Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Vasiyetname Türleri Ve Koşulları

Yazan : Seda Sallı [Yazarla İletişim]

I. GİRİŞ
Vasiyetname, vasiyetçinin son arzu ve isteklerinin yer aldığı bir belgedir. Türk Medeni Kanunu’nun kişinin ölümünden sonra da malları üzerinde iradesine uygun olarak fiili ve hukuki sonuç doğuracak ölüme bağlı tasarruflarda bulunma imkânı getirmiştir. Ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını dolduran gerçek kişiler, kanunda belirtilen sınır ve şekiller kapsamında vasiyet yoluyla malları üzerinde tasarrufta bulunabilirler.
II. VASİYETNAME
MADDE 502.- Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş olmak gerekir.
Vasiyetçinin ölüme bağlı tasarruf yapma özgürlüğünün sınırları vardır. Bunlar;
- Saklı paylı mirasçıların yasal sınırlar içinde belirlenmiş olan payları ihlal edilmemeli,
- Şekil,
- Hukuka ve ahlaka aykırılık.
Ölüme bağlı tasarruflar ikiye ayrılır. Birincisi şekli anlamda, ikincisi ise maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflardır.
1. Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar
Miras bırakanın iradesini açıklarken bağlı olduğu şekildir. İki şekilde mümkündür. Birincisi md. 531’de yer alan vasiyetname iken ikincisi ise md. 545’de yer alan miras sözleşmesidir.
MADDE 531.- Vasiyet, resmi şekilde veya mirasbırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilir.
MADDE 545.- Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmi vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
Sözleşmenin tarafları, arzularını resmi memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar.
Kanun maddelerinden de anlaşıldığı gibi, şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf, miras bırakanın vasiyetini yazmış olduğu belgedir. Vasiyetnameler, varması gerekli olmayan irade beyanı ile yapılan ve karşı tarafın kabulü aranmaksızın, tek taraflı ölüme bağlı tasarruflardır.
2. Maddi anlamda ölüme bağlı tasarruflar
Şekli anlamda ölüme bağlı tasarrufların içeriğini, orada açıklanan arzuları ya da miras bırakanın ölüme bağlı isteklerini/emirlerini belirleyen tasarruf türüdür. Bu tasaaruf türü, numerus clausus prensibine tabidir .
III. VASİYETNAMENİN ÖZELLİKLERİ
- Vasiyetnamelerde yalnızca miras bırakanın irade beyanı yeterli olup, vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için lehine ölüme bağlı tasarrufta bulunulan kişinin kabulüne ihtyaç yoktur.
- Vasiyetnamenin tek taraflı bir işlem olması, vasiyet bırakana, vasiyetnamesini ölene kadar değiştirme ve ve ondan dönme imkanı verir.
IV. VASİYETNAMENİN TÜRLERİ
Vasiyetname, hukukumuzda sınırlı sayı ilkesi gereğince üç şekilde düzenlenebilir. Bunlar; resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetnamedir. Muris, vasiyetnamesini ölümüne kadar her zaman serbestçe ve tek taraflı olarak geri alabilir, değiştirebilir. Murisin, vasiyetnamesini geri alma imkanını ortadan kaldıran ya da sınırlayan her türlü şart ve kayıt geçersizdir.
1. Resmi Vasiyetname (m. 532)
MADDE 532- Resmi vasiyetname iki memurun katılımıyla resmi memur tarafından düzenlenir. Resmi memur, sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş, diğer bir görevli olabilir.
Resmi vasiyetnameler, yetkili resmi memurun katılması ile onun önünde yasanın öngördüğü hükümlere uyularak yapılan vasiyetnamelerdir. Resmi vasiyetname tanzimine resmi memurdan başka iki tanığın da katılması gerekmektedir. Uygulamada, resmi vasiyetnameler çoğu kez noter tarafından yapılmaktadır.
Resmi vasiyetnamenin, gösterilenler dışında Sulh Hakimi varken ve Noterlik görevi verilmemişken Mahkeme Başkatibi veya Noter varken Noter Başkatibi tarafından yapılması, Noter veya hakim tarafından onansalar bile geçersiz olup hukuki sonuç doğurmaz.
MADDE 536.- Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar.
Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz.
Bu hüküm uyarınca gerek resmi memurun, gerek tanıkların vasiyetname yapılmasına katılabilmeleri için evvela bunların fiil ehliyetine sahip bulunmaları ve Ceza Mahkemesince kamu hizmetinden yasaklanmamış olmaları, okur yazar olmaları gerekir.
Ayrıca, İcra İflas Kanunu’na göre haklarında takibat yapılanlar veya bu kanun gereğince hakları tahdit edilmiş olanlar resmi vasiyetnamenin yapılmasına tanık olarak katılabilirler.
Yine TMK’nın 536. maddesindeki altsoy deyimi içine evlatlıkların da girmesi sebebiyle evlat edinenin tanzim ettiği vasiyetnameye evlatlığın karısı veya kocası, çocukları da tanık veya memur olarak katılamazlar.
Bu şartlardan birine uyulmaması halinde resmi vasiyetin iptali istenebilir. Şekle ait bu noksanlıkla vasiyetnamenin tanzimine katılanlara memur ve tanıklara, bunların üstsoy, altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine vasiyetname ile kazandırmada bulunulmuş ise, bu kazandırmaların iptali istenebilecektir. Ancak bu davalar tasarrufun iptali davası olarak açıldığı için Yargıtay önüne gelen bu tür uyuşmazlıklarda genel zaman aşımını beş yıl olarak uygulamaktadır .
Vasiyetnameyi tanzim eden noterler, sulh hakimi veya memur, vasiyetnamenin aslını saklamak zorundadır (m. 537).
Kanunda resmi vasiyetname iki türde kabul edilmiştir. Birincisi, okuma yazma bilenlerin yapabileceği resmi vasiyetname iken ikincisi, okuyup yazma bilmeyenler veya okuma imzalama yoluna başvurmaksızın düzenlenen resmi vasiyetnamelerdir.
a) Miras bırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde murise okur ve bunu üzerine miras bırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.
Bu durumda tanıklar, hem miras bırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufta ehil görüdklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından miras bırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamesinin son arzularını içerdiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar (m. 535).
b) Okuma yazma bilenlerin yapabilecekleri resmi vasiyetnamede önce miras bırakan son arzularını resmi memura bildirir. Bunu sözlü veya el yazılı ile ya da makine ile yazılmış bir metin olarak bildirebilir.
MADDE 534.- Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder.
Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.
Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir.
Kanun hükmünde belirtilmiş olduğu gibi vasiyetnameye tarih ve imza koyulunca muris, vasiyetnameyi okuduğunu ve bunun son arzularını içerdiğini memur huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıkların verecekleri açıklamanın kesin olarak tanıkların el yazısı ile olma zorunluluğu yoktur.
2. El Yazılı Vasiyetname
El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar miras bırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
El yazılı vasiyetname saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabilir (m.538).
MADDE 538.- El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabilir.
Bu vasiyetnamenin geçerli olması bazı koşullarla sınırlandırılmıştır:
- Vasiyetçi, vasiyetnameyi baştan sona kadar kendi el yazısı ile yazmalıdır. Vasiyetnamenin üzerine yazıldığı şeyin önemi yoktur.
- El yazılı vasiyetname birden çok sahife ise, sahifeler arasındaki bağlantı kopmamak koşulu ile son sahifeye atılan imza geçerlidir.
- El yazılı vasiyetnamenin okunaksız olması, üzerinde bazı düzeltme ve eklemeler yapılması bazı kısımlarının çizilmiş olması, çizintilerin vasiyetnameden çıkarılma ve miras bırakanın gerçek arzularını yansıtmamaları yönünden yapılmış ise, geriye kalan bölümlerin geçerliliğini etkilemeyecektir. Ancak, el yazılı vasiyetname baştan sona karalanmış ve çizilmiş ise bu takdirde vasiyetname geçerliliğini kaybedecektir.
- Düzeltmelerin ve eklemelerin bizzat miras bırakanın el yazısı ile yapılması gerekir, ancak ayrıca imzalanması gerekmez, vasiyetnamenin sonunda imzalanması yeterlidir.
- Makine ile yazılan vasiyetnameler geçersiz olduğu gibi, bir kısmı makine ile yapılan eklemeler ve düzeltmeler de geçersizdir.
- Üçüncü şahıslar tarafından yapılan miras bırakanın rızası dışında yapılan ekleme ve değişiklikler de hukuken yazılmamış sayılır. Üçüncü şahsılar tarafından yapılan ekleme ve değişiklikler de geçersiz olup, ancak önceden yapılan şekil koşulları tam olarak gerçekleşen vasiyetnamenin muteberliğini etkilemez, sadece üçüncü şahıs tarafından yapılan ekleme ve değişiklikler hüküm ifade etmez.
El yazılı vasiyetnamede tarih
• El yazılı vasiyetnamenin düzenleme tarihinin yıl, ay ve günü içerecek şekilde yine bizzat el yazısı ile yazılması gerekir. Aksi durum iptal nedenidir.
• Birden çok yazılı tarih olması halinde bunların vasiyetname metninden hata sonucu olduğu anlaşılıyorsa vasiyetname geçerlidir. Hata sonucu değil de kasten bir çok tarih atılmış ise bu bir iptal nedenidir.

