Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Vergi Hukukunda Defter Ve Belgelerin Kaybının Hukuki Sonuçları

Yazan : Stj. Av. Onur Özdoğan [Yazarla İletişim]

I. GİRİŞ
Vergilendirme ve ekonomik yaklaşım ilkesi gereği defter ve belgeler çok büyük öneme haizdir. Vergi hukukunda mükellefin malvarlığını, iş hacmini, ticari ilişkilerini kısaca vergilendirmeye esas tüm işlemlerini açıklığa kavuşturmakta böylece hem Devlet vergilendirme rahat ve adil bir biçimde gerçekleştirmekte hem de mükellef kayıt dışılığın yaptırımlarından kurtulmaktadır. Ticari ilişkileri belirlediği için hem mükellef hem de mükellefle ticari ilişki içinde olan 3. kişilerin de takibini kolaylaştırmaktadır. Aynı şekilde ticaret hukuku açısından da defter ve belgeler önemli bir ispat aracıdır. Tüm bu bilgiler ışığında defter ve belgelerin işlevlerinin ne kadar çok ve önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple defter ve belgeler hem Türk Ticaret Kanununda[1] hem de Vergi Usul Kanununda[2] düzenlenmiştir. Defterler VUK’ un 2. Kısmında, Belgeler ise VUK’ un 3. Kısmında düzenlenmiştir. Arz ettikleri tüm bu önem neticesinde de defter ve belgelerin tutulması ve saklanmasına ilişkin mükelleflere çeşitli ödevler yüklenmiştir. Bu ödevler gereği defter tutma mecburiyeti düzenlenerek hangi mükellefin defter tutmak zorunda olduğunu, tutmak zorunda olunan defterlerin hangileri olduğu, hangi belgelerin kullanılacağını, bu belgelerin neleri içereceği ayrıntılarıyla VUK’ ta hüküm altına alınmıştır. Ayrıca defter ve belgelerin saklama ödevine ilişkin hem TK hem de VUK düzenlemeye gitmiş ve TK 10 yıl, VUK ise 5 yıllık saklama süresi öngörmüştür. Öngörülen bu saklama süresi içinde mükelleflere, istenildiği takdirde, defter ve belgelerini ibraz mecburiyeti de yüklenmiştir. VUK mükelleflere çeşitli ödevler yüklemiş ve bu ödevlere aykırı davranışları da yaptırıma bağlamıştır.
Bu ödevler içinde ibraz ödevi ve buna aykırı davranışların yaptırımları üzerinde duracak olursak; saklama süresi içinde VUK m. 135’te sayılan yetkili kişilerin yazılı istemi ve 15 günden az olmamak üzere tayin edeceği süre içinde mükellef, defter ve belgelerini ibraz etmek zorundadır. İşte bu zorunluluğa uymayan mükellefe çeşitli yaptırımlar uygulanmaktadır. Bu yaptırımlar ise resen vergi tarhı, gecikme faizi, vergi ziyaı cezası tatbiki, özel usulsüzlük cezası tatbiki, VUK m. 359’ta düzenlenen hallerin varlığında Cumhuriyet Savcılığına bildirim ve Katma Değer Vergisi Kanununda[3] düzenlenen Katma Değer Vergisi indirim, mahsup ve iadelerin reddedilerek yeniden vergi tarhiyatı yapılmasıdır. Fakat mücbir sebeplerle defter ve belgelerini ibraz edemeyen mükellefin bu yaptırımlarla karşı karşıya kalması hakkaniyet ve adalete aykırıdır. Bu sebeple kendi elinde olmayan sebeplerle ibraz ödevini yerine getiremeyen mükellefi bu ağır yaptırımlardan kurtaran bir olanak olan mahkemeden kayba ilişkin alınacak belgeye değinmek gerekir. TK m. 68 uyarınca elinde olmayan sebeplerle defter ve belgesi[4] zayi olan mükellef, 15 gün içinde işletmesinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak kendisine kayba ilişkin belge verilmesini isteyebilir. Eğer mükellef kaybına ilişkin bir belge alırsa; vergi ziyası cezası tatbikinde, Cumhuriyet Savcılığına bildirim, özel usulsüzlük cezası tatbiki ve eğer başka belge ve kayıtlarla kanıtlaması durumunda KDV indirim, mahsup ve iadelerinin reddinden kurtulmaktadır. Fakat zayii belgesi olsun olmasın resen vergi tarhından ve VUK m. 112’de özel ödeme sürelerinin öngörülmesi durumunda gecikme faizinden kurtulmak mümkün olmamaktadır.
Çalışma konumuza öncelikle defter tutma ödevi, belgeler, defter ve belgeleri saklama ödevi, defter ve belgelerin ibraz ödevi ele alınacak, sonrasında ibraz ödevine aykırılık, mahkemeden kayba ilişkin alınacak belge ve ibraz ödevine aykırılığın sonuçları incelenecektir.

II. DEFTER TUTMA ÖDEVİ
Defter tutma ödevinin amacı vergileme bakımından, mükellefin vergi ile ilgili servet, sermaye ve hesap durumunu tespit etmek; vergi ile ilgili faaliyet ve hesap neticelerini tespit etmek; vergi ile ilgili işlemleri belli etmek; mükellefin vergi karşısındaki durumunu hesap üzerinden kontrol etmek ve incelemek; mükellefin hesap ve kayıtları üzerinden üçüncü şahısların vergi karşısındaki durumlarını kontrol etmek ve incelemektir (VUK m. 171)[5]. Defter tutma mecburiyeti olanlar VUK m. 172 uyarınca;
· Ticaret ve sanat erbabı,
· Ticaret şirketleri,
· İktisadi Kamu Müesseseleri,
· Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
· Serbest meslek erbabı,
· Çiftçiler[6].
Defter tutma mecburiyetinde olanların hangi defteri zorunlu olarak tutması gerektiğini VUK ikili bir ayrıma giderek çözümlemiş ve VUK’ un Defter Tutma Bakımından Tüccarlar bölümünde düzenlenmiştir. Bu çözüme göre VUK m. 176 uyarınca, 1. sınıf tüccarlar bilanço esasına göre, 2. sınıf tüccarlar ise işletme hesabı esasına göre defter tutmak zorundadır[7]. İşbu düzenlenme uyarınca VUK m. 177’e göre 1. sınıf tüccar;
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 65.000 YTL veya satışlarının tutarı 85.000 YTL aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 35.000 YTL aşanlar;
3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 65.000 YTL aşanlar;
4. Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukarıdaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.);
5. Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzelkişiler (Bunlardan işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilir.);
6. İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler.
2. sınıf tüccar ise yine VUK m. 178’e göre;
1. 177. Maddede yazılı olanların dışında kalanlar;
2. Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler;
3. Yeniden işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar 2. sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler.

1. ve 2. sınıf tüccar ayrımından sonra bu ayrım uyarınca tutulması zorunlu defterler ise;
a) 1. Sınıf Tüccarın Bilanço Esasına Göre Tutması Gereken Defterler
1) Yevmiye Defteri: Kayda geçirilmesi gereken işlemlerin tarih sırasıyla ve maddeler halinde tertiplenip yazıldığı defterdir. Yevmiye defteri ciltli ve sahifeleri müteselsil sıra numaralı olur. VUK m. 183 ve TK m. 70 düzenlenmiştir. Yevmiye defterine geçirilecek kayıtlar haklı bir sebep olmaksızın 10 günden fazla geciktirilemez. Tasdike tabi bir defterdir[8].
2) Defter-i Kebir (Büyük Defter): Yevmiye defterine geçirilmiş işlemlerin buradan alınarak usulüne göre dağıtılmasına yarayan ve bu hesapları sınıflanmış biçimde toplayan defterdir. Asgari olarak tarih, yevmiye defteri madde numarası, meblağ ve toplu hesaplarda yardımcı nihai hesapların isimlerini içermesi gerekmektedir. Bu defter VUK m. 184 ve TK m. 71 düzenlenmiştir. Yevmiye defterinde olduğu gibi defter-i kebire geçirilecek kayıtlar haklı bir sebep olmaksızın 10 günden fazla süre geciktirilemez. Defter-i Kebir tasdike tabi değildir[9].
3) Envanter Defteri (Mevcudat ve Muvazzene defteri): İşe başlama tarihinde ve izleyen her hesap döneminin sonunda çıkarılan envanter ve bilançolar kaydolunur ve bu tarihe “Bilanço günü” denir. VUK m. 185 ve TK m. 72 düzenlenmiştir. Envanter defteri iş yılı bitiminden itibaren geçen 3 ayı izleyen birinci ayın sonuna kadar kapatılması ve kapanış tasdikinin yapılması gerekmektedir. Çeşitli mal üzerine geniş ölçüde ve perakende iş yapan büyük mağazalar ve eczaneler mal mevcutlarının envanterini üç yılda bir çıkarabilirler[10][11].


