Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale İşkur Tyçp Projesi Kapsamında Yapılan Çalışmanın Niteliği-Kıdem Tazminatı

Yazan : Bülent Sabri Akpunar [Yazarla İletişim]
AVUKAT

SİNOP ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ’NE
-BİLİRKİŞİ RAPORU-


D. NO : 2011/….. E.
DAVACI : S.Ç.
VEKİLİ : Av. M.E.
DAVALI :Orman Bölge Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. M.A.

KONUSU :İşçi Alacağı(Kıdem Tazminatı) Davası

GÖREVLENDİRME : Dosyadaki işçi alacağı talebi yönünden davacı alacağının hesaplanması.

DAVACI İDDİASI
: Davacı vekili, 10.06.2011 tarihli dilekçesi ile, müvekkillerinin ………….. SSK no ile 15.03.1976 Tarihinden 11.08.2010 tarihleri arasında davalı kuruma bağlı Sinop Orman İşletmesi Müdürlüğü’nün belirttiği birimlerinde mevsimlik işçi olarak zincirleme şeklinde çalıştığı, 2010 yılında iş aktinin feshedildiği, kıdem tazminatının ödenmediğini belirtmekle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik “1.000”-TL’nin iş aktinin fesih tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile davalından tahsilini talep etmektedir.

DAVALI SAVUNMASI :

Dosyaya davalı vekili tarafından sunulan 01.08.2011 havaleli davaya cevap dilekçesi ile , davanın kabul edilmediği, talebin haksız olduğu, davacının Sinop Orman İşletme Müdürlüğünde 1976 yılında 23 Gün, 1983 yılında 39 gün, 1988 yılında 188 gün, 1989 yılında 201 gün, 1991 yılında 14 gün, 1992 yılında 148 gün ve 1993 yılında 30 gün olmak üzere (toplamda 635 gün) çalıştığını, kıdem tazminatında zamanaşımının 10 yıl olarak belirlendiğini, zamanaşımının geçtiğini, işçinin mevsimlik çalıştığını, mevsimlik işte boşta geçen zamana tekabül eden kısmın askı dönemi olduğu, askı döneminde bir başka işverene bağlı olarak çalışılan sürenin mevsimlik işteki kıdemi etkilemeyeceğini, husumete itiraz ettiklerini, davacının iddia edilen işbu hizmetleri yönünden husumetin kendilerine düşmeyeceğini, davacının 2010 yılı çalışmalarının ise İŞ-Kur projesi kapsamında olması nedeniyle bunların diğer hizmetlerine zincirleme yoluyla bağlanması ve bu itibarla kıdem tazminatına hak kazanılmasının söz konusu olmayacağını, neticede davanın reddine karar verilmesini talep etmektedir.

İNCELEME : Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile dosya içerisine alınan davacının SSK dosyası kapsamında ilgili incelemelerimiz şu şekildedir:

Dava, 4857 S.lı İş Kanunu’nun 120. Maddesi delaletiyle 1475 sayılı yasanın halen yürürlükte olan 14. Maddesine göre açılmış işçi alacağı (kıdem tazminatı) davasıdır.
İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için 1475 sayılı yasanın 14. maddesi kapsamında hak sahibi olduğunu ispatlaması gerekir. Kıdem tazminatında uygulanan zamanaşımı süresi Yargıtay Kararlarına göre 818 S.lı Borçlar Kanunu'nun 125. ve 6098 Sayılı TBK’nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık süredir.

