Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Makale Yorumları
Anayasanın Özü Ve Değiştirme Yasağı Sorunu
[Makaleye Dönüş] [Yorum Ekleme] Toplam 1 Yorumdan 1 tanesi gösteriliyor.

   
28-01-2010 14:13
Aktif Yorum Devletin Ebediyyetlik Hakkı
 
Yazan codexa [Email]
Her devlet,kendi varlığını ve organları arasındaki görev bölümünü,bu organların kendi içindeki yetki sınırlarını ve ayrı ayrı fonksiyonlarını ifa edebilmek için alınması gereken tüm tedbir ve önlemlerin alınması konusunda mutlak yetkiye sahiptir.Bu yetki onun varlığını devam ettirmek hususunda her organizmaya tanınan en doğal hak'tan,yani varlığını sürdürme hakkından gelir.Pek tabiidir ki,devlet için bu aynı zamanda bir görevdir de:Vatandaşlarına sağladığı,nitelikleri Anayasa veya teamüllerle ya da Magna Carta gibi bildirgelerle belirlenmiş,her türlü temel hak ve özgürlüklerin devamını,barış içinde,özgür,sağlıklı bir güven ortamında yaşamalarını,kısaca can ve mal güvenliğini temin ve garanti etme sorumluluğunu da beraberinde getirir.
Devlet uluslar arası arena da da vatandaşlarına sağladığı bu hakları savunmak,onlar adına legal olarak hareket etmek hak ve yetkisine sahip olup,diğer devletler ve uluslar arası kuruluşlarla yürüttüğü münasebetler ve akdettiği anlaşmalarla mevcudiyetine hukuksallık ve devamlılık kazandırmıştır.
Uluslar arası Hukukta Devletlerin sonsuza kadar var olma haklarının mevcudiyeti,bağımsız hukuk süjesi olmaları ve sosyal devlet sözleşmelerinde (tıpkı özel hukuk tüzel kişilerinin varlığını sürdürmek için hukuki işlemlerinde görüldüğü üzere) bir süreye bağlılık,bir zamansal kısıtlama olmadığı da tartışma götürmez.Hatta bir takım devletler hakimiyetsiz gördükleri toprak,deniz ve kara parçalarının kendilerine ait olduğunu ileri sürmek ve bu tezlerini haklı göstermek için hukuki,tarihi,coğrafi ve hatta uluslar arası(multi nasyonal) yahut ülkeler arası (bilateral) özel sözleşmeler akdederek,yahut üzerinde yaşayan insanların aynı etnik ırka,din'e mensubiyetlerini gerekçe gösterebilmektedirler.
Nasıl ki Devletin bu tür hak ve yetkileri kendisinden alınamazsa,türünün ve nevi'nin değişmesine karşı kendisini koruyacak her türlü enstrümandan yararlanma hakkı olduğu da kabul edilmektedir.Devlet hem kendine karşı,yani iç hukukta,hem de devletler arası ilişkilerinde çıkardığı yasa ve akdettiği uluslar arası sözleşmelerde varlık ve bağımsızlığını ve dolayısıyla devemlılığını pekiştirir.
Aksini iddia eden,yani bir Devlet'in sadece belli bir süre,belli bir amacı gerçekleştirmek için kurulmuş olduğunu,süre dolduğunda ya da şartlar gerçekleştiğinde devletin de kendini yok etmesi (intihar etmesi)gerektiği bu güne kadar öne sürülmemiştir.
Devlet kendi içinde örneğin "güçler ayrılığı" prensibini benimserken de,hangi organın hangi fonksiyonları ifa edeceğini,bunların kendi iç yapısı ve işleyişleri ile birbirlerine karşı bağdaşık statülerini belirlemek suretiyle,teşbihte hata olmaz,ellerin yürüme amacıyla ya da ayakların yemek yeme fonksiyonuna sahip çıkmamaları (zaten bu da devletin intiharı olurdu) için hukuksal yapılarını,her birinin bir diğerinden ayrı fonksiyon alanını ve birbirleriyle ilişkilerini temel yasalarla,genelde Anayasa ile belirlemiştir.Yargı ve Yürütmenin Yasamaya tabi olması,her üçünün birlikte Anayasal Yargıya tabi olmalarını engellemez.Özellikle devletin yasama fonksiyonu ile icrai fonksiyonu iç içe geçmiş bir görünüm arz ettiğinden,yargının hakem olması organların birbirini engellemesini ve zehirlemesini de önlemiş olur.Bu nedenle her iktidara gelen siyasi parti,önce yargıyı,sonra da anayasayı kendine en büyük engel olarak görür,bertaraf etmenin değişik yollarına başvurur.İşte Devletin iç organlarının fonksiyon yetmezliğine karşı canlı organizmaların geliştirdiği ya da doğuştan (yaratılıştan) gelen "bağışıklık sistemi" ya da diğer adıyla immunitet sistemi devreye girer.Devlet,kendi varlığığını (evet) kendine karşı da koruma hakkına sahip olduğunu kanıtlar.Bu bizim sistemizmizde Değiştirilemeyecek Hükümler başlığı altında Anayasamızda ilkeleri belirlenmiş bir savunma mekanizmasıdır.Özellikle Güçler Ayrılığı sistemini ortadan kaldırmaya yönelik,yani vücut organlarından birinin icra ettiği fonksiyonun diğerlerine üstün gelecek,ya da onları engelleyecek,fonksiyon edemez hale getirecek türde operasyonlara bu hükümlerle karşı koyar.Bu arada belirtmek gerekir k bizatihi bu hükmün kendisi de bu immun sisteminin bir parçasıdır.Aksi halde Anayasa'da bu hükümlerin değiştirilemeyeceğini belirtmenin pek mantıklı bir yanı olmazdı.
Devletin bu "Ebediyyete Kadar Yaşama" hak ve vazifesi,yalnızca kendisi tarafından değil,tüm vatandaşları ve devletin tüm diğer uzuvlarına da tanınmış durumdadır.Bir vatandaş,devletin şu uzvu çalışmıyor,düzeltilsin deme hakkına sahiptir.Şikayet etme ve dilekçe verme hakkı herkese garanti edilmiş bir anayasal haktır.Keza demokrasilerde her 4 yılda bir uzvun fonksiyonelliğinin halkın denetim ve onayına tabi tutulması da bunun bir tezahürüdür.Seçim Hukuku bu öneme atfen bir çok ülkede Anayasada düzenlenmişken bizde düzenlemenin yasamaya bırakılması büyük bir esnekliktir,hatta bazan lükse kaçmaktadır.Zira bunu düzenleme hakkı bir kere siyasilere verildiğinde,ortaya çıkacak sonucu devletin genel vücut yapısının "hazmedip" edemeyeceği büyük yargısal sorunlara yol açmakta,sistemin kendisi hem içerden hem dışarıdan gelen eleştirilerle zan altında bırakılmaktadır.
Genel olarak tüm bünyenin varlık sorunu olarak ortaya çıkabilecek türden bir tümör oluşumunda,tüm diğer hücrelerin alarm vermesi,kendi varlıkarını da tehlike altında görmelerinden kaynaklanır.Devlette bu durum sadece iç hizmet yasalarından kaynaklanan fiili bir durum olmadığı gibi,herkesin tabi olduğu ve kullanabildiği bu "varoluş" hakkına bizzat vücut antikorlarının sahip olmadığını iddia etmek,intihara yeşil ışık yakmaktır.
Geliştirilmesi gerekir düşüncesindeyim.Saygılarımla

   
THS Sunucusu bu sayfayı 0,02806091 saniyede 10 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.