b) 2. Sınıf Tüccarın İşletme Hesabına Göre Tutması Gereken Defter
1) İşletme Hesabı Defteri: VUK m. 177 uyarınca 2. sınıf tüccarların tutmak
zorunda olduğu defterdir. VUK m. 193–194 düzenlenmiştir. Bu defterdeki tüm kayıtlarda sıra numarası, kayıt tarihi, işlemin türü ve işlemin tutarı bulunmak zorundadır. Tasdike tabi bir defterdir[12].
c) Diğer Defterler
Aşağıda belirtilen defterler ihtiyari defterlerdir. Kayıp halinde, mahkemeden kayba ilişkin bir belge alınması zorunlu değildir. Ama kayıp halinde mahkemeden kayba ilişkin bir belge alınması ispat açısından mükellefin yararına olur.
1) Demirbaş Defteri:1. ve 2. sınıf tüccarların demirbaşlarını takip için kullandıkları tasdike tabi olmayan defterdir[13].
2) Amortisman Defteri: 1. ve 2. sınıf tüccarların sahibi bulundukları sabit kıymetler için ayrılacak olan amortismanları takip edecekleri ve tasdike tabi olmayan bir defterdir. Yeniden değerlendirmenin takibini kolaylaştırır[14].
3) Ortaklar Kurul Karar Defteri: Hükmi şahıs tacirlerin tutması gereken tasdike tabi bir defterdir. Ortaklar kurulu toplantılarında yapılan görüşmeler, alınan kararlar, ortaklar kurulu üyelerin ad ve soyadları ve imzaları, toplantı gününü gösteren kayıtlar içerir[15].
4) Yönetim Kurulu Karar Defteri: Uygulamada anonim şirketler tarafından tutulmaktadır. Tasdike tabi bir defterdir. Yönetim Kurulu toplantılarında alınan kararlar, toplantıdaki üyelerin ad ve soyadları ve de imzaları bulunur[16].
5) Ortaklar Pay Defteri: Limitet şirkette ortakların tamamı, anonim şirkette ise nama yazılı hisse senedi sahiplerinin yazıldığı defterdir. Her bir ortak için ayrı sayfa açılır. Bu sayfaya ortakların adı, soyadı, adresleri, sahip oldukları pay miktarı, ortaklara verilen kar payı ve payın devri halinde devir ile ilgili bilgiler yazılır[17].
6) Genel Kurul Karar Defteri: Hükmi şahıs tacirlerin tutması gereken tasdike tabi bir karar defteri çeşididir. Fakat uygulamada kullanılmamaktadır[18].
7) İmalat Defteri: Devamlı imalat işiyle uğraşan 1. sınıf tüccarlar tarafından tutulur. İmalat defterine satın alınan veya müşteri tarafından tevdi olunan her nevi iptidai ve hammadde ve başlıca yardımcı maddenin, bu maddelerin imalata sarf olunan ya da aynen satıların, imal edilen mamul maddelerin, teslim edilen mamul maddelerin giriş ve çıkış hareketleri, emtianın cinsi ve miktarı tarih sırasıyla yazılır. İmalat artıkları ve tali maddelerde imalat defterine geçilir[19][20].
8) Kombine İmalatta İmalat Defteri: Kombine imalat yapanlar, her müstakil imal işini imalat defterinin ayrı ayrı kısımlarında gösterirler. İstenildiği takdirde her müstakil imal safhası için ayrı bir imalat defteri tutulabilir[21][22].
9) Bitim İşleri Defteri: VUK m. 200’e göre, 1. ve 2. sınıf tüccarlardan boyama, basma, yazma, kasarlama, apre, cilalama ve ücretle yapılan bitim işleriyle uğraşanlar, imalat defteri yerine, bitim işleri defteri tutabilirler. Bu deftere müşteriden alınan ve işlendikten sonra geri verilen malın cinsi ve miktarı tarih sırasıyla yazılır.
10) Ambar Defteri: VUK m. 209’da düzenlenen bu defter, depo (ardiye dahil) işletenlerle nakliye ambarlarının ayrıca tuttuğu bir defterdir. Bu deftere malın ambara giriş tarihi, malın cinsi, malın miktarı, malın kimin tarafında tevdi edildiği, malın nereye ve kime gönderildiği, alınan nakliye tutarı kaydedilir.
11) Damga Resmi Defteri: VUK m. 205’teki düzenlemeye göre, Damga Resmi Kanununa[23] göre yolcu bileti ücretleri, sigorta primleri ve ilan ücretleri gibi mevzularda resim istifa etmeye mecbur olan gerçek ve tüzel kişiler, bu ücret ve primlerle istifa ettikleri damga resimleri için tarih sırasıyla bir kayıt tutmaya mecburlardır. Tüccarlar bu kayıtları muhasebe defterlerinde tuttukları hesaplarda gösterebilirler. Ancak bu kayıtların muhasebe defterinde gösterilmemesi durumda ayrıca bir defterde tutulması gerekmektedir. İşte bu deftere “Damga Resmi Defteri” denir.
12) Yabancı Nakliyat Kurumları Hasılat Defteri: VUK m. 207 uyarınca, yabancı nakliyat kurumları veya bunları Türkiye’de temsil eden şube veya acentaları bir “Hasılat Defteri” tutmaya ve bu deftere Türkiye’de elde ettikleri hasılatı tarih sırasıyla ve müfredatlı olarak kaydetmeye mecburlardır.
13) Banka, Banker ve Sigorta Şirketlerinin Gider Vergisine Ait Kayıtları: VUK m. 204’e göre, banka, banker ve sigorta şirketleri Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin mevzuuna giren işlemleri müfredatlı veya bordrolar üzerinden toplu olarak kendi muhasebe defterlerinde göstermezlerse; ayrı bir banka ve sigorta muameleleri defterinde tutabilirler.
14) Serbest Meslek Kazanç Defteri: Serbest meslek faaliyeti içinde bulunan, şahsi mesaiye, ilmi mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın, şahsı sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılarak elde edilen kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek erbabı, VUK m. 210 uyarınca elde ettiği bu kazançları serbest meslek kazanç defterine kaydetmek zorundadır. Bu defter tasdike tabi bir defterdir[24].
15) Çiftçi İşletme Defteri: Zirai kazançları işletme hesabına esasına göre tespit edilen çiftçiler “Çiftçi İşletme Defteri” tutarlar. Tasdike tabi bir defter olan çiftçi işletme defteri VUK m. 213’te düzenlenmiştir. Bu düzenlenmeye göre bu defterde yer alacak gider ve hasılat kayıtları, asgari olarak sıra numarası, kayıt tarihi, muamelenin türü ve meblağına ilişkin bilgileri içermek zorundadır[25].

III. BELGELER
Vergi kanunları açısından belge, tutulan defter ve kayıtların ispatı, tevsiki, açıklanması için gerekli her türlü vesikadır. Vergi mevzuatımızda bir “belge” tanımı yapılmamıştır. Fakat VUK 2. kitabının 3. kısmı “Vesikalar” başlığında düzenlenmiş ve vesikaların ispat aracı olduğu belirtilmiştir. VUK gereğince mükellefler, vergilendirmeyle ilgili belli olay ve işlemleri belgeye bağlamak, belgelere bağlanmasını istemek ve de belgeleri belli süreler içinde düzenli olarak saklamak zorundadır. Bu açıdan hem bir ispat aracı hem de vergi kanundan gelen bir mecburiyet gereği belge düzenlenmektedir. Ayrıca işlem ve ilişkilerin belgeye bağlanması zorunluluğuyla birlikte, defter tutmak zorunda olmayan mükelleflerin vergi matrahlarının belirlenmesiyle ilgili giderlerinin belgelenmesi zorunludur. Görüldüğü üzere belgeler hukukumuzda birçok işleve sahip önemli bir yere haizdir. İşte bu önem gereği kullanması ve tutulması gereken belgeleri, bu belgeler üzerinde yazılı olması gereken bilgileri tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmış ve kullanılması mecburi belgelerin belirlenen bu bilgileri içermemesi durumunda geçersiz olacağı kabul edilmiştir [26].
Giderin belgeye dayanması zorunluluğu VUK m. 228’de sayılan giderlerde ortadan kalkmaktadır. Bu giderler; örf ve teamüle göre bir belgeye dayandırılması mutat olmayan giderler, belge sağlanmasına olanak olmayan giderler ve vergi kanunlarına göre götürü olarak saptan giderlerdir[27].
Hukukumuzda çok sayıda belge çeşidi mevcuttur. Bu belgeler gerek VUK gerekse TK düzenlenmiştir. Düzenlene bu belgeler ise;
1. Fatura: Ticari hayatta en çok kullanılan belge olma özelliğini taşımaktadır. Kabaca müşteri ile satıcı arasındaki ticari ilişkiyi belgelemektedir. Fatura TK m. 23 ve VUK m. 229 ila 232’de düzenlenmiştir. VUK m. 229’daki tanıma göre; satılan mal veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere malı satan veya işi yapan tüccarın düzenlendiği ticari vesikadır. Faturanın şekli unsurlarını VUK m. 230 düzenlemiştir. Bu düzenlemeye göre faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası eksiksiz bulunmalı, faturayı düzenleyenin adı, unvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarası bulunmalı, müşterinin adı, unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarasını içermeli, malın veya işin türü, miktarı, fiyatı ve tutarını gösteren bilgileri bulundurmalı ve satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası bulunmalıdır. Bu bilgileri içermeyen belge fatura olarak kabul edilmez. Ayrıca fatura VUK m. 231/5 uyarınca malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 10 gün içinde düzenlenmelidir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş kabul edilir[28]. Kural olarak faturalar Türkçe düzenlemelidir. VUK m. 232’de ise fatura kullanma mecburiyeti tanımlanmıştır, buna göre; 1. ve 2. sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak zorunda olan çiftçiler; (1) 1. ve 2. sınıf tüccarlara (2) serbest meslek erbabına (3) kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara (4) defter tutmak zorunda olan çiftçilere (5) vergiden muaf esnafa sattıkları mal veya yaptıkları işler için fatura vermek bu kişiler de fatura istemek ve almak mecburiyetindedir[29]. Yukarıda ana hatlarıyla izah edilen faturanın çeşitleri mevcuttur. Bu çeşitler;

