23-03-2010, 20:18 | #1 |
|
Elektronik İmza İle Ses Kaydı Karşılıklı İletilerek Sözlü Akit kurulabilir mi?
Bu gün Sinan Öztürk isimli meslektaşımızın THS Borçlar Hukuku Şerhinin 13. maddesine bilgi notu olarak eklediği Yüksek Lisans Tezindeki şu görüşleri okurken http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=4962 , aklıma şu soru takıldı:
Acaba karşılıklı iradeleri içeren bir ses kaydı, elektronik imza ile muhataplarına iletilebilir mi? Böyle bir durumda elektronik imza ile karşı yana iletilen sözleşmenin esaslı unsurlarını içeren "ses kayıtları" sözlü akit için geçerli sayılabilir mi? Bence ses kaydının elektronik imza ile karşı tarafa gönderilmesi mümkün ise, elektronik sözlü akit de kurulabilir. Bu konuyu tartışmaya açmak istiyorum. Saygılarımla. |
24-03-2010, 10:24 | #2 |
|
Malumunuz veçhile elektronik sözleşmenin kurulması için elektronik imza kullanılması zorunlu değil. BK.md 1 gereğince iradelerin uyuşması ile akit kurulmuş oluyor ve kanunen şekle bağlı akitler istisna elektronik sözleşmeler için de bu ilke aynen geçerli. Dolayısıyla sorunuzu öncelikle "elektronik imza" kısmını hariç tutarak düşünürsek, elektronik sözlü akit kurulabileceği sonucuna ulaşırız, zira elektronik akitlerin hepsi yazılı değildir. İrade beyanlarının dijital/elektronik ortamda yazılı değil farklı bir biçimde iletildiği her platformda kurulan sözleşme "elektronik sözlü sözleşme" olacaktır diye düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse, popüler internet sesli görüşme programlarından biri olan "skype" kullanılarak yapılan akitler veya giderek yaygınlaşmaya başlayan "IP Telefon" / "İnternet Telefon" kullanılarak akdedilen sözleşmeler kanaatimce elektronik sözlü sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler sözlüdür (veya yazılı değildir de diyebiliriz!) zira ses iletişimi ile yapılmaktadır. Bu sözleşmeler aynı zamanda elektroniktir (dijitaldir) zira irade beyanları elektronik (dijital) olarak karşı tarafa iletilmektedir.
Öte yandan telefon ile kurulan akitlerin tamamı dahi (belki?) elektronik sözlü akit olarak adlandırılabilir. Telefon teknolojisinin nasıl çalıştığından tam emin değilim ancak tahminim telefon santrallerinde de artık sesin öncelikle "dijital veri"ye çevrilip karşı tarafa o şekilde iletildiği yolunda. (En azından cep telefonu şebekelerinin bu şekilde çalıştığını tahmin ediyorum). Eğer bu tahminim doğruysa telefonla yapılan tüm akitler de elektronik akit sınıfına giriyor demektir ve bu bağlamda elektronik sözlü sözleşmeler olacaktır. Eğer telefon santralleri ses verisini teknik anlamda dijitalleştirmiyorsa o zaman bu durum şu anda geçerli değildir ancak en azından yakın gelecekte geçerli olacağını olacağını söylemek çok kuvvetli bir tahmin olur. Sizin asıl sorunuz olan "ses kaydının elektronik imza ile karşı tarafa gönderilmesi" konusuna gelecek olursak, bu şekilde kurulacak bir sözleşmenin "elektronik sözlü sözleşme" olacağı kanaatinde değilim. Zira bir sözleşmeyi yazılı veya sözlü yapan unsur "kabul" veya "icabın" şeklidir, bunun dışındaki iletişimin şekli değil. Elektronik imza kullanılan durumlarda "kabul" ve "icap" elektronik imza atılması ile gerçekleşmektedir ve elektronik imza da