Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Danıştay 8. Dairesi 2004/2087 Es. 2005/1702 K: İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacının memuriyet görevi sırasında işlediği efrada sui muamele suçundan mahkum edilmiş, kesinleşen mahkumiyet kararı tecil süresinin iyi halle geçirilmiş olmasından dolayı Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla esasen vaki olmamış sayılarak adli sicil kaydından silinmişse de, işlenen suçun niteliği avukatlık mesleğinin ilke ve amaçları ile bağdaşmadığından baroya kayıt isteminin REDDİNDE hukuka aykırılık bulunmadığı.
(Karar Tarihi : 12.04.2005)
T.C.
DANIŞTAY
8. DAİRE

E. 2004/2087
K. 2005/1702
T. 12.4.2005

İSTEMİN ÖZETİ: Avukatlık Kanununda, avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresinde bilinmiş olmak, avukatlığa engel fiil ve hallerden sayılmıştır.

Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmasından söz edilebilmesi için bu tutum ve davranışların, çevrece bilinmiş olmasını sağlayacak derecede süreklilik arz ettiğinin kanıtlanması gerekir. Olayda, memuriyet görevi sırasında işlediği efrada sui muamele suçundan mahkum edilmiş davacının mahkumiyetinin ertelenmiş olması ve erteleme süresini iyi halle geçirmesi nedeniyle adli sicil kaydının silinmesi de gözönüne alındığında, tutum ve davranışlarının çevresince bilinecek şekilde süreklilik arz ettiği ve yaygınlaştığından söz edilmesi mümkün değilse de; gerek ulusal, gerek ulusalüstü metinlerde insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirilen işkence suçundan mahkum olan davacının bu fiilinin hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumakla görevli avukatlık mesleğinin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmadığı açıktır.

Davacının mahkumiyetine neden olan bu eyleminin toplumda yaratacağı olumsuz etkileri dikkate alındığında, avukatlık mesleğine katılmak için baro levhasına yazılmak istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

İstemin Özeti : Davacının İstanbul Barosu levhasına yazılmak için yaptığı başvurunun İstanbul Barosunca kabul edilmesine karşın, Türkiye Barolar Birliği'nin ""baro levhasına yazılma isteminin reddine"" ilişkin kararını onayan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 23.5.2003 gün ve 011021 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; dava konusu işlemi iptal eden Ankara 1. İdare Mahkemesinin 31.12.2003 gün ve E: 2003/1142, K: 2003/1830 sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Nihat TOKTAŞ'ın Düşüncesi: İstemin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Ülkü ERBÜK'ün Düşüncesi: Davacının baro levhasına yazılma isteminin reddine ilişkin işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5/c maddesinde, avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak halinde, avukatlık mesleğine kabul isteminin reddolunacağı kuralı yeralmaktadır.

Davacının memuriyet görevi sırasında işlediği efrada sui muamele suçundan mahkum edilmiş, kesinleşen mahkumiyet kararı tecil süresinin iyi halle geçirilmiş olmasından dolayı Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla esasen vaki olmamış sayılarak adli sicil kaydından silinmişse de, işlenen suçun niteliği avukatlık mesleğinin ilke ve amaçları ile bağdaşmamaktadır. Davacının mahkumiyetine neden olan eylemin toplumda yarattığı olumsuz etki dikkate alındığında avukatlık mesleğine katılmak için baro levhasına yazılma isteminin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Uyuşmazlık; davacının İstanbul Barosu levhasına yazılmak için yaptığı başvurunun İstanbul Barosunca kabul edilmesine karşın, Türkiye Barolar Birliği'nin ""baro levhasına yazılma isteminin reddine"" ilişkin kararını onayan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 23.5.2003 gün ve 011021 sayılı işleminin iptali isteminden doğmuştur.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun ""yönetim kurulunun görevleri"" başlığını taşıyan 95. maddesinin, 21. fıkrasında, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak baro yönetim kurullarının görevleri arasında sayılmış, 110. maddesinin 17. fıkrasında aynı yönde getirilen düzenleme, Barolar Birliğinin görevleri arasında yer almıştır.

Aynı Kanunun ""avukatlığa kabule engeller"" başlığını taşıyan 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde ise, ""avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresinde bilinmiş olmak"" fiili, avukatlığa engel fiil ve hallerden sayılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; Emniyet Müdürlüğünde görev yaptığı sırada ""efrada sui muamele"" suçundan dolayı yapılan yargılaması sonrasında mahkum olan ve bu cezası kesinleştikten sonra İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.6.2003 günlü kararıyla sabıka kaydı silinen davacının, 22.4.2003 günlü dilekçeyle İstanbul Barosu levhasına avukat olarak yazılmak için yaptığı başvurunun, İstanbul Barosu Yönetim Kurulunca kabul edilmesine karşın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 10.5.2003 gün ve 7053-1 sayılı kararıyla ""adı geçenin Emniyet Müdürlüğü'nde görev yaparken işkence suçundan mahkum olduğu, insan haklarını savunmak ve korumakla görevli bir kurumun insanlığa karşı suç olarak nitelenen bir eylemden mahkum olan bir kişiyi avukat olarak bünyesine kabul etmesinin mümkün olamayacağı ve ilgilinin bu davranışıyla 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 5/c maddesinde ifade edilen ""avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresinde bilinir hale geldiği"" gerekçesiyle İstanbul Barosu'nun söz konusu kararı uygun bulunmayarak, davacının avukatlık ruhsatnamesi verilmesi yönündeki talebinin reddedildiği; Barolar Birliğinin bu kararının Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 23.5.2003 gün ve 011021 sayılı işlemi ile onaylanarak kesinleşmesi üzerine bu işlemlerin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İdare Mahkemesince; 1136 sayılı Kanunun 5/c maddesinde belirtilen avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmasından söz edilebilmesi için bu tutum ve davranışların, çevrece bilinmiş olmasını sağlayacak derecede süreklilik arz ettiğinin sübjektif değerlendirmelerden uzak bir biçimde kanıtlanmasının gerektiği, oysa davacının mahkumiyetinin ertelenmiş olması ve erteleme süresini iyi halle geçirmesi nedeniyle adli sicil kaydının silinmesi de gözönüne alındığında, olayda anılan yasa hükmünde öngörülen tutum ve davranışlarının çevresince bilinecek şekilde süreklilik arz ettiği ye yaygınlaştığından söz edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemler iptal edilmiş ise de; gerek ulusal, gerek ulusalüstü metinlerde ""insanlığa karşı işlenen suçlar"" kapsamında değerlendirilen işkence (efrada sui muamele) suçundan mahkum olan davacının bu fiilinin hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumakla görevli avukatlık mesleğinin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmadığı açıktır.

Şu hale göre; davacının mahkumiyetine neden olan bu eyleminin toplumda yaratacağı olumsuz etkileri dikkate alındığında, avukatlık mesleğine katılmak için baro levhasına yazılmak istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında hukuka ve mevzuata uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan; davacının işkence suçundan dolayı almış olduğu mahkumiyetinin, mahkeme kararıyla adli sicilden silinmiş olmasının, işlenen fiilin niteliği karşısında, avukatlık mesleğine kabul edilmesi sonucunu doğurmayacağı tartışmasızdır.

KARAR : Açıklanan nedenlerle; Ankara 1. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 12.4.2005 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.
İlgili Mevzuat Hükmü : Avukatlık Kanunu MADDE 5 :Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur :
a) (Değişik : 23/1/2008-5728/326 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak,
b) (Değişik: 22/1/1986 - 3256/2 md.) Kesinleşmiş bir disiplin kararı sonucunda hakim, memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olmak,
c) (Anayasa MAHKEMESİ 2012/116 Esas 2013/ 32 Karar sayılı 28.02.2013 Tarihli kararı ile iptal edilmiştir.),
d) Avukatlık mesleği ile birleşemiyen bir işle uğraşmak,
e) Mahkeme kararı ile kısıtlanmış olmak,
f) İflas etmiş olup da itibarı iade edilmemiş bulunmak (Taksiratlı ve hileli müfgisler itibarları iade edilmiş olsa dahi kabul olunmazlar),
g) Hakkında aciz vesikası verilmiş olup da bunu kaldırmamış bulunmak,
h) Avukatlığı sürekli olarak gereği gibi yapmaya engel vücut veya akılca malul olmak.
(Değişik: 2/5/2001 - 4667/5 md.) Birinci fıkranın (a) bendinde sayılan yüz kazırtıcı suçlardan biri ile hüküm giymiş olanların cezası ertelenmiş, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa da avukatlığa kabul edilmezler.
(Değişik : 22/1/1986 - 3256/2 md.) Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir.
Şu kadar ki, ceza kovuşturmasının sonucu ne olursa olsun avukatlığa kabul isteğinin geri çevrilmesi gereken hallerde, sonuç beklenmeden istek karara bağlanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Elkan ALBAYRAK
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 07-02-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03461003 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.