a. İrsaliyeli Fatura: VUK m. 231/5’deki faturanın 10 gün içinde düzenlenmesi hakkını kullanmadan, bu yükümlülüğü derhal yerine getirmek isteyen mükellefler düzenler. Ayrı ayrı fatura ve sevk irsaliyesi düzenlemeden bu fatura düzenlenebilir. İrsaliyeli fatura anlaşmalı matbaalarda fatura ölçülerinde basılır. Bu faturada faturayı düzenleyenin adı, unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın türü, miktarı, fiyatı ve tutarı, nereye ve kime gönderildiği, müşterinin adı, unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, düzenlenme tarihi ve saati, seri ve sıra numarası bulunmak zorundadır. İrsaliyeli fatura uygulaması 211 seri numaralı VUK Genel Tebliği ile getirilmiştir[30].
b. Proforma Fatura: Satılacak malın özellikleri, fiyatı ve satış şartları hakkında alıcıya bilgi vermek için düzenlenen bir faturadır. Maliye Bakanlığı tarafında düzenlenen belge basım usulüne tabi değildir. Teklif mahiyetinde olup, kesin bir alım satım taahhüdünü içermediği için kesin delil niteliğine sahip değildir. Ayrıca bu tür faturaların üzerine proforma olduklarının yazılması gerekmektedir[31].
c. Açık/ Kapalı Fatura: Fatura düzenlenerek baş tarafının iş sahibi veya adına yetkili kimse tarafından imza ile müşteriye verilmesi halinde, bu fatura müşteriye borçlandığı meblağı göstermektedir. Yani bedel satıcı tarafından tahsil edilmemiştir. Bu tür faturaya “Açık Fatura” denir. Faturanın alt kısmının satıcı veya onun adına yetkili kimselerce imzalanması müessesenin kaşesinin vurulması ve “bedeli alınmıştır” ifadesinin yazılarak tarih atılması ile faturanın bedelinin satıcı tarafından tahsil edilmesi hali oluşmuştur. Bu tür faturaya da “Kapalı Fatura” denilmektedir[32].
d. İade (Alacaklı) Faturası: Müşteri tarafından alınan bir malın, satıcıya iadesi halinde düzenlenen faturadır. Tamamen ya da kısmen iade olabilir. Bu Maliye Bakanlığı onaylı veya noter tasdikli bir fatura ile yapılmalıdır[33].
e. Serbest Meslek Sahibinin Faturaları: Serbest meslek mensupları gelirlerini serbest meslek makbuzu ile belgelemek zorundadır. İşte bu mecburiyet gereği yaptıkları hizmet karşılığında düzenledikleri belgeler bu kapsamda değerlendirilmelidir[34].
f. Özel Fatura: Türkiye’de ikamet etmeyen Türk veya yabancı uyruklu kişilerin, Türkiye’den satın alarak Türkiye dışına beraberlerinde götürdükleri mallar için ödedikleri KDV’nin, malın gümrükten çıkışı sırasında iade edilmesini sağlamak amacıyla tanzim edilen ve şekli Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen ve yetki belgesi verilen satıcılar tarafında düzenlenen faturalardır[35].
g. Naylon Fatura: Muhteviyatı itibariyle sahte veya yanıltıcı olarak düzenlenen fatura türüdür. Herhangi bir mal ve hizmet satışı olmaksızın mal ve hizmet satılmış gibi gösterilen ve komisyon karşılığı düzenlenen faturalara “Sahte Fatura” denilmektedir. Diğer bir türü olan “Yanıltıcı Fatura” ise, mal ve hizmet satışına ilişkin olarak düzenlenen ancak satılan malın veya yapılan işle ilgili olarak; miktarda, satış bedelinde gerçeğe aykırı bilgilere yer verilmesi suretiyle oluşturulan faturalardır[36].
h. Basit Fatura: Uygulamada kullanılan klasik faturaları ifade eder. Düzenlenmesi mecburi faturalardır[37].
i. Muvakkat (Geçici) Fatura: Siparişi yapılan; ancak, teslim işlemi henüz tamamlanmadığı için kesin bir nitelik kazanmamış satılan mal veya yapılan işe ilişkin ticari bilgileri gösteren faturadır[38].
j. Nakliye Faturası: Taşınan malın türü ve sahibi ile nakliye ücretini göstermek üzere nakliyeci tarafından düzenlenen faturadır[39].
k. Genel Fatura (İcmal Faturası): Satıcının alıcıya yaptığı satışları hesap döneminin belirli bir kesitinde topluca göstermek amacıyla düzenlediği ve daha önce düzenlenmiş faturaların özeti mahiyetinde bir faturadır[40].
l. Komisyoncu Alış Faturası: Komisyoncunun satımına aracılık yaptığı malın; komisyoncu tarafından malın teslim alınışındaki bedelini, alış giderlerini ve komisyon ücretini gösteren faturalardır[41].
m. Komisyoncu Satış Faturası: Komisyoncu vasıtasıyla yapılan satışlarda; satış tutarı, satış giderleri ve komisyon ücretleri toplamından komisyon alış faturası tutarının tenzilinden sonraki meblağı göstermek için tanzim edilen faturadır[42].
2. Perakende Satış Belgeleri: VUK m. 233’de düzenlenmiştir. 1. ve 2. sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satış ve yaptıkları işlerin bedellerini gösterdikleri belgelerdir. Bu belgeler ise; perakende satış fişleri, makineli kasaların kayıt ruloları ve giriş ve yolcu biletleridir. Bu belgelerde işletmenin veya mükellefin adı, düzenlenme tarihi ve alınan paranın tutarı gösterilir[43].
3. Gider Pusulası: VUK m. 234’te düzenlenmiştir. Fatura düzenlenmesi mümkün olmayan durumlarda kayıtların belgelenmesi için kullanılır. Fatura hükmünde bir belgedir. Bu belgenin düzenlenme alanı ise; 1. ve 2. sınıf tüccarların ve kazancı basit usulde tespit edilenlerle, defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçinin, vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler ya da onlardan satın aldıkları mallar için tanzim ederek kendilerine imzalatacakları gider pusulaları, imzalayanlar tarafından verilmiş fatura gibidir. Gider pusulasında işin niteliği, malın türü ve miktarı, malın ya da işin bedeli, işi yaptıran ile yapanın adları, soyadları, adresleri ve tarih bulunur[44].
4. Müstahsil Makbuzu: VUK m. 235’te düzenlenmiştir. Küçük çiftçiden ve vergiden muaf olan çiftçilerden satın alınan mahsuller için düzenlenen ve fatura hükmündeki belgedir. 1. ve 2. sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak zorunda olan çiftçiler gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiden satın aldıkları malların bedellerini öderken düzenlenen belgedir. 2 nüsha olarak düzenlenir, biri imzalanarak satıcı çiftçiye verilir. Diğeri ise satıcı çiftçiye imzalatarak alınır. Müstahsil makbuzunda asgari olarak; makbuz tarihi, malı satın alan tüccar veya çiftçinin adı, soyadı, unvanı ve adresi, malı satan çiftçinin adı, soyadı ve ikametgah adresi, satın alınan malın türü, miktarı ve bedeli bulunmalıdır. Bu makbuzlar seri ve sıra numarasıyla teselsül ettirilir[45].
5. Serbest Meslek Makbuzu: VUK m. 236 ve 237’de düzenlenmiştir. Serbest meslek erbabının, serbest meslek faaliyeti sonucu elde ettiği kazanç için düzenlediği belgedir. Tutar ne olursa olsun düzenlenmesi zorunludur. Tasdike bağlı belgelerdendir, bu sebeple Maliye Bakanlığından ya da Deftarlıklardan izinli matbaalarda bastırılmalı veya üstü boş olarak alınan belgeleri kullanmadan önce Noter’e tasdik ettirilmelidir. Düzenlenen bu makbuzda bulunması gereken hususlar ise; makbuzu verenin soyadı, adı veya unvanı, adresi vergi dairesi ve hesap numarası, alınan paranın miktarı, alındığı tarih, müşterinin soyadı, adı veya unvanı adresidir. Serbest meslek erbabı tarafından paranın alındığı anda 2 nüsha olarak düzenlenir ve bir nüshası müşteriye verilir[46].
6. Ücret Bordrosu: VUK m. 238’de düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, işverenler her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmak zorundadır. Ücret bordrosunda en az hizmet erbabının soyadı, adı ve ücretin alındığına dair imzası ya da mührü, varsa vergi karnesinin tarih ve numarası, birim ücreti, çalışma süresi ve ücreti üzerinde hesaplanan vergi tutarına dair bilgiler bulunmak zorundadır. Bir aya ait bordro ertesi ayın 20. gününe kadar hazırlanıp tarihlenerek işverence imzalanmalıdır. Gelir Vergisi Kanununa[47] göre vergiden muaf olan ücretlerle diğer ücretler üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri için bordro tutulmaz. Ayrıca VUK m. 239 uyarınca genel, katma, özel bütçeli daire ve müesseselerle belediyelerin ve Bankalar ve Devlet Müesseseleri Memurları Aylıklarının Tevhit ve Teadülü Hakkında Kanuna[48]tabi müesseselerin ücret ödemelerinde kullandıkları vesikalar ücret bordrosu yerine geçmektedir[49].
7. Adisyon: Gerçek usulde vergilendirilen hizmet işletmeleri, sunulan hizmetin ve malın tür ve niteliğini düzenlemek zorundadır. Adisyonlarda asgari olarak; mükellefin adı, varsa unvanı, iş adresi, vergi dairesi ve hesap numarası, hizmetin veya malın türü ve miktarı, adisyonun düzenlenme tarihi, sıra ve seri numarası ve adisyonun basıldığı matbaa ile ilgili bilgiler bulunmak zorundadır. İşletme hesabına göre defter tutan ve alkollü içki servisi yapmayan lokanta, kafeterya, pastane, gazino gibi hizmet işletmeleri adisyon kullanmak zorunda değildirler[50].
8. Reçete: Özel muayenehane, özel poliklinik, özel hastane sahipleri ya da burada çalışan hekimlerce özel muayene ve tedavi için düzenlenen reçeteler, VUK mükerrer m. 257 ve 191 sayılı VUK Genel Tebliğ ile düzenlenmesi zorunlu belgeler arasına alınmıştır. Reçetede hekimin adı, soyadı, iş adresi, vergi dairesi ve hesap numarası, hastanın adı ve soyadı, reçetenin düzenlenme tarihi, sıra ve seri numarası ve son olarak reçetenin düzenlendiği yerin adresi yer alır[51].
9. Ambar Tesellüm Fişi: Nakliyat ambarları tarafında kendilerine teslim edilen mallara karşılık verdikleri makbuzdur. Bu belge asgari yer alması gereken bilgiler ise; makbuzu düzenleyen taşıma ambarıyla ilgili bilgiler, malı verenle ilgili bilgiler, malın ambara giriş tarihi, malın türü ve miktarı, malın nereye gittiği ve kime gönderildiği, alınan taşıma ücreti, makbuzun düzenlenme tarihi, malı tevdi eden tarafından düzenlenen sevk irsaliyesinin müteselsil seri ve sıra numarasıdır[52].
10. Sevk İrsaliyesi: Malların taşınması sırasında düzenlenen bir belgedir. Malın bir mükellefin birden çok işyeri ve şubeleri arasında taşınması veya satılmak üzere komisyoncuya gönderilmesi halinde gönderen tarafından düzenlenir. Satımlarda eğer; satılan malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcı, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcı bu mal için sevk irsaliyesi düzenlemek ve araçta bulundurmak zorundadır. Bu belgede fiyat ve bedel ile bilgiler hariç faturadaki bilgiler yer alır[53].
11. Taşıma İrsaliyesi: Ücret karşılığında eşya nakleden bütün gerçek ve tüzel kişiler taşıdıkları eşya için bu belgeyi düzenlemek zorundadır. Nakliye komisyoncuları ve acenteler de taşıma irsaliyesi düzenlemek zorundadır. Bu belge taşınan malın türü, miktarı, nereye ve kime gönderildiği, malı kimin tevdi ettiği, alınan taşıma ücreti, sürücünün ad ve soyadı, aracın plaka numarası ilişkin bilgileri içerir[54].
12. Yolcu Listesi: Şehirlerarası yolcu taşıma bileti kesmek zorunda olan mükellef (TCDD hariç), taşıtların her seferi için müteselsil seri ve sıra numaralı ve oturma yerlerini gösteren yolcu listesi düzenlerler. Bu listede yolcu listesini düzenleyen işletmenin adı veya unvanı, taşıtı işleten mükellefin adı, soyadı veya unvanı, vergi dairesi ve hesap numarası, taşıtın plaka numarası, sefer tarihi ve hareket saati, yolcu sayısı ve toplam hasılat tutarına ilişkin bilgileri içerir[55].
13. Giriş ve Yolcu Taşıma Bileti: Bilet ile girilen yerlerle yolcu taşıyan işletmelerde kullanılan ve perakende hasılatı gösteren bir belgedir. VUK m. 233 göre perakende satış belgesi gibidir. Bu belgeyi 1. ve 2. sınıf tüccarlarla, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler fatura vermek zorunda olmadıkları satışların ve yaptıkları işlerin bedellerini belirtmek için kullanırlar. Bu belgelerde işletmenin unvanı veya mükellefin adı, soyadı, vergi dairesi ve hesap numarası, biletin seri ve müteselsil sıra numarası, düzenleme tarihi ve alınan para miktarına ilişkin bilgiler bulunur[56].
14. Günlük Müşteri Listesi: Otel, motel ve pansiyon gibi konaklama yerlerinin, odalar, bölmeler ve yatak planlarına uygun olarak tuttukları bir listedir. Bu liste günü gününe tutulur. Bu belgede mükellefin adı, soyadı varsa unvanı adresi, oda numaraları yazılmak suretiyle müşterinin adı, soyadı ve oda ücreti ve de düzenleme tarihine ilişkin bilgiler bulunur[57].
15. Döviz Alım-Satım Belgesi: Döviz alım ve satım yetkisine sahip kuruluşlar tarafından döviz alınıp veya satıldığı takdirde verdikleri belgedir[58].
16. Bankalar Tarafından Fatura Yerine Düzenlenecek Belgeler: Bankalar, yaptıkları hizmet ve satış işlemlerine ilişkin kayıtlarının dayanağı olan fatura yerine “Dekont”, “Hesap Bildirim Cetvelleri (Ekstreler)”, “Döviz Alım-Satım Belgesi” ve “İşlem Sonuç Formları” düzenlemek zorundadır[59].
17. Sigorta Şirketleri İle Acenteleri Tarafından Fatura Yerine Düzenlenecek Belgeler: Sigorta şirketleri tarafından düzenlenen “Sigorta Poliçeleri” ve eki mahiyetindeki “Zeyilnameler” VUK uyarınca düzenlenmesi zorunlu belgelerdir. Bu belgeleri düzenledikten sonra ayrıca fatura düzenlemelerine lüzum yoktur. Bununla birlikte sigorta acente ve prodüktörleri tarafından sigorta şirketlerine sağlanan hizmetler nedeniyle ödenen komisyon bedelleri ise sigorta şirketleri tarafından düzenlenen “Sigorta Komisyon Gider Belgesi” ile kayıt altına alınacaktır[60].
18. Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Tarafından Fatura Yerine Düzenlenecek Belgeler: Sermaye Piyasası Kanunu[61] uyarınca menkul kıymet alım satımlarına aracılık faaliyetinde bulunan kurumlar, bu yaptıkları işlemleri “İşlem Sonuç Formu” ile belgelendirecektir. Bu form önceden izin alınmaksızın ve noter tasdiksiz düzenlenir. Bu formda; aracı kuruluşun unvanı, vergi dairesi ve hesap numarası, alıcı veya satıcının adı, soyadı ve müşteri vergi numarası, menkul kıymetin türü, ihraç eden kuruluşun adı, birim fiyatı ve adedi, alım satım talebinin karşılanma şekli, işlem tarihi, belgeyi düzenleyen aracı kuruluş yetkilisinin isim ve imzası bulunmalıdır[62].
19. Diğer Belgeler: Her tür ticari işlem neticesiyle oluşan “muhabere evrakları” ve bir hüküm ifade eden veya gerektiğinde bir hakkın ispatına delil olarak kullanılabilecek sözleşmeler, taahhütnameler, kefaletnameler, mahkeme ilamları, ihbarnameler, karar örnekleri ve vergi makbuzları gibi evrakların saklanması zorunludur[63].



IV. Defter ve Belgeleri Saklama ve İbraz Ödevi
Defter ve belgeleri saklama ödevi hem VUK hem de TK düzenlenmiştir. VUK m. 253 uyarınca VUK hükümlerine göre tutulması zorunlu defterler ile düzenlenmesi, alınması, verilmesi mecburi olan ve yine VUK’ ta düzenlenen belgeler; ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl süreyle saklanması zorunludur. Saklama ödevine ilişkin diğer düzenleme ise TK m. 68’dedir. Bu düzenlenmeye göre zorunlu defterlerin yanı sıra diğer hesap ve belgeler içinde geçerli olmak üzere düzenlenme tarihinden itibaren 10 yıllık bir saklama süresi öngörülmüştür. Öngörülen bu yükümlülük mükellefin mirasçılar ve ticareti bırakan tacirler içinde geçerlidir. Ayrıca defter tutma mecburiyetinde olmayanlar ise yine VUK m. 254’e göre, gider pusulaları ve müstahsil makbuzlarını ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından itibaren 5 yıl süre ile saklanmak zorundadır[64].
Defter ve belgelerin muhafaza ödevinin yanında, bu bunların saklama süresi içinde ibraz mecburiyeti de vardır. Şöyle ki, VUK m. 256 uyarınca; geçen maddelerde yazılı gerçek ve tüzel kişiler ile VUK mükerrer m. 257 ile getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir[65].

V. İbraz Ödevinin Yerine Getirilmemesi
Mükellefler, yukarıda da belirtildiği üzere defter ve belgelerini belli süreler için saklamak mecburiyetindedir. İşte bu süre esnasında ibraz için yetkili merciiler tarafından istenebilir. Bu durumda kendilerine belli bir mühlet tayine edilerek ki, bu mühlet VUK m. 14 uyarınca 15 günden az olamaz[66], defter ve belgelerini ibraza davet edilir. Defter ve belgelerin kaybedilmesinin hukuki sonuçları da işte bu noktadan sonra kendini göstermektedir. Defter ve belgelerin kaybedilmesi ibraz zorunluluğunun yerine getirilmesine mani olmaktadır. Bu ödevin yerine getirilememesinin yaptırımları olan özel usulsüzlük cezasının tatbiki, vergi ziyaı cezasının tatbiki, gecikme faizi alınması, resen vergi tarhı, VUK m. 359’daki hallerin olması halinde Cumhuriyet Savcılığına bildirim ve son olarak KDV açısından matrah takdiri yoluyla tarhiyat ve de KDV beyannamesindeki indirimlerin kabul edilmeyerek vergi tarh edilmesidir. İşte kaybedilen defter ve belgeler böyle bir uygulamaya neden olabilir[67].
Fakat yukarıda sayılan yaptırımların bazılarını bertaraf etmek için defter ve belgelerini kaybeden mükellefin başvuracağı bir imkanı vardır. Bu imkan mahkemeden kayba ilişkin bir belge alınmasıdır[68].

VI. Mahkemeden Kayba İlişkin Belge Alınması ve Sonuçları
VUK uyarınca tutulması ve saklanması zorunlu defter ve belgelerin zayi olması durumunda, ibraz yükümlülüğü yerine getirilemeyecek ve mükellef cezai yaptırımlara maruz kalacaktır. Bu duruma elinde olmayan sebeplerle düşen mükellef için hukukumuz TK m. 68 son fıkrası bir yol öngörmüştür. Bu yol ise mahkemeye başvurarak kayba ilişkin bir belge alınmasıdır. Bu maddeyi irdeleyecek olursak; ilk olarak mahkemeden böyle bir belge talep edebilmesi için talep edecek kişinin mutlaka tacir olması gerekmektedir[69]. Kanun maddesinin açık hükmü ve Yargıtay kararı[70] bu yöndedir. Fakat defter ve belgeleri saklamakla yükümlü olan mirasçı da zayi halinde böyle bir belge verilmesini mahkemeden talep edebilir. Mahkemeden talep edilecek bu belgeye ilişkin ikinci bir husus ise mahkemeden belgeyi talep etme süresidir. Kanun burada mükellefe defter ve belgeleri kaybının öğrenildiğinden itibaren 15 gün içinde başvurmasını zorunlu kılmıştır. Bu süre hak düşürücü bir süredir ve eğer kaçırılması durumunda talep hakkı düşer. Nitekim Yargıtay 11. HD. 03.07.1975, E: 1975, K: 1975/4553 ve 27.06.2002, E:2002/3160, K: 2002/6688 numaralı kararlarıyla[71] bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu ve bu süreye riayet edilmez ise, mahkemeden böyle bir belge talep hakkının düşeceğini belirtmiştir[72].
TK m. 68 son fıkrası uyarınca defter ve belgelerin zayi olması hallerini belirtmiştir, anılan madde hükmüne göre yangın, su baskını ve yer sarsıntısı gibi afetlerle kayıp halinde böyle bir belgelerin verileceği belirtilmiştir. Fakat hüküm sınırlayıcı bir hüküm değildir. Şöyle ki burada kullanılan “gibi” edatı Yargıtay’ın içtihatlarında[73] da belirtildiği üzere tacirin iradesi dışındaki olağanüstü her durumu kapsamaktadır. Yargıtay tacirin iradesi dışındaki bu halleri belirlemek için çeşitli kıstaslar getirmiştir. Yargıtay’ın aradığı bu kıstaslar tacirin iyiniyetli olması, defter ve belgelerin saklanmasında gereken dikkat ve özenin gösterilmesi, zayi iddiasının samimi ve inandırıcı olması ve zayi iddiasının yaşamın olağan akışına ve gerçeklerine uygun olmasıdır[74]. Bu bilgiler ışığında Yargıtay’ın bazı kararlarını inceleyecek olursak; 11. HD. 20.05.2002 tarihli bir kararında[75] defter ve belgelerin saklandığı yeri kanalizasyon suyunun basmasında davacının kusuru bulunmadığından zayie ilişkin bir belge verilmesini uygun bulmuştur. Yine YHGK kararında[76] bu husus biraz daha genişletilerek elektrik prizinde unutulan alet nedeniyle çıkan yangın nedeniyle davacının kusurunun defter saklamaya ilişkin bir kusur olmadığından cihetle kayba ilişkin mahkeme kararı verilmesini uygun bulunmuştur. Kayıp ve kusura ilişkin kararlardan sonra defter ve belgelerin çalınması durumuna Yargıtay’ın nasıl bir görüşe sahip olduğuna gelince; saklamada gereken dikkat ve özeni gösterme kıstasının yanında çalınma iddiasının samimi ve inandırıcı olmasını ve bu iddianın yaşamın olağan akışına ve gerçeklerine uygun olmasını aramıştır. Örnekler üzerinden gidecek olursak, 03.07.1975 tarihli HD. kararında[77] davacının taşınması esnasında defter ve belgelerinin çalındığı iddiası kabul görmüşken, 14.12.1981 tarihli başka bir HD. kararında[78] iş bırakan muhasebecinin özel arabasında çalınan defter ve belgeler için kayba ilişkin belge verilmesini uygun bulmamıştır. Ayrıca YHGK kararında[79] yine benzer bir örnekle özel araban çalınan ve daha öncede aynı tür iddialarda bulunan tacire mahkeme tarafından kayba ilişkin belge verilmesini uygun görmemiştir. Bununla birlikte yine bir YHGK kararında[80] atölyeden ocak tüpleri ve lastiklerle birlikte hırsızın kendisi için bir değer arz etmeyen defterleri de çalması yaşamın olan akışına uygun görülmeyen davacının kayba ilişkin belge talebi reddedilmiştir. Kararlardan da anlaşılacağı üzere bu kararlarda önemli olan hırsızlık ile çalınan defterler arasında uygun illiyet bağı ve yaşamın olağan akşına uygunluk bulunmasıdır. Böyle bir durumda tacir talebi üzerine mahkeme kayba ilişkin bir belge vermelidir.
Mahkemenin kayba ilişkin belge vermesine ilişkin diğer bir husus ise davaya ilişkindir. Bu davalar nizasız davalardır. Davacı tacir bu davayı açarken taraf göstermek zorunda değildir. Yargıtay kararlarında da bu davanın hasım göstermeden açılacağı fakat eğer davacı gösterirse de, gösterdiği hasımların kararı temyiz hakkı olduğu belirtmiştir[81].
Yargıtay 11. HD. 28.03.1983 tarihli bir kararında[82] noter tasdiki içermeyen belgelerin kaybı halinde bunlar için mahkemeden kayba ilişkin belge alınamayacağına hükmedilmiştir. Kanımızca bu karar yerinde değildir. TK m. 68 her ne kadar tutulması zorunlu defterler için öngörülmüş olsa da, ihtiyari olarak tutulan defter ve belgeler ispat açısından tacir için büyük önem taşımaktadır. Bunların kaybı halinde mahkemeden belge alınmasının zorunlu olmaması tacir için ek bir külfet ve uğraş yaratmamak içindir. Fakat kendi isteğiyle bu belgeyi almak isteyen tacirin engellenmemesi gerekir.
Zayii belgesinin alınması, ibrazdan kaçınmanın olumsuz sonuçlarını bertaraf eder. Ancak VUK m. 30 uyarınca defter ve belgeler inceleme yapmaya yetkili kişilere[83] ibraz edilmemesini bir kusura bağlamamıştır. Bu sebeple defter ve belgelerin kaybı halinde zayii belgesi alınsa bile, resen vergi tarhına engel teşkil etmeyeceği Danıştay’ın kararlarıyla sabittir[84]. Bununla birlikte ödeme için VUK m. 112 uyarınca özel ödeme öngörülmüşse, mükellef zayii belgesiyle gecikme faizi ödemekten de kurtulamaz. Ayrıca zayii belgesi alan mükellef KDV indirimi, iadesi mahsubuna esas olan mal ve hizmet satın aldığı ve sattığı firmalardan fatura ve belgelerin fotokopilerini inceleme esnasında verir ve yapılan karşıt incelemede tutarlar ispat edilirse yapılan KDV indirimi, iadesi ve mahsubu kabul edilir. Danıştay’ın kararları da bu yöndedir[85]. Sonuç olarak mükellef zayii belgesiyle resen vergi tarh edilmesine engelleyememekte ve hakkında resen vergi tarhı yapılmakta; fakat sınırlı da olsa KDV karşındaki durumunu koruyabilmektedir[86]. Yukarıda da belirtildiği üzere defter ve belgelerin kaybı halinde mükellefin kusuru olsun olmasın veya mahkemeden kayba ilişkin bir belge alsın ya da almasın hakkında resen tarhiyat yapılmaktaydı. Danıştay’da VUK m. 30 hükmünce bu uygulamayı devam ettirmekteydi. Fakat Danıştay benzer durumdaki KDVK’ dan doğan KDV indirim mahsup ve iadeleri defter ve belgelerin kayıp olmasına rağmen, elde olan diğer belgelerin fotokopisi ve gerekirse karşı inceleme ile kabul edileceği yönünde karar vermiştir. Fakat resen vergi tarhında mahkemeden alınan kayba ilişkin bir karar bile olsa otomatik olarak defter ve belgeleri ibrazdan kaçınmış kabul edilerek resen tarhiyat yoluna gidilmektedir. Her ne kadar VUK m. 30’un amir hükmü bulunsa da, eğer mükellef vergi matrahı zayi olan defter ve belgeler haricinde elinde olan diğer belgeler ile ispat edebiliyorsa bunun değerlendirilmesi hakkaniyete daha uygun olacağı kanaatindeyim. Şöyle ki en azın KDV karşındaki durumda olduğu gibi mükellef elindeki diğer sair belgeleri vergi inceleme yetkililerini ibraz etmeli, yetkililer gerekirse söz konusu belgelere ilişkin hesaplarda karşı inceleme yapmalı ve defter ve belgeleri zayi olan mükellefin gerçek matrahını tespit etmelidir. Böyle bir yaklaşım hem VUK n. 3’te düzenlenen “Ekonomik Yaklaşım İlkesine” hem de VUK m. 134’te yer alan vergi incelemesinin amacına daha uygun olacaktır. Fakat böyle bir yaklaşımın aksine Danıştay’ın bu konuda sessiz kalması ve madde hükmünden sapmadan karar vermesi düşündürücüdür.

