08-12-2015, 22:24
|
#2
|
|
İstihkak davasında davalı aslen haczi uygulayan alacaklı 3. kişidir. Ne var ki borçlu malın kendisine ait olduğunu iddia ederse bu durumda borçlu da davaya dahil edilmelidir.Zira bu durumda borçlu ile alacaklı arasında "zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta olup aslen bu durumda borçlu açısından da dava açıldığının kabulü gerekir. Aşağıdaki kararda bu husus açıkça dile getirilmiştir.
Ayrıca yargılama gideri ve/veya ücreti vekalet yönünden verilen mahkumiyet kararında davalılar arasında teselsül öngörülmemiş ise sorumluluk eşit paylarda bölünmek suretiyle belirlenir.
|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
Yar. 8. Hukuk Dairesi 2013/17781 E. , 2014/15814 K.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ...1. İcra Müdürlüğü'nün 2011/5262 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde 30.11.2011 tarihinde yapılan hacizde, üçüncü kişi haczedilen mallara ilişkin istihkak iddiasında bulunmuştur. İcra Müdürlüğü'nce, alacaklı tarafa İİK'nun 99. maddesi uyarınca dava açması için süre verilmesi üzerine, alacaklı tarafça 07.12.2011 tarihinde borçluya husumet yöneltilmek üzere eldeki dava açılmıştır. Sonrasında, 01.02.2012 tarihli dilekçe ile istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi davaya davalı sıfatıyla dahil edilmiştir. Mahkemece, borçlunun davada pasif taraf sıfatı bulunmadığı, dahili davalı üçüncü kişi bakımından ise dava açılması için öngörülen yedi günlük süre geçirildikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından;
Kural olarak, istihkak davasında borçlunun davalı gösterilmesi için üçüncü kişinin istihkak iddiasına karşı çıkmış olması gerekir. Borçlunun İİK’nun 96/1. maddesi uyarınca davayı açan üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunması veya haciz sırasında hazır bulunmasına karşın üçüncü kişinin istihkak iddiasına karşı çıkmaması ya da İİK’nun 96/2. maddesi gereği yokluğunda yapılan üçüncü kişinin istihkak iddiası kendisine bildirilmesine rağmen verilen 3 günlük süre içinde itiraz etmemesi durumunda istihkak davasında davalı gösterilmesine gerek yoktur. Çünkü bu durumda borçlu istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Haciz sırasında hazır bulunmayan ve dava konusu menkullerin haczine ilişkin tutanağın İİK’nun 103.maddesi uyarınca tebliğ işlemi de kendisine yapılmayan borçlunun, istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığı anlaşılamaz. Bu durumda, borçlunun davada taraf olması taraf teşkilinin sağlanması için gerekli ve şarttır.
Bu kapsamda, eldeki davaya gelince; haciz borçlu şirket temsilcisinin yokluğunda yapılmış ve icra dosyasına yansıyan bilgi ve belgelere göre, haciz tutanağı İİK'nun 103. maddesi uyarınca borçlu Şirket temsilcisine tebliğ edilmemiştir. Hal böyle olunca;eldeki davada, borçlu Şirkete husumet yöneltilmesi gerekli ve taraf teşkilinin sağlanması bakımından dava şartıdır. Bu durumda, alacaklı tarafça süresi içerisinde, eldeki davanın taraf sıfatı bulunan borçlu aleyhine açılmış olması karşısında, sonrasında taraf teşkilinin sağlanması bakımından istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişinin davaya dahil edilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Zira, eldeki uyuşmazlık bakımından; borçlu ile üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaslığı bulunduğundan, üçüncü kişi bakımından da eldeki davanın açıldığı tarihte davanın açıldığının kabulü gerekir (eldeki uyuşmazlık bakımından dahili dava dilekçesinin verildiği tarih esas alınmaz). Mahkemece, bu hususların gözardı edilerek yazılı gerekçe ile hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Bu durumda; hükmün, tarafların toplanan ve toplanacak tüm delilleri iddia ve savunma kapsamında birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca
BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi |
|
|
|
|
|
|