Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY CEZA GENEL KURULU 2009/2-24 Esas 2009/ 91 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
SOMUT OLAYDA, 765 SAYILI TCY'NIN 551. MADDESİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEN EYLEMİN, 5326 SAYILI KABAHATLER YASASININ 36. MADDESİNDEKİ KABAHATİ OLUŞTURMASI VE ANILAN KABAHATİN 36. MADDENİN 1. FIKRASI UYARINCA 50 LİRA MAKTU İDARİ PARA CEZASINI GEREKTİRMESİ NEDENİYLE, CEZA MİKTARININ BELİRLENMESİNDE HAKİME HERHANGİ BİR TAKDİR VE DEĞERLENDİRME YETKİSİ TANINMADIĞINDAN UYARLAMA YARGILAMASININ DURUŞMA AÇILMADAN YAPILMASINDA BİR İSABETSİZLİK GÖRÜLMEMİŞTİ
(Karar Tarihi : 07.04.2009)
Hükümlü F_____ D____'ın, 30.10.2003 tarihinde işlediği meskun mahalde kuru sıkı tabanca ile ateş etme eylemi nedeniyle, "765 sayılı TCY'nın 551. maddesi uyarınca 86.694.000 lira hafif para cezası ile cezalandırılmasına, suçta kullanılan kuru sıkı tabancanın aynı Yasanın 36. maddesi uyarınca müsaderesine ve 647 sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 aylık sürenin sona erdiği tarihten başlayarak ödenmeyen para cezasına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı oranının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmasına.." ilişkin, B____ Sulh Ceza Mahkemesince verilen 20.11.2003 gün ve 138-164 sayılı hüküm, temyiz edilmeksizin 01.03.2004 tarihinde kesinleşmiştir.

01.06.2005 tarihinde yeni yasal düzenlemelerin yürürlüğe girmesi üzerine, B____ Sulh Ceza Mahkemesince evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda 25.07.2005 gün ve 138-164 EK sayı ile; "…Mahkemenin 20.11.2003 tarih ve 2003/138-164 E.K. sayılı 86.694.000 TL hafif para cezasını havi hükmünün iptaline; sanığın, 765 sayılı TCK'nun 551. maddesi gereğince 82 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Yasanın 36. maddesi uyarınca zoralıma ve sanığa verilen adli para cezasının muaccel olduğu tarihten itibaren ödenmeyen kısım üzerinden 647 sayılı Yasanın 5/5 maddesi gereğince 6183 sayılı Yasanın 51. maddesine göre hesaplanan gecikme zammının yarısı oranında sanıktan gecikme zammı tahsiline…" hükmedilmiş ve yasa yoluna başvurulmadığından kesinleşen hüküm 03.10.2005 tarihinde infaza verilmiştir.

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 10.10.2008/51462 sayılı yazılarına istinaden düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.11.2008/218690 gün ve sayılı tebliğnamesi,

"...1- Mahkemece, meskun mahalde silah atmak eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 170. maddesinde düzenlendiği, ancak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun sanığın daha lehine olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7. maddesinin başlığı, 5349 sayılı Kanun'la 'Hafif hapis ve hafif para cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi' olarak değiştirilmiş olup, aynı maddenin 1. fıkrasında, 'Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür', hükmüne yer verilmiş olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7 ve 5252 sayılı Kanun'un 7. maddesi 1. fıkrasındaki hükmün sanık lehine olduğu ve idari para cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,

2-Sanık hakkında para cezasının ödenmemesi halinde gecikme zammı uygulanmasına karar verilmiş ise de, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 122. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış bulunması karşısında, 647 sayılı Kanun'un 4786 sayılı Kanun'la değişik 5/5. maddesi uyarınca ödenmeyen para cezasına 6183 sayılı Kanun'un 51. maddesinde belirtilen gecikme zammı oranının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmaya¬cağının gözetilmemesinde, isabet görülmemiştir..."

Görüşüyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesince 25.11.2008 gün ve 32273-20140 sayı ile;

"... 5252 sayılı TCK'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5349 sayılı Yasa ile değişik 7. maddesi ile kanunlarda, 'hafif hapis' veya 'hafif para' cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür. Bu kanun ile 01.06.2005 tarihinde ve sonrasında yürürlükte bulunan yasalarda öngörülen 'hafif hapis' veya 'hafif para' cezalarının idari para cezasına dönüştürülmesi amaçlanmıştır. 5252 sayılı Kanun 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girdiğinde, 765 sayılı TCK'nu da yürürlükten kaldırılmıştır. 765 sayılı TCK'da düzenlenen bir eylemin yeni TCK'da da düzenlenmiş olması halinde, lehe olan yasanın belirlenmesi için öncelikle 765 sayılı TCK'na göre ceza tayin edilmesi gerekecektir. Bu şekilde, tayin edilecek cezanın lehe olduğunun saptanması durumunda hükmolunan sonuç 'hafif hapis' ya da 'hafif para' cezaları 5252 sayılı Kanun'un 7. maddesi uyarınca idari para cezasına dönüştürülecektir.

Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (B____) Sulh Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 25.07.2005 gün ve 2003/138-164 sayılı ek kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca bozulmasına,

Sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK'nun 551.maddesi gereğince mahkemenin takdiri de gözetilerek 82 YTL hafif para cezası ile cezalandırılmasına, 5252 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca sonuç cezanın 82 YTL idari para cezasına çevrilmesine, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına…" karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 21.01.2009 gün ve 218690 sayı ile; itirazı; duruşmalı yapılması gereken uyarlama yargılamasının evrak üzerinde yapılması, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36. maddesi uyarınca gürültü çıkarma kabahatini oluşturması ve Kabahatler Yasasının 18. maddesi de dikkate alındığında kuru sıkı tabancanın sahibine iadesinin gerekeceği hususunun düşünülmemesi ile (2) nolu yasa yararına bozma istemi hakkında herhangi bir karar verilmemesi isabetsizlikleri nedeniyle, istemle ilgili kararın ancak saptanan hukuka aykırılıklarla ilgili olarak yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra verilmesi gerektiğinden bahisle, itiraz yasa yoluna başvurmuş ve Özel Daire kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

KARAR : Özel Daire kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı noktadan itiraz edilmektedir.

Bunlardan birincisi, yasa yararına bozma talebinin iki hususu içermesine rağmen, Özel Dairece bunlardan yalnızca birisi ile ilgili olarak karar verilmiş bulunmasına,

İkincisi, uyarlama yargılamasının duruşmalı yapılması gerektiğinin gözetilmemesine,

Üçüncüsü ise, kuru sıkı tabanca ile meskun mahalde ateş etme eyleminin, 5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 36. maddesindeki gürültüye neden olma kabahatini oluşturacağı ve bu durumda Kabahatler Yasasının 18. maddesi uyarınca olayda kullanılan kuru sıkı tabancanın zoralımına karar verilemeyeceğinin gözardı edilmiş olmasına, ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Adalet Bakanlığınca, sonradan yapılan yasa değişikliklerine rağmen hükümlü hakkında daha lehe olan idari para cezası yerine adli para cezasına hükmedilmiş olması ile olayda uygulama yeri bulunmadığı halde 01.06.2005 tarihinde yürürlükten kaldırılan 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca gecikme zammına hükmedilmesi isabetsizliklerinden yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulduğu görülmektedir.

Buna karşılık, Özel Dairece birinci isteme ilişkin bozma kararı verilip, ikinci istem hakkında herhangi bir karar verilmemiştir

İtiraza konu edilen uyuşmazlıklarla ilgili olarak yapılan incelemede;

Çözülmesi gereken ilk uyuşmazlık, kesin hükümde değişiklik yargılamasının duruşma açılmadan yapılmış olmasının hukuka aykırılık oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Ceza Genel Kurulu'nun duraksamasız kararlarına göre; kesin yargı haline gelmiş bir hükümde değişiklik yargılaması yapılması, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya her iki yasanın ilgili tüm hükümlerinin birbirine karıştırılmaksızın uygulanmak suretiyle ayrı ayrı sonuçlar belirlenmesini ve bunların karşılaştırılmasını gerektirmektedir. Bu belirleme ve karşılaştırmanın herhangi bir inceleme, araştırma, kanıt tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını, gerektirmediği, başka bir deyişle eylemin suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması veya önceki hükümle belirlenen ya da yeni belirlenecek olan cezanın bir değerlendirme yapılması ve takdir kullanılmasını zorunlu kılmadığı hallerde evrak üzerinde; sonraki yasa ile; suçun unsurlarının veya özel hallerinin değiştirilmiş olması, cezanın 5237 sayılı TCY'nın 61 inci maddesi gözetilerek tayin ve takdirinin gerekmesi, önceki hükümde cezanın asgari haddin üzerinde tayini nedeniyle bu olguların 5237 sayılı Yasanın 61. maddesi uyarınca tartışılması zorunluluğunun doğması, artırım ve indirim oranlarının belirlenmesinin takdir kullanımını gerektirmesi, seçimlik cezalardan birinin tercih edilmesinin söz konusu olması ve seçenek yaptırımların ya da cezanın kişiselleştirilmesini gerektiren hallerin değerlendirilmesi, durumlarında ise duruşma açılarak yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Somut olayda, 765 sayılı TCY'nın 551. maddesi kapsamında değerlendirilen eylemin, 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36. maddesindeki kabahati oluşturması ve anılan kabahatin 36. maddenin 1. fıkrası uyarınca 50 lira maktu idari para cezasını gerektirmesi nedeniyle, ceza miktarının belirlenmesinde hakime herhangi bir takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmadığından uyarlama yargılamasının duruşma açılmadan yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

İkinci uyuşmazlık ise, kuru sıkı tabanca ile meskun mahalde ateş etme eyleminin, Kabahatler Yasasının 36. maddesindeki gürültüye neden olma kabahatini oluşturacağı ve bu durumda Kabahatler Yasasının 18. maddesinde yer alan hüküm nedeniyle, olayda kullanılan kuru sıkı tabancanın zoralımına karar verilemeyeceğine ilişkindir.

"Kuru sıkı tabanca ile meskun mahalde ateş etme" eyleminin, 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36. maddesindeki "gürültüye neden olma" kabahatini oluşturacağı ve aynı Yasanın 18. maddesine göre kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebileceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun duraksamasız içtihatlarından olup, somut olayda kabul edilen eylemden dolayı Kabahatler Yasasının 36. maddesi uyarınca 50 lira idari para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yönünde maddede açık bir hükmün bulunmaması nedeniyle de kuru sıkı tabancanın sahibine iadesine karar verilmesi gerekmektedir.

Ancak, yasa yararına bozma istemi, lehe Yasa olan Kabahatler Yasasının uygulanması gerektiğine ilişkin olmadığından; yasa yararına başvurulan ve olağanüstü temyiz denilen yasa yolunda geçerli olan "istekle bağlılık kuralı" gereğince, isteme konu edilmeyen hukuka aykırılıklar yasa yararına bozma konusu yapılamayacaktır.

Bu nedenle, Ceza Genel Kurulu'nun 17.08.2007/145-142; 02.10.2007/82-196 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, yasa yararına başvuru nedeniyle yapılan inceleme sırasında Adalet Bakanlığının istem yazısında ileri sürülmeyen ve sonuca etkili bulunan başkaca hukuka aykırılıklar görüldüğünde, bu yönlerden de başvuruda bulunulmasını sağlamak bakımından Adalet Bakanlığına ihbarda bulunulması, ihbar üzerine başvuruda bulunulması halinde ise tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yasaya aykırı oldukları saptanan hususlar yönünden de yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra, sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul üyesi ise; itirazın reddi yönünde karşıoy kullanmıştır.

KARAR : Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 25.11.2008 gün ve 32273-20140 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3- Saptanan hukuka aykırılıkların yasa yararına bozma başvurusuna konu edilmesini sağlamak üzere, dosyanın Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.04.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Kabahatler Kanunu MADDE 36 :(1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.

(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Yasin COSKUN
Hukuk Fakültesi Öğrencisi
Şerh Son Güncelleme: 11-06-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03044009 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.