3234 S.lı “Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun”’un 6. Maddesine göre Orman Genel Müdürlüğü’nün “Ana Hizmet Birimleri” gösterilmiş, bunların arasında “Ağaçlandırma Dairesi Başkanlığı” da sayılmıştır. Yine aynı yasanın, 648 Sayılı KHK ile 08/08/2011 T.de
eklenen Geçici 6. Maddesine göre “645 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Orman Genel Müdürlüğüne verilen görevlerle ilgili iş ve işlemlerden dolayı Çevre ve Orman Bakanlığınca taraf olunan işlem ve sözleşmelerde Orman Genel Müdürlüğü taraf olur ve Çevre ve Orman Bakanlığı leh ve aleyhine açılmış olan davalar ile başlatılmış olan takiplerde adı geçen Genel Müdürlük kendiliğinden taraf sıfatını kazanır. Söz konusu görevlere ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Çevre ve Orman Bakanlığınca yapılmış iş ve işlemler sebebiyle açılacak davalar Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilir.”

DEĞERLENDİRME:

İşbu dosyada iddia ve savunmalar çerçevesinde 3 ana ihtilaf bulunmaktadır. Bunlar:

1. Davalının bu davada pasif dava ehliyetinin olmadığı (husumet itirazı)
2. Davacının mevsimsel iş kapsamında kıdem tazminatının doğmadığı
3. Kıdem tazminatı doğmuş olsa bile zamanaşımına uğradığı itirazı

Başlıklar halinde değerlendirmek gerekirse :

1. Husumet İtirazı : Davalı kurum vekili, 645 S.lı KHK ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün mesire yerleri ile Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü ve Orman-Köy İlişkileri Gn. Müdürlüğü Orman Genel Müdürlüğü’ne devredilmiş ise de, henüz devir işlemlerinin tamamlanmadığı ve bu nedenle Sinop İl Çevre ve Orman Md. bağlı Sinop Ağaçlandırma Başmühendisliğinde çalışmış işçinin işbu hizmetleri yönünden husumetin kendilerine düşmeyeceğini savunmaktadır.

Davacı işçinin çalışma süre ve işyerleri incelendiğinde, özel kişiler haricinde işyeri olarak Orman İşletme Müdürlüğü ve Ağaçlandırma Başmühendisliği bulunmaktadır. Ne var ki, yukarıda alıntılanan 3234 Sayılı 648 Sayılı KHK ile 08/08/2011 T.de eklenen Geçici 6. Maddesine göre, “645 sayılı KHK ile Orman Genel Müdürlüğüne verilen görevlerle ilgili iş ve işlemlerden dolayı Çevre ve Orman Bakanlığınca taraf olunan işlem ve sözleşmelerde Orman Genel Müdürlüğü taraf olur ve Çevre ve Orman Bakanlığı leh ve aleyhine açılmış olan davalar ile başlatılmış olan takiplerde adı geçen Genel Müdürlük kendiliğinden taraf sıfatını kazanır.”

Buna göre Çevre ve Orman Bakanlığı’nın taraf olduğu iş akti vb. sözleşme ve işlemler nedeniyle muhatap olduğu davalar yönünden davalı kurum yasa gereği taraf sıfatını kazanmıştır.Bu itibarla, işbu yasal halefiyet maddesi gereğince davalı vekilinin husumet itirazının yerinde olmadığı düşünülmektedir.

