![]() |
|
![]() |
|
THS Şerhine Son Eklenen Şerhler |
Bilgi [HMK. 254]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun 260 ıncı maddesini karşılamaktadır. Bu düzenlemeyle, tanık delilini değerlendirecek olan hâkime, tanığın hadise ile her türlü ilgisini tespit etme yönünde soru sorma yetkisi verilmiştir. ![]() (Şerh No: 10299 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 253]
![]() “Çekinmenin kabul edilmemesinin sonucu” başlığını taşıyan bu maddede 1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki hükme yer verilmiş ve bir ekleme yapılmıştır. Buna göre; tanık, kanunî bir sebep göstermeksizin tanıklıktan çekinir veya çekinme sebebi mahkemece kabul görmezse, disiplin para cezası ile bu yüzden doğan giderleri ödemesine hükmedilerek, yeniden dinlenilmek üzere yargılamanın başka bir güne bırakılması öngörülmüştür. İkinci fıkra hükmüne göre, tanık kendisine sor... ![]() (Şerh No: 10298 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 252]
![]() “Çekinme sebeplerinin bildirilmesi ve incelenmesi” başlığını taşıyan bu madde, 1086 sayılı Kanunun 250 ve 251 inci maddelerinden esinlenerek yazılmıştır. Buna göre, tanık, çekinme sebebini ve delilini, dinleneceği günden önce yazılı veya oturum sırasında sözlü olarak bildirecektir. Çekinme sebeplerinin bildirilmesi ve incelenmesi prosedürü bağlamında, zabıt kâtibi veya yazı işleri müdürüne bir görev verilmemiştir. ![]() (Şerh No: 10297 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 251]
![]() Bu maddede, 1086 sayılı Kanunun 248 inci maddesinin mevcut düzenlemesi aynen korunmuştur. Maddede gösterilen kişiler esasen çekinme hakkına sahip bulunmakla beraber, konumları icabı şahitlik yapmalarında gerçeğin ortaya çıkması bakımından zaruret bulunduğundan, bunlara, çekinme hakkının tanınmaması uygun görülmüştür. ![]() (Şerh No: 10296 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 250]
![]() Bu madde, 1086 sayılı Kanunun 246 ncı maddesinin mevcut düzenlemede aynen korunmuş hâlini ifade etmekte olup, yeni bir hüküm içermemektedir. Bu hüküm tanığın kendisini koruma düşüncesiyle hareket edebileceği ve doğruyu söylemeyebileceği ihtimali dikkate alınarak düzenlenmiştir. ![]() (Şerh No: 10295 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 249]
![]() “Sır nedeniyle tanıklıktan çekinme” başlığını taşıyan bu madde hükmü, kısmen 1086 sayılı Kanunun 249 uncu maddesinin karşılığıdır. Böylelikle maddede sır nedeniyle tanıklıktan çekinme hakkı korunduğu gibi, sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde bu kimseler tanıklıktan çekinemeyeceklerdir. Ancak, Avukatlık Kanununun 36 ncı maddesindeki müvekkil izin verse dahi, avukatın sır saklama yükümlülüğü nedeniyle tanıklıktan çekinebileceği hükmü saklı tutulmuştur. "Adal... ![]() (Şerh No: 10294 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 248]
![]() Bu maddede “kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme” hâlleri altı bent hâlinde düzenlenmiştir. Esas itibarıyla 1086 sayılı Kanunun 245 inci maddesinin günümüz Türkçesiyle ifadesini yansıtmaktadır. Maddenin (d) bendinde kayın hısımları arasındaki sıkı bağ dikkate alınarak tanıklıktan çekinme hakkı, 1086 sayılı Kanunda ikinci dereceye kadar tanınmışken bu maddede üçüncü dereceye kadar çekinmenin uygun olacağı düşünülmüş ve bent buna göre düzenlenmiştir. Maddenin (e) bendi yeni bir hüküm olup... ![]() (Şerh No: 10293 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 247]
![]() “Tanıklıktan çekinme hakkı” başlığını taşıyan madde, tanıklıktan çekinmenin esasını belirleyen genel bir hüküm içermektedir. Bu bağlamda, kanunda açıkça belirtilmiş olan hâllerde, tanık olarak çağrılmış olan kimse tanıklıktan çekinebilecektir. Bu Tasarının “Tanığın kimliğinin tespiti” başlıklı 257 nci maddesinde gösterilen sorgulama sonunda, kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme sebeplerini öğrenen hâkim, bu çekinme hakkının bulunduğunu, tanığa, önceden hatırlatması esası bu fıkra ile kabul ... ![]() (Şerh No: 10292 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 246]
![]() “Tanığa soru kağıdı gönderilmesi” başlığını taşıyan bu madde esas itibarıyla 1086 sayılı Kanunun 256 ncı maddesinin günümüz Türkçesiyle ifade edilmiş biçimidir. Bu hükümde, “müstesna hâller” yerine “gerekli görülen hâller” denmek suretiyle mahkemeye daha açık ve geniş bir takdir hakkı tanınmış olmasının yanı sıra, yine bu takdir hakkının ifadesi olarak tarafların rızası aranmaksızın mahkemece kendiliğinden buna karar vermesine olanak tanınmıştır. Mahkeme, bu konudaki takdirini özel durumlara... ![]() (Şerh No: 10291 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:13)
Bilgi [HMK. 245]
![]() Bu hüküm 1086 sayılı Kanunun 253 üncü maddesinin karşılığıdır. Maddeyle, Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak kaydıyla tanık olarak mahkemeye çağrılan herkesin gelmek zorunda olduğu, aksi takdirde zorla getirtilmesi ve buna bağlanan müeyyidelere yer verilmiştir. Maddede yer alan son cümle, yeni bir hüküm olup, zorla getirtilen tanığa davet üzerine gelmemesi sebebinin sorulacağına ve bunun haklı bir sebebe dayanmaması hâlinde giderlere ve disiplin para cezasına hükmolunacağına ilişkin... ![]() (Şerh No: 10290 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)
Bilgi [HMK. 244]
![]() “Davetiyenin içeriği” başlığını taşıyan bu madde ile tanığa gönderilecek çağrı kağıdında nelerin bulunması gerektiği, mevcut 1086 sayılı Kanunun 258 inci maddesinin birinci fıkrasına göre daha açık ve ayrı ayrı bentler hâlinde ifade edilmiştir. ![]() (Şerh No: 10289 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)
Bilgi [HMK. 243]
![]() “Tanığın davet edilmesi” başlığını taşıyan bu maddenin ilk iki fıkrası mevcut 1086 sayılı Kanunun 258 inci maddesi hükmünü içermektedir. Bu bağlamda birinci fıkrada tanığın davet edilmesi zorunluluğuna işaret edilmiş, ikinci fıkrada ise acele hâllerde bunun istisnası dile getirilmiştir. Acele hâller kavramının takdiri, tanığı dinleyecek hâkime ait bir görevdir. Tanığın mahkemeye çağrılmasına ilişkin kullanılacak araçlar, günümüz iletişim ve bilişim teknolojisi göz önüne alınarak gösterilmişti... ![]() (Şerh No: 10288 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)
Bilgi [HMK. 242]
![]() Bu madde 1086 sayılı Kanunun 249 uncu maddesi hükmünün günümüz Türkçesine uyarlanmış şeklidir. Bu düzenlemeyle bazı kimselerin görevleri gereği, sırrın ait olduğu resmî makamın izni alınması koşuluyla davada tanık olarak dinlenebileceği esası getirilmiştir. Maddedeki sınırlama, tanık olarak dinlenecek kişilerin görevleri gereği sır olarak saklamak zorunda oldukları hususlar yönündendir. Sır olarak saklanılmasına gerek olmayan konularda böyle bir izne gerek yoktur. Birinci fıkrada belirtil... ![]() (Şerh No: 10287 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)
Bilgi [HMK. 241]
![]() “Tanıklardan bir kısmının dinlenilmesiyle yetinilmesi” başlığını taşıyan bu madde, davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme yolunda, mahkemeye tanınmış bir imkânı ifade etmektedir. Bir önceki maddenin ikinci fıkrasıyla tanıkların hangi vakıa hakkında dinleneceklerini açıklama görevinin tanığı gösteren tarafa yüklenmiş olduğu da dikkate alınarak, bu bağlamda, taraflarca tanık listesinde gösterilen tanıklardan bir kısmının dinlenmesiyle yeterli derece... ![]() (Şerh No: 10286 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 18:12)
Bilgi [HMK. 240]
![]() Maddenin birinci fıkrasında kimlerin tanık gösterilebileceği ifade edilmiştir. Buna göre, davanın tarafları dışında ancak üçüncü kişilerin davada tanık olarak gösterilebileceği açıkça vurgulanmıştır. Tanık deliline ancak davanın tarafları başvurabilecekleri için, davada tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıa ile dinlenilmesi istenen tanıkların ad ve soyadları ile tebliğe elverişli adreslerini bir liste hâlinde mahkemeye sunmak zorundadır. Buna tanık listesi denir. Listede gö... ![]() (Şerh No: 10285 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:44)
Bilgi [HMK. 239]
![]() 1086 sayılı Kanunun 349 uncu maddesinde yer aldığı gibi, yalan yere yemin edildiği iddiasının ve ceza davasının, esas dava için bekletici sorun olamayacağı hükme bağlanmıştır. Hükümde bir değişiklik yoktur. “Dava” kavramına açıklık getirilmiştir. Türk Ceza Kanunundaki düzenleme ile, “davada yalan yere yemin etmek” suçu re’sen takibi gereken suç hâline geldiği ve hukuk mahkemesinde de derdestlik sebebiyle yeni bir yalan yere yemin edildiği iddiası ile açılan tespit davası dinlenemeyeceğine gör... ![]() (Şerh No: 10284 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:44)
Bilgi [HMK. 238]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun 340 ıncı maddesine tekabül etmektedir. Bir hüküm değişikliği yoktur. Böylece yeminin manevî etkisi vurgulanmış, yemin eden kimseye son bir defa düşünme imkânı tanınmıştır. "Adalet Komisyonu Raporu"ndan: "...Tasarının 241 inci maddesinde geçen “sebat” ibaresi, açıklığın sağlanması amacıyla “ısrar” olarak değiştirilmiş ve madde teselsül nedeniyle 244 üncü madde olarak kabul edilmiştir..." ![]() (Şerh No: 10283 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:44)
Bilgi [HMK. 237]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun 341 inci maddesinde yer alan hususları içermektedir. Kendisine yemin teklif olunan kimse, sorulan sorulara yemini tahtında cevap verdikten sonra, hâkimin, ancak o konu ile bağlantılı olan açıklamalar isteyebileceği, başka konular hakkında soru soramayacağı hüküm altına alınmıştır. ![]() (Şerh No: 10282 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 236]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun 343 üncü maddesine tekabül etmektedir. Yemin edecek kişinin, yeminin etkisini artırıcı seremoninin oluşacağı ve karşı tarafın veya vekilinin de bulunacağı hüküm mahkemesine, kural olarak gelmesinde, “Yüz yüzden utanır” darb–ı misalinde söylendiği üzere fayda umulmuştur. Ancak bu kişi mahkemenin bulunduğu ilin de dışında ise ve bulunduğu yerden görüntü ve ses nakli mümkün değilse, istisnaen ve istinabe suretiyle yemin eda ettirilecektir. Bulunduğu yerden aynı and... ![]() (Şerh No: 10281 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 235]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun 342 nci maddesine karşılıktır. Mahkemenin tüm işlemleri sırasında zabıt kâtibi hâkimle beraber bulanacağı için burada “Zabıt kâtibi de hazır bulunur” biçiminde bir tekrara lüzum görülmemiş, ancak yeminin edası sırasında diğer tarafın da hazır bulunabileceği hükme bağlanmıştır. ![]() (Şerh No: 10280 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 234]
![]() Ceza Muhakemesi Kanununun 56 ncı maddesinin ikinci fıkrasına muvazi olarak, sağır ve dilsizlerin nasıl yemin edeceklerinin açıklanmasında yarar görülmüştür. Sağır ve dilsiz olmadığı hâlde sağır ve dilsizmiş gibi davranıp bu madde çerçevesinde eda olunan yemin dahi, yemini eda eden kişinin iradesinin açıklanması niteliğinde olduğundan, değerinden bir şey kaybetmez. ![]() (Şerh No: 10279 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 233]
![]() Madde, yeminin nasıl eda edileceğini etraflı bir biçimde açıklamaktadır. 1086 sayılı Kanundaki hüküm büyük ölçüde korunmuştur. Yeminin ancak mahkeme huzurunda herkesin duyabileceği şekilde eda olunacağı birinci fıkrada hükme bağlanmış, istisnaen gizli oturumların da yapılabileceği düşünülerek, 1086 sayılı Kanunda yer alan “alenen” sözcüğü bu düzenlemeye alınmamıştır. Yeminin, alenen yapılan oturumlarda alenen, gizli yapılan oturumlarda da gizli olarak iade veya eda edileceğinden şüphe etmemek... ![]() (Şerh No: 10278 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 232]
![]() 1086 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinde olduğu gibi yeminin teklif olunacağı kimselerle, iade veya eda edecek kimseler gösterilmiştir. Birinci fıkra, yeminin tarafa teklif olunabileceğini ve ancak onun tarafından iade veya reddolunabileceğini ortaya koymaktadır. Daha başka bir ifade ile, dava ve taraf ehliyeti olan veya bunların kanunî temsilcisi bulunan gerçek kişiler yemine muhatap olacaktır. Akdî temsilci olan vekil (avukat) yemini ret veya eda edemez. Tüzel kişiler ise temsile yetkili ... ![]() (Şerh No: 10277 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 231]
![]() Madde 1086 sayılı Kanunun 338 inci maddesindeki hükme tekabül etmektedir. Gerçek kişi olan tarafın, yemin teklifi ile iadesi veya edası arasındaki dönemde ölümü ya da fiil ehliyetini kayıp etmesi hâlinde durumun ne olacağı açıklığa kavuşturulmaktadır. Ölüm veya fiil ehliyetini kayıp etme gerçek kişilere mahsus hâllerden olduğundan, madde tüzel kişi olan tarafa uygulanamaz. ![]() (Şerh No: 10276 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 230]
![]() Madde 1086 sayılı Kanunun 348 inci maddesinde yer alan hükmün tekrarından ibarettir. Bu maddede, mehaz kanunun tercümesinden kaynaklanan yanlış anlamaya yol açabilecek yazım, düzeltilmiştir. Yemin teklifi ile ispatına çalışılan vakıa yalnızca yemin teklif olunanın şahsından sadır olmuşsa, örneğin bir kişinin yazdığı bir mektuptaki açıklamanın teyidi isteniyorsa, o kişi bu yöndeki yemini iade edemeyecektir. ![]() (Şerh No: 10275 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 229]
![]() Madde 1086 sayılı Kanunun 347 nci maddesine karşılık gelmektedir. Maddede yeminden kaçınmanın, yeminin konusunu oluşturan vakıanın ikrarı niteliğinde olduğu belirlenmiştir. Öte yandan yeminin iadesi durumunda yemin teklif eden tarafın, yemini yerine getirmekten kaçınması hâlinde, yemine konu vakıanın yemin teklif eden taraf açısından ispatlanamamış sayılacağı, maddenin son fıkrasında hükme bağlanmıştır. ![]() (Şerh No: 10274 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 228]
![]() Maddede 1086 sayılı Kanunun 337 nci maddesinde olduğu gibi yemin davetiyesi düzenlenmektedir. 1086 sayılı Kanunda kendisine yemin teklif edilen kişinin “bana bu konuda yemin teklif eden kimse, kendisi yemin etsin” biçiminde verdiği cevap olarak ortaya çıkan hâlin “yeminin reddi” şeklinde adlandırılması, “yeminden kaçınma” ile karışıklığa yol açtığından, bu kurum “yeminin iadesi” sözleri ile ifade edilmiştir. ![]() (Şerh No: 10273 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 227]
![]() 1086 sayılı Kanunun 354 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan hüküm aynen kabul edilmiştir. Ancak ikinci fıkra ile, başka delili de olduğu hâlde onlar tam olarak toplanıp değerlendirilmeden yemin teklif edilmesi durumunda, karşı taraf lehine doğan usulî kazanılmış hak gözetilerek, ortaya çıkan karışıklığa açıklık getirilmiştir. Bu hüküm gereğince yemin teklif olunan kimse yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten veya yemini iade ettikten sonra diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir d... ![]() (Şerh No: 10272 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 226]
![]() 1086 sayılı Kanunun yemin teklif olunamayacak konuları belirlediği 346 ve 352 nci maddelerindeki hükümler, bu maddede yer almaktadır. Aynı konuya ait ve re’sen teklif olunan yemine ilişkin düzenleme bu Tasarıya alınmadığı için 357 nci madde hükmüne yer verilmemiştir. ![]() (Şerh No: 10271 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 225]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun 345 inci maddesinin karşılığıdır. 1086 sayılı Kanunun mehazına uygun bir biçimde “fiil” sözcüğü yerine “vakıa” sözcüğü kullanılarak yeminin konusu açıklanmakta, bunun davanın çözümüne ilişkin vakıalar olacağı belirtilmekte, bir kimsenin bir hususu bilmesinin onun kendisinden kaynaklanan vakıa olduğu hükme bağlanmaktadır. ![]() (Şerh No: 10270 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:43)
Bilgi [HMK. 224]
![]() Madde, konu ile ilgili 1086 sayılı Kanunun 296 ncı maddesi hükmünün günümüz Türkçesine uyarlanmış şeklidir. Birinci fıkraya göre, yabancı devlet makamlarınca hazırlanan resmî belgelerin, Türkiye’de de resmî senet olarak kabulü için, belgenin verildiği devletin yetkili makamı ya da ilgili Türk konsolosluğu tarafından belgeye onay şerhi verilmesi gereklidir. Onay şerhinin nasıl verileceği ayrıca düzenlenmemiş, bu konu ilgili ülkenin iç mevzuatına ve uluslararası sözleşmelere bırakılmıştır. Onay... ![]() (Şerh No: 10269 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:42)
Bilgi [HMK. 223]
![]() Maddede, delillerin taraflarca getirilmesi ve ibrazı ilkesinin bir sonucu olarak 1086 sayılı Kanunun 325 inci maddesinde olduğu gibi, yabancı dille yazılmış belgelerin ibraz şekli düzenlenmiştir. ![]() (Şerh No: 10268 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:42)
Bilgi [HMK. 222]
![]() "...Tasarıya, 225 inci maddesinden sonra gelmek üzere ticari defterlerin ibrazı ve delil olması ile ilgili olarak aşağıdaki gerekçelerle verilen önerge Komisyonumuzca kabul edilmiş ve söz konusu madde, Tasarıya yeni 228 inci madde olarak eklenmiştir. “Türk Ticaret Kanununun ticarî defterlerle ispat konusunu düzenleyen 80 ilâ 86. maddeleri modern kanunlarda benzer hükümler yer almadığı gerekçesiyle Türk Ticaret Kanunu Tasarısına alınmamıştır. Bu durum uygulamada önemli bir sakınca yaratacaktır... ![]() (Şerh No: 10267 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:42)
Bilgi [HMK. 221]
![]() “Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 224 üncü (yasada 220 nci) maddede tarafların belge ibrazından kaçınma hâli düzenlenmiştir. Bu maddede de, bir önceki madde hükmüne paralel olarak, üçüncü kişilerin elindeki belgenin ibrazı söz konusu olduğunda, bundan kaçınmanın sonuçları düzenlenmiştir. Üçüncü kişilerin, ellerindeki belgeleri ibraz konusunda zorunluluklarının bulunduğu açık şekilde vurgulanmıştır. Üçüncü kişi istenen belgeyi ibrazdan kaçınırsa, bunun sebebini, delilleri ile açıklaması ö... ![]() (Şerh No: 10266 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 17:41)
Bilgi [BK. 82]
![]() (TASARININ 81. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 82. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 81 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 66 ncı maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 81 inci maddesinde, sebepsiz zenginleşme nedeniyle açılacak davanın tâbi olduğu zamanaşımı süresi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 66 ncı maddesinin kenar başlığında kullanılan "D. Müruruzaman" şeklindeki ibare, Tasarının 81 inci maddesinde "D. Zamanaşımı'' şeklinde değiştirilmiştir. 8... ![]() (Şerh No: 10265 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 17:00)
Bilgi [BK. 81]
![]() (TASARININ 80. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 81. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 80 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 65 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının tek fıkradan oluşan 80 inci maddesinde, hukuka veya ahlâka aykırı bir amaca ulaşmak için verilen şeyin geri istenememesi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 65 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "C. İstirdadın Caiz Olmaması" şeklindeki ibare, Tasarının 80 inci maddesinde "C. Geri istenememe" şeklin... ![]() (Şerh No: 10264 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:59)
Bilgi [BK. 80]
![]() (TASARININ 79. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 80. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 79 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 64 üncü maddesini karşılamaktadır. Tasarının üç fıkradan oluşan 19 uncu maddesinde, sebepsiz zenginleşenin geri vermekle yükümlü olduğu şeylere yaptığı harcamalardan doğan hakkı düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 64 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan "II. Masraftan mütevellit haklar" şeklindeki ibare, Tasarıda "II. Giderleri isteme hakkı" şe... ![]() (Şerh No: 10263 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:59)
Bilgi [BK. 79]
![]() (TASARININ 78. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 79. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 78 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 63 üncü maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 78 inci maddesinde, sebepsiz zenginleşenin geri verme yükümlülüğü düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 63 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan "B. İadenin Şümulü / I. Müddeaaleyhin borcu" şeklindeki ibareler, Tasarıda "B. Geri vermenin kapsamı /1. Zenginleşenin yükümlülüğü" şeklind... ![]() (Şerh No: 10262 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:58)
Bilgi [BK. 78]
![]() (TASARININ 77. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 78. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 77- 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 62 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının üç fıkradan oluşan 77 nci maddesinde, sebepsiz zenginleşmenin özel bir çeşidi olan borçlanılmamış edimin ifası düzenlenmektedir. Para borçlarının ifası için kullanılması uygun olan "tediye" teriminin, diğer borçların ifasını belirtmek amacıyla kullanılmasının yanlış olduğu göz önünde tutularak, Tasarıda, maddenin kenar b... ![]() (Şerh No: 10261 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:57)
Bilgi [BK. 77]
![]() (TASARININ 76. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 77. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 76 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 61 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 76 ncı maddesinde, sebepsiz zenginleşmenin koşulları düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda, 61 inci maddeyle başlayan "Üçüncü Fasıl / Haksız bir fiil ile mal iktisabından doğan borçlar" şeklindeki üst başlığın öğretide eleştirildiği göz önünde tutularak, bu üst başlık, Tasarıda "Üçüncü Ayı... ![]() (Şerh No: 10260 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:56)
Bilgi [BK. 76]
![]() (TASARININ 75. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 76. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 75 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, "III. Geçici Ödemeler" kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının iki fıkradan oluşan 75 inci maddesinde, geçici ödemeler düzenlenmektedir. Bu yeni düzenlemeyle, meselâ, hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda bulunmakla birlikte, somut olayda uğradığı zararın giderilmesi için acilen parasal bir desteğe ihtiyaç duyan ve tazminat yükümlüsün... ![]() (Şerh No: 10259 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:55)
Bilgi [BK. 75]
![]() (TASARININ 74. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 75. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 74 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasını karşılamaktadır. Tasarının tek fıkradan oluşan 74 üncü maddesinde, hâkimin tazminat hükmünü değiştirme yetkisi ve bunun koşulları düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasında kullanılan "hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında, hâkimin, tetkik salâhiyetini muhafaza etmeğe hakkı... ![]() (Şerh No: 10258 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:54)
Bilgi [BK. 74]
![]() (TASARININ 73. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 74. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 73 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53 üncü maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 73 üncü maddesinde, sorumlu kişi hakkında ceza yargılaması sonucunda verilen kararların, tazminat davasına ilişkin medenî yargılama üzerindeki etkisi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53 üncü maddesi, tek fıkradan oluşmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53 üncü maddesinin "VIII. Ce... ![]() (Şerh No: 10257 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:53)
Bilgi [BK. 73]
![]() (TASARININ 72. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 73. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 72 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, "II. Rücu isteminde" kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının iki fıkradan oluşan 72 nci maddesinde rücu isteminin tâbi olduğu zamanaşımı süreleri ile bu sürelerin başlangıç anı düzenlenmektedir. Maddenin birinci fıkrasına göre, rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve h... ![]() (Şerh No: 10256 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:52)
Bilgi [BK. 72]
![]() (TASARININ 71. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 72. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 71 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 71 inci maddesinde, haksız fiilden doğan tazminat isteminin zamanaşımı süresi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun söz konusu maddesinin kenar başlığında kullanılan "F. Müruruzaman" şeklindeki ibare, Tasarının 71 inci maddesinde, "C. Zamanaşımı / I. Kural" şeklinde değiştirilmiştir. 81... ![]() (Şerh No: 10255 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:52)
Bilgi [BK. 71]
![]() (TASARININ 70. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 71. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 70 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, 'III. Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme" kenar başlıklı yeni bîr maddedir. Tasarının dört fıkradan oluşan 70 inci maddesinde, kusursuz sorumluluk türlerinden biri olan tehlike sorumluluğunun genel ilkesi düzenlenmektedir. Borçlar Kanunu’muzun kaynağını oluşturan İsviçre Hukuku’nda, tehlike sorumluluğunun öngörüldüğü birçok özel kanun bulunduğu h... ![]() (Şerh No: 10254 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:51)
Bilgi [BK. 70]
![]() (TASARININ 69. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 70. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 69 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 59 uncu maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 69 uncu maddesinde, başkasına ait bir bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişinin, bu tehlikenin önlenmesini isteme hakkı düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 59 uncu maddesinin kenar başlığında kullanılan "II. Tedbirleri temin"' şeklindeki ibare, Tasarın... ![]() (Şerh No: 10253 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:50)
Bilgi [BK. 69]
![]() (TASARININ 68. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 69. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 68 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 58 inci maddesini kısmen karşılamaktadır. Tasarının üç fıkradan oluşan 68 inci maddesinde, yapı malikinin, intifa ve oturma hakkı sahiplerinin sorumluluğu ve bu sorumluluğun yaptırımı olan giderim yükümlülüğü düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 58 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "E. Bina ve diğer şeylerde mesuliyet / 1. Zarar ve ziyan" şek... ![]() (Şerh No: 10252 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:49)
Bilgi [BK. 68]
![]() (TASARININ 67. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 68. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 67 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 57 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 67 nci maddesinde, bir taşınmazın zilyedinin, bu taşınmaz üzerinde zarar veren, başkasına ait bir hayvanı alıkoyma hakkı düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 57 nci maddesinin kenar başlığında kullanılan "II. Hayvan üzerinde hapis hakkı" şeklindeki ibare, Tasarının 67 nci maddesinde "b. Alık... ![]() (Şerh No: 10251 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:49)
Bilgi [HMK. 220]
![]() Maddede, 1086 sayılı Kanunun 330, 331 ve 332 nci maddelerinde yer alan ve tarafların ellerindeki belgeleri ibraz etmemeleri hâlinde uygulanacak usulle, bunun sonuçlarını gösteren hususlar tek maddede düzenlenmiştir. Bu hükümle, daha basit bir düzenleme yapılmış ve belgeyi ibrazdan kaçınma hâlinde uygulanacak usulle, ibraz etmemenin sonuçları birbiriyle bağlantısı tam kurularak yeniden düzenlenmiştir. Tarafın belgeyi ibraz etmemesinin sonuçlarıyla ilgili 1086 sayılı Kanunun 331 inci maddesindeki ... ![]() (Şerh No: 10250 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:48)
Bilgi [HMK. 219]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun aynı konuyu düzenleyen 326 ncı maddesi hükmünden hem şekil hem içerik yönünden farklıdır. 1086 sayılı Kanunda, önce genel olarak tarafların ellerindeki belgeleri ibraz edecekleri düzenlenmiş, daha sonra dört bent hâlinde konuyla ilgili hangi belgelerin ayrıca ibraz edileceği belirtilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında bu sayma yerine, tüm belgeleri kapsayıcı genel bir düzenleme yapılması uygun görülmüştür. Şöyle ki: 1086 sayılı Kanunda, Türk Medeni Kanunu ve Tür... ![]() (Şerh No: 10249 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:48)
Bilgi [BK. 67]
![]() (TASARININ 66. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 67. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 66 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 56 ncı maddesini karşılamaktadır. Tasarının üç fıkradan oluşan 66 ncı maddesinde, hayvan bulunduranın giderim yükümlülüğü düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 56 ncı maddesinin kenar başlığında kullanılan "D. Hayvanlar tarafından yapılan zarardan mesuliyet / 1. Zarar ve ziyan" şeklindeki ibareler, Tasarıda "2. Hayvan bulunduranın sorumluluğu / a. Gider... ![]() (Şerh No: 10248 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:48)
Bilgi [HMK. 218]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanunun 323 üncü maddesinin yeniden düzenlenmiş hâlidir. Ayrıca bu hüküm, ispat ve delillere ilişkin genel kısımdaki konuyla ilgili düzenlemeyle de doğrudan bağlantılıdır. Ancak genel hükümlerde tüm delilleri kapsayacak nitelikte bir düzenleme yapılmıştır. Burada ise özellikle belgeler bakımından durumun özelliği dikkate alınmıştır. Birinci fıkra hükmüne göre mahkemeye getirilmesi zor ve sakıncalı belgeler ancak yerinde incelenecektir. Özel bir ortamda korunması gereken ... ![]() (Şerh No: 10247 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:48)
Bilgi [HMK. 217]
![]() Madde, 1086 sayılı Kanundaki 311 inci maddenin yeniden düzenlenmiş hâlidir. Bir kişi ya da kurumun elindeki belgenin aslını mahkemeye teslimi gereken durumlarda, belgeyi teslim edenin bulunduğu ya da belgenin teslim edileceği yerdeki asliye mahkemesine bir örneği tasdik ettirilerek, aslı belgeyi isteyen mahkemeye gönderilecek veya teslim edilecektir. Burada yeni olan husus, belgenin aslını tasdik edecek mahkemenin asliye mahkemesi olduğudur. Bu düzenleme ile, görevli mahkeme konusundaki tered... ![]() (Şerh No: 10246 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:48)
Bilgi [HMK. 216]
![]() 1086 sayılı Kanunun 321 ve 322 nci maddelerinde düzenlenmiş olan, belge aslının istenmesi ve geri verilmesi hususu, birbiriyle bağlantı kurularak tek maddede sadeleştirilerek birleştirilmiştir. Birinci fıkra uyarınca, belgenin sadece örneğinin mahkemeye sunulduğu durumlarda, mahkeme talep üzerine ya da kendiliğinden aslını isteyebilir. Özellikle tereddütlü olan belge aslının görülmesi ve incelenmesi gereken durumlarda belgenin örneği ile yetinilemez, aslının verilmesi gerekir. İkinci fıkra... ![]() (Şerh No: 10245 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:48)
Bilgi [HMK. 215]
![]() 1086 sayılı Kanunda sadece özel belgelerin halefler aleyhine kullanılması düzenlenmişti. Hüküm sadece özel belgelerin halefleri bağlaması şeklinde değil, tüm belgeleri kapsayacak şekilde genelleştirilmiş; ayrıca sadeleştirilmiştir. Burada senet yerine belge terimi özellikle kullanılmıştır. Bir belge senet niteliğinde olsun olmasın haleflerini bağlayacağından ve bu Tasarıda belge terimi kanunî bir terim olarak kabul edildiğinden, senet yerine belge tercih edilmiştir. ![]() (Şerh No: 10244 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:48)
Bilgi [HMK. 214]
![]() 1086 sayılı Kanunda ayrı maddelerde düzenlenen, sahtelik hakkında hukuk ve ceza mahkemesi kararlarının birbirine etkisi, tek maddede düzenlenmiştir. Bunun dışında 1086 sayılı Kanundaki düzenleme, günümüz Türkçesine uyarlanmıştır. ![]() (Şerh No: 10243 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 213]
![]() Maddede haksız yere sahtelik iddiasına ilişkin yaptırımlar düzenlenmiştir. 1086 sayılı Kanunda da bu konuda hüküm bulunmakla birlikte, farklı hükümlerdeki düzenlemeler tek maddede toplanmış ve yaptırımların caydırıcılığının artırılması amaçlanmıştır. Birinci fıkrada, sahtelik iddiasında haksız çıkan tarafa karşı yaptırım uygulanabilmesi için, kötüniyetli olma şartı aranmıştır. Böylece haklı sayılabilecek sahtelik iddialarına engel olunmayarak, hak arama özgürlüğünün korunması amaçlanmıştır... ![]() (Şerh No: 10242 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 212]
![]() Maddede bir senedin sahte olduğuna dair kararın kesinleşmesinden sonra senedin iptal olunacağı düzenlenmiştir. Resmî senedin sahte olduğunun anlaşılması hâlinde, kamu güvenliği açısından bunun senet aslında belirtilmesinde fayda bulunmaktadır. Bu sebeple 1086 sayılı Kanundaki düzenleme korunmuştur. ![]() (Şerh No: 10241 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 211]
![]() 1086 sayılı Kanunun 308, 309 ve 316 ncı maddelerinde yer alan sahtelik incelemesi, tek maddede sistematik olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin yapılmasında, yerleşik yargı kararları ile doktrindeki görüşler de dikkate alınmıştır. Bir belge hakkında sahtelik iddiası söz konusu olduğunda, öncelikle karşı tarafın bu konudaki açıklamaları da dikkate alınacaktır. Zira sahtelik iddiası konusunda sadece bir tarafın açıklamaları dikkate alınarak değerlendirme yapılması, tarafların eşitliği ... ![]() (Şerh No: 10240 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 210]
![]() Güvenli elektronik imzayla oluşturulan verinin inkârı hâlinde, bu iddianın incelenmesi, diğer belgelerdeki sahtelik incelemesinden farklılık gösterecektir. Zira, güvenli elektronik imzayla oluşturulan verinin doğruluğu konusundaki tereddüdün giderilmesi, ancak teknik bir incelemeyle mümkündür. Bu sebeple, güvenli elektronik imzalar konusundaki iddialar, konunun uzmanı bilirkişilerin yapacağı inceleme ile açıklığa kavuşturulabilir. Ancak, bu inceleme yapılmadan önce, inkârda bulunan tarafın dinle... ![]() (Şerh No: 10239 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 209]
![]() Maddede yazı veya imza inkârının sonucu, 1086 sayılı Kanundaki prensipler korunarak, ancak daha açık şekilde, adî senetlerle resmî senetler için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, adî bir senette yazı ve imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senedin bir işleme esas alınmayacağı kuralı tekrarlanmıştır. İkinci fıkrada resmî senetlerdeki yazı ve imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olunca, bu senedin he... ![]() (Şerh No: 10238 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 208]
![]() Madde ile 1086 sayılı Kanunun 308, 310 ve 314 üncü maddelerindeki konu ile ilgili farklı hükümler tek bir maddede düzenlenmiştir. Dağınık hükümlerin bulunması nedeniyle ortaya çıkan tereddütler kaldırılmış, sistematik bütünlüğün sağlanması amaçlanmış ve böylece sahtelik iddiasının ileri sürülme şekli netleştirilmiştir. Maddenin kenar başlığında “Yazı veya imza inkârı” ibaresi birlikte kullanılmıştır. Her iki husus uygulamada sahtelik iddiası olarak adlandırılan durumu ifade etmektedir. Bi... ![]() (Şerh No: 10237 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [BK. 66]