VII. Mahkemeden Kayba İlişkin Belge Alınmadan İbraz Etmemenin Sonuçları
Yukarıda da belirttiğimiz gibi defter ve belgelerini kaybeden veya mücbir bir sebeple zayii eden mükellef Asliye Ticaret Mahkemesinden alacağı zayii belgesiyle ibrazdan kaçınmanın birçok yaptırımından kurtulmaktaydı. Zayii belgesi almayan mükellef ise; resen vergi tarhı, özel usulsüzlük cezası tatbiki, vergi ziyaı cezası tatbiki, gecikme faizi, kaçakçılık suçunun bulunması halinde Cumhuriyet savcılığına bildirim ve KDV açısından matrah takdiri yoluyla tarhiyat ve de KDV indirimi, mahsubu ve iadesi kabul edilmeyerek vergi tarhı yapılmasıdır[87]. Bu yaptırımları daha detaylı incelemek gerekirse;
1. Resen Vergi Tarhı: VUK m. 30/2’deki düzenlenmeye göre, VUK göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi ya da bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesine yetkili[88] onlara ibraz edilmezse, vergi matrahının tamamen ya da kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilerek resen vergi tarhı yapılacağı öngörmektedir. Ayrıca resen vergi tarhının yanında vergi cezası da kesilir. Bu şekilde yapılan tarhiyat takdir komisyonları tarafından tespit edilen ya da vergi incelemesi yapmaya yetkili makamlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden yapılır. İnceleme raporlarındaki bu matrah farkı tespit edilirken, sadece resen tarha ilişkin nedenlerin yani hukuki nedenin gerçekleşmesi yetmez. Ayrıca mükellefin ilgili dönemine ilişkin yaptığı işlerden gelir elde etmesi ve bu gelirin tutarlı delil ve karinelerle ispat edilmesi gerekir. İdare keyfilikten uzak bir şekilde çalışarak ekonomik yaklaşım ilkesi uyarınca gerçekte mükellefin elde ettiği geliri bulması şarttır. Yoksa defter ve belgesi kaybeden mükellefi resen tarh sebebi olması nedeniyle potansiyel vergi kaçakçısı görerek, buna göre işlem yapması ya da matrah avcılığı yapması yerinde değildir. Vergi inceleme görevlileri yaptıkları inceleme hem idarenin hem de mükellefin haklarını gözetmek zorundadır. Eğer görevinde kötü niyetli davranmışsa hem yaptıkları tarhiyat vergi mahkemesinde iptal edilir hem de görevini kötüye kullanmaktan Cumhuriyet Savcılığına şikayet için zemin hazırlar [89].
2. Gecikme Faizi: Tarh edilecek vergiye ilişkin olarak VUK m. 112’deki özel ödeme süresine göre ödenmesi gerekiyorsa, meydana gelen gecikme nedeniyle mükellef gecikme faizi ödemek zorunda kalabilir. Bu ödemek zorunda olduğu verginin özel ödeme zamanına tabi olup olmadığına göre belli olur. Ayrıca Danıştay’ın içtihatlarına göre, hakkında resen, ikmalen ve idarece tarh yapılan mükelleften gecikme faizi alınmaktadır[90][91].
3. Vergi Ziyaı Cezası Tatbiki: Vergi mükellefi ya da sorumlusunun vergilendirmeyle ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden; verginin zamanında tahakkuk ettirilememesini veya eksik tahakkuk ettirilmesi durumudur. Vergi ziyaı VUK m. 341’te tanımlanmıştır. Vergi ziyaısında sonuç vergi kaybının meydana gelmesidir. Ayrıca vergi ziyaında kast aranmaz ister hata ister ihmal olsun ceza için fark etmez. Vergi ziyaı, suç ve ceza olarak VUK m. 344’te düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, bu suç neticesinde verilecek ceza, ziyaa uğratılan verginin bir katıdır. Ayrıca normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlemesine kadar geçen süre için gecikme faizi uygulanır. Bununla birlikte vergi ziyaına VUK m. 359’te düzenlenen yazılı fiillere sebebiyet verilmesi halinde ceza 3 kat olarak uygulanır ve bu fiillere iştirak edenlere 1 kat ceza uygulanır[92].
4. Özel Usulsüzlük Cezası Tatbiki: Özel usulsüzlük suçu genel usulsüzlük suçu gibi, kanunların öngördüğü şekle ilişkin ödevlerin yerine getirilmemesine dayanır. Fakat özel usulsüzlük suçu, vergi yükümlülüklerini daha çok ihlal etmesi ve buna bağlı olarak vergi ziyaı yaratma açısından daha elverişli ortam yaratmasıdır. Bu suç yakın tehlike suçu olarak ta nitelendirilebilir. VUK mükerrer m. 355 uyarınca defter ve belgelerin saklama ve ibraz ödevine aykırı davrananlar özel usulsüzlük suçu işlemiş kabul edilecektir. Ayrıca VUK m. 353/4’e göre de günü gününe tutulması zorunlu defterlerin, saklama süresi içinde ve asgari 15 gün mühlet verilerek ibrazının istemesine rağmen, ibraz edilmemesi durumunu açıkça özel usulsüzlük suçu olacağını hükme bağlamıştır. Eğer mükellef anılan yükümlülüğünü yerine getirmezse, hakkında VUK m. 353 ve mükerrer 355 gereğince özel usulsüzlük cezası uygulanır. Özel usulsüzlüğe konu olan eylemlerle aynı zamandan vergi ziyaı meydana gelmiş ise ayrıca vergi ziyaı cezası kesilir. Özel usulsüzlük cezası kesilmesine rağmen verilen süre içinde yükümlülüklerini yerine getirmeyen mükellefe bir kat artırılmış özel usulsüzlük cezası tatbik olunur[93].
5. Cumhuriyet Savcılığına Bildirim: VUK m. 359 kaçakçılık suçu ve cezasını düzenlemektedir. Mükellef tutmak ve saklamak zorunda olduğu defter ve belgeleri ibraz etmez ise[94] hakkında bu hükmün yaptırımlarının uygulanması için Cumhuriyet Savcılığına bildirimde bulunulur. Bu maddede tanımlanan kaçakçılık suçu tehlike suçlarındandır. Suçun işlenmesi için kast aranır. Konumuzla ilgili olan kısmı ise VUK m. 359/2’de düzenlenen defter ve belgeleri saklamak ve ibraz etmek mecburiyetinde olanların bunları gizlemesi veya yok etmesidir. Bu hükmündeki gizleme defter ve belgelerin arama yoluyla bulamayacakları yere koymak, yok etme ise defter ve belgeleri yakmak, yırtmak ve benzeri eylemlerle ortadan kaldırmak demektir. Ayrıca bu hükme dayanmak için defter ve belgelerin noter tasdik kayıtları veya sair yollarla sabit olması gerekmek ve bu defter ve belgelerin vergi incelemesi esnasında istenmiş olması gerekmektedir. Son olarak bu istemin defter ve belgeleri saklama süresi içinde yapılmış olması gerekmektedir. Mükellefin bu suçu işlediği sabit görülürse, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. VUK m. 360 ise suça iştiraki düzenlemektedir. Buna göre işlemeye azmettirenler aynı ceza, maddi menfaat gözetmeksizin iştirak edenlere ise fiile mahsus cezanın dörtte biri hükmolunur[95].
6. KDV Açısından Karşılaşılacak Durum: Mükellef, saklama ve ibraz mecburiyetinde olduğu defter ve belgeleri yasal süresi içinde ibraz için istenmesine rağmen, inceleme yapmaya yetkili kişilere ibraz etmezse KDV açısından bazı yaptırımlara katlanmak zorunda kalır. İndirim konusu yaptıkları KDV reddedilir, iade ve mahsup talepleri yerine getirilmez, teminat karşılığı bile alınsa alınan iadelerin haksız alındığı varsayılır, Danıştay’ın bu yönde kararları vardır[96]. Bunun üzerine her bir vergilendirme dönemi için ayrı matrah takdiri yoluyla tarhiyat yapılır. Bununla birlikte vergi ziyaasına sebep olunmuşsa ayrıca vergi ziyaa cezası kesilir[97].
VIII. SONUÇ
Ticari hayatta önemli bir yere sahip olan defter ve belgeler, vergi hukukunda da çok önemli işlevlere sahiptir. Defter ve belgeler “ekonomik yaklaşım ilkesinin” uygulanmasını sağlar ve mükellefin vergilendirme ile ilgili olaylarının tespitini sağlar. Bu sebeple VUK defter ve belgelere geniş yer ayırmış, defter ve belgelerin kullanılması, saklaması ve ibrazına ilişkin ödevler düzenlemiştir.
5 bölümden oluşan çalışmamızda ilk olarak, VUK 2. Kısmında düzenlenen “Defter Tutma Ödevi” incelenmiş, VUK ’ta düzenlenen defter ve defter çeşitleri irdelenmiştir. Ayrıca 1. ve 2. sınıf tüccar ayrımı ve buna göre bilanço ve işletme hesabına göre tutulan defterlerin üzerinde durulmuştur. 2. bölümün konusunu VUK 3. Kısımda düzenlenen “Belgeler” oluşturmuştur. Bu bölümde VUK’ taki belgeler ile birlikte bankaların fatura yerine düzenlediği belgeler, sigorta şirketlerinin fatura yerine düzenlediği belgeler ve de sermaye piyasası aracı kurumları tarafından fatura yerine düzenlenen belgeler incelenmiştir. Bununla birlikte uygulamadaki önemi sebebiyle faturanın üzerinde daha detaylı olarak durulmuş ve fatura çeşitleri belirtilmiştir. Defter ve belgelerin saklama ödevi hem VUK hem de TK’ da düzenlenmiştir. Buna göre, VUK 5 yıl, TK ise 10 yıllık bir saklama süresi öngörmektedir. Öngörülen bu saklama süreleri mükellefin mirası kabul etmiş mirasçılarını da kapsamaktadır. Saklama ödevi de çalışmamızın 3. bölümünü oluşturmaktadır. Saklama ödevinden sonra diğer bir ödev olan ibraz ödevi üzerinde durulmuştur. Buna göre saklama süresi içinde defterler ve belgeler VUK m. 135’te gösterilen yetkililerin[98] istemi üzerine defter ve belgelerini ibraz etmek zorundadır. İşte bu ödeve aykırılığın sonuçları bakımından ikili bir ayrıma gidilmiştir. Bu ayrıma göre, TK m. 68’de düzenlenen mahkemeden kayba ilişkin belge alınması yaptırımlar bakımından büyük bir fark yaratmaktadır. Bu madde uyarınca mahkemeden belge almak isteyen mükellef her şey önce tacir olmalıdır. Bununla birlikte kanunun öngördüğü süre olan zayi öğrendiğinden itibaren 15 gün içinde işletmesinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurmalıdır. Bu başvuru bir dilekçe ile yapılmalıdır. Her şeyden önce bu dilekçe de zayi sonucunu doğuran olaylar ayrıntılarıyla anlatılmalı, tacirin iradesi dışında gerçekleştiği, tacirin iyiniyetli olduğu ve gereken dikkat ve özeni gösterdiği fakat buna rağmen zayinin oluştuğu vurgulanmalıdır. Anlatılanlara ek olarak kayba sebep olan olayla kayıp arasındaki illiyet bağı da gösterilmeli ve bu kaybın yaşamın olağan akışına ve gerçeklerine uygun olduğu belirtilmelidir. Son olarak bu iddiaların samimi ve ciddi olduğu hususunun mahkemeye verilen dilekçe ile gösterilmesi gerekmektedir. Bu husus yaşamın olağan akışı ve gerçekleri kıstasına bağlıdır. Mahkemeye verilecek bu dilekçeye ek olarak hırsızlık hali varsa polis tutanağı, yangın, sel ve deprem gibi hallerde itfaye raporları ve tutanakları dilekçeye eklenmelidir. Ayrıca mirasçı olarak saklama süresinde yaşanan bir kayıp söz konusu ise aradaki bağı gösteren veraset ilamı dilekçeye eklenmelidir. Açılacak bu dava nizasız kazadır ve hasım gösterilmez. İşte bu şartlara sahip bir başvuru ile mahkemede dava açıp kayba ilişkin mahkemeden belge alan mükellef defter ve belgelerin kaybı durumunda karşılaşacağı birçok yaptırımı bertaraf etmektedir. Mahkemeden kayba ilişkin belge alan mükellef, resen vergi tarhı ve eğer şartları varsa gecikme faizi hariç, ibraz ödevine aykırılığın yaptırımlarından kurtulmaktadır. Aslında bu belgeye sahip mükellefe resen vergi tarhı yapılması tartışmaya açık bir konudur. Bu konuda Danıştay içtihatları çeşitlilik göstermese de KDV indirim, mahsup ve iadesinde sağlanan imkanlara benzer bir uygulama ile hem mükellefin düşeceği olumsuz durum hem de idarenin mükellefiyle resen vergi tarhı konusunda yaşayacağı ihtilaflar önlenmiş olur. Mahkemeden kayba ilişkin belge almayan mükellef, resen vergi tarhı, gecikme faizi, özel usulsüz cezası tatbiki, vergi ziyaı cezası tatbiki, VUK m. 359 kapsamına giren bir eylem olması durumunda Cumhuriyet Savcılığına bildirim ve son olarak KDV indirim, mahsup ve iadelerinin reddedilerek yeniden tarhiyat yapılması durumlarıyla karşılaşabilir.
Kanımızca, mükellef ilk olarak defter ve belgelerini düzenli tutmalıdır. Hem defter ve belgelerini düzenlerken hem de saklarken kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermelidir. Yaptığı işlerde iyiniyetli davranmalı ve elinden geldiğince hızlı ve düzenli şekilde vergisel yükümlüklerini verine getirmelidir. Eğer gösterdiği özen ve dikkatte rağmen defter ve belgelerini kaybeden mükellef; kaybı öğrendiğinden itibaren 15 gün içinde işletmesinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesine ayrıntılı bir dilekçe ve gerekli ekleriyle başvurarak kaybolan defter ve belgeleri için kendisine bir belge verilmesini talep etmelidir. Aksi halde ibrazdan kaçınmış kabul edilip, bunun yaptırımlarına maruz kalır. Mahkemeden alacağı kayba ilişkin belge ile mükellef, hem ekonomik açıdan hem de hukuki açıdan kendini güvene almış olacaktır.

