Bisiklet ile otomobile çarparak verilen hasar hakkında

Merhaba sevgili meslektaşlarım,

Müvekkilimize ait otomobile, müvekkilimiz seyir halinde iken sağ kapıdan çarparak araçta hasar oluşmasına sebep olundu. Bisikleti 8 yaşında bir çocuk kullanmakta, çocukta herhangi bir sağlık sorunu yok trafik polisi tarafından tutanak tutulmuş ve müvekkilimiz kusursuz konumdadır.

Bahse konu kaza ile ilgili kollukta ifade verilmiş ve iki taraf birbirinden şikayetçi olmamıştır. Müvekkilimizin aracında oluşan hasar ve değer kaybının kim tarafından karşılanacağı, tarafımızca nereye başvurulması gerektiği konusunda bilgi verirseniz sevinirim.

Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.

İyi çalışmalar

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 16/2 maddesi gereğince ayırt etme gücüne sahip bulunan küçükler haksız fiillerinden şahsen sorumlu oldukları gibi, TMK'nun 369/1 maddesi uyarınca da ev başkanı da küçüğün haksız fiillerinden kusursuz sorumluluk esasına göre mesuldür. Ancak ev başkanının kurtuluş beyyinelerinden istifade ettiği haller saklıdır.

Dolayısıyla siz talebinizi, tahsil imkanını nazara alarak ev başkanı sıfatıyla (örf ve adete göre) babaya yöneltmelisiniz.

Alıntı: Yazan Mustafa AKTAŞ 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 16/2 maddesi gereğince ayırt etme gücüne sahip bulunan küçükler haksız fiillerinden şahsen sorumlu oldukları gibi, TMK'nun 369/1 maddesi uyarınca da ev başkanı da küçüğün haksız fiillerinden kusursuz sorumluluk esasına göre mesuldür. Ancak ev başkanının kurtuluş beyyinelerinden istifade ettiği haller saklıdır. Dolayısıyla siz talebinizi, tahsil imkanını nazara alarak ev başkanı sıfatıyla (örf ve adete göre) babaya yöneltmelisiniz.

Teşekkür ederim meslektaşım, ancak buradaki asıl soru bunu doğrudan bir icra takibine mi konu etmeliyiz yahut bir davaya mı konu etmeliyiz. Karşı tarafın sigorta/kasko durumu olmadığından dolayı.

Alıntı: Yazan Av.BuğraHazarKESER Teşekkür ederim meslektaşım, ancak buradaki asıl soru bunu doğrudan bir icra takibine mi konu etmeliyiz yahut bir davaya mı konu etmeliyiz. Karşı tarafın sigorta/kasko durumu olmadığından dolayı.

Zararın miktarı ve tazmin biçimi yargılamayı gerektirdiğinden alacağınız likit sayılmaz. Bu nedenle öncelikle icra takibi başlatmanız size icra inkar tazminatı hakkı vermez. Diğer yandan haksız fiilde temerrüt tarihi, haksız fiilin gerçekleştiği tarih olduğundan icra takibi size temerrüt konusunda da ilave bir fayda sağlamaz.

Takdir elbette size ait olmakla beraber icra takibi başlatmaksızın dava açmanız daha uygun olacaktır.

Meslektaşım, müvekkilinizin aracı kaskolu ise hasarı kaskodan karşılayabilirsiniz. Müvekkilin kusuru yoksa, bu durum kasko hasarsızlık indirimini (kasko delinmesini) etkilemez. Kasko daha sonrasında gerekli görür ise rücu davası açıyor.

Bununla birlikte, hukuki açıdan Mustafa Bey’in de belirttiği gibi, hasar tazminine ilişkin süreç yargılama gerektirdiğinden dava açılması daha sağlıklı olacaktır.

Ancak uygulamada, bu tür durumlarda hasar bedelinin kusurlu tarafça ödenmesi gerektiği taraflarca bilindiğinden, öncelikle icra takibi başlatılması tercih edilmektedir. Zira itiraz edilmemesi veya uzlaşma talep edilmesi halinde, yargılama sürecine kıyasla çok daha kısa sürede sonuç alınabileceği göz önünde bulundurulmaktadır.