İmza şartı
• Vasiyetname, el yazısı ile imzalanmış olmalıdır. Mühür veya herhangi bir vasıta ile atılan imza, parmak izi veya işaret koymak imza yerine geçmez.
• İmza, düzenleme yeri ile tarihin başına konabileceği gibi, sonuna da konulabilir. Vasiyetname birkaç sayfa ise, her sayfasına imza atılabileceği gibi sayfalar arasında bağlılık bulunması koşulu ile yalnız son sayfanın altına da konulabilir.
• Vasiyetnameye sonradan eklemeler yapılmış ise, bunların da ayrıca tarih, düzenleme yeri gösterilerek imzalanması gerekir. Miras bırakan 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse düzenleme yeri gösterilmeyen el yazısı vasiyetler de geçerli olacaktır .
3. Sözlü Vasiyet
İstisnai vasiyetname türüdür. TMK md. 539’da yer alan düzenleme şu şekildedir:
MADDE 539.- Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir.
Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.
Resmi vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.
Hükümden de anlaşıldığı üzere, sözlü vasiyet resmî ve el yazılı vasiyetname yapma imkânı bulunmayan hallerde istisnai ve zorunlu olarak başvurulacak bir vasiyetname türüdür.
Miras bırakan resmi vasiyetname veya el yazılı vasiyetname yapma imkânına sahipse, sözlü vasiyet yapamaz, yapsa bile fevkalade şartlar ortadan kalkıp vasiyetçi normal vasiyetname yapma imkanına kavuşur ve bu tarihten itibaren aradan bir ay geçerse yapılan sözlü vasiyet kendiliğinden hükümsüz hale gelir. Bunun için iptal davası açma gereği de yoktur.
Sözlü vasiyetin hükümsüzleşmesi
Vasiyetçi sözlü vasiyet yaptıktan sonra resmi veya el yazılı vasiyetname yapmak imkanı elde ederse, bu imkanı elde etme tarihinden bir ay geçince vasiyetçi hayatta ve diğer şekillerden biri ile vasiyet yapmaya ehil ise, sözlü vasiyet kendiliğinden ev geçmişse etkili olarak hükümsüz ve hiç yapılmamış gibi olur. Bunun aksine bir ay içinde vasiyetçi ölür veya vasiyetname yapma ehliyetini kaybederse sözlü vasiyet geçerli olur.

V. VASİYETNAME ÇEŞİTLERİ
Miras bırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, mal varlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir.
Miras bırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım mirasçılarına kalır (m. 514).
a. Koşullar ve Yüklemeler
Miras bırakan ölüme bağlı tasarruflarını koşullara veya yüklemelere bağlayabilir. Tasarruf hüküm ve sonuçlarını doğurduğu andan itibaren, her ilgili koşul veya yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir.
Hukuka ve ahlaka aykırı koşullar ve yüklemeler, ilişkin bulundukları tasarrufu geçersiz kılar.
Anlamsız veya yalnız başkalarını rahatsız edici nitelikte olan koşullar ve yüklemeler yok sayılır (m. 515).
b. Mirasçı Atama
Muris, mirasın tamamını veya belirli bir oranı için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir. Bir kişinin, mirasın tamamını veya belli bir oranını almasını isteyen her tasarruf, mirasçı atanması sayılır (m. 516).
c. Belirli Mal Bırakma
Miras bırakan, bir kimseye onu mirasçı atanmaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir.
Bırakılan muayyen mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar (m.517). Yargıtay’ın yerleşik içtihatı ve öğretideki yaygın görüşe göre atanmış mirasçılarda miras, miras bırakanın ölümü ile kazanılmaktadır. Mirasçı atanan kişi, miras bırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanmaktadır. Atanmış mirasçıya, mirasçılık belgesinin verilmesi yeterlidir. Atanan mirasçı bu belge ile ayni hakların kendisi adına tapuda tescili mümkündür. Yargıtay’ın da bu yönde vermiş olduğu bir karardan bahsedecek olursak, söylenenlere ilave olarak Yargıtay bu iktisap için mahkeme hükmüne de gerek olmadığından bahsetmiş ve atanmış mirasçı adına tescil için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına gerek olmadığını da belirtmiştir .
d. Yedek Mirasçı Atama
Miras bırakan, atadığı mirasçının kendisinden önce ölmesi veya mirası reddetmesi halinde onun yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi yedek mirasçı olarak atayabilir. Bu kural muayyen mal bırakmada uygulanır (m.520).
e. Art Mirasçı Atama
Miras bırakan, ölüme bağlı tasarrufuyla ön mirasçı atadığı kişiyi mirası art mirasçıya devretmekle yükümlü kılabilir. Aynı yükümlülük art mirasçıya yüklenemez. Bu kurallar muayyen mal bırakmada uygulanır (m.520).
Tasarrufta geçiş anı belirtilmemişse miras, ön mirasçının ölümüyle art mirasçıya geçer.
f. Vakıf
Miras bırakan, terekenin tasarruf edilebilir kısmının tamamını veya bir bölümünü özgülemek suretiyle vakıf kurabilir.
Vakıf, ancak kanun hükümlerine uyulmak koşuluyla tüzel kişilik kazanır (m. 526).
g. Miras Sözleşmeleri
Miras bırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.
Miras bırakan, mal varlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf edebilir; ancak, miras sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya bağışlamalarına itiraz edebilir (m. 527).
Mirastan Feragat Sözleşmeleri
Miras bırakan bir mirasçı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden mirasçılık sıfatını kaybeder.
Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu içinde sonuç doğurur (m. 528)
Uygulamada sık karşılaşılan mirastan feragat halleri ise genellikle mirasçının miras bırakana karşı
Mirastan feragat sözleşmesi belli bir kişi lehine yapılmamışsa, en yakın ortak kökün altsoyu lehine yapılmış sayılır ve bunların herhangi bir sebeple mirasçı olmaması halinde, feragat yine hükümden düşer. (m. 529)
VI. ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN GEÇERLİLİK KOŞULLARI

Ölüme bağlı tasarruflar bazı durumlarda geçersiz hale gelmektedir. Ancak pragmatik açıdan bakıldığında ölüme bağlı tasarrufları geçersizlik hallerinin incelenmesi daha faydalı olduğu kanaati yaygındır. Yasa, öğreti ve yargıtay uygulamaları arasında kullanılan terim farklılıkları söz konusu olabilmektedir. Kavramlar genellikle şu üç olgu etrafında toplanmıştır:
• Ölüme bağlı tasarrufun işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden geçersiz olması
• Ölüme bağlı tasarrufun hukuki sonuç doğurmaması veya iptal edilebilir ölüme bağlı tasarruf olması ve bunun iptalinin dava yolu ile gerçekleşmesi
• Ölüme bağlı tasarruftan dönme veya fesih söz konusudur.


1. Tek Taraflı Ölüme Bağlı Tasarrufların Geçersizliği

Öncelikle vasiyet edenin vasiyetnamesinden her zaman dönebilme hakkına sahip olduğunu bilmek gerekir. Bunun da önkoşulu sadece vasiyet edenin dönme hususunda gereken ehliyete sahip olmasıdır. Açıklamak gerekirse, vasiyetçinin mümeyyiz olması ve fiziksel olarak da bunu gerçekleştirebilecek konumda olması gerekir.

Vasiyetnameden dönme sarih olabileceği gibi zımni de olabilir. Sarih dönme; vasiyetçinin vasiyetnamesinden veya sözlü ise vasiyetinden her üç vasiyetname türünden birini kullanması ile dönmeyi gerçekleştirebilir. Vasiyetçinin döneceği vasiyetin türü ile vasiyetinden dönme şartı aranmamıştır. Kanunda böyle bir lafza yer verilmese e vasiyetnameden miras sözleşmesinin kullanılması ile dönme olanağı vardır.

Dönme, tam veya kısmi olabileceği gibi koşula bağlı ya da koşulsuz da olabilir. Zımni dönmede, vasiyetçi vasiyetinden açık bir biçimde dönmeksizin yeni bir vasiyet ya da vasiyetname yaparsa yasa bu halde önceki vasiyetnameden dönüldüğünü, onların geçersiz kılındığını diğer değişle, yeni vasiyetlerin eski vasiyetler yerine konulduğunu öngören adi bir karine içerir. Vasiyetnameden zımni dönme, vasiyet yapıldıktan sonra sağlar arası bir işlem ile vasiyet ettiği nesneyi başkasına devretmiş ise kural olarak bu vasiyetnameden döndüğü kabul edilir. Aksi ispat edilebilen bir karinedir.

2. Vasiyetnamenin Madden Ortadan Kaldırılması/ Yok Edilmesi

Vasiyetçi maddi bir fiili ile örneğin yakarak, yırtarak ya da üzerine iptal edilmiştir yazarak vasiyetnamesinden dönebilir. Vasiyetnamenin yok edilmesi vasiyetnamenin bir bölümü için de söz konusu olabilir. Vasiyetçi vasiyetnamesindeki bazı hususları çizerek hüküm doğurmasına engel olabilir. Bu durumda kısmi yok etmeden söz etmek gerekir. Söz konusu yok etme işlemi mutlak surette sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması mahiyetinde olduğu için vasiyet bırakanın bu işlemi yaptığı esnada tasarruf ehliyetine sahip olması aranır. Öğreti ve Yargıtay yok etme bakımından vasiyetçinin karar vermesinden sonra bu fiili başkasına yaptırmasını da vasiyetnamenin ortadan kalkması olarak kabul edilmektedir .

Tesadüfi hal nedeni ile vasiyetname ortadan kalkmış veya kendisine bu görev verilmeyen üçüncü kişi ortadan kaldırmışsa veya vasiyetçi mümeyyiz olmaına rağmen ortadan kaldırdı ise dönme söz konusu değildir. vasiyetnamenin ortadan kaldırılmasında üçüncü kişinin hukuka aykırı bir eylem ile yol açması halinde borçlar hukukunun haksız fiil kurumu devreye girmektedir. TBK m. 49 uyarınca bu kişiden tazminat istenebilecektir.

MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
TMK md. 543’de de bu durum özel olarak düzenlenmiştir.
MADDE 543.- Mirasbırakan, yok etmek suretiyle de vasiyetnameden dönebilir.
Kaza sonucunda veya üçüncü kişinin kusuruyla yok olan ve içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmayan vasiyetname hükümsüz kalır. Tazminat isteme hakkı saklıdır.
3. İki taraflı ölüme bağlı tasarrufların gerçekleşmesi

Miras sözleşmesi iki taraflı bir sözleşme olduğu için miras sözleşmesinden dönülemez. Kanunda bunun dört adet istisnası sayılmıştır.
MADDE 546.- Miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir.
Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin, mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa; mirasbırakan, miras sözleşmesini tek taraflı olarak ortadan kaldırabilir.
Tek taraflı ortadan kaldırma, vasiyetnameler için kanunda öngörülen şekillerden biriyle yapılır.

Bu maddede ikale yani aksine sözleşme ile dönme kurumu ele alınmıştır. Miras sözleşmesinden yararlanan üçüncü kişi olsa bile sözleşenlerin, karşılıklı iradeleri ile miras sözleşmesinden aksine bir sözleşme düzenleyerek dönmeleri mümkündür. Miras sözleşmesinin şekli vasiyetnamenin şekline bağlı olması söz konusu olsa da ikale yolu ile dönme yazılı biçime tabidir. Tarafların yeni bir miras sözleşmesi yapması gerekmez.

Tek taraflı iptal olması durumunda; sözleşme yapıldıktan sonra bundan yararlanan, murise karşı ağır bir suç işler veya ona karşı ödevlerini ağır bir biçimde ihlal ederse, tasarrufta bulunan kişi sözleşmeyi tek taraflı olarak ortadan kaldırabilir veya iptal edebilir. Eylemlerin murisin yakınlarına yapılması halinde bu sonuç doğmayacaktır. Miras sözleşmesinden tek taraflı olarak dönme sadece vasiyetname biçimine uyularak mümkündür. Suç işlenmesi ya da ödevin ağır ihlali mirastan ıskat nedenleri ile birebir örtüşse de eylemin murise karşı gerçekleşmiş olması aranmaktadır. Iskat söz konusu olduğunda ise hukuka aykırı eylemin murisin yakınlarına karşı gerçekleşmiş olması da ıskat nedenidir.

Aksine anlaşma yoksa olumsuz miras sözleşmesinden tek yanlı olarak dönme söz konusu değildir.

4. Adem-i İfa Nedeni İle Dönme
MADDE 547.- Miras sözleşmesi gereğince sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf, bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması halinde borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir.
Miras hukuku sözleşmesinde her iki taraf da borç altına giriyor ise synallagmatic sözleşmelerdeki durum söz konusu olur ve dolayısıyla kanun koyucunun böyle bir miras sözleşmesini borçlar hukuku genel kurallarına tabi kılmış olması sebebiyle bu kurallar uyarınca dönme imkanı korunmuştur.
Yasal düzenlemeye göre miras sözleşmesi gereğince edimlerin yerine getirilmesini isteyen taraf iki taraftan birisi olabilir. Olumlu miras sözleşmelerinde murise ödeme borcu altına girilebileceği gibi, olumsuz miras sözleşmesinin ivazlı olması da mümkündür. Diğer bir ihtimal ise, murisin olumlu ya da olumsuz miras sözleşmesinde karşı tarafa sağlar arası edimle hayatta iken bazı hakları taahhüt etmiş olmasıdır. Synallagmatic sözleşmeler göz önüne alındığında, bir tarafın borcu ödememesi halinde diğer tarafın üç seçimlik hakkının olmasına rağmen kanunda sadece dönebilir ifadesi yer almıştır ve diğer haklardan bahsedilmemiştir. Kanunun lafzına bakılarak sadece dönmeden bahsetmiş olması yanıltıcı olmamalıdır. TBK’da yer alan üç seçimlik hak, miras sözleşmesi synallagmatic olduğu sürece var olacaktır.
5. Miras Sözleşmesinin Kendiliğinden Sona Ermesi
İradi mirasçılıkta halefiyet ilkesi uygulanmamasına rağmen yasal mirasçılıkta bu ilke uygulanmaktadır. Ancak bu ilkenin yasal mirasçılıkta uygulanmasının bir istisnası söz konusudur. İstisnası ise; tarafların kendi aralarında adi ikamenin varlığına ayni yedek mirasçı veya vasiyet alacaklısı atamanın geçerli olacağını kararlaştırmış olmaları halinde miras sözleşmesi ile mirasçı ya da vasiyet alacaklısı atanan kişinin konumunun adi ikame kuralları uyarınca mirasçılarına geçmesidir.
Mirasçının ya da vasiyet alacaklısının miras bırakandan önce ölmesi halinde, ölenin mirasçıları muristen kendi murislerinin sağlar arası işlemle ifa ettiği edimleri geri isteyebilir zira bu edimlerin artık hukuken geçerli bir nedeni kalmamıştır.
MADDE 548.- Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi mirasbırakanın ölümünde sağ değilse, miras sözleşmesi kendiliğinden ortadan kalkar.
Mirasbırakandan önce ölen kişinin mirasçıları, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ölüme bağlı tasarrufta bulunandan, miras sözleşmesi uyarınca elde ettiği ölüm tarihindeki zenginleşmeyi geri isteyebilirler.
Söz konusu hükme göre ise karşı taraf miras sözleşmesi uyarınca elde ettiği ölüm tarihindeki zenginleşmeyi iade ile yükümlüdür.
VII. ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLARIN DİĞER HÜKÜMSÜZLÜK HALLERİ
• Yedek mirasçı ya da vasiyet alacaklısı atama yoksa; atanan kişinin mirastan yoksun kalması halinde ölüme bağlı tasaaruf hüküm doğurmayacaktır.
• Adi ikame kararlaştırılmamışsa yine atananın muristen önce ölmesi halinde miras sözleşmesi hükümden düşer.
• Kişinin mirası veya vasiyet alacağını reddi halinde de sözleşme hükümden düşer.
Ayrıca, sözlü bir vasiyet, vasiyetnamenin olması halinde ve vasiyet edenin el yazısı ile veya resmi vasiyetname düzenlenmesi olanağına kavuşması halinde bu kavuşma anından itibaren bir ay geçmişse sözlü vasiyetname anlam ifade etmez. Süreler ise TBK m. 90 ve 91’e göre belirlenecektir.
MADDE 90- İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur.
MADDE 91- Borcun ifası için bir ayın başlangıcı veya sonu belirlenmişse, bundan ayın birinci ve sonuncu günü; ayın ortası belirlenmişse, bundan da ayın onbeşinci günü anlaşılır.
Borcun ifası için gün belirtilmeksizin sadece ay belirlenmişse, bundan o ayın son günü anlaşılır.
Ölüme bağlı tasarrufun koşula bağlanmış olması halinde söz konusu koşul erteleyici koşul ise ve koşul gerçekleşmezse tasarruf hükümden düşer. Ölüme bağlı tasarruf bellirli bir nesneye ilişkin ise, muayyen mal vasiyeti değil sadece yükleme ve koşul da olabileceği gibi bu belirli nesnenin tesadüfi hal (çalma) ya da üçüncü kişinin eylemi sonucu (kırma) ortadan kalkmış ise nesneye ilişkin ölüme bağlı tasarruf hükümden düşer. Aksinin ispatı ise şu şekilde mümkündür; murisin iradesinin bu yönde olduğu, bir tedarik vasiyetini arzuladığı ispat edilmiş ise, temin edilemiyorsa olanaksızlık nedeni ile hükümden düşer.
Evli kişilerin söz konusu olduğu durumlarda ölüme bağlı tasarrufun eş lehine olması halinde, daha önce eş lehine yapılan ölüme bağlı tasarruflar hiçbir işleme gerek kalmaksızın kendiliğinden hükümden düşer.



Bilgi ve görüşünüze sunarım;
Saygılarımla,

Stj. Av. Seda Sallı




T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/10680

K. 2004/12759

T. 1.11.2004

• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Müddeinin Tasarrufu Ve Butlan Sebebine Muttali Olduğu Günden İtibaren Bir Sene Ve Herhalde Vasiyetnamenin Açılması Tarihinden İtibaren Beş Sene Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı )

• ZAMANAŞIMI ( İptali Davasının Müddeinin Tasarrufu Ve Butlan Sebebine Muttali Olduğu Günden İtibaren Bir Sene Ve Herhalde Vasiyetnamenin Açılması Tarihinden İtibaren Beş Sene Geçmekle Uğradığı )

• VASİYETNAME ( İptali Davasının Müddeinin Tasarrufu Ve Butlan Sebebine Muttali Olduğu Günden İtibaren Bir Sene Ve Herhalde Vasiyetnamenin Açılması Tarihinden İtibaren Beş Sene Geçmekle Zamanaşımına Uğradığı )

• EL YAZISI VASİYETNAME ( Yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince Açılıp Açılmadığı Araştırılmadan Tasarrufun İptali Davası Hakkında Hüküm Kurulamayacağı )

4721/m.485,501,536

ÖZET : Türk Kanunu Medenisinin 501. maddesine göre "iptal davası müddeinin tasarrufu ve butlan sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve herhalde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle müruru zamana uğrar". El yazısı ile vasiyetnamenin ( TKM. m.485 ) yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince ( TKM. m.536 ) açılıp açılmadığı araştırılmadan ve toplanan deliller bu çerçevede değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 4.5.2004 günü duruşmalı temyiz eden Bürkan Söylev vekili Av. Nejat Söylev temyiz eden karşı taraf Cahide Yıldırım vekili Av. Osman Öner geldiler. Diğer davalı Suat Serezli tebligata rağmen gelmedi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescili istemine yönelik temyiz itirazları yersizdir.

2- Davalının temyiz itirazı ile davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;

4722 Sayılı Yasanın 17. maddesine göre "mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir."

Türk Kanunu Medenisinin 501. maddesine göre "iptal davası müddeinin tasarrufu ve butlan sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve herhalde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle müruru zamana uğrar". El yazısı ile vasiyetnamenin ( TKM. m.485 ) yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince ( TKM. m.536 ) açılıp açılmadığı araştırılmadan ve toplanan deliller bu çerçevede değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. ( Y.2.HD. 1.3.2004, 1523-2485 sayılı kararı )

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün bozma kapsamı dışında kalan kesimlerinin 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, hükmün 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre vasiyetnamenin iptali ve tenkise ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/12478

K. 2010/19947

T. 6.12.2010

• VASİYETNAMENİN TENFİZİ İSTEMİ ( Vasiyetname Muayyen Mal Vasiyeti Niteliğinde Olmayıp Mirasçı Atamaya İlişkin Olduğu - M.K'nun 600. Maddesi Muayyen Mal Vasiyetini Kapsayıp Mirasçı Atanmasını Kapsamadığı/Atanmış Mirasçılarda İse Miras Miras Bırakanın Ölümü İle Kazanılacağı )

• ATANMIŞ MİRASÇI ( Buna İlişkin Mirasçılık Belgesi Verilmesi Yeterli Olup Bu Nitelikteki Belge İle Ayni Hakların Bu Kişi Adına Tapuda Mümkün Olduğu - Davacı TMK 598/2 Uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinden Veraset İlamı Alarak Aynı Sonuca Ulaşabileceği )

• VERASET İLAMI ( Vasiyetnamenin Tenfizi İstemi - Atanmış Mirasçıya Buna İlişkin Mirasçılık Belgesi Verilmesi Yeterli Olup Bu Nitelikteki Belge İle Ayni Hakların Bu Kişi Adına Tapuda Mümkün Olduğu - Davacı Sulh Hukuk Mahkemesinden Veraset İlamı Alarak Aynı Sonuca Ulaşabileceği )

4721/m.516, 541, 598, 599, 600

ÖZET : Dava dilekçesinde vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir. Vasiyetname, muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı atamaya ilişkindir. Medeni Kanunun 600. maddesi muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz. Atanmış mirasçılarda ise miras, miras bırakanın ölümü ile kazanılır. Mirasçı atanan kişi miras bırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur. Atanmış mirasçıya, buna ilişkin mirasçılık belgesi verilmesi yeterli olup, bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda ( resmi senet düzenlenmeksizin tescili ) mümkündür. Davacı TMK 598/2 uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alarak aynı sonuca ulaşabilecektir. O halde mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi Içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Davada, vasiyetnamenin yerine getirilmesi ve vasiyete konu yerlerin davacı adına tapuya tescili talep edilmiştir.

Vasiyetname, muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı atamaya ilişkindir ( TMK. md. 516 ). MK. Md.600 uyarınca muayyen mal vasiyetinde vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. Medeni Kanun'un 600. maddesi muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz ( Nitekim değişiklik öncesi medeni kanun 541 metninde "kendisine muyyen bir şey vasiyet edilen kimse" ifadei kullanılmaktadır ). Atanmış mirasçılarda ise miras, miras bırakanın ölümü ile kazanılır ( TMK. md.599/3 ). Mirasçı atanan kişi miras bırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur. Atanmış mirasçıya, buna ilişkin mirasçılık belgesi verilmesi ( TMK. md.598/2 ) yeterli olup, bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda ( resmi senet düzenlenmeksizin tescili ) mümkündür ( Tapu Sicili Tüzüğü md.21/a ).

Yukarıda açıklandığı üzere davacı TMK. 598/2 uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alarak aynı sonuca ulaşabilecektir.

O halde mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Vasiyetname Türleri Ve Koşulları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Seda Sallı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
20-06-2016 - 17:00
(2868 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
8227
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 11 saat 27 dakika 35 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,87 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 33458, Kelime Sayısı : 4137, Boyut : 32,67 Kb.
* 1 kez yazdırıldı.
* 2 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1913
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04309607 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.