15-12-2006, 23:53 | #1 |
|
Temyiz için süre tutum müessesesi ne işe yarar?
Temyiz için gerekçeli kararın tebliğine kadar süre tutum dilekçesi verilmesi zorunluluğu ne tür bir yarar sağlamaktadır? Dayanakları bilinmeyen bir kararı zorunlu olarak temyiz etme sonucunu doğuran bu uygulama ne işe yarar?
Temyiz sürelerinin birbirlerinden farklı olması, sürelerin farklı biçimlerde başlaması kaos nedeni değil midir? Mahkeme kararlarına karşı temyiz süresi 10 gündür ve tebliğ ile başlar şeklindeki kısacık bir yasa maddesi ile çöüzlenebilecek olan temyizin usul yasalarımızda bu kadar dolambaçlı yollarla düzenlenmiş olması sadece bir alışkanlık mı yoksa gereklilik midir? Saygılarımla |
16-12-2006, 01:40 | #2 |
|
Aynen katılıyorum. Evrak ziyanlığından başka hiçbir şey değil.. Gerekçesini bilmediğin kararın nesini temyiz edeceksin zaten.. Koskoca ceza usul yasası değiştirilip bu noktanın aynen bırakılması çok enteresan..
|
16-12-2006, 14:23 | #3 |
|
süre tutum
Süre tutum,gerekçeli mahmekeniz kararını tarafıma tebliğinden sonra yasal süre içersinde gerekçeli temyiz layihamı sunacağım .Maktu evrak gibi bir dilekçe örneği olarak sözde süreyi tutan ama temyiz süresini kaçırmayayım şeklinde bir düşünceyle mahkemeye sunulan süre tutum dilekçelerini hep gereksiz görmüşümdür.Süre tutum dilekçesi verip ayrıca temyiz dilekçesi vermezseniz yine de dosyanız temyize gidecektir.
CMUK 204/1 "temyiz eden ,hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır."Bu hüküm karşısında gerekçeden yoksun süre tutum dilekçesinden sonra gerekçeli temyiz layihası sunulmazsa 204/1 . madde hilafına aykırı hareket edebileceği gözönünde bulundurarak süre tutum dilekçelerinde bundan böyle gerekçede yazılması gerekir düşüncesindeyim. |
16-12-2006, 16:11 | #4 |
|
Arkadaşlar,
Sürenin tefhimle başladığı davalarda işlevsel değil mi "süre tutum" |
16-12-2006, 16:24 | #5 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
@Kaan1
Maddenin gerekçesi..
Buna göre söz konusu düzenleme istinaf mahkemeleri kurulup, faaliyete başladıktan sonra yürürlüğe girecektir. Şu aşamada yalnızca süre tutum dilekçesi dosyanın temyize gitmesi için yeterlidir. |
20-12-2006, 23:17 | #6 |
|
İŞlevİ Olmayan DÜzenlemelerden Bİrİ
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki süre tutum dilekçesine bahsedilen 294. madde kapsamında gerekçe yazmak gerekmez. Zira; adı üstünde temyiz dilekçesi değil süre tutum dilekçesidir.
Tefhimle başlayan süreler, bir an önce tamamlanması gereken öncelikli işlerdir. Mesela iş davaları. Kanun koyucu bu işlerin çabuklaştırılması için İş kanunu'na hüküm koymuştur. "İşe iade davaları mahkeme tarafından 1 ay içinde, Yargıtay tarafından da 3 ay içinde hükme bağlanır" Madde numarasını hatırlamıyorum. Buna bağlı olarak da işe iade kararının neticelerinden biri çalışılmış sayılan fesihten sonraki 4 aylık maaşın işçiye ödenmesidir. Ama malesef işe iade kararları en az bir yılda kesinleşir. Velhasıl; düzenlemeler uyumlu olsa da uygulamada hayata geçirmek mümkün olmadığından bu tür tedbirler gereksiz düzenlemeler halini almaktadır. Bunun gibi birçok örnek bulmak mümkündür. Bu problemler ancak kanun koyucunun uygulamayı yakından bilmesi ve mevzuattaki bu tür hükümleri değiştirmesi ile mümkündür. Bu şekilde tek bir temyiz süresi belirlenecek ve avukatlar açısından "tefhimden, tebliğden, 8 gün, 10 gün" derken temyiz süresini kaçırma tehlikesi ortadan kalkacaktır. |
21-12-2006, 13:16 | #7 |
|
Sayın Av. Fahri Alimoğlu'nun düşüncesine ve aynı düşünceye katkıda bulunan diğer üyelere katılıyorum.
Sayın Av.Afşin Yılmaz'ın mesajını ise anlayamadım: Zamanında bu kural konurken nasıl olup da zaman kazandırıcı olacağı düşünülebilir : Nasılsa gerekçeli kararın yazılması ve bu kararın tebliğinden sonra yine temyiz süresi kadar temyiz nedenlerini içeren dilekçenin taraflarca mahkemeye verilmesi bekleniyor. Tarafların daha bunca zamanı varken, süreyi tefhimle başlatmak tam bir kaynak israfı demektir. Saygılarımla |
22-12-2006, 09:02 | #8 |
|
Sayin Av. ArmaĞan Konyali
Karar temyiz edildiği takdirde, temyiz süresinin tefhimden veya tebliğden başlamasının uygulamada bir fark yaratmaığı tarafımca da ifade edilmiş idi.
Ancak yasa koyucunun böyle bir düzenleme yapmasındaki asıl amaç kararın temyiz edilmemesi halinde kısa sürede kesinleşmesidir. Zira kararın temyiz edilmemesi halinde temyiz süresi tefhimle başlayan iş davalararına ilişkin kararlar son duruşmadan 8 gün sonra kesinleşir. Halbuki temyiz süresi tebliğ ile başlayan kararlar, kararın yazılması ve tebliğe çıkarılması için geçen süre düşünüldüğünde birkaç ay, hatta bakiye harcın taraflarca yatırılmaması durumunda daha uzun sürede kesinleşmektedir. Fark bu halde ortaya çıkmaktadır. Saygılarımla. |
22-12-2006, 12:30 | #9 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Av. Afşin Yılmaz Sizin açıklıkla yazdığınız düşüncelerinizi anlamış ve kabul etmiştim. Anlamadığım ise, kanun koyucunun düşüncesi idi. Temyiz edilmeme hali aklıma gelmemişti. Temyiz edilmeyen kararlar akla gelmeyecek kadar az sanıyorum. Açıklama zahmetleriniz için teşekkür ederim. Saygılarımla |
27-12-2006, 16:57 | #10 |
|
süre tutum dilekçesinin mevzuatta yeri yoktur. uygulamadan kaynaklanan tefhimle başlayan süreyi durdurmak için icat edilmiş bir yöntemdir.
acil olarak görülmesi ve hükmün kesinleşmesi istenen işlerde süre tefhimle başlar. ancak maalesef ki gerekçeli kararın (iş yoğunluğu nedeni ile) geç yazılması uygulamada süre tutum dilekçesini doğurmuştur. bölge adliye mahkemeleri kurulunca bu uygulama da tarihe karışacaktır. ( umarım) |
29-12-2006, 23:54 | #11 |
|
Açıklamada bulunan tüm meslektaşlara teşekkür ediyorum ancak sanırım temyiz konusundaki süre kargaşasının nedeni ve çözümü ile ilgili olan problem kimsenin ilgisini çekmemiş olmalı. Kişisel görüşüm temyiz sürelerindeki farklılıklar ve sürelerin başlama biçimlerindeki farklılıklar da asla gerekli değil. Ortak bir noktada buluşulabileceğini düşünüyorum
saygılatımla |
11-02-2009, 15:49 | #12 |
|
selamlar sorum şu hukuk mahkemelerinde verilen kararlara karşı da süre tutum dilekçesi vermemize gerek var mı süreyi kaçırmamak amacıyla tebliğden itibaren diyor ama uygulamada böyle birşey var mı öğrenmek istiyorum şimdiden yardımlarınız için teşekkürler saygılar
|
11-02-2009, 16:54 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Temyiz süresinin, tebliğten itibaren başlayacağı kararlarda, süre tutum dilekçesi verilmemektedir. Ancak aşağıdaki linke bir meslektaşımız süre tutum dilekçesi verdiğini yazmış, biz de tartışmışız. Göz atın isterseniz. http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=s%FCre+tutum |
11-02-2009, 22:51 | #14 |
|
Ben süre tutum dilekçesinin yararlı olduğu kanısındayım.Çünkü karar bize tebliğ edilmeden gerekçeli mahkeme kararını ve dayanağını bilmemeyiz.Avukatı kararı görmesi ve buna göre temyiz dilekçesini hazırlaması gerekir.
Ayrıca her mahkemede farklı temyiz süreleri olması ve temyiz süresinin tebliğ ve tefhim gibi farklı başlamasına bende karşıyım.Bu konuda bir düzenleme yapılarak tek bir süre konulmasıve bununda bildirim ile başlaması gerektiğine inanıyorum. |
11-02-2009, 23:35 | #15 |
|
Süre tutum dilekçesi diye bir şey olmadığını; onun temyiz dilekçesi, ardından verdiğiniz ikinci dilekçenin de ek dilekçe olduğunu kabul ederseniz herşey normale döner ve hayat devam eder.
|
11-02-2009, 23:42 | #16 |
|
Sevgili hocamız Metin Feyzioğlu da bu dilekçenin "süre tutum" değil "temyiz" dilekçesi olduğunu ve bu konuda meslek hayatımızda hataya düşmememizi önemle belirtmişti.
|
10-04-2009, 13:48 | #17 |
|
Süre tutum dilekçesi REDDİNE ilişkin karar
Arkadaşlar,
Süre tutum dilekçesinde "temyiz ediyorum" denmemesi nedeniyle Süre tutum dilekçesi REDDİNE ilişkin karar örneği arıyorum. Bu konuda elinde örnek karar bulunan meslektaşlar ve okuyanlardan katkıda bulunmalarını rica ediyorum. Saygılarımla. Ömer Kavili 0532 322 00 23 0216 553 54 23 0216 553 54 25 Belgegeçer |
13-04-2009, 19:18 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Buna dair bir Yargıtay kararı okudum sanki. Ya da doktrin görüşü de olabilir. |
20-05-2009, 21:16 | #19 |
|
Sohbetin yönü.
Bana göre forumdaki sohbet doğru yönde ilerlemiyor. Konuyu başlatırken asıl amacım temyiz konusunda usul yasaalarımızda yer alan farklı süreler ve başlama tarihlerine ilişkin kargaşadan beklenen faydanın ne olduğunu tartışmak, ve bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasının doğru olacağını gösterir görüşleri toplamaktı.
Şimdi hala zamanımız var diye düşünüyorum. Temyize tabi bütün mahkeme kararları için standart bir uygulamanın gerekli olduğuna inanıyorum Saygılarımla |
20-05-2009, 21:21 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Aynı nitelikteki http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=28351 adresindeki konu da bu konu ile birleştirilebilir. |
22-05-2009, 15:39 | #21 |
|
av.şenol kartal
diğer ark.belirttiği gibi süre tutum esasında temyizin kendisidir.Tabi esas mesele tefhim kuralından ziyade mahkemelerin kısa karar ile davayı bitirmelerinden kaynaklanıyor.Mahkeme gerekçesini bilahare yazmak üzere kararı verip dosyayı kenara ayırıyor.iş yoğunluğuna göre dosayayı ele alıp kararını yazıyor.biz ise tefhim şartı nedeniyle mecburen temyiz etmek zorunda kalıyoruz.Ancak neyi temyiz edeceğimizi bilmiyoruz.kendi içinde çelişkili durum.Malumunuz hukuk çelişkiye, belirsizliğe, güvensizliğe mahal vermemeli. Böyle gelmiş böyle gidiyor olmaz.Belirttiğiniz gibi ya mahkemeler (tefhim ile sürenin başladığı davalarda) karar verirken gerekçesini belirtmeli ve öyle karar vermeli, yada tefhim kakmalıdır.Zira burada ayrı bir sorunda gerekçeli kararın tebliğinden sonra işleyecek süre üzerinde ortaya çıkmaktadır.Bu süre yeni bir temyiz süresimidir,süre tutumdan sonra kalan süremidir, yoksa süre tutumla temyiz talebinde bulunulduğu için bu gerekçeli temyiz layihasının verilmesine ilişkin süre de haliyle bulunmamakta mıdır? bu da ayrı bir konu.Yine temyiz harcı yatırılmadığından yine temyiz havada kalmakta.Belirttiğimi gibi ya tefhim kaldırılmalı , yada kısa karar kalkmalıdır.Ayrıca tehir-i icra talebi de varsa bu sefer işler daha da zorlaşıyor. Yasal düzenleme gerktiği açıkça ortada.Saygılarımla
|
27-05-2009, 10:59 | #22 |
|
Mesleye şu açıdan baksak nasıl olur?
Tefhim ile temyiz süresinin başladığı davalarda örneğin ceza ve iş davalarında, temyiz süresi kararın tefhiminden itibaren başlar. Peki karar nedir? Ceza davasında uygulamada sıkça görüldüğü üzere "şu şu maddeden şu ceza şuradan arttırdık/indirdik, sonuç şunu verdik ve erteledik/paraya çevirdik" dedi. Tutanağa da yazdırdı diyelim. Şimdi bize karar tefhim oldu mu? Ya da iş davasında "davanın kısmen kabulü ile şu meblağın tahsiline, fazla istemin reddine" dedi ve tutanağa yazdı. Bu karar mıdır? Karar bize tefhim olmuş mudur? Uygulamada evet ama hakikatte evet mi? Kararın hüküm fıkrası tefhim olundu diyelim peki gerekçe? Kararı gerekçesiz düşünebilir miyiz? |
27-05-2009, 12:13 | #23 |
|
Esasen hemen hiçbir mahkemede karar celsesinde tutanağa yazdırılan GD tefhim anlamına da gelmemektedir. O nedenle, doğru dürüst tefhim edilmemiş bir karar hakkında temyiz süresinin de başlamaması gerekir. Yargıtayın da bu yönde bir-iki kararını okumuştum/duymuştum, ama tabi buna güvenip temyiz etmemezlik de yapamayız tabi...
Diğer taraftan konu açıldığında belirtilen ana nokta olarak; temyiz süreleri, gereğinden fazla sayıda ve usulde... 8 var 7 var 10 var 15 var, tebliğ var tefhim var... Gerek yok aslında böyle çeşitliliğe; tek bir gün (iş yükü düşünüldüğünde 15 iyidir) ve sadece tebliğ ile başlangıç yeter de artar. "Zamanı gereksiz yere uzatır" diyenlere de katılmıyorum, çünkü zaten tefhimle başlayan süreyi de tek bir dilekçe ile aynı şekilde uzatıyorsunuz,yani siz bir iş mah. kararına süre tutum vrdiğinizde, dosyanın yargıtaya gönderilmesi aynı prosedüre tabi oluyor. Temyiz edilmeden kesinleşen kararların da karar yazılana kadar zaten herhangi bir infaz kabiliyeti olmadığından değişen birşey olmayacaktır diye düşünüyorum. |
06-01-2010, 13:11 | #24 |
|
"Bana göre forumdaki sohbet doğru yönde ilerlemiyor. Konuyu başlatırken asıl amacım temyiz konusunda usul yasaalarımızda yer alan farklı süreler ve başlama tarihlerine ilişkin kargaşadan beklenen faydanın ne olduğunu tartışmak, ve bu konuda yeni bir düzenleme yapılmasının doğru olacağını gösterir görüşleri toplamaktı.
Şimdi hala zamanımız var diye düşünüyorum. Temyize tabi bütün mahkeme kararları için standart bir uygulamanın gerekli olduğuna inanıyorum" Sayın meslektaşım, sizinle aynı kanaatteyim. bu kadar karmaşık bir yapı olmadan da ve tüm kararlar için standart bir temyiz süresi konulması teorik olarak mümkün ama pratik olarak hukuk sistemi ne zaman bu kadar ilerleme sağlar bilinmez Tartışmanın farklı mecrada ilerlemesi de aslında bu konuda ne kadar çok sıkıntı yaşandığına bir işaret olarak algılanabilir acizane Saygılarımla |
28-06-2010, 17:28 | #25 |
|
Temyiz sürelerini yargılama usullerinden ayrı olarak düşünebilir miyiz?
Temyiz süreleri aynı olsun mu? Neden olmasın? Ancak bu sorunun cevabı bence bu kadar değil. Temyiz sürelerini birlerken yargılama usullerini de birlemek gerekmez mi? Temyizin süresi, şekli vs hususları usul kanunlarında düzenlenir ve yargılama usulünün bir kısmını oluşturur. Bütünün içinden bir parçayı alıp diğerleri ile aynileştirebilir miyiz? Dediğim gibi, temyiz süreleri aynı olsun mu sorusuna, neden olmasın derim, ama işin bu yönü de var... |
01-07-2010, 15:43 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
tefhim: verilmiş olan kararın veya hükmün,duruşmada hazır bulunan taraflara yargıç tarafından sözle bildirilmesidir. izah ettiğiniz verilen kısa kararlar evet bize tefhim edilmiş oluyor. fakat sadece davanın neticesini açıklayan kısa bir kararı, mahkemenin gerekçelerini bilmeden neye göre temyiz edeceksiniz? işte bu "süre tutumun" işlevsizliliğini gösteriyor. süreyi tuttum diyoruz süre tutum dilekçesi ile. iyi de neye tutuyoruz ki gerekçesini bilmediğimiz bir kararın süresini!!! gerekçe olmadan temyiz de olmaz. temyiz süresi ile ilgili maddelere gereeçeli kararın tebliğinden 7-8-10-15 gün (ilgili kanundaki süre ne ise artık) sonra denmek suretiyle bu sorunun çözülebileceğini düşünüyorum... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yazılı sözleşme olmadığı durumda kira tespiti ve tahliye için süre | obaykan | Meslektaşların Soruları | 5 | 22-10-2018 15:04 |
bilirkişi müessesesi | av.füsun kimiran | Hukuk Sohbetleri | 0 | 05-12-2006 10:03 |
Süre Tutum Dilekçesi, Ek Temyiz | Av.Levent | Meslektaşların Soruları | 21 | 24-08-2006 15:30 |
Kazanılmış hak müessesesi | Nesrin D. | Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi | 0 | 16-08-2006 13:35 |
Banka İle Kredi Sözleşmesinde Keyfi Tutum | Bir Konuk | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 01-03-2002 22:35 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |