Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Memura Özel Hayatından Dolayı Disiplin Cezası Verilebilir Mi?

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
Mahalli İdareler Dergisi, Nisan 2018 S:64 s.81-86

Memura Özel Hayatından Dolayı Disiplin Cezası Verilebilir mi?

M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı



Giriş

Disiplin kelimesi; “Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu”, “Kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü” olarak tanımlanmaktadır.

Disiplin suçları, kamu hizmetinin, düzenli ve verimli bir şekilde yürütülmesi için, kurum içi düzeni, disiplini ve hizmeti sunanların statüsünü düzenleyen normlara aykırı hal ve davranışlar olarak ifade edilebilir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 124. maddesine göre disiplin cezalarının temel amacı; kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamaktır. Disiplin cezasının temel amaç ve işlevi, kurum düzeninin sağlanması, memurların korunması, eğitilmesi, gereken özeni göstermeyenlerin tasfiye edilmesi ve caydırılması olarak ifade edilmektedir. Ancak, modern hukuk devletlerinde disiplin cezalarının temel işlevi, kurum düzenini ve devletin saygınlığını baskı oluşturarak değil, eğiterek, düzelterek ve inandırarak korumaktır

657 sayılı Kanunda disiplin cezaları; kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara verilen cezalar olarak tanımlanmıştır. 657 sayılı Kanun incelendiğinde getirilen disiplin rejiminin iki temel hedefinin olduğu görülür. Birincisi; kamu kurumunda iç çalışma düzenini, memurun ihmal kusur ve kasıt yoluyla yaptığı eylemleri cezalandırarak korumak, görev ve yetkinin özel çıkar amacıyla kullanılmasını önlemek; ikincisi ise memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmasını engellemektir. Özel hayata ilişkin konularda kamusal makamların takdir yetkisi daha dar olmalıdır.
657 sayılı Kanunun 125. maddesine göre, Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak uyarma cezasını, hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak kınama cezasını, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak memuriyetten çıkarma cezasını gerektirmektedir. Özel yaşam alanında kanunda tanımı olmayan “yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde” bulunduğu gerekçesiyle başta devlet memurluğundan çıkarma cezası olmak üzere diğer disiplin cezalarının verilip verilmeyeceği bu çalışmada ele alınacaktır.

Yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerin tanımı;

Öncelikle belirtmek gerekir ki,Yüz kızartıcı suç kavramı Türk Ceza Kanunu'nda yer almamaktadır. Bu konuda milletvekillerinin seçilme şartlarının düzenlendiği Anayasa'nın 76. maddesinde hüküm bulunmaktadır. Anayasa'nın 76.maddesine göre; ... zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler. Yüz kızartıcı suçlar sayıldıktan sonra ve bunlar gibi ibaresinin yer alması ibaresi konuyu daha da karmaşık hale getirmiştir. Zira gibi ibaresinden dolayı başka suçlarda buraya dâhil edilirse kanunilik ilkesi ihlal edilmiş olacaktır.
Yüz kızartıcı suç; kişiyi utandıran, toplum nazarında küçük düşüren, kişinin utanma duygularını inciten suç olarak tanımlanabilir. Ancak bu ahlaki ve sübjektif bir değerlendirmedir. Diğer taraftan yüzü kızartmayan bir suç düşünülemez. Kanımızca, her suç az çok yüzü kızartır. Ancak, kimin yüzünün ne zaman nasıl kızaracağının belirlenmesi kolay değildir. Sonuç olarak, memuriyetten çıkarmaya neden olan yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerin içeriğinin göreceli olduğu söylenebilir. Bu tür hareketlerin neler olduğu toplumdan topluma ve aynı toplumda zamanla değişebilmektedir. Ahlaki değerler zamanla değişebileceğinden 657 sayılı Kanundaki bu hükümlerin kanımızca güncellenmesi ve hangi eylemlerin, suçların yüz kızartıcı olduğunun net olarak belirlenmesi gerekir. Kendisine ağır sonuçlar bağlanan bir kavramının içeriğinin kesin bir şekilde belirlenmemesi hukuki güvenlik ilkesine de aykırıdır.

Özel Hayatın Gizliliği ilkesi

Özel hayat, Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü’nde şu şekilde tanımlanmaktadır; ‘kişinin kendine özgü yaşayışı, yasama tarzı, kendisini ilgilendiren tutum ve davranışlar’(TDK Türkçe Sözlük, 2005: 155). Bir başka tanıma göre ise;‘kişilerin hukuken korunan, herkesle paylaşmadığı ve güvendiği kişiler dışında herkesten gizli tuttuğu yasam alanıdır’ (Kılıçoğlu, (2008:112).

Özel hayatın gizliliği ve korunması kavramı; bireyin kişiliğini geliştirmek ve manevi değerlerine güvence sağlamak için başkaları tarafından bilinmesini istemediği hususların oluşturduğu ve korunması hukuken gerekli görülen hayat üzerindeki hak olarak tanımlanabilir.