![]() (TASARININ 65. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 66. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 65 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 55 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının dört fıkradan oluşan 65 inci maddesinde, adam çalıştıranın sorumluluğu düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 55 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "C. İstihdam edenlerin mesuliyeti" ibaresi, Tasarıda "II. Özen sorumluluğu / 1. Adam çalıştıranın sorumluluğu" şekline dönüştürülmüştür. 818 sayılı Bor... ![]() (Şerh No: 10236 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 207]
![]() Maddeyle, senedin güvenilirliğinde tereddüt doğuracak şekilde çıkıntı, kazıntı veya silintinin var olması hâlinde, geçerliliğine ilişkin hüküm gösterilmiştir. 1086 sayılı Kanunun 298 inci maddesi hükmü daha açık ve net bir hâle getirilmiştir. Burada özellikle belirtilmesi gereken husus, kazıntı veya silinti bulunması hâlinde, kazıntı veya silinti ile ortadan kaldırılan senet kısmının dikkate alınması gerektiğidir. ![]() (Şerh No: 10235 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 206]
![]() Madde 1086 sayılı Kanundaki muadil hükümden hem sistematik hem de içerik olarak farklı düzenlenmiştir. Öncelikle, imza atamayanların senet düzenlerken durumunu belirleyen genel bir hüküm hâline getirilmiştir. Birinci fıkrada, imza atamayan veya imza atmaya muktedir olmayan kimselerin, mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle işlem yapabilecekleri kabul edilmiştir. Ancak, bu şekilde mühür, alet ya da parmak izi kullanarak yapacakları hukukî işlemleri içeren belgelerin senet... ![]() (Şerh No: 10234 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 205]
![]() Madde ile, 1086 sayılı Kanunda yer alan adî senetler ile elektronik imzalı belgelerin ispat gücü hakkındaki düzenlemenin özünde bir değişiklik yapılmamış olmakla birlikte günümüz Türkçesine uyarlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasına göre, adî senetler, mahkeme huzurunda ikrar edilmişse (inkâr edilmemişse), aksi ispat edilmedikçe kesin delil olarak kabul edilecektir. Bu açıdan hükmün, 1086 sayılı Kanundaki düzenlemeden farklı bir yanı bulunmamaktadır. İkinci fıkra ile, güvenli elektronik imz... ![]() (Şerh No: 10233 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 204]
![]() Maddede resmî senetlerin ispat gücü, açık ve yalın şekilde düzenlenmiştir. Madde metninde 1086 sayılı Kanundaki hükme göre esaslı bir değişiklik yapılmamıştır. Ancak konunun daha anlaşılır olması için, ilgililerin beyanına dayanılarak noter senetlerine geçirilen kayıtlarla, diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi sabit oluncaya kadar kesin delil sayılacağı hususu, ilâmlar ve düzenleme şeklindeki noter senetlerinden farklı olarak ayrı bir fık... ![]() (Şerh No: 10232 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 203]
![]() 1086 sayılı Kanunun 293 ve 294 üncü maddelerinde, iki ayrı madde hâlinde düzenlenen, senetle ispat zorunluluğunun istisnasını oluşturan maddî ve manevî imkânsızlık hâlleri tek maddede birleştirilerek sistematik bütünlük sağlanmıştır. Maddenin içeriğinde 1086 sayılı Kanunda yer alan bir bent çıkartılarak yeni bir bent de eklenmiştir. Bunun dışında, Türk Medenî Kanununda kullanılan kavramlar ve terimler esas alınarak maddedeki terimler güncelleştirilmiştir. Ayrıca, bentlerin sıralanmasında ... ![]() (Şerh No: 10231 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 202]
![]() Madde, senetle ispat kuralının istisnalarından biri kabul edilen, delil başlangıcının bulunmasını düzenlemektedir. Bu konuda 1086 sayılı Kanundaki düzenleme esas alınmıştır. Ancak, maddenin ikinci fıkrasında, 1086 sayılı Kanunun 292 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “vukuuna delalet eden” ifadesi yerine, hem Türk uygulama ve öğretisinde hem de mukayeseli hukukta genellikle benimsenen anlayışa uygun olarak, “muhtemel gösteren” ifadesi kullanılmıştır. Öte yandan, haberleşmenin önemli b... ![]() (Şerh No: 10230 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:47)
Bilgi [HMK. 201]
![]() Maddede 1086 sayılı Kanunda senede karşı senetle ispat kuralı (veya tanıkla ispat yasağı) hakkındaki hükümler bazı ifade değişiklikleri ile kabul edilmiştir. Senede karşı ileri sürülen hukukî işlemlerin değeri senetle ispat kuralına ilişkin miktardan daha az olsa bile yine senetle ispat edilmelidir. ![]() (Şerh No: 10229 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 16:46)
Bilgi [BK. 65]
![]() (TASARININ 64. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 65. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 64 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 54 üncü maddesini kısmen karşılayan "B. Kusursuz sorumluluk / I. Hakkaniyet sorumluluğu" kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının iki fıkradan oluşan 64 üncü maddesinde, kusursuz sorumluluk hâllerinden biri olan hakkaniyet sorumluluğu düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 54 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan "B Temyiz Kudretim Haiz Olmayanl... ![]() (Şerh No: 10228 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:46)
Bilgi [BK. 64]
![]() (TASARININ 63. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 64. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 63 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 52 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının üç fıkradan oluşan 63 üncü maddesinde, hukuka aykırılığı kaldıran hâllerde sorumluluk düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 52 nci maddesinin kenar başlığında kullanılan "VII. Meşru müdafaa, ıztırar ve kendi hakkım vikaye için kuvvet kullanılması" ibaresi Tasarıda "3. Sorumluluk" şekline dönüştürülmüştür. ... ![]() (Şerh No: 10227 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:45)
Bilgi [BK. 63]
![]() (TASARININ 62. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 63. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 62 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, "VI. Hukuka aykırılığı kaldıran hâller / 1. Genel olarak" kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının iki fıkradan oluşan 62 nci maddesinde, hukuka aykırılığı kaldıran hâller düzenlenmektedir. Maddenin birinci fıkrasında, öğreti ve uygulamada da kabul edildiği gibi, yasal bir yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiilin, zarara... ![]() (Şerh No: 10226 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:45)
Bilgi [BK. 62]
![]() (TASARININ 61. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 62. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 61 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile 51 inci maddesinin ikinci fıkrasını kısmen karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 61 inci maddesinde, müteselsil sorumluluğun iç ilişki bakımından hükümleri düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "2. Muhtelif sebeplerin içtimai hâlinde" şeklinde... ![]() (Şerh No: 10225 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:44)
Bilgi [BK. 61]
![]() (TASARININ 60. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 61. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 60 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 nci maddesi ile 51 inci maddesinin birinci fıkrasını karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 60 inci maddesinde, müteselsil sorumluluğun dış ilişki bakımından hükümleri düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 nci maddesinin kenar başlığında kullanılan "VI. Müteselsil mesuliyet / 1. Haksız fiil hâlinde" şeklindeki ibareler, Tasarının 60 inci m... ![]() (Şerh No: 10224 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:43)
Bilgi [BK. 60]
![]() (TASARININ 59. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 60. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 59 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda yer verilmeyen, "V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu /1. Sebeplerin yarışması" kenar başlıklı yeni bir maddedir. Tasarının tek fıkradan oluşan 59 uncu maddesinde, sorumluluk sebeplerinin yarışması düzenlenmektedir. Maddede, öğreti ve uygulamadaki çağdaş gelişmeler göz önünde tutularak, bir kişinin sorumluluğunun birden çok hukukî sebebe dayandırılabilmesi durumund... ![]() (Şerh No: 10223 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:42)
Bilgi [BK. 59]
![]() (TASARININ 58. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 59. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 58 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 54 üncü maddesinin ikinci fıkrasını karşılamaktadır. Tasarının tek fıkradan oluşan 58 inci maddesinde, ayırt etme gücünün geçici kaybı hâlinde verilen zarardan sorumluluk düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 54 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan "B. Temyiz kudretini haiz olmayanların mes'uliyeti" ibaresi, Tasarıda "4. Ayırt etme gücünün geçici... ![]() (Şerh No: 10222 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:41)
Bilgi [BK. 58]
![]() (TASARININ 57. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 58. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 57 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49 uncu maddesini kısmen karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 57 nci maddesinde, kişilik hakkının zedelenmesinde manevî tazminat düzenlenmekledir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49 uncu maddesinin kenar başlığında kullanılan "3. Şahsî menfaatlerin haleldar olması" şeklindeki ibare, Tasarının 57 nci maddesinde, "3. Kişilik hakkının zedelenmesi hâlinde" şe... ![]() (Şerh No: 10221 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:41)
Bilgi [BK. 57]
![]() (TASARININ 56. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 57. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 56 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 48 inci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 56 ncı maddesinde, haksız rekabet düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 48 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanılan "yanlış ilânlar" şeklindeki ibare, iletişim teknolojisinde "meydana gelen gelişmeler göz önünde tutularak, Tasarıda "gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilân... ![]() (Şerh No: 10220 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:40)
Bilgi [BK. 56]
![]() (TASARININ 55. MADDESİ KANUNUN YASALAŞAN METNİNİN 56. MADDESİNE KARŞILIK GELMEKTEDİR.) MADDE 55 - 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47 nci maddesini karşılamaktadır. Tasarının iki fıkradan oluşan 55 inci maddesinde, bedensel bütünlüğün, zedelenmesi ve ölüm hâlinde manevî tazminatın belirlenmesi düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47 nci maddesinde, hâkimin, bir kimsenin hukuka aykırı olarak cismanî zarara uğraması veya ölmesi durumunda, zarar görene ya da ölenin ailesine "adalete ... ![]() (Şerh No: 10219 - Ekleyen: Av.Ufuk BOZOĞLU - Tarih : 13-02-2011 16:39)
Bilgi [HMK. 200]
![]() Maddede 1086 sayılı Kanundaki senetle ispat kuralı aynen kabul edilmiştir. İspat sisteminde temel değişiklik yapılmadığı için, bu sistem içinde önemli bir hüküm olan senetle ispat kuralı da aynen muhafaza edilmiş, sadece senetle ispat kuralı için parasal sınır değiştirilmiştir. 1086 sayılı Kanunun 289 uncu maddesi hükmü, senetle ispat kuralının dışına çıkılarak, tanıkla ispata imkân tanıyan bir düzenlemeyi içermektedir. Ancak bu maddenin içeriği, senetle ispat kuralı ile doğrudan bağlantılı o... ![]() (Şerh No: 10218 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:04)
Bilgi [HMK. 199]
![]() 1086 sayılı Kanundan farklı olarak, belge kavramına da bu Tasarıda yer verilmiştir. Belge, bir üst kavram olarak kabul edilmiştir. Belge kavramının, hukukumuzda yeni yer alması sebebiyle ayrıca tanımı da yapılmıştır. Belge tanımlanmakla birlikte, senedin tanımlanmasından özel olarak kaçınılmıştır. Bunun bir sebebi, senedin öteden beri kanunda yer alması, bu konuda doktrinde ve yargı uygulamasında ciddi bir tereddüdün mevcut olmamasıdır. Ayrıca, senedin kesin delil olarak kabulü sebebiyle,... ![]() (Şerh No: 10217 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:04)
Bilgi [HMK. 198]
![]() Madde 1086 sayılı Kanundaki düzenlemenin bir değişiklik yapılmaksızın sadeleştirilmiş hâlidir. Hâkimin delilleri serbestçe değerlendireceği belirtilerek kanunî istisnalar saklı tutulmuştur. ![]() (Şerh No: 10216 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:04)
Bilgi [HMK. 197]
![]() Bu madde ile 1086 sayılı Kanunun farklı maddelerinde yer alan, delillerin incelenmesine ilişkin hususlar birlikte düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, doğrudanlık ilkesinin de bir sonucu olarak, delillerin davaya bakan mahkeme huzurunda ve mümkün olduğunca birlikte ve aynı duruşmada inceleneceği belirtilmiştir. Ancak, kanunun belirttiği hallerde bu ilkeden vazgeçilebilir. Zorunlu durumlarda bazı delillerin incelenmesi başka bir duruşmaya bırakılabilir. İkinci fıkrada, başka yerde bulunan ve ma... ![]() (Şerh No: 10215 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:04)
Bilgi [HMK. 196]
![]() Bu madde, 1086 sayılı Kanundaki benzer düzenlemenin genelleştirilmiş hâlidir. 1086 sayılı Kanunda delilden vazgeçmeye ilişkin hüküm, senetlere ilişkin olarak düzenlenmişti ve uygulama ile doktrinde bu çerçevede yorumlayan görüşler olduğu gibi aksine görüşler de mevcuttu. Bu madde ile duruma açıklık getirilerek, herhangi bir delili gösteren tarafın, bu delilden vazgeçmek istemesi durumunda, bunun ancak karşı tarafın açık izni ile mümkün olduğu belirtilmiştir. ![]() (Şerh No: 10214 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:04)
Bilgi [HMK. 195]
![]() Bu madde 1086 sayılı Kanundaki ilgili hükmün daha açık ve yeniden düzenlenmiş hâlidir. Taraflar ellerinde bulunan delilleri sunmak, ellerinde bulunmayan delillerin ise nerede bulunduğuna ilişkin bilgi vermek durumundadırlar. Ancak, üçüncü kişilerle resmî makam veya mercilerin elinde bulunan delilleri tarafların temin etmesi onlardan beklenemez. Tarafların ellerinde bulunmayan delillerin incelenmesine karar verilmesi durumunda, mahkemece ilgili resmî makam ve mercilerle, üçüncü kişilere delil... ![]() (Şerh No: 10213 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 194]
![]() Bu madde yeni bir düzenlemedir. Maddenin amacı, bir yandan ispatın genel hükümleri çerçevesinde temel bir kavrama yer vermek iken, diğer yandan da uygulamada genel geçer ifadelerle somut vakıalara dayanmadan davaların açılıp yürütülmesinin önüne geçmektir. Birinci fıkrada, somutlaştırma yükü düzenlenmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilme... ![]() (Şerh No: 10212 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 193]
![]() Maddede 1086 sayılı Kanunda da kabul edilmiş olan delil sözleşmesi, sınırları ve türleri de belirtilerek yeniden düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, tarafların kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların, başka delil veya delillerle de ispat edilebileceğini kararlaştırabilecekleri ya da belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların, belirli delil veya delillerle ispatı konusunda sınırlama getirebilecekleri kabul edilmiştir. Birinci durumda, münhasır olmayan delil sözleşmesi; ik... ![]() (Şerh No: 10211 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 192]
![]() 1086 sayılı Kanunun 367 nci maddesine karşılık gelen bu maddeyle, kanunda düzenlenmemiş olan delillerin hukukî çerçevesi çizilmiştir. Bu düzenleme, 1086 sayılı Kanundaki anlayışı muhafaza etmekte ve delilleri tek tek sayarak sınırlamamaktadır. Her ne kadar tanık beyanı, bilirkişi görüşü, senet ve yemin ayrı ayrı düzenlenmişse de amaç, sadece düzenlenmiş olan bu unsurların delil olabilmesi değildir. Maddeyle, kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğunu öngörmediği hâllerde, kanunda düzenlenme... ![]() (Şerh No: 10210 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 191]
![]() Bu madde 1086 sayılı Kanunun 239 uncu maddesinin karşılığı olup, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın dili sadeleştirilmiştir. ![]() (Şerh No: 10209 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 190]
![]() İspat yüküne ilişkin kural daha önce Türk Medenî Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen ispat yükü kurallarının maddî hukuk temelli olmakla birlikte bir usul hukuku müessesesi olması sebebiyle, bu Kanun içerisinde yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca bu durum, ispat hukukuna ilişkin tüm genel hükümlerin birlikte düzenlenmesinin de bir sonucudur. İspat yükü kuralı, Türk Medenî Kanunundaki düzenleniş tarzına göre daha açık ve üzerinde uzlaşılan bir şekilde ifade edilmiştir. Birinci fıkrada, ispat ... ![]() (Şerh No: 10208 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 189]
![]() 1086 sayılı Kanunun 218 ve 287 nci maddelerindeki düzenlemelere kısmen karşılık gelen bu maddenin birinci fıkrası ile, ispat hakkı kavramı, kanunî sınırları belirtilmek suretiyle, bir davanın her iki tarafına da tanınmış olmaktadır. Böylece ispat, bu maddede taraflar bakımından sadece bir yük olmanın ötesinde aynı zamanda kanunî bir hak olarak düzenlenmiştir. İkinci fıkra ile, ispat hakkının delillere ilişkin yönünün hukukî çerçevesi çizilmiş, bir davada ileri sürülebilecek her türlü delilin ... ![]() (Şerh No: 10207 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 188]
![]() Bu madde, 1086 sayılı Kanunun 236 ncı maddesinin karşılığı olup, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın dili sadeleştirilmiştir. ![]() (Şerh No: 10206 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 187]
![]() Bu madde 1086 sayılı Kanunun 238 inci maddesinin karşılığı olup, içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın dili sadeleştirilmiştir. Maddede geçen “Herkesçe bilinen” ibaresi “Maruf ve meşhur ”tabirinin karşılığı olarak ve her iki terimi kapsayacak anlamda kullanılmıştır. ![]() (Şerh No: 10205 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 186]
![]() Maddede hükümden önceki son yargılama aşaması olan sözlü yargılama aşaması düzenlenmiş bulunmaktadır. Hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır. Yazılı yargılama usulü içerisinde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir. Birinci fıkrada, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargı... ![]() (Şerh No: 10204 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 185]
![]() Toplu mahkemelerde tahkikat için görevlendirilen hâkim, tahkikatın tamamlandığı kanaatine varırsa, tarafların davanın tümü hakkında açıklama yapabilmelerinin sağlanması için dosyayı mahkeme başkanına verir. Toplu mahkeme gerçeğin ortaya çıkması ve davanın aydınlanabilmesi için gerekli görürse, tahkikat hâkimi tarafından dinlenen tanıkları ve bilirkişiyi tekrar çağırıp dinleyebilir. 1086 sayılı Kanunun 378 inci maddesinde de düzenlenmiş olan bu imkânla, mahkeme, tarafların daha önce dilekçele... ![]() (Şerh No: 10203 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:03)
Bilgi [HMK. 184]
![]() Bu madde 1086 sayılı Kanunun 375 inci maddesine karşılık gelmektedir. Ancak söz konusu maddeden farklı olarak burada hâkim taraflara öncelikle tahkikat hakkında sözlü açıklama yapabilmeleri için imkân hazırlamakta olup, taraf tahkikat hakkında açıklamalarda bulunmak durumundadır. Hâkim dosyadaki tüm delilleri inceledikten sonra taraflara tahkikat hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Yapılan sözlü açıklamalardan sonra mahkeme gerekli görürse tahkikatı sürdürür. Aksi hâlde tahkikatın... ![]() (Şerh No: 10202 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:02)
Bilgi [HMK. 183]
![]() Maddeyle, dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hatalarının, karar verilinceye kadar düzeltilebileceği, bu hataların düzeltilmesi sonucunda yargılama uzamışsa yargılama giderlerinin hesaplanmasında bu durumun da dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Diğer yandan madde, 1086 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin sadeleştirilmiş şeklidir. Bu maddede geçen “daima” ibaresi yerine “karar verilinceye kadar” ifadesi kullanılmıştır. ![]() (Şerh No: 10201 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 15:02)
Bilgi [HMK. 182]
![]() 1086 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinde yer alan, kötüniyetle yapılan ıslaha ilişkin hüküm, önemli değişiklikler yapılarak ve ifadesi sadeleştirilerek yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, ıslahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, mahkeme, yapılan ıslahı dikkate almadan karar verebilecektir. Bilindiği gibi, daha önce kötüniyetle ıslah yapılsa dahi ıslah geçerli kabul ediliyor, ancak, mahkeme para cezasına ve karşı tarafın zararlarının ödenmesine ... ![]() (Şerh No: 10200 - Ekleyen: Av.Nevra ÖKSÜZ - Tarih : 13-02-2011 14:34)
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |