(Karar Tarihi : 24.11.1997)

" Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat Ç____ ile davalılar C____ vs. vekili Avukat E____ geldi. Davalı T____ vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulanan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı yüklenici ile önceki arsa sahipleri olan davalılar arasındaki 20.4.1989 tarihli "İnşaat Taahhüdü Ve Satış Vaadi Sözleşmesi" bu davalıların, taşınmazı 14.6.1996 günü tapuda diğer davalı T____'ye satmaları ile bozulmuştur. Başka bir anlatımla, bu sözleşmeden, arsa sahipleri dönmüştür. Şerhin konulduğu 18.6.1990 tarihi ile satışın gerçekleştiği 14.6.1996 tarihi itibariyle, bu şerh, Tapu Kanunu'nun 26. maddesinde 5 yıllık sürenin geçmesiyle, terkini gereken hükümsüz bir şerh halini almış ve şahsi hakkın, ayni hak kuvveti ortadan kalkarak, herkese karşı dermeyanı imkansız duruma gelmiştir.

Bu nedenle davacı yüklenicinin, arasında akdi ilişki bulunmayan davalı T____'ye karşı, önceki arsa sahipleri ile olan akdi ilişkiden doğan şahsi hakkına istinaden ayın davası (tapu iptali ve tescil) açamaz. Kaldı ki, davacı yüklenici, sözleşme uyarınca kendisine verilecek olan 80/120 hisseyi, ancak binayı yapıp teslim etmesi kaydıyla hakkedecektir. Başka bir anlatımla, sözleşmeden dönülmemiş olsaydı dahi, yüklenici, inşaatı bitirmeden tapunun iptal ve tescilini isteyemeyecekti. Dolayısıyla, edimini henüz yerine getirmemiş olan davacı yükleniciye, hissenin tamamının tesciline karar verilmiş olması da, kabul şekli bakımından doğru olmamıştır. Yine kaldı ki, muvazaada dahi tapu eski maliklerine döner.

Somut olayda, davacı yüklenici ancak, kendileriyle sözleşme yaptığı eski maliklere karşı, haksız fesih nedeniyle müsbet zararının (positive interesse) tazmini davası açabilir. Tabii, haklılık durumu da, açılacak yeni davada tartışılmak kaydıyla.

Bu itibarla, davacı yüklenicinin açtığı "ayn"a ilişkin davanın reddine ve karşı davacı T____'nin "şerhin terkini" davasının da kabulüne karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçeyle aksi yönde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

KARAR : Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA , 9.000.000 TL. vekillik ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında kendilerini vekille temsil ettiren arsanın eski malikleri olan davalılara verilmesine, istekleri halinde ödedikleri temyiz peşin harcının temyiz eden davalılara iadesine, 24.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi."

İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 1009 :Arsa payı karşılığı inşaat, taşınmaz satış vaadi, kira, alım, önalım, gerialım sözleşmelerinden doğan haklar ile şerhedilebileceği kanunlarda açıkça öngörülen diğer haklar tapu kütüğüne şerhedilebilir.

Bunlar şerh verilmekle o taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir.

Gerekçesi için Bkz.

Şerh Son Güncelleme: 27-12-2012