Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : sui_iuris, Tarih : 11-07-2025 09:35
Meslektaşlarım merhaba,

Bir bakım nafakası dosyamda davalı(nafaka yükümlüsü) istinaf aşamasında vefat etmiş ancak biz bu durumu istinaf kararı gelince taraf bilgilerinde davalının yanında (müteveffa) yazdığı zaman öğrenebildik. İstinaf mahkemesince mirasçıların dosyaya dahil edilmesi konusunda herhangi bir işlem yapılmadı. Karar da bu şekilde kesinleşmiş oldu. Ölü kişiye doğrudan takip açamayacağım için mirasçılarına nasıl ulaşabilirim?

Kesinleşen dosyadan yetki belgesi mi talep etmeliyim yoksa sulh hukuktan doğrudan mirasçılık belgesi mi istemeliyim? Yahut ölü kişiye takip açıp icra dosyasından yetki belgesi mi istemeliyim? Hangisi daha doğru bir yol olur?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2165, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : büşra şahin, Tarih : 10-07-2025 18:39
Merhaba,
Mirasçılardan bir kısmının reddi miras yapmak istemekte. Fakat mirasçılardan birinin çocuğu var ve çocuk 18 yaşından küçük. Edindiğim bilgilere göre reddi miras dava dilekçesinde bir kısım mirasçıyı ve onun alt soyunu taraf gösterebiliyorum (bu durumun doğruluğundan emin değilim tecrübe eden meslektaşlarım varsa bilgi verirse sevinirim). Taraf gösterme durumunu nasıl sağlayabilirim?
Çocuklarında avukata vekalet mi çıkartması gerekir?
Yoksa dava dilekçesinde davacı olarak cocuklara atanacak kayyum seklinde bir ibare yeterli olur mu ?
Tesekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2208, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : hoydco, Tarih : 10-07-2025 12:24
karşı taraf müvekkilin aracına çarpıyor ve maddi hasarlı trafik kazası gerçekleşiyor karşı tarafın sigortası yok maddi hasara yönelik olarak açacağımız dava öncesi herhangi bir arabuluculuk başvurusu yapılması gerekir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2370, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. F.D., Tarih : 09-07-2025 19:37
Merhaba kolay gelsin, bir kişisel ilişki tesisi dosyamızda davalı tarafız, davacının talep ettiği kişisel ilişkinin kısmen kabulü, kısmen reddine karar verilerek hüküm tesis edildi ve sadece davacı vekili yararına vekâlet ücretine hükmedildi, kısmen kabul kısmen red olduğu için davalı olarak tarafımız lehine de vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmez miydi ? Şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2313, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av Busra K., Tarih : 09-07-2025 13:07
Merhaba,

Tarafımızca açılan ortaklığın giderilmesi davası akabinde sehven başka bir arkadaşımız aynı taraflar, aynı taşınmaz, aynı mahkeme vs. kısacası derdest dava ikame etmiş. Üzerinden bir süre geçmiş ve hatta her iki dosyadan da bilirkişi raporu alınmış. Bu durumda ne gibi bir çözüm önerisi geliştirebiliriz? Durumu izah eden ayrıntılı bir beyan ile birleştirme talep etmek mantıklı mı? Ne gibi bir yol izlenmeli sizce
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2351, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Griffin54, Tarih : 08-07-2025 22:00
Meslektaşlarım merhaba müvekkil şirket 2022 model honda crv marka araç alıyor. Araç ufak çaplı bir kaza geçiriyor ve tamir için yetkili servise çekiliyor. Araç 3 aydır parça bekliyor ve halen ilk günkü gibi duruyor.

SATIŞ SONRASI HİZMETLER YÖNETMELİĞİ'ne göre müvekkil şirketin aracı için öngörülen azami tamir süresi 45 iş günüdür. Ancak görünen o ki bu araç 3 ay daha yatacak. Sorum şu, müvekkil şirket adına 45 iş gününü geçen her bir gün için tamiratı yapmayan bayi ve honda türkiyeden müteselsil olarak araçtan mahrum kalma bedeli alabilir miyiz?

