortaklar kurulu, gerek varsa idare meclisi tarafından müzakere neticesinde alınan kararlarla, toplantıda hazır bulunan üyelerin adları ve soyadları ve toplantı günü ile beyan edilen oy ve müzakerelerin tam bir surette bilinmesi için gerekli diğer hususlar geçirilir ve bu kararların altı şirket namına imza koymaya yetkili olanlar tarafından imza edilir(TTK.m.78).
4.5.Diğer Defterler
İmalat defteri, damga vergisi kayıtları defteri, nakliyat vergisi defteri, yabancı nakliyat kurumlarının hasılat defteri, ambar defteri, anonim şirketlerde pay defteri, tahvil çıkarılmışsa genel tahvil sahipleri defteri, limited şirketlerde pay sahipleri defteri gibi defterlerdir16.
5.TİCARİ DEFTERLERİN TESLİM VE İBRAZI
Tacirin ticari defterleri herkes tarafından incelenemez. Kanun, ticari defterlerin hangi hallerde mahkeme tarafından istenerek incelenebileceğini düzenlemiştir. Ticari defterlerin tamamının incelenebileceği hâllerde, ticari defterlerin tesliminden; kısmen incelenebileceği hâllerde ise, ticari defterlerin ibrazından söz edilmektedir. TTK.m. 79’a göre, “Ticari defterlerle, saklanması mecburi olan diğer kağıtların teslimi; miras, şirket ve iflas işlerinde istenebilir. Teslim halinde defter, hesap ve kağıtların her tarafı gerek mahkeme ve gerek ilgililer tarafından incelenebilir”.
Defterlerin ibrazını gerektiren hâllerde, defterlerin yalnız ihtilaflı konularla ilgili kısımlarının incelenmesi gerekmektedir. Ancak defterin hangi kısımlarının ilgili olduğu konusunda ihtilaf çıkacak olursa, defterlerin her tarafının incelenmesi gerekecektir.
6.TİCARİ DEFTERLERİN KANUNİ DÜZENLEMESİ
“Türk Ticaret Kanunu’nun başlangıç kısmında yer alan ‘Ticari davalar ve delilleri’ kenar başlıklı 4.maddesinin ikinci fıkrasında ‘Ticari davalarda dahi deliller ve bunların ikamesi Hukuk muhakemeleri Usulu Kanunu hükümlerine tabidir’ denilmektedir.Fakat bazı ticari davalarda deliller ve ispat usulleri özellik arz eder. HUMK.m.303 “Defatiri ticariyede mündemiç kayıtların hüküm ve kuvvetleri Ticaret Kanunu ahkamına tabidir.” Diyerek ispat ve delil konusunda ticari defterleri özel kurallara tabi tutarak ayrı değerlendirmiştir17.
Ticaret kanunu tasarısı ticari defterlerle ispat konusunda düzenleme yapmayıp HUMK’a gönderme yaptığı halde,bu eksikliğin HUMK tasarısında giderilmediği,düzenlemenin olmadığı açıkça görülmektedir18.Defterler vergilendirme açısından vergi mevzuatının da kapsamına girdiği için bilhassa vergi usul kanununda geniş düzenlendiği görülmektedir19.Tekinalp, TK’nun 66-83 maddelerinin tamamen kaldırılarak,AB’liği Yönergelerine uygun düzenlemeler yapılmasını önermiştir20.
7.TİCARİ DEFTERLERİN İSPAT GÜCÜ
Ticaret kanunumuz ticari defterlerin delil olma fonksiyonları hususunda ikili düzenleme içermektedir. İlk olarak ,her türlü ticari davada,mahkeme tarafından ticari defterlerin ve saklanması zorunlu belgelerin ‘teslim’ ve ‘ibrazı’nın istenebileceğini,ikinci olarak da tacirler arasındaki ticari davalarda ticari defterlerin belirli şartlarda kat’i delil fonksiyonu ifa edeceğini hükme bağlamıştır 21.Bu kayıtlar taraflarla tanzim edilmiş bir nevi yazılı beyanlardır.Taraf isticvabından farkı:Tarafların özellikle dava öncesinde sulh zamanındaki karşılıklı ilişkilerini ortaya koyar.Hakim taraf isticvabını değerlendirmede olduğu gibi burada da (özünde taraf beyanı olan) kayıtlar ile bağlı değildir,serbesttir.Hakime defter münderacatını hükme medar ,yeterli bulması önşartı ile tarafa yemin verme inisiyatifi tanımaktadır22.
Ticari defterlerle ispat konusu, TK.m.82-86 ve 1465’de düzenlenmiştir. Ancak bu düzenleme,oldukça karışık ve sistemsiz şekilde yapılmıştır23.İspat gücüne sahip defterler kavramına TK m. 66’da sayılan defterler girer24.
Biz konunun kolay anlaşılabilmesi için, ticari defterlerin sahibi aleyhine kanıt olması hali ile defterlerin sahipleri lehine kanıt olmasını ayrı ayrı ele alıp inceleyeceğiz.Bu arada Alman Hukukunda bunların ispat gücü hakkında herhangi bir bilgi yoktur25.
