Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Bilişim Çağının Getirdiği Ethik Ve Hukuksal Sorunlar

Yazan : Gürsel Devrim İyim [Yazarla İletişim]
avukat-arabulucu

Makale Özeti
Hukukta ve özellikle ceza hukukunda suç ve cezanın yasallığı ilkesi geçerlidir. Yani neyin suç olduğu ve hangi suça ne cezanın verileceği önceden ve net biçimde saptanmalıdır. Kişi hangi eylemin suç olduğunu önceden ve net olarak bilmelidir. Oysa bilişim her an değişen, dönüşen bir alan olduğundan bu alanda neyin suç olduğunu önceden belirlemek çok zordur. Çünkü bilişim her an ve çok hızlı biçimde değişen bir alandır. Bu durum hukukun her an bilişim alanını izleyerek ve onun gerisinden gelerek yeniden oluşturulmasını gündeme getirmektedir ki bunun ne denli zor olduğu tartışmadan uzaktır.

Bilişim Çağının Getirdiği Ethik ve Hukuksal Sorunlar
Çağlar sınıflaması yapmak sosyolojide sıklıkla karşımıza çıkan bir olgudur. August Comte, Karl Marx hep ilerlemeci anlamda çağlar sınıflaması yapmışlardır. Bu anlayışa göre her çağ bir önceki çağdan daha ileri bir aşamayı deyimlemektedir. .Örneğin Comt’a göre pozitif evre olan “Bilim Çağı” bir önceki çağ olan “Metafizik Çağ”dan daha ileri bir aşamadır. Marx’ın tarihsel-diyalektik materyalist anlayışına göre Komünist toplum en ileri toplumsal aşamadır. Burada hem ekonomik ve hem de kültürel olarak ileri olmak vurgulanmaktadır. Her ileri çağ aşaması bir önceki çağın getirdiği kazanımları koruyarak onu daha ileri bir aşamaya götürmektedir. Bu ilerlemeci-çizgisel bir tarih anlayışıdır.
Bu bağlamda “bilişim devrimi” “bilişim çağı”ndan neler anlamalıyız? Böyle bir çağ ve devrim (bilişim devrimi) var mıdır? Belli ki “bilişim devrimi”yle kastedilen bilişim alanında gerçekleşen köklü bir değişim ve dönüşümdür. Bilişim ve teknoloji insan ilişkilerinde köklü değişiklikler yapmıştır. Kapitalist toplumun temel özelliklerinden birisi de feodal –birincil ilişkilerin yerini artan biçimde ikincil ilişkilerin almasıdır. Bilişim çağıyla bu doruk noktasına ulaşmıştır. Artık insanlar birincil ilişkilerin yerine sanal ortamda ilişkiler içerisine girmişleridir. Sanal ortamda sanki birincil ilişkiler varmış gibi etkileşim kurmaktadırlar. Bu çok sorunsal bir alandır ve insanlığın tümden değişimini gerçekleştirmektedir. Peki bu olumlu bir süreç midir, bu değişim olumlu bir değişim midir?
Teknolojinin artması, bilgiye ulaşımın kolaylaşması tek başına insanlığın daha ileri bir noktaya gittiğini mi göstermektedir? Yoksa bu olgu insanlığın geleceği için çok sorunsal bir alan mı yaratmaktadır? Herşeyin o arada insan ilişkilerinin de hazır bir meta gibi sunulması deyim yerindeyse alınıp satılması ilerisi için çok tehlikeli bir olgudur.
