Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay HGK E.1995/14-208 K.1995/632 İçtihat

Üyemizin Özeti
Muvazaa ve gabin özde farklı müesseseler olduğu gibi ispat koşulları da yek diğerinden tamamen ayrıdır.Bu nedenle de aynı davada birlikte ileri sürülmeleri mümkün değildir.

Hal böyle olunca mahkemece usuli kazanılmış hak gözetilerek mevcut delillerin münakaşası yapılıp esas ferağa icbar davasının kabulü ile gabine dayalı karşılık senet iptali davasının reddedilmesi doğrudur.
(Karar Tarihi : 14.06.1995)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 1995/ 14-209 Karar No : 1995/632


Taraflar arasındaki "satış vaadi sebebiyle feragat icbar ve senet iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 11. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 2.12.1993 gün ve 1991/320 E - 1993/575 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar ve karşılık davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;

Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 5.7.1994 gün ve 1994/4715 E-7265 K. sayılı ilâmı:

(... Uyulan bozma ilamına uygun biçimde yapılan inceleme ve soruşturma sonunda, çekişmeli taşınmazın değerinin saptanması için 4.5.1992 ve 22.10.1993 günlerinde mahallen keşif icra edilmiştir. Y.Mimar M.L Y., İnşaat Mühendisi G. K. ve mülk sahibi M.A.U.'dan kurulu uzman bilirkişiler, düzenledikleri 20.6, 1992 günlü raporlarında; satış vaadi sözleşmesinin düzenlediği 10.7.1986 gününde, arsa ve binanın toplam değerinin 206.497.088 lira olduğunu bildirmişlerdir. Sonra, bilirkişi G.K., tarih belirtmeden ve gerekçe göstermeden, taşınmazın 127.739.300 lira olduğunu belirten şerh ilâve etmiştir. Mahkemece, 17.11.1992 günlü oturumda, bilirkişi raporun iptaline karar verilmiştir. Mahallen yapılan 22.10.1993 günlü keşfi takiben İnşaat Mühendisi Eski Devlet Müteahhidi S. K., İstanbul Bayındırlık Müdür Muavini Y.Mimar D. U., mülk sahibi inşaat Yüksek Mühendisi A. C.'dan kurulu uzman bilirkişi kurulu da 26.10.1993 günlü raporlarında, satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği 10.7.1986 günü çekişmeli taşınmazın değerinin yüz milyon lira olduğunu belirtmişlerdir. Çekişmeli taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği gündeki değerinin saptanması bakımından raporlar çelişmektedir.

Bu arada davacı-davalılar M.İ. ve B.İ. vekilleri, İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 10.6.1991 gün ve 1980/1214 esas, 1991/664 karar sayılı ilâmı örneği ile İstanbul İli Defterdarlığı Vergi Kontrol Bürosu Başkanlığına ait ve vergi kontrol memuru Ö.T. tarafından düzenlenen 26.12.1991 gün ve 1991/85-27 sayılı Vergi inceleme raporu suretini ibraz etmiştir. İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 10.6.1991 gün ve 1988/1214 esas, 1991/664 karar sayılı ilâmı, davacı İ. B davalı I. T. olup davacının dava dışı S. E.'den faizle borç para aldığı, gayrimenkul ve çeki munzam teminat olarak verdiği, S. E.'in yanında çalışan davalıya devrederek onun vasıtası ile çeki icra takibine koyduğu, onun çekten dolayı borçlu bulunmadığı ve davalının bu durumu bilerek çeki devraldığı, dosya münderecatı ve isticvap davetiyesinin tebliğine rağmen davalının isticvaba icabet etmemesi ile anlaşıldığı belirtilerek 4.4.1987 günlü 009939 sayılı 25 milyon liralık çekten dolayı davacının borçlu olmadığına ilişkindir. İstanbul İli Defterdarlığı Vergi Kontrol Bürosu Başkanlığına ait ve Vergi kontrol memuru Ö. T. tarafından düzenlenen 26.12.1991 gün ve 1991/85- 27 sayılı Vergi inceleme raporunda, S. E'nin, M. İ.e 50 milyon lira borç para verdiği, senet alındığı, satış vaadi sözleşmesinin teminat olarak düzenlendiği, ana para ödenmediğinden tescil davası açıldığı, aracılar kullanıldığı, icra takibi yapıldığı S.K, T'nin ve S. E arasında ilişki olduğu, S ‘in ikrazatçılık yaptığı ve gizlenmesi için belli bir organizasyonun yürütüldüğü ve M. İ.'in şikayetinin gerçek olduğu belirtilmiştir. Her iki belgeye göre, ferağa icbar suretiyle tescil ve senet iptali davalarının dayanağı olan 10.7.1986 gün ve 19676 sayılı satış vaadi sözleşmesinin alınan borç paranın teminatı olarak düzenlendiğine ilişkindir.

H.U.M.K.nun 482/son maddesinde tarafların (fakat tahkikat bitinceye kadar neticei iddialarını teyit için yeni delil ibraz ve ikame edebilirler) hükmü yeralmıştır. Açıklanan Yasa hükmü karşısında, yukarıda değinilen her iki delilin de incelenmesi iktiza eder. Söz konusu belgelerde, satış vaadi sözleşmesinin faizle alınan borç paranın teminatı olarak düzenlendiği tebarüz ettirilmiştir. Bu durumda, M. İ ve B İ. vekilleri, senet iptali davasında muvazaa nedenine değil gabine dayandıklarını bildirmiş olsalarda, satış vaadi sözleşmesinin faizle alınan borç paranın teminatı (muvazaalı) olarak mı düzenlendiğinin saptanması gerekir. Zira, 4.6.1958 gün ve 15/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, Hâkim, tarafların ileri sürdükleri maddi olaylar ve isteklere bağlı olup dayandıkları Kanun hükümleri ve onların hukuki tavsifleriyle bağlı değildir. Hâkim, Kanunları re'sen uygulayarak iddia ve savunmadaki neticei talepleri karara bağlamakla yükümlüdür.

Bu itibarla, İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 10.6.1991 gün ve 1988/1214 Esas 1991/664 Karar sayılı ilâmına ait ve İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesine ait 1990/1050 Esas sayılı dosyaların getirtilmesi, İstanbul İli Defterdarlığı Vergi Kontrol Bürosu Başkanlığına ait ve Vergi Kontrol memuru Ö.T. tarafından düzenlenen 26.12.1991 gün ve 1991/85- 27 sayılı Vergi inceleme raporu ve eki olan belgelerin istenmesi, sözü edilen dosyalar ile belgelerin ve eklerinin tek tek değerlendirmeye tabi tutulması, bu hususun karar yerinde de yazılması, satış vaadi sözleşmesinin borç alınan paranın teminat (muvazaalı) olarak düzenlenip düzenlenmediğinin saptanması ve sonra varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, açıklanan hususlar gözetilmeden ve mevcut delillerin de değerlendirilmesinde yanılgıya istinaden kurulan hüküm isabetli bulunmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil, karşılık dava ise cebri tescil talebine dayanak yapılan taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin gabin hukuksal nedeniyle iptali istemine ilişkindir.

Mahkemenin, esas tescil davasının kabulü ile satış vaadi borçlusu tarafından açılan karşılık senet iptali davasının olayda gabinin unsurlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine dair kurduğu hüküm, Özel Dairece, senet iptal davasında gabin iddiasının taşınmazın değeri yönünden gereği gibi incelenmediğine işaretle bozulmuştur. Mahkemenin bozmaya uyarak yeniden keşif yapmak suretiyle önceki karar paralelinde kurduğu ikinci karar da, Özel Dairece; yine gabin hukuksal nedeni çerçevesinde yapılan araştırmada çekişmeli taşınmaza biçilen değerler arasındaki çelişkinin gereği gibi giderilmediğine değinilerek bozulmuştur.

Yerel mahkeme, ikinci bozmaya da uymuş ve yeniden keşif icrası ile tekrar aynı kararı oluşturmuştur. Karar, bu kez Özel Dairece satış vaadi sözleşmesinin, faizle alınan borç paranın teminatı (muvazaalı) olarak düzenlendiği belirtilmek suretiyle bu yolda değerlendirme yapılması icap ettiği vurgulanarak bozulmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki, (Yargıtay bozma ilâmına uyulmakla ilgilileri yönünden usuli kazanılmış hak doğar ve mahkeme bozmada gösterilen esaslar çerçevesi dahilinde araştırma ve inceleme yaparak hüküm kurma yükümlülüğü altına girer.) (Davacının bir davada birden fazla hukuki sebebe dayanmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Ancak, dayanılan sebeplerden her biri, diğerinin imkan verdiği ölçüde incelenebilir.) (Oysa muvazaa ve gabin özde farkı müesseseler olduğu gibi ispat koşulları da yek diğerinden tamamen ayrıdır. Bu nedenle de aynı davada birlikte ileri sürülmeleri mümkün değildir.) Nitekim mahkeme hakimliğince yöneltilen soruya satış vaadi borçlusu ve karşılık iptal davasının davacısı tarafından açıkça davalarında muvazaaya değil, gabin hukuksal sebebine dayanıldığı bildirilerek iddia hasredilmiştir. Gerek yerel mahkeme ve gerekse Özel Dairece verilen ilk iki bozma kararında uyuşmazlık tamamen bu çerçevede değerlendirilerek sonuca ulaşılmıştır. (Davanın geçirdiği bu aşamadan sonra ve ilgili tarafın açık beyanına rağmen davada hukuki nitelemenin hakime ait olduğu görüşü ile hukuki sebebin değiştirilmesi mümkün değildir.) Hal böyle olunca mahkemece usuli kazanılmış hak gözetilerek mevcut delillerin münakaşası yapılıp esas ferağa icbar davasının kabulü ile gabine dayalı karşılık senet iptali davasının reddedilmesi doğrudur.) O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme karan onanmalıdır.

KARAR : Davalılar ve karşılık davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 21 :Bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde, eğer mutazarrırın müzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise, mutazarrır bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir.

Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Murat ÇETİN
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 30-12-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03391290 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.