Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : av.seenerb, Tarih : 18-12-2023 12:44
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,

Müvekkilimiz bir şirkette tır şoförü olarak 9 ay çalışmıştır.Sefer başı ücret olarak 1500 dolar artı asgari ücret olarak anlaşma yapılmıştır. Ancak herhangi bir sözleşme, bordro vs. bulunmamaktadır. Müvekkil işçiye sefer başı ödenen primler bazen dolar cinsinden bazen TL cinsinden parça parça banka aracılığıyla ödenmiş ancak açıklama olarak sadece yol avansı yazılmıştır.Gittiği ülkelerin birinde araç arıza yapmış ve müvekkil o ülkede 3 ay kalmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle ödenenen araç masrafları da yol avansı açıklaması ile gönderilmiştir. Şirket birlikte 2 tır çalıştırmaktadır. Ve diğer şoföre yapılacak ödemelerde bazen müvekkile gönderilmiş müvekkil de diğer şoföre gönderim yapmıştır.Ancak yaptığımız emsal araştırmalarına göre gidilen ülkelerde sefer primi 900-1000 dolar civarıdır. Herhangi bir sözleşme ve bordro olmaması ödenen primlerin her seferde 1500 dolar ödenmeyip parça parça ödenmesi ve bazen tl cinsinden ödenmesi bizi çıkmaza sokmaktadır. Asgari ücret ödemesi ise yapılmamıştır. Bu durumda asgari ücret alacağı ispatlanamaması durumunda fazla ödeme yapıldığı iddiası ile fazla ödemenin geri alınması söz konusu olabilir mi?
BU olayda nasıl bir yol izlememizi önerirsiniz?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1930, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukat1005, Tarih : 18-12-2023 12:07
Merhaba sayın meslektaşlarım,

X belediyesi y taşınmazının satışı için kapalı teklif usulü ile bir ihale açıyor ve taşınmaz müvekkile ihale ediliyor. İhale edildikten sonra müvekkil taşınmazı görmeye gittiğinde taşınmazın işgalcili olduğunu öğreniyor. İşgalci müvekkile 'Buradan ölümü bile çıkaramazsınız." gibi cümleler söyleyip bir de müvekkili tehdit ediyor. Bunun üzerine müvekkil taşınmazı almaktan vazgeçip ihale bedelini ödemiyor. Bu süreçte Belediye'ye de taşınmazın işgalcili olduğu ve işgalci tarafından tehdit edildiği için bedeli ödemediğini, teminatın tarafına iade edilmesi gerektiğine dair bir dilekçe ile müracaat ediyor. Belediye ise ihale için yatırılan teminatı irat olarak kaydediyor ve iadeye yaklaşmıyor.

Bir de ihale şartnamesinde "Taşınmaz üzerinde fuzuli işgal var ise ihaleyi kazanan yüklenici işgali kaldırmakla yükümlüdür. Belediyemizin bu konuda herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır." maddesi bulunmakta olup bağlayıcılığı konusunda tereddütlerim bulunmaktadır.

Kısacası bu aşamada teminatımızı alabilmek için Belediye'ye karşı bir hukuki süreç başlatacağız ancak nasıl bir yol izlemem gerektiği hususunda sizden fikir almak istedim.

Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1724, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : tlny, Tarih : 18-12-2023 12:02
Yürütmeyi durdurma talebim İdare Mahkemesinde OY ÇOKLUĞUYLA (Başkan lehime karşı oy kullandı) reddedildi. Ardından yaptığım itiraz üzerine Bölge İdare Mahkemesinde yürütmeyi durdurma talebim incelendi. Yine ret kararı aldım. Daha sonra dosya BİM tarafından İdare Mahkemesine geri gönderildi. İdare Mahkemesi de bana duruşma davetiyesi gönderdi. Duruşmaya katıldım. Duruşmadan sonra karar tarafıma tebliğ edildi. Söz konusu kararla idari işlemin iptaline karar verildi. Bölge İdare Mahkemesine 30 günlük istinaf yolu açık olmak üzere. Sorum şu ki böyle bir durumla karşılaşan hiç oldu mu ? YD talebi reddedilen ancak dava konusu idari işlemin iptaline karar verilen ? Böyle bir durumda BİM den de lehime bir karar çıkması halinde yani karar kesinleşecek olursa doğrudan ilgili kuruma atamam gerçekleşir mi yoksa yeniden mülakata mı tabi tutulurum? Nasıl bir yol izlememi önerirsiniz dava sürecinde şimdiden ilginiz için teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1518, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ayzıt, Tarih : Dün 15:39
Sevgili Meslektaşlarım,
Somut olayda A eşi B'nin 3 adet bileziğini alarak B'ye evlilik birliği içerisinde bir taşınmaz bağışlıyor. Müvekkil B, taşınmazı torununa devrediyor. A ile B'nin boşanma davasında B'nin taşınmazı eşi A'dan habersiz devretmesi güven kırıcı davranış olarak nitelendiriliyor. Devir konusu taşınmazın B'nin kişisel malı olduğu görüşündeyiz ancak görüşümüzü destekleyen herhangi bir içtihada rastlayamadım. Sizlerin görüşlerinden yararlanmak istiyorum. Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :91, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avhanim, Tarih : Dün 14:50
Meslektaşlarım merhabalar, OCAS müdafii olduğum bir dosya istinafta bozularak sanık müvekkilimin beraatine karar verildi. Ancak vekalet ücretiyle ilgili herhangi bir karar yazılmamış. Temyize gidilebilir mi sizce?

Bildiğim kadarıyla; "Beraat eden sanığın vekaletname ile yetkilendirilen müdafii bulunması halinde Hazine tarafından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücretine hükmedilmesi uygulamasına devam edilecek, ayrıca sanık müdafisinin Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafi olması ve müdafilik görevinin devam ediyor olması halinde de vekalet ücretine hükmedilecek, ancak bu ücret Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan avukatlık ücretinden Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife uyarınca Hazine tarafından müdafiiye ödenen ücret mahsup edilmek suretiyle belirlenecektir."

İstinafa gidilen vakit 2022 yılı, asgari ücret tarifesindeki değişiklik 23.10.2023 tarihinden itibaren geçerli ve dosya istinaftan henüz yeni döndü. Değerli yanıtlarınızı ve yardımlarınızı bekliyorum...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :110, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT2549, Tarih : 11-06-2024 18:50
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,
Boşanma davasında mahkeme tarafından tedbir nafakasına ara kararla hükmedildi. Bu ara karara istinaden örnek 7 icra takibi tarafımızca ikame edildi. Sonrasında dosya karara çıktı. Davamız kabul ile sonuçlandı. Çocuk ve müvekkil için tedbir nafakasındaki bedelin aynısı olacak şekilde iştirak ve yoksulluk nafakası verdi. Fakat aynı olduğu için ben nafakayı tekrar icra takibine koymadım.

Başka bir icra takibi açarak tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücretini icra takibine koydum.

Bu ayrı açtığım takip sıkıntı oluşturur mu ? Yardımcı olursanız memnun olurum iyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :189, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.BuğraHazarKESER, Tarih : 11-06-2024 18:36
Merhaba sevgili meslektaşlarım,

Müvekkilimize ait otomobile, müvekkilimiz seyir halinde iken sağ kapıdan çarparak araçta hasar oluşmasına sebep olundu. Bisikleti 8 yaşında bir çocuk kullanmakta, çocukta herhangi bir sağlık sorunu yok trafik polisi tarafından tutanak tutulmuş ve müvekkilimiz kusursuz konumdadır.

Bahse konu kaza ile ilgili kollukta ifade verilmiş ve iki taraf birbirinden şikayetçi olmamıştır. Müvekkilimizin aracında oluşan hasar ve değer kaybının kim tarafından karşılanacağı, tarafımızca nereye başvurulması gerektiği konusunda bilgi verirseniz sevinirim.

Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.

İyi çalışmalar
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :274, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Tuba A., Tarih : 11-06-2024 13:31
Merhabalar,

Muvekkil vakti zamaninda bir meslektasa vekaletname vermis ve tahliye taahhudune dayali icra ve dava ikame edilmistir.

