Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 1997/1-863, Karar: 1997/1090 İçtihat

Üyemizin Özeti
2886 S.K. m.75, ancak hazine tarafından kiralanan taşınmazlarla ilgili olarak uygulanabilir. Belediye tarafından kiralanan taşınmazlarla ilgili anılan yasa değil 6570 sayılı yasa hükümleri uygulanmalıdır.
(Karar Tarihi : 24.12.1997)
"Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziosmanpaşa Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 23.05.1996 gün ve 1996/126 E-582 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 22.10.1996 gün ve 1996/11302-11997 sayılı ilamı:

(...Davacı Belediye Başkanlığı vekili, 2886 sayılı yasa hükümleri uyarınca davalı Spor Kulübüne kiralanan taşınmazın, kira süresinin sona ermesine ve ihtara rağmen boşaltılmadığını ileri sürmüş; elatmanın önlenilmesini ve işgalin giderilmesini istemiştir. Davalı vekili, kiracı sıfatıyla çekişmeli taşınmazın kullanıldığını savunmuştur. Gerçekten, davaya konu taşınmazın "boş alan" olarak davalıya 2886 sayılı Devlet İhale Yasası hükümlerine göre kiralandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, kira sözleşmesine eklenen özel şartlarda 2886 sayılı yasa hükümlerinin geçerli olacağı vurgulanmıştır. Öte yandan taşınmazın sözleşmedeki niteliği itibariyle olayda 6570 sayılı Yasa'nın uygulanması olanağı yoktur. Eldeki dava kira süresinin sona ermesinden sonra açılmıştır. Bilindiği üzere kira sözleşmelerine eklenen özel şartlar gözardı edilemez. Musakkaf yapıların kiralanması konusunu düzenleyen 6570 Sayılı Yasa, olayda uygulama yeri bulamayacağından uyuşmazlığın 2886 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca çözümlenmesi zorunludur. Taraflar arasındaki ilk kira sözleşmesinde öngörülen sürenin sona ermesinden sonra 2886 Sayılı Yasa'ya uygun olarak ve yeniden ihale yapılmak suretiyle yeni bir kira ilişkisi kurulmuş değildir.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken olayda uygulama yeri bulunmayan 6570 sayılı Yasa hükümlerinden söz edilerek red kararı verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 2886 S.K. m.75'in ancak taşınmazın Hazine tarafından kiraya verilmesi ilişkilerinde uygulama olanağının bulunmasına, belediye tüzel kişilerinin taşınmazı kiralamasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda anılan Yasa hükümlerinin uygulama alanı söz konusu olmayıp 6570 Sayılı Yasa hükümleri uygulanacağına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI:

Davacı Belediye, kayden maliki bulunduğu "yeraltı otoparkı" vasfındaki taşınmazın, 2886 S.K. uyarınca davalıya kiraya verildiğini, kira süresinin sona ermesine ve ihtara rağmen davalının, kiralananı boşaltmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiş, Yerel Mahkeme olayda 6570 Sayılı Yasa'da öngörülen tahliye koşullarının oluşmadığı, kira ilişkisinin sürdüğü gerekçesiyle davayı reddetmiş, Daire ise uyuşmazlığın 2886 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulması gerektiği düşüncesiyle kararı bozmuş, Mahkeme, kararında direnmiştir.

Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, 2886 S.K. hükümlerine göre kiralanan taşınmazın tahliyesinde, aynı yasa hükümlerinin mi, yoksa 6570 S.K. hükümlerinin mi uygulanacağı; davalının kiracılık sıfatının sona erip ermediği noktasındadır.

Bilindiği üzere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 1. maddesi, "genel bütçeye dahil dairelerle, katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri, bu kanunda yazılı hükümlere göre yürütülür" hükmünü taşımaktadır.

Davacı Belediye, anılan yasa gereği kayden maliki bulunduğu yeraltı otoparkını davalıya ihale ile kiralamıştır.

