Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2005/8239, Karar: 2006/8925 İçtihat

Üyemizin Özeti
Emekli olan çalışanını bankada çalıştırmaya devam ederek, bu kişiye güven duyularak işlem yapılmasını sağlayan bankanın kusurlu olduğu kabul edilmelidir.
(Karar Tarihi : 19.09.2006)
" Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesi'nce bozmaya uyularak verilen 22.02.2005 tarih ve 2004/672 E-2005/118 K sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı Banka ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan dava konusu meblağ 10.000.000.000 TL'nin altında bulunduğundan HUMK.nun 3156 sayılı kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, dava dosyası için Tetkik Hakimi Abdullah Turgut tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, asıl ve birleşen davada müvekkilinin tasarruflarını uzun yıllardır davalı bankada vadeli repo hesaplarına yatırdığını, müvekkiline bu işlemlerde önceleri bankada çalışan, daha sonra emekliye ayrılan ve davacının uzaktan akrabası olan diğer davalının yardımcı olduğunu, bu şahsın bankada bazı yolsuzluk olaylarına karıştığını duyan müvekkilinin hesaplarını kontrol ettiğinde bankanın hesaplarının ve kendisine verilen makbuzların gerçeği yansıtmadığını, bu işlemlerden sorumlu olmadığını bildirdiğini, işlemlerin gerçekleştirilmesinde ana faktörün bankaya duyulan güven olduğunu, bankanın, paraların gerçek sahibinin müvekkili olduğunu bildiğini, bu nedenle davalıların tüm bu işlemlerden birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.000.000 TL'nin reeskont oranında faiziyle davalılardan tahsilini istemiş, birleşen davada 6.343.500.000 TL'nin vade bitim tarihlerinden itibaren faiziyle tahsilini talep etmiştir.

Davalı banka vekili, diğer davalı Ü____ A____'ın 30.09.1992 tarihinde müvekkili bankadan emekli olarak ayrıldığını, dava konusu tüm işlemlerin Ü____ A____'ın mevduat hesabından gerçekleştirildiğini, bu şahsın söz konusu işlemlere ait dekontların müşteri nüshası üzerine daktilo veya el yazısı ile gerçek dışı ilaveler yaparak davacı adına repo işlemi yapıldığı izlenimi verdiğini, davacının akrabası tarafından dolandırıldığını, diğer davalının bu işlemleri bankanın bilgisi dışında gerçekleştirdiğini, davacının dekontlar üzerindeki açık ve seçik farklı ibareleri fark etmemesinin olaya kayıtsız kaldığını gösterdiğini, bankanın sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı Ü____ A____ vekili, davacı ile arasında para alışverişi olmadığını davacının ileri sürdüğü makbuzların müvekkilinin emekli olduktan sonra elinde kalan boş suretler olduğunu, bunlarda müvekkilinin veya banka personelinin imzası bulunmadığını, müvekkilinin davacı ile yaptığı hesaplara ilişkin müsveddeleri eline geçiren davacının kötüniyetle bu davayı açtığını, müvekkilinin davacıya belge vermediğini, tahrifat yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davanın kabulüne ve davalıların müteselsilen sorumluluklarına ilişkin karar, davalı bankanın temyizi üzerine, Dairemizce, "mahkemece, davalı bankadaki davacıya ait ____ no'lu hesabın ve varsa dava konusu işlemlere ilişkin başka hesapların ne zaman açıldığı, buradaki paraların ne zaman ve ne şekilde davalı Ü____ A____'ın aynı bankadaki ____ no'lu hesabına geçirildiği, davacıya ne zamandan beri ve ne şekilde kendi hesabında repo işlemleri yapılıyormuş izlenimi verildiği, bu işlemlerin Ü____'nin davalı bankadan emekli olduğu 30.09.1992 tarihinden önce gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, bankanın bu işlemlere ortam hazırlayıp hazırlamadığı, ayrıca davacının kendisine verilen müşteri nüshası dekontlar üzerindeki el yazısı ve daktilo ile yazılan ibareleri ve hesap numarasının farklı oluşunu fark etmemesi nedeniyle, müterafik kusuru bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulup araştırma yapılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm" kurulduğu gerekçeleriyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davayla ilgili dekontların davalı Ü____ A_____'ın emekli olmasından sonrasına ait olduğu, TTK m.20/2 uyarınca basiretli tacir gibi davranmak zorunda olan bankanın emekli olan çalışanının bankada çalışmasına göz yumarak diğer davalının durumu suistimal etmesine zemin hazırladığı, davacının da kendisine verilen dekontlar üzerindeki yazılar ile hesap numarasının farklı oluşunu denetlemediğinden kusurlu olduğu, zararın her iki tarafın kusurundan kaynaklandığı, BK m.98/2 yollaması ile BK m.44/1 uyarınca belirlenen tazminat miktarından 1/3 oranında indirim yapılması gerektiğinden bahisle, asıl davanın kısmen kabulüyle, 73.424.658 TL üzerinden asıl alacak 66.666.667 TL'ye dava tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına, birleşen davanın kısmen kabulü ile 9.904.468.530 TL üzerinden asıl alacak 4.162.333.334 TL'na birleşen dava tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına, bu miktarların davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı banka ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı banka ve katılma yolu ile davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı banka ve katılma yolu ile davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 404.00 YTL. temyiz ilam harcının temyiz eden davalı bankadan alınmasına, istek halinde aşağıda yazılı 122.50 YTL. harcın temyiz eden davacıya iadesine, 19.09.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 20 :C - TACİR OLMANIN HÜKÜMLERİ:

       I - UMUMİ OLARAK:

       Tacirler her türlü borçlarından dolayı iflasa tabi oldukları gibi, kanun hükümlerine uygun olarak bir ticaret unvanı seçmeye ve kullanmaya, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye ve ticari defterler tutmaya mecburdurlar.

       Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır.

       Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmek veya mukaveleyi fesih yahut ondan rücu maksadiyle yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması şarttır.

       Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler mahfuzdur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 02-10-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02946210 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.