2. Mevsimlik İşçinin Kıdem Tazminatı Hakkına Dair İtiraz : Davalı kurum vekili, davacı işçinin mevsimsel çalıştığını, bu nedenle askıda kalan sürelerde yapılan başka işyerlerindeki çalışmaların kıdemine eklenemeyeceğini ileri sürerek mezkur işçi alacağı iddiasına itiraz etmektedir.
Mevsimlik iş Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler olarak tanımlanabilir. Ancak yıl içinde 11 ay ve üzeri çalışmaların mevsimlik iş olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.Mevsimlik iş sözleşmeleri tarafların karşılıklı anlaşmasıyla, belirli süreli yapılmışsa sürenin sona ermesi ile işçinin ölümü ile iş sözleşmesinin süresinin sona ermesinden önce feshi ihbarla sona erer. Mevsim bitimi ile askıya alınan iş sözleşmesi, tarafların fesih iradesi yok ise, feshedilmiş olmaz. Belirsizsüreli sözleşme ile işe alınan ve mevsimin sona ermesi nedeniyle işyerinden ayrılan bu işçilerin iş sözleşmeleri kendiliğinden sona ermez, fakat ertesi yılın iş sezonunun başına kadar askıda kalır. Ertesi yıl mevsim başında işe alınmayan işçinin iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiş sayılır. Askı döneminde, işçinin iş görme, işverenin ise ücret ödeme borcu ortadan kalkmaktadır. İşçi mevsimlik işlerde çalışmış ise; mevsimlik çalıştığı sürelerin dikkate alınarak ve bu sürelere göre kıdem tazminatının ödenmesi gerekir. Fakat, işçinin askıda geçen süresi, fiilen çalışma olgusunu taşımadığından kıdemden sayılmayacaktır.1 İş sözleşmesinin askıda olması, işçinin askı süresi içinde başka bir işverenin emrinde çalışmasına engel değildir. Çünkü işverenin işçisine ücret ödeme borcu, işçinin de iş görme borcu askı süresince yerine getirilmediği için, işçi mevsimlik işe tekrar başlayana kadar, başka bir işverenin İş Kanunu kapsamına giren işyerinde çalışabilir. Bu durumda, mevsimlik iş, bir tür yıl bazında kısmi süreli iş özelliğini taşıyacaktır. Ancak işveren farklı olduğunda, işçinin askı dönemine rastlayan kıdemi, mevsimlik olarak çalıştığı işyerindeki kıdemine eklenmez. Eğer mevsimlik işçi, askı süresince aynı işverenin diğer bir işinde çalıştırılıyorsa, o zaman kıdemi birleştirilecektir. Yine, “İş sözleşmesinin süresi belirli ya da belirsiz olması, işin devamlı ya da mevsimlik bulunması …kıdem tazminatını engelleyen faktörlerden değildir.”2

Bu bilgiler ışığında, periyodik olarak davalıya ait işyerlerinde çalışan davacı işçinin iş aktinin askıda olduğu zamanlar dışında, diğer deyişle mevsimlik olarak çalıştığı sürelerin kıdemden sayılarak, yasanın 14. Maddesi çerçevesinde hak ettiği taktirde kıdem tazminatı talep hakkının olduğuna kanaat edilmektedir. Ne var ki , davacı işçinin kıdemi hesaplanırken, salt davalı kuruma ait (aynı veya farklı işyerlerinde) çalışması dikkate alınacaktır.

3. Zamanaşımı İtirazı :

Yukarıda da belirtildiği üzere, kıdem tazminatı alacağına uygulanan zamanaşımı süresi, Yargıtay Kararlarına göre (818 S.lı Borçlar Kanunu'nun 125. ve 6098 Sayılı TBK’nın 146. maddesinde öngörülen) hakkın doğumundan itibaren başlayan ve davanın açıldığı güne kadar süren on yıllık zamanaşımı süresidir .3 Kıdem süresinin başlangıcı İş Kanununun 14. maddesinde “...işçinin işe başladığı tarihten itibaren...” hükmünde belirtildiği üzere işçinin fiilen işe başladığı tarih; Kıdem süresinin ise sonu iş sözleşmesinin erdiği tarihtir.4 İşçilerin kıdemleri, iş sözleşmesinin devam etmiş veya aralıklarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları sürelerin toplamı göz önüne alınarak hesaplanır. İş sözleşmesinin bütünlüğü çerçevesinde aynı işverene ait farklı işyerlerinde çalışan işçinin kıdemi, aynı iş sözleşmesine göre değerlendirilecektir. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur.

Ne var ki, işçinin, ilk çalışma döneminin sona ermesinden sonra, kıdem tazminatı için aranan 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan aynı işyerinde veya aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde yeniden çalışmaya başlaması halinde bu süreçteki çalışması halinde zamanaşımı gerçekleşmeyecektir.5 Zira, işçinin kıdem süresi yukarıda da belirtildiği üzere çalışma aynı işverene ait farklı işyerlerinde dahi gerçekleşmiş olsa tümü ile dikkate alınacaktır.

Bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde, davacı işçinin 1976 yılında 78 Gün, 1981 Yılında 32 Gün, 1983 yılında 39 gün, 1988 yılında 180 gün, 1989 yılında 201 gün, 1991 yılında 14 gün, 1992 yılında 208 gün, 1993 yılında 167 gün, 1998 yılında 69 gün ve 2010 yılında 89 gün (toplam 1077 gün) çalışması bulunmaktadır.

Davacının Sinop Orman İşletme Müdürlüğü ile Ağaçlandırma Başmühendisliği kapsamındaki çalışmaları davalı kurumun farklı işyerleri olarak değerlendirmek ve kıdem süresi toplamını bu işyerlerindeki çalışmaları dikkate alınarak tespit etmek gerekmektedir. Ne var ki, 1998 yılındaki “Mehmet Y.”’e ait işyerindeki “69” günlük çalışmalarının üzerinde özelikle durmak gerekir.

Davacının “Mehmet Y.”’e ait işe giriş bildirgelerinde, adres olarak “Sinop AGM Mühendisliği Çağlayan Ağaçlandırma Projesi Dikenli Tel Çit İhatası İşi” ve “Sinop AGM Mühendisliği Orman Fidanlama İşi” yer almakta ; yine SGK’nın 08/06/2005 T. ve “97037339” S.lı “S.Ç.” başlıklı yazısında davacının işbu dönemlerde işvereni olarak “Sinop AGM Baş Mühendisliği” gösterilmektedir. Bu durumda, davacının her ne kadar dava dışı bir 3 kişi olan Mehmet Y. emrinde çalıştığı düşünülse bile, işin orman işçiliği olduğu ve işyeri sahibinin ise yüklenici sıfatıyla işi yaptığı varsayılmalıdır.Kaldı ki yukarıda bahsi geçen 08/06/2005 T.li SGK yetkilisine ait yazı da bu bulguyu güçlendirmektedir.

Kıdem tazminatı hesaplanırken asıl işverene ait işyerinde çalışılan süreler toplanılır ve her seneye ait çalışmaya 30 günlük ücret tutarında kıdem tazminatı ödenir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur.Bu itibarla işçinin mevzubahis kıdem süresinin bu işverene ait süreler itibariyle de dikkate alınması gerekir.

Dosyadaki diğer ihtilaflı konu, davacı işçinin İŞKUR projesi kapsamında 2010 yılında AGM-Orköy Şube Müd. Tarafından çalıştırılması hususudur. Davalı vekili işbu
çalışmanın kıdeme eklenemeyeceğini zira bunun Toplum Yararına Çalışma Projesi (TYÇP) kapsamında olduğunu, İş Kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceğini iddia etmektedir.

Toplum yararına çalışma programları ile ilgili uygulama 31/12/2008 tarihli ve 27097 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İşgücü Uyum Hizmetleri Yönetmeliği ile bu yönetmeliği ilga eden 12.03.2013 T.li Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği gereğince yürütülmektedir. TYÇP, ekonomik kriz ve işsizliğin yoğun olduğu dönemlerde İşkur’a kayıtlı işsizlerin, çalışma hayatından uzun süre ayrı kalarak maddi sıkıntıya düşmelerini önlemek, çalışma alışkanlık ve disiplinlerini yitirmemelerini, kısa süreli istihdam ve eğitimlerini sağlamak üzere doğrudan veya yüklenici eli ile toplum yararına bir iş veya hizmetin gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla İşkur tarafından yürütülen programlardır. 5510 SK’nun 4. Md.İkinci fıkrasına 11/10/2011 tarihinden itibaren 665 S.lı KHK ile eklenen (g) bendi ile İşkur tarafından düzenlenen Toplum Yararına Çalışma Programlarından yararlananlar hakkında Kanunun 4 . md.nin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler uygulanacağı öngörülmüştür.Bu kapsamda sayılan sigortalılar için İşkur prim ödeme yükümlüsü olmakla birlikte Kanun kapsamında işyeri ve işveren sayılmamaktadır. Sigortalıların bildirimleri toplum yararına çalışma yapan işyeri tarafından Kuruma bildirilir. İşkur bu kapsamda asgari ücret üzerinden çalıştırılacak sigortalıların sigorta primlerini ve işsizlik sigortası primlerini işverene öder.

İlgili yönetmeliğe göre “TYP tamamlanmadan önce veya ilişik kesme işlemlerinden önce, TYP’nin özelliği gereği 4857 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan belirsiz süreli sözleşmelere ilişkin olarak belirlenmiş olan bildirim süreleri uygulanmaz.” ; “Her bir katılımcıya yapılacak ödeme, 4857 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde asgari ücret tespit komisyonu tarafından belirlenen on altı yaşını doldurmuş işçiler için günlük asgari ücret miktarının katılım sağlanan gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktardan oluşur.”; “4857 sayılı İş Kanununun 71, 72 ve 73 üncü maddeleri kapsamında, çalışma yaşı ve çalıştırma yasağına ilişkin özel düzenlemeler çerçevesinde çalıştırılmaları yasaklananlar işbu kurslara katılamaz.”; “Taraflar, 4857 sayılı Kanunun 24 ve 25 inci maddelerini kıyasen uygulamak suretiyle sözleşmeyi fesih yetkisine sahiptir.”

İlgili özel mevzuat bu şekilde olmakla birlikte,konunun 4857 Sayılı yasa hükümleri çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir. Zira hukuk devletinde geçerli olan normlar hiyerarşisi ilkesi gereği yönetmelikler yasalara aykırı kurallar getiremez. 1475 SK’nun 14. Maddesi kıdem tazminatının yalnızca ilgili kanuna tabi işçiler açısından uygulanacağını belirtmektedir. 4857 SK’nun 1. Md. göre ise “Bu Kanun, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.” Her ne kadar 4857 SK’nun 4. Maddesinde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışan işçilerin kanun kapsamında olmadığını belirtmiş ise de işbu istisna 50 işçi ve aşağısı işçi çalışan işyerleri için geçerli olup, bu nedenle somut durum gereği davalı kurum açısından geçerli değildir.

Dosyadaki 20/07/2011 tarihli Sinop İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün yazısına göre, davacının AGM – Orköy Şube müdürlüklerince “Fidan ve Tohum Üretimi” konulu proje kapsamında çalıştırıldığı açıklanmaktadır.
Bu itibarla, 4857 SK’nun işçi lehine yorumlanması ilkesi ve 5510 SK’nun 4/II- g ek fıkrası uyarınca her ne kadar İŞKUR’un ilgili proje kapsamında işveren olarak nitelendirilmesi mümkün değil ise de, işbu davada davalı olarak gösterilen kurumun işveren olarak nitelendirilmesi gerektiği, zira davacı işçi ile kurum arasında 4857 SK gereği bir hizmet ilişkisinin bulunduğu, yine işbu personelin 5510 SK’nun 4/II-g md. gereğince bu kişilerin
4/a sigortalısı (“Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar”) olduğu açıktır. İlgili yönetmeliğin TYÇP ile ilgili hükümleri değerlendirildiğinde de gerek ücret, gerek çalışma yasağı gerekse iş aktinin feshi gibi hususlar açısından 4857 S. Kanuna atıf yapıldığı görülmektedir. Bu hususta yönetmeliğin 72/2 md.de “TYP tamamlanmadan önce veya ilişik kesme işlemlerinden önce, TYP’nin özelliği gereği 4857 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan belirsiz süreli sözleşmelere ilişkin olarak belirlenmiş olan bildirim süreleri uygulanmaz” hükmü aksi bir düşünceyi destekler gibi görünse de, biraz önce bahsetmiş olduğumuz normlar hiyerarşisi gereği kanuna aykırı yönetmelik hükümleri geçerli olamaz.

İlgili hizmetin kıdeme eklenemeyeceğine ilişkin ihtilafa ilişkin ara sonuç şu şekildedir : Davalı vekilinin aksine yönelik itirazlarının yerinde olmadığı ve davacının işbu çalışmalarının İş Kanununa tabi olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca, yukarıda da belirtildiği üzere işyerinin AGM Mühendisliği olması nedeniyle işbu sürenin de davalı kurum nezdinde çalışmalar olduğuna kanaat edilmektedir.

Zamanaşımı İtirazı açısından varılan sonuç ise şu şekildedir : Yukarıda da belirtildiği üzere kıdem tazminatına uygulanan zamanaşımı süresi “10 yıl”dır. Eğer işçi işbu 10 yıllık süre içerisinde işverenin aynı veya farklı bir işyerinde işe devam ederse önceki kıdem süreleri hesaba katılır ve önceki çalışmalar açısından zamanaşımının geçmeyeceği yasa ve yukarıda mezkur YHGK kararı gereğidir. Ne var ki, önceki kıdemin sonraki çalışmadan doğan kıdeme eklenebilmesi için arada 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmemiş olması gerekir. Dosya incelendiğinde, davacının 1976 – 1998 yılları arasındaki dönemde 10 yıldan az sürelerde davalının aynı veya farklı işyerlerinde çalıştığı görülmektedir.Fakat, davacının 31/05/1998 Tarihinde son bulan çalışmasından sonra yeniden işe girdiği tarih 2010 yılının Mayıs ayıdır.Dava, 10/06/2011 tarihinde açılmıştır. Bu nedenle işbu tarihler arasında 10 yıldan fazla bir süre geçmiş olduğu diğer deyişle 2010 yılından önceki çalışmalar açısından kıdem tazminatı hakkının zaman aşımına uğramış olduğu kanaatine varılmıştır.

Davacının 2010 yılına ait 89 günlük çalışması ise, 1475 SK’nun 14. Md. gereğince kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işyerinde en az 1 yıllık çalışmış olmak koşulunu yerine getirilmediğinden, işçinin bu süre açısından da kıdem tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır.

HESAPLAMA :

Eğer Sayın Mahkeme tarafından olayda zamanaşımı şartlarının oluşmadığına kanaat edilir ve tazminat miktarı belirlenmek istenirse, bu olasılıkta da davacının hak edebileceği kıdem tazminatı miktarı şu şekilde hesaplanır:
Kıdem Tazminatı hesabı : :
 (A)= Kıdemi oluşturan yıl sayısı x 30 günlük brüt giydirilmiş ücret
 (B)= Artan süre ( gün olarak ) x30günlük brüt giydirilmiş ücret
365
 (A+B)= Ödenmesi gereken BRÜT kıdem tazminatı
 (A+B) – (binde 7,59) Damga vergisi= Ödenmesi gereken NET Kıdem tazminatı

Dosyada, davacı işçinin en son çalıştığı aylık brüt ücreti “760,50”-TL’dir. (2010 yılının ikinci yarısında 18 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücret miktarıdır). İşçiye bunun dışında ayni yardım, yol, yemek ücreti veya ikramiye ödendiğine dair dosyada bir kayıt olmadığından hesaplama bu miktar üzerinden yapılmıştır. Kıdem tazminatına uygulanacak tavan iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte yürürlükte olan tavandır .

2010 yılının ikinci yarısında uygulanan tavan miktarı aylık "2.517,01"-TL' dir.