Taraflar arasında akdolunan kira sözleşmesinin 1. maddesinde "2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun hükümleri geçerlidir" ifadesine yer verilmiş; sözleşme eki şartnamenin 19. maddesinde de kira müddetinin sona ermesi ile taşınmazın yeniden ihale edileceğine değinildikten sonra, "kiracının sözleşme sonunda kiralananı boşaltmadığı takdirde 2886 Sayılı Kanunun 75. maddesi hükümleri uygulanacaktır" denilmiştir.

Söz konusu 75. maddenin 3. fıkrası "kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır. İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek idareye teslim edilir" hükmünü taşımaktadır.

Davacı Belediye, davalıya çektiği 03.10.1995 günlü ihtarname ile "kiralananın 2886 S.K. gereği ihale edildiğini, sözleşme süresinin 20.10.1995 tarihinde dolacağını, anılan tarihte kira kontratının yenilenmeyeceğini ve tekrar ihale edileceğini" bildirmiştir. Yani 2886 S.K. m.75'ten kaynaklanan yetkisine dayanarak taraflar arasındaki sözleşmenin 19. maddesinde öngörülen haklarını kullanmak istemiştir.

Yukarıda ifade olunan, Yasa ve sözleşme hükümleri gereğince davalının "fuzuli şagil" durumuna düştüğünün kabulü gerekir düşüncesindeyiz.

Musakkaf taşınmazlar bakımından, akdi ilişkinin 2886 sayılı Yasa'ya göre kurulacağı, ancak kira sözleşmesinin diğer hükümleri ve özellikle, sözleşmenin yenilenmesi ile sona erdirilmesi hususlarında 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerinin geçerli olduğu yolundaki düşüncenin doğru bulunmadığı, bunun hatalı bir yorum tarzından kaynaklandığı inancını taşımaktayız.

Bu düşüncenin dayanağının 6570 Sayılı Yasa'nın 14. maddesi olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu maddede 2490 sayılı Artırma-Eksiltme ve İhale Kanununa tabi olarak kiraya verilen taşınmazlar hakkında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmak suretiyle 2490 sayılı Kanuna göre kiraya verilen taşınmazlarla ilgili uyuşmazlıklar için 6570 sayılı Kanun hükümleri ile çözüm getirilmiştir. Ancak, 01.01.1984 tarihinde yürürlüğe giren 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu ile devletin ihale esasları yeniden düzenlenmiş; anılan Yasa'nın 94. maddesi ile 2490 sayılı Kanun ile bu Kanun'da ek ve değişiklikler yapan kanunlar ve diğer kanunların bu Kanuna uymayan hükümleri kaldırılmıştır.

Böylece 2490 Sayılı Kanuna göre kiraya verilen taşınmazlarla ilgili uyuşmazlıkların çözümünü 6570 Sayılı Kanuna bağlayan bu Kanun'un 14. maddesinin atıfta bulunduğu 2490 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, onun yerine geçen 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre kiraya verilen taşınmazlar hakkında 6570 sayılı Kanuna gönderme yapmaya imkan kalmamıştır.

Ayrıca, 2886 Sayılı Yasa'nın 94. maddesi 2490 Sayılı Yasa'yı yürürlükten kaldırırken, 6570 Sayılı Kanun'un 14. maddesinde yer alan düzenlemeye paralel bir hüküm veya bu hükmün uygulanmasına cevap veren bir düzenleme de 2886 sayılı Yasa'da yer almamıştır.

Bu durumun, yerel mahkemenin direnme kararında ifade edildiği gibi, yasakoyucunun ihmalinden ileri geldiğini kabul etmek mümkün değildir. Aksine yasakoyucu bilerek, isteyerek bu sonuca varmıştır. Mevcut düzenlemenin Devlet İhale Yasası'nın niteliğinden kaynaklandığı açıktır. Anılan Yasa'nın "kapsam" başlığını taşıyan 1. maddesine göre, genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, özel idareler ve belediyelerin, yine aynı maddede sayılan işleri yaparken, bu idarelerin belli bir disipline tabi tutulmaları, bu işlemleri bir düzen içerisinde yürütmeleri amaçlanmıştır. Yasanın temel amacı ve Yasa düzenlemesinde ağırlıklı düşünce budur.

Öte yandan, belediye ve özel idarelerle döner sermayeli kuruluşları, Kanun kapsamında yer alan işlerin yürütülmesi açısından, genel ve katma bütçeli idarelerden ayrı tutmak da mümkün değildir.

2886 Sayılı Yasa'nın 64. maddesi yukarda değinilen disiplin ve düzen fikrinden hareketle, kiralama sürelerine ilişkin sınırlamalar getirmiştir. Azami kira süresi 10 yılla sınırlı tutulmuş, turistik tesis kurulacak yerler ve turistik tesisler bu süreden ayrık bırakılmış, 3 yılı aşan kiraya verme işleri belli makam ve organların iznine tabi kılınmış, bu konuda özel idare ve belediyeler, kendi özel kanunlarında öngörülen organların denetimine bırakılmıştır.

Bu sürelere uyulmadan ve aşan kira sözleşmelerinin, aşan bölümü bakımından geçersizliği yargısal uygulamalarda kabul edilen bir olgudur. Bu kabul 2886 sayılı Yasa düzenlemesinin kamu düzeni ile ilgili bulunduğu gerekçesine dayalıdır.

Mülga 2490 Sayılı Yasa zamanında, 6570 Sayılı Kanun'un 14. maddesindeki atıf nedeniyle, bu Yasa'nın 11. maddesinin, Kamu ve Belediye malları yönünden uygulanırlığı, 2886 Sayılı Kanun yürürlüğe girmesiyle artık olanaksız hale gelmiştir.

Yeni düzenleme ile sözleşmede kira süresinin uzayacağına dair bir hüküm yoksa, artık 6570 sayılı Yasa'nın 11. maddesine gidilmeyecek, 2886 sayılı Yasa'nın 75. maddesinin 3. bendi uyarınca kira sözleşmesi bitmiş sayılarak, işgalin devam etmesi durumunda, sürenin bitim tarihinden itibaren şartname veya sözleşmede, yapılacak işleme ait bir hüküm varsa ona göre hareket edilecek, aksi halde ecrimisil tesbit, takdir ve tahsilatı yapılacaktır.

Bu uygulama ve düşünce tarzı bir akdi ilişkinin başlayışını ve kuruluşunu kamu düzeni ağırlıklı yasaya göre yapıp; o ilişkiyi özel hukuk kurumları ile sürdürüp sona erdirmek çelişkisini de ortadan kaldıracaktır. Esasen 2886 sayılı Yasa, hem akdi ilişkinin kurulması; hem de sona erdirilmesi bakımından özel hükümler içerdiğine göre, temas ettiği işlerde yasanın bütünü ile uygulanması gerekir düşüncesindeyiz.

Öte yandan, bilindiği üzere 6570 sayılı Yasa taşınmaz kiraları bakımından "Genel Kanun" niteliğindedir. 2886 sayılı Yasa ile belli kurum ve kuruluşların taşınmazlarına yönelik düzenleme getirmesi açısından "özel Kanun" özelliği taşır. Genel, özel Kanun karşılaşmasında, özel kanuna öncelik verileceği bilinen bir kuraldır. Daha geniş bir bakış açısıyla 6570 ve 2886 sayılı yasaların her ikisini de özel Kanun olarak nitelendirdiğimizde de, yeni düzenlemeye üstünlük tanınacağı kuşkusuzdur. 6570 sayılı Yasa 1955; 2886 sayılı Yasa ise 1984 tarihlidir.

Bütün bu anlatımlar karşısında; 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre, kiraya verilen taşınmazların, kiralama süreleri, kira akdinin sona ermesi, uzatılması, yenilenmesi ve kira tesbiti gibi hususların 2886 sayılı Kanun hükümlerine ve bu Kanun'un öngördüğü usul ve esaslara göre yürütülmesi gerekir inancındayız.

Bu düşüncemiz en büyük mali devlet denetleme organlarından Sayıştay Genel Kurulu'nun 21.01.1993 gün ve 4761/1 sayılı kararı ile paylaşılmış, anılan kurul bu kararında; "genel ve katma bütçeli idareler, özel idare ve belediyeler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar tarafından 2886 sayılı Kanuna göre kiraya verilen gayrimenkullere ait kira sözleşmelerinin yenilenmesi veya sona erdirilmesi konularında 2886 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğine" karar vermiştir.

Bunun yanında Danıştay 10. Dairesi de 19.12.1991 tarih 1989/2736 E-1991/3850 K sayılı kararında; "2886 sayılı Devlet İhale Yasası'nın 64. maddesinde, bu Yasa kapsamındaki idarelerin taşınır ve taşınmaz mallarını kiraya verme süreleri belirlenmiş olup; kira süresinin bitimi üzerine taşınmaz malın yeniden kiraya verilebilmesi, ancak yeniden ihale yapılması halinde mümkün bulunmaktadır. 2886 sayılı Yasa'ya göre ihale yapma zorunluluğu yönünden taşınmaz malın "musakkaf" olup olmaması önem taşımamaktadır. Musakkaf yapıların kiralanması hususunu düzenleyen 6570 sayılı Yasa da, 2886 sayılı Yasa'dan kaynaklanan ihale yapma zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır" ifadeleriyle görüşümüz doğrultusunda hüküm kurmuştur.

Hukuk Devletinde yasaların, temas ettiği bütün meselelerde uygulanması gerektiği tartışmasızdır. Yasa'da açık hüküm varken, amaçsal yorumlarla bu hükümleri gözardı etmek mümkün değildir.

Direnme kararında ifade edildiği gibi bir yıllık kira sözleşmesi yapılması halinde 2886 sayılı Yasa uygulandığında kiracı mağdur olur gibi gerekçeler geçerli görülemez. Kiracının da ihaleye girerken, yasayı, kurulacak kira ilişkisinin sonucunu bilmesi, düşünmesi gerekir.

Açıkladığımız nedenlerle, Yüksek 1. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamı doğrultusunda Yerel Mahkeme hükmünün bozulması gerektiği inancıyla kararı onayan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 30.12.1997

Üye

Orhan Uzgören

Üye

A. Uğur Turan"
İlgili Mevzuat Hükmü : Devlet İhale Kanunu MADDE 75 :Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz * malların, gerçek ve tüzelkişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9 uncu maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, (Değişik İbare: 6009 S.K.-23.07.2010-m.24) "idareden taşınmaz ve değerleme konusunda işin ehli veya uzmanı üç kişiden oluşan komisyonca tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere tespit ve takdir edilecek" ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi için, Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.

(Ek Cümle: 6009 S.K. -23.07.2010-m.24)"Ecrimisile itiraz edilmemesi halinde yüzde yirmi, peşin ödenmesi halinde ise ayrıca yüzde onbeş indirim uygulanır." Ecrimisil fuzuli şagil tarafından rızaen ödenmez ise, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.

Kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren, işgalin devam etmesi halinde, sözleşmede hüküm varsa ona göre hareket edilir. Aksi halde ecrimisil alınır.

İşgal edilen taşınmaz mal, idarenin talebi üzerine, bulunduğu yer mülkiye amirince en geç 15 gün içinde tahliye ettirilerek, idareye teslim edilir.

Ek fıkra: 6009 S.K. - 23.07.2010 - m.24) Köy sınırları içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların işgalcilerinden tahsil edilen ecrimisil gelirlerinin yüzde beşi, 442 sayılı Köy Kanununda belirlenen görevlerde kullanılmak kaydıyla, tahsilatı izleyen ay içinde bu gelirlerin elde edildiği köy tüzel kişiliği hesabına aktarılmak üzere emanet nitelikli hesaplara kaydedilir. Maliye Bakanlığı bu oranı iki katına kadar artırmaya yetkilidir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Özgür Alkan ALKIS
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 18-10-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03198195 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.