Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2004/ 6-67 Esas 2004/ 64 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
İcra mahkemesine başvuru yoluyla itirazın kaldırılması istemi yapıldığında artık iyiniyet-kötüniyete bakılmaksızın icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir.
(Karar Tarihi : 11.02.2004)
Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması ve tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 13.İcra Tetkik Mercii Hakimliğince davanın reddine dair verilen 18.02.2003 gün ve 2002/6 E- 2003/77 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 04.06.2003 gün ve 2003/3424-4231 sayılı ilamı ile; (...Dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçelere göre alacaklının tüm, borçlunun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Borçlu, inkar tazminatı talebinde bulunduğuna ve isteğin reddine karar verildiğine göre İİK.nun 269/d maddesinin yollaması ile aynı Yasanın 68/son maddesi hükmü karşısında reddedilen miktar üzerinden borçlu yararına inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken bundan zühul ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava kira alacağının süresinde ödenmemesi nedeniyle oluşan temerrüde dayalı olarak girişilen icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ile kiracının tahliyesine karar verilmesi ve İİK. m. 68'e göre %40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davacı, davalı-kiracının kira sözleşmesine göre ödemesi gereken 2001 yılı Ağustos, Eylül ve Ekim ayları kiralarını 2.062.500.000 TL. eksik ödediğini, ayrıca Kasım 2001 ayına ait kira bedelini sözleşmeye göre ayın üçüne kadar ödemesi gerekirken, süresinde ödemediğini ileri sürerek, borçlu-kiracının yaptığı itirazın kaldırılmasına, alacağın tahsiline, kiralanandan tahliyesine, %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, kira bedelinin uyarlanması ve 4531 sayılı yasaya göre yeniden tespiti için dava açtığını, Kasım 2001 ayına ait kirayı da yasal uzatma süresi (ayın 3'ü Cumartesi gününe denk geldiğinden Pazartesi günü ayın 5'inde) içinde ödediğinden temerrüt oluşmadığını, bu nedenle girişilen takibin haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak açılan davanın reddine, %40'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemenin, kiracının, sözleşmeye ve aralarındaki uygulamaya göre kira bedelini süresinde ödediği ve bu yönden temerrüt oluşmadığı, kira bedelinin yeniden belirlenmesi için kiracı tarafından açılan davada, 2000 ve 2001 yıllarında emredici nitelikteki 4531 Sayılı Kanunun uygulanması gerektiği, karar kesinleşmese bile, artık sözleşmeye itibar edilemeyeceğinin anlaşıldığı, bu nedenle; alacaklı-kiralayanın, kira bedelinin kiracı tarafından sözleşmeye göre belirlenen bedelden eksik ödenmesi sonucunda temerrüt oluştuğu yönündeki iddiasının yerinde görülmediği, böylece davacı-kiralayanın, girişilen icra takibinde haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine ancak, olayın oluş şekline, davacının iddialarını kira sözleşmesine dayandırmış olmasına, taraflar arasındaki kira miktarı konusunda uyuşmazlık çıkmasına ve başka bir davaya konu yapılmış olmasına göre, davacı-kiralayanın icra takibine girişmede kötüniyetli olduğunun sabit bulunmaması nedeniyle, davalı-borçlu-kiracı yararına kötüniyet (icra-inkar) tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına ilişkin olarak kurduğu hüküm, özel dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur. Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.

Özel Daire davacının temyiz itirazını reddetmiş ve bu kısım kesinleşmiştir.

Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık; davalı-kiracı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasındadır.

Burada icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı kavramı ile İcra İflas Yasasının 67/2. ve 68. maddelerindeki düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.

Dava değerine göre sulh ve asliye hukuk mahkemelerinde görülen itirazın iptali davaları; genel haciz yolu ile girişilen ilamsız takiplerde borçlunun itirazı üzerine takip durduğundan; alacaklıya, takibe devam edip alacağına kavuşması amacıyla sağlanan olanaklardan biridir.

İcra İflas Yasasının 67. maddesine göre, "takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için mercie müracaat etmek istemeyen alacaklı, itirazın tebliğinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler çerçevesinde, alacağının varlığını ispat ederek itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin ağırlığına göre, red veya hükmolunan meblağın %40'ından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkum edilir" denmektedir. Açıkça görüleceği üzere burada öngörülen kötüniyet (icra inkar) tazminatı ancak, genel hukuk mahkemesinde 1 yıl içerisinde itirazın iptali davası açılması haline münhasır olmakta ve kötüniyetin varlığı bu durumda tartışılabilmektedir İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada "kötüniyet tazminatı" olarak adlandırılan gelen tazminat türü, sadece ve ancak, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan, ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK.nun 67. maddesi anlamında "haksız" ise de, kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmamaktadır (Y.HGK.10.04.2001 tarih 2002/19-282-299 sayılı kararı).

Öte yandan alacaklı dilerse itirazın tebliği tarihinden itibaren 6 ay içinde icra mahkemesinde (icra tetkik mercii) itirazın kaldırılması isteminde bulunabilir. İcra İflas Yasasının 68. maddesinin son fıkrasına göre;" itirazın kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine %40'tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir..." denmektedir.

Hemen belirtelim ki, bu prosedürün uygulanması şıkkında; icra inkar tazminatına hükmedilmesi için, borçlunun ilamsız takip yolu ile vaki ödeme emrine karşı itiraz etmiş olması ve alacaklının da itirazın kaldırılması için icra hakimliğine itirazın kaldırılması davası açıp, İcra İflas Yasasının 68. maddesinin 1.fıkrasında açıklanan biçimde "alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını doğuran bir senede yahut resmi dairelerin ve yetkili makamların yetkileri dahilinde usulünce bir makbuz veya belgeye dayandığını" ispat etmesi gerekir. İcra İflas Yasasının 68. maddesinin son fıkrasında düzenlenen icra inkar tazminatının yasaya konuluş amacı; borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun ödeme emri üzerine icrada borcunu inkar etmesini önlemektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.1967 gün ve 1967/4-1344 E. ve 615 K. sayılı ve aynı kurulun 21.03.2001 gün ve 2001/19-266-273 sayılı ilamı).

İcra İflas Yasasının sözü ve amacı birlikte değerlendirildiğinde, itirazın kaldırılması isteminin kabulü halinde alacaklı, reddi halinde borçlu lehine, istekleri var ve diğer koşullarda mevcutsa, iyi yada kötüniyete bakılmaksızın mutlak surette icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Somut olayda, davacı alacaklı tarafından, borçlu-kiracının 2001 yılı Kasım ayın kirasını süresi içinde ödemediği iddia edilmişse de, mahkemece; 2001 yılı Kasım ayının 3. günün Cumartesine denk geldiği, Pazartesi ayın 5'inde ödenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, kaldı ki, önceki ödeme tarihlerine bakıldığında, sözleşmenin aksine kira bedelinin ayın ilk yarısında ödenmesi gerektiği yolunda bir uygulamanın oluştuğu ve temerrüdün gerçekleşmediği, bu nedenle takip eden ayların kira bedellerinin de muaccel hale gelmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin olarak kurduğu hüküm, özel dairece onanmıştır. Davalının talep ettiği icra inkar tazminatı ise, davacının elindeki sözleşmeye göre icra takibine giriştiği, bu nedenle kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle mahkemece reddedilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere İcra İflas Yasasının 68/son maddesi, icra mahkemesine (icra tetkik merci) başvuru yoluyla itirazın kaldırılması istemi yapıldığında artık iyiniyet-kötüniyete bakılmaksızın icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği açıktır.

Hal böyle olunca, İcra İflas Yasasının 269/d maddesi yollaması ile aynı yasanın 68/son maddesi hükmü karşısında reddedilen miktar üzerinden istemle bağlı olmak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde direnme kararı verilmesi hatalı olmuştur. Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle HUMK.NUN 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.02.2004 günü oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 67 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/37 md.)

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.11) "yüzde yirmisinden" aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

(Ek fıkra: 6352 S.K.-02.07.2012/m.11) "Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.”




 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nurdan KARADAĞ
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 30-03-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03554010 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.