Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Takip Talebinin Kabulünde Dikkak Edilecek Hususlar

Yazan : Sedat Baysal [Yazarla İletişim]
İcra Müdürü

Makale Özeti
Takip talebinin kabulünde dikkat edilecek hususlar

TAKİP KABULÜNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
1) İİK' nun 58. maddesi gereğince, takip belgeye dayandığı takdirde belge aslı veya örneğinin eklenmesi ve ayrıca aynı kanunun 61. maddesi uyarınca da ödeme emrine belge örneğinin eklenmesi gerekir. Takibin ilamsız olması bu duruma etkili değildir.
TAKİP İSTEĞİ ( Takip Dayanağı Belgenin veya Onanmış Örneğinin Bir Fazlasının Tevdii Gereği )
2) Kambiyo senetlerine mahsus takip taleplerinde;
a) Takip dayanağı olarak ibraz edilen belgenin kambiyo senedi özelliklerine haiz olup olmadığının incelenmesi, kambiyo senedi vasfında olması halinde örnek 10 ödeme emri tanzimi ile kambiyo senedinin icra kasasında muhafaza altına alınması, olmaması halinde ise bu hususun karar altına alınarak örnek 7 ödeme emri tanzimi ile dayanak belgenin alacaklıya iadesi,
b) Senet suretinin (fotokopisinin) borçlu sayısı kadar örneğinin alacaklı/vekili tarafından onaylanmış olmasının temini,
c) Borçlu şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olabilmesi için şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunması yeterlidir. Her iki imzanın da kaşe üzerinde bulunması halinde ise yetkili temsilcinin sorumluluğundan bahsedilemez.
d) Emrühavale ibaresinin çizilmesi, senedin kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği gibi, ciro yoluyla tedavüle çıkartılmasına ve dolayısıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmasına engel teşkil etmez.
e) Senet üzerinde tanzim tarihi bulunması yasal zorunluluktur.
f) 6102 sayılı TTK'nun 778. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 703. maddesine göre, çift vadeli olarak düzenlenen senetler, bono vasfında sayılamaz.
g) 6102 sayılı TTK'nun 776/1-e maddesi gereğince bonoda lehtarın ad ve soyadının yazılı olması zorunludur. Lehtar, gerçek veya tüzel kişi olarak bonoda gösterilmez ise dayanak belge, bono olarak kabul edilemeyeceğinden, TTK'nun 776/1-e maddesinde öngörülen koşulları taşımayan bu belgeye dayanılarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılması mümkün değildir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, lehtarın ünvanının eksik olarak bonoda ifade edilmesi ve lehtarın hükmi şahsiyetinin bulunduğunun ciro şerhinden anlaşılması halinde, yukarıda açıklanan kuralın tamamlanmış olduğunun kabulü gerekir. Bu ilke, Hukuk Genel Kurulu'nun 14.03.2001 tarih ve 2001/11-199 Esas, 2011/244 sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Örnek : Takip dayanağı bonoların lehtar hanesinde “Özözkayalar Uls. Nak.” yazılı olduğu, takip alacaklısının ise "Öz Özkayalar Ulus.Nak.Loj...Ltd. Şti." olarak gösterildiği görülmektedir.
Bu durumda; takibe konu edilen senetlerin lehtar hanesinde yazılı olan firmanın gerçek ya da tüzel kişiliği olmadığından, anılan bono kambiyo senedi vasfını taşımamaktadır.
h) Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip, İİK'nun 168. maddesinin birinci fıkrasına göre ancak vadesi gelmiş kambiyo senedi için yapılabilir. Takip dayanağı bono metinlerinde vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların muacceliyet kesbedeceği yönünde kayıt bulunması bu senetlerin kambiyo senetleri olma niteliğini etkilemez. Bu gibi kayıtlar yazılmamış sayılır. Muacceliyet koşulu ayrıca bir sözleşmede belirlenmedikçe anılan kayıt ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmaz
ı) Şirket tarafından keşide edilen bonolarda şirket yetkilisinin lehtar olarak gösterilmesi halinde, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiğinden söz edilemez. Diğer bir anlatımla, şirket yetkilisi gerçek kişinin tüzel kişi şirketten ayrı bir şahsiyeti olup, şirket tarafından yetkilisi gerçek kişi lehine bono düzenlenmesinde yasaya aykırılık yoktur.
j) Somut olayda, takibe konu bonoda keşideci yerinde Emre Günay ismi yazılı ise de bonodaki ve takip talebindeki vatandaşlık numarasının Ragıp Günay'a ait olduğunun anlaşılması karşısında alacaklının takip talebinde takip borçlusu olarak Ragıp Günay'ı gösterdiğinin ancak maddi hata sonucu "Ragıp" yerine "Emre" ismini yazdığının kabulü gerekir. Bu nedenle alacaklının şikayete konu talebi borçlunun değiştirilmesi niteliğinde olmayıp maddi hata sonucu yazılan ismin düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan mahkemece şikayetin kabulü yerine reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. (Yargıtay 12.H.D. ESAS NO: 2015/16196 -KARAR NO : 2015/19938)
k) TTK'nın 688/6. maddesi gereğince senette tanzim yerinin yazılı olması gereklidir.

Aynı Kanun'un 689/son maddesine göre ise, tanzim edildiği gösterilmeyen bir bononun, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Tanzim yeri olarak idari birim adı (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup, ayrıca adres gösterilmesi zorunlu bulunmamaktadır.
Ancak; bonoda keşide yeri yazılı olmadığı gibi, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan "......... Mah." şeklindeki adres de idari birim içermediğinden yasanın aradığı nitelikte geçerli bir tanzim yeri değildir. Bu durumda takibe dayanak yapılan belgede tanzim yeri yazılı olmadığından anılan belgenin kambiyo senedi vasfı bulunmamaktadır.
l) Senette vade ve tanzim tarihinin aynı olması kambiyo senedi vasfını etkilemez
m) İ.İ.K.168/1 maddesine göre, " icra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir" kuralı gereğince, senedin takibe konulma koşullarından birisi de vadenin gelmiş olmasıdır.
n) Takip dayanağı belgede ödemenin hangi tarihte yapılacağı konusunda vadeyi içerir bir kayıt bulunmaması halinde faiz istenebilmesi için, belgede ödeme tarihinin açıkça belirtilmesi gerekir, belgede böyle bir kayıt yok ise faiz, borçlunun temerrüde düşürülmesi halinde, ancak temerrüt tarihi itibariyle istenebilir.
Bu durumda, alacaklının takibine dayanak yaptığı belgelerde vade mevcut olmadığına ve alacaklı icra takibinden önce borçlunun temerrüde düşürüldüğüne ilişkin İİK. nun 68.maddesinde belirtilen nitelikte herhangi bir belge ibraz etmediğinden ancak takip tarihinden itibaren faiz talep edebilir.
o) TTK.nun 690. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 598. maddesi gereğince bonoyu elinde bulunduran kimse, son ciro beyaz ciro olsa dahi kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde selahiyetli hamil sayılır. Bu durumda, alacaklı T.T.K.'nun 595/2.maddesi koşullarında beyaz ciro ile senetteki hakkı eline geçirdiğinden yetkili hamil olarak takip yapmasında yasaya uymayan bir yön yoktur.
p) TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 626 ve 642. maddeleri gereğince keşideci protesto edilmediği takdirde hamil, kabul eden kimse hariç olmak üzere cirantalara karşı müracaat hakkını kaybeder. Takip dayanağı bono nedeniyle keşideciye protesto keşide edilmesi halinde, cirantalar hakkında takip yapılabilmesi için keşideciye protesto keşide edilmesi yeterli olup, ayrıca cirantalara protesto keşide edilmesi gerekmez.
r) Senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK'nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığının gözönünde tutulması.

3) İpoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takip taleplerinde;
a) İİK.148.maddesi gereğince taşınmaz ipotek alacaklısı/vekili tarafından elindeki ipotek belgesinin akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğini ibrazla zorunludur.
b) İİK.150/c maddesi gereğince icra memuru, ipoteğin paraya çevrilmesi hakkında takibin başladığını (ayrıca bir talebe lüzum kalmaksızın) tapu idaresine haber vermeye mecburdur. Yine İİK.150/d.maddesi gereğince İcra dairesi, takip talebi üzerine satış hazırlıklarına başlar. Bu maksatla tapudan kayıt örneklerini ve belediyeden imar durumunu getirtir, takibin kesinleşmesini beklemeden kıymet takdirini yaptırır. Belirtilen yasal düzenlemeler gereğince takip talebi sırasında başvurusu sahibi ipotek alacaklısından bu muameleler için gerekli posta ve bilirkişi masraflarının peşin olarak alınması ve işlemlerin yürütülmesi için dosyanın satış bürosuna tevdii yapılmalıdır.
c) Takip dayanağı sözleşmenin tüketici kredisi kapsamında olan sabit faizli konut finansmanı kredisi olması ve takibin de bu sözleşmeşsinden kaynaklanan ipoteğe dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip talebinde bulunulması halinde; Bu durumda alacağın tüketici kredisinden kaynaklanması halinde, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, alacağın muaccel olup olmadığı, ne kadar miktarının tahsil edilebilir olduğu faiz miktar ve oranlarının tespiti, tüketici yasası koşullarında yargılama yapılmasını gerektirir. Bu durumda borçluya İİK'nun 150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderilemez. Bu tür bir ipoteğe dayalı olarak ilamlı takip yapılamaz. Ancak, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip yapılabilir.
Borçluya muacceliyet uyarısı yapılarak borcun muaccel kılınabilmesi ve temerrüt koşullarının oluşması halinde İİK.150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderilmesi gerekir.
4) Kira alacağının tahsili ve tahliye taleplerinde dayanak belge olarak ibraz edilen kira kontratlarında alacaklı/vekilinin borçlu sayısından bir fazla onaylı örneği ibraz etmesinin sağlanması, damga bedelinin yatırılıp yatırılmadığının incelenmesi, lüzumu halinde yasal süresi içerisinde Vergi Dairesine bildirimde bulunulması,
5) İbraz edilen vekaletname örneklerinde vekilin onayının ve baro pulunun aranması, baro pulu bulunmaması halinde ilgilisine 10 günlük süre verilmesi ve talebin bu sürenin bitimine kadar bekletilmesi, verilen süre içerisinde eksikliğin ikmalinden sonra ödeme emri düzenlenmesi , verilen süre içerisinde baro pulu eksikliğinin ikmal edilmemesi halinde takip talebinin kabul edilmemesi.
09/05/2001 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık kanunu gereğince (T.B.B.tarafından bastırılan pullar);
Madde 27/2 : Avukatlarca vekaletname sunulan Merciler pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on gün süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz.
6) Rehnin paraya çevrilmesine yönelik takip taleplerinde İİK.150/c maddesinin kıyasen uygulanması ile yakalama masrafının peşin olarak alınması ve aracın kaydı üzerine (talep aranmaksızın) yakalama şerhi konulması için Satış Bürosuna dosyanın tevdii gereği.
7) Takip talebinde bulunan kişilerin kimlik tespitlerinin yapılması ile takip talebinin kabulüne hassasiyet gösterilmesi.
8) Açılan dosyaların numara işlemlerinin takibi açan personel tarafından yerine getirilmesi, kullanılmayan numaralar hakkında İcra Müdürünün bilgilendirilmesi,
9) E-portal üzerinden açılan takiplerde dayanak belge, vekaletname gibi eklerin eksiksiz olarak gönderilmiş olması halinde beklenilmeksizin ödeme emri tanzimi+tebliği ile fiziki dosyasının oluşturularak arşiv bürosuna tesliminin sağlanması.
10) İlamlı takip taleplerinde; İlamın infaz edilecek kısmı HÜKÜM fıkrası olup, takip talebinin hüküm fıkrasına uygun olup olmadığının reesen gözetilmesi, hüküm fıkrasına aykırılık teşkil eden talepler hakkında tensip karar düzenlenerek reddi yönünde işlem yapılması,
a) Gayrımenkulün aynına ilişkin ilamlara dayalı takiplerde, takip dayanağı ilamın kesinleşmiş olması gerektiğine dikkat edilmesi,
b) İcra İflas Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, alacaklı tarafından para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Alacaklının takip talebine eklediği belgenin para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam olması halinde icra memurunun borçluya örnek 4-5 nolu icra emri tebliğ etmesi yasal zorunluluktur. Alacaklının talebi üzerine ya da kendiliğinden ilamsız icra takiplerine ilişkin ödeme emri göndermesi açıkça yasanın emredici hükmüne aykırı olacaktır. Pek tabidir ki elinde ilam olan bir alacaklının ilama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapması da hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacaktır.