Simdi muvekkil ayni kiraciya kira bedelini odememesi nedeniyle farkli bir icra takibi acmak istemekte ve bu is icin de bize vekaletname vermek istemektedir.

Boyle bir durumda herhangi bir sakinca var midir? Diger meslektasin azli veya muvafakati gerekir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :124, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : sailor1981, Tarih : 10-06-2024 14:12
Tek taraflı iş sahibi tarafından fesih edilmiş Eser Sözleşmesi hakkında fesih sonrası ( iş sahibi yüzünden uzayan iş süresi dikkate alınarak)fiyatlar hakkında uyarlama davası açılabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :249, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : ayzıt, Tarih : 08-06-2024 16:03
Sevgili meslektaşlarım,
Müvekkilin maliki bulunduğu taşınmazı kiracı kardeşi 10 yılı aşkın süredir gabin niteliği taşıyacak şekilde düşük bedelle kullanıyor. Müvekkilin işyerinin kapanması sonucu işyeri ihtiyacı doğuyor. TBK 347 ve TBK 350 kapsamında hem süre bitimi hem de ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açmayı düşünüyoruz. Konuya ilişkin içtihatları araştırdığımda iki maddeye de dayanacak şekilde örnek bir içtihat bulamadım. Sizlerin görüşlerinden yararlanmak istiyorum. Şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :470, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avfatosay, Tarih : 07-06-2024 12:28
Meslektaşlarım merhabalar.

İhtiyaç sebebine dayalı olarak kira döneminin sonundan itibaren 1 aylık süre içerisinde davamızı ikame ettik. Bugün yapılan duruşmada hakim hanım, dava tarih itibari ile süresinde açılmış ancak taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinin fesih başlığı altında yer alan bir madde nedeni ile karşı tarafa ihtarda bulunulması gerektiğini söyledi ve çekilmiş olan bir ihtarnamenin bulunması halinde dosyaya ibraz edilmesi için tarafımıza süre verdi. Bahsi geçen madde "Sözleşme her ne kadar bir yıl süre için yapılmış olsa da kiraya veren gerekçe göstermeksizin sözleşme başlangıç tarihinden itibaren başlamak üzere 1 ay önce ihtarda bulunmak şartıyla kira akdine son verebilir. Kiracı, kira akdinin bir yıldan önce kiraya veren tarafından feshedilmiş olması nedeniyle kiraya verenden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamaz.Bu hüküm taraflarca kabul,beyan ve taahhüt edilmiştir. şeklindedir. Bu madde, TBK uyarınca geçersiz olacaktır. Bu geçersiz sayılacak madde kapsamında müvekkilden kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren 1 ay içerisinde ihtar çekmesinin beklenmesi doğru bir karar mıdır ? Yardımcı olursanız sevinirim. Elinizde somut olayla benzerlik gösteren Yargıtay kararı varsa paylaşırsanız memnun olurum. Yanıtlarınız için şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :516, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av.semakeles, Tarih : 06-06-2024 14:53
İyi günler meslektaşlarım. Daha önce karşılaşmadığım bir konuda görüşlerinizi almak isterim. Müvekkil bundan 4-5sene önce bir rezidanstan iki daire alıyor. Rezidans yönetimi ile bir sözleşme yapıyor. Sözleşmeye göre; rezidans yönetimi müvekkile evde kiracı olsun olmasın aylık sabit bir kira ücreti ödeyecek ve bunun karşılığında istediği kira bedeli üzerinden müvekkilin evini başkasına kiralayacaktır. Bir kaç sene bu durum devam ediyor sonrasında rezidans yönetimi iflas edip başka bir yönetime devrediliyor ve o yönetim müvekkile para ödemeyip (DAİRELER ÜZERİNDE İPOTEK OLDUĞU KİRA GELİRİNİN İCRA DAİRESİNE YATIRILDIĞI İDDİSIYLA) müvekkilin bir evinde de hala birini oturtuyor. Müvekkil maliki olduğu evi boşaltılmış şekilde geri almak istiyor. Biz bu durumla ilgili yeni yönetime aramızda yeni bir sözleşme olmadığını ve herhangi bir ödeme de yapılmadığını bu nedenle de evin tahliyesini isteyen bir ihtar gönderdik ancak cevapsız kaldı. Bu durumda ne yapmamızı önerirsiniz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :634, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avosk, Tarih : 06-06-2024 12:24
Meslektaşlarım selamlar,

Örnek 14 icra takibine itirazlar halinde sulh hukuk ve icra hukukta dava açma süreli nelerdir?

İmzaya, borca itirazlarda süreler nasıl etkilenir?

Yardımcı olursanız sevinirim. Herkese iyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :355, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Burçin Yılmaz, Tarih : 05-06-2024 15:02
Müvekkil şirkete SGK tarafından maaş haciz müzekkeresi gönderildi. Müzekkerede AATUHK m.71 "Aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları tarafından bağlanan gelirler kısmen haczolunabilir. Ancak haczonulacak miktar bunların üçte birinden çok dörtte birinden az olamaz." hükmüne dayanarak işçinin maaşının 1/3'ünün haczedilmesini talep etmektedir. Hatta eğer işçinin maaşı üzerinde daha önceden konulmuş bir haciz var ise 1/4'ü ile 1/3'ü arasındaki farkın SGK'ya ödenmesi gerektiğinden bahsedilmektedir.

Madde 35 - İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dahil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır.

İş Kanunu madde 35 hükmü nedeniyle bunun mümkün olmadığını, alacaklarının sıraya alındığını bildiren bir cevap SGK'ya gönderilmiştir. Ancak SGK tarafından maaşın AATUHK m.71'e göre 1/3'ün işveren tarafından gönderilmesi gerektiği aksi takdirde aynı kanunun 58/5 maddesi gereğince borçtan işverenin sorumlu olacağı cevap olarak gönderilmiştir.

SGK'nın bu uygulaması yanlış değil midir ? Maaş hacizlerinde daha yeni tarihli ve özel kanun olan İş Kanunu m.35 hükmü dikkate alınması gerekmez mi ? Bu konuda gelinen aşamada neler yapılabilir ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :404, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 04-06-2024 18:16
Merhaba meslektaşlarım,
Alacağımızı tahsil etmeye çalıştığımız bir borçlu var. Bir Ltd şirketinde işe girmiş .Maaş haczi için sorgulama yaptığımda şirketin UYAP sisteminde görünen 2 adet adresi bulunmaktaydı. İlk adrese tebligat çıkarttığımda öyle bir sokak bulunmaması sebebiyle iade döndü. İkinci adrese çıkarttığımda da komşuları taşındıklarını söylediği için tebligat iade döndü. Şirket, ilk tebligatın iade dönmesinin ardından sistemdeki ilk adresini, ikinci adrese çevirdi. İkinci adrese yaptığım tebligatın iadesinden sonra da şuanda sistemde sadece ilk adresleri görünmektedir.
Tebligatlar ile şirkete ulaşamayacağımı anladım. Peki bu aşamadan sonra maaş haczi talebini ilgili şirkete nasıl iletmem gerekli?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :478, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : buraki, Tarih : 04-06-2024 09:43
Sayın meslektaşlarım merhabalar. Aşağıda izah edeceğim konuda değerli görüş ve yardımlarınızı almak isterim.

Müvekkilin murisinin üzerine kayıtlı taşınmazda murisin ölümünden sonra 1975 kadastrosuyla kamu adına tespit yapılmış ve müvekkillerde yurt dışında yaşadığı için bu husustan haberdar olamamışlar. Şimdi bu tespite itiraz süresi ve dava zamanaşımı süresi olan on yıllık süre geçmiş durumda. Fakat Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli 2009/4-383 E., 2009/517 K. sayılı kararı ile önceki içtihatlardan dönülerek kadastro tespitleri sırasında yapılan hataları da devletin tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan sorumluluğu kapsamında TMK'nın 1007. maddesi uyarınca değerlendirilebileceğini ifade etmiştir. Böylelikle Anayasa mahkemesinin muhtelif kararlarında da belirtildiği üzere kadastro tespitlerine karşı artık yeni bir başvuru yolu tanınmıştır. Fakat araştırdığım kadarı ile 2009 yılında verilen bu karar öncesi bu başvuru yolu olmadığından hak kaybına uğrayan kişilerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğine ilişkin bir netlikte mevcut değil.
Gelinen noktada 1975 yılında kadastro tespiti ile kamu ve 3. şahıs adına yazılan taşınmazlar için dava açmak istiyoruz. Fakat tapu iptal davası için davanın zamanaşımına uğradığını fakat devletin TMK m.1007 kapsamındaki sorumluluğu gereği tazminat davası açılabileceği kanaatindeyim. Bunda da zamanaşımı konusunda tereddütlerim var.
Bu konuya ilişkin güncel bir yargıtay kararı, görüş ve düşüncesi olan meslektaşlarım yardımda bulunabilirseniz çok sevinirim. İyi günler dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :437, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Tuba A., Tarih : 03-06-2024 21:16
Merhaba sayin meslektaslarim,

Kat karsiligi insaat sozlesmesinden yani eser sozlesmesinden kaynaklanan zararlarin tazmini icin acilacak davada arabuluculuk dava sarti midir?

Simdiden degerli yorumlariniz icin tesekkur ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :368, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av.bilall, Tarih : 03-06-2024 12:59
Meslektaşlarım merhaba. Davacı tarafından mahkeme ara kararına binaen birikmiş tedbir nafakası vekil marifetiyle icraya konuldu. Dosya kapak hesabına göre (asıl alacak, faiz, tahsil harcı ve diğer harçlar, masraflar ve vekaletname ücreti) ödememizi yaptık. Tahakkuk eden her ay için tahsil harcı hariç nafaka ödemelerimizi yapmaktayız.
Alacaklı vekilinin dosya hesap raporu talebi üzerine icra müdürlüğü dosya hesabında yeniden vekaletname ücreti belirledi.
Sorum şu;
aynı icra dosyasında tahakkuk eden her ay için 2. defa vekalet ücreti belirlenir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :374, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avelifaydn, Tarih : 02-06-2024 00:27
Meslektaşlarım merhaba,
Bir müvekkilim yedek parça işi ile uğraşıyor ve kendisiyle aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir şirket sahibinden o şirkette stokta bulunan yedek parçaları ve mobiyaları satın alarak aynı mülk üzerinde ( müvekkilimin yedek parçaları almak istediği şahıs mülk sahibi değil kiracı) farklı bir şirket kurarak yedek parça alım satımı yapmak istiyor. Yalnız tarafımızca öğrenilen bilgilere göre şirket sahibi şahsın piyasaya borcu fazla olup malvarlığı değerleri üzerinde de hacizler bulunmaktadır. Bu durumda müvekkilimin sadece şirket sahibinin sattığı tüm yedek parça ürünlerini ve mobilyaları satın alması iş yeri devri olarak mı kabul edilmelidir yoksa mal varlığı devri olarak mı kabul edilmelidir ? Müvekkilimin ileride şirket sahibinin borçlarından sorumlu olmasını engellemek amacıyla nasıl tedbirler alabilirim ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :426, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 01-06-2024 10:59
Merhaba meslektaşlarım,
Açılan kısıtlama davasında mahkeme,
Tensip zaptında talebin vesayete ilişkin olduğuna ve bu nedenle HMK 316,385 uyarınca iş bu talebin basit yargılama usulünün uygulanmasına çekişmesiz yargı işi olduğundan ön inceleme yerine kaim olmak üzere tahkikata geçilmesine ve tahkikat için duruşma günü verilmesine karar vermiştir.
-Kısıtlaması istenen kişiye cevap dilekçesi sunması için süre verilmeyişi doğru mudur?
-Kısıtlaması istenen kişi kendisini avukat ile temsil ettirir sonucunda davanın reddini sağlarsak tarafıma karşı vekalet ücreti kararlaştırılır mı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :621, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05579710 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.