7.1.Ticari Defterlerin Sahibi Aleyhine Kanıt Olması
Kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin içeriği, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılacaktır.Ancak kanuna uygun olan defterler de,sahibi lehine olan kayıtlar da,aleyhindeki kayıtlar gibi muteber olup,bunlar birbirinden ayrılamayacaktır26.
Bir davada ispat yükü kendisine düşen taraf, iddiasını kanıtlamak için diğer tarafın tuttuğu ticari defterlere dayanabilir27. Diğer kanıtların yanı sıra karşı tarafın tuttuğu ticari defterlere de kanıt olarak dayanılması halinde defterlerin ibrazı ve bunun sonuçları HUMK’un 330-332 maddelerine tabidir(TTK m.81).
Taraflardan birinin iddiasını, sadece karşı tarafın defterleriyle ispat etmek istediğini, başka bir deyişle,hasmının ticari defterlerinin içeriğini kabul edeceğini mahkeme önünde beyan etmesinin sonuçları ise Ticaret Kanunumuz’da özel olarak düzenlenmiştir(m.83/II).
TTK.m.83/II’nin uygulanabilmesi için, kanıtını hasreden tarafın tacir olmasına gerek yoktur. Tacir olmayan taraf da, kanıtını, tacir olan hasmının defterlerine hasredebilir28.
Kanıtın bu şekil de hasrından sonra mahkeme, hasım tarafa, ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesi için süre verir. Hasım taraf ticari defterlerini ibraz etmezse (ibrazdan kaçınırsa )mahkeme, defterlerin ibrazını istemiş olan tarafa iddiasının sıhhati hakkında yemin verir (TTK.m.83/II) .Örneğin tacir B’den alacaklı olduğunu ispat edebilmek için kanıtını B’nin ticari defterlerine hasreden A’ya, B’nin defterlerini ibrazdan kaçınması üzerine iddiasının doğruluğu hakkında mahkemece (tamamlayıcı ) yemin29 verilir. Mahkemece kendisine yemin verilen taraf (A),yemini kabul ederek yemin ederse, iddiasını kesin şekil de kanıtlamış olur ve davayı kazanır. A, yeminden kaçınırsa, iddiasını ispat edememiş sayılır.TTK m.83/II’deki yemin verme konusu m.332’nin bir tekrarıdır.Ticari defterler ile ispatta TTK m.83 yemin ve TTK m.84 ticari defter sahibi aleyhinde ispat kuvveti konusunda delillerin değerlendirilmesi ilkesi caridir30.
Defterlerini ibraz etmesi istenen tacir B’nin, defter tutmamış olduğunu bildirmesi, TTK 83/II anlamında ibrazdan kaçınmadır. Defter tuttuğunu ancak defterlerin yangın ,su baskını gibi doğal afet nedeniyle zıyaa uğradığını iddia eden tacir de, eğer mahkemeden TTK 68/IV’e göre
zayi belgesi almamışsa, yine defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır ve defterlerinin kaybolmuş olduğunu başka şekilde ispat edemez.
Kanıtın karşı tarafın ticari defterlerine hasrından sonra defterlerini ibraz etmesi istenen taraf (tacir), defterlerini ibraz ederse, defterler üzerinde yapılan incelemeye göre ortaya değişik ihtimaller çıkar.
İbraz edilen defterler de, ileri sürülen iddia hakkında hiçbir kayıt yer almamışsa, örneğin B’nin defterlerinde B’nin, A’ya borçlu olduğuna ilişkin bir açıklama yoksa, kanıtını B’nin defterlerine hasreden A,iddiasını ispat edememiş sayılır.A, kanıtını B’nin defterlerine hasretmiş olduğu için başka kanıt da getiremez ve davası reddolunur.
Ancak kanıtını hasmının ticari defterlerine hasreden tarafın (A), karşı tarafın (B) defterlerinin kanuna uygun şekilde tutulmuş olacağı varsayımından hareket ettiği düşünülürse ibraz edilen defterlerin kanuna uygun tutulmamış olduğunun anlaşılması halinde bu sonucun doğmaması ve A’ya iddiasını başka kanıtlarla ispatlama imkanının tanınması gerekir. Aksi takdirde kanuna uygun tutulmuş olsun olmasın aleyhe delil olma durumu, hakkaniyet ve hukuk prensiplerine aykırı durum yaratacaktır31.
İbraz edilen defterlerde sadece defter sahibinin aleyhine kayıt varsa, örneğin defter sahibi B’nin, A’ya borçlu olduğunu gösteren kayıt varsa , bu kayıt B aleyhine kesin kanıt oluşturur (TTK.m.84/I ).Bundan sonra B, kendi defterlerinde yer alan kayıtların aksini borcunu ödemiş olduğunu ancak bir başka kesin kanıtla (HUMK m.236,287 vd. ) ispat edebilir.Örneğin B,borcunu ödemiş olduğunu A tarafından imzalanmış bir makbuzla ortaya koyarak kendi defter kayıtlarının aleyhine hüküm ifade etmesini engelleyebilir..
TTK.m. 84/I’de “kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır” hükmü yer almış bulunmaktadır.Dolayısıyla tacir (B) , tutmak zorunda olduğu bütün defterleri tutmamış, tasdik ettirmemiş veya beyanname verme yükümünü yerine getirmemiş bile olsa tuttuğu defterdeki kayıtlar aleyhine kanıt olarak kullanılabilir.
İbraz edilen defterlerde, sahibinin hem aleyhine hem lehine kayıt varsa, örneğin defter sahibi B’nin, A’dan borç aldığı ve daha sonra bu borçu ödediği yazılıysa, kanıtını B’nin defterlerine hasreden A’nın durumu, B’nin defterlerinin kanuna uygun şekilde tutulmuş olup olmamasına göre farklılık gösterir. Defterler kanuna uygun şekilde tutulmuşsa , defter kayıtları bir bütün olarak dikkate alınır ve B’nin borcunu ödemiş olduğu kabul edilir.TTK 84, 2. cümle hükmüne göre kanuna uygun tutulmuş defterlerde sahibi lehine olan kayıtlar dahi aleyhindeki kayıtlar gibi geçerli olup,bunlar birbirlerinden ayrılamaz.Bu durumda, kanıtını B’nin defterlerine hasretmiş olan A, alacağının ödenmediği hususunda başka bir kanıt getiremez ve davasını kaybeder.
Buna karşılık defterler kanuna uygun şekilde tutulmamışsa, defterleri sahibi lehine olan kayıtları dikkate alınamaz. Zira defter kayıtlarının bir bütün olarak dikkate alınacağını gösteren TTK 84,2.cümle hükmünün uygulanabilmesi, defterlerin “kanuna uygun şekilde tutumlu olması”na bağıdır. Bundan sonra B,borcunu ödemiş olduğu yolundaki iddiasını, ancak başka bir kesin kanıtla –A tarafından imzalanmış makbuz gibi- ispat edebilir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, ticari defterlerin sahibi aleyhine kanıt olarak kullanılabilmesi için defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmuş olmasına ve uyuşmazlığın her iki tarafında tacir olmasına gerek yoktur. Tacir olmayan taraf da,tacirin defterlerine dayanarak iddiasını ispat edebilir.32

7.2.Ticari Defterlerin Sahibi Lehine Kanıt Olması
Bir kimsenin kendi düzenlemiş olduğu belgelere dayanarak iddiasını ispat etmesi, kural olarak mümkün değildir. Ancak TTK ile bu kurala bir istisna getirilmiş ve tacirin tutmuş olduğu defterlerin, belli şartlar altında kendi lehine kanıt oluşturabileceği kabul edilmiştir. Defterlerin sahibi lehine kanıt oluşturması , istisnai bir durum olduğundan, bazı koşullara bağlanmıştır.Bu şartların tümü gerçekleşmedikçe ticari defterler sahibi lehine delil olma niteliğine haiz olmazlar. Ticari defterlerin sahibi lehine kanıt oluşturabilmesi için aranan koşullar, TTK’nun 82, 83/I ve 86. maddelerinde gösterilmiştir. Bu hükümler incelendiğinde olumlu ve olumsuz şartlar olduğu çıkarılabilir.
7.2.1.Olumsuz Şartlar:
7.2.1.1.Her İki Taraf da Defter Tutma Yükümüne Tabi Olmalıdır
Ticari defterlerin sahibi lehine kanıt olarak kullanılabilmesinin ilk koşulu, uyuşmazlığın her iki tarafının da uyuşmazlık konusu işin yapıldığı tarihte tacir sıfatına sahip olması, defter tutma yükümüne tabi bulunan kişilerden olmasıdır (TTK.m.82/I).Defterlerini lehine kanıt olarak kullanmak isteyen tacirin hasmının, TTK.m.14/II’e göre tacir gibi sorumlu tutulan ve bu niteliği gereği defter tutma yükümlülüğü altında bulunan bir kişi olması da yeterlidir. Diğer taraf tacir (yada tacir gibi sorumlu tutulan kişilerden ) değilse,tacir olan tarafın tuttuğu defterlerin kendi lehine kanıt oluşturması söz konusu olmaz.
Uyuşmazlık konusu işin yapılmasından sonra taraflardan birinin tacir sıfatını kaybetmiş olmasının herhangi bir önemi yoktur.
“Ticari defterlerin sahibi lehine kanıt olabilmesi için her iki tarafında defter tutma yükümüne tabi bulunan kişilerden olması koşulu, taraflar arasında iddia ve savunmadaki eşitliği sağlamaya yöneliktir.Bu koşul aranmamış olsaydı, tacir olan taraf,kendi defterlerinden yararlanabileceğinden tacir olmayan ve bu nedenle defter tutmayan tarafa nispetle avantajlı duruma geçirilmiş olurdu.”Kanımızca usul hukukunun “iddia ve savunmada eşitlik” ilkesinin burada işletilmesi sözkonusu olmaktadır.Yargıtay’ın görüşü de bizim bu görüşümüze paralellik göstermektedir33
7.2.1.2.Uyuşmazlık Her İki Tarafın da Defterlerine Geçirmesi Gereken Bir Ticari İşten Kaynaklanmalıdır

TTK.m.82/I’de, hangi koşullar altında ticari defterlerin kanıt olarak kabul edileceği açıklanırken , ticari defterlerin “ticari işlerden dolayı tacir sıfatını haiz olan kimseler arasında çıkan ihtilaflarda” kanıt olarak kullanılmasından söz edilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, TTK.m.82/I anlamında ticari iş, işin her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olmasını ifade eder.Başka bir deyişle, aralarında sözleşme ilişkisi bulunmak kaydıyla, bir taraf için ticari sayılan iş, diğer taraf içinde ticari sayılır kuralı (TTK.m.21/II), burada uygulanmaz.Örneğin tacir A, evinde kullanmak üzere tacir B’den mobilya satın alırsa, bu sözleşme tacir A bakımından da ticari sayılır (TTK.m. 21/II).Ancak bu sözleşmeyle ilgili olarak tacir A’nın defterlerine geçirmesi gereken bir husus yoktur.Zira ortada A’nın ticari işletmesiyle ilgili bir para veya mal hareketi bulunmamaktadır.Bu gibi hallerde tacir B’nin kendi lehine kanıt olarak kullanmasına izin verilmiş olsaydı,tacir A, defterleriyle B’nin defter kayıtlarını çürütmek imkanına sahip olmayacak ve sonuç itibariyle B,A’ya oranla daha avantajlı bir konuma girmiş bulunacaktı.Davacı ve davalının denk koşullar içinde mücadele etmelerinin sağlanabilmesi için ticari defterlerin,ancak her iki tarafında ayrı ayrı defterlerine geçirmesi gereken ticari işlerle ilgili uyuşmazlıklarda sahipleri lehine kanıt olarak kullanabileceği kabul edilmiştir.Böylece TTK.m.82/I anlamında ticari iş, TTK.m.21/II’ye göre daha dar bir içeriğe sahip olmaktadır.Ticari defterlere sadece hukuki işlemlerle ilgili para ve mal hareketleri geçirileceğinden, TK.m.3’e göre ticari iş niteliğinde olan bir haksız fiil dolayısıyla defterlerin sahibi lehine kanıt oluşturması düşünülemez34.
7.2.1.3.Kanıt Oluşturması İstenen Defterler Kanuna Uygun Şekilde Tutulmuş Olmalıdır
Sahibi lehine kanıt olarak kullanmak istenen defterlerin, ticari defter olması ve kanuna uygun şekilde tutulmuş olması gerekir(TTK.m.85).Ticaret Kanununa göre ticari defter niteliğinde olmayan defterler, sahibi lehine kanıt oluşturamaz.ancak ihtiyari defter kullanmak isteyen tacir, bu hususta sicil memuruna bildirimde bulunmuşsa (TTK.m.69/II),bu defter de zorunlu defterlerle birlikte sahibi lehine kanıt olarak dikkate alınır (TTK.m.82/II).
Ticari defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmuş olması koşulu,her şeyden önce zorunlu tüm defterlerin tutulmuş olmasını ifade eder.İşletmenin nitelik ve öneminin gerektirdiği defterler tutulmamışsa, ismen sayılan zorunlu defter kayıtları ancak sahibi aleyhine kanıt olur (TTK.m.1465 ).İşletmenin nitelik ve öneminin gerektirdiği defterler, tek başlarına sahipleri lehine kanıt oluşturmaz;bunlar ismen gösterilen ve TTK 69/I uyarınca tasdike tabi olan defterlerle birlikte kanıt olarak kabul olunur (TTK 82/II).İhtiyari deflerin tutulmamış olması ise, zorunlu defterlerin sahibi lehine kanıt olarak dikkate alınmasını engellemez.
Ticari defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmuş sayılabilmesi için ayrıca, ismen sayılan zorunlu defterler için tasdik işleminin (TTK 69/I, 70/V, 72/IV) ve diğer zorunlu defterler için de sicil memuruna beyanname verme yükümünün (TTK 69/II) yerine getirilmiş,yevmiye defteri kayıtlarının süresi içinde deftere geçirilmiş (TTK 70/IV), envanter ve bilançonun eksiksiz, açık ve anlaşılır şekilde düzenlenmiş (TTK 75/I ) olması da gerekir35.
Bu hususlara uyulmamışsa, defterler kanununa uygun şekilde tutulmuş sayılamaz ve sahibi lehine kanıt olarak kullanılamaz.
Ticari defterlerin sahibi lehine kanıt olabilmesi için defter kayıtların dayanağını teşkil eden belgelerin ibrazına gerek yoktur. Belgelerin de ibrazı aranmış olsaydı,ticari defter tutulmasının ve defterlerle ispat usulünün hiçbir önemi kalmamış olurdu.Kaldı ki, defter kayıtlarının dayanağını teşkil eden belgelerin ibrazı zorunluluğun aranmamış olması,iddiasını defterleriyle isteyen tacirin hasmını da güç durumda bırakmaz.Zira tacir olması gereken bu kişi de(TTK.m.82/I),karşı tarafın defter kayıtlarını kendi defterleri, elinde ki belge ve geçerli diğer kanıtlarla çürütmek imkanına sahiptir(TTK.m.85)
7.2.1.4.Defter Kayıtları Birbirini Doğrulamalıdır
“Kanuna uygun şekilde tutulmuş olan ticari defterlerin sahibi lehine kanıt olabilmesi için uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak defterlere geçirilen tüm kayıtların birbirini doğrulaması da gerekir (TK.m.82/III, 85).Örneğin A’nın bir defterinde sadece B’ye mal satışı yapıldığı, bir başka defterinde B’nin satın aldığı malın bedelini ödemiş olduğu da yazılı ise, A, sattığı malın bedelinin ödenmemiş olduğu yolundaki iddiasını defterlerine dayanarak ispat edemez.Zira bu halde defter kayıtları birbirini doğrulamamaktadır.”Her ne kadar Sayın Arkan böyle düşünse de bizce sadece uyuşmazlık konusu işle ilgili değil bütün defterlerdeki kayıtların birbirini doğrulaması gerekir.Çünkü defterler bir bütündür ve ayrı düşünülemez.Ayrıca bu şart da gerçekleşmese bile,yani defterlerdeki kayıtlar birbirini doğrulasın/doğrulamasın;defterler delil olmaktan çıkmaz,sadece lehe delil olma özelliğini kaybeder.
