1982 Anayasası’nın 160 ncı maddesinin birinci fıkrasında, “Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir. Sayıştay’ın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim tarihinden itibaren on beş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla idarî yargı yoluna başvurulamaz.” Denilerek, Sayıştay’ın görevleri belirlenmiş ve aynı maddenin dördüncü fıkrasında da, “Sayıştay’ın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri, Başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir.” Denilerek, Sayıştay’ın kuruluş ve işleyişi ile birlikte görevlerinin ne şekilde yerine getireceğine ilişkin hususlar kanun koyucunun tespit ve düzenlemesine bırakılmıştır.
832 sayılı Sayıştay Kanunu’nun “Sayıştay’ın görev ve yetkisi” başlıklı birinci maddesinde, “Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yolu ile kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir.” Hükmüne yer verilmiş olup, aynı Kanunun 28 inci maddesinde de Sayıştay’ın görevlerinin açılımı yapılırken, Sayıştay’ın sorumluların hesap ve işlemlerini yargılayarak kesin hükme bağlamakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Sayıştay’ın hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlayacağı sorumlular, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ile 832 sayılı Kanun uyarınca Sayıştay’a yönetim dönemi hesabı vermekle yükümlü olan saymanlardır. 832 sayılı Kanun’un yürürlüğünde Sayıştay kadro imkânları çerçevesinde 2009 yılına kadar (2009 yılı dâhil) denetlemiş olduğu sayman hesaplarını (yönetim dönemi hesaplarını) yargılayarak kesin hükme bağlamıştır.
Hal böyle iken, 832 sayılı Kanun kaldırılarak onun yerine 19.12.2010 tarihinden geçerli olarak yürürlüğe konulan 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nda, Anayasa’nın 160 ncı maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmadığı halde, Sayıştay’ın sayman hesaplarını denetleme ve sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yolu ile kesin hükme bağlama görevine yer verilmemiştir. Yeni kanunla Sayıştay’a Anayasa’nın öngördüğü sayman hesaplarını denetleme ve yargılama yolu ile kesin hükme bağlama görevi verilmediği için de 2010 yılından itibaren Sayıştay sayman hesaplarını denetleyerek kesin hükme bağlayamamıştır. Daha kısa ifade ile sayman hesapları 2010 yılından itibaren Sayıştay denetiminin dışında kalmıştır.
Öte yandan, 6085 sayılı Kanun ile Sayıştay için –Anayasa’nın 160 ncı maddesinin “kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla”ibaresine istinaden- yeni bir yargılama görevi ihdas edilmiştir. Buna göre Sayıştay, genel yönetim kapsamındaki idarelerde yürütmüş olduğu düzenlilik denetimleri (mali denetimler) sırasında denetçiler tarafından tespit edilen kamu zararına sebep olan sorumlular (kamu görevlileri) hakkında hüküm tesis edebilecektir.
Kamu zararı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci maddesinde, “Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır.” Denilerek tanımlanmış olup, denetçilerin tespit ettikleri kamu zararlarından kamu görevlilerinin sorumlu tutulmaları ancak zararın kendi kusurlarından kaynaklanmış olduğunun tespiti ile mümkün olabilecektir. Kusurun tespiti ise görevlilerle yüz yüze gelerek yapılacak araştırma ve soruşturma ile mümkün olabilmektedir. Sayıştay denetçisinin böyle bir yetkisi bulunmadığı için kamu görevlilerinin kamu zararlarının oluşumundaki kusurlarını fiilen tespit etme imkânı bulunmamaktadır. Esasında Sayıştay yargısı baştan itibaren kamu görevlilerinin objektif sorumluluğunu (görev sorumluluklarını) sonuçlandırma-sonlandırma üzerine kurgulanmıştır. Oysa kamu zararlarının yargılanmasında kamu görevlilerinin objektif sorumlulukları değil, kişisel sorumluluklarının esas alınması gerekmektedir.
Hesap yargılaması Sayıştay’a verilmiş özel bir yargılama görevidir. Kusur yargılaması ise hukuk yargılamasıdır. Borçlar Kanunu’na göre (6098/m.50)zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmekle yükümlüdür. Kamu zararında ihtilafı çıkaran denetçi olduğundan kusur tespit yükümlülüğü de denetçiye aittir. Yargılama sırasında yargı dairesi denetçinin bu tespitini değerlendirip karara bağlayacaktır. 6085 sayılı Kanunda denetçinin bu tespiti nasıl yapacağına ilişkin düzenleme yapılmamıştır. Böyle olunca denetçi de kamu görevlilerinin işlem akışındaki görev ve sorumluluklarını esas alarak sorumluluk tayin etmekte ve yargı da buna uyarak karar vermektedir. Bu durum yargılamanın geçerliliği (hukukiliği) bakımından esaslı bir eksikliktir.
Sonuç olarak; Sayıştay’ın kamu zararı (kusur-tazminat sorumluluğu) yargılaması 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71 inci ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve 50 ici maddelerine uygun olmadığı, dolayısıyla 6085 sayılı Kanunda bir an önce gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği düşünülmektedir.
Turgut AŞCI
E. Sayıştay Uzman Denetçisi
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :
"Sayıştayın 6085 Sayılı Kanun İle Düzenlenen Yargı Görevi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Turgut Aşcı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
|
|