c) Kötüniyetli olmasa da yasadaki boşluktan yararlanarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı
takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep
edilmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. İlam bir bütün olup, bir ilama dayanılarak iki ayrı takip yapılması dürüstlük kuralına aykırıdır.
d) HGK'nın 08.10.1997 tarih 1997/12-517 E., 1997/776 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere (İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. ilamın infaz edilecek kısmı yorum yolu ile belirlenemez).
e) Bir ilamın cebri icra yoluyla infazına girişildiğinde, icra dairesi, takip talebinde bulunan tarafın ilamda adı yazılı olan avukatına, icra emrini gideri takip talebinde bulunandan alınmak suretiyle, derhal tebliğ eder. Bu bildiri tebliğ edilmedikçe icranın sonraki safhalarına geçilemez.
f) İİK'nun 32. Maddesi aynen "Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan bir ilam icra dairesine verilince icra müdürü borçluya bir bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24. Maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir." hükmünü içermektedir. Anılan maddede icra emriyle birlikte dayanak ilamın borçluya gönderileceğine dair yasal bir düzenlemeye yer verilmediği gibi genel haciz yoluyla yapılan takiplerde uygulanması gereken İİK'nun 61. maddesine yapılmış bir atıf bulunmamaktadır.
g) Vekalet ücretinin ilamda birden fazla davacı yada davalı yararına hükmedilmiş olması halinde lehine vekalet ücreti taktir edilenler ya toplu halde icra takibi başlatmalıdır yada vekalet ücretinin tümünü değil sadece kendi payına düşen kısmı takip konusu yapabilir
h) Boşanma kararı şikayete konu taşınmazlar açısından 4721 Sayılı TMK.'nun 705 maddesi anlamında bir tescil hükmü içermemektedir.Boşanan kocaya taşınmazları devretme konusunda borç yüklemektedir.Mülkiyetin intikali tarafların birlikte tapuya başvurmaları halinde sağlanabilir veya şikayetçiye ilerde açacağı tescil davasında dayanacağı bir delil olabilir. Bu tür ilamların icrası İcra Müdürlüğünden talep edilemez.
ı) HUMK.nun 443.maddesine göre aile ve şahsın hukukuna dair hükümler kesinleşmedikçe infaz edilemez. Bu nevi davalar sonunda hüküm altına alınan yargılama giderleri ve tazminat gibi ilamın eklentilerine ilişkin bölümler de boşanma kararı kesinleşmeden infaz edilemez.
j) Takip konusu ilam, taşınmazı işgal eden kişi hakkında açılan men'i müdahale ve ecrimisil davası olup, taraflar arasında mülkiyet uyuşmazlığı bulunmaması halinde taşınmazın aynına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığına göre, dayanak ilam kesinleşmeden takibe konabilir.
k) Eda hükmünü içermeyen tespite ilişkin ilamlar icraya verilemez. Sadece ilam metnindeki vekalet ücreti ve masraflar yönünden ilamlı icra söz konusu olabilir
l) Menfi tespit ilamının İcra ve İflas Kanunu'nun 72/5. maddesi karşısında kesinleşmeden takibe konulması olanaklı değildir. İlam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir.
Menfi tespit davasının reddi, (borçlu aleyhinde sonuçlanması) durumu da kesinleşme şartı düzenlenmemiştir. Bu nedenle ilamın esası kesinleşmeden eda hükmü içeren fer'i niteliğindeki vekalet ücreti alacağı infaz edilebilir, hükmün kesinleşmesi gerekmez.
m) Şufa davası sonucunda verilen hükümler taşınmazın aynı ile ilgili olduğundan HUMK'nun 443/4.maddesine göre kesinleşmeden infaz edilemezler. Hükmün infazı için kesinleşmesi gereken hallerde, ilamda yer alan eklentiler de ilamın kesinleştiği tarihte istenebilir.
n) Tasarrufun iptaline ilişkin kararın amacı İİK.'nun 283.maddesine dayalı olarak yalnızca borçlunun tasarrufuna konu ettiği maldan alacaklının alacağını tahsil olanağını sağlamaktan ibarettir. Bu nedenle ayni değil, şahsi nitelikte olup, alacaklıya mal borçlununmuş gibi haczettirip icra kanalı ile sattırıp alacağını alma imkanı verir ve HUMK.nun 443/4 maddesi kapsamında kalmadığından icra edilebilmesi için kesinleşme şartı aranmaz.
o) fuzuli işgal nedenine dayalı olarak borçlunun taşınmaza el atmasının önlenmesine, tahliyeye hükmedilmesine ilişkin ilam taşınmazın aynı ihtilaflı olmadığından ilamın infazı için kesinleşmesi gerekmez
11) Bazı durumlarda, takip talebinde borçlu olarak gösterilen kişinin takip tarihinden önce öldüğü takip devam ederken anlaşılabilir ve bu yanlışlığın düzeltilmesi ihtiyacı doğabilir.Bu halde HMK'nun 124/3. maddesinde düzenlenen iradi taraf değişikliği söz konusu olur. 1086 Sayılı HUMK'nda iradi taraf değişikliği hakkında açık bir hüküm bulunmadığından 4.5.1978 tarihli ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre ölü kişi hakkında takip yapılamayacağı ve açılan takibin mirasçılara yöneltilemeyeceği kabul edilmekteydi. Yargıtay'ın bu yöndeki uygulaması özellikle usul ekonomisi açısından eleştirilere tâbi tutulmuştur. Bu eleştirileri dikkate alan yasa koyucu, HMK.'nda iradi taraf değişikliğine olanak veren bir düzenleme getirmiştir. HMK.'nun 124/3. maddesine göre, borçlu aleyhine başlatılan takipte borçlunun takip tarihinden önce öldüğünün anlaşılması halinde, takibin ölü kişi aleyhine başlatılması hususunun maddi hatadan kaynaklandığı veya taraf değişikliği talebinin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı belirlendiği takdirde takibin mirasçılara yöneltilmesi mümkündür.
12) 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 620. maddesine göre adi ortaklığın hükmü şahsiyeti bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. Taraf ehliyeti kamu düzeninden olup mahkemece kendiliğinden göz önüne alınmalıdır.
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortak girişimin (yani adi ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. 6098 sayılı BK'nun 620.maddesinde( 818 sayılı BK'nun 520.) maddesinde de açıklandığı üzere, adi ortaklığın hükmi şahsiyeti bulunmadığından ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından aktif ve pasif dava ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte haraket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların elbirliği mülkiyeti kuralları gereğince (6098 sayılı BK'nun 534., 818 sayılı BK'nun 534, TMK'nun 702.maddeleri) bütün ortaklar tarafından mecburi dava arkadaşı olarak birlikte hareket edilmesi gerekir.
Bu nedenle, icra takibinde adi ortakların ayrı ayrı gösterilmesi ve ayrı ayrı ödeme emri tebliği gerekmekte olup, taraf ehliyeti olmayan adi ortaklık adına tek bir ödeme emri tebliğe çıkarılarak takip yapılması usulsüzdür.
13) HMK'nun geçici 3. maddesinin atfı ile uygulanması gereken HUMK 443/4 (HMK'nun 367/2.) maddesine göre, aile ve şahsın hukuku ile ilgili ilamlar kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemezler. Anılan maddede belirtilen hükümler, Türk Medeni Kanunu'nun "Kişiler Hukuku" ve "Aile Hukuku" kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevi yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilamlar ile bu ilamların fer'i niteliğindeki hükümlerdir.
14) İİK'nun 47. maddesinde “Para cezası ile hukuku amme borçlarının takibi hakkındaki kanunlar hükmü mahfuzdur. Şu kadar ki, Devletin bir akitten veya haksız bir fiilden doğan alacakları hakkında bu kanunun hükümleri cerayan eder" düzenlemesi yer almaktadır.
Bu hükme göre, para cezası ve kamu alacaklarının tahsili hakkında İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanamaz. Bu alacakların takibi 6183 sayılı Kanun'a göre yapılır.
15) Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesinin ‘ürün benzerleri yoluyla tescilli tasarıma haksız müdahalenin önlenmesine’ yönelik olarak oluşturduğu hükmün –HUMK. 443/4 (şimdi; HMK. 367/2) maddesinin kapsamında bulunan şahsın hukukuna ilişkin ilam niteliğinde olduğundan- kesinleşmeden infaz edilemeyeceği; ayrıca ilamın eklentisi olan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de ilam kesinleşmeden takibe konulamayacağı kati'dir..
16) Hisse devir bedelinden kaynaklanan alacağına ilişkin belge ilam niteliğinde olmadığı gibi, İİK'nun 38. maddesi kapsamında ilam niteliğinde belge de sayılamaz. Bu nedenle ilamsız takip yapılmasında yasal engel bulunmamaktadır.
17) Konusu belli bir miktar para olan ilamlar için alacaklı vekilinin borçlu idareye yazılı olarak bildireceği banka hesabına ödeme yapılacağı düzenlendiği ve öngörülen yazılı bildirim yapılmadan ve belli süre beklenilmeden doğrudan genel hükümlere göre takip yapılmasının usul ve yasaya aykırı olacağı, ancak İYUK. mad 28/2'de (6352 s. Kanun mad. 58 değişikliği ile) öngörülen bu değişikliğin adli yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanma olanağı bulunmadığı.
18) 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 38.maddesi gereğince yönetici kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Bu hükümlere uygun temsil yetkisi olmadıkça yöneticinin 634 Sayılı Yasada sayılanlar dışında kat maliklerini temsil yetkisi olmadığından, apartman yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle kural olarak yöneticilik hakkında icra takibi yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Alacaklı, 634 Sayılı Yasa'nın 35.maddesine göre apartman yönetimi hakkında takip yapabileceği gibi, aynı kanunun 20.maddesi uyarınca da ilama konu borcun yasal sorumlusu olan kat malikleri hakkında da takip yapabilir. Bir diğer ifade ile alacaklının bu konuda seçimlik hakkı bulunmaktadır.
19) 1581 Sayılı Kanunun 12.maddesi; "Kooperatiflerin kredi ile ilgili alacak senetleri, kağıtları ve her türlü taahhütname ve sözleşmeler ortağın oturduğu veya kooperatifin bulunduğu köy veya mahalle ihtiyar heyetleri tarafından parasız olarak tasdik olunur. Bu suretle tasdik olunan senet ve belgeler İcra ve İflas Kanunu'nun 38 inci maddesinde yazılı belgeler hükmündedir"
20) 6102 Sayılı TTK'nun 545. maddesine göre, "Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi, tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir."Aynı Kanunun 547. maddesinde ise; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri hükme bağlanmıştır. Tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren (münfesih) şirketin, yargılamanın tarafı olma ehliyeti de bulunmamaktadır. Davadan önce veya dava devam ederken tüzel kişiliğin son bulması halinde, davaya devam edilmesine imkan yoktur. Bu itibarla şirket kaydı ticaret sicilinden silinmemiş ise ticaret sicilindeki adresine tebligat yapılabilir.
21) Asya Katılım Bankası A.Ş., Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun 29.05.2015 tarih ve 6318 sayılı kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiş olması nedeniyle, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 3. maddesi hükmü kapsamında fon bankası niteliği taşıdığından, aynı Kanunun Fon Bankaları lehine getirmiş olduğu tüm istisnalardan yararlanma hakkına sahiptir.
22) Üniversitelerin yargı harcından muaf olduğu hususuna riayet edilmesi.
23) Yetki İtirazının kabulü kararına karşı temyiz süresinin sona erdiği veya onama kararının tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde takibin yapıldığı yetkisiz icra dairesine başvurularak dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesinin istenilmesi gerekir. Yasal süresi içerisinde talep edilmemiş ise kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20.maddesi uyarınca re’sen takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Bu itibarla başka icra dairelerinden yetkisizlik kararı gereğince gönderilen dosyaların incelenerek yasal süresinde yetkili icra dairesine gönderilmesi istenmemiş ise yeniden harçların tahsili hususuna riayet edilmesi.

Sedat Baysal
Aydın İcra Müdürü
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Takip Talebinin Kabulünde Dikkak Edilecek Hususlar" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Sedat Baysal'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
20-11-2017 - 08:15
(2310 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
3993
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 7 saat 47 dakika 13 saniye önce.
* Ortalama Günde 1,73 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 23880, Kelime Sayısı : 2976, Boyut : 23,32 Kb.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 2004
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04323101 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.