Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY 6.HD. 2011/4877 ESAS-2011/9195 KARAR İçtihat

Üyemizin Özeti
Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış olan dava, TMK.696. maddesinde düzenlenen paydaşlıktan çıkarma istemine ilişkindir. Yerel Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle, dava görev yönünden reddedilmiştir.

Bilindiği üzere, TMK.696.madde de(MK 626/a) açıklanan yönteme göre, paydaşlıktan çıkarma davası, paydaşlığın giderilmesi davasıyla bir çok noktada ortaklık ve benzerlikler içermekte, her ikisi uyuşmazlığın çözümü için aynı yolu izlemektedir. Bu sebepledir ki; 14.11.1990 Tarih, 3678 Sayılı Kanunla eklenip, MK.626/a maddesiyle düzenlenen paydaşlıktan çıkarILma davası için, kanun koyucu görevli mahkeme hakkında özel bir düzenleme yapılmasına gerek görmemiştir. O tarihten bugüne kadar, Dairemizin yerleşik içtihatlarıyla, yasa koyucunun görev hususunda düzenleme yapmaması ve yasa düzenlemesi dikkate alınarak, bu tür davalarda Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir.Açıklanan bu olgular karşısında, görevli mahkemenin paydaşlığın giderilmesi davalarında olduğu gibi Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü ile davanın esasının incelenmesi gerekirken aksi görüşle görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olmuştur.

KARŞI OY ÖZETİ:

Çoğunluk görüşünde açıklandığı üzere, 4721 Sayılı TMK.696. madde de,paydaşlıktan çıkarma ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, görevli mahkeme belirtilmemiş, paydaşlıktan çıkarılma davalarının Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair kanunlarımızda bir hükme de yer verilmemiştir. HUMK. değişik 8/1 maddesine göre mamelek hukukundan doğan değer veya miktarı dava tarihi itibariyle 7,780.00 TL’yi geçmeyen davaların görülme yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir.Öte yandan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1. Maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü getirilmiştir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlendiğine ve bu husus kamu düzenine ilişkin olduğuna göre, kanunun düzenlediği bir konunun içtihat yoluyla düzenlenmesi düşünülemez. Bu evrensel kural, Yargıtay CGK.nun 7.10.1991 gün ve 1991/6-230 E. 1991/261 K.sayılı içtihadında "Yorum ya da içtihat yoluyla yasa koyucunun amacı dışına çıkmak mümkün değildir" denmek suretiyle açıklanmış bulunmaktadır. Tüm bu nedenlerle, dava değerini esas alarak görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna hükmeden, usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
(Karar Tarihi : 19.09.2011)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlıktan çıkarma davasına dair karar davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava paydaşlıktan çıkarma istemine ilişkindir. Mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde davalının 4721 sayılı TMK.nun 696. maddesi uyarınca paydaşlıktan çıkarılmasına karar verilmesini, imar durumu itibari ile aynen ayrılmasına olanak bulunmuyor ise payın dava tarihindeki değeri itibari ile payın davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise davanın reddini savunmuştur.

Paydaşlığın giderilmesi ve paydaşlıktan çıkarma davaları amacı ve sonucu itibariyle farklılık göstermekte ise de uyuşmazlığın çözümü için izlenecek yol ve yapılacak araştırma, inceleme açısından benzerlikler taşımaktadır. Gerçekten konunun düzenlendiği TMK.nun 696. maddesinde (MK 626/a) açıklanan yönteme göre paydaşlıktan çıkarma davasında da paydaşlığın giderilmesi davasında olduğu gibi öncelikle paydaşlıktan çıkarılması istenen paydaşın payını karşılayacak kısmın maldan ayırmaya olanak bulunup bulunmadığının yani payın aynen ayrılmasının mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Bu hususun tesbiti için izlenen yol malın aynen bölüşülmesi (aynen taksim) suretiyle paylı mülkiyetin sona ermesi davasındaki yolun aynısıdır. Paydaşın payının aynen ayrılmasına olanak bulunmadığının anlaşılması halinde bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hakim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Paydaşlıktan çıkarma davalarında da paydaşlığın giderilmesi davasında olduğu gibi paya ait satış kararı cebri icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir. Bu benzerlikler nedeniyle yasa koyucu eski MK.nun 626. maddesine 14.11.1990 tarih 3678 Sayılı Kanunla eklenen 626/a maddesinde yapılan bu yeni düzenlemede bu dava türü için görevli mahkeme hakkında özel bir düzenleme yapılmasına gerek görmemiştir. Tüm bu nedenlerle 14.11.1990 tarih 3678 Sayılı Kanunla eklenen eski MK.nun 626/a maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar Dairemizin yerleşen devamlılık gösteren içtihatlarında yasa koyucunun görev hususunda düzenleme yapmaması ve yasa düzenlemesi dikkate alınarak bu tür davalara bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu kabul edilmiştir. Açıklanan bu olgular karşısında görevli mahkemenin paydaşlığın giderilmesi davalarında olduğu gibi Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü ile davanın esasının incelenmesi gerekirken aksi görüşle görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

KARAR : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19.09.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Karşı Oy yazısı

Davacı, bu dava ile dava konusu taşınmazda tarafların paylı mülkiyet hükümlerine göre müştereken paydaş olduklarını, davalının olumsuz davranışları ile ortaklığın çekilmez hale geldiğini ileri sürerek davalının paydaşlıktan çıkarılmasını istemiştir.

Davalı ise davacının taşınmazda bir hakkı olmadığını, davacının tek amacının sebepsiz zenginleşme olduğunu, ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, değere göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerektiği, taşınmazın 2011 yılı itibari ile emlak vergisine esas değerin 78.973,97 TL olduğunun görülmesi karşısında dava konusu taşınmazın değerinin Asliye Hukuk ve Sulh Hukuk Mahkemesi arasında dava tarihi itibari ile görev sınırını belirleyen 7.780,00 TL'nin çok üstünde olduğunun saptanması gerekçesiyle görevsizlik kararı ile dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Taraf vekillerinin temyizleri üzerine dairemizin değerli çoğunluğu tarafından paydaşlıktan çıkarılmayla ilgili TMK.nun 696. maddesinde görevli mahkemenin belirlenmediğini, ortaklığın giderilmesiyle ilgili davaların paydaşlıktan çıkarılma davaları ile amacı ve sonucu itibariyle farklılık arz etmekle birlikte araştırma, inceleme ve yöntem açısından her iki davada benzerlikler bulunduğunu bu nedenle yasa koyucu tarafından görevli mahkemenin belirlenmesinde ayrı bir düzenlemeye gerek görülmediği gerekçesiyle görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü ile yerel mahkemenin görevsizlik kararı bozulmuştur.

Dava, paydaşlıktan çıkarılma davasıdır. Uyuşmazlık ortaklığın giderilmesi davalarında olduğu gibi paydaşlıktan çıkarılma davalarının da Sulh Hukuk Mahkemesinin münhasıran görevinde olup olmadığı noktasındadır.

1086 Sayılı HUMK.nun 1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Bu itibarla mahkemelerin görevi kamu düzenini ilgilendiren kurallardan olup yargılamanın her aşamasında istek üzerine ya da re'sen gözetilmesi gerekmektedir. Aynı kanunun 8/1-2 fıkralarında Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu dava ve işler tek tek sayıldıktan sonra 3. fıkrasında bu kanun ve diğer kanunların Sulh Mahkemesi veya hakimini görevlendirdiği dava ve işlerin Sulh Mahkemesince görüleceği hüküm altına alınmıştır.

Çoğunluk görüşünde de açıklandığı üzere 4721 Sayılı TMK.nun 696. maddesinde paydaşlıktan çıkarma ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup görevli mahkeme belirtilmemiştir. Paydaşlıktan çıkarılma davalarının Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair kanunlarımızda bir hükme de yer verilmemiştir. HUMK.nun değişik 8/1 maddesine göre mamelek hukukundan doğan değer veya miktarı dava tarihi itibariyle 7,780.00 TL'yi geçmeyen davaların görülme yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir.

Somut olayımızda dava değerinin asgari 78.973,97 TL olduğu mahkeme gerekçesinde belirtilmiş, tarafların bu miktara itirazları olmamıştır. Az yukarıda açıklandığı üzere, mahkemelerin görevi kamu düzenini ilgilendiren kurallardan olup, Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1. Maddesinde "Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir." hükmü getirilmek sureti ile bu konudaki olası bütün tereddütler giderilmiş bulunmaktadır.

Öte yandan mahkemelerin görevi kanunla düzenlendiğine göre kanunun düzenlediği bir konunun içtihat yoluyla düzenlenmesi düşünülemez. Başka bir ifadeyle kanunla düzenlenen bir konuda içtihada yer yoktur. Bu evrensel kural, Yargıtay CGK.nun 7.10.1991 gün ve 1991/6-230 E. 1991/261 K.sayılı içtihadında "Yorum ya da içtihat yoluyla yasa koyucunun amacı dışına çıkmak mümkün değildir" denmek suretiyle açıklanmış bulunmaktadır. Tüm bu nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanması gerekmekte iken aksine düşüncelerle bozulması yolundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 19.9.2011
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 696 :Kendi tutum ve davranışlarıyla veya malın kullanılmasını bıraktığı ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin tutum ve davranışlarıyla diğer paydaşların tamamına veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır biçimde çiğneyen paydaş, bu yüzden onlar için paylı mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hâle getirmişse, mahkeme kararıyla paydaşlıktan çıkarılabilir.

Davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, pay ve paydaş çoğunluğuyla karar verilmesine bağlıdır.

Hâkim, çıkarma istemini haklı gördüğü takdirde, çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmı maldan ayırmaya olanak varsa, bu ayırmayı yaparak ayrılan parçanın paylı mülkiyetten çıkarılana özgülenmesine karar verir.

Aynen ayrılmasına olanak bulunmayan maldaki payın dava tarihindeki değeriyle kendilerine devrini isteyen paydaş veya paydaşlar bu istemlerini paydaşlıktan çıkarma istemi ile birlikte ileri sürmek zorundadırlar. Hâkim, hüküm vermeden önce re'sen belirleyeceği uygun bir süre içinde pay değerinin ödenmesine veya tevdiine karar verir. Davanın kabulü hâlinde payın istemde bulunan adına tesciline hükmolunur.

Payı karşılayacak kısım maldan aynen ayrılamaz ve bu payı isteyen paydaş da bulunmazsa hâkim, davalıya payını devretmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde devredilmeyen payın açık artırmayla satışına karar verir. Satış kararı, cebrî icra yoluyla paraya çevirmeye ilişkin hükümler uyarınca yerine getirilir.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 30-06-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03322196 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.