Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Uzmanlık Öğrencisi Hekimlerin Ve Aile Hekimi Adayı Öğrencilerin Müdahalelerinden Doğan Yasal Sorumluluk

Yazan : Serpil Yaylacı/ Özge Yücel/ Hamit Hancı [Yazarla İletişim]

Yazarın Notu
Adli Bilimler Dergisi Cilt 8 Sayı 2 Haziran 2009 sayısında 49-56. sayfalarında yayımlanmıştır.

UZMANLIK ÖĞRENCİSİ HEKİMLERİN VE AİLE HEKİMİ ADAYI ÖĞRENCİLERİN MÜDAHALELERİNDEN DOĞAN YASAL SORUMLULUK


Dr.Serpil Yaylacı1 – Özge Yücel2 – Prof.Dr.İ.Hamit Hancı3

1-Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D.

2-Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk A.D.

3-Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp A..D.


ÖZET

Tıbbi hatalara olan dikkatin artması, hekim sorumluluğu ve olası risklerin yönetiminin daha özenle irdelenmesi ihtiyacını doğurdu.Yine de henüz tıp fakültesi öğrencilerinin, asistanların öğrenme sürecinde, uygulamalara katılımlarından doğan yasal sorumluluk hakkında yalın farkındalıktan söz edilemez.

Bu yazıda sözkonusu grup için Türkiye'de geçerli yasal düzenlemeler irdelenmiş, yasal sorumluluğun öğrenciler, öğreticiler açısından ortaya konması amaçlanmıştır. Literatür ve yıllar içindeki seyir, risk yönetimi unsurları hakkında ipuçları içermektedir. Bunlar uygulanabilir, ölçülebilir, öngörülebilir parametrelerdir.

Asistanların, tıp fakültesi öğrencilerinin ve süpervizörlerin bu ilişkinin yasal zeminini ve niteliğini bilmesi, olası tıbbi hata potansiyelinin yönetilmesinde anahtar rol oynayabilir. Öğrenme ve öğretme sürecinin tıbbi hata açısından yasal şemsiye altına alınma biçimi ve koşullarını ortaya koymak tarafları rahatlatacak, ilişkiyi güçlendirecek, sürecin etkin yönetilmesine zemin oluşturacaktır. Yasal sorumlulukların bilinmesi, asistanların ve hekim adaylarının eğitiminin ayrılmaz parçası olarak algılanmalıdır. Öğretme sürecinde süpervizyon basamakları, hasta güvenliğini aksatmayacak unsurları barındırmalıdır.

Anahtar kelimeler: Yasal sorumluluk, tıbbi hata, asistan eğitimi.

ABSTRACT
Increasing attention for medical malpractices has led to the rise of need for careful analysis of management of possible risks and physician’s responsibility. Nevertheless, it is still not possible to speak of pure awareness of the legal liability arising from the medical faculty students’ and assistants’ participation in the applications in the course of their training.

This paper explores the present legal regulations in Turkey for the group in question and aims at identifying the legal liability with respect to students and trainers. Literature and progress over the years present us with clues regarding the elements of risk management. These are applicable, quantifiable and predictable parameters.

The assistants’, medical students’ and supervisors’ awareness of the legal basis and the quality of this relation may be the key to the management of potential medical malpractices. The way of placing the learning and teaching process under legal umbrella with regard to medical malpractices and putting forth its conditions will relieve the parties, will strengthen the relation and form an efficient basis for management of the process. Knowing one’s legal liabilities must be considered an inseparable part of the training of the assistant and prospective physicians. Stages of supervision in the process of teaching must include elements that shall not hinder the safety of the patient.

Keywords: Legal liability, medical malpractice, training assistants.
GİRİŞ
Tıbbi hata, tıbbi bir yaklaşımda amaca ulaşmak için yanlış plan yapılması veya planlanan yaklaşımın planlandığı şekilde tamamlanamamasıdır. Hasta güvenliği ve tıbbi hataların en azda tutulması için politika ve uygulamaların geliştirilmesi gereği açıktır. Hataları tanıma ve yönetme konusunda hazırlıklı olmak profesyonel hekim sorumluluğunun kaçınılmaz bir parçasıdır. (1) Bu tıbbın öğrenme süreci için de geçerlidir. Tıbbi bir zararın meydana gelmemesi için koşulların gerektirdiği tüm dikkat ve özenin gösterilmiş olduğu veya dikkat ve özen gösterildiği halde zararın meydana gelmesine engel olunamayacak olduğu kayıt altına alındığında hekimler kendilerini yasal olarak koruyabilirler.

Hasta hekim ilişkisinin kurulmuş olması, yasal ilişkiyi de başlatır. Yani hasta ile hekim arasında herhangi bir sözleşme, güven ilişkisi veya kamu hizmeti ilişkisi yoksa hekimin hastanın vücuduna müdahalesi haksız fiildir, örnek verirsek bilinci kapalı olmadığı halde izin almadan stajyer hekimle birlikte müdahaleye girişiliyorsa haksız fiil vardır ve hekim, yardımcısının eyleminden haksız fiil hükümleri arasında düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğuna göre sorumlu olur. Yardımcı ise kendi eyleminden haksız fiile göre sorumlu olur.

Tıbbi literatürde 90'lı yılların başında asistan sorumluluğu konusunun yer almaya ve tartışılmaya başlandığını görüyoruz. (2,3) Son yıllarda artarak ülkemizde de konunun daha çok gündeme geldiğini, eğitim kurumlarının risk yönetimi çerçevesinde konuya ilgisinin arttığından söz edebiliriz.


Hukuk devleti ilkesinin gereği olarak hekim de mesleki uygulamasından yasalar önünde sorumludur. (4,5)

*Hekimin tıbbi uygulamaları nedeniyle ceza sorumluluğu
Türk Ceza Hukukunda kanunun yasakladığı eylemler suç olarak kabul edilmektedir.

Kusurluluğun kasıt ve taksir (ihmal = savsama) olarak iki türü vardır. Her iki kusur tipinde de ortak olan fiilin istenmesidir. Dolayısıyla suçlarda kasıtlı ya da taksirli suçlar olmak üzere ikiye ayrılabilir.

Taksirin sözcük anlamı; bir işi eksik yapma, bir şeyi yapabilirken yapmama, kabahat demektir. Hukuk düzeninin yüklediği ödeve aldırmazlıktır. Boş verici tutumdur. Burada hareketin istenmesi, sonucun istenmemiş olması esastır.
Taksirli suçlar " Taksirle yaralamaya (2005'te kabul edilen yeni T.C.K 89. m.) ya da ölüme ( T.C.K 85. m.) sebep olmak " şeklinde sınıflanabilir. Taksirli suçlarda ceza oranları kasıtlı suçlara göre daha azdır.
Tıbbi girişim esnasında neden oldukları yaralama ve ölüme sebebiyet durumlarında hekimler hakkında özel yaptırım getiren bir kanun yoktur. Genel olan T.C.K 85 ve 89. maddeleri kullanılmaktadır. (4,5)

Kasıt ve taksir dışında yeni Ceza Kanunu'nda “bilinçli taksir” ve “olası kast” şeklinde iki ara kavram daha yer almıştır.

Ceza Hukuku'na göre, ceza sorumluluğu kişiseldir.

Taksirli suçlarda verilen cezanın kusura göre indirilme olasılığı vardır.

Günümüz hukuk anlayışında, hekimler ve diğer sağlık personeli çalışmalarını "izin verilen risk" kavramı çerçevesinde yerine getirirler. Her tıbbi müdahalenin normal sapmaları ve riskleri vardır. Bu nedenle sağlık personeli, çalıştığı birimin olanakları ölçüsünde gerekli önlemleri önceden almalı, zorunlu haller dışında riskli tedavilerden kaçınmalıdır.
"İzin verilen risk" olarak ifade edilen, tıbbın kabul ettiği normal risk ve sapmalar çerçevesinde hareketleri dolayısıyla kötü sonuçlar meydana gelse bile hekime sorumluluk yükletilmemektedir. (4,5)

İzin verilen riskin tıbbi karşılığı komplikasyondur. Tedbirsizlik, dikkatsizlik yani taksir ise tıbben “malpraktis” (hekimliğin kötü uygulanması) olarak değerlendirilir.
Genel bir tanımlama yapılacak olursa medikal malpraktis, hatalı davranış veya görev ihmali sonucu bir yaralanmaya ya da zarara yol açmaktır. Hatalı tedavi ya da tıbbi ihmal diye özetlenebilir. Bir başka tanımla malpraktis; hekimin, hastanın standart tedavisini yaparken başarısızlığı, beceri eksikliği ya da ihmali nedeniyle zarar vermesidir.(4,5)

Türk Tabipleri Birliği Etik İlkeleri M: l3: Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması" anlamına gelir.

Tıbbi Hizmetlerin Kötü Uygulamasından Doğan Sorumluluk Kanunu Tasarısında
Tıbbi Kötü Uygulama;
“Sağlık personelinin kasıt veya kusur veya ihmal ile standart uygulamayı yapmaması, bilgi ve beceri eksikliği ile yanlış veya eksik teşhiste bulunması veya yanlış tedavi uygulaması veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan ve zarar meydana getiren fiil ve durumu” diye tanımlanmaktadır. (4,5)

Hekimin tıbbi eylemlerini hukuka uygun hale getiren durumlar, hastanın aydınlatılmış rızası ve eylemin tanı-tedavi amacına yönelik olmasıdır. Hekim hastayı aydınlatma görevini yapmadan hasta üzerinde tıbbi müdahale yaparsa izinsiz olarak kişinin vücut bütünlüğünü bozmuş olur. Tedavi hastaya ait bir haktır. Kendisi tıbbi yardımı isteme ya da hastalığın kaçınılmaz gidişatını kabul etme konusunda seçimlik hakkına sahiptir. (4,5)

Hastanın acil durumu yoksa ve şuuru yerinde ise vereceği karardan sonra hekim tıbbi girişimi yapabilir. Hastanın bir tedavi ve ameliyat için usülüne uygun olarak onayı alınmış olsa bile ameliyat ve tedavi hatalı olursa yani doktorun dikkatsizliği ve tedbirsizliği ya da meslek ve sanatta aşikar acemiliği sonucu bir kusur kalırsa hasta şikayet edebilir ve dava açabilir. (4,5)


Hekimin Hukuki (Tazminat) Sorumluluğu
Hekimler meslekte bir kusur yapmaları halinde cezadan ayrı özel hukuk yönünden de sorumlu olurlar. Ceza hukukunda hukuka aykırılık devletin cezalandırma hakkının kullanılması; özel hukukta ise zarar görenin zararının tazminiyle sonuçlanmaktadır. Bir kimseyi bile bile ya da ihmal yoluyla zarara uğratan kişi bu zararı ödemekle yükümlüdür. (4,5,6,7)

Zarar hukuken korunan maddi ve manevi değerlerin bir el atma ve saldırıdan önceki ve sonraki durumları arasındaki eksilme olarak ortaya çıkan değişikliktir. Hekimin sorumluluğunda zarar, insan yaşam ve sağlığı ile (maddi) veya ruhsal bütünlüğünde (manevi) oluşan istenmeyen değişiklikler olarak ortaya çıkar. Yine mal varlığında eksilme maddi, kişisel değerler üzerindeki eksilme ve bozulma ise manevi zararı oluşturur. Bir ihmal ya da dikkatsizlik söz konusu olduğunda, sağlığa verilen zarar bir sakatlık derecesinde olursa önce hastane ve ameliyat için hastanın ödediği masrafların ödenmesi, ayrıca vücut çalışma ve kazanma gücünden ne oranla yoksun kalmışsa ona göre bir tazminatın ödenmesi konusunda dava açılabilir. Manevi bir tazminat da söz konusu olabilir. (4,5,6,7)

Hekime Yardımcı Kişi: Kural olarak hekim seçtiği tedavi yöntemini bizzat uygulamakla yükümlüdür. Çünkü hekimle hasta arasındaki güven ilişkisi, tedavinin hekim tarafından bizzat yürütülmesini gerekli kılmaktadır ve vekalet sözleşmesinin güven unsuru gereğidir. (4,5,6,7)

Ancak hastanın tedavisi için gerekli bütün işlemlerin baştan sona hekim tarafından yapılması beklenemez. Hekim, tedavi faaliyetini gerçekleştirirken üçüncü şahısların yardımını isteyebileceği gibi, şahsen yerine getirmekle yükümlü olduğu edimlerin ifasını da onlara bırakabilir. Birinci halde "yardımcı şahıs kullanılması", ikinci halde ise "hekimin kendisi yerine başkasını koyması" vardır.
Yardımcı şahıslara bırakabilecek faaliyetler hastaya enjeksiyon yapılması, ameliyata hazırlanması, kan alınması, kan veya serum verilmesi, ilaç uygulanması, ameliyathaneye ilişkin temizlik ve sterilizasyon hizmetlerinin gerçekleştirilmesi, röntgen çekilmesi gibi hekimin şahsen ifa etmekle yükümlü olmadığı, niteliği bakımından yardımcı kişilere bırakılmaya elverişli işlerdir.
Hemşire, röntgen teknisyeni, laborant gibi çalışanlar idari anlamda ayrı bağımsız meslek sahipleri de olsalar, ceza ve tazminat hukuku açısından "yardımcı kişi" sayılırlar.
Asistan hekimler de bağlı bulundukları hekimler bakımından yardımcı kişi durumundadırlar. Hizmetlerinden yararlanılan tıp öğrencilerinin de yardımcı kişi oldukları kabul edilmektedir. (4,5,6,7)

Tababet Uzmanlık Tüzüğü 2. maddesine göre, asistan deyimi, tababet dallarından birinde uzman olabilmek için bilgi ve becerisini geliştirmek amacıyla özel mevzuatına ve bu Tüzük hükümlerine göre öğrenim, eğitim ve uygulama yapmak ve bilimsel esaslara göre yetiştirilmek üzere atanan kişi anlamına gelir.(8)

Aile Hekimliği ise Tıp Fakülteleri altıncı ders yılında klinik, poliklinik ve saha çalışmalarını kapsayan on iki aylık bir eğitimi tanımlamaktadır.(9)

Yataklı tedavi kurumları işletme yönetmeliği 73. maddeye göre, yatan her hastanın tedavisi uzman tabibin tertip ve tavsiyesi üzerine uzmanlık eğitimi görenler ve hemşirelerce uygulanır. Bakımı da hemşirelerce sağlanır.(10)

Yardımcı Kişinin Ceza Sorumluluğu

Olayda üçüncü şahıslar da sorumluluk taşıyorsa Türk Ceza Kanunu’nun 22/5 hükmüne göre herkes kendi taksirli hareketinden sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir. Mağdurun (zarar görenin) hareketi de failin (olaya neden olan) taksirli hareketine eklenebilir. (Örneğin hastanın hekimin tedavi ve önerilerini uygulamaması) Burada sorumluluk failin kendi eyleminin oluşturduğu zararla sınırlı kalmaktadır. Doktorun kusurlu davranışı sonucu hastanın sağlığında meydana gelen olumsuz değişiklik zarar görenin veya başka bir doktorun tıbbi girişimi sonunda artmış ise (daha ağır bir durum veya ölüm) bu durumlar ceza sorumluluğunda gözetilmez, hekim kendi eyleminin sonucundan sorumlu olur. (4,5)

Uzman olmayan asistanlar, yetkili uzman hekim kontrolünde tedavi ve ameliyat yapabilirler. Tedavi ve ameliyata yardım edecek asistan ve diğer personelin hatalarından olayın özelliğine göre uzman hekim cezai açıdan sorumlu olabilir.

Ceza yargılamasında bilirkişilik görevi olan Yüksek Sağlık Şurası kararlarına göre, uzmanın emriyle kesilmemesi gereken damarı kesip, damarı besleyen organın nekroze olmasına sebep olan asistan cezai açıdan sorumsuz kabul edilmiş, uzman kusurlu bulunmuşken; tümörlü göz yerine sağlam gözü çıkarma olayında hem uzmana hem asistana ağır kusur verilmiştir. (4,11)

Başka bir Şura kararında ; “… doğumevinde ameliyat edilmek üzere anestezi teknisyenleri … ve …. tarafından anestezi verilmek suretiyle hazırlanması esnasında hastanın narkoz hatasından tüpün nefes borusu yerine yemek borusuna verilmesi sonucu ölümünde, ameliyat ekibinin sorumlusu olması nedeniyle Uzman Doktorun tedbirsizlik dikkatsizlik ve özen eksikliği sonucu ölüme sebebiyet vermekten 2/8 kusurlu olduğu,
Anestezi teknisyenleri … ve … nin adı geçenin tedbirsizlik dikkatsizlik ve özen eksikliği sonucu ölümünde ayrı ayrı 6/8 kusurlu oldukları” sonucuna varılmıştır (11)

Operasyonda hastaya oksijen yerine, tüplerin karıştırılması sonucunda karbondioksit verilmesi sonucu oluşan ölüm nedeniyle anestezi asistanı, anestezi uzmanı, ameliyat hemşiresi ve tüp dolum şirketi sorumluları hakkında dava açılmıştır (11).

Hekime yardımcı kişinin ve yardımcı kişinin eyleminden dolayı hekimin hukuksal sorumluluğu, hekim ile hasta arasındaki hukuksal ilişkiye göre değişir. Hasta ile hekim arasında bir sözleşme ilişkisi bulunabilir, idare hukuku ilkelerine dayanan kamu hizmeti ilişkisi söz konusu olabilir ya da ne sözleşme ne de kamu hizmeti ilişkisi söz konusu olabilir.
Hasta ile hekim arasında kurulan tedavi sözleşmesi hekime ve hastaya karşılıklı yükümlülükler yükler ve haklar tanır. Tedavi sözleşmesi ile hekim hastasının hastalığı hakkında tanı koyup onu sağaltmayı yüklenir, hasta ise hekimle aralarında kararlaştırdıkları bedeli ödemeyi yüklenir. Asıl yükümlülükler yanında hekim bir yan yükümlülük olarak hastanın kişi varlığını korumayı üstlenir. Hatta bu yükümlülük sözleşme kurulmadan önce sözleşme görüşmeleri ile başlayan güven ilişkisinden doğar (12). Bu nedenle sözleşme kurulmadan önce hastaya verilen zararlar doğan sorumluluk edim yükümünden bağımsız borç yükümünün ihlalinden ötürü kıyasen sözleşme sorumluluğu hükümlerine dayandırılır. Sözleşme kurulduktan sonra ise edim yükümünden bağımsız borç, sözleşmeye dayanan borca dönüşür ve hekim borca aykırılıktan dolayı sözleşmeye göre sorumlu tutulur (13).

Borçlar Kanunu’nun 67. maddesine göre borcun bizzat borçlu tarafından ifasında alacaklının yararı olmadıkça, borçlu borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir. Ancak tedavi sözleşmesi gibi sözleşmelerde borçlu, belirli bir beceri yanında güven ilişkisini gerektiren iş görme edimini şahsen ifa ile yükümlüdür (13). Dolayısıyla hekim tanı ve sağaltım yükümlülüğünü şahsen ifa etmekle yükümlüdür ancak bu yükümlülüğü ifa ederken borçlunun özel yetenek ve bilgisine gerek duyulmayan yerlerde kendi gözetiminde çalışan asistan veya aile hekimi adayı öğrencinin (stajyer hekimin) yardımından da yararlanabilir (13). Nitekim Tababet ve Şuabat Sanatlarının İcrasına Dair Kanun gereği çıkarılan Tababet Uzmanlık Tüzüğü’ne göre asistan hekim, uzman hekimin gözetiminde çalışarak eğitilir.(8) İntern hekim ise tıp fakültesi altıncı sınıf öğrencileri olup bu dönemlerinde aile hekimliği stajı yaparlar. Aile hekimliği stajının nasıl yapılacağı her üniversitenin tıp fakültesinin kendi eğitim ve sınav yönetmeliğinde düzenlenmiş olup genel olarak belirtmek gerekirse aile hekimliği klinik becerilerinin geliştirilmesi için klinik, poliklinik ve saha çalışmalarından oluşur (9,14,15,16). Bir örnek olarak 23.08.2008 Tarih, 26622 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliği’nin 22. maddesine göre “Bu dönemde öğrenci, klinik, poliklinik, laboratuar ve saha çalışmalarında öğretim üyesi ile öğretim görevlisi gözetiminde çalışır.” (14) Hekimin stajyer veya asistan hekimin yardımından yararlanması, hekimin ifa yükümlülüğünü ve sorumluluğunu değiştirmez. Hekime yardımcı kişilerin kusurundan kaynaklanan zarardan hekim sözleşmeye dayanarak sorumlu tutulur. Borçlar Kanunu’nun 100. maddesine göre bir borcun ifasını veya bir borçtan doğan bir hakkın kullanılmasını sözleşmeye uygun biçimde dahi olsa kendisi ile birlikte yaşayan kişilere veya gözetiminde çalışan kişilere bırakan kişi, bu kişilerin işlerini yaparken verdikleri zarardan dolayı diğer yana karşı sorumludur. Söz konusu maddeye göre ifa yardımcısından söz edebilmek için yardımcı ile hekim arasında sözleşme ilişkisi bulunması gerekmez, yardımcının hekimin çalışanı olması aranmaz (17), hekimin gözetiminde, hekimin rızası ile ifaya katılması maddenin uygulanması için yeterlidir (13). Hekim bu sorumluluktan ancak kendisi yardımcının eylemini yapsaydı kusurlu sayılamayacağını kanıtlayarak kurtulabilir (17).
Hekime yardımcı kişi ile hasta arasında ise sözleşme ya da güven ilişkisi bulunmadığından yardımcının hastaya karşı sorumluluğu haksız fiile dayanır. Yardımcının eyleminden sorumlu tutulabilmesi için yardımcının eylemi hukuka aykırı olmalı, eylem ile meydana gelen zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve yardımcı kusurlu olmalıdır. Türk-İsviçre öğretisinde egemen olan nesnel hukuka aykırılık kuramına göre bir eylemin hukuka aykırı kabul edilebilmesi için mutlak değerleri ihlali ya da özel bir hükümle korunan bir yararı ihlal etmesi gerekir (12). Yaşam hakkı, vücut bütünlüğü ve kişilik hakları kişinin mutlak değerlerinden olduğu için hekim yardımcısının hastanın vücut bütünlüğüne vereceği zarar hukuka aykırı kabul edilir. Eylem ile zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması yardımcının eyleminin meydana gelen zararı doğurmaya elverişli olması, zararın bu eylemden kaynaklanması anlamına gelir. Uygun nedensellik bağı önüne geçilemeyen bir nedenden veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusuru nedeniyle kesilecek olursa yardımcı sorumlu olmaz(17). Yardımcının kusuru kasıt, ağır ihmal veya hafif ihmal biçiminde olabilir. Yardımcının ihmalinden söz edebilmek için ondan beklenen nesnel, dürüst, makul bir asistan veya aile hekimi adayı öğrencinin göstereceği özeni göstermemesi gerekir. Bu özen derecesi aile hekimi adayı öğrencide çok daha düşüktür, bu nedenle yeterli özeni gösteremeyeceği halde işi ona yaptıran hekimin kendisi kusurludur. Öte yandan asistan hekimin tıp fakültesi mezunu ve alanında uzmanlaşmakta olan bir kişi olduğu düşünülürse asistan hekimden beklenen özen, uzman hekimden az olmakla birlikte herhangi bir hekimden daha fazladır.
Hekimin ifa yardımcısının eyleminden sorumluluğu ile yardımcı kişinin haksız fiilden dolayı sorumluluğu yarışan sorumluluklardır. Hekim ve yardımcısı, aynı eylemden dolayı farklı hukuksal nedenlere dayanmakla birlikte aynı kişiye karşı sorumludur (17). Ancak tazminatın iki kere ödenmesi söz konusu olmadığı için sorumlulardan birinin zararı tazmin etmesiyle birlikte diğeri de hastaya karşı sorumluluktan kurtulur. Ancak hekim, Borçlar Kanunu’nun 100. maddesine göre sorumlu tutularak ödediği tazminatı aralarında sözleşme varsa sözleşmeye göre, yoksa haksız fiil hükümlerine göre yardımcısının kusuru oranında yardımcısından isteyebilir(17).
Hekim, bir kamu kurumunda çalışıyorsa hasta ile hekim ya da hasta ile devlet arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır (4,18). Sağlık hizmeti, idare hukuku ilkelerine göre bir kamu hizmeti olarak yürütülür ve hekim bir kamu görevlisidir. Hekimin hastaya verdiği zarardan idare, idare hukukuna göre sorumludur, bundan doğan uyuşmazlıklar idare mahkemeleri önünde tazminat davasına benzeyen tam yargı davasıyla görülür. Çünkü kamu görevlilerinin hizmete ilişkin kusurları hizmet kusurudur ve idarenin sorumluluğunu beraberinde getirmektedir (18). Hekim yardımcısının eyleminden de idare sorumludur. Hekim yardımcısı ister öğrenci olsun ister asistan hekim olsun hekimin gözetiminde çalışarak hekime yardımcı olan bir kişinin verdiği zararın, kamu görevlisi olan hekimin verdiği zarardan idarenin sorumluluğu yönünden bir farkı yoktur. Çünkü gerek aile hekimi adayının gerekse asistan hekimin yaptığı çalışmalar, tüzük ve yönetmelik gibi hukuksal düzenlemelere dayandığından, hekime yardımcı görevlinin yardımı da kamu hizmetinin işleyişi içindedir ve stajyer ya da asistan hekimin kusuru da idarenin sorumluluğuna yol açar. Anayasanın 129. maddesinin beşinci fıkrasına göre kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan (bulundukları kasıtlı veya ihmalli davranıştan) doğan tazminat davaları kendilerine dönmek koşuluyla yasanın gösterdiği biçim ve koşullara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir. Nitekim İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ikinci maddesine göre yönetsel bir eylemden dolayı kişisel hakları zarar görenler idare mahkemesinde tam yargı davasıyla haklarını ileri sürebilir. Hekim kişisel olarak kamu hizmetinden doğan zarardan sorumlu tutulmaz ancak iç ilişkide idare hastaya ödediği tazminatı hekimden kusuruna göre isteyebilir.
Hekim özel hastanede çalışıyorsa hekim yardımcısının kusurundan doğan sorumluluk hekime ait değildir. Burada hekim kendi yardımcısını seçememektedir. Özel hastanede tedavi sözleşmesi hastane ile hasta arasında kurulur ve hastane sözleşmeye göre hastaya karşı borç altına girer. Hastane, hekimin özel hastanede hastaya verdiği zarardan borca aykırılığı düzenleyen 96. maddeye göre sorumludur; çünkü hekim borçlu sağlık kurumu adına ve hesabına hareket eden bir temsilcidir, ifa yardımcısı değildir(17). Fakat hekim yardımcısının verdiği zarardan dolayı hastane 100. maddeye göre yani ifa yardımcısının eylemlerinden doğan sorumluluk hükümlerine göre sorumlu olur. Bu durumda hastanenin ifa yardımcısının eyleminden dolayı sorumluluğu ile hekim yardımcısının haksız fiil sorumluluğu yarışır. Fakat hekim yardımcısını denetim görevini gereği gibi yerine getirmeyen hekim hastaneye karşı sorumlu olur. Hekim özel hastanede çalışmadığı ve hasta ile arasında sözleşme veya güven ilişkisi bulunmadığı durumda hekimin sorumluluğu haksız fiile dayanır. Eğer zarar hekim yardımcısının eyleminden kaynaklanıyorsa hekim, çalıştıranın sorumluluğu hükümlerine göre hastaya karşı sorumlu olur. Borçlar Kanunu’nun 55. maddesine göre başkalarını çalıştıran kimse çalıştırdığı kimselerin ve işçisinin hizmetlerini ifa ettikleri sırada verdikleri zarardan sorumludur. Ancak böyle bir zararın meydana gelmemesi için koşulların gerektirdiği tüm dikkat ve özeni gösterdiğini veya dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesine engel olamayacağını kanıtlarsa sorumlu olmaz. Hekimin bu maddeye göre yardımcısının eyleminden sorumlu olabilmesi için hekimin yardımcısını çalıştırması yani aralarında bir sözleşmesel ilişki bulunması gerekir(17).
Tıbbi tedavi protokollerinin yaygınlaştırılması tibbi hukuki sorunlara bir açıklık getirebilir.

Hekimin buradaki sorumluluğu 100. maddeden farklı olarak kusursuz sorumluluktur(17). Fakat hekim gerekli özeni gösterdiğini veya gösterseydi de zarara engel olamayacağını kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilmektedir, yasa kusursuz sorumluluk nedeniyle çalıştırana bir kurtuluş kanıtı getirmiştir. Hekimin yardımcısı ise kendi eylemiyle yine haksız fiil hükümlerine göre hastaya karşı kusuruyla sorumludur. Dolayısıyla hekim ile yardımcısı, hastaya karşı farklı hukuksal nedenlerle aynı eylemden dolayı sorumludur.

Sonuç: Tıp son derece dinamik bir süreçtir. Teknolojik gelişmeler, hastaların bilinçlenmesi, insan haklarının ön plana çıkması ve tıbbi bakımın maliyetinin artması hekimlerin mesleki ve yasal sorumluluklarının önemini daha da arttırmıştır. Sadece hekimin bilgileri değil, aynı zamanda karşı karşıya kalabileceği durumlar da çeşitlenmekte ve artmaktadır. Tıp uygulamasında ortaya çıkan “değer” sorunlarının nasıl aşılacağı, iyi-kötü, doğru-yanlış değerlendirmesinin hangi değerlere göre yapılacağı sorunu, tıpta değerin ne olduğu sorularının yanıtını verebilmek için evrenselliği sorgulanabilir prensiplere ihtiyaç vardır. Hekimlik eğitimi ve pratiği dava edilebilirlik açısından daha kırılgan ve zorlu bir döneme girmiş görünmektedir.(19)

Dünyada 1970’ten önce malpraktis, asistanların dava edildiği tek alandır. Yapılan bir çalışmada 1950-1989 arası 136 olguda asistan ve eğitim kurumunun dava edildiği belirlenmiştir. Burada vekalet sorumluluğu ile ilgili sorunlar, tedavi standartları, asistanların süpervizyonları, davaların büyük kısmını oluşturmaktadır. Yasal prosedürlerde eksiklik, bilgilendirilmiş onam da diğer dava konularıdır. Asistanlar davaların %44'ünde davaları kazanmışlardır Malpraktisin, asistan eğitim program sorumlularının yüzleşmeye devam edeceği bir konu olmaya devam edeceği sonucuna varılmıştır. (20)

Gandhi ve Kachalia çalışmalarında atlanmış ve gecikmiş tanıların en önemli hasta güvenliği konusu haline geldiğini, hastaların gerçekten zarar gördüğünü ortaya koymuşlardır. Hataların sınıflamasında çeşitli aksaklıklar, kişisel hatalar ve sistem faktörleri yer almaktadır. Yaygın aksaklık tipleri ve faktörler hakkındaki farkındalığı arttırmak; öncelikleri belirlemede, tanısal hatalardan korunmak için stratejiler geliştirmede yardımcı olabilir. (21,22) Yoğun eğitim hastanelerinde hem rutin hasta bakımının hem de eğitim faaliyetlerinin aksamadan ve tıbi yanlışa izin vermeyecek şekilde dizaynı sistematik bakış ve hazırlık gerektirmektedir. Beklenen komplikasyon, istenmeyen komplikasyon, hastaya özgü bilgilendirilmiş onam kavramsal olarak asistanlara öğretilmeli, klinik pratikte de etkince uygulanmalıdır. Standart hasta bakım sürelerine uyulması, optimal bakım koşullarının belirlenmesi, tıbbi tedavi protokollerinin uygulanması, tıbbi bakımın sürekliliğinin sağlanması, sürecin yönetimine katkı sağlayacaktır.
Asistan ve tıp fakültesi öğrencilerinin eğitiminin, hastaların tıbbi bakım kalitesini olumsuz etkilemeyecek, aynı zamanda uzman hekimlerce denetlenecek şekilde gerçekleşmesi için simülasyon, beceri laboratuvarları, asistan karnelerinin kullanımı yaygınlaşmalıdır.

Hekimlerin komplikasyon riski yüksek hastalardan, dava edilme kaygısı ile kaçınmaları uzun vadede hastaların aleyhine olacaktır. Hasta hekim ilişkisinin açık, dürüst bir iletişim zemininde olması, bilgilendirilmiş onamla hastaların sürece katılması, bozulan hasta hekim ilişkisinin ilacı gibi görünmektedir. Hastalara yeterli zaman ayırabilecek ve tedavi seçenek ve sonuçlarını tartışabilecek koşullara sahip olmak, hastalar için olduğu kadar hekimler için de değerli ve hatalardan koruyucudur.

Tıp öğrencilerinde profesyonellik ilkelerinin yerleşmesinde, öğretim üyeleri ile bire bir görüşmelerin en etkin yöntem olduğu belirtilmiştir. Yazma yönteminin ise etkin olmadığı vurgulanmıştır. Eğitim yöntemi olarak, senaryolar, olgu çalışmaları önerilmiştir.(23) Süpervizyon, eğiticilerce devredemeyecekleri, vazgeçemeyecekleri bir sorumluluk olarak taşınmalıdır.

Tıp fakültesi öğrencilerinin, asistanların öğrenme sürecinde, uygulamalara katılımlarından doğan yasal sorumluluğun taraflarca yeterince tanınıp yönetildiğini söylemek mümkün görünmemektedir. Asistanların, tıp fakültesi öğrencilerinin ve süpervizörlerin hasta hekim ilişkisinin yasal zeminini ve niteliğini bilmesi, olası tıbbi hata potansiyelinin yönetilmesinde anahtar rol oynayabilir. Öğrenme ve öğretme sürecinin tıbbi hata açısından yasal şemsiye altına alınma biçimi ve koşullarını tanımlamak, ilişkiyi güçlendirecek, sürecin etkin yönetilmesine zemin oluşturacaktır. Yasal sorumlulukların bilinmesi, asistanların ve hekim adaylarının eğitiminin de ayrılmaz parçası olarak algılanmalıdır. Öğretme sürecinde süpervizyon basamakları, hasta güvenliğini aksatmayacak risk yönetimi unsurlarını barındırmalıdır.


Kaynaklar

1. Moskop JC, Geiderman JM, Hobgood CD, Larkin GL. Emergency physicians and disclosure of medical errors. Ann Emerg Med 2006;48:523-31.
2. McNoble DJ. Expanded liability of hospitals for the negligence of fatigued residents. J Leg Med 1990;11(4):427-49.
3. Reuter SR. Professional liability in postgraduate medical education. Who is liable for resident negligence? J Leg Med 1994;15(4):485-531.
4. Hancı İH.Malpraktis. Seçkin Yayıncılık, 3. Baskı, Ankara 2006
5. Hancı İH. Acil Olgularda Hekimin Yetki Ve Sorumlulukları. Sağlık Bakanlığı Acil hekimleri Eğitim Kitabı içinde 2005
6. Aşçıoğlu Ç. Tıbbi Yardım ve Elatmalardan Doğan Sorumluluklar. Tekışık Ofset Tesisleri , Ankara , 1992.
7. Ayan M. Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk. Kazancı Yayınları , Ankara, 1991.
8. Tababet Uzmanlık Tüzüğü.
9. Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği, 19.10.2003 Tarih, 25264 Sayılı Resmi Gazete.
10. Yataklı tedavi kurumları işletme yönetmeliği
11. Hancı İH. Hekimin Yasal Sorumlulukları ve Hakları.(Tıp ve Sağlık Hukuku) Genişletilmiş 2. Baskı.1999, Toprak Ofset Matbaacılık- İZMİR
12. Kırca Ç. Bilgi Vermeden Dolayı Üçüncü Kişiye Karşı Sorumluluk, Ankara 2004.
13. Eren F. Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, İstanbul 2003.
14. 23.08.2008 Tarih, 26622 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliği
15. 18.11.2003 Tarih, 25293 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Sınav Yönetmeliği
16. 13.08.2008 Tarih, 26966 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliği.
17. Kılıçoğlu A. Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 9. Bası, Ankara 2007.
18. Günday M. İdare Hukuku, 9. Baskı, Ankara 2004
19. Yaylacı S, Yılmaz S, Karcıoğlu Ö. Acil Tıp ve Etik. Turk J Emerg Med 2007;7(4):183-190
20. Helms LB, Helms CM. Forty years of litigation involving residents and their training: II. Malpractice issues. Acad Med 1991;66(12):718-25.
21. Gandhi TK, Kachalia A, Thomas EJ, Puopolo AL, Yoon C, Brennan TA, Studdert DM. Missed and delayed diagnoses in the ambulatory setting: a study of closed malpractice claims. Ann Intern Med 2006;145(7):488-96.
22. Kachalia A, Gandhi TK, Puopolo AL, Yoon C, Thomas EJ, Griffey R, Brennan TA, Studdert DM. Missed and delayed diagnoses in the emergency department: a study of closed malpractice claims from 4 liability insurers. Ann Emerg Med 2007;49(2):196-205. Epub 2006 Sep 25.
23. Baernstein A, Fryer-Edwards K. Promoting reflection on professionalism: a comparison trial of educational interventions for medical students. Acad Med2003;78:742-7.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Uzmanlık Öğrencisi Hekimlerin Ve Aile Hekimi Adayı Öğrencilerin Müdahalelerinden Doğan Yasal Sorumluluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Serpil Yaylacı/ Özge Yücel/ Hamit Hancı'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
» Makale Bilgileri
Tarih
09-12-2009 - 23:00
(5213 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 4 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 4 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
12183
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 8 saat 6 dakika 37 saniye önce.
* Ortalama Günde 2,34 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 37123, Kelime Sayısı : 3883, Boyut : 36,25 Kb.
* 7 kez yazdırıldı.
* 15 kez indirildi.
* Henüz yazarla iletişime geçen okuyucu yok.
* Makale No : 1129
Yorumlar : 1
güzel bir çalışma olmuş..(...)
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,06935310 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.