bir sözleşmeyi "yazılı" hale getirdiği için (Bkz. 5070 sayılı kanun madde 5) elektronik imza kullanılan her durumda sözleşme otomatik olarak yazılı bir sözleşme haline gelecektir diye düşünüyorum. Ancak durumu daha da karıştırmak istersek irade beyanlarından birini sözlü, diğerini yazılı iletebilir ve bu durumda ne olacağını düşünebiliriz: Örneğin ben sizinle skype üzerinden konuşurken "Benim bir internet mağazam var, oradaki X malı size Y-TL'ye satarım, kabul ediyorsanız, şu adresi ziyaret edip oradaki elektronik sözleşmeyi elektronik imzanız ile onaylayın" demiş olabilirim (icap), siz de aynı anda gidip elektronik imza ile bu sözleşmeyi akdetmiş olabilirsiniz (kabul). Şimdi irade beyanlarından biri sözlü, diğeri yazılı oldu, sözleşme sözlü mü, yazılı mı? Burada diyebilirsiniz ki: "sizin icabınız bana skype'da X malı satmayı teklif etmeniz değildir, benim imzaladığım elektronik sözleşmedeki beyanlarınızdır, dolayısıyla bu sözleşmede hem icap hem kabul yazılıdır", ben de itiraz etmem. Ama bu savunmanın yapılamayacağı şu örnek de verilebilir: Ben sizinle skype'da konuşurken size "X malı, Y-TL'ye satmayı öneriyorum" diyebilirim, siz cevap vermeden hat kesilir. Ben de size hemen bir eposta yazıp (veya MSN'den mesaj atıp) "kabul ediyorum" diyebilirim ve akit kurulur. Şimdi irade beyanlarından biri sözlü, diğeri yazılı, peki akit sözlü mü, yazılı mı? |
24-03-2010, 11:58 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Detaylı açıklamalarınız için teşekkür ederim. Sorunuz dışındaki diğer kısımlar için cevap hakkımı saklı tutuyorum. Sorunuza gelince Yazılı kabul beyanı ile akit yazılı olarak kurulmuş olur diye düşünüyorum. |
24-03-2010, 12:19 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Konuşma özürlü (ama duyabilen) bir kişi ile beraber otururken, "şu cep telefonunu bana 1000-TL'ye satar mısın?" diye sorsam, o da konuşma özürlü olduğu için önündeki kağıda "satarım" diye yazıp bana verse, akit sözlü mü, yazılı mı? Eğer kabul yazılı olduğu için akdi de yazılı saydıysak, yerlerini de değiştirebiliriz: Konuşma özürlü kişi kağıda "şu cep telefonumu 1000-TL'ye satın alır mısın?" yazıp verse ben de "alırım" diye sözlü cevap versem, akit sözlü mü yazılı mı? Konudan saptık ama yeni konu da enteresan diye düşünüyorum.. |
24-03-2010, 13:00 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence yazılı olan bir beyana yazılı, sözlü ya da zımnen ("icazet") verilmesi halinde de karşı taraf bu beyana -uygun bir süre içinde ret cevabı vermedikçe- akit yazılı olarak kurulmuş sayılmalıdır. Çünkü söz uçar yazı kalır. Kolay varken, zor aranmamalıdır. Bu itibarla bir kez yazılı bir metin dile getirilmişse, o metne icazet vermek akdin yazılı olarak kurulmasına da rıza göstermek anlamına gelir diye düşünüyorum. Yazılı olan beyanın ispat kolaylığı da düşünülürse, yaznın aksinin söz ile çürütülmesi olanaksız olacağı için, yazılı kurulmuş varsayılmak zorundadır zaten. Tabiki olayda akdin esaslı unsurlarının mevcut olduğunu varsayıyorum. |
24-03-2010, 16:09 | #6 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Teorisi bir tarafa...:)
BK m.13/1: “Tahriri olması icabeden akitlerde, borç deruhte edenlerin imzaları bulunmak lâzımdır.”
Yani yazılı sözleşmelerde: iki tarafa da borç yükleyen sözleşmeler ise her iki tarafın; tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler ise borç altına giren kişinin imzası bulunması gerekir. Bildiğimiz üzere iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde işbu yazılı belgenin tek bir yazılı belge ve altının her iki tarafça imzalanmış olması şartı da yoktur. Ayrı yazılı belgeler ve borç altına girenlerin imzasının olması da yeterlidir. Şimdi örnekte iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme vardır (ve bu, elbette yazılı olması şart olmayan bir sözleşme ise de); şayet bu sözleşme yazılı bir sözleşme midir? diye sormak istiyorsak şartı bellidir: İki tarafa ait yazılı belge ve iki tarafın da kendisini borç altına sokan imzası gerektir. Dolayısıyla;
örneğinde (pratikte-uygulamada niza çıkması halinde ispata yönelik sorun çıkacağını gözönünde bulundurmak şarttır-diye düşünerek ) icap metni ve icapçının imzası var; kabulün yazılı metni ve imzası yok, bu sözleşmeye yazılıdır diyemeyiz (diye düşünüyorum ) ve;
örneğinde de öncelikle kanaatimce, sizin sorunuz icap değildir; icaba davettir . İcap olduğunu varsayarsak; örnekteki sözleşme iki tarafa borç yükleyen sözleşme olmakla icapçının ve kabul edenin yazılı metnine ve imzasına ihtiyaç duymakla karşınızdaki kişinin "satarım" yazısı ile ortada taraflar arasında yazılı bir sözleşme olduğu iddia edilemez (diye düşünüyorum ) Saygılarımla... |
24-03-2010, 17:27 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Bir tarafın "yazılı olarak bildirdiği" sözleşmeye yönelik icabını diğer taraf kabul etmiş ise, (ispat hususunu ayrık tutuyorum) o akit iki tarafın imzası olmadan da kurulmuş sayılır ve iki tarafı da bağlar ve iki tarafta hak kazanıp ve/veya borçlar üstlenebilir. Dolayısıyla borç üstlenilmesi için her durumda iki tarafın imzası şart değildir. Keza bir sözleşmenin tarafları için yazılı sözleşme sayılabilmesi için de iki tarafın imzasının yer alması (BK.13/1'in geçerlilik şartı noktasında lafzına rağmen!) -3.kişilerin hakkına halel getirmemek kaydıyla - gerekmez kanaatindeyim, yeter ki imza koymayan diğer taraf yazılı sözleşmeyi kabul etsin veya icazet versin! Sözleşmeyi yazılı hale getiren imza değil, metnin yazılı olmasıdır. (Diye düşünüyorum üstadım) Kabul veya icazet imza yerine geçer düşüncesindeyim! Başka bir ifade ile sözleşmenin yazılı olması ile yazılılığın geçerlilik koşulu olması hallerinin farklı olduğunu düşünüyorum. Yazılılığın geçerlilik koşulu olduğu hallerde her iki tarafın da imzasının aranması normaldir. Diğer yandan ben, yazılılığın şekil şartı olduğu hallerde de bu hususun "tarafları için" -sözleşmeyi ayakta tutmak uğruna- cari olması gerektiğini, ancak 3.kişiler bakımından muvazaaya engel olmak adına kabul görmemesi gerekeceği düşüncesindeyim. |
24-03-2010, 22:52 | #8 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
ve mesajınızın devamı ile ilgili bir durum...
Üstadım burada görüşünüze saygı duymakla birlikte merak ettiğim şu ki: istisna akdi gibi bazı sözleşmeler yazılılık koşuluna bağlanmamıştır; fakat taraflar, aralarında bu sözleşmenin de yazılı şekilde yapılacağını kararlaştırabilir. Böyle bir durumda; yani istisna akdini yazılı şekilde akdetmeyi kararlaştıran tarafları, size göre, anılan akde imza koymasalar da bu sözleşme için kararlaştırdıkları yazılı şekil şartı gerçekleşmiş midir? -Üstadım affınıza sığınarak- burada ihtimalen "yazılı şekil şartı koymuşlar; geçerlilik koşulunu ayrık tuttum" derseniz ; bu halde 6 no'lu mesajımın başlığı olan "teorisi bir yana" ; belirttiğiniz "sözleşmeyi yazılı hale getiren imza değil, metnin yazılı olmasıdır" hususunun ne gibi bir önemi, faydası ve sonucu vardır? Saygılarımla... |
24-03-2010, 23:18 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım, Sözleşmenin yazılı oluşu elbette ki sözleşmenin koşullarının ispatı bakımından önemli ve faydalıdır. Kanunun yazılı şekil şartını aradığı hallerde ise ispat fonksiyonundan evvel geçerlilik koşulu ön plana çıkmaktadır. Bu tür yazılılık şartı içeren sözleşmeler tarafların menfaatinden ziyade 3. kişilerin ve kamu düzeninin menfaatini esas alır. Misal, bildiğiniz üzere alacağın temliki sözleşmesi... Bu sözleşmenin yazılı olması şart ve geçerlilik koşuludur. Çünkü hakkın devri noktasında 3.kişilerin menfaatinin zedelenmemesi içindir bu zorunluluk... Ama varsayalım örneğinizdeki gibi istisna akdinde yazılı şekil şartı yoktur. Böyle bir durumda bu akdin taraflarını bağlayan hükümleri gözetildiğinde, taraflardan birisinin sözleşme koşullarını yazıp, imzaladıktan sonra karşı yana iletmesi durumunda karşı taraf imza koymadan, herhangi bir şekilde yeni bir imzalı beyanname ile veyahut mahkeme huzurunda zikredilen sözleşmeyi kabul ediyorum demesi halinde sözleşmenin yazılı bir sözleşme olarak kurulmuş sayılacağı kanaatindeyim. Sizce böyle bir durumda yazılı olan bu icap metnini sözlü akit mi sayacağız? |
24-03-2010, 23:41 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
(1) imzalı icap (2) imzalı kabul (3) (Zabta geçen kabul beyanı imzalatılır veya kabul beyanı imzalı dilekçe ile verilir ve böylece) imzalı kabul ve evet bu akit, yazılı bir sözleşmedir (diye düşünüyorum ) Üstadım Saygılarımla... |
25-03-2010, 00:05 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım imzalı kabul, davanın kabulü beyanı olmadığı gibi akdin altına atılmış bir imza değil ama? Tek imzalı sözleşme metnini kabul ettiğini, itiraz etmediğini varsayalım... Şöyle düşünelim: Bu tek imzalı sözleşme metnini davacı dava dilekçesine konu edip, ekleyerek mahkemeye sunmuş olsun! Davalı taraf bu metne itiraz etmemiş olsun! |
25-03-2010, 14:54 | #12 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
(1) icap (2) kabul beyanı; böylece sözleşmenin kurulmuş olduğunu kabul etmekle birlikte; (3) bu sözleşmenin yazılı bir sözleşme olarak kurulduğu fikrinize katılmıyorum
Örneğimize dönersek taraflar istisna aktini yazılı olarak akdetmeyi kararlaştırmışlarsa; kanaatimce, anmış olduğunuz durum tarafların kararlaştırdıkları şekilde yazılı bir sözleşmenin varlığına delalet etmez (ki BK 13/1 uyarınca bu konuda sanırım, farklı da düşünmüyoruz ) Saygılarımla... |
25-03-2010, 15:58 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım, Görüşleriniz için teşekkürler. Diyorsunuz ki, "bu yazılı ve tek imzalı sözleşme metnini, diğer taraf imzalamadan sözleşmeyi kabul ediyorum dediğinde akit kurulur ama akit yazılı akit sayılamaz!" Peki üstadım, 1. Bu akit yazılı akit değilse nasıl bir akittir? Sözlü akit midir? 2. Yazılı akit değilse, bu tek imzalı ve yazılı sözleşme metninin, imza koymayan ve ancak kabul eden taraf bakımından delil niteliği var mıdır? Varsa yazılı delil midir, yazılı delil başlangıcı mıdır? Ya da nedir? 3. Delil niteliği varsa o zaman neden yazılı sözleşme değildir? 4. Olayımızda kabul eden ancak imzası bulunmayan tarafın yerine varsayalım ki yetkisiz birisinin imza koyduğu bir sözleşme bakımından sonradan adına yetkisiz imza atanın sözleşmesine icazet verildiğinde bu akit yazılı akit midir, evet ise sizce ilk olaydan farkı nedir? Saygılarımla. |
25-03-2010, 21:37 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Naçizane cevap vermeye çalışayım Üstadım 1. Bu akit "yazılı bir akit değildir" İcapçı icabını, kabul eden de kabul beyanını inkar etmiyor (kabul ediyor) ise bu, bir akittir; bu durumda sözlü akit demek bize bir fayda sağlayacaksa (iki tarafın da yazılı metindeki icap ve kabulüne itiraz etmemesi halinde) evet sözlü akittir 2. Yazılı delil değildir; kabul eden taraf bakımından yazılı delil başlangıcı da diyemeyiz, çünkü: 1086 S.K. m.292/2:"Mukaddimei beyyine müddeabihin tamamen sübutuna kâfi olmamakla beraber bunun vukuuna delâlet eden ve aleyhine ibraz edilmiş olan taraf canibinden verilen evrak ve vesaiktir." 3. Kabul eden taraf, icapçının yazıp imzaladığı bir metni kabul etmediği sürece bu, bir delil niteliğini haiz değildir. Aslında bu evrak, tek başına hiçbir şey değildir 4. BK m.38: "Bir kimse salahiyeti olmadığı halde diğer bir şahıs namına bir akit yaptığı takdirde, bu şahıs bu akde icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmaz. Diğer tarafın, temsil edilenin münasip bir müddet içinde o akde icazet verip vermeyeceğini beyan etmesini talebe hakkı vardır. Bu müddet zarfında icazet verilmediği halde, o kimse mülzem olmaz." Kabul eden, sözleşmeye icazet verdiğinde doğrudan doğruya temsil söz konusu olacak ve yetkisiz temsilcinin attığı imza da (imzanın atıldığı tarihten itibaren) kabul eden adına temsilcisinin imzası olmakla evet bu, yazılı bir akit olacaktır. İlk akitten farkı: kabul edenin (icazet ile birlikte) yetkili temsilcisinin imzasını da havi olması; yani, yazılı metin+icapçının imzası ve yazılı metin+kabul eden (adına yetkili temsilcisinin)imzası olmasıdır(diye düşünüyorum ) Saygılarımla... |
25-03-2010, 21:40 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım cevap verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ancak ben hala aksi görüşteyim. |
25-03-2010, 21:44 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Est Üstadım Sizinle hukuki mütalaa, her zamanki gibi büyük bir zevk ve onur benim için P.S: Katılmasam da görüşünüze saygı duyuyorum Üstadım |
25-03-2010, 22:12 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Est. Bilmukabele üstadım. |
26-03-2010, 11:17 | #18 |
|
Sayın Hades'in yanında feri müdahil olarak tartışmaya katılmak istiyorum.
Yazılı akit dememizin iki anlamı vardır. Ya yazılılık, o sözleşmenin geçerlilik şartıdır. Ya da ispat şartıdır. Geçerlilik şartı olan yazılılık kanunda şekli belirtilmiştir. Buna uyulmazsa akit geçersizdir. Tartışılan ispat şartı olan yazılılık ise; kendi aleyhine delil teşkil edecek kimse tarafından imza edilmesi şarttır. Aksi takdirde, onu yazılı delil olarak kabul edemeyiz. Belge altında borçlunun imzası yoksa bu belge onun için ispat hukuku açısından yazılı akit olarak kabul edilemez. Yani şöyle düşünelim icap edenin beyanı sözlü ancak kabul edenin beyanı yazılı ise, bu akit borçlu için yazılıdır. İcap yazılı, kabul sözlü ise bu akit borçlu için sözlü akittir. (İstisnası zımni kabul durumları tartışılabilir, ancak..) |
09-07-2010, 11:29 | #19 |
|
elektronik ses kaydı
sayın dikici öncelikle sorunuza cevap vermeden önce bahsetmiş olduğunuz konuya ilişkin Ankara Barasu Yasa İzleme Kurulun da ki çalışmamız da KAMU HİZMETLERİNİN HIZLANDIRILMASI AMACIYLA BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI'nı inceleme fırsatı buldum. Söz konusu tasarı önümüzdeki günlerde yürürlere girecektir. Tasarının 25. maddesi; Belge ve karar örneği, yetkili kişilerce ‘‘Güvenli elektronik imzalı aslı ile aynıdır’’ ibaresi ile imzalayanın adı, soyadı, çalıştığı birimin adı, unvanı ve tarih eklenerek, ıslak imzayla imzalanacak ve mühürlenecektir. Dolayısı ile güvenli elektronik imza ile açıklanan irade beyanıda geçerli olacaktır. Söz konusu tasarı, aynı zamanda ıslak imza ile güvenli elektronik imzanın çelişmesi halinde güvenli elektronik imzanın geçerli olacağını belirtmektedir. Hal böyle olunca da güvenli elektronik imzayla açıklanan irade beyanınında geçerli olacağının ve sözleşme yapılabileceğinin kabulü gerekir.
|
09-07-2010, 14:30 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Özkan Atalay,
Bu kanunun 5. maddesi "Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur." hükmünü getirmekte, 22. maddesi ise Borçlar Kanununun 14. maddesine "Güvenli elektronik imza elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir. " ifadesini eklemektedir. Bu başlık altındaki tartışma konusu elektronik imzayla açıklanan irade beyanının geçerliliği veya bu şekilde sözleşme yapılıp yapılamayacağı değil, irade beyanlarını içerir ses kayıtlarının elektronik imza ile karşı tarafa gönderilmesiyle "elektronik şifahi akit" kurulup kurulmayacağı noktasındadır. |
09-07-2010, 14:58 | #21 |
|
Sayın Admin zaten tasarının amacı değişiklik yapılmasına ilişkindir. Hangi maddelerin değiştirileceğini ilgili maddeyi yazarak açıkladım. Dolayısı ile irade beyanlarını içerir ses kayıtlarının, hukuken geçerliliğinin kanıtlanabildiği ölçüde,irade beyanlarını içerir ses kayıtlarının güvenli elektronik imza ile karşı tarafa gönderilmesiyle "elektronik şifahi akit" kurulmuş olur. Zaten tasarıda da bunun usulleri veden yapıldığı açıklanmış. Ben çok uzun süreceğinden dolayı detaylı yazmadım. Çünkü gerçekten tasarı 50 sayfaya yakın. Sadece direk konuyu doğrudan ilgilendiren maddeleri yazdım. Göndericide bulunması gereken unsurlar da bellidir.
Önemli olan bu kanunun neden yapıldığıdır. Kanunun yapılış amacı Kamu Hizmetlerinin hızlandırılması ve kırtasiye işlemlerinin azltılmasıdır. İleri ki yıllarda Tüm Devlet işleri E Devlet Projesi adı altında elektronik ortamda yapılması planlanmaktadır. Açılan ihalelere bile elektronik ortamda girebilme şartı getirilmektedir. Hatta elektronik ortamda sunulması gereken belgeleri sunmayanların ihale teklifide reddedilecektir. Aklınıza gelebilecek tüm Devlet Hizmetleri artık elektronik ortamda sağlanacaktır. Bu bağlamda da irade beyanlarını içerir ses kayıtlarının güvenli elektronik ortamda usulüne göre sunulduğu takdirde "elektronik şifahi akit" kurulmuş olur. Yeter ki sunulan ses kayıtları hukuken irade açıklamaya, dolayısı ile akdin doğmasına elveşli olsun |
09-07-2010, 15:22 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Üstadım, icap da kabul de "ses kaydı" temelinde e-posta ile iletilirse diyorum. |
09-07-2010, 15:40 | #23 |
|
Elektronik imza tanıtımında anlatılanlardan hatırladığım kadarı ile Elektronik imzalı olan evrak elektronik imza ile özel bir kripto sistemi ile kriptolanıp üzerinde hiçbir değişiklik yapılamayacak hale dönüşüyor ve zaman damgası da ayrıca imzanın atılma anını tespit edip kriptolu belgeye ekliyor. Ses kaydı ise wmv. gibi uzantıya sahip bir dosya türü olup, elektronik imzanın bu ses dosyasına atılması teknik olarak henüz mümkün değil diye biliyorum. En azından amatörler için çok zor. Tarafların elektronik imza ile imzalayacakları ancak ekli ses kayıtlarındaki beyanlar şahsımıza aittir gibi bir üst yazı olacaktır. Ancak bu elektronik imzanın sağladığı güvenilir ortamı yaratamaz çünkü ekli dosya olan ses dosyaları kriptolanmamış ve teknik olarak imzalanmamıştır. Yani değiştirilmeleri halinde inkar edememezlik koşulunun sağlanması mümkün değildir. Çünkü taraflardan biri pekala ben bunları söylememiştim bunlar değiştirilmiş diyebilecektir. Bunu ancak ses dosyasının 0' lar ve 1' lerden oluşan dijital sayfa dökümünü imzalamak suretiyle yapabilirler ki öyle bir kayıt kaç yüz sayfadan ibaret olur onu bilemiyorum.
|
09-07-2010, 16:59 | #24 |
|
elektronik imza
elektronik imzada tasarının mühürleme dediği husus bu. Zaten o sesli kaydı gerçekte de inkar edebilir ne değişirki? Önemli olan sesli kaydın hukuken geçerli olması durumunda bunun güvenli elektronik imza ile gönderildiği durumlarda, sözleşmeyi doğurup doğuramayacağı ile ilgili. Bence elektronik ortamda herşey gönderildiğine göre, ses kaydı da gönderilerek sözleşme yapılabilir. Yeterki usulıne göre gönderilip altı gönderence mühürlensin Şimdi siz bana mühür nasıl yapılacak diyeceksiniz
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Akit Görüşmelerinden Doğan Sorumluluk | Av. Hulusi Metin | Meslektaşların Soruları | 8 | 09-12-2011 21:14 |
Senede Bİlerek Farkli İmza Atilmasi- İmza İtİrazi | ISTANAZ | Meslektaşların Soruları | 4 | 25-03-2010 22:27 |
Kooperatif tasfiye olmadan APARTMAN YÖNETİMİ kurulabilir mi? | Av.Mustafa Çiçek | Meslektaşların Soruları | 4 | 13-08-2008 17:56 |
Sermaye omadan şirket kurulabilir mi?(TTK 139) | Ekin EKŞİ YILMAZER | Meslektaşların Soruları | 0 | 17-06-2008 10:33 |
hukuk düzeninin akit şeklini yasakladığı durumlar | erdal düzgün | Meslektaşların Soruları | 2 | 06-05-2008 16:23 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |