![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 23.03.2004)
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, dava konusu 42 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki fırın işletmesi sahibi iken, işlerinin kötüye gitmesi nedeniyle, alacaklıların, hakkında icra takibi başlattıklarını, müzayaka halinde iken, değeri 12.500.000.000.TL. den fazla olan çekişmeli taşınmazın 1.000.000.000.TL. bedelle davalı tarafından satın alındığını ileri sürerek, iptali ve adına tescili isteğinde bulunmuştur. Davalı, taşınmazı gerçek değerini ödemek suretiyle satın aldığını, aynı resmi senetle dava dışı Selahattin'e de iki taşınmazın satışı yapıldığı halde, O'nun hakkında davacının dava açmadığını belirtip, davanın reddini savunmuş, birleşen dava ile de, davacının elatmasının önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı (karşı davacı) A.D. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 23.03.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat M.Ş. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare Tetkik Hakimi A.Sevil Çalıkoğlu'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Dava, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, birleşen dava ise çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nisbetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek, istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış Borçlar Kanunun 21. maddesi ile aynen"bir akitte ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın muzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akti feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir" hükmü getirilmiştir. O halde, gabinden söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nisbetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki subjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı, zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani subjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir. Somut olaya gelince; dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 42 parsel sayılı taşınmazdaki 1 nolu bağımsız bölümünün 29.01.1999 tarihli akitle 1.500.000.000.TL. bedelle davacılar M. ve R. tarafından davalı A'e satış yoluyla temlik edildiği görülmektedir. Adı geçen gabin davacılarının çeşitli kişilere borçları nedeniyle icra takiplerine maruz kaldıkları, borçlarını ödeyemez durumda bulundukları, bu sebeple müzayaka halinde oldukları tartışmasızdır. Gabin nedeniyle, iptal ve tescil isteğin kabul edilmesi için yukarıda da açıklandığı üzere, akte konu taşınmazın müzayaka halinden yararlanarak çok düşük bedelle temlik konusu yapılması asıldır. Başka bir anlatımla subjektif unsur olarak nitelendirilen müzayaka halinin objektif unsur diye tanımlanan bedel farkı ile birlikte oluşması gereklidir. Ne var ki; çekişmeli taşınmazın temliki sırasında taşınmazın üzerinde bulunan ipoteğin davalıca kaldırıldığı, diğer taraftan bilirkişice saptanan taşınmaz değeri olan beş milyar liraya yakın bir bedelin, davalı A. tarafından davacılara ödendiği dosya içeriği ve her iki tarafın tanıklarının anlatımlarıyla sabittir. Bu durumda olayda gabinin objektif unsurunun varlığından söz edilemez. KARAR : Hal böyle olunca, gabin nedenine dayalı iptal tescil davasının reddedilmesi, elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesi, ecrimisil isteği hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalı (karşı davacı) A.D.'ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 21 :Bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde, eğer mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise, mutazarrır bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir.
Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder. |
|
Şerh Son Güncelleme: 30-12-2009
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |