![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Değerli Meslektaşlarım,
Müvekkilim, Sanayi Sitesi'nde bulunan bir işyerini 28.05.2010 tarihinde satın almış, 01.06.2010 tarihinde de işyerindeki kiracıya noterden ihtarname çekerek, (yasal süre olan 6 ay sonunda değil de) 30 gün içinde işyerinin tahliyesi, kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği ve aylık 1.000-TL kira bedelinin ihtar tarihinden itibaren yeni maliğe ödenmesini ihtar etmiş, ihtarname de 14.06.2010 tarihinde karşı tarafa tebliğ edilmiştir. Kiracının yasal süre içinde tahliye etmemesi ve kira bedelini de ödememesi nedenleriyle, Şubat ayında yeni malik sıfatıyla ihtiyaç sebebiyle tahliye davasının yanı sıra, ayrıca birikmiş 9 aylık kira alacağı için de ihtarlı ödeme emri göndererek icra takibi başlatılmıştır. Tahliye davasının duruşması Nisan ayının sonunda, ancak, kiracı ile anlaşma yoluna gitmek hususunda yapılan görüşmelerde tahliye etme niyetinde olmadığı anlaşılmıştır. Hatta müvekkiliminin iktisabının muvazaalı olduğu iddiasını ileri süreceği muhakkak görünüyor. Çünkü müvekkilim bu gayrimenkulü, eski malikten satın alan kayınbabasından birkaç ay sonra satın almıştır. Aslında müvekkilimin bu işyerine ihtiyacı vardır, kendisi kaynak atölyesinde biri ile ortak çalışmakta, ancak bağımsız bir işyeri bulunmamaktadır. Kira alacağına dayanarak başlattığımız icra takibinde kiracı, "Söz konusu işyerinde 01.02.2000 tarihinden beri kiracı bulunduğunu, kira bedelinin aylık 50, yıllık 600-TL olduğunu belirterek, bu kısmı aşan takip miktarına itiraz ettiğini bildirerek, kısmi itirazda bulunmuş ve 600-TL ile bu kısma isabet eden yargılama giderlerini dosyaya yatırmıştır. Elimizde yazılı bir belge olmadığı için, icra mahkemesine başvurarak sonuç almamız pek mümkün görünmemektedir. Yaptığım araştırmalar neticesinde, sulh hukuk mahkemesi'nden itirazın iptali ve temmürrüd sebebiyle tahliye talebinde bulunmanın en uygun yol olacağı düşüncesindeyim. Ancak, bu davada nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda bir karara varamadım. Müvekkilimin verdiği bilgilere göre, kiracı ile eski malik ilk kira sözleşmesini 10 yıl önce yapmış, 600-TL'lik kira bedeli de o döneme ait, fakat yazılı kira sözleşmesini her iki taraf da kaybetmiş. Ancak siz de takdir edersiniz ki, 10 yıl önceki kira bedelini hiçbir arttırıma gitmeden bugün de geçerli saymak hayatın olağan akışına aykırı. Kaldı ki, bu dönemde yıllık 600-TL bedelle, işyerinin bulunduğu sanayi sitesinde değil, köy yerlerinde bile kiralamak mümkün değil. Açacağım davada nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda değerli meslektaşlarımın bilgi ve tecrübelerini paylaşmalarını rica ediyorum. Müvekkilimin kiracıya gönderdiği ihtarnamede aylık 1.000-TL kira alacağının kendisine ödenmesini ihtar etmesine rağmen, kiracının zamanında buna hiçbir cevap vermemesi ve itiraz etmemesine dayanmayı düşünüyorum. Bilindiği üzere uygulamada pek çok kiracı stopajı daha düşük ödemek için kira bedelini daha düşük göstermektedir. Mahkeme bu tarz davalarda kira bedeli konusundaki ihtilafları neye göre karar bağlıyor? Elimizde yazılı bir kira sözleşmesi olmadığı için, kiracının beyanını mı esas alıyor, rayiç kira bedellerini mi araştıyor, yoksa kiracının vergi dairesi ve resmi kurumlara bildirmiş olduğu bir kira bedeli varsa onu mu esas alıyor? Şimdiden herkese teşşükkür eder, iyi çalışmalar dilerim. |
![]() |
#2 |
|
![]() Kira bedelinin aylık bin TL olduğunu yazılı belge olmadan ne icra mahkemesinde ne de sulh mahkemesinde ispat edemezsiniz. İhtara karşı sukut edimesi ikrar değil, inkar anlamına gelir. Mecur, işyeri olduğu için kiracı bu yerin kira bedelini vergi dairesine düşük de olsa bildirmiştir. Buralarda lehinize olacabilecek bir beyanı varsa o beyan doğrultusunda harici ikrar olarak tanık dinletebilirsiniz. Bana kalırsa elinizdeki ihtiyaç sebebiyle tahliye davası en muhtemel çözüm yolu gibi görünüyor.
|
![]() |
#3 |
|
![]() Kira sözleşmeleri gerek yazılı gerek sözlü olarak yapılabildiği halde "senetle ispat sınırının" günümüz koşullarına göre çok düşük olması sebebiyle yazılı kira kontratosu, kira tutarının tespitinde tek ispat aracı haline gelmiş durumda... Olayınızdaki gibi kötüniyetli şahıslar da yazılı delille ispat sınırının düşük olmasının kaymağını yer hale gelmiş maalesef.
Maalesef ki yazılı sözleşme olmadıkça kiracının ortaya koyduğu miktarı esas alıyor mahkemeler. "Kira tespit davası" gündeme gelmedi mi hiç ihtimalleriniz arasında? Emsal kira bedelleri yüksek olduğuna göre; civar esnafın emsal teşkil edecek kira kontratoları , bilirkişi raporları ve hakimin takdiri doğrultusunda mahkeme emsal kira bedelini rahatça tayin edecektir? "İhtiyaç nedeniyle tahliye" talebinizin olumsuz sonuçlanması halinde bir başka çarenizin de bu olacağını sanıyorum. Kaldı ki çok düşük bir kira bedeli ile işyerini kullanmakta olan kiracı, hem evsahibi ile husumet içine girdiğinden, hem de kira bedeli bir anda emsalleri ile aynı tutara yükseldiğinden tahliye yolunu en uygun çare olarak görebiliyor ![]() |
![]() |
#4 |
|
![]() Zaman ayırıp, cevap veren meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.
Sayın Tabuosman'ın belirttiği gibi kiralanan işyeri olduğu için, kira stopajı açasından vergi dairesine bildirilen kira bedelini araştırıyorum. Ancak vergi dairesi kayıtları gizli olduğu için bilgi alabilme imkanım çok zor görünüyor. Kaldı ki, edineceğim bilgilerin de pek işimize yarayacağını pek sanmıyorum. Çünkü, genelde kiracılar stopajı düşük ödemek adına kira bedellerini olduğundan daha düşük göstermektedir. Sayın Serhat Çetin'in önerdiği "kira tespit davası" açma yolu da, müvekkilimin asıl amacı tahliye olduğundan "ihtiyaç sebebiyle açılan tahliye davası"ndaki irade ve amacımız ile çelişir diye düşünüyorum. Acaba açmayı düşündüğümüz "itirazın iptali ve tahliye davası"nda mahkeme tarafların ikisinin de beyanları ile bağlı kalmadan kiralananın rayiç kira bedelini araştırıp, ona göre mi karar verir? Yoksa sayın Tabuosman'ın belirttiği gibi kiracının beyanını mı esas alır? |
![]() |
#5 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Dolayısıyla davacı olarak iddianızı bu şekilde yazılı bir belge ile ispat edemediğiniz takdirde, davanız doğal olarak reddedilecektir. İtirazın iptali davasının kiracı ile kiralayan arasındaki kira bedelini tesbit etmeye yönelik bir tesbit davası niteliğinde olmadığınınıza dikkatinizi çekmek isterim. İtirazın iptali İİK 67. maddeden kaynaklanır ve bu maddenin 1. fıkrası gereğince de "alacaklı ... genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini.." talep eder. Bu açıdan adalete uygun kira bedelinin ne olması gerektiği, rayiç bedel vs. hiçbir şekilde bu davada tartışılamaz. Bu davada sizden beklenen icrada alacaklı olduğunuzu iddia ettiğiniz miktarı HMK ve İİK'deki ilgili hükümlere uygun olarak ispatlamanızdır. Rayiç bedelinin ne olması gerektiğine ilişkin tartışmalar, ayrıca açacağınız bir kira tesbit davasının konusudur ve bu davanın da hangi dönem için hangi tarihlerde açılacağı vs. davanın şartlarının olup olmadığı ayrıca irdelenmesi gereken konulardır.
|
![]() |
#6 |
|
![]() Olayı tekrar okuyunca T.M.K'nın 2 - 3. maddeleri geldi aklıma.