Müvekkil tüketici olsaydı sorun yoktu benim için ama müvekkil limited şirket olunca ve görevli ticaret mahkemesi olunca tereddüte düştüm bilmediğim, dikkat etmediğim bir husus var mıdır diye.

Yada farklı bir düşüncesi olan meslektaşım yol gösterirse memnun olurum
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2387, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avtgc, Tarih : 08-07-2025 17:22
Merhabalar binanın iskanı yok müteahhit iflas etti toprak sahibi dairelerini sattı maliklerin çoğunluğu biraraya gelerek tadilat projesi ve iskan alımı için nasıl bir yol izlemeli maliklerin tamamı muvafakat vermiyor teşekkür ederim şimdiden
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2278, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Cansu Şimşek, Tarih : 08-07-2025 14:34
Müvekkil ev sahibi, kiracı tahliye taahhüdünde taahhüt ettiği tarihte taşınmazı boşaltmıyor, yargılamaların da uzun sürdüğü açık bu nedenle ciddi maddi kayıp mevcut, tahliye edilen tarihe kadar rayiç bedel yerine sözleşmede kararlaştırılan kira bedeli ödeniyor, konuya ilişkin yalnızca Hukuk Genel Kurulunun kararı bulunuyor. Geç tahliye nedeniyle yoksun kalınan kiranın tazminine ilişkin dava açacağız. Daha önce benzer şekilde dava açmış meslektaşlar varsa hangi hususlara dikkat ettiniz, benzer emsal kararın varlığı hakkında bilgi sahibi olan var mıdır? İyi çalışmalar dilerim herkese.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2151, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : attara273, Tarih : 08-07-2025 10:30
Meslektaşlarım merhabalar,

İş kazasından kaynaklı açılan maddi manevi tazminat istemli davada, davacı taraf site yönetimi yerine 60 tane kat malikini davada taraf olarak göstermiş. Bu yüzden 60 tane kat malikinden vekalet alıp dava sürecini takip etmek bir hayli zor olacak. Site yönetimi adına düzenlenen vekaletnameyle davayı takip etme imkanı var mıdır? (Not: site yönetimi davada taraf olarak gösterilmemiş)
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2025, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : p.picassso, Tarih : 08-07-2025 01:42
Meslektaslarim merhaba

Is mahkemesinde isci vekiliydim davamizi kazandik. kararini ilamli icraya koydum. Ancak faiz hesaplamada sehven bir hata yapmisim yanliklikla cok az bir miktar fazla faiz hesaplamisim . Borclu sirket de icra hukuk mah. dava acmis faizin yanlis hesaplanmis oldugunu soyleyerek . Simdi benden davaya cevap vermem isteniyor . Bu durumda ne yapabilirim?icra hukuk mahkemesi boyle bir durumda nasil karar verir. Ilk defa basima böyle bisey geldi. Tecrubeli ustatlarim yol gosterirse cok sevinirim. Iyi forumlar cok tesekkur ederim simdiden
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2008, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : İlker Karaca, Tarih : 07-07-2025 15:26
Değerli meslektaşlarım bir konuda bilgilerinize ihtiyacım var şimdiden cevaplarınız için teşekkürler. Sorum şu şekilde, kiralananın tahliyesi ile ilgili taahhüt içeren, taşınmazın eski maliki ile kiracı arasında imzalanan bir arabuluculuk anlaşması mevcut. Bu anlaşmadaki tahliye taahhüdüne dayanarak evin yeni maliki tahliye talebinde bulunabilir mi? Arabuluculuk tutanağındaki hak ve yükümlülükler yeni malike de sirayet eder mi?
Bir diğer sorum arabuluculuk anlaşma tutanağı hakkında icra edilebilirlik şerhi almak için tutanakta belirlenen tahliye tarihinin geçmesi beklenmeli midir yoksa bu tarihten önce icra edilebilirlik şerhi talebinde bulunulabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2297, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avkavak, Tarih : 07-07-2025 14:23
Değerli meslektaşlarım, (Konunun daha iyi anlaşılması için olayın geçmişini de anlatmak durumunda kaldım.)

Köyde yer alan ve tapuda paylı mülkiyete konu bir arsa var. Arsada yol olarak kullanılan yer müvekkilin payı içerisinde kalmaktadır. Ayrıca müvekkilin payı içerisinde kalan yolun kenarından bir su arkı geçmektedir. Karşı taraf yıllarca bu su arkından geçen su ile bahçesini sulamıştır. Karşı taraf yaklaşık 10 sene önce bu su arkına boru döşetmek istemişler ve su arkı yetersiz geldiği için kepçe ile kazmışlardır. Anca bu kepçe ile kazma sonrasında müvekkilin yolun kenarında eğimli arazide olan ağaçlarına zarar gelmiştir. Ardından müvekkil su arkını taş ile kapatmış ancak karşı taraf suya el atmanın önlenmesi davası açmıştır. Davada ihtiyati tedbirle taşların kaldırılmasına karar verilmiş ve yıllar süren yargılama sonucunda ise taşlar yerinde olmadığı için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Günümüzde ise bu su arkından büyük boru ile su geçmektedir. Ancak ağaçlar, zamanında eğimli arazide zarar gördüğünden dolayı her an yıkılma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Karşı taraf yakın zamanda damla sulama sistemine geçmek istemektedir. Ancak bu sefer müvekkil, zarar gören ağaçların yıkılmasını engellemek için istinat duvarı inşa edeceğini belirterek su arkının kullanılmasına izin vermemiş; su arkı ile yolun kesiştiği yerden yeni bir kanal/tünel geçirilerek damla sulama sistemi için gereken küçük boruların oradan geçirilmesini istemiştir. Karşı taraf da bunu kabul etmiştir ve su arkı kapatılarak damla sulama sistemi için gereken borular, su arkı ile yolun kesiştiği yerden yeniden geçirilecektir.

Müvekkil, bu yeniden geçirilecek boruların yeri için tapuda mecra hakkı kurulmasına razıdır ancak bunun için bir bedel de talep etmektedir.

Sorularım ise şu şekilde:

1- Yıllardır su arkı olarak kullanılan yer ile şimdi damla sulama sistemi için döşenecek olan boruların bulunduğu yer, Müvekkilimin payı içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle el atmanın önlenmesi davası ve ecrimisil talepli dava açmak mümkün müdür?

2- Müvekkil bu yeni kabloların döşeneceği yerin daha sonrasında bir uyuşmazlık olmaması için tapuda mecra hakkı olarak karşı tarafa irtifak hakkı tanımak istiyor ve bunun karşılığında bir bedel talep ediyor. Nasıl bir yol izlemeliyiz?

3- Aynı zamanda karşı tarafın evine giderken kullandığı yol müvekkilin payı içerisinde kalmaktadır. Burası için de bir geçit hakkı sağlayarak para talep etmek istemektedir. Bunun için nasıl bir yol izlenmelidir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2060, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av.mehmetcetin, Tarih : 07-07-2025 12:48
Herkese iyi günler dilerim..

Müvekkil saat 23.32 de trafik ekiplerince alkol testine tabii tutuluyor ve 0,64 promil alkollü olduğu tespit ediliyor. Para cezası ve 6 ay ehliyete el konuluyor.

Akabinde müvekkil hastaneye gidip kan veriyor. Numune alınma saati 01.23 yani takriben 2 saat sonra. İlgili kan sonucunda promil düzeyi yine 0,64 (alkol metre ile tamamen aynı) Geçmiş yargıtay kararları ve adli tıp raporlarına baktığımda saatlik ortalama 0,15 promil düşüş olması öngörülüyor. Metabolizmaya göre farklılık olabilir ancak 2 saat geçmesine rağmen hiçbir düşüş olmaması alkol metre cihazında hata olduğunu gösterebilir mi ?(yargı kararlarına göre saatlik 0.15 azalma bekleniyor ise cihazda 0.94 civarlarında çıkması gerekmez miydi? )Her ne kadar kan testi ve cihaz ölçümü yasal sınırın üzerinde de olsa da ceza cihaz ölçümü sonucu yazıldı ve tıbbi tutarsızlık gerekçesi ile cihazın hatalı olduğunu bu sebeple delilin hukuka aykırı olduğu ileri sürülebilir mi ? Fikirlerinizi bekliyorum meslektaşlarım..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2117, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 05-07-2025 14:09
Meslektaşlarım merhaba. Müvekkil yüklü miktarlı bir alacak davasında ön inceleme duruşması gelmeden davadan feragat etmek istiyor aslında karşı tarafla sulh olacaklarmış. Aramızda yazılı bir avukatlık sözleşmesi yok ama dava bu şekilde sulh veya feragatla sona ererse müvekkil avukata avukatlık kanunu gereği ne ödeme yapması gerekir? Asgari avukatlık ücret kanunu gereğince maktu bir vekalet ücreti mi? Yoksa dava değerinin belli bir yüzdesi oranında mı? Çünkü daha hiçbir şey yapılmadı sadece dava dilekçesiyle dava açıldı yeni tensip düzenlendi. Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2661, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avmrb, Tarih : 05-07-2025 14:04
iyi günler meslektaşlarım,

yasal önalım hakkımızı kullanmış olduğumuz bir hisseye ilişkin açmış olduğumuz davadan sonra davalı taraf kendisini borçlandırılarak söz konusunu hissesini icra yoluyla satışa çıkardı. Biz önalım davasını açtığımız ve yerel mahkemede lehimize sonuçlanan davada icranın durdurulmasını talep ettik ancak kabul edilmedi. Gelinen aşamada lehimize sonuçlanan tapu tescil talebimize rağmen hisse ihaleden satılacak ve müvekkil adına ciddi bir hak kaybı oluşacak bu konuda hak kaybını önlemek için ne yapabiliriz ne tavsiye edersiniz teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2112, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Enes Bozkuş, Tarih : 04-07-2025 21:08
Müvekkilin yasal mirasçısı olduğu ve tereke bakımından murisin sağlığında mirasçılardan birine ve onun eşine yaklaşık 60 dönüm tarım arazisi ve 1 adet taşınmazı, 2 adet satış, 3 adet bağış ve 1 adet ölene kadar bakma vaadi işlemi ile devrini gerçekleştirdiği ve tereke uhdesinde yalnızca 1 adet 5 dönümlük çok değersiz ve kullanıma elverişsiz durumda bir tarım arazisinin bulunduğu durumda. İlgili bağış, satış ve öbv işlemlerine karşı muris muvaazası talebiyle tapu iptal tescil davası açmam uygun olur mu ? Tenkis için zaman aşımı süresi geçmiştir.
İlgili yargıtay kararı gereğince bağışlar yönünden de bu davayı açabileceğimizi düşünüyorum.

(Y1HD 2021/1785 E., 2021/5963 K.) “Mirastan mal kaçırma amacıyla yapılan muvazaalı bağışlar, mirasçılar tarafından açılacak muvazaa davası ile iptal ettirilebilir. Muvazaanın ispatı için kesin delil şart olmayıp, belirtiler ve hayatın olağan akışına göre değerlendirme yapılabilir.”
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2217, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : sibeldogn, Tarih : 03-07-2025 23:34
iyi günler anlaşmış olduğumuz tevkil ücretini zamanında ödemeyen bir ay sonrasında kısmi olarak ödeyen müvekkil hakkında baro soruşturması açmak istiyorum daha önce bu konuda şikayette bulunmuş e uyarı cezası alınmış kararı olan var mı
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2149, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avokadoavok, Tarih : 02-07-2025 17:00
Meslektaşlarım merhabalar. Müvekkil şirket aleyhine karşı taraf delil tespiti talebinde bulunmuşlar ve delil tespiti yokluğumuzda yapılmış. Müvekkile yapılmış olan tebligatlara baktığımda değişik iş kararında deliş tespiti yapılmasının kabulüne karar vermiş ama tespitin ne zaman yapılacağını müvekkile tebliğ etmemişlerdir. Bu noktada bu duruma itiraz edebilir miyiz
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1805, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Yakup Sağır, Tarih : 02-07-2025 16:15
Herkese merhaba,

Üzerinde çalışmakta olduğum arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin iptali davası dilekçesi için aklıma takılan bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Şöyle ki;

Müvekkil(arsa sahibi) ile yüklenici arasında Temmuz 2024'te akdedilen sözleşme uyarınca yüklenici sözleşmenin tanzimi tarihinden itibaren 6 ay içerisinde inşaat ruhsatını alacaktır. İnşaat ruhsatının alınmasının üzerinden 12 ay içerisinde ise inşaat tam ve eksiksiz olarak teslim edilecektir şeklinde madde mevcuttur.

Sözleşmenin imzalanmasını müteakip gerekli yetkileri içerir vekaletname düzenlenerek yükleniciye verilmiştir, buna rağmen sözleşme üzerinden yaklaşık 12 ay geçmiş olmasına rağmen inşaat ruhsatın alınmadığı gibi buna yönelik hazırlık işlemlerine dahi(mevcut yapı için yıkım ruhsatı, imar durum belgesinin alınması gibi) başlanmamıştır.

Ben bu sözleşmenin borçlu temerrüdü dolayısıyla iptalini talep edip TBK m 125/2 teki seçimlik haklarımı kullanmak için dava açmayı düşünüyorum, fakat aklıma takılan husus şu; sözleşmede 6 aylık süre belirlenmiş olsa da yükleniciye tekrar ihtar çekerek temerrüde düşürmeme ve seçimlik haklarımı kullanmak için TBK m 123 uyarınca süre vermeme gerek var mı?

- Benim şahsi görüşüm, vadesi taraflarca belirlenmiş bir borç mevcut olduğundan 6 aylık sürenin dolmasıyla yüklenici temerrüde düşmüş durumdadır. Ayrıca TBK m 473/1 ve TBK m. 124/1-1 uyarınca borçluya mühlet verilmesinin de gerekmediğini düşünüyorum zira borçlunun içinde bulunduğu durum ve tutumdan işi süresinde bitiremeyeceği açıktır.

Sizce bu durumda yine de ihtar çekmeme ve mühlet vermeme gerek var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1746, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Matrix, Tarih : 01-07-2025 10:18
Mirasın reddinin iptali davasının davalı tarafının kim olacağı konusunda hukukçular arasında genel bir görüş ayrılığı bulunmadığı,bir grup hukukçuya göre, dava mirasçıya karşı açılmalıdır. Diğer bir görüşe göre ise dava, mirası reddeden kişinin yerine geçen kişiye karşı açılmalıdır. Farklı bir grup hukukçuya göre ise dava, mirasçıya ve reddeden mirasçının yerini alan kişiye karşı birlikte açılmalıdır,şeklinde görüşler olmakla birlikte ; ( mirasçıdan kişisel alacaklıyız ) dosyamızda BAM,mirasın elbirliği mülkiyetinde olması sebebiyle , tüm mirasçılara ( mirası reddetmeyenler dahil ) karış açılması gerektiği yönünde bozma kararı vermiştir. Bu hususta dercattan geçen karar paylaşımında bulunacak meslektaşlarıma teşekkür ederim. Bana göre, murisin tüm mirasçılarına değil, mirası kötü niyetle reddeden ve redden yararlanan mirasçılara davanın yöneltilmesi gerekir, düşüncesindeyim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1695, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06362391 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.