[1]6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, RG: 29.06.1956, 9353.

[2]213 sayılı Vergi Usul Kanunu, RG: 10.01.1961, 10703–10705.

[3]3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, RG: 02.11.1985, 18563

[4]“Faturalarda TK m. 68’de anılan belge kapsamındadır.”Yarg. 11. HD., 22.06.1978, E: 1978/3297, K: 1978/3388, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “Vergi Hukukunda Belgeler”, Ankara 1996, s. 183.

[5]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “Vergi Hukuku”, Ankara 2001, s.184,
Kumkale, Rüknettin, “Hukuki ve Mali Yönleriyle Defter ve Belgeler”, Ankara 2003, s. 26,
Saban, Nihal, “Vergi Hukuku Genel Kısım”, İstanbul 2003, s. 243.

[6]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age” s.185,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 26,
Saban, Nihal, “age”, s. 243,
Yılmaz, Kazım, “Türk Vergi Hukuku”, Ankara 2004, s. 53.

[7]Uluatam, Özhan/ Methibay, “age”, s.186,
Saban, Nihal, “age”, s. 246,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 54–55.

[8]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.186,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 35,
Saban, Nihal, “age”, s. 247,
Yılmaz, Kazım, “Türk Vergi Hukuku”, Ankara 2004, s. 55.

[9]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.187,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 36,
Saban, Nihal, “age”, s. 248,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 55.

[10]VUK m. 190.

[11]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.187,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 38,
Saban, Nihal, “age”, s. 248,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 55.


[12]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.187,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 45–46.

[13]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 41.

[14]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 41.

[15]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 41–42.

[16]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 42.

[17]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 42.

[18]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 43.

[19]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.188,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 43–44,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 55.

[20]VUK m. 197.

[21]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 44.

[22]VUK m. 199.

[23]488 sayılı Damga Resmi Kanunu, RG: 11.07.1964, 11751.

[24]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 47–48.

[25]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 48–49.


[26]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 51,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “Vergi Hukukunda Naylon Fatura”, Ankara 2004, s. 5,
Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.191,
Saban, Nihal, “age”, s. 250,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 59,
VUK m. 227.

[27]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.191,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 59–60.

[28]Danş 3. D., 18.03.1987, E: 1986/2898, K: 1987/762; Danş 4. D., 04.12.1986, E: 1986/4658, K: 1986/3649, Candan, Turgut, “Vergi Suçları ve Cezaları”, Ankara 1995, s. 228.

[29]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 69–90,
Saban, Nihal, “age”, s. 251–254,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 21–23,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 60–61,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 6.

[30]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 91–93,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 26.

[31]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 96
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 24–25.

[32]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 101–102.

[33]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 104–105.

[34]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 105–106.

[35]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 122–127,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 25–26.

[36]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 26,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 106–109.

[37]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 23.

[38]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 24.

[39]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 23.

[40]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 23.

[41]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 23.

[42]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 23.

[43]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 177,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 111,
Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.192,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 7–8,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 61,
Saban, Nihal, “age”, s. 254.

[44]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.192,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 127,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 8,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 61,
Saban, Nihal, “age” s. 254.

[45]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.192,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 131,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 8,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 62,
Saban, Nihal, “age”, s. 255.


[46]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.193,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 134–135,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 9,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 62,
Saban, Nihal, “age”, s. 256,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 185–187.

[47]193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, RG:06.01.1961, 10700.

[48]3659 sayılı Bankalar ve Devlet Müesseseleri Memurları Aylıklarının Tevhit ve Teadülü Hakkında Kanun, RG: 11.07.1939, 4255.

[49]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.193,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 9,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 63,
Saban, Nihal, “age”, s. 256.

[50]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.194,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 61.

[51]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.194,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 181–182.

[52]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 62–63.

[53]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.193,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 188–194,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 62.

[54]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.193,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 200–201,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 63,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 9,
VUK m. 240/A.

[55]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.193,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 202–203,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 63,
Akgüner, Süha/Sekdur, Mahmut, “age”, s. 9–10,
VUK m. 240/B.

[56]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 166.

[57]Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.194,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 170–171,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 63,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 102–103.

[58]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 67–69.


[59]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 64–66,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 139–143.

[60]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 199–200,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 143–144.

[61]2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, RG: 30.07.1981, 17416.

[62]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 145–146.

[63]Saban, Nihal, “age”, s. 258.

[64]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 223,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 169–172,
Saban, Nihal, “age”, s. 260.

[65]Saban, Nihal, “age”, s. 260,
Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 223.

[66]Danş. 9. D., 29.12.1993, E:1992/5672, K:1993/5499, Kumkale, Rüknettin “age”, s. 203.

[67]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 223–233,
Saban, Nihal, “age”, s. 260.

[68]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 233,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 180.

[69]Doğanay, İsmail, “Türk Ticaret Kanunu Şerhi”, İstanbul, 2004, s. 463.

[70]Yarg. 11. HD. 31.03.1987, E: 1987/538, K: 1987/1898 numaralı kararla tacirlerin bu belgeyi isteyeceği vurgulanmıştır.

[71]Kazancı İçtihat Bankası.

[72]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 233–237,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 181–189,
Doğanay, İsmail, “age”, s. 457–466.

[73]Yarg. 11. HD. 12.06.1984, E: 1984/3420, K: 1984/3439; YHGK 05.10.1984, E: 1982/11–852, K: 1984/788; Yarg. 11 HD. 01.010.1988, E:1988/4960, K: 1988/6318; YHGK 25.09.1985, E: 1984/11–12, K: 1985/728; Kazancı İçtihat Bankası.

[74]Yarg. 11. HD. 01.11.1988, E: 1988/ 4960, K: 1988/6318; YHGK 25.09.1985, E: 1984/11–12, K: 1985/ 728, Yarg. 11. HD. 14.11.1988, E: 1988/1856, K: 1988/6724; Yarg. 11. HD. 18.10.2004, E: 2004/843, K: 2004/9967; Kazancı İçtihat Bankası.

[75]Yarg. 11. HD. 20.05.2002, E: 2002/1202, K: 2002/4686; Kazancı İçtihat Bankası.

[76]YHGK 05.03.2003, E: 2003/11–141, K: 2003/140; Kazancı İçtihat Bankası.

[77]Yarg. 11. HD. 03.07.1975, E: 1975/2805, K: 1975/4553; Kazancı İçtihat Bankası.

[78]Yarg. 11. HD. 14.12.1981, E: 1981/3656, K: 1981/5419; Kazancı İçtihat Bankası.

[79]YHGK 05.10.1984, E: 1982/11–852, K: 1984/788; Kazancı İçtihat Bankası.

[80]YHGK 25.09.1985, E: 1984/11–12, K: 1985/728; Kazancı İçtihat Bankası.

[81]Yarg. 11. HD. 07.04.2004, E: 2004/7068, K: 2005/3366; Kazancı İçtihat Bankası.

[82]Yarg. 11. HD. 28.03.1983, E: 1983/1392, K: 1983/1519; Doğanay, İsmail, “age”, s.463.

[83]VUK m. 135 uyarınca; hesap uzmanları, hesap uzman yarımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi denetmenleri, vergi denetmen yardımcıları, vergi dairesi müdürleri, maliye müfettişleri, maliye müfettiş yardımcıları, gelirler kontrolörleri ve stajyer gelirler kontrolörleri, gelirler genel müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrosunda görev yapanlar vergi incelemesine yetkilidir.

[84]Danş. 7. D., 15.11.1993, E:1990/2282, K:1993/4709; Danş. 3. D., 09.03.1993, E:1993/966, K:1994/810; Danş 4.D., 30.11.1995, E:1994/5236, K:1995/4919; Kumkale, Rüknettin, “age”, s.203, Danş. VDD, 06.06.1997, E: 1995/473, K: 1997/282, www.danistay.gov.tr/danıştay bilgi bankası.

[85]Danş. VDD, 20.06.1997, E: 1996/99, K: 1997/337; Eroğlu, Hüseyin, “Türk Vergi Mevzuatında Belgeler”, İstanbul 2002, s. 268–270; Danş. 7. D., 10.06.1993, E: 1992/1502, K: 1993/2546; www.danistay.gov.tr/danıştay bilgi bankası; Danş. 9. D., 01.03.1995, E: 1994/3879, K: 1995/447, Danş. 11. D., 07.06.1995, E: 1994/1473, K: 1995/1802; Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 252.

[86]Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 181–193.

[87]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 237–242,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 190.

[88]Bkz. s. 20, 83. dipn.

[89]Kumkale, Rüknettin, “Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura”, Ankara 2003, s. 213,
Uluatam, Özhan/ Methibay, Yaşar, “age”, s.114,
Şeker, Nezih, “Hukuksal Yapısıyla Vergi İncelemesi”, İstanbul 1994, s. 186–215.

[90]Danş. 7. D., 09.06.1994, E: 1993/819, K: 1994/3260; www.danistay.gov.tr/ danıştay bilgi bankası.

[91]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 216.

[92]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 241–242,
Saban, Nihal, “age”, s. 302–306,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 207–212,
Şenyüz, Doğan, “Vergi Ceza Hukuku”, Bursa 2003, s. 29–46.



[93]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 240–241,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 91–93,
Şenyüz, Doğan, “age”, s. 75–100,
Candan, Turgut, “age”, s. 246–248.

[94]Danıştay’ın görüşünün de bu yönde olduğunu gösterir bir karar: Danş. 7. D., 10.03.2004, E: 2001/2658, K: 2004/655; www.danistay.gov.tr/danıştay bilgi bankası.

[95]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 242,
Yılmaz, Kazım, “age”, s. 94–96,
Candan, Turgut, “age”, s. 77–81,
Saban, Nihal, “age”, s. 330–340,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 213–232,
Uluatam, Özhan/Methibay, Yaşar, “age”, s.217.

[96]Danş. 7. D., 14.04.2004, E: 2002/3196, K: 2004/974; www.danistay.gov.tr/danıştay bilgi bankası.

[97]Kumkale, Rüknettin, “age”, s. 242–248,
Özer, Yılmaz/Doğan, Abdullah/Arıca, Nadir, “age”, s. 192–193.



[98]Bkz. s. 20, 83. dipn.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Vergi Hukukunda Defter Ve Belgelerin Kaybının Hukuki Sonuçları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Stj. Av. Onur Özdoğan'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
19-02-2007 - 11:16
(6269 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 8 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 8 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
64118
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 9 dakika 3 saniye önce.
* Ortalama Günde 10,23 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 116470, Kelime Sayısı : 9019, Boyut : 113,74 Kb.
* 10 kez yazdırıldı.
* 1 kez arkadaşa gönderildi.
* 16 kez indirildi.
* 6 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 508
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,20839596 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.