Dosyada davacının mevsimlik olarak çalışan işçi olduğu dikkate alındığında, yalnızca çalışılan sürelerin dikkate alınacağı ve iş aktinin askıda kaldığı sürelerin kıdeme eklenemeyeceği Yargıtay uygulaması gereğidir. Bu nedenle işçinin toplam kıdem süresi “1.077”- Gün olarak alınmıştır.Yine, işçinin askı süresinin bitiminde veya mevsim başlangıcında işe çağırılmaması, işverenin feshi niteliğindedir.6 Yine, davalının aksine bir savunması olmadığından, mevsimlik zincirleme iş akitlerinin işçinin 1998 yılı sonrasında 2010 yılına dek işe çağrılmamış olması göz önüne alınarak iş aktinin işveren tarafından feshedilmiş olduğu şeklinde değerlendirilmiştir.

Kıdem süresi olan : 1.077 Gün = “2 yıl 347” Gündür.
(A)= 2 x “760,50”-TL = “1.521”-TL
(B)= 347 x 760,50 = “723”-TL 365
(A) +(B) = “1.521”-TL + “723”-TL = “2.244”- TL (Brüt Kıdem Tazminatı)
“2.244-TL” – “17,03”- TL (Binde 7,59 D.V.) = “2.226,97”-TL (Net Kıdem Tazminatı)
Buna göre davacı işçinin “1.077” günlük kıdemi karşılığında davalıdan talep edebileceği kıdem tazminatı miktarı brüt “2.244”- TL, net “2.226,97”-TL’dir.

SONUÇ : Tüm dosya ve ekleri kapsamında incelemelerimiz sonucunda;

1. Davalı kurumun husumete ve İşkur projesi kapsamında TYÇP çalışmalarının kıdeme eklenemeyeceğine dair itirazlarının yerinde olmadığı,
2. Davalı kurumun zamanaşımı itirazının yerinde olduğu; davacının 2010 yılı öncesi çalışmaları açısından 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle geçtiği, 2010 yılına ait çalışmaların ise 1475 SK’nun 14. Md. gereğince şartları yerine getirmediğinden kıdem tazminatı hakkı doğurmadığı,
3. Şayet Sayın Mahkeme tarafından olayda zamanaşımı şartlarının oluştuğuna kanaat edilmez ise, davacının “1.077” günlük kıdemi karşılığında “2.244”- TL BRÜT(“2.226,97”-TL NET) kıdem tazminatını iş aktinin feshi tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı kurumdan talep edebileceği kanaatinde olduğuma dair,

İşbu rapor takdirleri Yüce Mahkeme’ye ait olmak üzere toplam üç nüsha olarak hazırlanmış olup saygıyla sunulur. 07/05/2013

BİLİRKİŞİ
Avukat (L.L.M)
Bülent Sabri AKPUNAR




1 Yar. 9. HD, 2009/9778 E. 2011/11413 K. 18.04.2011 T.
2 F. K.Anadolu : "Kıdem Tazminatı Koşulları Ve İşçinin Kıdeminin Hesaplanması", S.Ü. HFD ,s.63
3 YHGK .12.11.2003 T. 2003/9-685 E. - 690 K.; 9. H.D.'nin 17.09.1964 T. 6250 E. - 5809 K.
4 İ. Karakaş, Kıdem Tazminatı İhtilafları ve Çözüm Yolları, s.5
5 Y.Hukuk Genel Kurulu , 2010/9-121 E. 2010/172 K. 24.03.2010 T.
6 Yargıtay 9.HD. 18.04.2006 gün 2006/4823 E, 2006/10605 K.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"İşkur Tyçp Projesi Kapsamında Yapılan Çalışmanın Niteliği-Kıdem Tazminatı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Bülent Sabri Akpunar'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
18-05-2014 - 15:20
(3592 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Henüz hiç değerlendirilmedi.
Okuyucu
12560
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 1 saat 56 dakika 54 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,50 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 21917, Kelime Sayısı : 2764, Boyut : 21,40 Kb.
* 5 kez yazdırıldı.
* 5 kez indirildi.
* 4 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1776
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,02609205 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.