1982 Anayasası’nda özel hayatın gizliliği ikinci bölümde kişinin hakları ve ödevleri arasında yer almıştır.Bu düzenlemeye göre; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” ( AY. m.20/1) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu TCK’nin 134. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki düzenlemeye göre ise, “Her kişi, özel yaşamına ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.”

Günlük hayatta kişinin hayatını parçalara bölmek ve özel hayatın kapsamını belirlemek kolay değildir. Ancak öğretide kişinin hayat çevresi; ortak hayat(kamusal hayat), özel hayat ve gizli hayat olmak üzere üçlü bir ayrıma tabi tutulmaktadır.

“… Ortak hayat, kişinin herkese açık olan sosyal olaylarını içermekte, özel hayat ise her bireyin sıkı bağlarla bağlı bulunduğu yakınları, dostları ve tanıdıklarıyla paylaşmak istediği kapısının arkasında yaşadığı “iç hayat” olaylarını kapsamaktadır. Gizli hayat ise, kişinin kendilerine açıklanan kişiler hariç başkalarının bilgisi dışında tutulması gereken olaylarını ve jestlerini içermektedir.”
Bireyin mahremiyet alanının ve bu alanda cereyan eden eylem ve davranışlarının da kişinin özel hayatı kapsamında olduğu açıktır. Mahremiyet hakkı ve bu alana ilişkin bilgilerin gizliliğinin korunması Anayasa Mahkemesi tarafından da, Anayasa‟nın 20. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. AİHM, özel hayatın ne olduğuna ilişkin hiçbir zaman açık ve kesin bir tanım yapmamıştır. Mahkeme, kesin ve net bir özel hayat tanımı yapmak yerine, her davanın özelliklerine göre konuyu değerlendirmektedir.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi özel hayatın dokunulmazlığını, “... bireyin kendi hayatını en az müdahale ile yaşamasını, özel, aile ve ev hayatı, fiziksel ve moral bütünlüğü, onuru ve şöhreti içeren, gerçeğe aykırı bir pozisyonda gösterilmekten sakınma, ilgisiz ve utandırıcı gerçeklerin açıklanmaması, özel fotoğrafların izinsiz yayınlanmaması, güvenilerek verilen veya alınan enformasyonun açıklanmasının engellenmesi hakkı” şeklinde tanımlamıştır.

Özel hayat alanındaki davranışlar nedeniyle verilen disiplin cezalarına ilişkin Yargı Kararları;

Anayasa Mahkemesi 03/04/2014 tarihinde karara bağladığı 2013/1614 başvuru numarası ile yapılan bireysel başvuruda; Ceza İnfaz Kurumu'nda memur olarak görev yapan bayan başvurucunun, cinsel içerikli bazı görüntülerinin internette dolaştığı duyumu üzerine hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde başvurucunun fiilinin memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak şeklinde değerlendirildiği belirtilerek, başvurucuya 14/07/1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu‟nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmiş olması nedeniyle Anayasa'nın 10. 20. ve 38. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, ihlalin tespitiyle, yeniden yargılama yapılmasına ve uğradığı manevi zararın tazminine karar verilmesini talebini Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkı yönünden kabul edilebilir olduğuna karar vererek bu hakkın İHLAL EDİLDİĞİNE, oybirliğiyle karar vermiştir.

Kararın gerekçesinde özetle;

Başvurucu, devlet memurluğundan çıkarma cezası ile sonuçlanan disiplin soruşturması sürecinde, yalnızca meslekî hayatını değil, özel hayatını da ilgilendiren iddialara yanıt vermek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda başvurucuya yöneltilen iddiaların yalnızca görevinin ifasıyla değil, daha çok mahremiyet alanında gerçekleşen özel yaşam eylemleri ile ilgili olduğu görülmektedir. Dolayısıyla ihtilaf konusu soruşturmanın kapsamı meslekî hayatın sınırlarını aşmaktadır. ....Sonuç olarak başvuruya konu disiplin işlemi ile yargısal sürece konu edilen davranışların esasen meslekî faaliyet ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dâhil özel yaşam eylemleri olduğu anlaşılmaktadır. ....Yukarıda belirtilen disiplin süreci ile idari ve adli makamların karar gerekçeleri göz önünde bulundurulduğunda, başvurucuya verilen disiplin cezası kapsamında, sınırlandırma ile ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir dengenin sağlanmadığı anlaşılmakla, başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir…” ifadelerine yer verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi (AYM) başvurucunun devlet memurluğundan sadece meslekî nedenlerle yürütülen bir disiplin soruşturması neticesinde çıkarılmamış olduğunu tespit etmiştir. Burada kişinin daha çok özel hayatı kapsamındaki davranış ve ilişkileri memuriyetten çıkarma kararının verilmesinde etkili olmuştur. AYM'ye göre bu şartlar altında, özel hayatına ait unsurlar gerekçe gösterilerek verilen devlet memurluğundan çıkarma kararı, başvurucunun özel hayatın gizliliği hakkına bir müdahale oluşturmaktadır.

Danıştay’ın 12. Dairesi 23/11/2011 tarih E. 2010/7553, K. 2011/6177 sayılı karar düzeltme kararında; “…Kocaeli İdare Mahkemesinin 29.12.2006 günlü, E:2006/281, K:2006/4046 sayılı kararıyla; davacının resmen evli olmakla birlikte, bu evliliğin fiilen devam etmediği ve boşanma davası açtığının anlaşılmış olması karşısında boşandığı takdirde evlenmek niyetiyle fasılasız olarak yaklaşık 10 yıldır birlikte olduğu ve iki çocuğunun annesi olan bayan ile birlikte yaşıyor olması suç teşkil etmediğinden ve Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 6/B- 5 inci maddesinde yer alan "hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" fiili olarak değerlendirilemeyeceğinden, davacıya disiplin cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

Danıştay’ın 12. Dairesi 21/03/2014 tarih E. 2013/8324, K. 2014/1882 sayılı karar düzeltme kararında; “… disiplin kurallarının temel olarak idarenin iç düzeninin korunması fonksiyonunu üstlendiği göz önüne alındığında, kamu görevlilerinin hizmet dışındaki fiillerinin memur disiplin hukukunun alanına girmesi için bu düzeni bozan, kamu hizmetinin iyi ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkileyen bir yönünün bulunması gerekmektedir. …Uyuşmazlıkta, davacının kendi ikametgahında rızaen eşcinsel ilişki kurması nedeniyle cezalandırılması karşısında, söz konusu fiilin Anayasa'nın 20/1. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı" kapsamında bulunup bulunmadığı konusunun irdelenmesi gerekmektedir . …Bu durumda; davacının ikametgahında rızasıyla eşcinsel ilişkiye girmesinden ibaret olan fiilinin 657 sayılı Yasa'nın 124/2. maddesi uyarınca memur disiplin hukukunu ilgilendiren bir yönünün bulunmadığı ve disiplin suçu oluşturmadığı, ayrıca söz konusu fiilin bir disiplin suçu olarak değerlendirilerek davacının 657 sayılı Yasa'nın 125 /E-g maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasının Anayasa'nın 20/1. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi uyarınca "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının" ihlali sonucunu doğuracağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde ve davanın reddi yolunda verilen idare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir . ” şeklindedir .

Danıştay 12.Daire başkanlığının 23.03.2016 tarih ve 2012/8980 Esas ve 2016/1586 karar sayılı kararında; “davacının telefonla müstehcen mesajlar göndermek ve internet üzerinden görüşme programı aracılığı ile uygunsuz görüntüler göstermekten ibaret olan fiilinin, 657 sayılı Kanun'un 124/2. maddesi uyarınca memur disiplin hukukunu ilgilendiren bir yönünün bulunmadığı ve disiplin suçu oluşturmadığı, söz konusu fiilin bir disiplin suçu olarak değerlendirilerek davacının bir yıl kıdem indirme cezasıyla cezalandırılmasının Anayasa'nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi uyarınca "özel hayata saygı hakkının" ihlali sonucunu doğuracağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet görülmemiştir.”

Sonuç ; Kanunda belirtilen yüz kızartıcı ve utanç verici davranışların neler olduğu yer almadığından dolayı memur hakkında disiplin cezası olarak devlet memurluğundan çıkarılma cezası verilmesi yargı tarafından iptal edildiği görülmektedir. Özel hayat alanında kalan davranışlardan dolayı memura disiplin cezası verilebilmesi için “idarenin iç düzenini bozan, kamu hizmetinin iyi ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkileyen bir yönünün bulunması “gerekmektedir.

Kaynakça;

Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğü Disiplin Soruşturması Usul ve Esasları, Ankara, 2014 .

Bahtiyar Akyılmaz , “Anayasal Esaslar Çerçevesinde Kamu Personeli Disiplin Hukuku ve Uygulamadaki Sorunlar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.6, S.1-2, 2002.

Cemil Kaya, İdare Hukukunda Bilgi Edinme Hakkı, Seçkin Yayıncılık, Ankara2005.

Ersan Şen, Devlet ve Kitle İletişim Araçları Karşısında Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması, Kazancı Yayınları, İstanbul 1996.

Haluk Tandoğan, “Şahsiyetin Akit Dışı İhlallere Karşı Korunmasının İşleyiş Tarzı ve Basın Yoluyla İhlallere Karşı Özel Hayatın Korunması”, AÜHF Dergisi, Ankara 1963, S.1-4.

M.Ahmet Kılıçoğlu (2008). Seref, Haysiyet ve Özel Yasama Basın Yoluyla Saldırılardan Hukuksal Sorumluluk, Turhan Kitabevi, Ankara.

Mehmet Semih Gemalmaz, İnsan Hakları Belgeleri ,Cilt I, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2005.
Sarper Süzek, İş Hukukunda Disiplin Cezaları, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2011/1
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Memura Özel Hayatından Dolayı Disiplin Cezası Verilebilir Mi?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
05-11-2024 - 14:02
(34 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
288
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 21 dakika 36 saniye önce.
* Ortalama Günde 8,23 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 14892, Kelime Sayısı : 1802, Boyut : 14,54 Kb.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 2254
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04035902 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.