7.2.2.Olumsuz Şartlar:
Kanuna uygun şekilde tutulmuş ve birbirini doğrulayan kayıtları içeren defterlerin sahibi lehine kanıt oluşturabilmesi için karşı tarafın bu kayıtların aksini kendi ticari defterleri veya diğer geçerli kanıtlarla ispat edememiş olması da gerekir (TTK.m.85,86).
7.2.2.1.Karşı Taraf Defterlerini İbraz Ederse
Karşı tarafta kanuna uygun şekilde tutulmuş ve birbirini doğrulayan defterlerini mahkemeye ibraz ederse, ortaya iki ihtimal çıkar:
Karşı tarafın defterlerinde ki kayıtlar, iddiasını defterlerine dayanarak ispatlamak isteyen davacı tarafın defter kayıtlarına uygun ise, defterlerini kendi lehine kanıt olarak kullanmak isteyen (davacı) taraf, iddiasını ispat etmiş sayılır.Örneğin B’den alacaklı olduğu yolundaki iddiasını defterlerine dayanarak ispat etmek isteyen A’nın defterlerinde, B’ye büro eşyası satıldığına dair kayıt bulunmakla birlikte semenin(satış bedeli) ödendiğine ilişkin herhangi bir kayıt yoksa ve B’nin defterleri de sadece A’dan büro eşyası satın alınmış olduğunu gösteriyorsa,A, iddiasını defteriyle ispat etmiş sayılır.
Karşı tarafın defterlerinde ki kayıtlar, iddiasını defterlerine dayanarak ispat etmek isteyen tarafın defter kayıtlarına aykırı ise veya defterlerinde bu hususta hiçbir kayıt yer almamaktaysa, iddia, defterlerle ispat olunamamış sayılır. Örneğin B’den alacaklı olduğu yolundaki iddiasını defterleriyle ispat etmek isteyen A’nın defterlerinde B’ye büro eşyası satıldığına dair kayıt olduğu halde , B’nin defterlerinde büro eşyası satın alındığına ilişkin hiçbir kayıt yoksa ya da satın alınan eşya bedelinin ödendiğine ilişkin kayıt varsa,A,B’den alacaklı olduğu yolundaki iddiasını defterleriyle ispat edememiş sayılır.
7.2.2.2.Karşı Taraf Defterlerini İbraz Etmezse
Karşı taraf defterlerini ibraz etmezse veya hiç ya da usulüne uygun şekilde defter tutmamış olursa iddiasını kanuna uygun tutulmuş ve birbirini doğrulayan defterleri ile ispat etmek isteyen (davacı)tarafın defterleri, kendi lehine - karşı taraf aleyhine-kanıt oluşturur (TK.m.86/I,85) .Kanımızca karşı tarafın hiçbir defterinin bulunmaması halinde de durum aynıdır.
Ancak defterlerini ibraz etmeyen veya yerine göre hiç ya da usulüne göre defter tutmamış olan tarafın, davacının defterlerinde yer alan kayıtları “vesika veya diğer muteber delillerle” çürüterek,bu defter kayıtlarının aleyhine kanıt oluşturmasını engellemesi mümkündür (TK.m.85,86/I).Diğer muteber deliller ibaresinin kapsamına nelerin gireceği hususu tartışmalıdır. Bizce; Ticari defter kayıtlarının yazılı kanıt (TK.m.82) niteliğinde olduğuna göre, bu kayıtların aksinin ancak senet ve diğer kesin kanıtlarla (ikrar,yemin) ispat olunabilmesi gerekir36.Dolayısıyla ticari defter kayıtlarının aksinin tanıkla ispatı, kural olarak mümkün değildir.Aksi halde ticari defterlerin sahibi lehine kanıt oluşturmasını, yukarıda açıklandığı üzere, bir takım koşullara bağlamanın hiçbir anlamı kalmaz37.
7.2.3.Defter Sahibi Yemin Etmiş Olmalıdır:
Mahkeme, yukarıda açıklanan koşulların gerçekleşmiş olması halinde defter kayıtlarını sahibi lehine hükme medar görürse, kanaatini güçlendirmek için davacıya, defterlerinde yer alan kaydın doğru olduğuna ve halen davalıda yerine getirilmesi gereken bir hakkı bir hakkı bulunduğuna dair resen (tamamlayıcı) yemin verir (TTK.83/I). Mahkeme bu yemini vermek zorundadır.Bu husus mahkemenin takdirine bırakılmamıştır.Yani diğer bir deyişle mahkeme sadece defter kayıtlarına dayanarak hüküm vermez,yasal zorunluluk olan yemini de ettirmek zorundadır. Bu yemin, kaydın doğruluğuna ve davacının halen davalıda yerine getirilmesi gereken bir hakkı bulunduğuna dair olur 16 .
Defter sahibi (davacı), mahkemece verilen yemini eda ederse ticari defterleri kendi lehine kesin kanıt olur. Başka bir deyişle,diğer bütün koşullar gerçekleşmiş olsa bile ticari defterler, yeminden önce sahibi lehine kesin kanıt oluşturmaz.Ancak yeminden sonra ticari defterlerin sahibi lehine olan kayıtları, kesin kanıtla ispatlamış sayılır ve davacı taraf davasını kazanmış olur.Defter sahibi, yeminden kaçınırsa,iddiasını defterleri ile ispat edememiş sayılır.
Yemin gerçek kişi tacirlerde tacirin kendisine, tüzelkişi tacirlerde ise kanuni temsilciye ettirilir.Bu nedenle,tüzelkişiyi temsile yetkili olmayan kişiye ettirilen yemin geçerli olmaz.Yargıtay da bir kararında” Tüzel kişiye teklif edilen yeminin, tüzel kişinin organı ( kanuni temsilcisi ) tarafından eda edilmesi gerekirken, bu niteliği bulunmadığı anlaşılan muhasebe sorumlusuna ettirilen yeminle yetinilerek hüküm tesisi isabetsizdir” diyerek bu yönde görüş bildirmiştir38.
TTK.m.83/2’de de kesin (kat’i) yemin düzenlenmiştir. Buna göre , taraflardan biri karşı tarafın defterlerinin içeriğini kabul edeceğini mahkeme huzurunda beyan etmişse,karşı tarafın defterlerinin ibrazı ile mahkemece buna göre karar verilir.Ancak,karşı taraf defterlerini ibraz etmez veya ibraz ettiği defterler usulüne uygun tutulmamış olursa, mahkemece, ibrazı isteyen tarafa iddiasını sıhhati hakkında “kesin”yemin verdirilir.Yalnız Yarbaş adı geçen eserinde bu hükmün (m.83/2)getirdiği bir soruna dikkat çekmektedir. Yarbaş’a göre bu hükmü lafzen yorumlarsak uyuşmazlığın taraflarından birinin defterini hiç ortaya çıkarmadan iddiasını ispatlamak imkanı vermektedir.Bizim de katıldığımız görüşe göre;defter tutmak tacir için bir zorunluluk ise,bu zorunluluk delillerini karşı tarafın delillerine hasreden tacir için de geçerli olmalıdır39.

SONUÇ
Tacire, ticari faaliyetinin genişlik,içerik ve sonuçları hakkında doğru bilgi etme imkanı tanıyan ticari defterler, her tacir tarafından tutulmak mecburiyetindedir(TTK.m.20/I,66,69/II). Ticari defterler yukarıda dile getirdiğimiz gibi özel delil niteliğine haizdir. Ticaret Kanunumuz bu konuda ikili düzenlemeye gittiğini de dile getirmiştik40
Ticari defterler için TTK m.69 gereğince dönem başı noter tasdiki yapılması da her şeyden önce, bir ön koşul, bir zorunluluktur41.
Yukarıda da anlatıldığı gibi defterler hem lehe hem de aleyhe delil olabilmektedir. TTK.m.4/II’de “ticari davalarda dahi deliller ve bunların ikamesi Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine tabidir” denilmektedir.HUMK.m.287 vd. hükümleri gereği hukukumuzda hukuki işlemlerin ispatı konusunda kanuni delil sistemi benimsenmiştir.
Yukarıdaki şartlar altında kenar başlığında dendiği gibi ticari defterlerin Usul Hukukumuz anlamında KESİN DELİL sayılması gerektiği fikrindeyiz. Ancak tasarıda da takdiri delil konumuna sokulması gibi bu durumun bir çok eleştirel boyutu42 bulunduğunu da dile getirmeden geçemeyeceğiz.


