Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Esas: 2005/7367, Karar: 2005/9169 İçtihat

Üyemizin Özeti
İİK m.89'a mesnetle kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişinin ikame ettiği menfi tespit davasında;
alacaklı, borçlunun üçüncü kişiden alacaklı olduğunu belirten borç doğuran bir ilişkiyi ileri sürmesi gerekir. Böyle bir ilişkiye dayanmadan soyut olarak borçlunun üçüncü kişiden alacaklı olduğu ileri sürülemez ve bu ilişkinin neye dayalı olduğu açıklanmadan, üçüncü kişiden, borçlu olmadığını kanıtlaması beklenemez.
(Karar Tarihi : 13.09.2005)
"Davacı M____ vekili Av. İ____ tarafından, davalı T____ aleyhine 23.9.2003 gününde verilen dilekçe ile borçlu olmadığının tespitinin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece istemin reddine dair verilen 20.1.2004 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 13.9.2005 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat İ____ geldi, karşı taraftan davalı vekili gelmedi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, dava dışı oğlunun borcundan dolayı davalı (alacaklı) tarafından İcra ve İflas Yasası'nın 89. maddesi gereğince tebliğ ettirilen haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığını belirterek, takip borçlusuna borçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuştur. Davalı ise, davacının borçlu olmadığını kanıtlaması gerektiğini ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının takip borçlusuna borçlu olmadığını kanıtlayamadığı benimsenerek istemin reddine karar verilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir.

Medeni Yasa'nın 6. maddesi gereğince iddia sahibi iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Genel kural ve yasal düzenleme böyle olmakla birlikte;

Somut olayın özelliğine göre kanıt yükü yer değiştirebilir. Bu bağlamda, davacının açtığı davaya davalı tarafından verilen cevapta, davacı ile borçlu arasında borcu doğuran bir hukuki ilişkiden söz edilmemiş; sadece davacının borçlu olmadığını kanıtlaması gerektiği ileri sürülmüştür. Şu durumda, borçlunun davacıdan alacaklı olduğunu belirten borç doğuran bir ilişkinin davalı (alacaklı) tarafından ileri sürülmesi gerekir. Böyle bir ilişkiye dayanmadan soyut olarak borçlunun davacıdan alacaklı olduğunu ileri sürülemez ve bu ilişkinin neye dayalı olduğu açıklanmadan davacıdan borçlu olmadığını kanıtlaması beklenemez. Davacının salt borçlunun babası olması onun borçlu olduğu sonucunu doğurmayacağından somut olayda davacının olumsuzu kanıtlama olanağı bulunmamaktadır. Tüm bu olgular gözetilerek istemin kabul edilmesi gerekirken reddedilmiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz eden davacı yararına takdir olunan 400,00 YTL. duruşma avukatlık ücreti ile aşağıda yazılı onama harcının davalıya yükletilmesine 13.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 89 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/49 md.)

Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2,3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.

Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.18) "yüzde yirmisinden" aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.

Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.

Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.

Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.

(Değişik fıkra: 6352 S.K.-02.07.2012/m.18; yürürlük: 6352 S.K. m.106 gereği: 05.01.2013) "Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.”

Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harç ve resme tabi değildir.

Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 08-12-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01864791 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.