Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Esas: 1989/5107, Karar: 1989/9114 İçtihat

Üyemizin Özeti
Kendisine İİK m. 89 uyarınca birinci ihbarname gönderilen üçüncü kişi, borcu yoksa bunu icra dairesine bildirmeli, süresini geçirmişse ikinci ihbarnamenin tebliği üzerine menfi tesbit davası açmalıdır. Aksi halde hakkında haciz işlemi yapılması yasa gereğidir.

Her iki ihbarnameye karşı yasanın kendisine tanıdığı hakları kullanmayan, böylece aleyhine haciz yapılmasına kendisi sebebiyet veren üçüncü kişinin, Baro Başkanlığına dilekçe verip avukatın görevini kötüye kullandığı ve yasa dışı yollarla kazanç temin ettiği şeklinde suç isnadı ile onun cezalandırılmasını istemesi hukuka uygun olmayan davranış niteliğindedir.
(Karar Tarihi : 27.11.1989)
"Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı H_____ G____ tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu:

KARAR : Dava Medeni Kanunun 24. maddesi gereğince korunan kişilik haklarına saldırı nedeniyle Borçlar Kanununun 49. maddesi hükmüne müstenit tazminat isteğidir. Bu davada üçüncü kişi durumunda bulunan alacaklı A____ L____ G____'nin vekili sıfatıyla hareket eden davacı Avukat M____ F____ K____ aynı durumda bulunan borçlu V____ K____ aleyhine açmış bulunduğu icra kovuşturması sırasında borçlunun babası davalıdan alacağı bulunduğundan söz edilerek İcra ve İflas Kanununun 89. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ona birinci haciz ihbarnamesi göndermiştir. Davalının bu ihbarnameye itiraz etmemesi üzerine, aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş ve daha sonra menfi tesbit davası açılmayınca aleyhine haciz uygulamasına girişildiğinde davalı, Baro Başkanlığına 29.1.1988 günü vermiş bulunduğu dilekçede avukatlık görevini kötüye kullanmak ve gayrimeşru yollarla kazanç temin etmek eylemi isnadı ile davacıyı sanık olarak gösterip onun cezalandırılmasını istemiştir. Baroca yapılan soruşturma sonucunda yönetim kurulunca kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Davalının bu karara karşı yapmış olduğu itiraz da Barolar Birliği Yönetim Kurulunca reddedilmiş ve bu karar Adalet Bakanlığınca onaylanmıştır. Davacı, belirtilen şikayetin yapılmasını kişiliğe bağlı haklarına saldırı teşkil ettiğini ileri sürüp manevi tazminat olarak bir miktar paranın ödetilmesini istemektedir. Mahkemece davalının davacıyı ızrar kasdı gütmeyip yasal çerçeve içerisinde şikayet hakkını kullandığından söz edilerek dava yerinde görülmeyip reddine karar verilmiştir.

Oysa bu gibi olaylarda davanın reddine karar verilebilmesi için öncelikle tecavüzün hukuka uygun olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bunun için de hukukça korunan hak ve çıkarın varlığı yetersiz olup aynı zamanda bu hak ve çıkar kötüye kullanılmamış olmalıdır. Eğer failin davranışı Borçlar Kanununun (olay gününde yürürlükte bulunan) 49. maddesinin düzenleniş biçimi itibariyle esprisine uygun olarak ağır savsama derecesinde ise onun diğer tarafı zarara sokma kasdı olmasa bile sorumlu tutulması gerekir.

Kendisine İcra ve İflas Kanununun 89. maddesi uyarınca birinci ihbarname gönderilen üçüncü kişinin yapacağı iş, eğer borcu yoksa bunu icra dairesine bildirmek, şayet süresini geçirmiş ise ikinci ihbarnamenin tebliği üzerine bir menfi tesbit davası açmaktır. Aksi halde hakkında haciz işlemi yapılması yasa gereğidir. İnceleme konusu olan işte davalı her iki ihbarnameye karşı anılan madde hükümlerinin kendisine tanıdığı hakları kullanmamış, böylece aleyhine haciz yapılmasına kendisi sebebiyet vermiştir. Hal böyle iken Baro Başkanlığına dilekçe verip davacı avukata görevini kötüye kullanmak ve yasa dışı yollarla kazanç temin etmek gibi suç isnad edip onun cezalandırılmasını istemesi herşeyden önce hukuka uygun olmayan bir davranış niteliğindedir. Şayet üçüncü kişinin gerçekten davalıda bir alacağı yoksa bu yön sadece manevi tazminatın miktarının takdirinde özel bir neden olarak gözetilebilir. O halde davalının davacıyı ızrar kasdı gütmeyip sadece şikayet hakkını kullandığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması yasaya aykırıdır.

KARAR : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA 27.11.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 89 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/49 md.)

Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2,3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.

Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.18) "yüzde yirmisinden" aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.

Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.

Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.

Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.

(Değişik fıkra: 6352 S.K.-02.07.2012/m.18; yürürlük: 6352 S.K. m.106 gereği: 05.01.2013) "Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.”

Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harç ve resme tabi değildir.

Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 08-12-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02657199 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.