KAYNAKÇA

Alagonya Yavuz/Yıldırım Kamil/Deren Yıldırım Nevhis:
HUKUK MUHAKEMELERİ KANUN TASARISI Değerlendirme ve Öneriler,İstanbul Barosu 2006
Arkan Sabih:
Ticari İşletme Hukuku,Ankara 1998
Berzek AyşeNur:
Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri,Cilt I,İstanbul 2002
CÖMERT DOYRANGÖL Nuran /GÖKÇEN Gürbüz/İBİŞ Cemal:
Genel Muhasebe DEFTER TUTMA UYGULAMALARI,İstanbul 1999
H.F.Gaul:
Yargılamanın Amacı – Güncelliğini Koruyan Bir Konu, ( Çeviren N. Deren Yıldırım), İlkeler Işığı Altında Medeni Yargılama Hukuku ( Derleyen M.K. Yıldırırm ), 4. Bası, İstanbul, 2003
İnal Tamer:
Ticari İşletme Hukuku,İstanbul 2004
Kuru Baki/Arslan Ramazan/Yılmaz Ejder:
Medeni Usul Hukuku,Ankara 2004
Kuru Baki:
Muhakemeleri Usulü El Kitabı,İstanbul 1995
Poroy Reha/Yasaman Hamdi:
Ticari İşletme Hukuku,İstanbul 2001
SEVİLENGÜL Orhan:
Genel Muhasebe,Ankara 2005
SUSMUŞ,Türker:
Vergi Dünyası Aylık Dergi,Mart 2004,Yıl:23,Sayı:271”Kapanış Tasdikinin Yapılmış Olması Ticari Defterlerin Delil Niteliği Taşıdığını Göstermez”,s.162-168
SÜRMEN Yusuf:
Muhasebe-1,Trabzon 2002
ÜSTÜNDAĞ,Saim:
Medeni Yargılama Hukuku,7.Bası,İstanbul 2000
Vural Mahmut:
“Türk Vergi ve Ticaret Hukukunda Defterlerin Delil ve İspat Bakımından Önemi”,Vergi Dünyası,Aralık 1986,S.62-64
Yarbaş Fevzi:
Ticaret ve Vergi Davalarında Ticari Defterlerin Delil Niteliği,Ankara 1996
YILDIRIM,Mehmet Kamil:
Medeni Usul Hukukunda delillerin değerlendirilmesi,İstanbul,1990
İNTERNET YAYINLARI
www.kazanci.com.tr (29.11.2006)
www.tdk.gov.tr (29.11.2006)

















1 KURU,Baki/Ejder YILMAZ/Ramazan ARSLAN,Medeni Usul Hukuku,Genişletilmiş 15.Bası,Ankara,2004,s.55.
2 H.F.Gaul, Yargılamanın Amacı – Güncelliğini Koruyan Bir Konu, ( Çeviren N. Deren Yıldırım), İlkeler Işığı Altında Medeni Yargılama Hukuku ( Derleyen M.K. Yıldırırm ), 4. Bası, İstanbul, 2003, s.114; ALANGOYA Yavuz/ M.Kamil YILDIRIM / N. Deren YILDIRIM, Medeni Usul Hukuku Esasları, 5. Baskı, İstanbul, 2005,s. 28.
3 KURU,Baki/Ejder YILMAZ/Ramazan ARSLAN,s.420,ayrıca ispat hakkında geniş bilgi için bkz. KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü El Kitabı,İstanbul 1995,s.413,ÜSTÜNDAĞ,Saim,Medeni Yargılama Hukuku,7.Bası,İstanbul 2000,s.613, ALANGOYA Yavuz/ M.Kamil YILDIRIM / N. Deren YILDIRIM,s. 321.
4 http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF437673 4BED947CDE&Kelime=ispat (29.11.2006)
5 Geniş bilgi için bkz. ALANGOYA Yavuz/ M.Kamil YILDIRIM / N. Deren YILDIRIM ,s. 330.
6 “Kimse” kelimesinin uygunsuz olduğu yönünde eleştiri için bkz. POROY,Reha/ YASAMAN Hamdi
Ticari İşletme Hukuku,9.Bası,İstanbul,2001,s.182.
7 http://www2.tbmm.gov.tr/d22/1/1-1138.pdf (29.11.2006).
8 CÖMERT DOYRANGÖL Nuran /GÖKÇEN Gürbüz/İBİŞ Cemal,Genel Muhasebe DEFTER TUTMA UYGULAMALARI,İstanbul 1999,s.28.
9 …Nitekim Yargıtay Genel Kurulu 02.10.2002 tarihli ilamında “..Ticari defterlerin dayanan yararına delil olarak kabul edilmesi için TTK. nun 69. maddesinde öngörülen usule uygun tasdikinin mevcut olması ve ayrıca defterdeki …”diyerek açılış tasdikini telaffuz etmiştir.Yar. HGK. E.2002/19-753.K.2002/661 T. 2.10.2002 (Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
10 Ticaret Kanunu tasarısında işletme defterinin kalkması ve defterlerin ticari işletmelerde de bilanço esaslı tutulması öngörülmektedir.
11 ARKAN, Sabih,Ticari İşletme Hukuku,Ankara 1998,s.321.
12 CÖMERT DOYRANGÖL Nuran /GÖKÇEN Gürbüz/İBİŞ Cemal,,s.28.
13 SÜRMEN Yusuf,Muhasebe-1,Trabzon 2002,s.154.
14 SEVİLENGÜL Orhan,Genel Muhasebe,Ankara 2005,s.78.
15 SÜRMEN,s.155.
16 SÜRMEN,s.159.
17 YARBAŞ, Fevzi,Ticaret ve Vergi Davalarında Ticari Defterlerin Delil Niteliği,Ankara, 1996,s.129.
18 ALAGONYA Yavuz/YILDIRIM Kamil/DEREN YIDIRIM Nevhis,HUKUK MUHAKEMELERİ KANUN TASARISI Değerlendirme ve Öneriler,İstanbul Barosu ,2006,s.7-8.
19 Geniş bilgi için bkz.VURAL,Mahmut,”Türk Vergi ve Ticaret Hukukunda Defterlerin Delil ve İspat Bakımından Önemi”,Vergi Dünyası,Aralık 1986,s.62-64.
20 Poroy,s.175,dn.(dipnot)3a,naklen Ünal TEKİNALP,Ticari Defterler,40. Yılında Türk Ticaret Kanunu,İstanbul 1997,s.27-29.
21 TTK m. 1474 hükmünce kenar başlıklar da metne dahildir, TTK m.82’deki “kati delil” deyimi usul hukuku anlamındadır görüşünü savunan,bkz. YILDIRIM,Mehmet Kamil,Medeni Usul Hukukunda delillerin değerlendirilmesi,İstanbul,1990,s.217,dn.323,Tekin alp/Çamoğlu,TTK 5. Bası,İstanbul,1986,s.41.
22 YILDIRIM,a.g.e.,s.217.
23 ARKAN,a.g.e.,s.328.
24 BERZEK AyşeNur,Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri,Cilt I,İstanbul 2002,s.132.
25 Alman Hukukunda HGB &46 vd.da bunların ispat gücü hakkında herhangi bir ifade yoktur.Serberstçe değerlendirileceği hakkında bkz.Yıldrım, Medeni Usul Hukukunda delillerin değerlendirilmesi,İstanbul,1990,s.217,dn.323,nakle n Schneider,Beweiswürdigung,no.985’de anılan BGH MDR 1955,s.92.
26 İNAL, Tamer,Ticari İşletme Hukuku,İstanbul 2004,s.318.
27 “..Davalı savunmasında davacının ticari defterlerine dayandığından,sahibi aleyhine delil sayılan bu defterlerin incelenmesi gerekir.Bu istemin,savunmanın genişletilmesi kabul edilerek reddi yerinde değildir.” Yar. HGK. E.1976/11-3448,K.1978/334,T.21.04.1978 (Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
28 Bkz. Bilgi için Kuru/Arslan/Yılmaz,a.g.e.,s.432.
29 Bkz. Bilgi için, BKuru/Arslan/Yılmaz,a.g.e.,s.493.
30 YILDIRIM,a.g.e.,s.218.
31 POROY,a.g.e.,s.184.,aleyhe delil olabileceği hakkında Yargıtay içtihadı için bkz. Yar. HGK. E.1973/309,K.1974/1249,T.15.04.2002 (Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
32 “..Davanın tarafları tacirdir ( TTK. md. 18 ). Ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterler, Türk Ticaret Kanunu'nun 82 ve izleyen maddelerinde gösterilen şartlar kapsamında yasal delil olarak kabul edilir. Kural olarak, mahkemece davanın taraflarının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması gerekir. Ancak, TTK'nun 83/2 ve 86. maddelerinde öngörülen koşulların oluşması durumunda tek taraflı ticari defter incelemesi yapılabilir ve delil sayılabilir.
TTK'nun 83/2. maddesine göre, taraflardan biri hasmının ticari defterleri kapsamını kabul edeceğini ve sadece hasmının ticari defterlerine delil olarak dayandığını beyan ederek delillerini mahkeme huzurunda bu şekilde sınırladığını bildirip HUMK'nun 151/son hükmüne göre de bu açıklamasını imzası ile onayladığı takdirde sadece karşı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılabilir ve bu defterlerdeki kayıtlar tarafların leh ve aleyhlerine delil sayılabilir.”Yar.15 HD.E.2004/4125 K.2004/4149 T.14.9.2004 (Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
33 “..Bir tacire tacir olmayan bir şahsa karşı iddiasını ticari defterlerle ispat imkanı tanındığı halde diğer tarafın aynı imkandan yoksun bırakılması iddia ve savunma ilkesine aykırı olacağından ticari defterlerin tacirler arasında lehe delil olacağı kabul edilmiştir.Taraflardan birinin tacir olmaması halinde defterler lehe delil olmaz.” Yar.3 HD.E.2002/3622 K.2002/3911 T.15.4.2002 (Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
34 ARKAN,a.g.e.,s.333.
35 TTK m.69’da öngörülen usule uygun tasdikinin mevcut olması hususunda Yargıtay kararı için bkz. Yar. HGK. E.1996/15-47,K.1996/197,T.20.03.1996 (Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
36 Aksi görüş için bkz., YILDIRIM,a.g.e.,s.218,dn.336’da anılan yazarlar.
37 Yargıtayın bir kararı da bizim görüşümüzü desteklemektedir. Yar. HGK. E.2002/19-753,K.2002/661,T.2.10.2002 (Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
38 Yar.11.HD.E.1999/1008 K.1999/3014 T.19.4.1999(Kazancı Bilişim,İçtihad Bilgi Bankası)(29.11.2006).
39 Yarbaş,a.g.e.,s.158.
40 Bu çalışma,s.8.
41 SUSMUŞ,Türker,Vergi Dünyası Aylık Dergi,Mart 2004,Yıl:23,Sayı:271”Kapanış Tasdikinin Yapılmış Olması Ticari Defterlerin Delil Niteliği Taşıdığını Göstermez”,s.167.
42 Aksi görüş için bkz., YILDIRIM,a.g.e.,s.218,dn.337-338’de anılan yazarlar.
??
??
??
??


18
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Ticari Defterlerin Delil Niteliği" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ali Kaya'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
13-06-2007 - 22:11
(6154 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 11 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 11 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
45845
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 15 saat 53 dakika 8 saniye önce.
* Ortalama Günde 7,45 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 44175, Kelime Sayısı : 5578, Boyut : 43,14 Kb.
* 15 kez yazdırıldı.
* 2 kez arkadaşa gönderildi.
* 21 kez indirildi.
* 9 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 623
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,05120993 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.