"Hakların kazanılmasında" iyiniyet esas ise; bu devirde 50 TL'lik kira bedeli iddiası, iyiniyet ile bağdaşmaz. Yok 50 TL'den kiralandı ama yazılı kontrato bulunamadığından aylık 50 TL'den yıllık 600 TL kira bedeli ödenmek isteniyor ise de "hakların kullanılmasında" esas olan dürüstlük ilkesi ile bağdaşmaz bu durum. Her ne kadar kira hukuku, sözleşme serbestisinin mevcut olduğu bir alan olsa da, iyiniyet ve dürüstlük ilkeleri hakkın kazanılması ve kullanılması hususunda üstte tutulacaktır. Kira tespit davası gundeme gelecek olursa (umarım gerek kalmaz) en temel dayanagınız TMK'nın bu 2 maddesi olacaktır sanıyorum. |
![]() |
#7 |
|
![]() Sayın Admin'in cevabından anladığım kadarıyla, elimizde yazılı bir belge olmadığı için, kira alacağımızı ıspatlamamız mümkün görünmüyor, dolayısıyla davayı kaybetme ihtimalimiz de kaçınılmaz.
Bu durumda kiracının iddia ettiği miktarı kabul etmekten başka bir çare yok mu yani? Kötüniyetli bu kiracıya karşı yapılabilecek bir şey yok mu? İhtiyaç nedeniyle tahliye davasından olumlu sonuç almayı umuyorum, ama ya o dava da reddedilirse.Daha sonra kira tespit davası açma imkanı var,ama aradaki süreç yine kiracının lehine işleyecek. Kaldı ki, ihtiyaç sebebiyle tahliye davası kabul edilse bile, yargılama süreci dikkate alındığında, kiracı uzunca bir süre kiralananı neredeyse bedava kullanacak. Sıradan vatandaş zihniyetindeki müvekkile, avukat olarak bu durumları izah etmek o kadar zor ki |
![]() |
#8 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() Sayın Av.Özlem Ay Bilgin,
Sanayi sitesinde bir gayrımenkul aldığınıza göre büyük ihtimalle orayı işyeri yapacaksınız demektir ve yine büyük ihtimalle ihtiyacınız da acildir. İşinizle ilgili böyle önemli bir yatırım da böyle bir gayrımenkule belki de birkaç yüz binlirayı bulan gayet ciddi bir rakam ödediyseniz ve yine ihtimal dahilinde olmak üzere emlakçınıza bu iş için bu rakamın %3'ünü ödediyseniz, bir daha sefere bir zahmet "birkaç yüz" lira daha ödeyiniz ve bir avukattan da gayrımenkulu almadan önce hukuki görüş alınız. Herşey bittikten sona içine düştüğünüz çıkmazdan kurtulmak için avukata giderseniz, avukatın sizin için yapacakları da sınırlı olacaktır. Oysa gayrımenkulü almadan önce müvekkiliniz bir avukata danışsaydı, onun bu duruma düşmesi kolaylıkla engellenebilirdi. Örneğin satıştan önce kiracıdan tahliye taaahüdü istenebilirdi, kira kontratının yazılı hale gelmesi veya son kira bedelinin bankaya yatırılması istenebilirdi (böylece kira miktarı yazılı ve tartışmasız hale gelirdi), satış için bunlar şart koşulabilir böylece eski malikin kiracı üzerinde baskı unsuru oluşturması sağlanabilirdi, hiçbir fayda etmiyorsa, burası satın alınmaz, daha sorunsuz bir yer satın alınırdı böylece mağduriyette gerçekleşmezdi. Üstelik bırakınız avukattan görüş almayı, bir tacirin içinde kiracı olan bir gayrımenkul satın almanın "riskleri olduğunu" bilmemesi anlaşılır gibi değil, bunu çocuklar bile biliyor, o yüzden gazete ilanlarında satılık yerler "kiracısız, boş" diye özellikle öne çıkarılıyor veya kiracılı yerlerin fiyatı düşük oluyor. Müvekkiliniz 1-2 yıl bu kiracıyla uğraşacak ve bu süre içinde de rayiçten düşük kira alacak ve üstelik bir sürü masraf (davalar, vekalet ücreti vs.) yapacak da olabilir. Yine de bu bana sorarsanız işiyle ilgili bir daha yatırım yaparken, herşey bittikten sonra değil, yatırımı yapmadan önce bir avukkattan görüş almayı öğrendiği oldukça "ucuz" bir hayat dersidir,zira bundan sonraki daha önemli hukuki işlemlerinde daha büyük zararlara uğramasını engelleyecektir.