Yüzyüze ilişkilerin yerini sanal ilişkilere bırakması insan varlık alanına yapay bir saldırıdır. İnsan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Bu yapı insanı insan yapan temel niteliktir. Şimdi sanal ilişkilerin insanlar arası temel ilişki biçimini almasıyla insanın varlıksal alanı bozulmaktadır; bu farklı bir yabancılaşmadır. Tek başına teknolojinin yaygınlık kazanması ne yazık ki insanlığın ilerlemesi olarak düşünülemez. İnsanlığın ilerlemesi hem teknolojik ama ayrıca kültürel, felsefi, sanatsal, bilimsel boyutları olan bütünsel bir süreçtir. Oysaki bilişim çağında sanal ortamın ağırlık kazanması insanın varlık alanını bozmaktadır. Artık temel insan ilişkileri de bilgi de hemen alınıp kullanılan ve tüketilen bir metaya dönüşmektedir. En basit örnek vermek gerekirse artık bayram kutlamaları internet üzerinde “copy-paste” usulü yapılmaktadır. İnsanlar arası ilişkilerde “chat” dili denilen yeni bir dil oluşturulmuştur. Bizi biz yapan duygu aktarımı “chat” dili denilen bir dille zahmetsiz, basit, hazır alınıp kullanılan bir ilişki biçime dönüşmüştür. Artık insanlar yüzyüze ilişki yerine chat dilini kullanmakta; “like”lanma oranı bir sosyal statü olarak algılanmaktadır. İnsanlar sosyal paylaşımlarında ne kadar çok “like”lanıyorsa o oranda kendi sosyal statülerinin yüksek olduğuna inanmakta ve mutlu olmaktadır. Bu olgu insanlığın önünde çok ciddi ethik, psikolojikl sorunlar oluşturmaktadır. En temel ethik sorun insanlar arası ilişkilerdeki içtenliğin yitirilmesi ve bunun yerine yapay ilişki biçimlerinin geçmesidir.
Sorun bu kadar da basit değildir. Bilişim çağıyla birlikte George Orwell’in 1984 kitabında kehanette bulunduğu felaket gerçekleşmiştir. Özellikle otoriter eğilimli yönetimlerde bireylerin özel yaşamı tam anlamıyla denetlenip kontrol altına alınmıştır. Bireylerin tüm özel yaşamları izlenmeye başlanmış ve otoriter yönetim açısından sakıncalı görülen kişi, grup, örgütler anında etkisiz hale getirilmeye çalışılmıştır. Otoriter yönetime aykırı söylemde bulunan kişi ve grupların tüm geçmişleri de bu yöntemle ayrıca incelenmektedir. Bu salt otoriter yönetimler açısından geçerli değildir. Yasadışı örgüt ya da güçlü şirketler bile kötü niyetli biçimde kişilerin ya da rakip grup, şirket ya da kişilerin özel bilgilerine ulaşmaktadırlar.
Demokrasiyle yönetilen ülkelerde bile devlet bireyler üzerinde bilişim aracılığıyla çok güçlü bir denetim ve gözetim yapmaktadır. Tüm bu olgular bilişim çağının ne denli tehlikelere gebe bir çağ olduğunu; ilerleme bir yana deyim yerindeyse insanlığın çöküş çağı olduğunu göstermektedir.
Bu çağın getirdiği ahlaksal çöküşe şu örnek gösterilebilir. Bilişimin yaygınlaşmasıyla kişiler en özel alanlarını hiç tanımadıkları insanlara sunmaktan ; hiç tanımadıkları kişilerin en özel alanlarına ilişkin bilgi sahibi olmasından adeta zevk almaya başlamışlarıdır. Bu çağla birlikte mahremiyet duygusu yok edilmiştir. Bu bile tek başına bir ahlaksal çöküşü göstermektedir.
Ayrıca Google gibi arama motorlarında pek çok yanlış bilgiyle kişiler hakkında yalan yanlış bilgi verilerek algı oluşturulması da çok sakıncalı ve tehlikelidir. Adli Sicil kaydının yerini artık Google araştırması almıştır. Buradaki kişilerin saygınlığına gölge düşürecek pek çok yalan yanlış bilgiyle kişilik değerleri hiçe sayılmıştır. Tüm bunlar bilişim çağının getirdiği tehlikelerdir. Bu çağın getirdiği sorunlar karşısında pek çok insan bilişim öncesi çağa özlem duymaya başlamıştır.
Hukuksal alanda şu söylenebilir. Öncelikle hukuk her durumda durağan ve toplumsal gelişmenin gerisindedir. Hukukta ve özellikle ceza hukukunda suç ve cezanın yasallığı ilkesi geçerlidir. Yani neyin suç olduğu ve hangi suça ne cezanın verileceği önceden ve net biçimde saptanmalıdır. Kişi hangi eylemin suç olduğunu önceden ve net olarak bilmelidir. Oysa bilişim her an değişen, dönüşen bir alan olduğundan bu alanda neyin suç olduğunu önceden belirlemek çok zordur. Çünkü bilişim her an ve çok hızlı biçimde değişen bir alandır. Bu durum hukukun her an bilişim alanını izleyerek ve onun gerisinden gelerek yeniden oluşturulmasını gündeme getirmektedir ki bunun ne denli zor olduğu tartışmadan uzaktır. Özellikle içtihat oluşturmanın zorunlu olduğu hukukta hızla ilerleyen bilişim alanını hukukun izlemesi ve içtihat da içinde olmak üzere yeni düzenlemeleri yapması çok zordur.
Bu durumda bilişim alanında oluşacak yeni bir suç tipinin ceza yasasında tanımı yapılmadığından cezasız kalması gündeme gelecektir; çünkü yargıcın hukuk ihdas ederek bir eylemi kendiliğinden cezalandırması mümkün değildir. Bilişim alanında gerçekleşen bir eylem daha sonradan suç olarak belirlense bile bu arada gerçekleşen eylemlerin cezasız kalması söz konusu olacaktır. Benzer biçimde niyet, kasıt gibi daha çok psikoloji bilimin alanına giren olguların bilişim alanında iyice belirsizleştiği de bir gerçektir. Tüm bu durumlar bilişim alanında hukukun aciz ya da çok yetersiz kalmasını gündeme getirecektir. Siz bilişim alanına ilişkin yasal düzenlemeyi yaptığınız anda yeni ve yasada hiç tanımlanmamış bir suç tipiyle karşılaşabilmektesiniz.
Ayrıca çok teknik bir bilgiyi gerektiren bilişim alanında yargıcın ve savcının çok özel donanımlı olması gerekmektedir. Bu alanda özel uzmanlık mahkemelerinin kurulması da acil bir zorunluktur. Uygulamada kimi kez salt İP numarası tespitiyle suçla hiç ilgisi olamayan kişilerin yargılandığına ve hatta hüküm giydiğine bizzat tanık olmuşumdur. Bu bile tek başına bu alanın ne denli özen gösterilmesi gereken bir alan olduğunu ortaya koymaktadır. Yargıcın özel donanımlı olmaması halinde bu yanlışların önüne geçmek de olanaklı değildir.
Ayrıca bilişim hukuku alanında codex olarak yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır. Değişik yasa maddelerine serpiştirilmiş, özellikle ceza yasasında düzenlenmiş bilişime ilişkin düzenlemelerin özel bir yasada toplanması doğru olur kanısındayım. Bilişime ilişkin yasal düzenlemelerin ağırlıklı olarak ceza yasasında düzenlenmesi sanki bilişim hukukunun ceza hukukuna ilişkin özel bir alanmış gibi yanlış bir algınında oluşmasına yol açmaktadır. Kişisel Verilerin Korunması Yasası bu alanda gecikmeli olarak da gerçekleşmiş olumlu bir adımdır.
Bu kısacık yazıda bilişim çağına ilişkin bir duyarlılık oluşturmak amaçlanmıştır.
Saygılamla..
Av.Gürsel Devrim İyim
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Bilişim Çağının Getirdiği Ethik Ve Hukuksal Sorunlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Gürsel Devrim İyim'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
20-05-2020 - 05:50
(1399 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 1 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 1 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
1993
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 5 saat 36 dakika 27 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,42 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 8145, Kelime Sayısı : 1055, Boyut : 7,95 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 1 kez indirildi.
* 1 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 2108
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,03377700 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.