Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Belediye Personelinin 667 Sayılı Khk Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarılma Süreci

Yazan : Av.M.Lamih Çelik [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
• Belediye Personelinin 667 sayılı KHK kapsamında Kamu görevinden Çıkarılma Süreci Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi Ocak 2017 C: 22 S: 1 s.24-29

Belediye personelinin 667 Sayılı KHK Kapsamında kamu görevinden çıkarılma süreci

M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı

• Belediye Personelinin 667 sayılı KHK kapsamında Kamu görevinden Çıkarılma Süreci Yerel Yönetim ve Denetim Dergisi Ocak 2017 C: 22 S: 1 s.24-29

Giriş

“Darbe teşebbüsü, egemenliğin kaynağı olmayan ve milletin egemenliği kullanmak üzere yetkilendirdiği organlar arasında bulunmayan bir grubun zorla demokratik anayasal düzeni ortadan kaldırmaya veya değiştirmeye kalkışmasıdır. “
Darbe teşebbüslerinin, Anayasa’da belirlenen “egemenliğin millete ait olması”, “egemenliğin yetkili organlar eliyle kullanılması”, “egemenliğin kullanılmasının, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı”, “hiçbir kimsenin veya organın kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı”, “demokrasi”, “hukuk devleti” ve “insan haklarına saygı” ilkelerine açık ve ağır saldırı teşkil ettiği tartışmasızdır.

Bu tehditler ortadan kaldırılıncaya kadar olağanüstü yönetim usullerinin uygulanması gerekebilir. Anayasa’da buna imkân tanımak üzere “olağanüstü yönetim usulleri” öngörülmüş olup bunlardan biri de Anayasa’nın 120. maddesinde düzenlenen “olağanüstü hâl ilanı”dır. Nitekim darbe teşebbüsünün fiilen engellenmesinden sonra Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, MGK’nın da görüşünü aldıktan sonra olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir.

Bu kapsamda Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı KHK’yı çıkarmıştır.Bu çalışmamızda 667 sayılı KHK ‘nın 4. Maddesinde yer alan “
MADDE 4 – (1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;
e) Mahalli idareler personeli, valinin başkanlığında toplanan ve vali tarafından belirlenen kurulun teklifi üzerine İçişleri Bakanının onayıyla kamu görevinden çıkarılır” düzenlemesini belediyeler açısından ele alacağız.

1-KHK’nın 4. maddesinde öngörülen kamu görevinden çıkarma tedbirine ilişkin görüşler;

a-Anayasa Mahkemesinin 04/08/2016 tarih, 2016/6 (Değişik İşler) ve 2016/12 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
KHK’nın 3'üncü maddesinde yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlardan; 4'üncü maddesinde ise bunlar dışındaki tüm kamu personelinden (işçiler dâhil) “terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara” üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği düzenlenmiştir. Anılan maddelerde, görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceği de hüküm altına alınmıştır.

Olağanüstü hâli gerekli kılan konu, 667 sayılı KHK’nın amacı ile 3'üncü ve 4'üncü maddelerinde düzenlenen tedbirlerin kapsamı ve mahiyeti birlikte dikkate alındığında, anılan tedbirler vasıtasıyla başta FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kişilerin tamamının tüm kamu kurum ve kuruluşlarından çıkarılması sonucuna ulaşılmak istendiği anlaşılmaktadır. Buna göre; KHK’nın 3'üncü ve 4'üncü maddelerinde öngörülen meslekten veya kamu görevinden çıkarma; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.
Tedbirin uygulanması için mutlaka terör örgütüyle, terör faaliyetleriyle ve bu arada darbe teşebbüsüyle ……. Üyeleri arasında bağ kurulması aranmamış; MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen “yapı”, “oluşum” veya “gruplar”la bağ kurulması yeterli görülmüştür.
Diğer taraftan maddeye göre meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için söz konusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba “üyelik” veya “mensubiyet” şeklinde olması zorunlu olmayıp “iltisak” ya da “irtibat” şeklinde olması da yeterlidir.
Son olarak maddede, terör örgütleri veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile üyeler arasındaki bağın “sübut” derecesinde ortaya konulması aranmamıştır. Böyle bir bağın Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca “değerlendirilmesi” yeterli görülmüştür. Buradaki değerlendirme Genel Kurulun salt çoğunluğunda oluşacak bir “kanaati” ifade etmektedir. Kuşkusuz bu kanaat cezai sorumluluğun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece meslekte kalmanın uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeden ibarettir.
KHK’nın 3. maddesinde bu kanaate varılabilmesi için belli bir tür delile dayanma zorunluluğu öngörülmemiştir. Burada önemli olan belli bir kanaate varılırken keyfilikten uzak durulmasıdır.
b-Askeri Yüksek idare Mahkemesinin 7/10/2016 tarih, 2016/8 esas ve 2016/154 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
…. meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için mutlaka terör örgütü, ilgili yapı ve oluşumlar ve bu arada darbe teşebbüsü içinde bulunmak veya katılmak şart koşulmamış olup söz konusu “yapı,” "oluşum" veya “gruplarla” bağ ve ilişki kurulması yeterli görülmüştür. Bu bakımdan, ilgililer ile FETÖ/PDY arasında üyelik/mensubiyet/iltisak hali söz konusu olmasa dahi Kurul tarafından yapılacak değerlendirme sonunda arada “irtibat" olduğunun tespiti yeterlidir. Bu bakımdan, somut olayda ceza hukuku anlamında eylem bulunup bulunmadığından bağımsız ve farklı olarak, ilgililerin anılan irtibat halinin ve bağlantı durumunun olup olmadığının tespit ve tayini gerekmektedir.
.Esasen genel olarak idari yaptırımlarda ceza hukukuna göre daha düşük ispat standartlarına başvurabilme imkânı yanında somut olayda meslekten çıkarmaya karar verebilmek için toplanan delil ve verilerin üyelerin zikredilen yapı ve örgütle irtibatlı olduğunu ve bağı gösterecek düzeyde bulunmasının yeterli olması da, ceza hukuku anlamında bir ilişkinin ispatını gerektirmemektedir. Bu itibarla, meslekte kalmalarının uygun olmadığı yönündeki değerlendirme ilgililerin suçlu oldukları anlamına gelmemektedir.
Bunun yanı sıra, meslekten çıkarma işleminin, FETÖ/PDY tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün bir daha tekrarlamayacak şekilde tamamen sonlandırılması ve demokratik anayasal düzene yönelik tehdidin bütünüyle ortadan kaldırılması maksadıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu bakımdan, olağanüstü gerekli kılan hâl ve durum, düzenlemenin amacı ve ilgili maddelerin gerekçesi dikkate alındığında, öngörülen meslekten çıkarmanın; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak, terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyet bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmaya yönelik sürekli ve nihai sonuç doğuran bir tedbir niteliği taşıdığı görülmektedir.
667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında ….. üyelerinin FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatlı olduklarına ilişkin değerlendirmede bulunulması durumunda uygulanacak tedbir hususunda takdir yetkisi tanınmamakta, bağlı yetki kapsamında meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilmesi gerekmektedir.
c-Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun 15/11/2016 tarih ve 2016/440 karar, tutanak no:22 sayılı kararına göre;
…..yapacağı değerlendirmenin, adli suç ya da disiplin suçu niteliğindeki somut bir eylemin soruşturması niteliğinde olmadığı, …… Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan Milli Güvenlik Kurulu kararlarında ifade edildiği şekliyle “Paralel Devlet Yapılanması” ile “üyelik”, “mensubiyet”, “iltisak” veya “irtibat” şeklinde herhangi bir bağlantılarının bulunup bulunmadığına ilişkindir.

2-667 Sayılı KHK Kapsamındaki kamu görevinden çıkarılma sürecinin Belediye personeli (Memur/işçi/Sözleşmeli personel) Yönünden Uygulanma Koşulları

Yukarıda belirtilen kararlar ışığında;
1-KHK’nın 3'üncü maddesinde yargı mensupları ile bu meslekten sayılanlardan; 4'üncü maddesinde ise bunlar dışındaki tüm kamu personelinden (işçiler dâhil) “terör örgütlerine veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara” üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin meslekten veya kamu görevinden çıkarılmalarına karar verileceği düzenlenmiştir. Anılan maddelerde, görevine son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceği, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyeceği de hüküm altına alınmıştır.

2- KHK’nın 4'üncü maddelerinde öngörülen kamu görevinden çıkarma; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.

3-Kamu görevinden çıkarılma kararının verilebilmesi için mutlaka terör örgütüyle, terör faaliyetleriyle ve bu arada darbe teşebbüsüyle belediye personeli arasında bağ kurulması aranmamış; MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen “yapı”, “oluşum” veya “gruplar”la bağ kurulması yeterli görülmüştür.

Diğer taraftan maddeye göre kamu görevinden çıkarılma kararının uygulanabilmesi için söz konusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba “üyelik” veya “mensubiyet” şeklinde olması zorunlu olmayıp “iltisak” ya da “irtibat” şeklinde olması da yeterlidir. Bu bakımdan, somut olayda ceza hukuku anlamında eylem bulunup bulunmadığından bağımsız ve farklı olarak, ilgililerin anılan irtibat halinin ve bağlantı durumunun olup olmadığının tespit ve tayini gerekmektedir.
4-Maddede, terör örgütleri veya MGK’ca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplar ile üyeler arasındaki bağın “sübut” derecesinde ortaya konulması aranmamıştır. Böyle bir bağın idarece “değerlendirilmesi” yeterli görülmüştür. Buradaki değerlendirme ulaşılan bilgi ve belgelerden oluşacak bir “kanaati” ifade etmektedir. Kuşkusuz bu kanaat sadece kamu görevinde kalmanın uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeden ibarettir. Esasen genel olarak idari yaptırımlarda ceza hukukuna göre daha düşük ispat standartlarına başvurabilme imkânı yanında somut olayda meslekten çıkarmaya karar verebilmek için toplanan delil ve verilerin üyelerin zikredilen yapı ve örgütle irtibatlı olduğunu ve bağı gösterecek düzeyde bulunmasının yeterli olması da, ceza hukuku anlamında bir ilişkinin ispatını gerektirmemektedir. Bu itibarla, belediyece yapılan değerlendirme ilgililerin suçlu oldukları anlamına gelmemektedir.

5- KHK’nın 4. maddesinde bu kanaate varılabilmesi için belli bir tür delile dayanma zorunluluğu öngörülmemiştir. Bu kanaatin hangi hususlara dayanılarak oluşacağı idarenin ve kurulun takdirine bırakılmıştır. Burada önemli olan belli bir kanaate varılırken keyfilikten uzak durulmasıdır.

6-667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında belediye personelinin FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik, mensubiyet veya iltisak yahut bunlarla irtibatlı olduklarına ilişkin değerlendirmede bulunulması durumunda uygulanacak tedbir hususunda belediyeye takdir yetkisi tanınmamakta, bağlı yetki kapsamında kamu görevinden çıkarılması için Valilik makamına göndermesi gerekmektedir.

7-667 sayılı KHK’da belediye personelinin İçişleri Bakanlığının Onayı ile Kamu görevinden çıkarılacağı düzenlenmiş ancak uygulamada belediye personellerinin kamu görevinden çıkarılması işlemleri KHK ile yapılmıştır. Bu şekilde KHK ile görevine son verilen kişinin 60 gün içerisinde idare mahkemesinde dava açabilecektir.Konuya ilişkin D A N I Ş T A Y BEŞİNCİ DAİRE 4/10/2016 tarihli ve 2016/8136 esas ,2016/4076 karar sayılı kararında;
“Davacı tarafından, kamu görevinden çıkarılmasının Bakanlar Kurulu Kararı ile yapıldığı ileri sürülerek doğrudan Danıştay'da dava açılmış ise de, uyuşmazlık, Anayasa'nın 121.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nca çıkartılan, yasa gücünde ve düzeyinde olan Kanun Hükmünde Kararname'den kaynaklanmaktadır. Böyle bir uyuşmazlığın da2575 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde sayılan Bakanlar Kurulu Kararlarından kaynaklanan uyuşmazlıklardan olmadığı açıktır. Bu itibarla, davacının 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılmasından kaynaklanan uyuşmazlığın,2575 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde sayılan uyuşmazlıklardan olmadığı anlaşıldığından görüm ve çözümünün 2576 sayılı Yasa'nın 5. maddesi gereğince idari yargıda genel görevli yargı yeri olan idare mahkemesine ait olduğu sonucuna varılmıştır.” Görüşüne yer verilmiştir.

8- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, “iç hukuk yollarının mevcut olduğunu ve öncelikli olarak bu yolların tüketilmesi gerektiğini belirterek yapılan başvuruları red etmektedir.
Sonuç olarak keyfi uygulamalardan kaçınılarak öncelikle kriterler ortaya konarak bir değerlendirme yapmak gerekir. Bu süreçte adaletsizliklere sebep olmamak için dikkatli olmak gerekir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Belediye Personelinin 667 Sayılı Khk Kapsamında Kamu Görevinden Çıkarılma Süreci" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.M.Lamih Çelik'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
27-03-2021 - 23:09
(1087 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
1341
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 10 saat 33 dakika 14 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,23 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 13928, Kelime Sayısı : 1712, Boyut : 13,60 Kb.
* 2 kez yazdırıldı.
* 1 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 2154
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03571105 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.