Öte yandan bu olayda bu durumun konuyu çözümleyememesinin sebebi, kira tesbit davası ile geçmişe ait kira bedelini belirlemenizin mümkün olmaması, kira tesbit davası ile sadece mevcut dönemin kirasının belirlenmesinin talep edilebilmesi ve bundan da önemlisi bu davayı açmak için izlemeniz gereken şartlar, uymanız gereken süreler vs. olması. Dolayısıyla yukarıda önerdiğim gibi kira tesbit davası bu olayda zaten açılacaktır (açılmalıdır!), ama bu açacağınız dava ile bir sonraki dönemin kirasını belirleyeceğiniz için, hali hazırda kiracının ödediği düşük kira anlamında bu davanın size bir faydası olmayacaktır. |
![]() |
#9 |
|
![]() Sayın Admin,
Söylediklerinizde çok haklısınız, size katılmamak mümkün değil. Vatandaş çoğu zaman iş işten geçtikten sonra avukata müracaat ediyor, tabir yerinde ise, ölmüş adama sun'i teneffüs yapmanız bekleniyor. Ancak, sonuçtan kendilerini değil, ilk ve en kolay suçlanabilecek kişi olarak avukatı sorumlu tutuyorlar. Bahsettiğiniz gibi diğer hususları da araştırıp, mesleki olarak yapabileceklerimi yapacağım, öncelikli olarak açmış olduğumuz tahliye davasına odaklanıp sonuç almaya çalışacağım. Şimdilik en uygun yol bu gibi görünüyor. |
![]() |
#10 |
|
![]() Bu arada müvekkilin talebi halinde, itirazın iptalı davası açmamız ve davanın reddedilmesi söz konusu olursa, aleyhimize %40 icra inkar tazminatına da hükmedilir mi?
|
![]() |
#11 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
![]() İlgili maddede ben sizi inkar tazminatından kurtaracak bir bölüm göremiyorum ama takdir sizin:
|
![]() |
#12 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Takip açmakta "haksız ve kötüniyetli" sayılmazsınız. Çünkü borçlu "kiracınız" olup, kira parasının miktarını ispat edememiş olacaksınız. Bu nedenle kötüniyet tazminatına mahkum olmazsınız. |
![]() |
#13 |
|
![]() Sayın Admin ve sayın Av.Suat Ergin, ben de alacaklının icra inkar tazminatına mahkum edilebilmesi için, kötüniyetli olması gerektiğini biliyorum. Ancak bizim olaydakine benzer ihtilaflı kira alacakları ile ilgili davalarda uygulamanın nasıl olduğundan emin olamadığım için bu soruyu sordum, fakat iki farklı görüş var. Dayanak veya Yargıtay içtihadı sunmanız mümkün mü acaba?
|
![]() |
#14 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
İlle de karar olsun. ![]()
|
![]() |
#15 |
|
![]() Her iki yöndeki içtihatlar da şerhimizde mevcut:
![]() http://www.turkhukuksitesi.com/mevzu...d=6486#ictihat Birinci görüşe örnek: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=9820 İkinci görüşe örnek: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=4970 |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kiralayan olmayan (kira sözleşmesi tarafı olmayan) malikin kira ücretini talep etmesi | serdarserdar | Meslektaşların Soruları | 4 | 26-06-2024 11:08 |
Eski malikle danışıklı düzenlenen kira sözleşmesi, yeni malikin tahliye hakkı? | Avk.Cfr | Meslektaşların Soruları | 6 | 27-01-2011 14:53 |
Yazılı kira sözleşmesi olmaması hali ve Yeni Malikin Tahliye Talebi | nefise | Meslektaşların Soruları | 5 | 17-09-2008 12:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |